Arama

Varlıklar alemi kaça ayrılır?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 17 Ocak 2013 Gösterim: 30.812 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ekim 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
varlıklar alemi kaça ayrılır
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

varlıklar alemi kaça ayrılır

VARLIKLAR ÂLEMİ

Sponsorlu Bağlantılar
GÖRÜNEN

UZAY
HAYVAN
BİTKİ
İNSAN

GÖRÜNMEYEN

MELEK
CİN
ŞEYTAN

a.Görünenler; beş duyumuz olan görme, duyma, dokunma, tatma, koklama duyularımızla görebildiğimiz, deney yoluyla varlığını bilebildiğimiz varlıklardır. Gökyüzünde güneş, ay, yıldızlar, yeryüzünde insanlar, hayvanlar, ağaçlar, bitkiler, dağlar, denizler vb. varlıklardır. Bu varlıkların her birinin kendine özgü bir yapısı, şekli ve yaşam biçimi vardır.
b.Görünmeyenler; gözümüzle göremediğimiz, fakat varlığını Allah'ın, peygamberlerine bildirmesiyle öğrendiğimiz varlıklardır. Melekler, cinler ve şeytan bunlardandır. Bu varlıkları beş duyumuzla bilemeyiz; deney yoluyla hakkında bilgi edinemeyiz. Bizler görmesek de onların var olduğuna inanırız. Çünkü bu varlıkların nitelikleri, görevleri ve niçin yaratıldıkları gibi konularda Kutsal Kitabımız Kur’an’da bilgiler verilmektedir.
Varlık alemi, yalnız bu gördüklerimizle sınırlı değildir. İçinde bulunduğumuz evrende bu güne kadar görüp anlayamadığımız daha pek çok güç ve varlıklar vardır. Bunlar hakkında doğru bilgi edinebilmemiz için asılsız hurafeler yerine Kur’an’da ve Peygamberimizin hadislerinde bildirilen haberlere başvurmamız gerekir.
İnsan gözü belirli koşullarda ve uzaklıktaki varlıkları görebilecek şekilde yaratılmıştır. Belirli koşullar derken maddi şartları kastediyoruz. Hatta insan mikrop gibi çok küçük nesneleri bile çıplak gözle göremez. İnsan gözü ruhsal ve manevi varlıkları görebilecek özellikte yaratılmamıştır.
Bazı insanlar manevi varlıkları gözleriyle göremedikleri için onlara inanmak istemezler. Bu varlıklar Allah’ın yarattığı latif varlıklar olduklar için, akıl onların varlığını bulamayabilir. Ancak biraz düşünülürse böyle varlıkların bulunabileceği anlaşılır. Günlük yaşamımızda gözlerimizle göremediğimiz fakat mutlak surette varlıklarını kabul ettiğimiz o kadar çok şey vardır ki...Mesela ruh ta gözle görülmeyen fakat varlığı herkes tarafından kabul edilen bir olgudur. Bu günkü psikoloji bilminin konusunu da ruh oluşturur.
Modern bilimler doğal olarak maddi varlıkları konu edinirler. Bundan daha tabii bir şey olamaz. Çünkü müspet bilimlerin çalışma yöntemleri bunu gerektirir. Modern bilimlerin konusu maddi varlıklar olduğu için konusu alanına girmeyen manevi ve ruhsal varlıkları inkar ettikleri iddia edilemez. Sadece konusu ve alanı içerisine girmediği için manevi alemi inceleme konusu yapmazlar. Nasıl manevi alemi ve varlıkları incelenme konusu edinen bilimler maddi varlıkları reddetme anlayışı içerisinde olamazlarsa aynı şekilde müspet bilimlerin de manevi alemi ve varlıkları inkar ettikleri anlamı çıkarılamaz.
Kur’an’da imanın gayb alemine olacağı çeşitli ayetlerde belirtilmiştir. Gayb alemi ise görülmeyen ve bilinmeyen alem demektir. O zaman maddi aleme iman olmaz. İman manevi alanı kapsar. Birisi size ‘şu sıranın burada olduğuna inanın’ dese bu söz doğru ve mantıklı olmaz. Çünkü o nesnenin varlığı beş duyu ile algılanabilecek özelliktedir. Fakat örneğin meleğin varlığı beş duyu ile kanıtlanabilecek bir durum değildir. İşte melek, ruhani aleme ait bir varlık olduğu için iman alanına girer.
Kur’anı Kerim’in ilk suresi olan Fatiha suresinin ilk ayetinde hamdin alemlerin Rabbi olan Allah’a olduğu vurgulanmıştır. O zaman pek çok alemin varlığından bahsedilmektedir. Görmediğimiz pek çok alem ve bu alemlere ait varlıkların varlığı söz konusudur. Eski uygarlık ve kültürlerde peri vb. efsanevi varlıkların insanlarla ilişkisinden söz edilir. Müslümanlıkta böyle bir inanç yoktur. Üzerimize düşen görev dinimizin bize bildirdiği manevi ve ruhani varlıkların var olduğuna inanmak ve bu alanda uydurulmuş olan batıl inanç ve hurafelere kulak asmamaktır. (Anlatım: Dr. Mustafa Akman)



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ekim 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

varlıklar alemi kaça ayrılır

VARLIKLAR ÂLEMİ

Sponsorlu Bağlantılar
GÖRÜNEN

UZAY
HAYVAN
BİTKİ
İNSAN

GÖRÜNMEYEN

MELEK
CİN
ŞEYTAN

a.Görünenler; beş duyumuz olan görme, duyma, dokunma, tatma, koklama duyularımızla görebildiğimiz, deney yoluyla varlığını bilebildiğimiz varlıklardır. Gökyüzünde güneş, ay, yıldızlar, yeryüzünde insanlar, hayvanlar, ağaçlar, bitkiler, dağlar, denizler vb. varlıklardır. Bu varlıkların her birinin kendine özgü bir yapısı, şekli ve yaşam biçimi vardır.
b.Görünmeyenler; gözümüzle göremediğimiz, fakat varlığını Allah'ın, peygamberlerine bildirmesiyle öğrendiğimiz varlıklardır. Melekler, cinler ve şeytan bunlardandır. Bu varlıkları beş duyumuzla bilemeyiz; deney yoluyla hakkında bilgi edinemeyiz. Bizler görmesek de onların var olduğuna inanırız. Çünkü bu varlıkların nitelikleri, görevleri ve niçin yaratıldıkları gibi konularda Kutsal Kitabımız Kur’an’da bilgiler verilmektedir.
Varlık alemi, yalnız bu gördüklerimizle sınırlı değildir. İçinde bulunduğumuz evrende bu güne kadar görüp anlayamadığımız daha pek çok güç ve varlıklar vardır. Bunlar hakkında doğru bilgi edinebilmemiz için asılsız hurafeler yerine Kur’an’da ve Peygamberimizin hadislerinde bildirilen haberlere başvurmamız gerekir.
İnsan gözü belirli koşullarda ve uzaklıktaki varlıkları görebilecek şekilde yaratılmıştır. Belirli koşullar derken maddi şartları kastediyoruz. Hatta insan mikrop gibi çok küçük nesneleri bile çıplak gözle göremez. İnsan gözü ruhsal ve manevi varlıkları görebilecek özellikte yaratılmamıştır.
Bazı insanlar manevi varlıkları gözleriyle göremedikleri için onlara inanmak istemezler. Bu varlıklar Allah’ın yarattığı latif varlıklar olduklar için, akıl onların varlığını bulamayabilir. Ancak biraz düşünülürse böyle varlıkların bulunabileceği anlaşılır. Günlük yaşamımızda gözlerimizle göremediğimiz fakat mutlak surette varlıklarını kabul ettiğimiz o kadar çok şey vardır ki...Mesela ruh ta gözle görülmeyen fakat varlığı herkes tarafından kabul edilen bir olgudur. Bu günkü psikoloji bilminin konusunu da ruh oluşturur.
Modern bilimler doğal olarak maddi varlıkları konu edinirler. Bundan daha tabii bir şey olamaz. Çünkü müspet bilimlerin çalışma yöntemleri bunu gerektirir. Modern bilimlerin konusu maddi varlıklar olduğu için konusu alanına girmeyen manevi ve ruhsal varlıkları inkar ettikleri iddia edilemez. Sadece konusu ve alanı içerisine girmediği için manevi alemi inceleme konusu yapmazlar. Nasıl manevi alemi ve varlıkları incelenme konusu edinen bilimler maddi varlıkları reddetme anlayışı içerisinde olamazlarsa aynı şekilde müspet bilimlerin de manevi alemi ve varlıkları inkar ettikleri anlamı çıkarılamaz.
Kur’an’da imanın gayb alemine olacağı çeşitli ayetlerde belirtilmiştir. Gayb alemi ise görülmeyen ve bilinmeyen alem demektir. O zaman maddi aleme iman olmaz. İman manevi alanı kapsar. Birisi size ‘şu sıranın burada olduğuna inanın’ dese bu söz doğru ve mantıklı olmaz. Çünkü o nesnenin varlığı beş duyu ile algılanabilecek özelliktedir. Fakat örneğin meleğin varlığı beş duyu ile kanıtlanabilecek bir durum değildir. İşte melek, ruhani aleme ait bir varlık olduğu için iman alanına girer.
Kur’anı Kerim’in ilk suresi olan Fatiha suresinin ilk ayetinde hamdin alemlerin Rabbi olan Allah’a olduğu vurgulanmıştır. O zaman pek çok alemin varlığından bahsedilmektedir. Görmediğimiz pek çok alem ve bu alemlere ait varlıkların varlığı söz konusudur. Eski uygarlık ve kültürlerde peri vb. efsanevi varlıkların insanlarla ilişkisinden söz edilir. Müslümanlıkta böyle bir inanç yoktur. Üzerimize düşen görev dinimizin bize bildirdiği manevi ve ruhani varlıkların var olduğuna inanmak ve bu alanda uydurulmuş olan batıl inanç ve hurafelere kulak asmamaktır. (Anlatım: Dr. Mustafa Akman)



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Kasım 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
varlıklar alemini sınıflandıralım
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Kasım 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
VARLIKLAR ÂLEMİ

GÖRÜNEN

UZAY
HAYVAN
BİTKİ
İNSAN

GÖRÜNMEYEN

MELEK
CİN
ŞEYTAN

a.Görünenler; beş duyumuz olan görme, duyma, dokunma, tatma, koklama duyularımızla görebildiğimiz, deney yoluyla varlığını bilebildiğimiz varlıklardır. Gökyüzünde güneş, ay, yıldızlar, yeryüzünde insanlar, hayvanlar, ağaçlar, bitkiler, dağlar, denizler vb. varlıklardır. Bu varlıkların her birinin kendine özgü bir yapısı, şekli ve yaşam biçimi vardır.
b.Görünmeyenler; gözümüzle göremediğimiz, fakat varlığını Allah'ın, peygamberlerine bildirmesiyle öğrendiğimiz varlıklardır. Melekler, cinler ve şeytan bunlardandır. Bu varlıkları beş duyumuzla bilemeyiz; deney yoluyla hakkında bilgi edinemeyiz. Bizler görmesek de onların var olduğuna inanırız. Çünkü bu varlıkların nitelikleri, görevleri ve niçin yaratıldıkları gibi konularda Kutsal Kitabımız Kur’an’da bilgiler verilmektedir.
Varlık alemi, yalnız bu gördüklerimizle sınırlı değildir. İçinde bulunduğumuz evrende bu güne kadar görüp anlayamadığımız daha pek çok güç ve varlıklar vardır. Bunlar hakkında doğru bilgi edinebilmemiz için asılsız hurafeler yerine Kur’an’da ve Peygamberimizin hadislerinde bildirilen haberlere başvurmamız gerekir.
İnsan gözü belirli koşullarda ve uzaklıktaki varlıkları görebilecek şekilde yaratılmıştır. Belirli koşullar derken maddi şartları kastediyoruz. Hatta insan mikrop gibi çok küçük nesneleri bile çıplak gözle göremez. İnsan gözü ruhsal ve manevi varlıkları görebilecek özellikte yaratılmamıştır.
Bazı insanlar manevi varlıkları gözleriyle göremedikleri için onlara inanmak istemezler. Bu varlıklar Allah’ın yarattığı latif varlıklar olduklar için, akıl onların varlığını bulamayabilir. Ancak biraz düşünülürse böyle varlıkların bulunabileceği anlaşılır. Günlük yaşamımızda gözlerimizle göremediğimiz fakat mutlak surette varlıklarını kabul ettiğimiz o kadar çok şey vardır ki...Mesela ruh ta gözle görülmeyen fakat varlığı herkes tarafından kabul edilen bir olgudur. Bu günkü psikoloji bilminin konusunu da ruh oluşturur.
Modern bilimler doğal olarak maddi varlıkları konu edinirler. Bundan daha tabii bir şey olamaz. Çünkü müspet bilimlerin çalışma yöntemleri bunu gerektirir. Modern bilimlerin konusu maddi varlıklar olduğu için konusu alanına girmeyen manevi ve ruhsal varlıkları inkar ettikleri iddia edilemez. Sadece konusu ve alanı içerisine girmediği için manevi alemi inceleme konusu yapmazlar. Nasıl manevi alemi ve varlıkları incelenme konusu edinen bilimler maddi varlıkları reddetme anlayışı içerisinde olamazlarsa aynı şekilde müspet bilimlerin de manevi alemi ve varlıkları inkar ettikleri anlamı çıkarılamaz.
Kur’an’da imanın gayb alemine olacağı çeşitli ayetlerde belirtilmiştir. Gayb alemi ise görülmeyen ve bilinmeyen alem demektir. O zaman maddi aleme iman olmaz. İman manevi alanı kapsar. Birisi size ‘şu sıranın burada olduğuna inanın’ dese bu söz doğru ve mantıklı olmaz. Çünkü o nesnenin varlığı beş duyu ile algılanabilecek özelliktedir. Fakat örneğin meleğin varlığı beş duyu ile kanıtlanabilecek bir durum değildir. İşte melek, ruhani aleme ait bir varlık olduğu için iman alanına girer.
Kur’anı Kerim’in ilk suresi olan Fatiha suresinin ilk ayetinde hamdin alemlerin Rabbi olan Allah’a olduğu vurgulanmıştır. O zaman pek çok alemin varlığından bahsedilmektedir. Görmediğimiz pek çok alem ve bu alemlere ait varlıkların varlığı söz konusudur. Eski uygarlık ve kültürlerde peri vb. efsanevi varlıkların insanlarla ilişkisinden söz edilir. Müslümanlıkta böyle bir inanç yoktur. Üzerimize düşen görev dinimizin bize bildirdiği manevi ve ruhani varlıkların var olduğuna inanmak ve bu alanda uydurulmuş olan batıl inanç ve hurafelere kulak asmamaktır. (Anlatım: Dr. Mustafa Akman)



Kaynak: Varlıklar alemi kaça ayrılır?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Kasım 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
VARLIKLAR ÂLEMİ

GÖRÜNEN

UZAY
HAYVAN
BİTKİ
İNSAN

GÖRÜNMEYEN

MELEK
CİN
ŞEYTAN

a.Görünenler; beş duyumuz olan görme, duyma, dokunma, tatma, koklama duyularımızla görebildiğimiz, deney yoluyla varlığını bilebildiğimiz varlıklardır. Gökyüzünde güneş, ay, yıldızlar, yeryüzünde insanlar, hayvanlar, ağaçlar, bitkiler, dağlar, denizler vb. varlıklardır. Bu varlıkların her birinin kendine özgü bir yapısı, şekli ve yaşam biçimi vardır.
b.Görünmeyenler; gözümüzle göremediğimiz, fakat varlığını Allah'ın, peygamberlerine bildirmesiyle öğrendiğimiz varlıklardır. Melekler, cinler ve şeytan bunlardandır. Bu varlıkları beş duyumuzla bilemeyiz; deney yoluyla hakkında bilgi edinemeyiz. Bizler görmesek de onların var olduğuna inanırız. Çünkü bu varlıkların nitelikleri, görevleri ve niçin yaratıldıkları gibi konularda Kutsal Kitabımız Kur’an’da bilgiler verilmektedir.
Varlık alemi, yalnız bu gördüklerimizle sınırlı değildir. İçinde bulunduğumuz evrende bu güne kadar görüp anlayamadığımız daha pek çok güç ve varlıklar vardır. Bunlar hakkında doğru bilgi edinebilmemiz için asılsız hurafeler yerine Kur’an’da ve Peygamberimizin hadislerinde bildirilen haberlere başvurmamız gerekir.
İnsan gözü belirli koşullarda ve uzaklıktaki varlıkları görebilecek şekilde yaratılmıştır. Belirli koşullar derken maddi şartları kastediyoruz. Hatta insan mikrop gibi çok küçük nesneleri bile çıplak gözle göremez. İnsan gözü ruhsal ve manevi varlıkları görebilecek özellikte yaratılmamıştır.
Bazı insanlar manevi varlıkları gözleriyle göremedikleri için onlara inanmak istemezler. Bu varlıklar Allah’ın yarattığı latif varlıklar olduklar için, akıl onların varlığını bulamayabilir. Ancak biraz düşünülürse böyle varlıkların bulunabileceği anlaşılır. Günlük yaşamımızda gözlerimizle göremediğimiz fakat mutlak surette varlıklarını kabul ettiğimiz o kadar çok şey vardır ki...Mesela ruh ta gözle görülmeyen fakat varlığı herkes tarafından kabul edilen bir olgudur. Bu günkü psikoloji bilminin konusunu da ruh oluşturur.
Modern bilimler doğal olarak maddi varlıkları konu edinirler. Bundan daha tabii bir şey olamaz. Çünkü müspet bilimlerin çalışma yöntemleri bunu gerektirir. Modern bilimlerin konusu maddi varlıklar olduğu için konusu alanına girmeyen manevi ve ruhsal varlıkları inkar ettikleri iddia edilemez. Sadece konusu ve alanı içerisine girmediği için manevi alemi inceleme konusu yapmazlar. Nasıl manevi alemi ve varlıkları incelenme konusu edinen bilimler maddi varlıkları reddetme anlayışı içerisinde olamazlarsa aynı şekilde müspet bilimlerin de manevi alemi ve varlıkları inkar ettikleri anlamı çıkarılamaz.
Kur’an’da imanın gayb alemine olacağı çeşitli ayetlerde belirtilmiştir. Gayb alemi ise görülmeyen ve bilinmeyen alem demektir. O zaman maddi aleme iman olmaz. İman manevi alanı kapsar. Birisi size ‘şu sıranın burada olduğuna inanın’ dese bu söz doğru ve mantıklı olmaz. Çünkü o nesnenin varlığı beş duyu ile algılanabilecek özelliktedir. Fakat örneğin meleğin varlığı beş duyu ile kanıtlanabilecek bir durum değildir. İşte melek, ruhani aleme ait bir varlık olduğu için iman alanına girer.
Kur’anı Kerim’in ilk suresi olan Fatiha suresinin ilk ayetinde hamdin alemlerin Rabbi olan Allah’a olduğu vurgulanmıştır. O zaman pek çok alemin varlığından bahsedilmektedir. Görmediğimiz pek çok alem ve bu alemlere ait varlıkların varlığı söz konusudur. Eski uygarlık ve kültürlerde peri vb. efsanevi varlıkların insanlarla ilişkisinden söz edilir. Müslümanlıkta böyle bir inanç yoktur. Üzerimize düşen görev dinimizin bize bildirdiği manevi ve ruhani varlıkların var olduğuna inanmak ve bu alanda uydurulmuş olan batıl inanç ve hurafelere kulak asmamaktır. (Anlatım: Dr. Mustafa Akman)



Kaynak: Varlıklar alemi kaça ayrılır?

--------------------------------------------------------------------------------


Kaynak: Varlıklar alemi kaça ayrılır?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Aralık 2011       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
neden tüm cevaplar aynı bu ödevi grupça yapıyoruz ve bu cevapları zaten gruptakiler çıkartmış başka siteden ödevim ise yarına gidecek benimki geçti ama başkaları için başka bir cevap daha bulmanızı öneririm...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Aralık 2011       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
VARLIKLAR ÂLEMİ

GÖRÜNEN

UZAY
HAYVAN
BİTKİ
İNSAN

GÖRÜNMEYEN

MELEK
CİN
ŞEYTAN

a.Görünenler; beş duyumuz olan görme, duyma, dokunma, tatma, koklama duyularımızla görebildiğimiz, deney yoluyla varlığını bilebildiğimiz varlıklardır. Gökyüzünde güneş, ay, yıldızlar, yeryüzünde insanlar, hayvanlar, ağaçlar, bitkiler, dağlar, denizler vb. varlıklardır. Bu varlıkların her birinin kendine özgü bir yapısı, şekli ve yaşam biçimi vardır.
b.Görünmeyenler; gözümüzle göremediğimiz, fakat varlığını Allah'ın, peygamberlerine bildirmesiyle öğrendiğimiz varlıklardır. Melekler, cinler ve şeytan bunlardandır. Bu varlıkları beş duyumuzla bilemeyiz; deney yoluyla hakkında bilgi edinemeyiz. Bizler görmesek de onların var olduğuna inanırız. Çünkü bu varlıkların nitelikleri, görevleri ve niçin yaratıldıkları gibi konularda Kutsal Kitabımız Kur’an’da bilgiler verilmektedir.
Varlık alemi, yalnız bu gördüklerimizle sınırlı değildir. İçinde bulunduğumuz evrende bu güne kadar görüp anlayamadığımız daha pek çok güç ve varlıklar vardır. Bunlar hakkında doğru bilgi edinebilmemiz için asılsız hurafeler yerine Kur’an’da ve Peygamberimizin hadislerinde bildirilen haberlere başvurmamız gerekir.
İnsan gözü belirli koşullarda ve uzaklıktaki varlıkları görebilecek şekilde yaratılmıştır. Belirli koşullar derken maddi şartları kastediyoruz. Hatta insan mikrop gibi çok küçük nesneleri bile çıplak gözle göremez. İnsan gözü ruhsal ve manevi varlıkları görebilecek özellikte yaratılmamıştır.
Bazı insanlar manevi varlıkları gözleriyle göremedikleri için onlara inanmak istemezler. Bu varlıklar Allah’ın yarattığı latif varlıklar olduklar için, akıl onların varlığını bulamayabilir. Ancak biraz düşünülürse böyle varlıkların bulunabileceği anlaşılır. Günlük yaşamımızda gözlerimizle göremediğimiz fakat mutlak surette varlıklarını kabul ettiğimiz o kadar çok şey vardır ki...Mesela ruh ta gözle görülmeyen fakat varlığı herkes tarafından kabul edilen bir olgudur. Bu günkü psikoloji bilminin konusunu da ruh oluşturur.
Modern bilimler doğal olarak maddi varlıkları konu edinirler. Bundan daha tabii bir şey olamaz. Çünkü müspet bilimlerin çalışma yöntemleri bunu gerektirir. Modern bilimlerin konusu maddi varlıklar olduğu için konusu alanına girmeyen manevi ve ruhsal varlıkları inkar ettikleri iddia edilemez. Sadece konusu ve alanı içerisine girmediği için manevi alemi inceleme konusu yapmazlar. Nasıl manevi alemi ve varlıkları incelenme konusu edinen bilimler maddi varlıkları reddetme anlayışı içerisinde olamazlarsa aynı şekilde müspet bilimlerin de manevi alemi ve varlıkları inkar ettikleri anlamı çıkarılamaz.
Kur’an’da imanın gayb alemine olacağı çeşitli ayetlerde belirtilmiştir. Gayb alemi ise görülmeyen ve bilinmeyen alem demektir. O zaman maddi aleme iman olmaz. İman manevi alanı kapsar. Birisi size ‘şu sıranın burada olduğuna inanın’ dese bu söz doğru ve mantıklı olmaz. Çünkü o nesnenin varlığı beş duyu ile algılanabilecek özelliktedir. Fakat örneğin meleğin varlığı beş duyu ile kanıtlanabilecek bir durum değildir. İşte melek, ruhani aleme ait bir varlık olduğu için iman alanına girer.
Kur’anı Kerim’in ilk suresi olan Fatiha suresinin ilk ayetinde hamdin alemlerin Rabbi olan Allah’a olduğu vurgulanmıştır. O zaman pek çok alemin varlığından bahsedilmektedir. Görmediğimiz pek çok alem ve bu alemlere ait varlıkların varlığı söz konusudur. Eski uygarlık ve kültürlerde peri vb. efsanevi varlıkların insanlarla ilişkisinden söz edilir. Müslümanlıkta böyle bir inanç yoktur. Üzerimize düşen görev dinimizin bize bildirdiği manevi ve ruhani varlıkların var olduğuna inanmak ve bu alanda uydurulmuş olan batıl inanç ve hurafelere kulak asmamaktır. (Anlatım: Dr. Mustafa Akman)





Kaynak: Varlıklar alemi kaça ayrılır?
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
17 Ocak 2013       Mesaj #8
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Varlıklar âlemi üzerine Kuran'daki ayetler

İnsan yeryüzündeki varlıklar içerisinde ayrıcalıklı, üstün ve değerli bir varlıktır

Kur’anıkerim insanı bütün varlıklardan farklı bir biçimde ele almakta ve insana büyük değer vermektedir. İnsanın yaratılışı ve özellikleri ile ilgili ayetleri incelediğimizde insanın, yeryüzündeki varlıklar içerisinde ayrıcalıklı, üstün ve değerli bir konuma sahip olduğunu görürüz. Kur’an’da geçen “Biz, gerçekten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık”(İsra suresi, ayet 70) ayeti de insanın üstün ve değerli bir varlık olarak yaratıldığını belirtmektedir.

İnsan niçin değerli ve üstün bir varlıktır?

Esasında insanın üstünlüğü, onun yaratılışında cereyan eden olaylarla ortaya çıkmaktadır. Allah’ın halife olarak yarattığı insana meleklerin itirazı, Allah’ın melekleri denemesi, insanla karşılaştırması ve insanın üstünlüğünün ortaya çıkması ile son bulmuştur. Bu üstünlük Hz. Adem’e bütün isimlerin öğretilmesi, kısaca ona verilen öğretim ve bilgidir.(Bakara 30-34) Yani insanda ortaya çıkan ilk üstünlük onun yeryüzünde Allah’ın temsilcisi (halife) olması ve bunun gerektirdiği, dünyaya hakim olmasını sağlayan ilim ve bilgeliğin kendisinde var olmasıdır. Bu üstünlük meleklerce kabul edilmiş ve onların Hz. Adem’e secde etmeleri ile neticelenmiştir.(Bakara suresi, 34)

İnsan yeryüzünde Allah’ın halifesidir

İnsan yeryüzünde Allah’ın halifesidir. Yüce Allah Kur’an’da “... Sonra da şekillendirip kendi ruhundan ona üfleyen Allah’tır.” (Secde 9) buyurmaktadır. İşte insanı diğer bütün varlıklardan ayıran ve şerefli kılan bu “ilahi ruh”tur. İnsan böyle bir ilahi kaynağa sahip olduğu için Allah’ın yeryüzündeki halifesidir. (Bakara suresi, ayet 30; En’am suresi, ayet 165) Halife vekil, başkasının yerine iş gören, temsilci olan kimse demektir. İnsanın Allah’ın halifesi olarak yaratılmasının nedeni, Allah’a kulluk etmek, dünyada onun dilediği biçimde yaşamaktır. Yüce Allah Kur’an’da “Ben ....İnsanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım”(Zariyat suresi, ayet 56) buyurarak, insanın yaratılış amacını açık bir şekilde belirtmektedir.

Benzer Konular

27 Eylül 2009 / desmond Cevaplanmış
15 Nisan 2017 / Misafir Cevaplanmış
15 Mayıs 2011 / Misafir Cevaplanmış
9 Ekim 2014 / Misafir Soru-Cevap
25 Şubat 2012 / Misafir Cevaplanmış