Arama

Hırvatistan ve Hırvatistan Tarihi

Güncelleme: 8 Ekim 2016 Gösterim: 7.379 Cevap: 5
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
28 Ocak 2007       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

Hırvatistan

Ad:  Hırvatistan ve Hırvatistan Tarihi1.jpg
Gösterim: 1100
Boyut:  76.1 KB

resmi adı HİRVATİSTAN CUMHURİYETİ, Sırp-Hırvat dilinde REPUBLİKA HRVATSKA,
Sponsorlu Bağlantılar
Balkan Yarımadasının kuzeybatısında ülke.

I. Dünya Savaşı öncesinde Avusturya’ya ait olan Istra’nın (Istria) büyük bölümünü, Dalmaçya’yı ve eskiden Macaristan’ın bir parçası olan Slavonya’yı kapsar. Kuzeybatıda Slovenya, kuzeyde Macaristan, doğuda Yugoslavya, güneyde Bosna-Hersek, batıda da Adriya Deniziyle çevrilidir. Başkenti Zagreb, yüzölçümü 56.538 km2, 1992 tahmini nüfusu 4.808.000’dir.

Doğal yapı.


Ülke toprakları Tuna, Drava ve Sava arasındaki verimli topraklardan başlayıp batıda Venedik Körfezine, daha sonra da Adriya Denizi boyunca Karadağ’a kadar bir hilal biçiminde uzanır. Kuzeydoğu kesimi genellikle verimli topraklarla kaplı düzlüklerden oluşur. Dinar Alpleri’nde yer alan güneybatı kesimi ise dağlık ve engebelidir. Çok sayıda körfez ve limanın bulunduğu kıyı şeridi doğal güzelliğiyle tanınır. Dalmaçya kıyılarının açıklarında kıyıya paralel çok sayıda ada bulunur. Dalmaçya güneydeki Bosna-Hersek’ten, yüksekliği 450-1.900 m arasında değişen Dinar Alpleri’yle ayrılır. Istra Yarımadasıyla Dalmaçya kıyılarında Akdeniz iklimi hüküm sürer. Bu bölgelerde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer; ocak ayı sıcaklık ortalaması 7°C, temmuz ortalaması ise 24°C dolayındadır. İç kesimlerde ve dağlık bölgelerde iklim daha serttir. Ülke topraklarının yaklaşık yüzde 37’si ormanlarla kaplıdır. Kıyı bölgesinin yaygın bitki örtüsü makilerdir.

Nüfus.


Hırvatistan nüfusunun yaklaşık yüzde 75’ini bir Slav halkı olan Hırvatlar oluşturur. Sırpların toplam nüfusa oranı yüzde 12 dolayındadır. Nüfusun yaklaşık yüzde 77’si Katoliktir. Kentlerde yaşayanların oranı yüzde 51 dolayındadır. Kilometrekareye 85 kişi düşer. En büyük yerleşme başkent Zagreb’dir. Öteki büyük kentler ülkenin başlıca limanı olan Rijeka, Split, Osijek, Zadar, Ğakovec ve Dubrovnik’tir.
Ad:  harvatistan1.JPG
Gösterim: 787
Boyut:  115.7 KB

Ekonomi.


Hırvatistan ekonomisi II. Dünya Savaşı’ndan önce bitkisel üretim ve sığır besiciliğine dayanıyordu. O dönemde yetiştirilen ürünlerin başında tahıl, patates, şeker pancarı, keten, kenevir ve meyve gelirdi. Kıyılardaki adalarda bağcılık yaygındı. Savaştan sonra sanayi hızla gelişti. Kereste sanayisi eski önemini korurken, hafif sanayinin gelişmesi ve zengin petrol yataklarının bulunması ülkenin ekonomik yapısını büyük ölçüde değiştirdi. Hırvatistan’da imalat sanayisi öteki Yugoslav cumhuriyetlerinin hepsinden daha hızlı bir değişme gösterdi. Eskiden beri üzüm ve zeytin yetiştirilen, balıkçılık yapılan Istra ve Dalmaçya’da II. Dünya Savaşı’ndan sonra kömür, boksit ve hidroelektrik enerji gibi doğal kaynakların değerlendirilmesine, gemiciliğe ve turizme önem verildi. Özellikle Dalmaçya’da önem taşıyan turizm 1991’de başlayan iç savaşa değin ülkenin önemli gelir kaynaklarından biriydi.

Günümüzde Cetina ve Krka ırmakları üzerinde önemli hidroelektrik santrallar vardır. 1990 verilerine göre ülkenin toplam elektrik üretimi 9 milyar Kw/sa düzeyindedir. Gene aynı yılın verilerine göre ülkenin gayri safi milli hasılası (GSMH) 20,9 milyar ABD Doları, kişi başına düşen milli gelir ise 4.399 ABD Doları’dır.

Yönetsel ve toplumsal koşullar.


Hırvatistan 1991’e değin Yugoslavya’yı oluşturan sosyalist cumhuriyetlerden biriydi. O dönemde ülkedeki en önemli siyasal güç Hırvatistan Komünist Partisi’ydi. 1990’da Yugoslavya’da başlayan dağılma süreci Hırvatistan’ı da etkiledi. 1990’daki seçimlerin sonunda Komünist Parti ikinci parti durumuna düştü ve çoğunluğu Hırvatistan Demokratik Birliği kazandı. Ertesi yıl bağımsızlık ilan edildi ve ülkenin resmî adındaki “sosyalist” sözcüğü kaldırıldı.

Günümüzde çok partili bir cumhuriyet olan Hırvatistan’ın yasama organı 365 üyeli Sabor’dur. 1990 verilerine göre doğum ve ölüm oranları sırasıyla binde 11,9 ve binde 11,4’tür. Ortalama yaşam süresi (1980-82) erkeklerde 67 yıl, kadınlarda 74 yıldır. Okuryazarlık oranı (1981) yüzde 94,4 dolayındadır. Ülkenin başlıca yükseköğretim kurumu Zagreb Üniversitesi’dir. Zagreb’de uluslararası bir havalimanı vardır.

Tarih.


Hırvatlar bugünkü topraklarına 7. yüzyılda yerleşerek, Dalmaçya’nın kuzeyinden Pannonia’nın içlerine kadar uzanan gevşek bir federasyon oluşturdular. 803’te Kutsal Roma-Germen imparatoru Charle- magne’m egemenliğini tanıdılar. Kısa bir süre sonra da Hıristiyanlığı benimsediler. 924 dolayında bölgede bir Hırvat krallığı kuruldu. Macaristan kralı I. Lâszlo veraset çekişmesinden yararlanarak 1091’de Hırvat topraklarını ele geçirdi. Lâszlo’nun ardından tahta çıkan ve yayılmacı politikayı sürdüren Kalman 1102’de Dalmaçya ve Hırvatistan kralı olarak taç giydi. Macaristan’la Hırvatistan arasında oluşturulan birlik sekiz yüzyıl sürdü. Bu dönemde Hırvatistan’ın kendi meclisi (sabor) vardı ve ülke yasal açıdan bağımsız bir krallık olarak nitelendiriliyordu. Macarların Mohaç Savaşı’nda (1526) uğradığı yenilginin ardından Hırvatistan’ın büyük bölümü Slovenya’yla birlikte Osmanlı yönetimi altına girdi; ülkenin geri kalan bölümü ise Sabor’un kararıyla 1527’de Avusturya-Macaristan kralı I. Ferdinand’ı kral olarak tanıdı. Bölgedeki Osmanlı egemenliği 1699’da imzalanan Karlofça Antlaşmasıyla sona erdi. Bu antlaşmayla Hırvatistan ve Slovenya Habsburgların eline geçti. Hırvatistan 1809-13 arasında Napoleon’un Illyria eyaleti içinde yer aldı. 1849’da Avusturya taht topraklarına katıldı. 1868’de özerk statülü Macar taht toprağı ilan edilerek, Hırvatistan-Slovenya Krallığı adını aldı.

Hırvatistan Meclisi 28 Ekim 1918’de Avusturya ve Macaristan’la bütün bağlarını kopararak ülkenin bağımsızlığını ilan etti. Hırvatistan ve öteki Güney Slav halklarının tek bir yönetim altında birleşmesiyle, sonradan Yugoslavya adını alacak olan Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı kuruldu. II. Dünya Savaşı’nda Yugoslavya’nın Mihver Devletleri’nce işgal edilip bölüşülmesinden sonra, 10 Nisan 1941’de Zagreb’de bağımsız Hırvatistan Devleti ilan edildi. Dört gün sonra Almanya ve İtalya tarafından tanınan bu devlet Slavonya’yı, Dalmaçya’nın bir bölümünü ve Bosna-Hersek’i kapsıyordu.

Bağımsız Hırvatistan Devleti’nin başkanlığına Ustasa adlı faşist terör örgütünün önderi Ante Pavelic getirildi. Pavelic zorbalığa ve şiddete dayanan bir dikta yönetimi kurdu. Bu arada komünist Partizanlar ele geçirdikleri bölgelerde yerel komiteler kurdular ve bunlardan bir Ulusal Kurtuluş Konseyi oluşturdular. 1945’te Zagreb’in Partizanlarca kurtarılmasından sonra bu konsey halk hükümetine dönüştü. Hırvatistan da bir halk cumhuriyeti olarak Yugoslavya’yla birleştirildi.

Doğu Avrupa’da 1980’lerin sonunda başlayan demokratikleşme hareketi Hırvatistan’ı da etkiledi. 1989’da, bütün Yugoslavya’ya merkeziyetçi bir yönetimi dayatmaya çalışan Slobodan Milosevic başkanlığındaki Sırbistan ile Hırvatistan ve Slovenya’nın ilişkileri bozulmaya başladı. Aynı yıl Hırvatistan Komünist Partisi’nin kongresinde çok partili sisteme geçme kararı alındı ve partinin adı değiştirildi. Nisan 1990’da yapılan seçimlerde çoğunluğu Hırvatistan Demokratik Birliği kazandı. Hırvatistan parlamentosu Franjo Tudjman’ı devlet başkanlığına, Stjepan Mesic’i de başbakanlığa seçti. Hırvatistan Temmuz 1991’de bağımsızlığını ilan etti. Onu Slovenya, Makedonya ve Bosna-Hersek izledi. Sırbistan’ın bağımsızlık ilan eden cumhuriyetlere yönelik saldırıları kanlı çarpışmalara yol açtı. Ülkenin Sırp işgali altındaki bölgesinde Krajina Sırp Cumhuriyeti ilan edildi. Hırvatistan’da Şubat 1993’te yapılan seçimlerde Tudjman’ın Hırvatistan Demokratik Birliği yasama meclisinde çoğunluğu elde etti, ama yerel ve bölgesel seçimlerde başarısız oldu.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 7 Ekim 2016 23:12
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
3 Kasım 2008       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Ad:  Hırvatistan ve Hırvatistan Tarihi2.jpg
Gösterim: 1129
Boyut:  70.5 KB
HIRVATİSTAN

hırvatça Hrvatska, Balkan yarımadası’nın kuzey-batısında yer alan devlet;
Sponsorlu Bağlantılar
  • 56 538 km2;
  • 4 685 000 nüf. (1989).
  • Başkenti Zagreb.
COĞRAFYA
Sanayi alanındaki gelişmesi XIX. yy.'da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu çerçevesinde başlayan Hırvatistan, Slovenya ile birlikte, bu bölgenin en gelişmiş devletidir. Bununla birlikte Hırvatistan, 1962-1973 arasında, Batı Avrupa ülkelerine doğru önemli bir işçi göçüne tanık olmuş, bu da yörenin doğal gelişme dengesini bozmuştur. Hırvatistan dört bölgeye ayrılabilir. Tepeler (Zagorje), küçük dağ kütleleri (Ivanscica) ve havzalarla kaplı orta kesim en sanayileşmiş bölgedir: Zagreb, ülkenin birinci sanayi merkezidir; Varazdin ve Karlovac'ta dokuma, Petrinja ve Koprivnica'da besin, Sisak’ta demir-çelik, Kutina'da kimya sanayileri gelişmiştir; Medjimurje'de petrol çıkarılır.

Pamuk kütlelerini çevreleyen Podravina ve Posavina geniş ova şeritlerinden oluşan Slavonya, büyük tarım-sanayi kombinaları içeren zengin bir tarım bölgesidir; buradan petrol de çıkarılır; çeşitli sanayiler Osijek, Vinkovci, Slavonski Brod'a canlılık verir. İç Hırvatistan’ı kıyıdan ayıran Dinar dağları, polyeleri çevreleyen (Lika) Velebit dağları gibi, kireçtaşlı bir zincir oluşturur. Zagreb-Rijeka büyük ulaşım ağının geçtiği, yer yer sanayi (Licki Osik) ya da turizmle (Plitvice gölleri) canlanan bu yöre yoksul ve tenha bir bölgedir. Hırvatistan, istria, Kvarner ve Dalmaçya kıyılarıyla Adriya denizinin doğu kıyılarının % 70'ini kaplar. Eskiden ülkenin iç kesimiyle bağlantısı çok kötü iken, bugün çevreden kopukluktan kurtulmuş bu bölge, liman etkinliklerine (Rijeka, Split, Zadar, Dubrovnik, Trogir), sanayiye (gemi yapımı, kimya, çimento fabrikaları, Dalmaçya'nın boksitini işleyen Sibenik alüminyum kombinası), aynı zamanda Dalmaçya takımadalarının bazı adalarını da ilgilendiren ve yatak kapasitelerinin büyükçe bir bölümü özel sektörün elinde olan turizme (Dubrovnik, Split) dayanan hızlı bir iktisadi gelişme içindedir. Ekilebilir toprakların azlığı nedeniyle tarım (bağlar, turunçgiller) bu gelişmede çok az rol oynamaktadır.
Ad:  harvatistan.JPG
Gösterim: 896
Boyut:  119.9 KB
TARİH
İsa’nın doğumundan sonraki ilk dönemlerde illyrialılar’ın oturduğu hırvat bölgeleri Romalılar'ın Pannonia ve Dalmaçya illeri içinde yer alıyordu; büyük istilalar sırasında, hırvat bölgelerinin bir bölümü Ostrogot, sonra Lombard, en sonunda da VII. yy.’da Avarlar’ın eline geçti; bu dönemde Hırvatlar buraya yerleştiler. Dalmaçya Hırvatistanı'nda, hırvat kabileleri prens Trpimir yönetiminde birleştiler (845'e doğr.-864). X. yy.'da kral Tomislav bütün ülkeye egemen oldu ve 925'te kendini rex Croatorum (Hırvatistan kralı) ilan ederek bir hanedan kurdu. Tomislav, Macarlar, Bulgarlar ve BizanslIlar la savaşmak zorunda kaldı, egemenliğini Pannonia’ya, Bosna'ya, kıyı kentlerine ve adalarına dek yaydı. Yerine geçenlerden Stjepan Drzislav (969-997), Bulgarlar'la savaştı, Kresimir III (1000-1003) ise Bizans'ın egemenliğini tanımak zorunda kaldı.

Hırvat kilisesi, latin ayin düzeniyle (katolik), IX. yy.'da Kiril ve Metodiy'in yaydığı Slav ve doğu ayin düzeni (ortodoks) arasında bölündü. Petar Kresimir IV (1058-1074) Roma’ya yanaştı ve 1060'taki Split konsili latin ayin düzeninin (katolik) benimsenmesini zorunlu kıldı. Uzun mücadelelerden sonra, "latin” etkisi slav etkisine üstün geldi. Dmitar Zvonimir, 1076'da, Split'te papalık elçisinin elinden taç giydi. Zvonimir ölünce dul karısı Macaristan kralı olan kardeşinden yardım istedi; Macaristan kralı Hırvatistan'ın kuzeyini, Bizans ise kıyı bölümünü aldı. 1097’de, Slavlar’ın seçtiği son hırvat kralı Petar Svaciö, Macarlar’la savaşırken öldürüldü ve Macaristan kralı Kâlmân, 1102'de Biograd na Moru’da Hırvatistan kralı olarak taç giydi.

Bundan böyle kişisel bir bağla Macaristan’a bağlanan Hırvatistan, Aziz istvan krallığı içinde sekiz yüzyıl boyunca kendi ban'ı ve diyeti olan, özel bir krallık oldu. Kıyı bölgelerini ele geçirme mücadelesi yoğunlaştı: Zadar barışı (1358) kıyıları yeniden Macaristan’a getirdi, ama 1420'den sonra Venedik, buraya, sürekli olarak (1797'ye kadar) egemen oldu. 1526'da Macaristan kralı Lajos II Mohaç'ta Osmanlılar’a yenildi. Varna (1444) (Bakınız Varna Savaşı (Varna Zaferi) ve İkinci Kosova (1449) (Bakınız Kosova Savaşı (Kosova Zaferi, Kosova Savaşları) meydan savaşlarından sonra Hırvatistan’ın sadece G. bölümünü denetim altına almış olan OsmanlI devleti, Süleyman I (Kanuni) döneminde Mohaç zaferinin (1526) (Bakınız Mohaç Meydan Savaşı ) ardından bölgenin büyük kesimini topraklarına kattı. XVI. yy. sonlarına kadar (1583), sancak beyleri tarafından yönetilen Hırvatistan, daha sonra bir eyalet konumuna getirilerek beylerbeylerı ve vali paşaların yönetimine verildi, ikinci Viyana bozgunundan (1683) (Bakınız 2. Viyana Kuşatması ) sonra OsmanlI devleti Avrupa'da gerilemeye başlayınca, prens Eugöne komutasındaki avusturya ordusu Hırvatistan'ı ele geçirdi (1697). Karlofça antlaşması'yla (1699) Besarabya’dan çekilen Türkler, Pasarofça antlaşması uyarınca da Sava ırmağının güney bölümünü yitirdiler (1718). Böylece Hırvatistan'daki osmanlı egemenliği sona erdi: aynı dönemde 1527’de, Cetin'de, hırvat soylular, Ferdinand I Habsburg'u kral seçtiler. Hırvat soylular Macaristan'a yanaştılar ve 1625’te Hırvatistan'ın ilk ban'ı macar devlet meclisinde yer aldı. 1671'de, Zrinski, Frankopan ve öbür hırvat ve macar soyluların Habsburglar'a karşı düzenledikleri komplo, katılanların öldürülmesi ve mallarına elkonulmasıyla sonuçlandı.

Karlofça barışı'yla (1699) OsmanlIlar Hırvatistan'dan aldıkları toprakları bırakınca, slavon toprakları özellikle hırvat olmayan soylulara verildi. XVIII. yy. sonunda, Avusturya'nın mutlakıyetçi yönetimi macar ve hırvat soyluların birbirlerine yaklaşmasını sağladı; 1790'da hırvat diyeti, macar diyeti yararına bazı yetkilerinden vazgeçti. Napolöon I, 1805'te, hırvat ve sloven
toprakları üstünde İllyria illerini kurduysa da 1813'te buralarını kaybetti. 1822'de Hırvatistan eski sınırlarına kavuştu ve Macaristan ile bağlarını yeniden kurdu. Macarlar kendi dillerini kabul ettirmek isteyince Hırvat ulusal hareketi’ni hızlandırdılar; Hırvat ulusal haraketi önce illyriacılık, yani halk dilinin ve kültürünün kabul edilmesini amaçlayan bir hareket olarak ortaya çıktı; daha sonra öteki Güney Slavları’na da yöneldi.

Macarlar 1848'de ayaklanınca, bunları Josip Jelaciö yönetimindeki Hırvatlar, Habsburglar’ın safında savaştılar. Bu siyaset, hem Hırvatlar'ı katoliklik nedeniyle Avusturyalılar’a yaklaştıran ve Ortodoksluk yüzünden Sırplar’a ters düşüren dinsel tavırdan, hem de Macarlar'a karşı bağımsız olmak isteğinden kaynaklanıyordu. (Macar ulusal devrimi Slavlar'ın aziz istvan tacına bağlanması anlamına geliyordu. 1848'de kölelik kaldırıldı, ama Avusturya’ya verilmiş olan hizmetlere karşın, Hırvatistan'ın siyasal statüsü pek değişmedi; 1849'dan 1860'a kadar AvusturyalI bakan Bach'ın mutlakçı yönetimi ve germenleştirme hareketi ülkeye egemen oldu. Avusturya-Macaristan'da ikili rejimin kurulması (1867) sırasında, Hırvatistan kendini Macarlar'ın yönetiminde buldu, Rijeka kenti ise doğrudan yönetilmekteydi.

Hırvat diyeti, 1868’de, Budapeşte parlamentosu ile belli bir özerkliği ve hırvat dilini kullanma hakkını içeren bir antlaşma yaptı (1878'de gözden geçirildi), ancak ulusal partiler bu antlaşmayı yetersiz bularak karşı çıktılar. Djakovo piskoposu Josip Strosmajer (ya da Strossmayer) bir Güney slav devleti kurulması, Eugen Kva- ternik ile Ante Starceviö'in Hak partisi'yse özerk bir Hırvatistan kurulması düşüncesini savundu.

Birinci Dünya savaşı sonunda, hırvat diyeti, ülkenin bağımsızlığını ve yeni Sırp, Hırvat, Sloven krallığı'na bağlandığını ilan etti. Ancak Hırvatistan, yeni Yugoslav devleti içinde özerklik elde edemedi; federasyon yanlısı Hırvatlar merkezci Sırplar’a ters düştüler. S. Radic'in yönettiği Hırvat köylü partisi, 1920 seçimlerinde büyük bir çoğunluk elde etti ve fazla merkeziyetçi bulduğu anayasayı onaylamayı reddetti. Köylü partisi 1925 yılında sırp monarşisini tanımak zorunda kaldı, ama kısa bir süre iktidara ortak olduktan sonra gene muhalefete geçti. 1928 yılında Radic’in ve bazı hırvat milletvekillerinin öldürülmesi ciddi bir bunalım yarattı ve Aleksandr I Karayorgiyeviç'in dikta yönetimine yol açtı. Bakan Dragisa Cvetkoviö ile Köylü partisi’nin yeni başkanı Macek arasında bir uzlaşma ancak 1939'da sağlanabildi; sözkonusu anlaşma Bosna'nın da bir bölümünü içine alan bir Hırvat banovina'sına özerk bir statü veriyordu.

Almanlar’ın ve bağlaşıklarının işgal edip parçaladıkları Yugoslavya'da, Hırvatistan, Almanlar'ın ve Italyanlar'ırı denetiminde "bağımsız devlet” oldu; kısa süre sonra bu devlet, Tito’nun partizanlarıyla savaşan Almanlarla işbirliği yapan Ante Paveliö ve Ustaşalar’ın yönetiminde bir krallık durumuna getirildi. 1943’te, antifaşist bir Ulusal kurtuluş meclisi kuruldu. Almanlar'ın mayıs 1945'te teslim olması üzerine hemen hemen bütünüyle özgürlüğe kavuşan Hırvatistan, Yugoslavya'nın federal bir cumhuriyeti oldu.

Fakat hırvat milli hareketi canlılığını hep korudu. 1989'da sosyalist ülkelerde dönüşüm ve dağılma süreci başlayınca Hırvatistan da Yugoslavya'dan ayrılmak isteğini dile getirdi ve çokpartili düzene geçti. 1990'da yapılan genel seçimleri milliyetçi sağ eğilimli Hırvat demokratik birliği kazandı ve parlamentodaki sandalyelerin üçte ikisini elde etti. Partinin başkanı Franjo Tudjman cumhurbaşkanı seçildi. 1991 haziranında Hırvatistan bağımsızlık ilan etti. Hırvatistan ile Sırbistan arasında şiddetli çatışmalar oldu. 1992 başlarında Avrupa topluluğu Hırvatistan'ın bağımsızlığını tanıdı. Sırbistan'la savaşa son vermek için BM'nin önerdiği barış planını kabul eden Hırvatistan, silahlı çatışmaya son verdi. Franjo Tudjman 2 ağustos 1992'de yapılan seçimde oyların % 56,7'sini alarak yeniden Hırvatistan devlet başkanı seçildi ve 12 ağustos'ta eski kabine başkanı Hrvoje Sari- nic'i başbakanlık görevine getirdi.

EDEBİYAT
Adriya denizi kıyı bölgelerinde edebiyat (XV- XVIII. yy.).
Eski slav dilinin değişik bir türü olan slavon hırvat dilindeki ilk metinler (glagol yazısı ile yazılmıştır) XI. yy. sonunda kıyı kesiminde ve Adriya denizi'nin kuzey adalarında ortaya çıktı. Bunlar Kiril ve Metodiy'in dinsel tören geleneğini sürdürmekteydi. Bununla birlikte, Dalmaçya' da kiril ve latin alfabelerinin yayılmasına karşılık glagol yazısının yayılma alan: sınırlı kaldı. Yazıtlar ile yerel belgeler dışında, ele geçen metinler Batı'dan ya da Bizans'tan gelmiş yapıtların uyarlamalarıdır (hagiyografiler, destanlar, romanlar). XV. yy.'da İtalyan etkisi ağır basmaya başladı, ama latince yazan hümanistler (J. Sizgoriö [G. Sisgoreus], V. Pribojeviö [V. Priboevius]) slav "ulusundan” olmanın gururunu taşıdıklarını ilan ettiler. Slav duygusu ve sözlü şiirle dengelenmekle birlikte, İtalyan kültür akımlarının yarattığı çekicilik, Dalmaçya ve Ragusa (Dubrovnik) edebiyatlarının değişmez öğesi olacaktı. Şiir biçimleri, latinceden çevrilen dinsel şarkılardan doğdu ve dinsel oyunlar büyük ilgi gördü. XVI. yy.'ın başında, latince yazan ahlakçı M. Maruliö, Split'te, "hırvat dize biçimleriyle" konusunu incil'den aldığı öğretici ve yurtsever şiirler yazdı. Petrarca- cılığın etkisinde kalmış, daha sevimli bir şiir türü, daha sonraları Hvar adasında, P Hektoroviö ve H. Luciö ile gelişti; aynı dönemde Zadar’da, P Zoraniö hem alegorik, hem pastoral bir roman yazdı.

Çpkavştina lehçesinde yazan bu yazarlarda hır- vatlık duygusu oldukça belirgindi. Stokav dilinin ağır bastığı özerk cumhuriyet Ragusa'da, daha çok bir Slavlık duygusu ve yerel bir yurtseverlik görülmekteydi XV. yy.’ın sonunda, lirik şairler Dzore Drziö ve S. Mencetiö zarif ve oldukça geleneksel yapıtlar verdiler. XVI. yy.'da, şiir anlayışı farklılaştı ve A. Ğubranoviö, D. Zlatariö ve D. Ranjina gibi Petrarcacıların yanı sıra M. Vetranovıç daha sert kimi zaman da yergici ve alaycı bir anlatım kullandı. Aynı dönemde, N. Naljeskoviö, özellikle de latin ve İtalyan yapısı içinde göz kamaştırıcı bir esin gücüyle yurttaşlarının yaşamlarını sahneye koyan ve oligarşik bir toplumda halkın canlılığını dile getiren Marin Drziö ile komik tiyatro doğdu XVII. yy.'da lirik gelenek kesintiye uğramadı, ama bir trajedi şairi (J. Palmotiö) ve özellikle de büyük barok şair ivan Gunduliö ortaya çıktı. Katolik ve coşkulu bir yurtsever olan Gunduliö, Ragusa edebiyatının en kusursuz yapıtını verdi, iktisadi durumun bozulmasından ve 1667’deki deprem felaketinden sonra, ragusalı son büyük şair İ. Djurdjeviö'in lirik yapıtına karşın, XVIII. yy. bir gerileme dönemi oldu. Bununla birlikte, Dalmaçya'da iki fransisken keşiş halk yığınlarına sesleniyordu; birincisi, F. Grabovac bir hırvat yurtseverliğini dile getirirken, İkincisi A. Kaciö Miosiö, güneydeki Slav kahramanların yüce eylemlerini anlatmak ve bunların anısını halk arasında yaşatmak için halk şiiri biçimlerini Denimsemişti.

Kuzey Hırvatistan'da edebiyat (XVIl - XVIII. yy).
Slovenya'da olduğu gibi Kuzey Hırvatistan'da da halk diliyle yazan ilk yazarlar protestanlardı (A. Dalmatin, S. Konzul). XVII. yy.'da, Avusturya merkeziyetçiliğinin tehdidi altındaki büyük derebeyleri ilk şairler oldu (R Zrinski, F. K. Frankopan). J. KrizaniC ve P. Ritter VitezoviC ulusal sorunlara duyulan ilgiye tanıklık ettiler. R R. Vitezoviö, güneydeki slav dayanışması duygusunu, eski hırvat krallığının bağımsızlık anılarıyla birleştirdi. XVIII. yy.'da, M. A. Relkovid stokav diliyle yazdığı şiirlerde ve T. Brezovacki kajkav lehçesinde yazdığı tiyatrolarda akılcı öğreticiliği benimsiyorlardı.

illyria hareketi.
XIX. yy. başında, Hırvatlar'ın ardında uzun bir edebiyat geleneği vardı; ne var ki bu geleneği üç lehçe paylaşıyordu. Panslav esinli "İllyria" hareketi, Zagreb'de ve Ljudevit Gaj'ın atılımıyla, stokav dilini tek edebiyat dili olarak kabul ettirmeyi başardı; Karadzic de aynı lehçeyi sırp edebiyatının temeli saydı. Gaj, heı harfi bir sırp kiril harfini karşılayan bir latin alfabesi düzenledi. Bir gazete ve onun edebiyat eki Danica ilirska'yı (1835-1849) yayımladı. Matica hrvatska kültür derneğini kurdu. İllyria hareketi, çağdaş bir hırvat edebiyatının doğmasını sağladı. Ragusa geleneğine dayanan, destan türüne yatkın. Mazuraniö dönemin en iyi şairiydi. S. Vraz ve R Preradoviö daha az özgündü.

Gerçekçilik
illyria hareketinin edebiyata kazandırdığı atılım 1848 olaylarını izleyen siyasal tepkiler nedeniyle tehlikeye düştü. A. Bach'ın mutlakiyetçi hükümeti sırasında yazarların çoğu yapıtlarını yayımlamaya ara verdi. Hırvat edebiyatının yeniden doğuşunu 1860'tan sonra, şiirleri, öyküleri ve ulusal konulu tarihsel romanlarıyla bir okur kitlesi edinmeyi bilen August Senoa hazırladı. Senoa, halkın duygularını anlatmak ve yönlendirmek zorunda olan, kesinlikle güdümlü bir “yöneltme" edebiyatı geliştirdi. Bu amaçları gerçekçi hareketi müjdeliyordu.

Senao'nın, piskopos ve sanatçıların koruyucusu J. Strosmajer'ın (Strossmayer) anladığı biçimde, Güney Slavları’nın birleşmesi düşüncesinden yana olmasına karşılık, ideolog ve yayımcı A. Starceviö Hırvatlar'ın tarihsel haklarına dayanan dar ve uzlaşmaz bir milliyetçiliği savunuyordu. A. Starceviö'in düşünceleri, XIX. yy.'ın son yirmi yılında yapıtlar yayımlayan gerçekçi yazarların çoğu üzerinde büyük etki yaptı. E. Kumiciö, yabancı etkilerin ürünü olan ahlaki çöküşü anlattı ve tarihsel romanlarında ulusal geçmişi işledi. A. Kovacid, karmaşık olaylar içinde kente gelince dpğru yoldan sapan köylüleri konu aldı. K. S. Gjalski, öykülerinde, küçük toprak soylularına eğildi ve romanlarında halk yaşamının yazarı oldu. V. Novak tezli romanlarına dekor olarak hırvat kıyılarını. J. Kozarac doğduğu Slavonya'yı seçti. Şair S. S. Kranjceviö yurtsever ve devrimci başkaldırının sesini duyurdu.

"Moderna".
XIX. yy.'ın sonunda, Moderna adı verilen hareket, Batı'da ortaya çıkan yeni akımları hırvat edebiyatına sokma çabasına girişti. Uzun süre Belgrad ve Paris'te sürgünde kalan A. G. Matos, şiirleri, öyküleri ve özellikle çok sayıdaki denemesiyle gerçekçilerin olguculuğuyla bağlarını kopardı ve güçlü estetik ölçütlere değer kazandırmak için mücadele verdi. V. Vidriö bütünüyle müzik dolu şiirler yazdı. Dramaturg i. Vojnoviö simgeciliğe yakındı, V. Nazor'sa, sanatı iyimserlik ışıltıları saçan bir bireyciydi.

Çağdaş dönem.
Birinci Dünya savaşı' nın sonunda M. Krleza'nın güçlü kişiliği ortaya çıktı. Orta Avrupa anlatımcılığını ve leninci düşünceleri benimseyen M. Krleza, Avusturya-Macaristan yönetiminin hayaletleriyle de, bu yönetimi izleyen yugoslav rejimiyle de aynı coşkuyla savaştı. Kavga yazılarında yetenekli olan M. Krleza yerleşmiş biçimleri altüst etti ve çok çeşitli türleri denedi: şiir, tiyatro, öykü, roman, deneme, vb. M. Krleza günümüze kadar hırvat edebiyat yaşamına egemen olmuştur. Şair Tin Ujeviö aşağılık ile yüce arasında bocalayan bir bohemdir; A. B. Simiö anlatımcı bir yaklaşımla vücut ve sefalet temalarını geliştirir. Toplumcu gerçekçiliği A. Cesarec temsil eder. İkinci Dünya savaşı sırasında, i. G. Kovaciö, yugoslav edebiyatlarının en heyecan verici savaş şiirlerini yazdı. Savaştan hemen sonra, Yugoslavya'nın her yanında olduğu gibi, toplumcu gerçekçilik ağır bastı. 1950'den sonra, romanları ve öznelci denemeleriyle R Segedin, Krleza'nın izinden yürüyerek sanatta anlatım özgürlüğünü savundu, i. Donceviö, V. Kaleb, S. Kolar, N. Simiö gibi öykücü ve romancılar ideolojik sınırlamalardan yavaş yavaş kurtuldular.

Böylece romancı V. Desnica usta bir çözümleyici oldu. R. Marinkoviö tiyatro yapıtlarında, öykülerinde ve romanlarında, alayı derinlemesine bir gözlem aracı olarak kullandı. Buna karşılık, şair D. Cesariö ve D. Tadijanoviö geleneksel anlatıma bağlı kaldılar. J. Kastelan ve V. Parun büyük lirik yazarlar olarak, kişisel evrenlerinin özerkliğini dile getirdiler. 1960’a doğru ortaya çıkan kuşak (İ. Kusan, i. Slamnig, A. Soljan, S. Novak) edebiyatın bütün dogmalardan bağımsız olduğunu ilan etti. S. Mihaliö ve D. Dragojeviö şiirsel anlatımı yenilediler. 60'lı yılların sonunda, kaynağı Matica hrvatska olan bir hareket, Hırvatistan'ın kültür ve özellikle de dil açısından tam bağımsız olmasını istedi. 1970-71 bunalımından ve milliyetçiliğin iktidar tarafından suçlanmasından sonra, edebiyat kendi içine kapandı. Siyasal açıdan katı Tito öğretisine bağlı ama "çok açık düşünceli bir eleştiri (R Matvejeviö), edebiyatın özgürlüğe kavuşmasına ve etkinlik kazanmasına katkıda bulundu.

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 7 Ekim 2016 23:15
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
B.L.A.C.K - avatarı
B.L.A.C.K
Ziyaretçi
3 Kasım 2008       Mesaj #3
B.L.A.C.K - avatarı
Ziyaretçi

HIRVATİSTAN

Ad:  Hırvatistan ve Hırvatistan Tarihi3.jpg
Gösterim: 722
Boyut:  75.0 KB

RESMİ ADI: Hırvatistan Cumhuriyeti.
YÖNETİM BİÇİMİ: Çok partili, iki meclisli cumhuriyet.
YÜZÖLÇÜMÜ: 56.538 km2.
NÜFUS (1992): 4.808.000.
BAŞKENT: Zagreb.
BAŞLICA KENTLER VE NÜFUSLARI (1991):
Zagreb (930.753), Split (206.559), Rijeka (205.842), Osijek (164.589), Zadar (134.669).
KONUM Güneydoğu Avrupa, Adriyatik Denizi kıyısında, Bosna-Hersek ve Slovenya arasında yer almaktadır. Coğrafi konumu: 45 10 Kuzey enlemi, 15 30 Batı boylamı
Yüzölçümü: toplam: 56,542 km²
Sınırları: toplam: 2,028 km
sınır komşuları: Bosna-Hersek 932 km, Macaristan 329 km, Yugoslavya 266 km, Slovenya 501 km
Sahil şeridi: 5,835 km
İklimi: Akdeniz ve kıtasal iklim etkilidir.
Arazi yapısı: Coğrafik olarak çeşitlilik göstermektedir; Macaristan sınırı boyunca düz ovalar, Adriyatik kıyısında yüksek olmayan dağlar ve dağlık bölge yer almaktadır.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Adriyatik Denizi 0 m
En yüksek noktası: Dinara 1,830 m
Doğal kaynakları: Petrol, az miktarda kömür, boksit, demir, kalsiyum, doğal asfalt, silis, mika, kil, tuz, hidro enerji
Arazi kullanımı:
tarıma uygun topraklar: %21
Sürekli ekinler: %2
otlaklar: %20
Ormanlık arazi: %38
Diğer: %19 (1993 verileri)
Sulanan arazi: 30 km² (1993 verileri)
Doğal afetler: Yıkıcı deprem.

Sosyalist ülkelerde 1989'dan bu yana gerçek­leşen büyük değişimler sonucunda 1991'de bağımsız devletler arasına katılan Hırvatistan, Yugoslavya'yı oluşturan altı cumhuriyetten biriydi. Balkan Yarımadası'nın kuzeybatısın­da yer alan Hırvatistan, İstra Yarımadası'nın (İstria) büyük bölümünü, Dalmaçya'yı ve es­kiden Macaristan'ın parçası olan Slavonya'yı kapsar. Kuzeybatıda eski Yugoslavya cumhu­riyetlerinden Slovenya, kuzeyde Macaristan, doğuda Yugoslavya güneyde eski Yugos­lavya cumhuriyetlerinden Bosna-Hersek, ba­tıda da Adriya Denifci'yle çevrilidir.
Ülkenin kuzeydoğu kesimi genellikle ve­rimli topraklarla kaplı düzlüklerden oluşur. Adriyatik kıyısında uzanan Dinar Alpleri'nin yer aldığı Dalmaçya dağlık ve engebelidir. Doğal güzelliğiyle ünlü kıyı şeridinde çok sa­yıda körfez ve liman bulunur. Dalmaçya kı­yılarının açıklarında kıyıya paralel bir dizi ada vardır. Istra Yarımadası'yla Dalmaçya kıyıla­rında Akdeniz iklimi hüküm sürer. Bu bölge­lerde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve ya­ğışlı geçer. İç kesimlerle dağlık bölgelerde ik­lim daha serttir. Ülke topraklarının yüzde 37'si ormanlarla kaplıdır. Kıyı bölgesinde yaygın bitki örtüsü makilerdir.

Bir Slav halkı olan Hırvatlar ülke nüfusu­nun yüzde 75'ini oluşturur. Sırplarin oranı ise yüzde 12 dolayındadır. Nüfusun yaklaşık yüz­de 77'si Katolik'tir. Kentlerde yaşayanların oranı yüzde 51 dolayındadır. En büyük yer­leşme başkent Zagreb'dir.

Hırvatistan ekonomisi II. Dünya Savaşı'n-dan önce bitkisel üretime ve sığır besiciliğine dayanıyordu. Savaş sonrasında sanayi hızla gelişti. Istra ve Dalraaçya'da kömür ve boksit gibi doğal kaynaklar yanında hidroelektrik enerji potansiyelinin değerlendirilmesine ve gemicilik ile turizme önem verildi. 1991'de başlayan iç savaşa değin turizm ülkenin önemli gelir kaynaklarından biriydi.

1991 öncesinde üjkenin en önemli siyasal gücü Hırvatistan Komünist Partisi'ydi (HKP). 1990'da yapılan seçitnler Hırvatistan Demok­ratik Birliği'nin zaferiyle sonuçlandı ve HKP ikinci parti durumuna düştü. Hırvatistan'da günümüzde çok partili bir sistem yürürlükte­dir. Okuryazar oranının yüzde 99,4 olduğu ül­kede başlıca yükseköğretim kurumu Zagreb Üniversitesi'dir.

Bugünkü topraklarına 7. yüzyılda yerleşen Hırvatlar, Dalmaçya'nın kuzeyinden Pannonia'nın içlerine kadar uzanan gevşek bir fede­rasyon oluşturdular. Hırvatlar 803'te Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu'nun egemenli­ği altına girdiler, kısa bir süre sonra da Hıristi­yanlık'ı kabul ettiler. 10. yüzyılda bir Hırvat krallığının kurulduğu bölgeyi 1091'de Maca­ristan Kralı Lâszlo ele geçirdi. 16. yüzyılda Hırvatistan'ın büyük bölümü Slovenya ile bir­likte Osmanlı yönetimi altına girdi. Bölgedeki Osmanlı egemenliği 1699'da imzalanan Kar-lofça Antlaşması'yla sona erdi. Bu antlaşmay­la Hırvatistan ve Slovenya Habsburglar'ın eli­ne geçti. 1849'da Avusturya taht topraklarına katılan yöre, 1868'de özerk statülü Macar taht toprağı ilan edilerek Hırvatistan-Slovenya Krallığı adını aldı.

Hırvatistan 1918'de bağımsızlığını ilan etti. Bölgedeki öteki Slav halklarıyla Hırvatlar'ın tek yönetim altında birleşmesiyle, sonradan Yugoslavya adını alacak olan Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı kuruldu. Krallığın II. Dünya Savaşı sırasında Mihver Devletleri tarafından işgal edilip bölüşülmesinden sonra, 1941'de bağımsız Hırvatistan Devleti ilan edildi. Bu devlet Slovenya'yı, Dalmaçya'nın bir bölümü­nü ve Bosna-Hersek'i kapsıyordu. Ülkede zorbalığa ve şiddete dayalı bir faşist dikta reji­mi kuruldu. Savaş sonrasında Hırvatistan bir halk cumhuriyeti olarak Yugoslavya'yı oluş­turan cumhuriyetler arasında yer aldı.

1980'lerin sonlarında Doğu Avrupa'daki demokratikleşme hareketinden Hırvatistan da etkilendi. 1989'da Sırbistan ile Hırvatistan ve Slovenya'nın ilişkileri bozulmaya başladı. Aynı yıl HKP kongresinde çok partili sisteme geçme kararı alındı. Nisan 1990'da yapılan se­çimleri Hırvatistan Demokratik Birliği kazan­dı. Hırvatistan'da ağırlıklı olarak Sırplar'ın yaşadığı bölgeler 1991'de, Sırp Ulusal Konse­yi adını verdikleri bir örgüte bağlı olarak özerkliklerini ilan ettiler. Temmuz 1991'de Hırvatistan bağımsızlığını ilan etti. Onu Slo­venya, Makedonya ve Bosna-Hersek izledi. Yugoslav ordusunun da desteğini alan Sırp çeteciler önce Slovenya ve Hırvatistan'a, ar­dından da Bosna-Hersek'e karşı saldırıya geç­ti. 1992'de Slovenya ve Hırvatistan'da barış sağlandıysa da, Bosna-Hersek'teki Sırp saldı­rıları bir soykırım boyutuna vardı.

MsxLabs & TemelBritannica
Son düzenleyen Safi; 7 Ekim 2016 23:16
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
12 Haziran 2010       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  hırvatistan.JPG
Gösterim: 739
Boyut:  82.9 KB

Hırvatistan Cumhuriyeti


Balkan Yarımadası'nda devlet. Batıda Adriyatik Denizi'ne kıyısı vardır; kuzeybatısında Slovenya, kuzeyinde Macaristan, doğusunda Sırbistan ve güneyinde Bosna-Hersek'le sınırlıdır.

Ülke toprakları üç bölüme ayrılır: güneyde Adriyatik'le Drava Irmağı (Macar sınırı) arasında asıl Hırvatistan bulunur; bu bölgede birçok ürün ekilir (tahıl, tütün, bağcılık), ormancılık veya Karst platonlarında koyun yetiştiriciliği ve ekim yapılan büyük polyeler vardır; doğuda, Drava ve Sava ırmakları arasında, Slavonya'nın verimli ovaları vardır (tahıl, sığırcılık); batıdaki İstria'da, Akdeniz iklimi hüküm süren ve teraslama ekim yapılan Dalmaçya kıyıları boyunca Bosna-Hersek'e kadar uzanan Dinar Sıradağları (Kapela, Velebit, Dinara) ve adalar bulunur. Yüzde 80'i Hırvat ve Katolik olan nüfusun yüzde 15'i Sırp'tır.

Kısa zaman önce sanayileşmeye geçilirken, yerel doğal kaynaklarla (İstria kömürü [Raşa'da], linyit, petrol [Sisak Rafinerisi] ve Slavonya'da doğal gaz, hidroelektrik) birlikte İstria ile Dalmaçya'daki demir filizi (Caprag çelik fabrikası) ve boksit (Razine dökümevi) kaynakları kullanılabilmiştir. Başlıca şehirler olan Karlofça, Osijek, Pula, Rijeka, Sibenik, Sisak, Slavonski, Brod, Split, Varazdin ve Zagreb'de birçok sanayi kolu gelişmiştir (metalürji, makine, tekstil, kimya, gıda, vb). Dalmaçya kıyısı ve adalarda (Cres, Krk, Losinj), ayrıca Brioni, Dubrovnik, Split, Zadar ve İstria'da (Opatija, Porec, Rovinj) turizmle uğraşılır. Bir otoyol, Zagreb'i İtalya ile Belgrad'a bağlar ve kuzeydeki birçok kaplıca merkezine veya daha içerilerde olan göllerle çevrili Plitvice Ulusal Parkı'na kolaylıkla gidilebilmesini sağlar.

Hırvatistan 925'te krallık hâline geldi ve 1102'de Macaristan Krallığı'yla birleşmek zorunda kaldıktan sonra Habsburglar'ın hâkimiyeti altına girdi. Bununla birlikte, kendi unvanı (ban) ve diyeti olan özerk bir yöntemi muhafaza etti. Türkler, 1526-1699 yılları arasında ülkenin bir bölümünü işgal ettiler. Hırvatistan, I. Napolon döneminde, İllyria eyaletlerinden biri oldu.XIX. yy'da, Hırvatlar ulusal ve siyasal bir uyanış yaşadılar. 1848'deki devrimci patlamadan yararlanıp Habsburgların yanında yer alarak Macaristan'a başkaldırdılar; ama ikili Avusturya-Macaristan monarşisi onlara XIX. yy sonunda sadece dille ilgili tavizler verdi. Hırvatlar, 1918'de Sırplar ve Slovenlerle birleşerek Yugoslavya Krallığı'nı oluşturdular.

Bununla birlikte, Belgrad'ın merkezîleştirme politikası, çok geçmeden Hırvat milliyetçilerinin saldırılarına uğradı. Hırvat milliyetçileri, Yugoslavya'nın Mihver Devletleri tarafından işgal edilmesini fırsat bilerek Sırbistan'dan koptular ve Nisan 1941'de, kurulur kurulmaz Hitler ve Mussolini tarafından tanınan "bağımsız" bir devlet oluşturdular. 1945'te Hırvatistan, Federal Yugoslavya Devleti'ne bağlı bir halk cumhuriyeti oldu. Hırvatistan 1991'de bağımsızlığını ilân etti ve BM'nin Mart 1992'deki müdahalesine kadar Yugoslav federal kuvvetlerinin yürüttüğü silâhlı bir saldırıya karşı koymak zorunda kaldı.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 7 Ekim 2016 23:16
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
27 Haziran 2012       Mesaj #5
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi
Hırvatlar, günümüzde Ukrayna toprakları içinde bulunan Yuğni ve Dinyeper nehirleri arasında kalan Beyaz Hırvatistan'dan 6. yüzyılda göç ederek eski Roma illeri olan Pannonia ve Dalmaçya'ya yerleştiler. Dalmaçya'ya yerleşen Hırvat kabileleri Prens Trpimir idaresinde birleştiler. Yedinci asırda Katolikliği benimseyen Hırvatlar ile Ortadoks olan komşuları Sırplar arasında sürekli bir mücadele oldu. Bütün Hırvat topraklarına hakim olan Kral Tomislav 925 senesinde kendini Hırvatistan kralı ilan etti.

Tomislav Bulgarlar, Macarlar ve Bizanslılarla savaşmak mecburiyetinde kaldı. Hakimiyetini Bosna, kıyı şehirlerine ve adalara kadar genişletti. Kral Kreşimir zamanında Hırvatistan Bizans hakimiyetini kabul etti. Macaristan Kralı I. Ladislas 1091'de Hırvatistan'ın büyük bölümünü ele geçirdi. Son olarak seçilen Hırvat Kralı Petar Svacié, Macarlarla savaşırken 1097'de öldü. Macaristan Kralı Kalman 1102'de Biograd na Morida Hırvatistan kralı olarak taç giydi.

Bu tarihten itibaren Macaristan ile olan birlik sekiz yüz yıl devam etti. Bu birlik döneminde kendi meclisi bulunan Hırvatistan'da idareden ban ismi verilen kralın yerel temsilcisi sorumluydu. Varna (1444) ve İkinci Kosova (1448) muharebeleri sonunda Osmanlı Devleti, Hırvatistan'ın güney bölümünü hakimiyeti altına aldı. Mohaç Meydan Muharebesinde (1526) Macaristan Kralı Lajos mağlup olunca, Hırvat topraklarının büyük bölümü Osmanlı hakimiyeti altına girdi. On altıncı asrın sonlarına kadar Hırvatistan sancak beyleri tarafından idare edildi. 1583'te eyalet durumuna getirilerek beylerbeylerinin idaresine verildi.

İkinci Viyana Kuşatmasının ardından, Osmanlı Devletinin Avrupa'da gerilemesinden faydalanan Avusturya, Prens Eugéne komutasındaki orduları ile Hırvatistan topraklarını işgal etti (1697). Karlofça Antlaşmasıyla Besarabya'dan çekilen Osmanlılar, Pasarofça Antlaşmasıyla da Sava Nehrinin güneyinde kalan toprakları kaybettiler. Böylece Hırvatistan'daki Osmanlı hakimiyeti son bulmuş oldu.

Osmanlıların bölgeyi bırakmalarından sonra Hırvat toprakları özellikle Hırvat olmayan soylulara verildi. On sekizinci asrın sonlarına doğru Avusturya'nın mutlakiyetçi idaresi Macar ve Hırvat soyluları birbirine yaklaştırdı. Hırvat Meclisi 1790'da Macar Meclisi menfaatine bazı yetkilerinden vazgeçti. Napoleon I, 1805'te Hırvat ve Sloven topraklarını İllirya eyaletine kattı isede bu toprakları 1813'te kaybetti.

1822'de eski sınırlarına kavuşan Hırvatistan, Macaristan ile bağlarını yeniden kurdu. Bölge 1849'da Avusturya taht topraklarına katıldı. Hırvatistan 1868'de özerk statülü Macar taht toprağı ilan edilerek Hırvatistan-Slovenya Krallığı adını aldı.

Birinci Dünya Savaşının ardından Hırvat Meclisi, 29Ekim 1918'de Avusturya ve Macaristan ile olan bağlarını kopararak bağımsızlığını ve Sırp, Hırvat, Sloven krallığına bağlandığını ilan etti. Bu krallık daha sonra Yugoslavya adını aldı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Yugoslavya'nın Almanya tarafından işgal edilmesinden bir süre sonra, 10 Nisan 1941'de Zagreb'de bir Bağımsız Hırvatistan Devletinin kurulduğu ilan edildi.

Bu devlet İtalya ve Almanya tarafından hemen tanındı. Devlet; Slovenya, Bosna-Hersek ve Dalmaçya'nın bir bölümünü içine alıyordu. Yeni devletin başına getirilen, Ustana adlı Alman yanlısı terör örgütünün lideri Aute Paveliç aşırı zorbalığa ve şiddete dayalı bir diktatörlük rejimi kurdu. Savaş sırasında komünist partizanlar birçok bölgeyi ele geçirdiler. Bu bölgelerde "Ulusal Kurtuluş Konseyi" kurdular. Zagreb'in 1945'te partizanların eline geçmesinden sonra Konsey halk hükümeti halini aldı. Daha sonra bir halk cumhuriyeti olarak Yugoslavya ile birleşti.

1980'li yılların sonlarında görülen komünist ülkelerdeki demokratikleşme hareketi Hırvatistan'da da etkili oldu. 1989'da Sırbistan ile Hırvatistan ve Slovenya'nın ilişkileri bozuldu. Aynı sene Hırvatistan Komünist Partisi kongresinde çok partili sisteme geçme kararı alındı.

Nisan 1990'da yapılan seçimleri Hırvatistan Demokratik Birliği kazandı. Hırvatistan 1991 Temmuzunda bağımsızlığını ilan etti. Bunu eski Yugoslavya'yı meydana getiren Cumhuriyetler takib etti. Yugoslav ordusunun desteğini alan Sırp çeteleri Slovenya ve Hırvatistan'a karşı saldırıya geçti. 1992'de Slovenya ve Hırvatistan ile Sırplar arasında barış sağlandı ise de arasıra çatışmalar sürmektedir.
Son düzenleyen Safi; 7 Ekim 2016 23:00
NeutralizeR - avatarı
NeutralizeR
ADM Webmaster
8 Ekim 2016       Mesaj #6
NeutralizeR - avatarı
ADM Webmaster
Hırvatistan Belgeseli (Ayna):

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son derece gururlu insanlar, susmayı ve yalnızlığı sever.

Benzer Konular

29 Eylül 2014 / Misafir Soru-Cevap
6 Ekim 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
7 Mayıs 2014 / _EKSELANS_ Mimarlık
12 Eylül 2010 / Daisy-BT Mimarlık