Arama

Beyaz Ölüm - Sayfa 6

Güncelleme: 7 Mart 2012 Gösterim: 150.451 Cevap: 75
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
30 Nisan 2006       Mesaj #51
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
ÇOCUK VE GENÇTE MADDE KULLANIMINI DÜSÜNDÜREN BELIRTILER

Sponsorlu Bağlantılar
Ergenlik dönemi, puberte ile basladigi, gencin kendi ekonomik bagimsizliginin kazandigi yaslara kadar sürdügü kabul edilen bir gelisim dönemidir. Biyolojik, psikolojik ve ruhsal olarak hizli degisimlerin yasandigi bu cag; kendine özgü bazi özellikler tasimaktadir. 10' lu yaslarin basindan, 20'li yaslarin basi ya da ortasina kadar uzayabilen bu dönemde; bir çocugu yetiskin hale gelmesi söz konusudur.
Her çocuk ve gencin kendine özgü biçimde yasadigi bu dönemde, bireysel ruhsal bagimsizligin kazanilmasi, uygun ve tutarli akran iliskilerinin kurulabilmesi, kimlik duygusunun sekillenmesi, gelecege yönelik planlarin olusturulmasi, karsi cinse iliskin tutum ve davranislarin tutarli hale gelmesi, is ve meslek yolunun çizilmesi, aile ve toplum deger yargilarinin harmanlanip kisinin kendine özgü bir degerler sistemi olusturulmasi, ekonomik bagimsizlin saglanmasi, davranislarinin sorumlulugunu üstlenir hale gelebilmesi gibi bir çok görev beklenmektedir.
Ergenlik döneminin uzun zaman sürmesi yanisira, ergenden beklenen görevlerin çesitliligi ve zorlugu; bu dönemde ergenlerin bazi sorunlar yasamasina yol açabilir. Bu dönemin kendine özgü ruhsal ve davranissal özellikleri, duygusal çalkantilari, uyum güçlükler, kimlik sorunlari, bocalamalari,otoriteyle çatismalari çogu kez büyük sarsintilara neden olmaksizin çözülür. Ancak bazi ergenler için, bu özellikler, ciddi ve agir biçimde sorun yasanmasina neden olabilir. Madde kullanimi da bu ciddi sorunlar arasinda sayilmaktadir.
Ergenlik döneminin olagan gelisimsel çalkantilar arasinda; derslerdeki basarisinda dalgalanmalar, aileyle çatisma ve aile yasamindan uzaklasma istegi, ruhsal yönden duygusal ve davranissal sorunlar gösterme, ilgi ve isteklerinde kararsizlik ve degiskenlik, okul ya da meslek egitimine iliskin sorun ve bocalamalar yerini degistirme gibi önemli kararlar söz konusu olabilir.
Çocuk ve gençlerde, madde bagimliliginin baslangicini gösteren kesin bir isaret yoktur. Ergenligin olagan duygusal sorunlari ya da baska ruhsal bozukluklarin da benzer belirtilere yol açabilecegi akilda tutulmali; ancak, ergende madde kullanimi kuskusunu akla getirebilecek bazi ciddi davranis degisiklikleri gözden kaçirilmamalidir.


Beyaz Ölüm



Çocugunuzun madde kullanip kullanmadigini anlamanin bir çok yolu olabilir. Bunlar arasinda en kesin sonucu idrar testi verir. Ama bu yönteme basvurmadan önce bazi isaretlere dikkat edebilirsiniz.

Madde kullanan çocuklar aile iliskilerini azaltir ve evde daha az vakit geçirirler.
1. Derslerdeki basari orani tamamen ve her derste birden düsmesi,
2. Hiç tanimadiginiz yeni arkadaslar edinmeye baslarlar.
3. Arkadaslarina tamamen sirt çevirme,
4. Çevreyle iliskilerden kaçinma,
5. Tamamen içine kapanma,
6. Hiçbir seye ilgi duymama ve her seyden uzak kalma,
7. Zaman zaman asiri nese ile öfke/saldirganlik arasinda gidip dalgalanmalar,
8. Evde odasina kapanma,
9. Kendi bakim ve temizligine dikkat etmez hale gelme,
10. Her zamankinden daha fazla para harcamaya baslarlar.
11. Okulu ya da is egitimini tamamen birakma,
12. Kendi gelecegi için hiçbir yol görmeme,
13. Gelecege dönük hiçbir adim atmak istememe,
14. Ellerde titreme,
15. Asiri derecede terlemek,
16. Hafif uykulu ve yorgun gözükebilirler
17. Yeme aliskanliklari bozulur, kilo kaybedebilirler.


MADDE BAGIMLILIGI TEHLIKESINE KARSI
ANNE VE BABALARA ÖNERILER

Anne ve babalar için
Madde bagimliligi ile ilgili önemli bir husus; Çocuklari ve gençleri bagimsiz olarak yetistirme, onlari madde bagimliligindan uzak tutabilecek en nemli bir etkendir.
Nitekim maddeler ancak kullanildiginda bagimlilik yaratirlar. Kisinin madde kullanmasi için ise buna önceden istekli olmasi gerekir. Yani kendinde sorumluluk duygusu gelismemis kisilerde maddeye alisma tehlikesi çok daha fazladir.

Anne-babalar neler yapabilirler.
Çocuklarimiz bizi kendilerine örnek alirlar ve taklit ederler.
Çocuk egitiminin önemli bir kismini, çocuklarimizin her gün örebilecekleri tutum ve davranislarimiz teskil etmektedir. Bu, maddeler konusunda da aynidir. Çocuklar burada da bizden gördüklerini uygulayacaklardir.
Örnegin:

Alkole olan iliskimiz nasil?
· Alkolü bazen ve güncel yasami biraz renklendirsin diye mi içiyoruz?
· Yoksa bazi problemleri unutabilmek için mi?
· Yoksa artik alistigimiz ve alkolsüz yapamadigimiz için mi?
Sigaraya olan iliskimiz nasil?
· Çocuklarimiza sigara içtigimizi ve sigarasiz yapamadigimizi daima göstermekteyiz.
· Veya sigarayi birakmak istedigimizi fakat birakamadigimizi tekrarlayip durmakta miyiz?Bilhassa annelerin sigara aliskanligindan çocuklar etkilenmektedir.
Ilaçlara olan iliskimiz nasil?
· Büyük küçük her agri ve sizida hemen ilaç aliyor muyuz?
· Veya kendimizi daha iyi hissedebilmek için sik sik ilaç mi aliyoruz?
· Yoksa ilaçlari, bizi bunaltan olaylarin tesirini azaltmak için mi aliyoruz?

Çocuklarimiz bizim davranislarimizi görüp ögrenirler, onlar bizler gibi sorunlarin çözümünde, bizim davranislarimizi kopya ederler.
Çocuklar ayni zamanda anne_babalarin birbirlerine olan tutum ve davranislarini da kendilerine örnek alirlar.
Birlikte yasamak bazen mutluluk içinde, bazen de tatsizlik içinde olmaktadir. Önemli olan anlasmazliklarda bizim nasil davrandigimizdir.

Örnegin:
Anlasmazliklarda oturup konusabiliyor muyuz?
Her iki tarafinda kabullenebilecegi bir çözüm yolu bulabiliyor muyuz?
Yoksa taraflardan birisi buna evet demek zorunda mi kaliyor?
Yahut ta sorunlar yokmus gibi davranip harmoni içinde yasiyormusuz gibi görünmeye mi çalisiyoruz?
Veya çareyi çocuklara sarilmakta mi ariyoruz?
Çocuklarin egitiminde her iki tarafta ayni seyi mi istiyor?
Yoksa çocuklarimiz sorunlara farkli yaklastigimizin farkindalar mi?
Baba çok sert, anne ise sonunda her seyi bagislayan yumusak birisi mi?
Çocuklarimiza, sorumluluk duygusunu verebilmek onlari madde bagimliligindan uzak tutabilecek en önemli unsurdur.

Bu duyguyu verebilecek bir egitim nasil olmali?
Sinirlar ve serbestlik.
Çocuklarin kendilerine güvenebilmeleri, kisilik sahibi olabilmeleri için yalniz baslarina, anne-babasiz hareket edebilecekleri alanlara ihtiyaçlari vardir. Burada anne-babalara düsen görev, çocuklarina bu serbest alanda yol göstermek ve serbestligin sinirlarini da açik olarak belirlemektir. Eger anne-babalar, çocuklari için her seyi yapiyorlarsa , sadece onlari simartmakla kalmazlar, ayni zamanda onlari bagimli, pisirik ve beceriksiz kisiler olarak yetistirmis olurlar.
Bu nedenle:
Çocuklarin belirli konularda, yaslarina uygun olarak ve kendi baslarina serbest hareket edebilmeleri, onlarin kendi davranislarini kontrol edebilmeleri için çok önemlidir.

Anne-babalar çocuklarini madde bagimliligindan korumak için neler yapabilirler.
Örnekler:
Çocuk,
Kendi basina bir karar verirse, kendisi belirli bir rizikoya girecektir. B u riziko ona agir gelebilir ama eger sonuç olumlu olursa, çocuk verdigi kararin dogru oldugunu ögrenecektir. Sonuç olumsuz olursa bu tecrübe ona her zaman için yararli olacak ve özellikle onun sorumluluk duygusunu arttiracaktir.
Anne-babalar:
Çocugun yasina göre bazi kararlari kendisinin vermesine ve ona zarar vermeyecek rizikolara girmesine göz yumarlarsa ve yine, yerine göre rizikonun olumsuz sonuçlarini çocugun kendisinin üstlenmesini isterlerse, bu durum çocuk tarafindan anne-babanin ona güveni olarak yorumlanacak ve çocugun kendi kendine güvenini arttiracaktir.
Bagimsizlik ve sahsi sorumluluk ancak uzun sürede, küçük adimlarla ve alistirmalarla verilebilir.
Her yastaki çocuk için belirli sinirlar kaçinilmazdir.
Bu sinirlari belirlerken, aile, okul, meslek egitimi, maddi durum, ev durumu gibi aileden aileye degisen etkenlerin göz önünde tutulmasi gerekir.
Çok genis sinirlar,
Çocuklarin gerçek yasami tam anlamiyla kavrayamamalarina ve nerede, ne zaman, nasil davranilmasi gerektigini kestirememelerine sebep olacaktir.
Gereksiz sinirlamalar ve yasaklar:
Çocuklarin yasamda gerekli olan bazi konularda beceriksiz kalmalarina, karamsarlik ve daime süphe içinde bulunmalarina ve dolayisiyla yeni problemlere yol açacaktir.
Kesin olarak belirlenmeyen sinir ve sorumluluklar:
Özellikle anne-babanin bugün böyle, yarin söyle davranmasi veya birinin böyle ötekinin baska türlü tutumu,çocugu dogal olarak sasirtacaktir. Yine bazen sert davranmak ve çok dar sinirlamalar koymak, bazen de sinirlamalari kaldirip onu tamamen serbest birakmak, çocugun ileride kendi kendine karar verebilmesini engelleyecek ve onu saskin bir duruma sokacaktir.

AILE IÇI EGITIM
Esler arasindaki iliskilerin her zaman çok pürüzsüz olmasi beklenemez. Zaman zaman sürtüsme, anlasmazlik ve tartismalar da olmasi dogaldir. Önemli olan, anlasmazliklar karsisinda, eslerin olaya yaklasimlari, birbirlerine karsi davranislari ve çözüme ulasmada izlenen yollarin nasil oldugudur.
Anlasmazliklarda eslerin karsilikli oturup konusabilmesi, her iki tarafin da kabullenebilecegi bir çözüm yolu bulabilme becerisi önem tasimaktadir. Hiç sorun yokmus casina olaylari görmezden gelip sahte bir uyum içinde yasiyor olmak, hep birinin boyun egmek zorunda sagliksiz bir iliski biçimini sürdürmek, sorunlarin çözümünde çocuklara sarilmak ya da çatismayi onlarin üzerine yansitmak sagliksiz iletisim modelleridir.
Çocuklarin egitiminde eslerin beklentileri, istekleri, rolleri, sorumluluklari, yönlendirmeleri, egitime yaklasim biçimleri kuskusuz birbiriyle tümüyle ayni paralelde olmayabilir. Ancak, temel konulardaki egitim anlayisinda, tutarli ve uyumlu bir birlikteligin saglanmasi çocuklar adina önem tasimaktadir

ÇOCUK VE GENCE ÖRNEK OLMA
Çocuklarin hergün karsi karsiya kaldiklari anne baba tutum, davranis ve iliski biçimlerinin; onlarin egitiminde çok önemli bir rol oynadigi bilinmektedir. Aile iliskileri, çocuklar için, davranis biçimleri ve insan iliskilerinin ögrenildigi bir sahne olusturmaktadir. Madde kullanim konusunda da, benzer mekanizma islenmekte olup; çocuklar, anne babanin maddeler konusundaki tutum ve davranislarini gözlemlemekte ve benzer seyleri uygulamaktadir.

Toplumda, anne baba basta olmak üzere, ögretmenler ve diger etkili yetiskinlerin madde kullanimi konusundaki tutum ve davranislari; çocuk ve gençler için çogu kez kavram karmasasi yaratmaktadir. Çocuk ve gençler, zararli etkisi kesin olarak kanitlanmis olan sigara ve alkol gibi maddelerin, neden eriskinler tarafindan kullanildiklarini tam olarak kavrayamamakta; kendilerinin de bu ve buna benzer maddeleri kullanabilecegi düsüncesi olusmaktadir. Anne babalar, her ne kadar, çocuk ve gençleri bagimlilik yapan maddeler konusunda uyarsa da; kendi sergiledikleri davranis modelleri, mantikli uyarilarindan çok daha etkin olmaktadir.

Bu nedenle, anne babalarin, kendilerinin kullanimi konusundaki tutum ve davranislarinin nasil oldugunu irdelemeleri gerekir. Örnegin alkol, sigara, ilaç kullanimi konularinda bu maddeleri kullanma nedenleri, sikliklari, bu maddelere gereksinimleri, kullanip-birakma paternleri, bu alandaki güçlülük ve zayifliklari gibi özelliklerin hepsi önem tasimaktadir.
Çocuklar, anne babanin davranislarini görerek ögrenir, anne-babanin birbirlerine olan tutum ve davranislarini da kendilerine örnek alir, sorunlarin çözümünde anne babanin davranislarini kopya ederler.

GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
1 Mayıs 2006       Mesaj #52
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
ADANA Ruh Sagligi ve Hastaliklari Hastanesi,
Tel: 0 322 239 04 77
Sponsorlu Bağlantılar

Ankara Üniversitesi Tip Fakültesi, Psikiyatri Bölümü,
Tel: 0 312 319 21 60

ANKARA Numune Hastanesi, Psikiyatri Klinigi,
Tel: 0 312 310 30 30

ANKARA Hacettepe Üniversitesi Tip Fakültesi, Psikiyatri Bölümü,
Tel: 0 312 310 86 93

ANKARA Gazi Üniversitesi Tip Fakültesi, Psikiyatri Bölümü,
Tel: 0 312 214 10 88

DENIZLI Devlet Hastanesi, Psikiyatri Klinigi,
Tel: 0 258 261 92 06

ELAZIG Ruh Sagligi ve Hastaliklari Hastanesi,
Tel: 0 424 233 08 86

ISTANBUL YENIDEN Saglik ve Egitim Dernegi,
Tel: 0 212 219 03 03

ISTANBUL Çocuk ve Ergen Madde Bagimliligi Arastirma, Tedavi ve Egitim Merkezi (ÇEMATEM),
Tel: 0 212 543 65 65 / 452

ISTANBUL Bakirköy Ruh ve Sinir Hastaliklari Hastanesi, AMATEM,
Tel: 0 212 543 65 65 / 588 veya 660 00 26

ISTANBUL MENTHA Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi,
Tel: 0126 450 14 99

ISTANBUL Balikli Rum Hastanesi Anatolia Klinikleri,
Tel: 0212 547 16 00

IZMIR Ege Üniversitesi Tip Fakültesi, Psikiyatri bölümü,

EGEBAM (Ege Üniversitesi Çocuk ve Ergen ALkol, Madde Bagimliligi Arastirma ve Uygulama Merkezi - 18 yatakli, 18 yas ve alti alkol/madde sorunu olan gençlerin tedavisi için)
Adres: ÖRNEKKÖY,KARSIYAKA / IZMIR
Tel: 0232 363 48 99
E-mail: egebam@yahoo.com

MANISA Ruh Sagligi ve Hastaliklari Hastanesi,
Tel: 0 236 231 46 26

SAMSUN Ruh Sagligi ve Hastaliklari Hastanesi,
Tel: 0 362 431 78 53

ALKOLIKLER IÇIN :

Ankara : 0 312 433 46 07

Istanbul : 0 212 250 34 70

Izmir : 0 232 421 64 22

Bursa : 0 224 235 25 01

Tekirdag : 0 282 261 43 03
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
1 Mayıs 2006       Mesaj #53
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ecstasy hapını uzun süre kullanan bağımlılarda;

-Sinir hücrelerinde tekrar düzelmeyen hasarlar,
-Kas yapılarında arızalar,
-Vücudun doğal salgıları kana daha çok karışmakta buna bağlı olarak, karaciğer ve böbrekleri tıkayarak, bu organları işlemez hale getirdiği,
-Beyinde merkezi rahatsızlıklar,
-Yüksek tansiyonla beyin kanaması,
-Düşük tansiyonla bayılmalar hatta ölümler, görülür!

Bir diğer tehlikede; Ecstasy kullananlarda önceden bilinemeyecek sonuçların olma ihtimali olup bu maddeyi kullanan kişinin maddenin etkisin göstermesi ile birlikte o anki hisleri yoğunlaşır. Bu yoğunlaşma kişinin gün içinde ki yaşantısı ile doğrudan alakalıdır. Bağımlıda öldürücü depresyonlar ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlar bulunan ortamdaki; yüksek sesli müzik, lazerli ışıklar v.b. ile bağlantılı olarak birden de gerçekleşebilir!
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün internet sitesinden alınmıştır.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
3 Mayıs 2006       Mesaj #54
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
UNODC 2004 DÜNYA UYUŞTURUCU RAPORU


(Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi)


Beyaz Ölüm


1.2 DÜNYA UYUŞTURUCU PİYASALARININ DİNAMİKLERİ

1.2.1 Dünyada şu anki uyuşturucu kullanım düzeyi nedir?

Dünyadaki uyuşturucu kullanıcılarının toplam sayısının şu anda 185 milyon olduğu tahmin edilmektedir; bu sayı da küresel nüfusun % 3’üne ya da 15 ile 64 yaşları arasındaki nüfusun % 4,7’sine tekabül etmektedir. Son dönemde yapılan tahminler, kenevirin en yaygın kullanılan madde olduğunu (yaklaşık 150 milyon kişi) doğrulamıştır; bunu ATS (30 milyon amfetamin, özellikle de metamfetamin ve amfetamin, kullanıcısı ve 8 milyon ecstasy kullanıcısı) takip eder. 13 milyondan fazla kişi kokain kullanmaktadır, 9 milyon eroin kullanıcısı da dahil olmak üzere 15 milyon kişi de afyon türevleri (eroin, morfin, afyon, sentetik afyon türevleri) kullanmaktadır.

1.2.2. Uyuşturucu sorunu nasıl bir değişim geçirmektedir?

Ele geçirme vakalarının sayısı 1990’ların başından itibaren sürekli olarak artmıştır; ancak 2002 yılında sabit kalma ya da azalma işaretleri görülmüştür.

Bildirilen ele geçirme vakalarından anlaşıldığı kadarıyla toplam kaçakçılık düzeyi 1990’lardaki büyük artış döneminin ardından 2002 yılında sabit kalmış / düşüşe geçmiştir. 1990 – 2000 dönemindeki artış (0,3 milyon vakadan 1,3 milyon vakaya ya da ortalama % 15 artış), raporlamadaki gelişmelerin yanı sıra kaçakçılıktaki gerçek artışın da bir yansımasıydı. 1990 yılında 55 ülke ve bölge UNODC’ye uyuşturucu ele geçirme vakası bildirmiştir; 2002 yılında bu sayı 114 ülke ve bölgeye çıkmıştır. 2001 yılında ele geçirme vakalarının sayısı 1,4 milyonla en yüksek düzeye çıkmıştır. 2002 yılında bu sayı % 16 düşüşle 1,1 milyona gerilemiş ancak yine de 1990’lardaki herhangi bir yıldan daha yüksek olmuştur. Dünyada ele geçirme vakalarının gerçek sayısı muhtemelen 1,1 milyondan fazladır, çünkü hükümetler genellikle vaka sayısından (2001 / 2002 döneminde 131 vaka) ziyade ağırlık olarak (aynı dönemde 176 ülke ve bölge) uyuşturucu ele geçirme vakası bildirmiştir.

1990’ların başından itibaren yöntemlerin değişmesi

2002 yılında kenevir, tüm ele geçirme vakalarının % 55’ini oluşturmuştur; onu amfetamin türü uyarıcılar (ecstasy de dahil olmak üzere % 24), afyon türevleri (% 12) ve kokain türevi maddeler (% 7) takip etmektedir. 1990’ların başından itibaren ele geçirme vakalarının geçirdiği değişim kaçakçılık yöntemlerinde aşağıdaki değişikliklere işaret etmektedir:

• Kenevirin öneminin nispeten azalması : bu durum, tüketici pazarlarına daha yakın yerlerde kenevir üretiminin artmasının ve bunun da ele geçirme olasılığını azaltmasının yanı sıra dünyanın birçok bölgesinde eğlence amaçlı kullanılan diğer uyuşturucu maddelerin ortaya çıkmasının bir sonucudur. Bununla birlikte, 2002 yılından beri kenevirin payı değişmemektedir.

• ATS’nin hızlı yükselişi : ATS’nin küresel ele geçirme vakaları içindeki oranı son on yıl içinde üç kattan fazla artmıştır. Bu da ATS üretimi, kaçakçılığı ve kullanımının artmakta olan önemini ortaya koymuştur. Bununla birlikte, 2001 ve 2002 yılları arasında belirgin bir değişim olmamıştır.

• Afyon türevleri ele geçirme vakalarında görülen artış : afyon türevlerinin toplam ele geçirme vakaları içindeki oranı 1990 ve 1999 yılları arasında artmıştır. Bu da diğerlerinin yanı sıra Afganistan’daki afyon üretiminde görülen artışı yansıtmaktadır. 2000 ve 2001 yıllarında bu ülkedeki üretim azalınca afyon türevlerinin küresel ele geçirme vakalarındaki oranı da azalmıştır. Afyon türevlerinin üretimiyle ele geçirilmesi arasında bir yıllık bir sürenin olduğu görülmektedir. Yine buna bağlı olarak 2001 yılında Afganistan’ın afyon üretiminde görülen büyük düşüşün en büyük etkisi 2002 yılındaki ele geçirme vakalarında ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, bu düşüş eğiliminin daha fazla sürmeyeceği düşünülmektedir. 2002, 2003 ve 2004 yıllarında Afganistan’da afyon üretiminin giderek arttığı göz önünde bulundurulduğunda afyon türevlerinin ele geçirilme eğiliminin tersine dönmesi beklenebilir.

• Kokain ele geçirme vakalarının önce artması sonra da sabit kalması : kokainin küresel ele geçirme vakalarındaki oranı 1990’larda, o dönemde Kolombiya’da koka yetiştirilmesinde görülen artış doğrultusunda yükselişe geçmiştir. Son dönemlerde ise ele geçirme vakalarının sayısında bir değişiklik olmamıştır ve bu da Kolombiya’daki koka üretiminin azalmasının bir sonucudur. Miktar olarak en çok ele geçirilen madde kenevirdir. 2000 yılında 165, 2001 yılında 161 ve 2002 yılında 152 ülke ve bölge tarafından verilen bilgilere bakıldığında kenevir ürünlerinin (ot ve reçine hallerinde) ele geçirilen yasa dışı uyuşturucular içinde en büyük miktara sahip olduğu görülmektedir; bu ürünleri koka türü maddeler (koka yaprağı ve kokain), afyon türevleri, uyarıcılar (amfetamin ve metamfetamin) ve ecstasy takip eder. Son on yılda ATS’nin önemi nispeten artsa da bu sıralama değişmemiştir. Farklı kategorilerdeki uyuşturucuları ele geçirilen ağırlıklara göre sıralamak ise pek işe yaramaz. Örneğin; kenevir otu ya da koka yaprağı, eroin ya da ecstasyden hacmen daha büyük ürünlerdir. Ele geçirilen miktarların yıldan yıla, eğilim analizi yapmak amacıyla izlenmesi ise her durumda fayda sağlayacaktır.

1.2.3. Dünya uyuşturucu piyasalarına bakış

Uyuşturucu yollarının kesişme noktası Afganistan’da afyon türevi piyasası

Ekim, üretim ve tüketimdeki eğilimler göz önünde bulundurulduğunda, küresel eroin piyasasının 2002 yılında büyük ölçüde sabit kaldığı, bununla birlikte 2003 yılında birtakım önemsiz büyüme belirtileri olduğu görülmekte ve 2004 yılında bu büyümenin artacağı tahmin edilmektedir. Haşhaş kozası üretimi, son dönemde dünyadaki yasa dışı afyonun dörtte üçünü üreten Afganistan’da giderek daha fazla yoğunlaştığından dünya eroin piyasasının kaderi büyük ölçüde bu ülkede ne olacağına bağlıdır. Geçen yıl UNODC, 1998 – 2002 döneminde üretimde genel olarak bir değişme olmamasına rağmen başlıca grupların iş başında olduğunu bildirmiştir. Bu analiz 2003 yılı için gerçekleştirilmiştir. Piyasada sürmekte olan eğilimlere bir örnek olarak ekimin konsolide edilmesi ve kısılması gösterilebilir. Küresel afyon üretiminin % 90’ından fazlası Afganistan, Myanmar ve Laos’ta gerçekleştirilmektedir; bu oranın büyük kısmı günümüzde Afganistan tarafından üretilmektedir. 2003 yılında Myanmar ve Laos, sırasıyla eksi % 24 ve eksi % 14 oranlarıyla yetiştirmede ciddi düşüşler yaşamışlardır. Her iki ülke de son yıllarda afyonun tasfiye edilmesi yönünde kararlı bir şekilde çeşitli programlar yürütmektedir ve 1996 yılından beri, ekilen alanların % 60’ı oranında toplam bir azalma görülmüştür. Eğilimin 2004 yılında da sürmesi beklenmektedir. Bu eğilim, takip eden birkaç yılda da sürdürülürse Güneydoğu Asya, küresel yasa dışı afyon üretimi haritasından silinecektir. Bununla birlikte afyonun hızla sökülmesi, çoğu etnik azınlıklara mensup olan ve geçimlerini sağlamak için uzun zamandır afyon üreten çiftçiler üzerinde büyük bir ekonomik baskı oluşturmaktadır. Myanmar’ın doğusundaki Shan eyaletinde, çiftçilikle uğraşan nüfusun ciddi bir insani kriz yaşadığı yönünde bulgular vardır. Myanmar ve Laos, uluslararası toplum tarafından UNGASS (Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Özel Oturumu)’ta kararlaştırılan hedeflere ulaşılması konusunda üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmektedir. Bu noktada, bağış yapan toplumların da üzerlerine düşen sorumluluğu tam olarak yerine getirmesi ve dünyanın en yoksul halkları arasında yer alan bu halklara yönelik iyileştirme ve kalkındırma yardımı sağlaması son derece önemlidir. Myanmar and Laos, 2003 yılı İnsani Gelişme Endeksi’nde 175 ülke içerisinde sırasıyla 131 ve 135. olmuştur; uzaktaki afyon üretim alanlarında yaşayan etnik azınlıkların yaşam standardı ise nüfusun genelininkinden çok daha kötüdür.

Afganistan’da ise, aksine, 2003 yılında haşhaş kozası yetiştirme alanlarında % 8’lik bir artış görülmüştür. Bu artış, Güneydoğu Asya’daki azalma sonucu ortaya çıkmıştır. Küresel olarak ise yasa dışı afyon üretiminde % 6’lık bir düşüş gözlemlenmiştir. Belki bundan daha da önemli olan ise üretimdeki kaymalardır. Bu kaymalar, eroin piyasasının arz yönüyle ilgili hususları belirlemeye devam etmektedir ve bunu gelecekte de sürdürecektir. Özellikle de afyon veriminin yetiştirme alanları arasında çeşitlilik göstermesi üretim eğilimlerini etkilemeyi sürdürmektedir. Dolayısıyla, üretimdeki büyük azalmaya rağmen Afganistan’da üretimin artması ve hektar başına düşen yüksek verim (Güneydoğu Asya’dakine oranla genellikle üç ya da dört kat daha fazla) 2003 yılında dünyada yasa dışı afyon üretiminde % 5 oranında artışa yol açmıştır.

Özellikle de Afganistan’daki üretimin 2004 yılında artacağının tahmin edilmesine bağlı olarak bu eğilimin sürmesi ve küresel afyon / eroin üretiminin artması beklenmektedir.

Bu arz eğilimlerinin piyasayı, özellikle de Batı ve Doğu Avrupa, Orta Asya ve Rusya Federasyonu piyasalarını ne ölçüde belirlediği, beraberlerinde getirdikleri sosyal ve sağlıksal yıkımlar dolayısıyla daha da iyi anlaşılmıştır. Bu durum, 2002 yılında eroin kullanımında kaydedilen sabitlenmenin – 2001 yılında Afganistan’da afyon üretiminin yasaklanmasının bir sonucudur - sürdürülmesini tehlikeye atabilir. 2002 yılında İntravenöz Uyuşturucu Kullanımı (IDU)’na bağlı olarak yeni bildirilen HIV virüsü bulaşması vakalarının Avrupa’nın en büyük eroin pazarı olan Rusya Federasyonu’nda büyük ölçüde (eksi % 43) azaldığı yönünde belirtiler vardır. Bununla birlikte Rusya Federasyonu da dahil olmak üzere bazı ülkelerde sabitlenme oldukça yüksek düzeylerde gerçekleşmiştir. Bunlar günümüzde yerleşik eroin tüketim pazarları olduğundan, arzın tahmin edildiği üzere bu yıl ve gelecek yıl (Afganistan’ın 2004 yılındaki afyon üretimi pazara ulaştığında) artması halinde uyuşturucuların kolaylıkla temin edilebilmesi talebi arttırabilir.

Afganistan’daki afyon üretimi sorunu Güneydoğu Asya’nın aksine ülkenin genel siyasi ve sosyoekonomik durumuyla yakından ilişkilidir. Bunun sonucu olarak da tek başına çözülemez ve bu nedenle istikrar ve yeniden yapılandırma gündeminin ayrılmaz bir parçası olarak aşılması gerekmektedir. Afganistan’ın yasa dışı afyon arzında oynadığı etkin rol göz önünde bulundurulduğunda bu ülkedeki afyon üretiminin durdurulması yönünde (birkaç yıl içinde) hızlı çalışmalar yapılması dünya eroin piyasasını kurutabilir. Ancak bu çalışmaların aşamalı olarak yapılması geçmişte de olduğu gibi piyasasının duruma uyum sağlamasına ve üretimin başka alanlara kaymasına sebep olacağı için zamanlama son derece önemlidir. Afgan Hükümeti, afyon üretiminin beş yıl içinde % 75 azaltılmasını ön gören ulusal bir uyuşturucu kontrol stratejisini kabul etmiştir. Bu stratejinin uygulanması önündeki başlıca engeller ise eyaletlerdeki kötü güvenlik koşulları ve yerel diktatörlerin ve bazı durumlarda illerdeki yetkililerin uyuşturucu işiyle uğraşması olarak öne çıkmaktadır.

Tüketimin yayılması ile dengelenen kokain arzının kontrol edilmesi yönünde ilerleme

Piyasalar farklı olsa da küresel eroin piyasasında son dönemde gözlemlenen konsolidasyon ve istikrar belirtilerinin bazıları küresel kokain piyasasında da mevcuttur.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
3 Mayıs 2006       Mesaj #55
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Beyaz Ölüm


Uyuşturucu kullanıyor mu?Gencin içinde bulunduğu aile, okul, yakın çevre alkol kullanan, bağımlı olan genci ne kadar erken fark eder, ona yardımcı olmaya çalışırsa, gencin bağımlılıktan kurtulma şansı o kadar artar.
10 Nisan — İstanbul Emniyet Müdürlüğü, aile ve yakın çevrenin gencin uyuşturucu kullanımını erken teşhis edebilmesi için internet sayfasında şu bilgileri sunuyor...

Teşhis belirtileri fiziksel ve ruhsal-toplumsal olarak iki grup içinde toplanır. Bunların birkaçının bir araya gelmesi alarmı harekete geçirir.

FİZİKSEL
- Bitkinlik
- Dalgınlık
- Uyuklama
- Uyku bozukluğu
- Konuşma güçlüğü
- Burun akıntısı
- Terleme
- Titreme
- Dengesizlik
- Gözde kanlanma
- Göz bebeğinde daralama
- Yüzde kızarma-soğukluk
- Kabızlık
- İshal
- Mide-Bağırsak yakınmaları
- Yürüme bozukluğu
- Solunum güçlüğü
- Ağrılar

TOPLUMSAL RUHSAL
- Duygu durumu değişikliği
- İlgi-istek kaybı
- Donukluk
- Bilişsel bozukluklar
- Başarıda azalma
- Bakımsız dış görünüş
- Gerçek dışı konuşma
- İçe kapanma
- Çevre değişikliği
- Konuşma içeriğinde değişme
- Aşırı para harcama
- Suç işleme eğilimi
- Evden uzaklaşma
- Madde kokusu

Son düzenleyen GusinapsE; 4 Mayıs 2006 00:52
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
4 Mayıs 2006       Mesaj #56
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
DÜNYA UYUŞTURUCU PİYASALARININ DİNAMİKLERİ

AFYON / EROİN PİYASASI

2.1.1. Üretim

2003 yılında haşhaş kozası üretimi bir miktar azalmıştır…

2003 yılında küresel düzeyde yasa dışı haşhaş kozası üretimi tahminen 169000 hektar alanda gerçekleşmiştir, bu da 2002 yılındakine oranla yüzde altılık bir düşüş anlamına gelmektedir. Şu anda haşhaş kozası üretimi, yaklaşık 270000 hektar alanda üretim yapılan 90’lı yılların başına göre % 40 daha azdır. Bununla birlikte, üretimin dağılımı Güney - Doğu Asya’daki düşük verimli afyon üretim alanlarında düşüş ve Afganistan’daki yüksek verimli afyon üretim alanlarında artış olması dolayısıyla son on yıl içinde değişmiştir.

2003 yılında yasa dışı haşhaş kozası üretiminin % 90’ı halen üç ülkede yapılmaktaydı : Afganistan, Myanmar ve Laos. Myanmar (- % 24) ve Laos (- % 14)’taki düşüşler dolayısıyla bu üç ülkedeki haşhaş kozası üretiminde 2002 yılına kıyasla % 9’luk bir genel düşüş görülmüştür. Bu düşüşler, Laos’ta hükümetin özellikle çiftçilere ekinlerin yasa dışı statüsü hakkında bilinç aşılama, alternatif geçim kaynakları sağlama ve ekinleri kendi rızalarıyla imha etme gibi çabalarına bağlanmaktadır. Diğer taraftan, 2002 ve 2003 yılları arasında Afganistan’da haşhaş kozası üretimi tekrar artarak ( + % 8) 80000 hektara çıkmıştır.

… ancak afyon üretimi artmıştır

Afganistan’daki üretim artışı Güney - Doğu Asya’dakinden (13 kg / ha) yüksek afyon verimi (45 kg / ha) ile birleşince 2002 ve 2003 yılları arasında küresel yasa dışı afyon üretiminde % 5 oranında genel bir artışa sebep olmuştur. 2003 yılında Afganistan’da 3600 metrik ton afyon üretilmiş ve dünyanın yasa dışı afyon arzının dörtte üçünü sağlamıştır. Bu sayı, Afganistan tarihindeki en yüksek ikinci afyon üretim tahminidir.

1995 yılından beri Pakistan’da haşhaş kozası üretimi 1000 hektardan az bir alanda yapılmaktaydı, hatta 1999 ve 2001 yılları arasında bu rakam 250 hektardı. 2003 yılına gelindiğinde ise Pakistan Hükümeti 4200 hektarlık alanın imha edilmesinin ardından toplam 2500 hektarlık alanda haşhaş kozası üretildiğini bildirdi. Bu artışın nedeni, yüksek afyon fiyatları ve çiftçilerin komşu Afganistan’daki afyon üreticilerinin sahip oldukları açıkça görülen refaha erişebilmek istemeleri gibi pek çok etken olabilir.

Güney – Batı Asya kaynaklı eroin çoğunlukla komşu ülkelerin, Orta Asya’nın ve Avrupa’nın ihtiyacını karşılarken ABD eroin pazarının ihtiyacı esas olarak Kolombiya ve Meksika’da üretilen afyondan karşılanmaktadır. Her iki ülkede de afyon üretim alanları imha edilmiş olmasına rağmen üretilen net haşhaş kozası miktarının yıllık (2002 – 2003) eğilimi belirsizdir.

Bu iki ülkedeki haşhaş kozası üretiminin belirli koşulları – sistemsiz ekin takvimi, ulaşılamayan alanlar, Kolombiya’da sıklıkla görülen bulutlu havalar – ekinlerin izlenmesini zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla, dünyanın bu bölgesi için sağlıklı tahminler yapmak halen güçtür.

And Dağları civarındaki birkaç ülkeyle sınırlı olan koka üretiminin aksine haşhaş kozası dünyanın birçok yerinde yetiştirilmektedir. Vietnam, Rusya, Ukrayna, Orta Asya, Kafkaslar, Mısır, Peru ve Tayland gibi bazı ülke ve bölgelerde düşük miktarlarda yasa dışı üretim halen mevcuttur. Altmışlı yıllarda önemli bir yasa dışı haşhaş kozası üretim merkezi olan Tayland son yıllarda önemsiz bir afyon üretim kaynağı haline gelmiş, hatta üretimde 2003 yılında daha da fazla düşüş olmuştur.

Bilgi yetersizliği nedeniyle bu rakamların dikkatle ele alınması gerekse de 2003 yılında afyon üretiminin dünyada çiftlik çıkışı muhtemel değerinin yaklaşık 1,2 milyar ABD Doları olduğu tahmin edilmektedir. Bu tutarın % 85’inden fazlası Afganistan’da toplanmaktadır.

Eroin fiyatları biraz artmıştır…

ABD Doları olarak telaffuz edilen eroin fiyatları 2002 yılından bu yana ABD ve Batı Avrupa’da çok küçük bazı artışlar göstermiştir. Eroin fiyatlarındaki küçük artış da çelişki yaratacak şekilde eroin arzındaki artışla paralel gitmektedir.

Avrupa’da Euro’nun dolara karşı güçlenmesinin ardından fiyatların ABD Doları cinsinden artması, fiyatlarda Euro cinsinden gerçekleşen düşüşü maskelemiştir. Daha da garibi, hem ABD’de hem de Avrupa’da bu yılın özellikle de Avrupa ile ilgili bilgileri eksik olsa da eroinin saflığının 2003 yılında arttığı gözlemlenmiştir. Eroinin saflığının arttığı doğrulanırsa bu, eroin piyasasının eroin arzındaki artışa daha kaliteli ve etkili türde eroini biraz daha yüksek fiyatla pazarlayarak tepki verdiği anlamına gelecektir.

2004’e genel bakış : daha da fazla artış bekleniyor…

2004 yılında Afganistan’da üretilen haşhaş kozası miktarı, dünyanın yasa dışı afyon ve eroin arzının düzeyini belirlemeye devam edecektir. UNODC ve Afgan Hükümeti tarafından Ekim 2003 yılında, 2004 haşhaş kozası sezonu için ekim yapılacağı dönemde, Afgan çiftçilerinin niyetleriyle ilgili olarak yapılan araştırmada görüşülen afyon üreticisi çiftçilerin % 69’unun 2004 yılında haşhaş kozası üretim miktarlarını arttırmayı hedefledikleri sonucu ortaya çıkmıştır. Çiftçilerin sadece % 4’ü miktarı azaltmayı düşündüğünü belirtmiştir. Afganistan’dan Şubat 2004’te edinilen son bilgiler ve BM Barış Gücü’nün koza üretim alanlarıyla ilgili gözlemlerine dayanarak Mart ve Nisan 2004’te verdiği bilgiler, çiftçilerin 2004 yılında aslında 2003 yılındaki üretim düzeylerini aşacak kadar çok miktarda koza ektiğini doğrulamaktadır.

2.1.2. Kaçakçılık

Ele geçirme vakaları 2001 yılındaki azalmanın ardından 2002 yılında tekrar artmıştır…

Dünyada afyon türevlerinin (eroine eşdeğer olarak telaffuz edilen eroin, morfin ve afyon,) ele geçirilme vakaları 2001 yılında % 22 azalmasının ardından 2002 yılında % 9 artmıştır. Görülen artış, morfin ele geçirme vakalarının iki katına çıkmasının bir sonucudur; bu da 2002 yılında Afganistan’da büyük ölçekli haşhaş kozası üretiminin ve işlenmesinin yeniden başladığını göstermektedir. Diğer taraftan eroin ele geçirme vakaları % 10 azalmıştır, bunun muhtemel sebebi de 1999 ve 2000 yıllarındaki bereketli hasat mevsimlerinde oluşturulan büyük stokların tükenmeye başlamasıdır. Bununla birlikte, 2003 yılının ilk verilerinde eroin kaçakçılığının Afganistan’daki verimli haşhaş kozası hasatının ardından yeniden hız kazandığı belirtilmektedir.

Ele geçirme vakaları Asya’da, özellikle de Güney – Batı Asya’da yoğunlaşmıştır...

2002 yılında tüm afyon türevi ele geçirme vakalarının % 65’i Asya’da, % 28’i Avrupa’da, % 6’sı da Amerika kıtasında olmuştur. Dünyadaki afyon türevlerinin büyük bir kısmı, en büyük iki üretim alanınn bulunduğu Asya’da gerçekleşmiştir. Güney – Batı Asya bu iki alanın büyük olanıdır. Dolayısıyla, Afganistan’ın komşuları olan İran ve Pakistan 2002 yılında dünya genelinde sırasıyla % 25 ve % 16 ile afyon türevi ele geçirme vakalarının en büyük miktarda gerçekleştiği yerler olmuştur. Güney – Batı Asya bir bütün olarak 2002 yılında dünyadaki afyon türevi ele geçirme vakalarının % 43’ünün gerçekleştiği bölge olmuştur. Orta Asya ülkeleri de buna dahil edildiğinde dünyadaki ele geçirme vakalarının % 49’unun bu bölgelerde gerçekleştiği görülmektedir.

Güney – Batı Asya’da afyon türevi ele geçirme vakaları 2002 yılında % 18 artmıştır, bu da özellikle Güney ve Doğu Afganistan’da büyük ölçekli haşhaş kozası üretiminin yeniden başlamasının bir sonucudur. Orta Asya’da afyon türevi ele geçirme vakaları 2002 yılında sabit kalmıştır. Bununla birlikte, afyon türevi ele geçirme vakaları 2000 yılına (Afganistan’da koza yasağının uygulanmasından önceki yıl) kıyasla Orta Asya’da % 24 artmış, Güney - Batı Asya’da % 36 azalmıştır. Bu da eski kaçakçılık yöntemlerinin 2002 yılında tam olarak önceki gibi uygulanamadığını göstermektedir. Diğer bir deyişle, Orta Asya rotasına kayan kaçakçılar Pakistan ya da İran yoluyla geleneksel rotaya geri dönmemiştir.

Eroin kendi içinde ele elınırsa Orta Asya’da, Afganistan’a komşu ülkelerdeki tüm ele geçirme vakalarının üçte biri gerçekleştirilmiştir. Bu oran 2002 yılında 2000 yılındakinden iki kat daha yüksekti, bu da Orta Asya kaçakçılık yolunun son yıllarda sıklıkla kullanıldığını göstermektedir. Pakistan ve İran’dan ihraç edilen malların çoğu hala afyon türevi ve morfin şeklindeyken Orta Asya yoluyla kaçırılan malların çoğunun eroin şeklinde olduğu yönünde kanıtlar da vardır. Bu durum, Afganistan’ın doğu ve kuzeydoğu bölgelerinde genellikle sınıra yakın yerlerde kurulmuş pek çok gizli eroin imalathanesiyle ilgili raporlarda da belirtilmiştir. Güney – Batı Asya’da eroin, ele geçirilen afyon türevlerinin üçte birini oluşturmaktadır. Orta Asya’da ise bu oran 2002 yılında % 94’tür. 2002 yılında Orta Asya’da tüm eroin ele geçirme vakalarının % 78’inin gerçekleştiği Tacikistan’da eroin ele geçirme vakaları 2003 yılının ilk on ayında % 80 artmıştır.


Güney – Doğu Asya’da da birtakım ele geçirme vakaları olmuştur...

Asya’daki ikinci üretim alanı, 2002 yılında dünyada afyon türevi ele geçirme vakalarının % 14’ünün gerçekleştiği Güney – Doğu Asya’dır. Bu oran, Myanmar ve Lao Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde afyon üretiminde sürmekte olan azalma dolayısıyla 2002 yılında % 23 düşmüştür (Altın Üçgen’deki afyon üretimi de 2002 yılında % 23 azalmıştır). 2002 yılında Güney – Doğu Asya’daki afyon türevi ele geçirme vakaları, Orta ve Güney – Batı Asya’daki afyon türevi ele geçirme vakalarının % 29’u oranındaydı. Aynı şekilde Güney – Doğu Asya için 2002 yılı afyon üretim tahminleri, Güney – Batı Asya için yapılan tahminlerin yaklaşık % 28’ine eşitti. Dolayısıyla bu bölgelerdeki ele geçirme oranları (aşağıda verilmiştir) birbirleriyle benzerlik göstermektedir : 2002 yılında Orta ve Güney – Batı Asya’da % 11, Güney – Doğu Asya’da % 12,5.

2000 – 2002 yılları arasındaki dönemde Myanmar, Çin’e bağlı özel idare bölgesi Hong Kong, Hindistan ve Malezya’da eroin imalathanelerinin kapatıldığına ilişkin bilgiler alınmıştır. 2002 yılında Çin’in Tayvan eyaletinde ve 2003 yılında Avustralya’da ele geçirilen eroinlerin Güney – Doğu Asya ya da Güney – Batı Asya’dan gelen eroinle aynı özelliklere sahip olmaması Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore)’nde eroin üretiliyor olabileceği yönünde şüpheler uyandırmıştır.

Avrupa’da da ele geçirme vakaları gerçekleşmiştir

2002 yılında dünyadaki afyon türevi ele geçirme vakalarının % 28’i Avrupa’da gerçekleşmiştir. Avrupa pazarlarına yönlendirilen afyon türevlerinin % 90’ının Afganistan’dan geldiği tahmin edilmektedir. Büyük ve hızlı gelişen CIS (Bağımsız Devletler Topluluğu) pazarının büyük bir bölümüne Orta Asya ülkelerinden geçirilen afyon türevleri sunulmaktadır.

Batı Avrupa’ya yönlendirilen eroinin büyük kısmı halen Balkanlar üzerinden getirilmektedir. Türkiye de en önemli aktarma noktası olmaya devam etmektedir.

Bugüne kadar Orta Asya yoluyla gelen afyon türevlerinin önemli bir kısmının sadece Kuzey ülkelerine, özellikle de Finlandiya’ya gittiği bildirilmiştir. St. Petersburg ve Baltık ülkeleri bu faaliyetlerde önemli aktarma noktaları görüntüsündedir. Küçük miktarlar Rusya ve Beyaz Rusya yoluyla Polonya’ya götürülmekte, oradan da Almanya’ya sokulmaktadır. Almanya piyasasındaki eroinin küçük bir kısmı da doğrudan Orta Asya’dan Almanya’ya sevk edilmektedir.

2002 yılında Avrupa’daki afyon türevi ele geçirme vakaları yaklaşık % 20 artmış ve 2000 yılında bildirilen seviyeye gelmiştir. Bu artış, 2002 yılında dünyada afyon türevi ele geçirme vakalarında üçüncü sırada yer alan Türkiye’de morfin ele geçirme vakalarının büyük bir artış göstermesine bağlıdır. Türk yetkililer özellikle ülkenin doğu bölgelerinde eroin imalathanelerini kapatmaya devam etmişlerdir. Son yıllarda (Kosova, Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti ve Arnavutluk kökenli) Arnavut gruplar bazı Batı Avrupa ülkelerinde önemli bir pazar payı elde etse de Batı Avrupa’daki toptan eroin satışının büyük bir bölümünün Türk / Kürt gruplar tarafından kontrol edildiği belirtilmektedir. İngiltere’nin kuzey kesimlerinde eroin işleri Asya kökenli gruplar tarafından kontrol edilmekte ve eroin doğrudan Pakistan’dan temin edilmektedir. İngiltere’nin güney kesimlerinde ise Türk gruplar toptan eroin satışını büyük ölçüde kontrol etmeye devam etmektedir.

Diğer taraftan Avrupa’daki perakende eroin satışı ise nadiren Türk gruplar tarafından kontrol edilmektedir. Türkiye’den gelen veriler hariç tutulduğunda 2002 yılında Avrupa’da afyon türevi ele geçirme vakaları % 10 azalmış ve 2000 yılındaki sayının % 16 altına inmiştir. 2002 yılında eroin ele geçirme vakaları % 16 azalmıştır. Ele geçirme vakalarındaki azalma uygulamanın zayıf olmasının bir sonucu olsaydı arz artar ve eroin fiyatları düşerdi. Oysa bu söz konusu olmamıştır. 2002 yılında eroin fiyatları, ele geçirme vakalarının azalmasının daha az kaçakçılık yapılmasının bir sonucu olduğunu doğrulayacak şekilde sabit kalmıştır. Afyonun üretilmesi ve eroinin Avrupa piyasasına ulaşması arasında 6 ila 18 aylık bir süre bulunduğundan 2002 yılındaki bu azalmanın büyük ölçüde Afganistan’da 2001 yılında afyon üretiminin ciddi biçimde azalmasının bir sonucu olduğu söylenebilir.

2002 yılında Afganistan’da haşhaş kozası üretiminin yeniden başlaması, 2003 yılında verimli bir hasat yapılması ve 2004 yılında bunun daha da artacağı yönünde belirtiler olması Avrupa’ya uyuşturucu kaçakçılığının tekrar artabileceği anlamına gelmektedir. Örneğin; Almanya daha şimdiden 2003 yılının ilk iki çeyreğinde eroin ele geçirme vakalarında bir önceki seneye göre % 42 artış olduğunu bildirmiştir. Aynı şekilde, Türkiye’de eroin ele geçirme vakaları 2003 yılının ilk üç çeyreğinde bir önceki yıla oranla % 70 artmıştır.

2003 yılında fiyatların artan ele geçirme vakalarına açık bir tepki verdiği yönünde herhangi bir belirti yoktur. 2003 yılında, toptan eroin fiyatları Euro bazında düşse de ABD Doları bazında büyük ölçüde sabit kalmıştır. Ele geçirme vakalarının arttığı ve fiyatların sabit kaldığı / düştüğü yönündeki belirtiler, afyon türevlerinin Batı Avrupa’ya yasa dışı yollardan sokulmasının 2003 yılında tekrar artabileceğini ve 2004 yılında da bu artışın sürebileceğini ortaya koymaktadır.

2.1.3. Kullanım

AVRUPA

Batı Avrupa’da değişmeyen / düşüşe geçen eroin kullanımı eğilimleri

UNODC’ye Batı Avrupa ülkelerinden gelen bilgilere göre eroin kullanımı istikrarlı bir eğilimden sonra düşüşe geçmiştir. Bu eğilimler; hane halkı anketleri, eroin kullanımı dolayısıyla tedavi edilmekte olan kişilerin sayısı ve yaşı, uyuşturucu bağımlıları arasında HIV / AIDS görülme oranı, uyuşturucuyla ilgili kanunları ihlal suçunu ilk kez işleyen suçluların sayısı ve uyuşturucuya bağlı ölümler de dahil olmak üzere birtakım istatistiki verilerle doğrulanmıştır. Bu belirtilerin birçoğu 1980’lerde gerileme göstermiştir.

Bu kullanım eğilimleri son yıllarda pek çok Batı Avrupa ülkesinde sabit kalmış ve hatta düşüşe geçmiş, 2001 ve 2002 yıllarında daha çok telaffuz edilir hale gelmiştir. Dolayısıyla, bildirimde bulunan 16 ülkeden sadece ikisinde 2002 yılında afyon türevlerinin kullanımında artış olmuştur.

Bu ülkelerin onu istikrarlı bir eğilim olduğunu, dördü de düşüş görüldüğünü bildirmiştir. UNODC, bölgesel uyuşturucu kullanımı eğilimlerine ilişkin daha ayrıntılı bir analiz yapabilmek amacıyla birkaç yıl içinde Üye Ülkelerden toplanan eğilim bilgilerinden faydalanarak Uyuşturucu Kullanımı Eğilimleri Üzerine Ağırlıklı Analiz (kısaca Uyuşturucu Kullanımı Eğilimi Endeksi de denir) adı verilen yeni bir analitik araç tasarlamıştır.

Afganistan’da büyük ölçekli afyon üretimi yeniden başladığı ve 2004 yılında Afganistan’ın afyon üretiminde daha da büyük bir artış beklendiği için bu olumlu eğilimin önümüzdeki birkaç yıl boyunca devam etmesi ne yazık ki oldukça güçtür.

ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
11 Mayıs 2006       Mesaj #57
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
İnsanoğlu, fiziksel ve beyinsel işlevlerinin kendisini rahatsız eder bir niteliğe dönüşmesi ve bu rahatsızlık verici durumları ortadan kaldırmak istemesinin sonucu olarak uyuşturucu maddelerle tanışmıştır. insanlık tarihi boyunca ortaya çıkan hastalıklar ve bunların tedavisi ile ilgili çalışmalar, tıp ve eczacılığı geliştirmiş, çeşitli drog ve ilaçlar bulunarak tedavide kullanılmıştır.

Bazı drogların amaç dışı kullanımında ortaya çıkan etkileri insanoğlunun hoşuna gitmiş ve bunlara da tıpkı ilk çağlardan beri kullanılan bitkiler gibi alışmış ve müptela olmuştur. Drogların tedavi dışı bu kullanımına , amaç dışı kullanım veya suistimal denir.

Bazı droglar, kişisel ve duygusal gereksinimlerin drog olarak giderilmeye çalışılması nedeniyle psikolojik bağımlılık, bazıları ise hem psikolojik hem de uzun süreli kullanımlarda drogun kesilmesi durumunda yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması ile belirlenen, organizmada droga karşı gelişen, bireylerin sağlığı ve toplumun geleceği için tehlikeli olan fizyolojik bağımlılık yaparlar.



adsz21in

Narkotik Maddeler
Morfin türü ağrı kesici doğal, yarı yapay ve yapay drogların tümüne narkotikler, narkotik analjezikler veya opiyatlar denir. Narkotik terimi Yunanca “Narkotikos”kelimesinden gelir. Uyuşukluk, rehavet, miskinlik durumunu ifade eder. Farmakologlar narkotik drogları acı dindiren, hafifleten ve uyku veren maddeler olarak sınıflandırırlar. Ancak drogların hepsinin narkotik (uyuşturucu) özelliğe sahip olmadıkları da bilinmelidir. Örneğin, kokain uyarıcı, esrar halusinojen etkiye sahiptir. Yanlış bir tanımlama olmakla birlikte psikolojik ve fizyolojik bağımlılık yapan drogların hepsine uyuşturucu madde denmesi gelenek haline gelmiştir.

Narkotik droglar merkezi sinir sistemi üzerine deprese etki göstererek acıyı dindirir, uyuşukluk ve uyku verirler. Narkotik drogların düzenli kullanımı daima korkunç sonucu olan fiziksel bağımlılığa götürür. Göz pupillalarında iğne başı kadar daralma, solunum yetersizliği, uyuşukluk gibi belirtiler görülürse morfin ve benzeri zehirlenmelerden şüphe edilebilir.

Çoğu analjezik narkotiklerin kaynağı olan afyon sakızı, haşhaş bitkisinin kapsülünden elde edilir. Afyon sakızı renk olarak siyah-kahverengidir. Muhtevasında başlıca morfin, kodein, noskapin, papaverin, tebain ve mekonik asit bulunur. Ham afyondan elde edilen morfin tedavide ameliyatlarda kullanılır.

Eroin, morfinin asetil klorür veya asetik anhidrid ile tepkimeye sokulmasıyla sentetik olarak elde edilir. Suda kolay çözündüğünden damara kolayca enjekte edilebilir. Ayrıca deri altına verilebilir ve buruna çekilebilir. Yüksek derecede psikolojik ve fizyolojik bağımlılık yapar. Bağımlılar arasında sıkça kullanılan uyuşturucu maddelerden bir tanesidir.



Depresanlar

Barbitüratlar, tedavide ağrı kesici, uyutucu, anestetik olarak ve kasılmalara karşı kullanılır. Genelde ağız yoluyla alınır. Uzun süre sıkca kullanımları fiziksel bağımlılık yapabilir. Uzun, orta ,kısa ve çok kısa olmak üzere etki süreleri farklıdır. Tıpta en çok kullanım alanı bulan barbitüratlar amobarbital, sekobarbital, fenobarbital, pentobarbital ve bütabarbital’dır. 2500 den fazla türevi vardır. Bunlardan 50 kadarı klinikte kullanılmaktadır. Sadece 12 tanesi uluslararası kontrol altına alınmıştır.

Alkol, MSN üzerine depresen etki yapar. Adli açıdan kişinin ne miktar alkol aldığı ve bunun hangi miktarının dokularda bulunduğu önemlidir. Araç sürücülerinin alkollü olup olmadığının kontrolü için kanda, nefeste ve bazı koşullarda idrarda alkole bakılabilir.

Benzodiazepinler, tedavide teskin edici, uyutucu ve adale gevşetici olarak kullanılır. Yasa dışı üretildiğine dair delil yoktur. Ancak yasal olarak üretilenler suistimal edilmektedir. Son olarak 33 benzodiazepin türevi uluslararası kontrol altına alınmıştır. Bunlar arasında en çok Flunitrazepam (Rohypnol-ROCHE), Clonazepam (Rivotril-ROCHE), diazem ve Klordiazepoksit suistimal edilmektedir.


Halusinojenler

Esrar, hint keneviri bitkisinden elde edilir. Esrar, değişen oranlarda kenevir bitkisinin çiçek veren tomurcuklu tepelerinden, sap ve yapraklarından, toz, plaka ve sıvı şeklinde hazırlanır. Esrar aktif maddeleri dişi ve erkek bitkinin her tarafında en çok reçine, çiçek ve yapraklarda bulunur. Tohumda bulunmaz. Kenevir bitkisi yaklaşık 400 madde sentezler. Bunların %60’ı kannabinoid yapılıdır. Esrar tütüne ya da tömbekiye karıştırılarak sigara veya nargile şeklinde içilebilir.

Bir esrar sigarası en etkili tütün sigarasından daha çok kansere neden olan aktif maddeler içerir. Bazen bal, reçel veya lokuma konularak yutulabilir. Sıvısı damara ya da deri altına enjekte edilebilir.

Halusinasyonlar, afrodizyak, uyutucu ve ağrı kesici etkilere sahiptir.

LSD (Lysergide), bilinen halusinojenik maddelerin en önemlilerinden biridir. Lysergic asitten sentezlenir. Lysergic asit çavdar mahmuzundan türeyen bir maddedir. Çavdar mahmuzu (ergot) bazı çimen, çayır ve ağaçlara musallat olan mantar veya küfün bir tipidir. LSD’nin 25 mg’dan daha azı görsel halusinasyonlar için yeterlidir.

Kesme şeker, bisküvi, emici kağıtlara damlatılarak, etken olmayan ilaç katkı maddelerine emdirilerek boş jelatin kapsül içinde çeşitli boyut, şekil ve renklerde tabletler halinde pazarlanır.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
12 Mayıs 2006       Mesaj #58
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Ecstasy kullanma yaşı 13'e dayandı

Ege Üniversitesi'nin araştırması gençler arasında ecstasy alışkanlığının alkolü solladığını gösteriyor.

On sekiz yaşının altında madde kullanan gençler arasında yapılan araştırma ecstasy sorununun son iki yılda alkolün önüne geçtiğini gösterdi. Ege Üniversitesi Çocuk Ergen Alkol ve Madde Bağımlılığı Uygulama Merkezi son iki yılda tam 332 bağımlı genç üzerinde araştırma yaptı. Veriler yeni neslin bağımlılık şeklinin eskiye oranla farklılık gösterdiğini ortaya çıkarttı. 18 yaşın altındaki gençlerin maddeye başlama yaşı ağırlıklı olarak 13. Bu gençler üç yıl içinde tedaviye muhtaç hale geliyorlar. Bağımlı gençleri ilk deneyimlerinde maddeyi arkadaşlarından aldıklarını söylüyorlar.

SİGARA YÜZDE 94
Erkekler kızlara oranla üç kat daha fazla oranda bağımlı yapıda. Bağımlı gençlerin yüzde 88'ini erkekler oluşturuyor. Verilere göre sigara kullanımı uyuşturucu madde kullanımının ilk adımı sayılıyor. Bağımlıların yüzde 94'ü sigara da kullanıyor. Sigaraya diğer maddeler eşlik ediyor. Bağımlıların yüzde 75'i esrar tutkunu. İlaç kullananların oranı yüzde 53. Son yıllarda ilgi çeken istatistiklerden bir diğeri ise ecstasy'nin alkol bağımlılığının önüne geçmiş olması. 18 yaşının altındaki bağımlı gençlerin yüzde 43'ü ecstasy kullandığını anlatırken yüzde 42'sinde alkol kullanımı sorunlar oluşturabilecek düzeyde belirleniyor. Bütün bu sonuçlar gençlerin ecstasy'ye biradan daha kolay ulaştığını gösteriyor. 2000'li yılların başında yapılan araştırma ecstasy'nin kullanım oranının genç bağımlılarda ancak yüzde 2 düzeyinde olduğunu gösteriyordu. Madde bağımlısı çocukların yüzde 81'i şehirlerde yaşıyor. Araştırma şehir çocuklarının daha büyük oranda bağımlı olduğunu doğruluyor. Buna karşılık yüzde 17'si ilçelerde ve ancak bin bağımlı çocuktan 9'u köylerde oturuyor.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
10 Ağustos 2006       Mesaj #59
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
URFİ ÇETİNKAYA'ya 10 yıl ağır hapis


27 Aralık, 2005 18:08:00 (TSİ)


Mersin'de beş yıl önce ele geçirilen 21 ton esrar ve 600 kilo baz morfinin sahibi olduğu iddiasıyla Adana'da yargılanan Urfi Çetinkaya, 10 yıl ağır hapis, 450 bin YTL para cezasına çarptırıldı.

Adana Yedinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, 'Matador Operasyonu' kapsamında 'teşekkül oluşturmak suretiyle uyuşturucu ticareti' yapmakla suçlanan ve kendisi katılmayarak avukatları aracılığıyla savunmasını yapan sanık Urfi Çetinkaya'nın, beraat talebi kabul edilmedi.

Mahkeme Urfi Çetinkaya'nın, 'duruşmalardaki iyi halini' göz önünde bulundurup cezasında iki yıl indirim yaparak, 10 yıl ağır hapis ve 450 bin YTL para cezasına çarptırılmasına ve 'yakalama emri çıkarılmasına, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlüyse sonucun tebliğ edilmesine' karar verdi.

Haklarında gıyabi tutuklama kararı bulunan İran uyruklu Sibel ve Ahmet Semiroğlu çifti hakkındaki suçlamaların da ifadelerinin alınabilmesi için dava dosyasından ayrılması kararlaştırıldı.

Dava süreci

Mersin'de ele geçirilen uyuşturucunun sahibi olduğu iddiasıyla Çetinkaya ile birlikte yargılanan 12 sanık hakkında 29 haziran 2003 tarihinde karar verilmişti.

Sanıklardan Mustafa Nergiz, Mehmet Bakır Nergiz, Arif Özcan, Orhan Abo ve Servet Yiğit 10'ar yıl hapis ve 677'şer bin 445 YTL, Mehmet Köse İsmailoğlu ile Galip Yüzbaşıoğlu ise 7'şer yıl 6'şar ay hapis ve 21'er bin 984'er YTL para cezasına mahkum edilmişti.

Aynı davada yargılanan Çetinkaya'nın resmi nikahsız yaşadığı Hediye Sekmen ile Şükrü Menem, İlyas Yavuz, Fadime Naciye Haydar beraat etmiş, Mehmet Demir ise öldüğü için davası düşmüştü.

Ömür boyu kamu hizmetlerinden de men edilen sanıklar, cezaevinde bulundukları süre göz önünde bulundurularak tahliye olmuşlardı.

CrazyKonyas - avatarı
CrazyKonyas
Ziyaretçi
17 Şubat 2007       Mesaj #60
CrazyKonyas - avatarı
Ziyaretçi
TürkiyemTürkiyem
:skull:arkadaşlar bunlara karşı elimizden geleni yapalım:skull:
Msn Cigarettebunlar zararlı otlarMsn Cigarette

Benzer Konular

16 Haziran 2011 / ThinkerBeLL Türkiye Cumhuriyeti
17 Eylül 2010 / ThinkerBeLL Mitoloji
1 Mart 2009 / ThinkerBeLL Mitoloji
1 Mart 2009 / ThinkerBeLL Mitoloji