Arama

Pön Savaşları (Kartaca Savaşları)

Güncelleme: 11 Haziran 2012 Gösterim: 8.914 Cevap: 2
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
18 Aralık 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Pön Savaşları (Kartaca Savaşları)
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Kuzey Afrika'da, Kartaca Devleti'yle Roma İmparatorluğu arasında yaklaşık 120 yıllık bir süre içinde çıkan üç savaş tarihte Kartaca Savaşları ya da Pön Savaşları olarak anılır. Bu savaşların nedeni, her iki devletin de Akdeniz ticaretini ele geçirmek istemesiydi.
İÖ 264'te başlayan i. Kartaca Savaşı, Romahlar'ın Sicilya'yı ele geçirmek istemesi yüzünden çıktı. 23 yıl süren bu savaşta Romalılar denizcilikte usta olan Kartacalılar'la başa çıkabilmek için yeni yöntemler geliştirdiler. Örneğin, iyice yanaştıkları düşman gemilerine özel bir köprüyle kenetlendikten sonra, tıpkı karada savaşır gibi kılıç kalkanla saldırıya geçiyorlardı.
I. Kartaca Savaşı Romalılar'm başarısıyla sonuçlandı. İÖ 241'de güçlü Roma donanması Kartaca gemilerinin çoğunu batırdı. Kartacalılar Sicilya'yı Roma'ya bırakmak ve savaş zararlarını ödemek zorunda kaldılar.
I. Kartaca Savaşı sona erdikten sonra Roma Kartaca üzerindeki baskısını sürdürdü. Akdeniz'deki egemenliğini tehlikede gören Kartaca, İspanya topraklarında yayılmaya başladı. Kartacalı general Hamilkar, oğlu Hannibal ve damadı Hasdrubal, kaybettikleri toprakları geri almak için savaş hazırlığına giriştiler. İÖ 219'da Hannibal İspanya'daki Saguntum (bugün Sagunto) kentine saldırdı. Bunun üzerine İÖ 218'de Romalılar, Roma ile Kartaca arasındaki anlaşmanın bozulduğu gerekçesiyle savaş ilan ettiler.
Hannibal yaya ve atlı askerler ile fillerden oluşan büyük bir orduyla Alpler'i aşarak İtalya'nın kuzeyindeki Po Irmağı vadisine ulaştı. Romalılar Hannibal'in ilerlemesini engellemeye çalıştılarsa da başarılı olamadılar. İtalya'nın kuzeyini nerdeyse bütünüyle Kartacalılar'a bırakmak zorunda kaldılar. Güneye doğru ilerleyen Hannibal, Roma'yı alacak yerde, güneydoğuda Cannae'ye (Kanne) girdi. Cannae Savaşı'nda ordusunu yarımay düzenine sokan Hannibal, Romalılar'ı iki uçtan kuşattı. Romalı askerler öylesine kıstırılmışlardı ki, silah bile kullanamadılar. Savaşta çok sayıda Romalı asker öldü, önemli bir bölümü de tutsak edildi.
Hannibal daha sonra, halkı Kartacalılar' dan yana olan İtalya'nın ikinci büyük kenti Capua'ya yerleşti. Romalılar zaman içinde toparlandılar ve Kartaca ordusunu yıpratma taktikleriyle hırpalamaya başladılar. Hannibal ele geçirdiği toprakları azar azar yitirdi. Bu arada açlıkla karşı karşıya kalan Capua, Romalılar'ın eline geçti. Hannibal tüm umutlarını Hasdrubal'a bağlamıştı. Hasdrubal İÖ 207'de yeni bir orduyla İtalya'ya girdi. Claudius Nero komutasındaki Roma ordusu Hasdrubal'i Metauro Irmağı kıyısında yendi. Savaşta, Kartaca ordusundan çok sayıda askerle birlikte Hasdrubal da can verdi. Hannibal, İÖ 203'te Kartaca'ya geri çağrılıncaya kadar İtalya'da kaldı. Hannibal İÖ 202'de, Kartaca yakınlarında Zama'da, Romalı komutan Scipio'ya yenik düştü. Böylece Kartaca ağır bir savaş tazminatı ödemek zorunda kaldıktan başka, Akdeniz'deki adalarını ve İspanya'daki topraklarını Romalılar'a bırakmak, donanmasını da dağıtmak zorunda kaldı. Böylece ikinci ve en büyük Kartaca Savaşı sona ermiş oldu.
İÖ 2. yüzyılda Kartaca yeniden ticari gücünü toplamaya başladı. Bundan kaygı duyan Romalılar, Kartaca'nın denizyoluyla ticaret yapmasını engellemek için Kartaca'ya saldırdılar. Acımasız bir devlet adamı olan Romalı
Marcus Porcius Cato'ya göre "Kartaca yok edilmeli"ydi. İÖ 146'da, III. Kartaca Savaşı'yla Romalılar Kartaca'yı yerle bir ettiler. Bundan 100 yıl sonra aynı yerde Roma İmparatoru Augustus yeni bir kent kurdu.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
18 Aralık 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Pön Savaşları (Kartaca Savaşları)
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Pön Savaşları, Kartaca Savaşları olarak da bilinir. Kartaca ile Roma Cumhuriyeti arasında, M.Ö. 264-146 yılları içinde, Akdeniz egemenliği için yapılan savaşlardır.
Hannibal Alp dağlarını geçerken
Ad:  520px-Hannibal3.jpg
Gösterim: 1415
Boyut:  118.4 KB

M.Ö. 272 yılında Güney İtalya’daki bir Yunan kent devleti olan Tarantium’u (bugünkü Taranto) kontrolü altına alan Roma İmparatorluğu, ardından Güney İtalya’daki diğer Yunan kent devletlerinde de kontrolü ele geçirmiştir. Böylece Yunanistan ’daki diğer kent devletleriyle ticari, askeri ve kültürel bağlarını genişleten Roma’nın, Akdeniz ticareti ve egemenliği için Kartaca’yla çatışması kaçınılmaz olmuştur.
Bir Fenike kolonisi olarak M.Ö. 9. yüzyıl ortalarında kurulmuş olan Kartaca, bugünkü Tunus'da, korunaklı bir liman kentidir. M.Ö. 260'lı yıllara gelindiğinde Kartaca, Batı Akdeniz'de kurduğu kolonilerde güçlü ve zengin bir ticari imparatorluk oluşturmuştu. Bölgede Kartaca ile güç, varlık ve nüfuz açısından rekabet edebilecek tek güç artık Roma Cumhuriyeti'dir.
Kartaca donanması, antik çağda Batı Akdeniz'de en büyük deniz gücüydü. Buna karşın Kartaca'nın sürekli, güçlü, düzenli bir kara gücü yoktu. Kara savaşları için, gerektiğinde silah altına alınan paralı askerlere dayanan bir askeri güç oluşturulma yolu seçilmişti. Yine de subayların çoğu varlıklı Kartacalılardı. Donanmada ise çoğunlukla, denizcilikteki ustalıklarıyla ünlenmiş orta ya da alt sınıftan Kartacalılar istihdam edilmekte idi.
Roma Cumhuriyeti ise Kartaca'nın aksine sürekli, düzenli bir kara ordusuna sahipti. Subaylar, varlıklı Romalılardı fakat, askerler daha alt sınıftan Romalılardan oluşuyordu. Deniz gücü ise Birinci Pön Savaşı'na kadar düzenli bir güç değildi. Bununla birlikte savaşlar sırasında yeni filolar oluşturarak ve müttefiklerinin filolarını komutası altında birleştirerek güçlü bir deniz gücü oluşturabildi.
Pön Savaşları, aralarında barış dönemlerinin olduğu üç evrede gerçekleşmiştir:
  • I. Pön Savaşı
  • II. Pön Savaşı
  • III. Pön Savaşı
I. Pön Savaşı
Roma Cumhuriyeti’nin Kartaca’nın kontrolündeki Akdeniz ticaretine karşı giriştiği bir yarma hareketidir. Sirakuza tiranı Agatokles, Messena’yla (bugünkü Messina) mücadelesinde, İtalya’dan bir paralı asker grubuyla anlaşmıştı. Kendilerine "Mars’ın oğulları" anlamında Mamertinler diyen bu paralı asker grubunun tehdidi karşısında Messena, Kartaca’dan yardım istemişti. Sirakuza, M.Ö. 307 tarihindeki üçüncü savaşta yenilince Messena, Kartaca’nın kontrolüne geçmiş oldu. Ancak Agatokles’in M.Ö. 289 yılında ölmesiyle Mamertinler işsiz kaldılar. Ülkelerine dönmek yerine M.Ö. 288 yılında Messena’yı işgal ettiler. Kent nüfusunun büyük kısmını öldürerek uygun gördükleri kadınları bırakarak kente yerleştiler. İzleyen yıllarda Mamertinler, Sicilya adasına yayılan yağma ve talanlara giriştiler. Bu akınların Sirakuza topraklarına kadar genişlemesi üzerine Sirakuza kralı II. Hiero, Messena üzerine bir sefer düzenlemiştir. Bu savaşta Mamertinler yenilgiye uğradılar ve Sirakuza kralı, bu yağma akınlarını önleyecek şekilde kenti sardı. Bu tarihlerde Kartaca, Sicilya adasındaki çıkarlarına Sirakuza’nın rakip olması nedeniyle Messena’yı desteklemekteydi. II. Hiero M.Ö. 264 yılında Messena üzerine yeniden yürümüştür. Mamertinler bu kez taraf değiştirerek Roma Senatosu’ndan yardım istediler. Roma Senatosu aynı yıl içinde Sicilya’ya bir askeri birlik gönderme kararı almıştır. Kartaca’nın buna tepkisi, bu kez Sirakuza’yı desteklemek şeklinde olmuştur. Tüm bu gelişmeler Sicilya’a Kartaca ve Roma Cumhuriyetini karşı karşıya getirmiş oldu.
Hannibal´s route of invasion given graciously by The Department of History, United States Military Academy
Ad:  Hannibal_route_of_invasion.jpg
Gösterim: 1186
Boyut:  46.2 KB

M.Ö. 260 yılında Sicilya’ya yönelen bir Roma donanması, Sicilya’daki Kartaca egemenliğine son veremediyse de Korsika adasını, Akdeniz’deki Roma etki alanına almayı başarmıştır.
M.Ö. 256 yılında bir Roma donanması bu kez Afrika kıyılarına bir çıkartma yapmıştır. Her ne kadar Kartaca, bu tehdit karşısında teslim olmayı kabul etse de Roma’nın dikte etmeye çalıştığı anlaşma koşullarının ağırlığı karşısında, direnme yolunu seçti. Ertesi yıl, Afrika kıtasındaki Roma kuvvetlerine, ağır süvarinin ve savaş fillerinin desteğinde saldıran Kartaca kuvvetleri, Roma ordusunun kıtayı terk etmesini sağlamıştır.
Akdeniz egemenliğinin kilit noktası olan Sicilya için mücadele, ertesi yıl yeniden alevlendi. M.Ö. 241 yılına değin taraflar belirgin bir üstünlük sağlayamadılar. 241 yılında 200 parçalık bir Roma donanması, Sicilya’daki Kartaca egemenliğine son vermiştir.

II. Pön Savaşı
Trebia, Trasimene Gölü ve Cannae maharebeleri
Ad:  Second_Punic_War_Battles.gif
Gösterim: 1099
Boyut:  36.0 KB

Roma, I. Pön Savaşının getirdiği bu sınırlı başarıyla yetinmek niyetinde değildi, M.Ö. 238 yılında Sardinya adasını istila etti. Hemen ardından Kartaca’yı, Akdeniz’in batı yarısından tümüyle çekilmeyecek ve ek savaş tazminatı ödemeyecek olursa, Kartaca kentine saldırmakla tehdit etti.
Kartaca’nın buna tepkisi İber yarımadasında askeri organizasyonlarını güçlendirmek ve genişletmek olmuştur. Kartaca komutan ve devlet adamı Hamilcar Barca, yaşanan savaş deneyimlerini analiz ettiğinde, deniz savaşlarında Roma’ya karşı bir üstünlük sağlayamadığı fakat, kara savaşlarında çok daha fazla şansı olduğunu görmüştür.
Hannibal M.Ö. 219 yılında İber yarımadasının Akdeniz kıyısındaki Kartaca'nın müttefiki bugünkü Saguntum’u yerleşti. Ertesi yıl da yirmibin piyade, altıbin ağır süvari ve savaş fillerinden oluşan ordusuyla Pirene dağlarını aşıp güney Fransa’da ilerlemeye başladı.
Pek çok tarihçi tarafından Hannibal’in karadan harekatı tercih etmesi tartışılmıştır. Ordusunu denizden harekatla, İtalya yarımadasına çıkartma yapmasının çok daha mantıklı olacağı ileri sürülmüştür. Genel kanı, Hannibal’in Roma deniz gücünden çekindiği yönündedir. Ne var ki o tarihlerde Roma deniz gücü, bu konuda tehlike oluşturacak denli geniş bir deniz kontrolü sağlayabilmiş değildir. Hannibal’in, kara yolunu seçmesinin arkasında muhtemelen güney Fransa’daki ve kuzey İtalya’daki kelt halklarını safına katabileceği beklentisi vardı. Nitekim gerek erzak sağlama gerekse yerel halktan asker toplama konusunda düşkırıklığına uğramamıştır.
Roma, Scipio komutasındaki bir orduyu, Hannibal’i karşılamak üzere güney Fransa’da Rhone nehrinin kıyılarına göndermiştir. Rhone nehrinin kıyılarına geldiğinde Scipio, Hannibal’in çoktan bölgeyi geçtiğini fark etmiştir. Hannibal, ordusunun yönünü kuzeye çevirip Rhone nehrini daha yukarıdan bir bölümde geçmeyi tercih etmişti. Geniş bir kavis çizerek Alpler eteklerine ulaştığında, son derece engebeli ve uzun bir yol izlemek zorunda kalmıştır ama, Scipio’nun kuvvetlerini de böylece pas geçmiştir.
Scipio, bölgede küçük bir müfreze bırakıp ordusunun büyük bir bölümünü deniz yoluyla kuzey İtalya’ya nakletmek zorunda kalıyor, Hannibal ordusunun Alp dağlarını aşıp Po ovasına girmesinden hemen sonra bölgeye ulaşabiliyor.
Hannibal’in ordusunun Alp dağlarını geçerek Po Ovası indiği haberi üzerine Roma, iki görev kuvvetini Po ovasına sevk eder. Hannibal harekatın bu aşamasında da karmaşık ve dolaylı bir manevra izlemeye karar vermiştir. Po nehrinin kollarından Ticius ve Trebia’nın oluşturduğu bataklık bölgeyi ilerleme hattı olarak seçmiştir. Tüm ordusunu bataklık bölgeye sürecektir. Asker ve at olarak ciddi kayıplara uğramak bahasına, dört gün ve üç gecede geçilen bu bölge, Hannibal’i kendisini karşılamak üzere tertiplenmiş Roma kuvvetlerinin yine gerisine ulaştırmıştır. Hannibal, Roma kuvvetlerinin komutanının, yapmış olduğu manevrayı kısa sürede öğreneceğini ve birliklerini buna göre tertipleyeceğini düşünerek, Roma birliklerini geriden çevirerek bir saldırı düzenlemeye yanaşmaz. Tersine, güney İtalya yönünde ilerlemeye devam eder. Bu harekat tarzı, Roma birlikleri komutanını, aynen Rhone nehri kıyılarında Hannibal’i karşılamak için düzen alan Scipio’nun karşılaştığı açmaza düşürmüştür, düşman, yanından geçip gitmiştir.
Başarısızlığı göze alamayan Romalı komutan, pozisyonunu bozarak Hannibal’i izlemek zorunda kalmıştır. Hannibal’in de istediği budur. Düşmanının oluşturduğu bir pozisyona karşı savaşa girmek yerine onu, pozisyonunu bozarak, kendi düzenlediği bir pozisyonda savaşa girmek zorunda bırakmak. Nitekim, M.Ö. 217 yılının baharında, Hannibal’i izleyen Roma ordusu, Tresimen gölü çevresinde tuzağa düşürülerek kılıçtan geçirilmiştir.
Ard arda kazandığı bu zaferlere karşın Hannibal, Roma üzerine yürümemiştir. Pek çok tarihçi Hannibal’in bu tutumunu, kuşatma silahlarının olmamasına bağlamaktadır. Hannibal’in bu tutumunun esas nedeni ne olursa olsun sonuçta, üstün süvari gücüne güvenerek İtalya topraklarında kalabilmiş ve Roma ile İtalyan müttefikleri arasıdaki dayanışmayı zorlamaya çalışmıştır.
Tresimen yenilgisinin ardından Roma, bugün ‘’’Fabian Strateji’’’ olarak bilinen ve tarihte pek çok olayda izlenen ya da izlenmeye çalışılan bir strateji izlemiştir. Romalı komutan ve devlet adamı Fabius’un izlediği bu strateji, kabaca yıpratma savaşı ya da oyalama savaşı olarak da bilinir. Fabius, sürekli olarak bir meydan savaşından kaçınmış, çeşitli vur-kaç taktikleriyle, erzak tedariki için hareket halindeki ikmal birliklerine, yayılmış kuvvetlerine saldırarak Hannibal’i yıpratmaya çalışmıştır. Hannibal ordusundaki süvari birliklerini etkisiz hale getirebilmek için dağlık bölgelerde harekatı tercih etmiş, Hannibal kuvvetlerine sürekli saldırılar düzenlemiştir. Ne var ki yıpratma savaşı, uzun sürede sonuç alınabilecek bir stratejidir ve bu yüzden de iki yanı keskin bir kılıçtır. Fabius’un bu tutumu, Roma’da kısa bir süre sonra sorgulanmaya, eleştirilmeye başlanmıştır. Trasimen yenilgisinin ardından Diktatör seçilmişti ve görev süresinin sonlarına doğru Roma süvari komutanı Rufus’la aralarındaki fikir ayrılığı giderek derinleşmekteydi. Hannibal’in Campania’yı yakıp yıkmasına seyirci kalınması da itibarını iyice zedelemiştir. Diktatörlük süresi bittiğinde ise Roma artık onun stratejisini izlemiyordu.
Böylece Roma’yı es geçen Hannibal İtalya’nın güneyine doğru, ikinci büyük kent olan Capua’ya yöneliyor. Cannae’de –bugünkü Monte di Canne– M.Ö. 216 yılında Roma ordusunu bozguna uğratıyor. Her iki taraf da alışılmış biçimde piyadelerini merkezde, süvarilerini ise iki yanda tertiplemiş olarak savaş meydanında karşı karşıya geliyorlar. Hannibal, Kelt ve İspanyol piyadeleri tam merkezde ama kendi piyadelerinden daha ileri bir hatta yerleştirmiştir. Dolayısıyla cephe hattı, merkezde ileri çıkık bir durum almıştır. Roma piyadeleri bu hatta saldırınca Kelt ve İspanyol piyadeler, bu sert yüklenme karşısında gerilemek zorunda kalmışlardır. Kartaca ordusunun merkezini yardıklarına inanan piyade de onları izlemiştir. Böylece içbükey bir hal alan merkezde Roma piyadeleri yığılmış ve silahlarını kullanamaz hale gelmişlerdir. Kelt ve İspanyol piyadesinin her iki yanıda tertiplenmiş olan Kartaca piyadelerinin ileri hareketiyle merkezdeki bu sıkışıklık iyice artmıştır.
Merkezde bunlar olurken Hannibal’in sol kanatdaki ağır süvarisi karşısındaki Roma süvarisini dağıtmış, Roma birliklerinin gerisi boyunca hızla ilerleyerek sağ kanattaki Roma süvarisine arkadan saldırmıştır. Bu kanatdaki Roma süvarisinin ezilmesinin ardından ağır süvari bu kez merkezdeki piyadenin gerisinden taarruza girişmiştir. O güne kadarki en kalabalık Roma ordusunun 76 bin mevcudundan ancak 6 bini izleyen katliamdan kurtulabilmiştir.
Roma, Fabius’u tekrar konsül seçmiştir. Ard arda konsüllük süresi yenilenen Fabius, M.Ö. 209 yılında, Hannibal’in üç yıldır elinde tuttuğu Tarentum’u –bugünkü Taranto– geri almıştır. Fabius’un bu stratejisi, Hannibal’in oyununu bozmuştu, Roma’nın müttefiklerinin ona sırt çevirmesini önlemişti.
Hannibal’in kardeşi Hasdrubal, M.Ö. 207 yılında Hannibal’i takviye edecek bir ordu ile kuzey İtalya’ya girmiştir, ancak Metaurus ırmağı kıyılarında karşılaştığı Roma ordusu karşısında yenilgiye uğradı ve bu savaş sırasında tüm askerleriyle birlikte hayatını kaybetti.
İtalya topraklarında bunlar olurken Scipio, Afrika kıyılarına bir çıkartma yaparak Hannibal’i İtalya topraklarından çekilmek zorunda bırakmak yönünde bir strateji ileri sürmüştür. Fabius’la aralarındaki fikir ayrılığı, Scipio’nun Senato’da yeterli desteği bulabilmesini önlemiştir. Senato, Afrika’ya çıkartma yapma girişimini onaylamıştır ancak Scipio, istediği askeri gücü alamamıştır. Yedibin gönüllü ve iki lejyon emrine verilmiştir.
Afrikalı Scipio
Ad:  Scipio.jpg
Gösterim: 1027
Boyut:  14.5 KB
Scipio, M.Ö. 204 yılında Afrika kıyılarına çıkartma yapmıştır. O sırada Afrika’da Kartaca’nın sadece süvari birlikleri vardır. Scipio, ustaca geri çekilme manevralarıyla bu birlikleri tuzağa düşürüp imha etmiştir.
Scipio bu başarısının ardından, M.Ö. 202 yılında ikmal merkezi olarak kullanmak amacıyla Uttica limanını kuşatmıştır. Ancak kuşatma gecikince Kartacalılar yeni kuvvetler derleyip Uttica üzerine yürüme fırsatı bulabilmişlerdi. Scipio, Kartaca komutanı Syphax komutasındaki altmışbin kişilik kuvvetin bölgeye gelmesi üzerine kuşatmayı kaldırmış ve bir yarımadaya çekilmiştir. Sırtı denize dönük olarak yarımadanın kara bağlantısında tahkimat yapmıştır.
Kartaca ordusu da Roma tahkimatının yarımadadan çıkışını kesecek biçimde ordugahını kurmuştur ve iki taraf da birbirinin zayıf anını kollamaya koyulmuştur. Daha sonra Scipio, bir gece baskınıyla Kartaca ordusunu dağıtmıştır.
Bu başarısının ardından Scipio’nun Tunus üzerine yürümesi, Kartaca’nın tüm direnme azmini kırmıştır. Kartaca, barış istemek zorunda kalmış, ancak Roma senatosu barış anlaşmasını daha onaylamadan, Hannibal’in ordusuyla birlikte Afrika’ya dönmesi üzerine barıştan vaz geçmişlerdir.
Hannibal’in Afrika’ya dönmesi üzerine Scipio, Kartaca yakınlarındaki ordugahında bin kadar asker bırakarak Bagdaras vadisi boyunca güneye ilerlemiş ve Kartaca’nın ülkenin iç kesimleriyle olan bağlantısını kesmiştir. Bu ilerleme onun, Masinissa’nın getirdiği süvarilerden oluşan takviye kuvvetleriyle birleşmesini sağlamıştır.
Hannibal’in üzerine yürümesi karşısında Scipio Naraggara’ya –Zama- çekilmiş ve Hannibal kuvvetleriyle muharebeye girmek açısından uygun bulduğu bu bölgede Hannibal kuvvetlerini karşılamıştır. M.Ö. 203 yılında yapılan Zama muharebesi'nde Hannibal’in yenilmesi üzerine Kartaca’nın barış istemekten başka seçeneği kalmamıştır.
Zama yenilgisi üzerine Kartaca, barış anlaşması yapmak zorunda kalmıştır. Savaş tazminatı ödemiş, donanmasını Roma’ya teslim etmiş ve Akdeniz ve İber yarımadalarındaki denetimini geri çekmek zorunda kalmıştır.

III. Pön Savaşı
Numidia kralı Massinissa devletini Kartaca devleti aleyhine genişletmeye karar vermiş ve Kartaca’ya ait birçok limanı işgal etmişti. Bütün bu olaylar esnasında Kartaca durumu Roma’ya şikayet ettikçe, Roma hep Numidia lehinde karar alıyordu. Çünkü bu tarihlerde Kartaca hala kuvvetliydi. Numidia’nın yine Kartaca aleyhine harekete geçtiği bir anda, Kartaca’nın Roma’ya sormadan Numidia ile savaşa başlaması, Roma’ya aradığı bahaneyi vermiş ve Kartaca’ya savaş ilan etmiştir. Sonuç olarak Roma Kartaca’yı mağlup etmiş Africanus Minor ünvanını almış olan Scipio Aemilianus 134’de Consul seçilmiş ve İspanya valiliği kendisine verilmiştir. Numantia açlık neticesinde Scipio Aemilianus’ teslim olmuştur. Uzun seneler düşman kuvvetlerinin toplanma yeri ve Roma yenilgilerinin merkezi olan bu şehir tamamıyla tahrip edilmiş ve halkı esir edilmiştir. Bundan sonra Scipio’ya “Numantinus” zafer ünvanı verilmiştir. Böylece Pireneler’in dağlık kavimleri hariç, bütün yarımada Roma idaresine girmiş oluyordu. Fakat çeşitli zamanlarda yapılan küçük çarpışmalar imparator Augustus zamanına kadar devam etmiştir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
11 Haziran 2012       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Pön Savaşları
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

İ.Ö. 264-146 yılları arasında Roma ile Kartaca arasında yapılan ve Kartaca'nın ortadan kalkması, Batı Akdeniz'in Roma egemenliği altına girmesiyle sonuçlanan savaşlar. İ.Ö. 3. yüzyıl ortalarında Roma, İtalya'nın büyük bir bölümüne egemen olmuş, denizaşırı topraklara sıçramaya hazır güçlü bir devletti. Bu sırada Roma'yı tehdit edebilecek iki güç, Makedonya Krallığı ve Kartaca idi. Bunlardan Kartaca, Sardinya, Balear Adaları'na, Sicilya'nın batısına, tüm Kuzey Afrika'ya hâkim güçlü bir ticaret devletiydi. Pön Savaşları bu iki devlet arasında, üç dönemde yapılmıştır. I. Pön Savaşı İ.Ö. 264-241 yılları arasında oldu. 5. yüzyılda gücünü oldukça yitirmiş olan Kartaca, 4. yüzyılın sonu ve 3. yüzyılın ilk yarısında yeniden güçlenmeye başladı. Bu arada Sicilya'nın tahıl üretimini denetimi altına almak amacıyla harekete geçti. Kartacalılar, yönetici Mamortinus'un çağrısı üzerine Messina'ya yerleştiler. Güney İtalya'daki Yunan kolonileri ve Roma bu ilerlemeden tedirgin olmaya başladı. Kartaca baskısından bıkan Messinalıların yardım isteğini bahane eden Romalılar, Sicilya'ya geçerek Messina'yı işgal ettiler. Böylece birinci savaş başlamış oldu (264). Savaşın ilk yılında Kartaca'nın müttefiki Siraküza Roma'ya yenildi ve barış istemek zorunda kaldı. 263-262'de Agregentum da Roma'nın eline geçti. Kentteki Kartaca kuvvetleri çekildi. Bundan sonra Roma bir donanma oluşturarak Milae'de Kartaca donanmasını yendi. Fakat Roma'nın savaşı Afrika'ya aktarma plânı başarılı olamadı. Afrika'ya çıkan Roma ordusu Bagrades'te ağır bir yenilgiye uğradı (255).

Roma donanmasıysa Kartaca donanmasıyla birçok deniz savaşı yaparak onu yıpratmasına karşın kesin bir sonuç alamadı. Sonunda büyük kayıplara uğrayarak yok oldu. Bu durumdan Kartaca yeteri kadar yararlanamadı. General Hamilkar Barkas'ı Sicilya'ya gönderip Drepanum ve Lilibaceum'u savunmakla yetinerek Afrika'nın fethine girişti. Roma yeniden büyük bir donanma inşa edip bu donanmayla Kartacalı amiral Hanno'yu 241'de Aegates Adaları yakınında yenince Hamilkar Barkas Sicilya'da daha fazla tutunamadı. Yapılan barışa göre Kartaca, Sicilya Adası'nı tümüyle boşalttı, on yılda 3.200 talantonluk savaş tazminatı ödemeyi, Lipari Takımadaları'nı boşaltmayı kabul etti (241). Böylece I. Pön Savaşı Roma'nın üstünlüğüyle sona erdi. Bu barıştan kısa bir süre sonra, Roma ikinci bir antlaşmayla, Kartaca'dan Korsika ve Sardinya adalarını da aldı. II. Pön Savaşı 218-201 yılları arasında oldu. Birinci savaştan çok büyük kayıplarla çıkan Kartaca, bu kayıplarını İspanya'da yeni sömürgeler kurarak gidermeye çalıştı. Bunda da başarılı oldu. Hamilkar, Hasdrubal ve özellikle Hamilkar'ın oğlu Hannibal'ın çabalarıyla İspanya'da pek çok koloni kuruldu; kısa süre içinde Kartaca eski zenginliğine ve büyüklüğüne kavuştu. 221'de Kartaca'nın İspanya'daki kuvvetlerinin başına geçen Hannibal, Roma ile ilişkisi olan Sagantum kentini aldı (219). Bunun üzerine Roma, Kartaca'dan Hannibal'ın kendisine teslimini ve Sagantum'un geri verilmesini istedi. Bu istekleri kabul edilmeyince de Kartaca'ya savaş açtı. II. Pön Savaşı'nda her iki tarafın savaş plânı saldırı esasına dayanıyordu. Hannibal, Kartaca'nın savunması için Afrika'ya bir kıta gönderdi; İspanya'nın savunmasını da kardeşi Hasdrubal'e bıraktıktan sonra Fransa ve Alp Dağları üzerinden İtalya'ya doğru yola çıktı. Bu yolculuk beş ay sürdü ve sonunda 37 fille takviye edilmiş ordusuyla Kuzey İtalya'ya girdi (218).

Önce Kuzey İtalya'da Po Ovası'nda oturan Galler ile ittifak yaptı, onlardan ordusuna asker alarak kayıplarını giderdi. Sonra Roma'ya karşı Trebia (218), Trasimenus (217) ve Cannae (216) savaşlarını kazandı. Fakat bütün çabalarına karşılık ne Roma'yı alabildi ne de müttefiklerini Roma'dan ayırabildi. Buna karşılık Roma, İtalya'da Hannibal'a karşı yıpratma savaşına girerken, asıl sonuç alıcı mücadeleyi İtalya dışına, Sicilya, İspanya ve Afrika topraklarına aktarmayı başardı. Bu taktik, savaşın kaderini Roma lehine çevirdi. Sicilya ve İspanya, Kartaca'nın elinden çıktı. Roma donanması, Hannibal ile Kartaca arasındaki bağlantıyı kesti ve Roma 204'te Publius Cornelius Scipio komutasındaki bir orduyu Afrika'ya çıkardı. Hannibal İtalya'yı terk ederek anavatanının yardımına koştu. Fakat Kartaca önlerinde, Zama'da, Scipio ile yaptığı savaşı kaybetti (202). Bu yenilgi üzerine Kartaca, Scipio'nun istediği barış koşullarını kabul etmek zorunda kaldı. Bu barışa göre Kartaca, Afrika dışındaki bütün topraklarını bıraktı; savaş esirlerini, göçmenleri, savaş fillerini, on tanesi dışında savaş gemilerini tümüyle Roma'ya teslim etti. Roma'nın izni olmadan hiçbir savaşa girmemeyi ve Roma'ya 10.000 talantonluk savaş tazminatı ve rehineler vermeyi kabul etti (201). Böylece 17 yıl süren ikinci savaş da Roma'nın başarısıyla sona erdi. Kartaca güçlü bir devlet olmaktan çıktı ve Roma, Batı Akdeniz bölgesine egemen oldu. III. Pön Savaşı 149-146 yılları arasında yapıldı. II. Pön Savaşları'ndan sonra Hannibal, Kartaca Devleti'nin başına geçmişti. Aldığı önlemler sayesinde Kartaca yeniden kendini toparladı, ekonomik bakımdan Batı Akdeniz'in güçlü devletlerinden biri oldu. Kartaca'nın güçlenmesi Roma'yı tedirgin etmekteydi. Roma'nın baskısıyla Hannibal, Kartaca'yı terk etti. Bir süre sonra Roma'nın müttefiki Numidia Kralı Massinisa ile Kartaca arasında anlaşmazlık çıktı.

Massinisa, Kartaca topraklarına saldırmaya ve ele geçirmeye başladı. Massinisa'nın saldırılarından bıkıp usanan Kartaca'nın, saldırılara karşılık vermesi Roma'ya uzun zamandır aradığı fırsatı yaratmış oldu. Kartaca'nın, Roma'nın izni olmadan bir Roma müttefikiyle savaş yaptığını, dolayısıyla barışı bozduğunu ileri sürerek Kartaca'ya savaş açtı. Bu durumda Kartaca kayıtsız şartsız teslim olmayı ve rehineler vermeyi önerdi. Roma önce bunları kabul ettiyse de bir süre sonra Kartaca kentinin boşaltılıp yıkılmasını, kıyıdan on kilometre içeride yeni bir kent kurulmasını şart koştu. Kartaca'yı Akdeniz'den uzaklaştırma amacını güden bu teklif üzerine Kartacalılar tüm güçlerini bir araya getirerek Roma'ya karşı savunmaya geçtiler. Romalılar bütün çabalarına karşın Kartaca'yı düşüremediler. 147'de Scipio'nun torunu Scipio Aemillianus, Afrika ordusunun başına getirildi. Romalılar ancak 146'da Kartaca'ya girebildi. Kent, mezarlarına varıncaya dek yakılıp yıkıldı. Halkı köle olarak satıldı. Kartaca topraklarında bir Roma eyaleti, "Provincia Afrika" kuruldu. Kartaca'nın yok olmasıyla sonuçlanan Pön Savaşları, Roma'yı da yıprattı. Roma'da ve İtalya'da nüfus azaldı. Buna bağlı olarak tarım topraklarının bir bölümü terk edildi. Küçük toprak sahipleri topraklarını kaybederek yoksullaşırken bazı kişiler büyük topraklara ve zenginliklere sahip oldular. Vergi toplayarak ve ordulara donatım sağlayarak şövalyeler servet yaptılar. Küçük toprak sahiplerinin topraklarını kaybettikten sonra kentlere göç etmesiyle kent pleblerinin sayısı ve yoksulluğu arttı. Senato güçlendi, generaller aşırı bir saygınlık kazandılar. Özellikle bu son gelişmeler nedeniyle Roma demokrasisi bozulmaya başladı.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
theMira

Benzer Konular

1 Şubat 2012 / RuffRyders Oyunlar
22 Haziran 2010 / GusinapsE Osmanlı İmparatorluğu
21 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Tarih
2 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Tarih
13 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Tarih