Ziyaretçi
bütçenin hazırlanmasında ilkelerin ve istihbaratın önemi nedir? işletmelrin B ve C planlarına yönelerek A planında başarısız olmaları esnekliği nasıl etkiler?
Bu kısa konuşmamda sizlere Türkiye' de kamu harcamalarında saydamlık konusunu ana başlıkları ile özetlemeye çalışacağım. Tüm konuşmacıların değindiği ve hepinizin çok iyi bildiği gibi az gelişmiş ülkelerde temiz bir toplum yapısına kavuşamamanın, devlet mekanizmasını halkın ve ülkenin yararına işler hale getirememenin, yolsuzlukları ve sosyal çürümeyi önleyememenin temel nedeni rüşvet olayıdır. Dolaylı yada doğrudan rüşvet toplumda yozlaşmanın, moral değerlerden uzaklaşmanın, ve toplumsal inancı yitirmenin en önemli nedenidir.
Rüşvet yasal yada yasadışı bir menfaatin elde edilmesi için doğrudan alınıp verilebileceği gibi, bir politik pazarlık sonucu kamu fonlarının kullandırılması, yakın bir kişinin stratejik bir kamu görevine tayin edilmesi biçiminde dolaylı olarak da sağlanabilir. Parlamentoda zaman zaman görülen milletvekili transferleri bu tür dolaylı rüşvetlerle kamu fonlarının ve imkanlarının yağmalandırılmasıdır.Bir üst düzey bürokratın göstereceği uyum karşılığında iyi bir yurt dışı göreve tayin edilmesi de dolaylı rüşvet örneğidir.
Kamu fonlarının kullanılmasında ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzlukları kolaylaştırıcı etken saydamlık eksikliğidir.Saydam ve yasal kurallarla netleştirilmiş bir ortamda rüşvet ve yolsuzluk imkansız değildir ama oldukça zordur. Bu nedenle az gelişmiş ülkelerde siyasal güçlerin en büyük çabası kamu harcamalarında saydamlığın engellenmesini sağlamaya yöneliktir. Bu amaca da kolayca erişebilirler. Çünkü az gelişmiş ülkelerde siyasal güç üçlü bir ittifakın işbirliği ile hemen her konuda istediği sonuçları elde edebilir, özellikle rüşvet ve yolsuzluğun kolaylaştırılması konusunda. Bu üçlü ittifak erdemsiz politikacı, erdemsiz ve ucuz üst düzey bürokrat ve para kazanmak için her yolu mubah gören çıkarcı iş adamından oluşur. Yazık ki az gelişmiş ülkelerde bu üçlü ittifakı frenleyecek kurumlar ye baskı grupları ya sindirilmiştir yada yasalarla kıpırdayamaz hale getirilmişlerdir. Sonuçta "gün uğursuzun" deyimine uygun olarak bu üçlü ittifak çılgın bir yarışın kahramanları olarak ülkelerini her gün biraz daha batağa sürüklerken kendileri de hızla zenginleşirler. Mevcut hukuk düzeninin kendilerinden hiçbir zaman hesap sormayacağını bilerek.
Fransız'ların güzel bir özdeyişi var. Ortak mülkiyet tüm kötülüklerin anasıdır diyorlar.
Gelişmemiş ülkelerde kamu malvarlığı, kamu harcamaları tüm toplumun çıkarlarını ilgilendirmesi bakımından ortak mülkiyet gibi algılanabilir ve bu yönü ile gelişmemiş ülkelerin gelişmemişlik statüsünü sürdürmeleri için en elverişli ortamın yaratıcısı olurlar. Yozlaşma, bozulma, çürüme gibi karşılıklar arayabileceğimiz "corruption" gelişmemiş ülkelerin en büyük özelliğidir ve bu özelliği ile gelişmemiş ülkelerin böylece kalmalarının en büyük etkenidir. Çünkü corruption bu ülkelerde siyasal ve bürokratik gücü ele geçirenlerin en büyük refah kaynağıdır ve faziletsiz politikacı bürokrat işadamından oluşan iş birlikçiler cephesi bütün güçleriyle bu yozlaşmış düzenin devam ettirilmesi için uğraşırlar.
Kamu malvarlığının ve kamusal fon kullanımının aracı devlet harcamalarıdır. Çıkarcı politikacı-bürokrat-işadamı ittifakının iştahını sürekli uyanık tutan bu harcamalar kaynağını kamu bütçelerinden alır. Bu nedenle ittifakın büyük çabası bu harcamalarda saydamlığın en az düzeyde gerçekleşmesinin şartlarını yaratmaya çalışmaktır.
Şimdi ana başlıklar itibariyle az gelişmiş ülkelerde ve bu arada Türkiye'de saydamlığı engelleyen bütçe uygulamalarından söz edeceğim:
1. Kamu ihalelerinde Saydamlık
Kuşkusuz kamu ihaleleri, rüşvetin ve toplumsal kirlenmenin yaygınlaşmasında en önemli faktörlerden birisini oluşturmakta. ihalelere girebilecek firmaların belirlenmesi, ihale şartlarının objektif ölçütlere göre hazırlanması ve ihalede tercih edilecek bedel ve firmanın kararlaştırılması idareye ister istemez takdir yetkileri veren ve kayırma ve rüşvet kapısını zorlayan hususlar.Bir yandan karar mekanizmasında görevli kişilere tanınan tercih yetkileri öte yandan ihaleyi her ne pahasına olursa olsun karma çabasındaki firmaların karşılıklı konumları bir noktada rüşvet olgusunu egemen kılabilmekte. İhale koşullarının net ve açık bir şekilde önceden belirlenmesi, duyuru ve katılımda genellik ve Yaygınlığın sağlanması bir diğer deyişle şeffaf ihale sistemi rüşvet ve kayırma olgusunu bir ölçüde sınırlandırılabilir.Ancak burada "en ucuz teklif' "en uygun teklif" ikilemi ile karşı karşıya kalıyoruz. En ucuz teklifin ihale kararına esas olması yolsuzluk olasılığını azaltırken kötü mal kötü servis olasılığını artırıyor. Ehliyetsiz kişiler, en ucuza kapattıkları ihalelerin gereğini yerine getirmeyerek bir başka tür yolsuzluk fırsatını kullanıyorlar. Fiyata bakılmaksızın en uygun teklifin kabulü ise ihale kararını verecek görevlilere sınırsız takdir hakkı veriyor. Böylesine sınırsız bir takdir hakkı kullanımı hemen yolsuzlukları beraberinde getiriyor. Bu ikileme çözüm bulmak, her iki amacı da gerçekleştirecek bir model yaratmak kolay değil. Ancak gene de alınacak önlemlerle en uygun teklif seçeneğine işlerlik kazandırmak imkansız değil. Bu amaçla bağımsız, güvenceli ihale üst kurulları oluşturmak, bu kurullara atanacak kişilerin malvarlığını başlangıçta ve daha sonraki dönemlerde sürekli denetim altında bulundurmak kayırma ve yolsuzluk eylemini riskli hale getirebilir. Bu uygulama ile ihalelerde yolsuzluk yaparak zenginleşenlerin on yıllar önce kendisinin veya eşinin ailesinden kilolarca altın veya milyonlarca dolar tutarında döviz kaldığı gibi savunmaların ortaya çıkması engellenmiş olur.
ihale sonuçlarını ayrıntılı bir biçimde açıklanarak ihaleyi kazanan kişi ve firmaların (firmaların ortakları ile birlikte) açıklanması,özellikle yerel yönetimlerde ihale duyurularının da yaygınlaştırılması ve oldu bitti ihalelerin önlenmesi saydamlığı artırıcı, yolsuzlukları azaltıcı bir önlem olabilir.
Bir diğer önlem olarak ihale bedellerinin ödenmesinde ortaya .çıkacak gecikmelere karşı faiz uygulaması getirilmesi hem verilen tekliflerin muhtemel vade farkı dikkate alınarak şişirilmesini engelleyeceği gibi ödeme sırasında rüşvet pazarlıklarını da ortadan kaldırır.
2. Örtülü Ödenek Kullanımı: Her ülkede savunma ve istihbarat
Her ülkede savunma ve istihbarat hizmetleri ile ilgili bazı harcamaların tam bir gizlilik içinde yürütülmesi ve bu harcama yetkisinin yürütme organının başındaki kişiye verilmesi anlaşılabilir bir şeydir.
Ancak gelişmiş ülkelerde geçerli olan bu kuralın az gelişmiş ülkelerde büyük. bir duyarlılık ve titizlikle uygulanması gerekmektedir. Kişiliği böyle sınırsız bir yetkinin kullanılmasına elverişli olmayan yöneticilerin bu imkanı kolayca kötüye kullanmaları ve kişisel çıkar aracı haline getirmeleri mümkündür. Az gelişmiş Asya-Afrika ve Ortadoğu ülkelerini yönetenlerin iktidardan uzaklaştıktan sonra haklarında yapılan soruşturmalarda pek çoğunun kamu imkanlarını kişisel çıkarları ve zenginleşme hırsları yönünde kullandıklarının ortaya çıkarıldığı görülmüştür. Türkiye'de yürütmenin başı olan Başbakanca kullanılmakta olan bu yetkinin bir tek kişinin kişisel tercih ve kararları ile değil hukuki statüleri belirli, bağımsız ve meslek teminatına sahip kuruluşların gözetiminde çalışacak bir kurulun kararı ile kullanılmasının, bu kullanımda politik gücün kişisel ve partisel çıkarların öne çıkmasını engelleyecek yaptırımların getirilmesinin yerinde olacağını düşünüyoruz. Aksi halde örtülü ödenekten harcama yetkisini kısa bir süre için dahi eline geçiren bir politik liderin iktidar süresini uz atma yada kişisel zenginliğini arttırma amacıyla bu yetkiyi kötüye kullanması uzak ihtimal değildir. Türkiye'deki yasal düzenleme her ne kadar bu konudaki yolsuzlukların gün ışığına çıkarılmasına engel oluşturmakta ise de son zamanlarda yazılı ve sözlü basına yansıyan bazı örnekler bu tür yolsuzlukların hiç de küçümsenecek boyutta olmadığını düşündürmektedir.
3. Dünya Bankası ve Benzer Kuruluşlardan Alınan Kredilerin Kamu Harcamaları İçin Bütçe Kuralları Dışında Kullanımı
Kamu gelirleri ve giderlerinin parlamentoya sunulması, tartışılması ve kabulü az çok saydam bir ortamda gelişmektedir. Ancak vadesi sonunda bir gider kalemi olarak (devlet borçları) bütçede yer alacak olan dış kredilerin uluslararası kuruluşlarla görüşülmesi, kabulü ve kullanılması tümüyle kamu oyunun ve yasama organının ve Devlet Bütçe idaresinin bilgisi dışında gelişmekte, alınan büyük meblağlı krediler kullanılırken bilinen harcama usullerinin dışında kalan yollardan yararlanılmakta ve vadeleri geldiğinde devlet bütçesinde gider olarak ayrılan ödeneklerden ödeme yapılmaktadır. Bu uygulama saydam olmadığı gibi bütçe usul ve geleneklerine de aykırıdır ve bürokratik corruption' a çok açık bir ortam yaratmaktadır.
4. Bütçe Disiplininin ve Mali Yasaların Dışında Kalma Çabasıyla Yaratılan Fonlar
Türkiye de 1980'li yıllarda başlayan yeni bir akımla yaratılan bütçe dışı fonlar kamu harcamalarında saydamlığın ortadan kaldırılması için siyasal güce ve bürokrasiye yeni bir imkan sağlamıştır. Fon gelir ve giderlerinin kamu oyu önünde tartışılmasını önleyen ve yerleşik denetim kuralları da işlemez hale getirilerek gerçekleştirilen fon uygulamasında kamu harcamalarının önemli bir bölümü siyasal tercihlere ve üst bürokrasinin isteklerine uygun olarak harcanabilmektedir. Son yıllarda Uluslararası kuruluşların baskısı ile bu fonların bütçe içine alınmasından söz edilmekte ise de fon gelir ve giderlerinin global olarak bütçede gösterilmesinden ileri gitmeyen bu yeni uygulama da saydamlığa imkan vermemekte ve bir aldatmaca olmaktan ileri gidememektedir.
5. Bütçe Ödeneklerinin Başlangıçta Düşük Gösterilip Yıl İçinde Artırımlara Gidilmesi
Bütçelerin hazırlanmasında gerçek dışı tahminler sonucu oluşan başlangıç bütçesi-fiili harcama farklılaşması saydamlığı engelleyici önemli bir etkendir. Bütçe hazırlanırken bir yandan uluslararası kuruluşları tatmin etmek, bir yandan kamu oyunu denk bütçe aldatmacası ile oyalamak için belirli harcama kalemlerinin tahminleri kasıtlı olarak düşük tutulmakta ve yıl içinde gercekleştirilen ödenek artışları ile harcamalar gerçekleştirilmektedir. Yıl içi artışlar kamu oyundan hatta bir ölçüde yasama organından gizlenebilmektedir.
6. Yıl İçi Ödenek Aktarımları ile Duyarlı Konularda Parlementonun ve Kamu Oyunun Dikkatinden Kaçma
Kamu oyu ve parlementonun bazı harcama kalemlerine duyarlı olduğunu bilen Bakanlıklar bürokrasileri ağırlama, hediye, temsil, yurt dışı seyahat gibi ödenekleri bütçe hazırlıkları sırasında düşük göstermekte, yıl içi ödenek aktarmaları ile bu tür giderleri şişirebilmektedirler. Bu uygulama da bütçe harcamalarında saydamlığı gölgeleyebilmektedir.
7. Kamu Personelinin Özluk Haklarında Belirsizlik
Cumhuriyet Türkiyesinde personel rejimlerinin en belirgin özelliği kamu kesiminde kimin ne kadar para aldığını belirsiz hale getirecek bir mevzuat kargaşasının yaratılması ve bu yolla saydamlığın ortadan kaldırılmasıdır. Her kamu görevlisi asıl aylığının yanında çesitli biçimlerde yan gelirler elde eder ve karmaşık bir düzen içinde kimse kimsenin ne aldığını bilemez.
Bu ortamın doğal sonucu olarak da baskı gücü yüksek kamu görevlisi grupları pastadan daha büyük payalma savaşını verirler ve bu savaşının sonuçları açıkca bilinemez. 1970'li yılların başlarında bu karmaşık düzene saydamlık getirmek isteyen çabaların nasıl akıl almaz tepkilerle karşılaştığı hala hatırlardadır.
SONUÇ
Bu konuşmada bir bir ülkede yaygınlaşan yolsuzluk ortamı ve toplumsal çürümenin önlenmesi için gerekli gördüğümüz saydamlığın yeterli olmamasının kamu harcamalarındaki çeşitli yansımaları üzerinde durduk. Rüşvet, yolsuzluk, moral çürüme hiçbir ülkede tamamıyla ortadan kaldırılamazsa da en aza indirilebilir. Kamu kesiminde saydamlığın sağlanması bu konuda en etken araçtır. Saydamlığın sağlanması ise toplumda top yekün ve cesur bir savaşımı gerektirir. Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği bu cesareti gösterebilecek yurttaşları ve onların güçlerini biraraya getirebilmek için kurulmuştur. Her erdemli Türk insanının bu mücadeleye arka vermesi asgari yurttaşlık ve insanlık görevi olarak kabul edilmelidir. Büyük Devlet adamı İsmet İnönü'nün dediği gibi bir ülkede namuslu insanlar en az namussuzlar kadar cesur olmazsa temiz bir topluma kavuşmak hayal olmaya devam edecektir. Bu hayalin gerçeğe dönüşmesinde göstereceğiniz çabalarda sizlere başarılar dilerim.
umarim isinize yarar
alinti...
Sponsorlu Bağlantılar
Kamu fonlarının kullanılmasında ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzlukları kolaylaştırıcı etken saydamlık eksikliğidir.Saydam ve yasal kurallarla netleştirilmiş bir ortamda rüşvet ve yolsuzluk imkansız değildir ama oldukça zordur. Bu nedenle az gelişmiş ülkelerde siyasal güçlerin en büyük çabası kamu harcamalarında saydamlığın engellenmesini sağlamaya yöneliktir. Bu amaca da kolayca erişebilirler. Çünkü az gelişmiş ülkelerde siyasal güç üçlü bir ittifakın işbirliği ile hemen her konuda istediği sonuçları elde edebilir, özellikle rüşvet ve yolsuzluğun kolaylaştırılması konusunda. Bu üçlü ittifak erdemsiz politikacı, erdemsiz ve ucuz üst düzey bürokrat ve para kazanmak için her yolu mubah gören çıkarcı iş adamından oluşur. Yazık ki az gelişmiş ülkelerde bu üçlü ittifakı frenleyecek kurumlar ye baskı grupları ya sindirilmiştir yada yasalarla kıpırdayamaz hale getirilmişlerdir. Sonuçta "gün uğursuzun" deyimine uygun olarak bu üçlü ittifak çılgın bir yarışın kahramanları olarak ülkelerini her gün biraz daha batağa sürüklerken kendileri de hızla zenginleşirler. Mevcut hukuk düzeninin kendilerinden hiçbir zaman hesap sormayacağını bilerek.
Fransız'ların güzel bir özdeyişi var. Ortak mülkiyet tüm kötülüklerin anasıdır diyorlar.
Gelişmemiş ülkelerde kamu malvarlığı, kamu harcamaları tüm toplumun çıkarlarını ilgilendirmesi bakımından ortak mülkiyet gibi algılanabilir ve bu yönü ile gelişmemiş ülkelerin gelişmemişlik statüsünü sürdürmeleri için en elverişli ortamın yaratıcısı olurlar. Yozlaşma, bozulma, çürüme gibi karşılıklar arayabileceğimiz "corruption" gelişmemiş ülkelerin en büyük özelliğidir ve bu özelliği ile gelişmemiş ülkelerin böylece kalmalarının en büyük etkenidir. Çünkü corruption bu ülkelerde siyasal ve bürokratik gücü ele geçirenlerin en büyük refah kaynağıdır ve faziletsiz politikacı bürokrat işadamından oluşan iş birlikçiler cephesi bütün güçleriyle bu yozlaşmış düzenin devam ettirilmesi için uğraşırlar.
Kamu malvarlığının ve kamusal fon kullanımının aracı devlet harcamalarıdır. Çıkarcı politikacı-bürokrat-işadamı ittifakının iştahını sürekli uyanık tutan bu harcamalar kaynağını kamu bütçelerinden alır. Bu nedenle ittifakın büyük çabası bu harcamalarda saydamlığın en az düzeyde gerçekleşmesinin şartlarını yaratmaya çalışmaktır.
Şimdi ana başlıklar itibariyle az gelişmiş ülkelerde ve bu arada Türkiye'de saydamlığı engelleyen bütçe uygulamalarından söz edeceğim:
1. Kamu ihalelerinde Saydamlık
Kuşkusuz kamu ihaleleri, rüşvetin ve toplumsal kirlenmenin yaygınlaşmasında en önemli faktörlerden birisini oluşturmakta. ihalelere girebilecek firmaların belirlenmesi, ihale şartlarının objektif ölçütlere göre hazırlanması ve ihalede tercih edilecek bedel ve firmanın kararlaştırılması idareye ister istemez takdir yetkileri veren ve kayırma ve rüşvet kapısını zorlayan hususlar.Bir yandan karar mekanizmasında görevli kişilere tanınan tercih yetkileri öte yandan ihaleyi her ne pahasına olursa olsun karma çabasındaki firmaların karşılıklı konumları bir noktada rüşvet olgusunu egemen kılabilmekte. İhale koşullarının net ve açık bir şekilde önceden belirlenmesi, duyuru ve katılımda genellik ve Yaygınlığın sağlanması bir diğer deyişle şeffaf ihale sistemi rüşvet ve kayırma olgusunu bir ölçüde sınırlandırılabilir.Ancak burada "en ucuz teklif' "en uygun teklif" ikilemi ile karşı karşıya kalıyoruz. En ucuz teklifin ihale kararına esas olması yolsuzluk olasılığını azaltırken kötü mal kötü servis olasılığını artırıyor. Ehliyetsiz kişiler, en ucuza kapattıkları ihalelerin gereğini yerine getirmeyerek bir başka tür yolsuzluk fırsatını kullanıyorlar. Fiyata bakılmaksızın en uygun teklifin kabulü ise ihale kararını verecek görevlilere sınırsız takdir hakkı veriyor. Böylesine sınırsız bir takdir hakkı kullanımı hemen yolsuzlukları beraberinde getiriyor. Bu ikileme çözüm bulmak, her iki amacı da gerçekleştirecek bir model yaratmak kolay değil. Ancak gene de alınacak önlemlerle en uygun teklif seçeneğine işlerlik kazandırmak imkansız değil. Bu amaçla bağımsız, güvenceli ihale üst kurulları oluşturmak, bu kurullara atanacak kişilerin malvarlığını başlangıçta ve daha sonraki dönemlerde sürekli denetim altında bulundurmak kayırma ve yolsuzluk eylemini riskli hale getirebilir. Bu uygulama ile ihalelerde yolsuzluk yaparak zenginleşenlerin on yıllar önce kendisinin veya eşinin ailesinden kilolarca altın veya milyonlarca dolar tutarında döviz kaldığı gibi savunmaların ortaya çıkması engellenmiş olur.
ihale sonuçlarını ayrıntılı bir biçimde açıklanarak ihaleyi kazanan kişi ve firmaların (firmaların ortakları ile birlikte) açıklanması,özellikle yerel yönetimlerde ihale duyurularının da yaygınlaştırılması ve oldu bitti ihalelerin önlenmesi saydamlığı artırıcı, yolsuzlukları azaltıcı bir önlem olabilir.
Bir diğer önlem olarak ihale bedellerinin ödenmesinde ortaya .çıkacak gecikmelere karşı faiz uygulaması getirilmesi hem verilen tekliflerin muhtemel vade farkı dikkate alınarak şişirilmesini engelleyeceği gibi ödeme sırasında rüşvet pazarlıklarını da ortadan kaldırır.
2. Örtülü Ödenek Kullanımı: Her ülkede savunma ve istihbarat
Her ülkede savunma ve istihbarat hizmetleri ile ilgili bazı harcamaların tam bir gizlilik içinde yürütülmesi ve bu harcama yetkisinin yürütme organının başındaki kişiye verilmesi anlaşılabilir bir şeydir.
Ancak gelişmiş ülkelerde geçerli olan bu kuralın az gelişmiş ülkelerde büyük. bir duyarlılık ve titizlikle uygulanması gerekmektedir. Kişiliği böyle sınırsız bir yetkinin kullanılmasına elverişli olmayan yöneticilerin bu imkanı kolayca kötüye kullanmaları ve kişisel çıkar aracı haline getirmeleri mümkündür. Az gelişmiş Asya-Afrika ve Ortadoğu ülkelerini yönetenlerin iktidardan uzaklaştıktan sonra haklarında yapılan soruşturmalarda pek çoğunun kamu imkanlarını kişisel çıkarları ve zenginleşme hırsları yönünde kullandıklarının ortaya çıkarıldığı görülmüştür. Türkiye'de yürütmenin başı olan Başbakanca kullanılmakta olan bu yetkinin bir tek kişinin kişisel tercih ve kararları ile değil hukuki statüleri belirli, bağımsız ve meslek teminatına sahip kuruluşların gözetiminde çalışacak bir kurulun kararı ile kullanılmasının, bu kullanımda politik gücün kişisel ve partisel çıkarların öne çıkmasını engelleyecek yaptırımların getirilmesinin yerinde olacağını düşünüyoruz. Aksi halde örtülü ödenekten harcama yetkisini kısa bir süre için dahi eline geçiren bir politik liderin iktidar süresini uz atma yada kişisel zenginliğini arttırma amacıyla bu yetkiyi kötüye kullanması uzak ihtimal değildir. Türkiye'deki yasal düzenleme her ne kadar bu konudaki yolsuzlukların gün ışığına çıkarılmasına engel oluşturmakta ise de son zamanlarda yazılı ve sözlü basına yansıyan bazı örnekler bu tür yolsuzlukların hiç de küçümsenecek boyutta olmadığını düşündürmektedir.
3. Dünya Bankası ve Benzer Kuruluşlardan Alınan Kredilerin Kamu Harcamaları İçin Bütçe Kuralları Dışında Kullanımı
Kamu gelirleri ve giderlerinin parlamentoya sunulması, tartışılması ve kabulü az çok saydam bir ortamda gelişmektedir. Ancak vadesi sonunda bir gider kalemi olarak (devlet borçları) bütçede yer alacak olan dış kredilerin uluslararası kuruluşlarla görüşülmesi, kabulü ve kullanılması tümüyle kamu oyunun ve yasama organının ve Devlet Bütçe idaresinin bilgisi dışında gelişmekte, alınan büyük meblağlı krediler kullanılırken bilinen harcama usullerinin dışında kalan yollardan yararlanılmakta ve vadeleri geldiğinde devlet bütçesinde gider olarak ayrılan ödeneklerden ödeme yapılmaktadır. Bu uygulama saydam olmadığı gibi bütçe usul ve geleneklerine de aykırıdır ve bürokratik corruption' a çok açık bir ortam yaratmaktadır.
4. Bütçe Disiplininin ve Mali Yasaların Dışında Kalma Çabasıyla Yaratılan Fonlar
Türkiye de 1980'li yıllarda başlayan yeni bir akımla yaratılan bütçe dışı fonlar kamu harcamalarında saydamlığın ortadan kaldırılması için siyasal güce ve bürokrasiye yeni bir imkan sağlamıştır. Fon gelir ve giderlerinin kamu oyu önünde tartışılmasını önleyen ve yerleşik denetim kuralları da işlemez hale getirilerek gerçekleştirilen fon uygulamasında kamu harcamalarının önemli bir bölümü siyasal tercihlere ve üst bürokrasinin isteklerine uygun olarak harcanabilmektedir. Son yıllarda Uluslararası kuruluşların baskısı ile bu fonların bütçe içine alınmasından söz edilmekte ise de fon gelir ve giderlerinin global olarak bütçede gösterilmesinden ileri gitmeyen bu yeni uygulama da saydamlığa imkan vermemekte ve bir aldatmaca olmaktan ileri gidememektedir.
5. Bütçe Ödeneklerinin Başlangıçta Düşük Gösterilip Yıl İçinde Artırımlara Gidilmesi
Bütçelerin hazırlanmasında gerçek dışı tahminler sonucu oluşan başlangıç bütçesi-fiili harcama farklılaşması saydamlığı engelleyici önemli bir etkendir. Bütçe hazırlanırken bir yandan uluslararası kuruluşları tatmin etmek, bir yandan kamu oyunu denk bütçe aldatmacası ile oyalamak için belirli harcama kalemlerinin tahminleri kasıtlı olarak düşük tutulmakta ve yıl içinde gercekleştirilen ödenek artışları ile harcamalar gerçekleştirilmektedir. Yıl içi artışlar kamu oyundan hatta bir ölçüde yasama organından gizlenebilmektedir.
6. Yıl İçi Ödenek Aktarımları ile Duyarlı Konularda Parlementonun ve Kamu Oyunun Dikkatinden Kaçma
Kamu oyu ve parlementonun bazı harcama kalemlerine duyarlı olduğunu bilen Bakanlıklar bürokrasileri ağırlama, hediye, temsil, yurt dışı seyahat gibi ödenekleri bütçe hazırlıkları sırasında düşük göstermekte, yıl içi ödenek aktarmaları ile bu tür giderleri şişirebilmektedirler. Bu uygulama da bütçe harcamalarında saydamlığı gölgeleyebilmektedir.
7. Kamu Personelinin Özluk Haklarında Belirsizlik
Cumhuriyet Türkiyesinde personel rejimlerinin en belirgin özelliği kamu kesiminde kimin ne kadar para aldığını belirsiz hale getirecek bir mevzuat kargaşasının yaratılması ve bu yolla saydamlığın ortadan kaldırılmasıdır. Her kamu görevlisi asıl aylığının yanında çesitli biçimlerde yan gelirler elde eder ve karmaşık bir düzen içinde kimse kimsenin ne aldığını bilemez.
Bu ortamın doğal sonucu olarak da baskı gücü yüksek kamu görevlisi grupları pastadan daha büyük payalma savaşını verirler ve bu savaşının sonuçları açıkca bilinemez. 1970'li yılların başlarında bu karmaşık düzene saydamlık getirmek isteyen çabaların nasıl akıl almaz tepkilerle karşılaştığı hala hatırlardadır.
SONUÇ
Bu konuşmada bir bir ülkede yaygınlaşan yolsuzluk ortamı ve toplumsal çürümenin önlenmesi için gerekli gördüğümüz saydamlığın yeterli olmamasının kamu harcamalarındaki çeşitli yansımaları üzerinde durduk. Rüşvet, yolsuzluk, moral çürüme hiçbir ülkede tamamıyla ortadan kaldırılamazsa da en aza indirilebilir. Kamu kesiminde saydamlığın sağlanması bu konuda en etken araçtır. Saydamlığın sağlanması ise toplumda top yekün ve cesur bir savaşımı gerektirir. Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği bu cesareti gösterebilecek yurttaşları ve onların güçlerini biraraya getirebilmek için kurulmuştur. Her erdemli Türk insanının bu mücadeleye arka vermesi asgari yurttaşlık ve insanlık görevi olarak kabul edilmelidir. Büyük Devlet adamı İsmet İnönü'nün dediği gibi bir ülkede namuslu insanlar en az namussuzlar kadar cesur olmazsa temiz bir topluma kavuşmak hayal olmaya devam edecektir. Bu hayalin gerçeğe dönüşmesinde göstereceğiniz çabalarda sizlere başarılar dilerim.
umarim isinize yarar
alinti...