Arama

Türkiye ve Türklerde Tarihteki İlkler - Sayfa 23

Güncelleme: 27 Şubat 2013 Gösterim: 73.195 Cevap: 230
CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
2 Kasım 2008       Mesaj #221
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
İLK ADALET BAKANI
Sponsorlu Bağlantılar

Tarihimizde ilk Adalet Bakanı (Adliye Nazırı) Cevdet Paşa' dır. 6 Mart 1868 günü bu görevin başına getirilen Cevdet Paşa, adliye teşkilatının en başı ve sorumlusu olarak hizmet verdi.

Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...
CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
2 Kasım 2008       Mesaj #222
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
İLK OSMANLI AKÇESİ (Gümüş para)
Sponsorlu Bağlantılar

Osmanlılarda ilk akçe, yani gümüş para, 1329 yılında Orhan Gazi zamanında bastırıldı. Üç çeşit olan bu paralar, beş akçelik, bir akçelik ve üstünde Orhan Gazi' nin üçüncü saltanat yılını gösteren 3 sayısı olan akçedir.

Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...
CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
2 Kasım 2008       Mesaj #223
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...

İLK ARKEOLOJİK KAZI

1822 doğumlu Alman arkeolog Heinrich Schilemann Rusya' da ticaret yaparak biriktirdiği paraları, kazılarına harcadı. Ülkemizde yapılan ilk arkeolojik kazıyı gerçekleştiren Schlimann, " Truva' yı bulan adam " olarak tarihe geçti.
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...
CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
2 Kasım 2008       Mesaj #224
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...

İLK AKDENİZ OYUNLARI


Akdeniz' de kıyıları olan ülkeler arasında bütün spor dallarında yapılan yarışmaların ilki, 1971' de Türkiye' de İzmir' de yapıldı. Akdeniz Oyunları' nın ilki ise Mısır' da düzenlenmişti. Bu oyunlar, her 4 yılda bir, bir başka Akdeniz ülkesinde olimpiyat oyunlarının kurallarına uygun olarak yapılır.
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...
CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
2 Kasım 2008       Mesaj #225
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...

İLK ANNELER GÜNÜ

Ülkemizde ilk Anneler Günü, " Kadınlar Derneği " nin aracılığıyla 1955 yılında kutlandı. Anneler Günü' nün dünyanın birçok ülkesinde Mayıs ayının ikinci pazar gününde kutlanması gelenek haline gelmiştir. Dünyada ilk Anneler Günü ise, Amerika' da kutlanmış, daha sonra öteki ülkelere yayılmıştır.
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...
ışık - avatarı
ışık
Ziyaretçi
2 Kasım 2008       Mesaj #226
ışık - avatarı
Ziyaretçi
Türkiye'de mesleklerine göre ilk kadınlar listesi

Cumhuriyet
'le birlikte pek çok hakka sahip olan Türkkadınları, bu kazanımlarla beraber pek çok mesleğe de el attılar ve icra ettikleri mesleklerde ilk oldular.

İlk kadın avukat: Süreyya Ağaoğlu
İlk kadın bakan: Prof.Dr. Türkan Akyol
İlk kadın başbakan: Prof.Dr. Tansu Çiller
İlk kadın başhekim: Dr.Gönül Bingöl
İlk kadın belediye başkanı: Müfide İlhan
İlk kadın büyükelçi: Filiz Dinçmen
İlk kadın çöpçü: Elif Yazgandır
İlk kadın danıştay başkanı: Füruzan İkincioğulları
İlk kadın danıştay üyesi: Şükran Esmerer
İlk kadın dışişleri görevlisi: Adile Ayla
İlk kadın dişhekimi: Ferdane Bozdoğan Erberk
İlk kadın doktor: Safiye Ali
İlk kadın eczacı: Rukiye Kanat Arran
İlk kadın emniyet müdürü: Feriha Sanerk
İlk kadın fotoğrafçı: Semiha Es
İlk kadın gazeteci: Selma Rıza
İlk kadın genel müdür: Mükerrem Aker
İlk kadın hakim: Suat Berk
İlk kadın hazine genel müdürü: Aysel Gönül Öymen
İlk kadın hemşire: Esma Deniz
İlk kadın hesap uzmanı: Müşeref Çallılar ve Güzide Amark
İlk kadın heykeltraş: Sabiha Bengütaş
İlk kadın jet pilotu: Leman Altınçekiç
İlk kadın karakol amiri: Nevlan Kulak
İlk kadın kaymakam: Özlem Bozkurt
İlk kadın kimyacı: Prof.Dr. Remziye Hisar
İlk kadın makinist: Seher Aytaç
İlk kadın milli eğitim müdürü: Güler Karakülah
İlk kadın milli maç hakemi: Lale Orta
İlk kadın müzeci: Seniha Sami
İlk kadın orman mühendisi: Binnaz Zehra Sert
ilk kadın opera santçısı: Semiha Berksoy
İlk kadın petrol mühendisi: Halide Ural Türktan
İlk kadın pilot: Sabiha Gökçen
İlk kadın polis memuru: Betül Diker
İlk kadın profesör: Prof.Dr. Fazıla Şevket Giz
İlk kadın radyo spikeri: Emel Gazimihal
İlk kadın rektör: Prof.Dr. Saffet Rıza Alpar
İlk kadın savcı: Işıl Tüzünkan Koçhisarlıoğlu ve Meliha Sanu
İlk kadın sayıştay üyesi: Fahrünisa Etmen
İlk kadın sendika başkanı: Dervişe Koç
İlk kadın subay: Ülkü Sema Toksöz
İlk kadın TBMM başkanvekili: Neriman Neftçi
İlk kadın tiyatro oyuncusu: Afife Jale
İlk kadın televizyon spikeri: Nuran Devres
İlk kadın vali: Lale Aytaman
İlk kadın veteriner: Sabire Aydemir
İlk kadın yargıtay üyesi: Melahat Ruacan
İlk kadın yüksek idare mahkemesi başkanı: Firdevs Menteşe
İlk kadın yüksek mimar: Münevver Gözeler
İlk kadın yüksek mühendis: Sabiha Ecebilge
İlk kadın zabıta memuru: Afife İpek
İlk kadın ziraat mühendisi: Nezahat Süer
Son düzenleyen CrasHofCinneT; 2 Kasım 2008 18:29
mustisen - avatarı
mustisen
Ziyaretçi
5 Ocak 2009       Mesaj #227
mustisen - avatarı
Ziyaretçi
teşekkürler elinize sağlık

elinize sağlık çok güzel paylaşım teşekkürler
Son düzenleyen mustisen; 5 Ocak 2009 20:07 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
4 Aralık 2012       Mesaj #228
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
İNKİLAPLAR, İLKELER VE DIŞ POLİTİKA

1. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’tır
2. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’dir
3. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı İsmet İnönü’dür
4. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulan ilk siyasi partisi Cumhuriyet Halk Fırkası’dır (9 Ağustos 1923)
5. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk muhalefet partisi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’dır (17 Kasım 1924)
6. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüksek okulu 1925’te Ankara’da açılan Hukuk Mektebi’dir
7. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk özel bankası 1924 yılında kurulan Türkiye İş Bankası’dır
8. Türkiye Cumhuriyeti’nde hukuksal alanda kadın erkek eşitliği ilk defa Medeni Kanun ile gerçekleşmiştir
9. Meclis hükümeti sisteminden kabine sistemine geçiş ilk kez Cumhuriyetin ilanıyla gerçekleşmiştir
10. Eğitimde ikiliğe son verilerek eğitimin birleştirilmesi ilk kez Tevhid-i Tedrisat Kanunun ile gerçekleşmiştir
11. Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun ilanı ile laik eğitim sistemine geçilmiştir
12. Yeni Türk Devleti’nde milli ekonomi ilkesi ilk kez Misak-ı İktisadi ile gerçeklemiştir (14 Mart 1923)
13. Tarımı modernleştirmek ve geliştirmek amacıyla kurulan ilk kurum Yüksek Ziraat Enstitüsüdür
14. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk demir - çelik fabrikası Karabük’te 1939’da kurulmuştur
15. Laik T.C.Devletini yıkmaya yönelik ilk isyan Şeyh Sait isyanıdır (13 şubat 1925)
16. Yeni Türk devletinin ekonomi esasları ilk kez İzmir İktisat Kongresinde belirlenmiştir
17. Türkiye Cumhuriyetinin inkılap hareketlerin en yoğun yaşandığı dönem 1923-1934 arasıdır
18. Türkiye Cumhuriyetindeki ilk nüfus sayımı 28 ekim 1927’de yapılmıştır
19. Laiklik ilkesi doğrultusunda gerçekleştirilen ilk inkılap hareketi saltanatın kaldırılmasıdır
20. Boğazlar üzerinde Türk egemenliğinin tam anlamıyla sağlanması Montrö Boğazlar Sözleşmesiyle gerçekleşmiştir
21. Hatay cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen’dir
22. 1937’de Atatürk’ün diğer ilkeleriyle birlikte “laiklik” doğrudan anayasaya girmiştir
23. Kadınlar Türkiye’de ilk kez 1930 belediye, 1937 milletvekili seçimlerine katılarak siyasi hayata girmişlerdir
24. Türkiye’de topraksız köylüye toprak kazandırmayı amaçlayan ilk kanun 1929’da çıkarılmıştır
25. Modern tarih yazıcılığı alanında ilk çalışmalar T.T.K.’nın açılmasıyla başlamıştır (12 Nisan 1931)
26. Yabancı okullar ve dış borçlar konusunda Türkiye ile en çok çatışan devlet Fransa’dır
27. Tarımı geliştirmek için atılan ilk önemli adım Aşar vergisinin kaldırılmasıdır
28. Türkiye ile İngiltere’nin Lozan görüşmelerinde anlaşamamasının en önemli nedeni “Musul meselesidir”
29. Yeni Türk devletinde laik hukuk düzeninin kurulması konusunda atılan ilk ciddi adım Medeni Kanun’un kabul edilmesidir (17 Şubat 1926)
30. Dünya barışına katkı sağlamak için Türkiye cumhuriyetinin ilk ciddi girişimi milletler cemiyetine üye olmaktır
31. Hatay’ın anavatana katılması ile Türkiye Suriye sınırı en son şeklini almıştır
32. Musul meselesinin Türkiye’nin aleyhine sonuçlanmasındaki en önemli etken Şeyh Sait isyanıdır
33. Yeni Türk Devletinde kapitülasyonların son izlerinin silinmesi Kabotaj kanunu ile gerçekleşmiştir
34. Türk toplumunun eğitim ve kültür seviyesinin artması için atılan en ciddi adım Harf İnkılabıdır
35. Harf inkılabının Türk halkı tarafından benimsenmesi için yapılan ilk faaliyet Millet Mekteplerinin açılmasıdır
36. Türk dilinin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarılması için yapılan ilk ciddi faaliyet Türk Dil Kurumun açılmasıdır
37. Türkiye’nin ilk özel okulu Ted Koleji’dir (1929)
38. Türkiye - Irak sınırının bugünkü şekliyle çizilmesi 1926 Ankara anlaşmasıyla gerçekleşmiştir
39. II.Dünya Savaşı öncesinde Türkiye’nin doğu sınırını güvence altına almak için Sadabad Paktını imzalamıştır
40. Türkiye’nin II.Dünya savaşı çıkma ihtimaline karşı kendinin korumak için yaptığı ilk siyasi eylem Balkan Paktını imzalanmasıdır
41. Yeni Türk Devletinin özel sektörü desteklemek için yaptığı ilk eylem Teşviki Sanayi Kanunu’nun çıkarılmasıdır
42. Anayasa Mahkemesinin kurulması ilk kez 1961 Anayasasında yer almıştır
43. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kapatılmasıyla çok partili hayata geçiş denemeleri ilk kez başarısız olmuştur
44. 1961 anayasası kişi hak ve özgürlüklerin en geniş şekilde verildiği anayasadır
45. Yeni Türk Devletinin cumhurbaşkanının, başbakanının ve TBMM başkanının ilk kez belirlenmesi cumhuriyetin ilanıyla gerçekleşmiştir
46. En fazla yürürlükte kalan anayasa 1924 anayasasıdır
47. Milletvekili seçiminin 5 yıl cumhurbaşkanı seçiminin 7 yılda bir yapılması ilkesi ilk kez 1982 anayasasında yer almıştır
48. Cumhuriyet dönemi anayasalarının Osmanlı anayasalarından ayrılan en önemli farkı egemenliğin halka ait olmasıdır
49. II.Dünya barışı bitiminden sonra galip devletlerin dünya politikalarını belirlemek için yaptığı ilk toplantı Yalta Konferansıdır (1945)
50. II.Dünya Savaşında en karlı çıkan devletler Rusya ve ABD

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER VE AYAKLANMALAR

1. TBMM’nin topraklarını işgal eden düşmanlarına karşı açılan ilk cephe Doğu Cephesi’dir
2. Misak-ı Milli’yi gerçekleştirme yolunda TBMM’nin kazandığı ilk siyasi başarı Gümrü Barış Antlaşması’dır
3. TBMM’nin varlığını tanıyan ilk Müslüman devlet Afganistan’dır
4. TBMM’nin siyasi varlığını ilk tanıyan büyük devlet Sovyet Rusya’dır (Moskova Antlaşması )
5. TBMM’nin siyasi varlığını ilk tanıyan devlet Ermenistan’dır (Gümrü)
6. TBMM’nin siyasi gücünü tanıyan ilk İtilaf devleti Fransa’dır (Ankara)
7. Doğu sınırı ilk defa Kars Antlaşmasıyla günümüzdeki haline getirilmiştir
8. Milli mücadeleye saygı duyarak Anadolu’dan çekilen ilk devlet İtalya’dır (II. İnönü)
9. Mustafa Kemal’in başkomutan olarak katıldığı ilk savaş Sakarya Savaşıdır
10. Kütahya - Eskişehir savaşları Kurtuluş savaşında alınan ilk ve tek yenilgidir (24 Temmuz 1921)
11. TBMM ordularının katıldığı ilk taarruz savaşı başkomutanlık Meydan Muharebesidir
12. İtilaf devletleri milli mücadelenin başarıya ulaştığını ilk defa Lozan antlaşmasıyla kabul etmiştir
13. Kurtuluş savaşında ilk düzenli ordu batı cephesinde faaliyet göstermiştir
14. Batı cephesinde düzenli ordunun kazandığı ilk askeri başları I.İnönü Zaferidir
15. Güneyde işgalcilere karşı en büyük direniş Fransız ve Ermenilere karşı olmuştur
16. İşgallere karşı tepki olarak düzenlenen ilk miting Adana Kozan’da gerçekleştirilmiştir
17. Yeni Türk Devleti kendi adını ilk kez Gümrü antlaşmasında “Türkiye” olarak belirtmiştir
18. Moskova Antlaşmasıyla Gürcistan’a bırakılan Batum, Misak’ı Milli’den verilen ilk tavizdir
19. Yeni Türk Devletinin ekonomik bağımsızlığını tanıyıp kapitülasyonlardan vazgeçen ilk devlet Sovyet Rusya’dır
20. Doğu sınırlanın kesin olarak çizildiği antlaşma Kars Antlaşmasıdır (13 ekim 1921)
21. Sakarya savaşı TBMM’nin yaptığı son savunma savaşıdır
22. Mustafa Kemal Paşa ordudaki görevinden istifa ettikten sonra askerlik görevine ilk defa Sakarya savaşı ile dönmüştür
23. Osmanlı Devleti’nin hukuken sona erdiren antlaşma Mudanya Ateşkes Antlaşmasıdır
24. Osmanlı Devleti’nin fiilen sona erdiren antlaşma Mondros Ateşkes Antlaşmasıdır
25. Kuva-y ı milliye yerine düzenli birliklerin gerekliliğini ispatlayan ilk savaş I. İnönü Savaşıdır
26. İtilaf devletlerinin TBMM’nin siyasi varlığını ilk kez kabul etmesi Londra Konferansı ile gerçekleşmiştir (21 Şubat-12 Mart 1921)
27. kurtuluş savaşı sırasında İtilaf devletlerinin ilk ve tek şartsız ateşkes teklifi Büyük Taarruz’dan sonradır (26 Ağustos - 18 Eylül 1922)
28. Milli mücadelenin haklılığı ilk kez Londra Konferansında kabul edilmiştir
29. Mudanya Ateşkes Antlaşması İsmet İnönü’nün ilk siyasi başarısıdır (1922)
30. Kurtuluş savaşının askeri safhası sona erip diplomatik safhasının başlaması Mudanya Ateşkes Antlaşması ile gerçekleşmiştir
31. Büyük Taarruz Savaşının kazanılması ile kurtuluş savaşının askeri safhası sona ermiştir
32. Kurtuluş savaşında İstanbul’un TBMM kuvvetlerinin eline geçmesi ilk kez Mudanya Ateşkes Antlaşması ile gerçekleşmiştir
33. TBMM kurtuluş savaşı sırasında ilk dış yardımı Sovyet Rusya’dan almıştır
34. Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye ile Fransa arasındaki savaş hali 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması ile sona ermiştir
35. TBMM’nin kurtuluş savaşı sırasında gerçekleştirdiği ilk devrim saltanatın kaldırılmasıdır (1 Kasım 1922)
36. İtilaf devletlerin birlikte işgal ettikleri ilk Osmanlı toprağı Boğazlardır
37. İngilizlerin yalnız olarak işgal ettikleri ilk Osmanlı vilayeti Musul’dur
38. Temsil kurulu TBMM açılıncaya kadar kurtuluş mücadelesini yürüten tek organdır
39. Temsil heyetinin ilk icraatı Ali Fuat Paşa’yı Anadolu Kuvayı Milliye komutanlığına atanmasıdır
40. Türk halkının kurtuluş savaşına topyekün katılması ilk defa Tekalifi Milliye emirleri ile gerçekleşmiştir
41. Mudanya Ateşkes Antlaşması ile İstanbul hükümeti itilaf devletlerince ilk defa yok sayılmıştır
42. Lozan’da Türk delegasyonunun kesinlikle taviz vermediği konular Ermeni Meselesi ve Kapitülasyonlar’ dır
43. İlk düzenli Kuvayı milliye hareketi batı Anadolu’da (Ayvalık) Yunanlılara karşı başlatılmıştır
44. Mustafa Kemal Paşa’ya Mareşallik ve Gazilik unvanları Sakarya Savaşından sonra verilmiştir
45. TBMM, Mudanya Ateşkes Antlaşması ile Doğu Trakya, İstanbul, Boğazlar bölgeleri savaşmadan ele geçirmiştir


KONGRELER, TBMM, AYAKLANMALAR, SEVR

1. Milli mücadelenin başlaması için atılan ilk adım Havza genelgesidir
2. Havza Genelgesi halkı işgallere karşı protesto etmeye çağıran ilk belgedir
3. Milli irade kavramı ilk defa Amasya Genelgesi’nde ortaya atılmıştır
4. Vatanın kurtuluşu için ortak hareket edileceği ilk defa Amasya Genelgesinde açıklanmıştır
5. Kurtuluş savaşının gerekçesi ilk defa Amasya genelgesinde açıklanmıştır
6. Rejimin değişeceğini belirten ilk karar Amasya Genelgesi’nde yer almıştır
7. Osmanlı Hükümetinin sorumluluğunu yerine getiremediği ilk kez Amasya Genelgesi’nde açıklanmıştır
8. Amasya Genelgesi Mustafa Kemal’in yayınladığı ilk ihtilal bildirgesidir
9. Mustafa kemal’in başkanlığını yaptığı ilk siyasi oluşum Temsil Heyeti’dir
10. Manda ve Himaye’nin reddi ile milli egemenliğin koşulsuz gerçekleşeceği ilk defa Erzurum Kongresi ile duyurulmuştur
11. Sivas Kongresinin toplanacağına ilk defa Amasya Genelgesinde karar verilmiştir
12. Amasya Genelgesinde alınan kararlar ilk def Erzurum Kongresinde hayata geçirilmiştir
13. Misak-ı Milli sınırları ilk defa Sivas Kongresinde tüm yurttan gelen delegelerin katılımı ile kararlaştırılmıştır
14. Kurulacak olan ulusal iradeye dayalı yeni devletin temelleri ilk defa Erzurum Kongresinde atılmıştır
15. İstanbul Hükümetine alternatif bir hükümet ilk defa Erzurum Kongresinde oluşturulmuştur (Temsil Heyeti)
16. Vatanın bütününü ilgilendiren ilk kararlar Erzurum Kongresinde alınmıştır
17. Sivas Kongresi milli mücadele döneminde toplanan ilk ulusal kongredir
18. Manda ve Himaye fikrinin tüm ulus tarafından reddi ilk defa Sivas Kongresinde gerçekleşmiştir
19. Damat Ferit Paşa Hükümetinin istifa etmesi Temsil heyetinin ilk siyasi başarısıdır
20. Ulusal örgütlenme ilk defa Sivas Kongresinde gerçekleşmiştir
21. İstanbul hükümeti Anadolu’daki milli mücadele taraftarlarını ilk defa resmi olarak Amasya Görüşmelerinde tanımıştır
22. Yeni Türk Devletinin ilk meclisi 23 nisan 1923‘de Ankara’da açılmıştır
23. TBMM’nin ilk anayasası 20 Ocak 1921’de kabul edilen Teşkilat- ı Esasi’dir
24. İlk meclisin ve hükümetin başkanı Mustafa Kemal’dir
25. İlk hükümetinin üyeleri TBMM arasından seçilmiştir
26. TBMM’ye karşı çıkan ayaklanmalara için alınan ilk önlem İhanet-i Vataniye yasasıdır
27. Güçler birliği ilkesi ilk defa I.TBMM’de uygulanmaya başlamıştır
28. Dünya savaşı sonunda İttifak devletleriyle imzalanan son antlaşma Sevr Antlaşmasıdır (1920)
29. Mustafa Kemal Paşa cumhuriyetin ilk kabinesini kurma görevini İsmet İnönü’ye verdi
30. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının 17 Kasım 1924 yılında kurulmasıyla ilk defa çok partili yaşama geçilmiştir
31. Temsil Heyeti TBMM açılıncaya kadar milli mücadeleyi yürüten tek kurumdur
32. Temsil Heyeti’nin ilk icraatı Ali Fuat Paşa’nın Anadolu Kuvayı Milliye komutanlığına atanmasıdır
33. Sivas Kongresi sonrasında Damat Ferit Paşa Hükümetinin düşürülmesi Temsil Heyeti’nin kazandığı ilk siyasi başarıdır
34. Anadolu’daki milli mücadeleyi destekleyen uluslararası ilk siyasi belge Amiral Bristol raporudur
35. Kurtuluş savaşı sırasında milli sınırlardan ilk kez Erzurum Kongresi’nde söz edilmiştir
36. Manda ve himaye düşüncesinin reddedilmesi ilk defa Erzurum Kongresinde gerçekleşmiştir
37. Temsil Heyeti’nin faaliyetlerini ulusa duyurmak için gerçekleştirilen ilk icraat “İradeyi Milliye” gazetesidir
38. Kurtuluş mücadelesinin bölgesellikten çıkıp ulusallığa geçmesi ilk defa Erzurum Kongresi ile başlamıştır
39. Halk temsilcilerinin bir araya gelip kararlar almaya başladığı ilk kongre Erzurum Kongresidir
40. TBMM’nin açılması ile İstanbul Hükümeti ilk kez doğrudan yok sayılmıştır
41. Milli egemenlik ilkesi ilk kez TBMM’nin açılması ile hayata geçirilmiştir
42. TBMM, Milli iradeye dayalı ilk meclistir
43. TBMM’nin çıkardığı ilk kanun Ağnam vergisidir
44. Boğazların uluslararası bir komisyon tarafından yönetilmeye başlanacağına ilk kez Wilson Prensiplerinde bahsedilmiştir
45. Mustafa Kemal’in askerlik görevinden istifa edip sivil olarak milli mücadeleye başlaması Erzurum Kongresinden önce gerçekleşmiştir
46. Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışıyla ilk defa Milli Mücadele hareketi başlamıştır
47. Kuva-yı Milliye hareketini Batı Anadolu’da başlatan ilk cemiyet Reddi İlhak Cemiyetidir
48. Amasya Genelgesi ilk defa Erzurum kongresinde onaylanmıştır
49. TBMM’nin açılmasıyla İstanbul Hükümeti ilk kez doğrudan yok sayılmıştır
50. Milli mücadeleye yönelik ilk ayaklanma İngilizlerin güdümlü Anzavur Ayaklanmasıdır (1 Eylül 1919)




20. YY. OSMANLI DEVLETİ, MONDROS, CEMİYETLER, KUVAY-I MİLLİYE

1. Osmanlı topraklarının I. Dünya Savaşında paylaşıldığı ilk gizli antlaşma Sykes Picot Antlaşması’dır
2. Osmanlı Devleti’nden ayrılarak bağımsızlığını kazanan son Balkan devleti Arnavutluk’tur (1913)
3. Osmanlı Devleti’nde meşrutiyet için yapılan ilk girişim Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesidir
4. Bulgaristan’ın sınırlarının ilk defa Ege denizine çıkması I. Balkan Savaşının sonunda gerçekleşmiştir
5. Türkçülük akımı ilk defa II. Balkan Savaşının sonunda devlet politikası haline gelmiştir
6. Manda ve himayecilik fikri ilk defa I.Dünya Savaşının sonunda ortaya çıkmaya başlamıştır
7. Tank, denizaltı, nükleer silahlar ilk defa I.Dünya Savaşında kullanılmıştır
8. Türk milletinin bütününe yönelik yapılabilecek bir işgalin belirtisi ilk kez Mondros Ateşkes Antlaşması’nda ortaya çıkmıştır (30 Ekim 1918)
9. Mondros Ateşkes Antlaşması ile ilk defa Osmanlı Devleti fiilen ortadan kalkmıştır
10. Kuvay-ı Milliye deyimini ilk defa İstanbul Milli Kongre Cemiyeti kullanmıştır
11. Mondros Ateşkes Antlaşması ile başlayan işgallere Türk milletinin ilk tepkisi direniş cemiyetleri kurmak olmuştur
12. Mondros Ateşkesinden sonra ilk işgal edilen yer Musul olmuştur ( İngiltere-3 Kasım 1918)
13. İzmir ve çevresinin Yunanistan’a verilmesi ilk defa Paris Konferansı’nda kararlaştırılmıştır
14. Kuvay-ı Milliye hareketi ilk defa Yunan işgaline karşı kurulmuştur
15. Manda ve himaye fikri İtilaf Devletleri tarafından ilk defa Paris Konferansında atılmıştır
16. İşgallere karşı kurulan ilk direniş cemiyeti Trakya Paşaeli Cemiyeti’dir
17. İşgallere karşı ilk tepki Aralık 1918’de Hatay Dörtyol’da başlamıştır
18. Batıda Yunan işgaline karşı ilk cephe Ayvalık’ta açılmıştır
19. Batıdaki tüm direniş cemiyetleri Balıkesir Kongresinde bir çatı altında toplanmıştır
20. Milli mücadelenin haklılığı dünyaya duyuran ilk belge Amiral Bristol raporudur
21. İşgallere karşı ilk tepki güneyde Fransızlara karşı gerçekleşmiştir
22. I. Dünya Savaşını bitiren en önemli gelişme ABD’nin savaşa girmesidir
23. I. Dünya barışı bitiminden sonra galip devletlerin dünya politikalarını belirlemek için yaptığı ilk toplantı Paris Barış Konferansıdır (1919)
24. Amiral Bristol Raporu İzmir’in işgaline karşı ilk dış tepkidir
25. Ulusal bilincin yurt sathına yayılması ilk defa İzmir’in işgaliyle birlikte başlamıştır
26. İtilaf Devletleri arasında Anadolu’nun paylaşımı konusunda ilk görüş ayrılıkları Paris Barış Konferans’ında ortaya çıkmıştır
27. Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşında galip geldiği tek cephe Çanakkale cephesidir
28. İngiliz donanması I. Dünya Savaşı’nda ilk yenilgisini Çanakkale Savaşlarında almıştır (1915)
29. Osmanlıcılık düşüncesi Balkan Savaşlarından sonra ilk defa terk edilmeye başlamıştır
30. Osmanlı ordusunda particilik tartışmaları ilk defa Balkan Savaşları sırasında ortaya çıkmıştır
31. Osmanlı Devleti’nde Türkçülük akımı ilk defa Balkan Savaşlarından sonra devlet politikası haline gelmeye başlamıştır
32. Ümmetçilik politikasının başarısız olduğu ilk defa Hicaz – Yemen cephesinde alına yenilgilerden sonra anlaşılmıştır
33. Mustafa Kemal Paşa’nın emperyalistlere karşı ilk silahlı mücadelesi Trablusgarb savaşıdır (1911)
34. Osmanlı Devleti ile İtalya arasında imzalanan ilk antlaşma Uşi Antlaşmasıdır (1911)
35. Manda ve himayecilik fikri ilk defa I. Dünya Savaşından sonra ortaya çıkmaya başlamıştır
36. Trablusgarp Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’da kaybettiği son toprak parçasıdır
37. Mondros Ateşkes Antlaşması maddelerine uymayarak ordusunu terhis etmeyen tek Osmanlı komutanı Kazım Karabekir Paşa’dır
38. Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşında savaştığı ilk taarruz cephesi Kafkas Cephesidir
39. Osmanlı Devleti’nin kaybettiği halde toprak kazandığı tek cephe Kafkas Cephesidir
40. İzmir’de yunan askerlerine kurşun sıkarak Kuvayı Milliye hareketini başlatan gazeteci Hasan Tahsin’dir
41. I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan ilk barış antlaşması İtilaf Devletleri ile Almanya arasında imzalanan Versailles’dir
42. I. Dünya Savaşı sonunda en kazançlı çıkan devlet ABD’dir
43. I. Dünya Savaşından çekilen ilk devlet Japonya’dır
44. İtilaf Devletlerinin birlikte işgal ettikleri ilk Osmanlı toprağı Boğazlardır
45. İngilizlerin yalnız olarak işgal ettiği ilk Osmanlı Vilayeti Musul’dur
46. Arapların Hıristiyan azınlıktan sonra Osmanlı yönetiminden ayrılması ilk defa I. Dünya savaşından sonra gerçekleşmiştir
47. Sivil savunma teşkilatının kurulması gerekliliği ilk defa I. Dünya Savaşından sonra ortay çıkmıştır
48. Milli mücadele döneminde en uzun süre işgal altında kalan şehir İstanbul’dur
49. Tank, denizaltı ve kimyasal silahlar ilk defa I. Dünya savaşında kullanılmıştır
50. I. Dünya Savaşından çekilen ilk ittifak devleti Bulgaristan’dır



DAĞILMA DÖNEMİ VE ISLAHATLAR

1. Osmanlı Devletinde milliyetçilik akımından kaynaklanan ilk azınlık isyanı Sırp isyanıdır (1804)
2. Osmanlı padişahlarının yetkileri sınırlandıran ilk belge Sened-i İttifak’tır (1808)
3. Osmanlı Devletinden ayrılarak bağımsızlığını kazanan ilk ulus Yunanlılardır (1829- Edirne Antlaşması)
4. Boğazlar sorunu ilk defa Hünkar İskelesi antlaşması ile ortaya çıkmıştır (1833)
5. Osmanlı Devleti Hünkar İskelesi Antlaşması ile ilk defa Avrupalı bir devletle ittifak antlaşması imzalamıştır (Rusya)
6. Osmanlı Devleti’nin yarı sömürge haline gelmeye başlaması ilk defa Balta Limanı Ticaret Sözleşmesi ile başlamıştır (1838)
7. Padişahın üstünde kanun gücünün var olduğu ilk defa Tanzimat fermanıyla kabul edilmiştir (1839)
8. Osmanlı Devletinde anayasallaşma süreci ilk defa Tanzimat Fermanı ile başlamıştır (1839)
9. İlk demir yolu Tanzimat döneminde yapılmaya başlamıştır (1866)
10. Telgraf ilk defa Tanzimat döneminde kullanılmaya başlanmıştır (1854)
11. Laik kanunlar ilk defa Tanzimat döneminde çıkarılmaya başlamıştır
12. Azınlıklar ilk defa özel mülkiyet edinme hakkına Islahat Fermanı ile kavuşmuşlardır(1856)
13. Osmanlı kanunları ilk defa Islahat Fermanı ile azınlıkların diline çevrilmiştir
14. İşkence ve dayak ilk defa Islahat fermanı ile yasaklanmıştır (1856)
15. Osmanlı devletinde ilk gazete “Takvim-i Vekayi” adıyla II. Mahmut zamanında çıkarılmaya başlamıştır
16. Eyalet sistemi ve Divan’ı Hümayun ilk defa II. Mahmut zamanında kaldırılmıştır
17. Memurların merkezden atanarak maaşa bağlanması ilk defa II. Mahmut devrinde başlamıştır
18. Avrupa’ya öğrenci gönderilmesine ilk defa II. Mahmut zamanında başlanmıştır
19. Osmanlı Devleti’nde ilk silah fabrikası II.Mahmut döneminde açıldı
20. Osmanlı Devleti’nde askeri amaçlı ilk nüfus sayımı II.Mahmut döneminde yapıldı (1831)
21. İlk bando okulu (Mızıkayı Hümayun) II. Mahmut döneminde kuruldu
22. Batı tarzı ilk okullar II. Mahmut döneminde kuruldu (Tıbbiye ve Harbiye)
23. Polis teşkilatının temelleri ilk defa II. Mahmut zamanında atılmıştır
24. İlk tercüme odası ve Yabancı Dil Okulu II. Mahmut zamanında açılmıştır
25. Osmanlı Devletinde ilk kağıt para “Kaime” adıyla I. Abdülmecit devrinde basılmıştır (1841)
26. Osmanlı Devleti Kırım Savaşı sonrası sonrasında Avrupalı devletlerin himayesine girerek ilk defa bağımsız devlet olma özelliğini yitirmiştir (1856)
27. Osmanlı Devleti ilk defa borç parayı Kırım Savaşı sırasında I. Abdülmecit İngiltere’den almıştır (1854)
28. Osmanlı Devleti ilk defa Paris Antlaşması ile Avrupalı devletler hukukundan yararlanmaya başladı (1856)
29. Osmanlı Devletinde halkın yönetime katılması ilk defa I. Meşrutiyet’in ilanıyla gerçekleşmiştir (1876)
30. İlk Osmanlı Anayasası (Kanuni Esasi) Mithat Paşa başkanlığında bir komisyon tarafından hazırlanarak II. Abdülhamit zamanında ilan edilmiştir (1876)
31. Ermeni sorunu ilk defa Berlin Antlaşması ile uluslararası bir boyut kazandı (1878)
32. Osmanlı devletinde yaşayan azınlıklara ilk ayrıcalık Sırplara verilmiştir (1812-Bükreş)
33. Osmanlı devletinde Tımar ve Zaamet sistemi ilk defa II.Mahmut zamanında kaldırılmıştır
34. Osmanlı devletinde müsadere sistemi ilk defa II. Mahmut zamanında kaldırılmıştır
35. Yurtdışına eğitim amaçlı ilk defa öğrenci gönderilmesi II.Mahmut zamanında gerçekleşmiştir
36. Orta Öğretim kurumları ilk defa II. Mahmut zamanında açılmaya başlanmıştır
37. Osmanlı Devletinde ilk defa padişahın gücünün üstünde bir kanun gücünün olduğuna Tanzimat Fermanıyla kabul edilmiştir
38. Bedelli askerlik uygulamansa ilk defa Islahat Fermanı ile başlanmıştır (1856)
39. Mecelle Kanunu ilk defa I. Meşrutiyet döneminde uygulanmaya başlanmıştır
40. İngiltere’nin XIX. yüzyılda Osmanlı devletinin toprak bütünlüğünü terk ettiğinin ilk kanıtı Kıbrıs’ı işgal etmesidir(1878)
41. Osmanlı Devletinde ilk üniversite (Darülfünun) İstanbul’da 1868’de kurulmuştur
42. Osmanlı devleti ilk defa denge politikasını Fransa’nın Mısır’ı işgali sırasında İngiltere’nin yardım isteğini kabul ederek gerçekleşmiştir
43. Osmanlı Devleti, boğazlar üzerinde egemenlik hakkını kullanarak imzaladığı son antlaşma Hünkar İskelesi Antlaşmasıdır
44. Yeniçeri Ocağı kaldırıldıktan sonra Avrupai tarzda kurulan ilk ordu Asakiri Mansurei Muhammediye’dir
45. Panislavizm düşüncesiyle Osmanlı Devletine karşı ilk isyan Hersek’te ortaya çıkmıştır (1875)
46. Osmanlı Devleti’nin sömürgeci devletlere karşı kuzey Afrika’da kaybettiği ilk toprak parçası Cezayir’dir (1830)
47. Osmanlı Devleti’nde imzalandığı halde yürürlüğe girmeyen ilk antlaşma Ayastefanos Antlaşmasıdır (1878)
48. Türkçülük düşüncesini ilk defa devlet politikası haline getiren İttihat Terakki Partisidir
49. Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda imzaladığı en ağır koşullar içeren antlaşma Berlin Antlaşmasıdır (1878)
50. Berlin Antlaşması Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya’sı arasında imzalanan son antlaşmadır (1878)

DURAKLAMA VE GERİLEME DÖNEMİ

1. Şehzadelerin sancağa gönderilmesi uygulaması ilk defa I. Ahmet zamanında kaldırılmıştır
2. Osmanlı Devleti, Avusturya karşısındaki siyasi ve ekonomik üstünlüğünü ilk defa Zitvatorok Antlaşmasıyla kaybetmiştir (1606)
3. Günümüzdeki Türkiye - İran sınırı ilk defa Kasr-ı Şirin Antlaşmasıyla çizilmiştir
4. Şartlı olarak sadrazamlık görevini ilk kabul eden Köprülü Mehmet Paşa’dır
5. Osmanlı Devleti ilk defa Karlofça (1699) İstanbul (1700) Antlaşmaları ile toprak kaybetmiştir
6. Osmanlı Devleti’nin Rusya ile imzaladığı ilk antlaşma İstanbul Antlaşmasıdır (1700)
7. Osmanlı Devleti’nde ilk ıslahat hareketleri duraklama devrinde başlamıştır
8. Rusya 1700 İstanbul Antlaşması ile ilk defa Karadeniz’e inme imkanına sahip olmuştur
9. Yeniçeriler tarafından öldürülen (kanı dökülen) ilk Osmanlı padişahı II.Osman’dır
10. Yeniçeri Ocağını kaldırarak Türklerden bir ordu oluşturmayı düşünen ilk padişah II. Osman’dır
11. Mali alanda ilk kez ıslahat yapan ve modern anlamda resmi bütçe hazırlayan Tarhuncu Ahmet Paşa’dır
12. Rusya, 1700 İstanbul antlaşması ile ilk kez İstanbul’da elçi bulundurma hakkını elde etmiştir
13. Osmanlı Devleti doğuda kazandığı en geniş sınırlara Ferhat Paşa Antlaşması ile ulaşmıştır (1590)
14. Osmanlı Devleti’nin Batıda ulaştığı en geniş sınırlara Bucaş Antlaşması ile ulaşmıştır (1676)
15. 1724 İstanbul Antlaşması ile Osmanlı Devleti Rusya ile İran’a karşı ilk defa müttefik olmuştur
16. Belgrat Antlaşması ile Rus Çarı ilk defa Osmanlı Padişahına protokol bakımından denk sayılmıştır
17. Kırım ilk defa Küçük Kaynarca Antlaşması ile bağımsız olmuştur (1774)
18. Osmanlı Devleti XVII. yüzyılda en çok Avusturya ile savaşmıştır
19. Rusya, ilk defa boğazlardan geçme hakkına Küçük kaynarca Antlaşması ile sahip olmuştur
20. Kapitülasyonlar Rusya’ya ilk defa Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla verilmiştir
21. Küçük Kaynarca Antlaşması ile ilk defa Ortodoskların hamiliğini Rusya üstlenmeye başlamıştır (1774)
22. Osmanlı Devleti batıyı örnek alarak ıslahat yapmaya ilk defa Lale Devrinde başlamıştır (1718-1730)
23. Avrupa’da ilk elçilikler Viyana ve Paris’te açılmıştır
24. Osmanlı Devletinde ilk matbaa İbrahim Müteferrika tarafından kurulmuştur (1727)
25. Lale devrinde Avrupa’ya gönderilen ilk elçi Yirmisekiz Mehmet Çelebi’dir (Fransa)
26. İlk kağıt fabrikası Lale devrinde Yalova’da kurulmuştur.
27. Yeniçerilerden oluşan itfaiye örgütü ilk defa Lale devrinde kurulmuştur
28. Avrupa örnek alınarak askeri alanda ilk ıslahatlar I.Mahmut döneminde yapılmaya başlanmıştır
29. İlk mühendis okulu “Mühendishane-i Berri Hümayun” I.Mahmut zamanında kurulmuştur (1731)
30. Rusya, Osmanlı Devleti’nin içişlerine karışmaya Küçük Kaynarca Antlaşması ile başlamıştır
31. Avrupa orduları örnek alınarak kurulan ilk ordu Nizam-ı Cedit’tir (III. Selim)
32. Matbaa-ı Amire adı verilen ilk devlet matbaası III. Selim döneminde kurulmuştur
33. Osmanlı Devleti XVIII. yüzyılda kaybettiği toprakları geri almak için en çok Rusya ile savaşmıştır
34. XVIII. yüzyılda en çok askeri alanda ıslahat çalışmaları yapılmıştır
35. Avusturya ve Rusya, Pasarofça Antlaşmasından sonra Osmanlı Devleti’ne karşı ilk kez gizli bir ittifak antlaşması imzalamıştır
36. III.Selim döneminde devlet okullarında ilk defa bir yabancı dil öğrenme mecbur hale getirilmiştir (Fransızca)
37. İlk Osmanlı – Fransız Savaşı, Napolyon’un Mısır’ı işgali sırasında gerçekleşmiştir (1798)
38. Ulufe alım satımı yasaklayan ve yeniçerilerin sayısını azaltan ilk padişah I. Abdülhamit’tir
39. Avrupa’da açılan elçilikler ilk defa III.Selim zamanında sürekli hale getirilmiştir (1793)
40. Mehter takımı ile ilk batı müziği eseri 1680 yılında bestelenmiştir.( N.A.Strungk’un Esther Operası)
41. Halifeliğin siyasi bir güç olarak kullanılması ilk defa Küçük Kaynarca Antlaşması ile gerçekleşmiştir(1774)
42. Osmanlı Devletinde kara ordusuna subay yetiştirmek için açılan ilk okul Mühendishane-i Berri Hümayun’dur
43. Osmanlı Devletinde donanmaya subay yetiştirmek için açılan ilk okul Mühendishane-i Bahri Hümayun’dur
44. Fransa’nın Mısır’ı işgali sırasında Osmanlı Devleti ilk defa denge siyaseti uygulamaya başlamıştır. (İngiltere’nin yardım önerisini kabul ederek)
45. Osmanlı mimarisinde batı örnek alınarak yapılan ilk eser Nuruosmaniye Camii’dir (Lale Devri)
46. Osmanlı Devleti Küçük Kaynarca Antlaşması ile ilk kez Rusya’ya savaş tazminatı ödemiştir (1774)
47. Osmanlı Devleti ilk defa batının gerisinde kaldığını Pasarofça Antlaşmasından sonra anlamıştır (1718)
48. İngiltere’ye ilk kapitülasyonlar 1580 yılında verilmiştir
49. İlk sikke tashihi 1586 yılında yapılmıştır
50. Osmanlı Devleti’nden ayrılan ilk beylik Erdel beyliğidir


YÜKSELİŞ DÖNEMİ

1. Boğazları hakimiyet altına alan ilk Türk devleti Osmanlı Devleti’dir
2. Osmanlı tarihinde örfi kanunları ilk defa yazılı hale getiren Fatih Sultan Mehmet’tir
3. Osmanlı Devleti ilk ticari imtiyazı Venediklilere Fatih Sultan Mehmet zamanında vermiştir (1479)
4. Osmanlı Devleti’nde ilk altın para Fatih Sultan Mehmet zamanında bastırılmıştır
5. Fatih Sultan Mehmet zamanında şehzadelerin sancağa çıkması ilk defa mecbur hale getirilmiştir
6. Halife ünvanını ilk kullanan Osmanlı padişahı I.Selim’dir (Yavuz)
7. Osmanlı topraklarında konsolosluk (Balyos) açan ilk devlet Venedik’dir
8. Avusturya ile Osmanlı devleti arasında imzalanan ilk resmi antlaşma İstanbul Antlaşması’dır (1533)
9. Osmanlı donanması ilk kez 1571’de İnebahtı’da yakılmıştır
10. Yükselme döneminde devlet işleyişini sıkıntıya sokan ilk toplumsal nitelikli isyan Şahkulu İsyanı’dır
11. Anadolu’ya yönelik göçler ilk defa 1473 Otlukbeli Savaşından sonra azalmaya başlamıştır
12. İstanbul’un fethinden sonra Ortodoksların hamiliği ilk defa Osmanlı devletine geçmiştir (1453)
13. İlk Osmanlı – Memluk savaşı II. Bayezıd döneminde gerçekleşmiştir
14. Anadolu’da Celali isyanları ilk defa Yavuz Sultan Selim döneminde ortaya çıkmıştır (Bozoklu Celal)
15. Avrupa’da siyasi üstünlüğün Osmanlı Devletine geçmesi 1533 İstanbul Antlaşması ile gerçekleşmiştir
16. Osmanlı Devleti Kırım Hanı sayesinde Orta Asya Türkleri ile temasa geçmeye başlamıştır
17. Üç padişah döneminde sadrazamlık yapan ilk kişi Sokulu Mehmet Paşa’dır (1564-1579)
18. Coğrafi keşiflerin olumsuz etkisini gidermek için Osmanlı devletinin yaptığı ilk faaliyet Hind Deniz Seferleri’dir
19. Osmanlı tarihinde hükümdarlığı babasından zorla alan ilk padişah I. Selim’dir
20. Anadolu Türk siyasi birliğini kesin olarak sağlayan padişah I.Selim’dir (Yavuz)
21. Fransa’ya ilk kapitülasyonlar Kanuni Sultan Süleyman zamanında verilmiştir (1535)
22. Karadeniz’in Türk gölü haline getirilmesi ilk defa fatih Sultan Mehmet zamanında gerçekleşmiştir
23. Osmanlı – Memluk ilişkileri ilk defa Fatih Sultan Mehmet zamanında bozulmaya başlamıştır
24. Viyana’nın ilk kez kuşatılması Kanuni Sultan Süleyman zamanında gerçekleşmiştir (1529)
25. Akdeniz’de kazanılan ilk büyük deniz savaşı Preveze Deniz savaşıdır (1538)
26. Osmanlı Devleti’nin imparatorluk haline gelmesi Fatih Sultan Mehmet döneminde gerçekleşmiştir
27. Osmanlı Devletinde yönetimin teokratik özellik kazanması ilk kez Mısır seferiyle gerçekleşmiştir
28. Padişah emriyle öldürülen ilk veziriazam Çandarlı Halil Paşa’dır
29. Balkanların tamamını ilk defa Osmanlı toprağı haline getiren Fatih Sultan Mehmet’tir
30. Havan topu ilk defa İstanbul’un fethi sırasında kullanılmıştır (1453)
31. Osmanlı devletinde Örfi kanunları ilk defa kitap haline getiren Fatih Sultan Mehmet’tir (Kanunname-i Ali Osman)
32. Kanunname-i Ali Osman, Osmanlı Devleti’nin ilk Anayasası niteliğindedir
33. Vezirlerin kul sistemine göre seçilmeye başlaması (devşirme) ilk defa Fatih Sultan Mehmet zamanında başlamıştır
34. Osmanlı tarihinde ilk kapitülasyonlar Fatih Sultan Mehmet zamanında Venediklilere verilmiştir (1479)
35. Sadrazamların divana başkanlık yapması ilk kez Fatih Sultan Mehmet zamanında gerçekleşmiştir
36. İpek yolu ilk defa Fatih’in Kırım’ı fethiyle Osmanlı Devletinin denetimine girmiştir (1475)
37. Osmanlı tarihinde iki kez tahta çıkan ilk padişah II.Murat; son padişah I. Mustafa’dır
38. Yiv-setli toplar ilk defa II. Bayezid zamanında Osmanlı devletinde kullanılmıştır
39. Avrupalı devletlerin Osmanlı içişlerine karışması ilk defa Cem Sultan olayıyla gerçekleşmiştir
40. Osmanlı Devletinin İran ile yaptığı ilk büyük savaş Çaldıran Savaşıdır (1514)
41. Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’yı hakimiyeti altına alması ilk defa Mısır’ın fethiyle başlamıştır (1517)
42. Mısır’ın fethiyle Baharat yolu ilk defa Osmanlı Devletinin denetimi altına girmiştir (1517)
43. Kaptanı-Derya ilk defa I.Süleyman zamanında Divan-ı Hümayun üyesi olmuştur
44. İranlılarla yapılan ilk resmi antlaşma, 1555 Amasya Antlaşması’dır (Kanuni Sultan Süleyman)
45. Vadi’s Seyl savaşıyla Fas ele geçirilmiş ve Kuzey Afrika tamamen ilk defa Osmanlı hakimiyetine girmiştir (1578)
46. Osmanlı Devletine Rusya’nın gönderdiği ilk elçi 1497’de Fransa’nın gönderdiği ilk elçi 1525’te İstanbul’a gelmiştir
47. Osmanlı’da hazırlanan ilk dünya haritası Piri Reis tarafından I. Selim’e sunulmuştur (1517)
48. Osmanlı İran savaşları ilk defa I. Selim döneminde başlamıştır
49. Şehzade Cem’in Rodos Şövalyelerine sığınması il ilk defa bir Osmanlı iç olayı dış sorun haline gelmiştir
50. Sokullu Mehmet Paşa’nın 1579 yılında ölümüyle Yükselme dönemi sona ermiştir

KURULUŞ DÖNEMİ

1. Osmanlı Devleti’nde divan örgütü ilk defa Orhan Bey zamanında kurulmuştur
2. İlk düzenli ordu teşkilatı Orhan Bey zamanında kurulmuştur (yaya-müsellem)
3. Osmanlı Devletinde ilk vezir Orhan Bey zamanında tayin edilmiştir (Alaaddin Paşa)
4. Osmanlı Devleti ile Balkan milletleri arasında yapılan ilk haçlı savaşı Sırpsındığı Savaşı’dır (1364)
5. Balkanların kapısını Türklere açan savaş Sırpsındığı Savaşı’dır (1364)
6. Osmanlı Devleti topu ilk defa I.Kosova savaşında kullanmıştır (1389)
7. Yeniçeri ocağının temelini atan Sultan I. Murat’tır
8. Tımar sistemini ilk defa uygulayan Sultan I. Murat’tır
9. Osmanlı padişahları arasında “Sultan” unvanını ilk kullanan I. Murat’tır
10. Balkan milletleriyle yapılan ilk resmi antlaşma Edirne-Segedin’dir (1444)
11. Kardeşini öldürerek tahta çıkan ilk padişah I. Murat’tır
12. Osmanlı Devleti’nde kurulan ilk eyalet Rumeli Eyaleti’dir (I. Murat)
13. Osmanlı Devleti’nde ilk tersane Gelibolu’da açılmıştır (I. Bayezıd)
14. İstanbul’u ilk kuşatan Osmanlı padişahı I. Bayezıd’dır
15. Osmanlı Devleti’nde ilk deniz savaşı Çelebi Mehmet döneminde Venediklerle yapılmıştır (1416)
16. Osmanlı Devleti’nde ilk hazine ve mali teşkilat I. Murat zamanında oluşturulmuştur
17. Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de ele geçirdiği ilk toprak parçası Çimpe Kalesi’dir (1353)
18. Osmanlı topraklarına katılan ilk beylik Karesioğulları Beyliğidir (1345)
19. Anadolu Türk siyasi birliğini ilk sağlayan padişah I. Bayezıd’dır (Yıldırım)
20. Osmanlı Devleti’nin Bizans tekfurlarıyla yaptığı ilk savaş Koyunhisar Savaşıdır (1302)
21. Bizans’ın alınması için Anadolu Hisarını yaptıran I. Bayezıd’dır (Yıldırım)
22. Bizans’ın fethi için Rumeli Hisarını yaptıran I. Mehmet’tir (Fatih)
23. Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti Söğüt’tür (1299)
24. Osmanlı Devleti’nde ilk Kaptan-ı Derya Baltaoğlu Süleyman Bey’dir
25. Karamanoğulları Beyliği ile ilk savaş I. Murat zamanında yapılmıştır
26. Yeniçeri Ocağı, ilk defa I. Murat zamanında kurulmuştur
27. Osmanlı Devleti’nin oluşturmaya çalıştığı Anadolu Türk birliği ilk defa Ankara savaşından sonra bozulmuştur (1402)
28. Osmanlı Devleti’nde taht kavgaları ilk defa Fetret devrinde yaşanmaya başlamıştır
29. Kendi isteğiyle tahttan inen ilk padişah Sultan II. Murat’tır
30. Osmanlı Devleti’nin kurucusu ve ilk Osmanlı padişahı OSMAN Bey’dir
31. Osmanlılarda beylikten devlete geçiş ilk defa Orhan Bey zamanında başlamıştır
32. Osmanlılarda Rumeli’ye ilk geçiş Orhan Beyin kardeşi Süleyman Paşa ile gerçekleşmiştir (1353)
33. Topçu birliği ilk defa I.Murat zamanında kurulmuştur
34. Savaş alanında şehit düşen ilk Osmanlı padişahı I.Murat’tır ( 1389)
35. Orta Avrupa’nın kapıları Osmanlılara ilk defa Niğbolu zaferi ile açılmıştır (1396)
36. Avrupalılar II.Kosova savaşından sonra ilk defa Türklerin balkanlardan atılamayacağını anlamışladır (1448)
37. Tarihte en uzun süre varlık gösteren Türk Devleti Osmanlı Devleti’dir
38. Tarihte siyasi varlık gösteren Türk devletleri içerisinde merkeziyetçiliğin en güçlü olduğu devlet Osmanlı Devleti’dir
39. Osmanlılar, Maltepe (Pelekanon) savaşından sonra Bizans’ın Anadolu’daki topraklarını ele geçirmiştir
40. Konar göçmen Türkmenlerin Rumeli’de fethedilen yerlere yerleştirilmesi ilk defa İskan siyasetiyle başlamıştır
41. Osmanlı Devleti’nde beylikten devlete geçiş ilk defa Bursa’nın fethiyle başlamıştır
42. Osmanlı Devleti donanmaya sahip olması ilk defa Karesioğullarının hakimiyet altına alınmasıyla başlamıştır (1345)
43. Osmanlı Devleti’nin Karamanoğulları ile siyasi mücadelesi ilk defa I.Murat döneminde başlamıştır
44. Bulgaristan’ın tamamen hakimiyet altına alınması ilk defa I. Bayezıd döneminde gerçekleşmiştir (Yıldırım)
45. Osmanlı Devleti’nde başkentin Rumeli’ye aktarılması ilk defa Sırpsındığı savaşından sonra gerçekleşmiştir(Edirne)
46. Osmanlı Devleti’nde ilk beylerbeyliği Rumeli Beylerbeyliği’dir. İlk beylerbeyi Lala Şahin Paşa’dır
47. Kuruluş döneminde ortaya çıkan ilk toplumsal ve dini içerikli halk ayaklanması Şeyh Bedrettin isyanıdır
48. Osmanlı Devleti’nde Türkmenler ile devşirmeler arasında ilk mücadele II. Murat döneminde başlamıştır
49. Osmanlı ordularının Balkanlarda yaptığı savaşlarda aldığı ilk yenilgi Ploşnik Savaşıdır (1388)
50. İlk Kırkpınar yağlı güreş yarışmaları 1361’de Edirne’de başlamıştır

AVRUPA TARİHİ

1. Dünyada monarşik kralların yetkilerinin sınırlandırılması ilk defa İngiltere’de gerçekleşmiştir (Manga Charta)
2. Avrupa tarihinde anayasallaşma süreci 1215 yılında İngiltere’de ilan edilen Manga Charta ile başlamıştır
3. Avrupalılar; barut, matbaa ve pusulayı ilk kez Haçlı seferleri sırasında tanımışlardır
4. Coğrafi Keşifleri başlatan ve sömürge imparatorluklarını ilk kuran devletler İspanya ve Portekiz’dir
5. 1519-1522 yılları arasında deniz yoluyla Dünyayı dolaşan ilk insanlar Macellan ve Del Kano’dur
6. Rönesans Hareketleri ilk olarak İtalya’da başladı
7. Reform hareketleri ilk olarak Almanya’da başladı (Protestanlık)
8. Kilisenin otoritesine karşı ilk isyan eden Almanya’da Martin Luther’dir
9. Sömürgeciliğe karşı yapılan ve başarıya ulaşan ilk ayaklanma Amerikan Bağımsızlık Savaşıdır (1783)
10. Günümüzde varlığını sürdüren en eski anayasa A.B.D. anayasasıdır
11. Çağdaş anlamda demokrasi ve cumhuriyeti ilk olarak hayata geçiren Amerika’dır
12. Kilise’de reform yapılması gerektiğini ilk dile getiren “Erasmus” dur
13. Hümanizma hareketi ilk olarak İtalya’da Edebiyat alanında başlamıştır
14. Dünyada ilk parlamento İngiltere’de kurulmuştur- 1295 (Avam Kamarası- Lordlar Kamarası)
15. Kralların katıldığı ilk haçlı seferi II. Haçlı seferidir
16. Birey kavramı ilk defa Yeni Çağ’da ortaya çıkmıştır
17. Feodalite rejimi (derebeylik) ilk defa kavimler göçü ile ortaya çıkmıştır
18. Katolik kilisesinden ayrılarak yeni mezheplerin ortaya çıkması ilk kez Reform hareketleri ile gerçekleşmiştir
19. Avrupa’da milli monarşiler ilk defa Haçlı Seferleri sonucunda ortaya çıkmaya başlamıştır
20. Top, Avrupa’da ilk defa İngilizler tarafından Yüzyıl savaşları sırasında “Kresy Muharebesi”nde kullanılmıştır
21. Derebeylik rejimi ilk defa Haçlı Seferleri’nden sonra zayıflamaya başlamıştır
22. Avrupa’dan İslam dünyasına yönelik ilk haçlı seferi 1096 yılında düzenlenmiştir
23. Avrupa’da kiliseye karşı güvenin azalması ilk defa haçlı seferlerinden sonra başlamıştır
24. Afrika’nın güney ucunu (Fırtınalar Denizi) ilk defa geçen Bartelmi Diaz’dır (1487)
25. Hind okyanusuna ulaşarak Kalküta’ya (Hindistan) varan ilk denizci Vaskö De Gama’dır (1498)
26. Dünyanın yuvarlak olduğunu ilk defa ispatlayan Macellan ve Del Kano’dur (1519-1519)
27. Amerika kıtasına ilk defa giden Kristof Kolomb’dur (1492)
28. Laik öğretim anlayışı ilk defa Reform Hareketleri sonucunda ortaya çıkmıştır
29. Reform hareketleri sonuncunda ilk ortaya çıkan mezhep Protestanlıktır
30. Modern anlamda matbaayı ilk defa Jean Gutenberg 1450’de icat etmiştir
31. Ateşli silahlar ilk defa Venedikliler tarafından kullanılmaya başlamıştır
32. Ulusal devletler ilk defa Fransız ihtilali sonrasında yaygınlaşmaya başlamıştır
33. İlk İnsan Hakları Beyannamesi, Amerika’da 1776 Filedelfiya Kongresinde kabul edilmiştir
34. Sanayi devrimi ilk defa İngiltere’de başlamıştır
35. Avrupa’da Sanayi devrimi sonrasında makinalaşma ilk defa dokuma sanayinde başlamıştır
36. İşçi sınıfı ilk defa sanayi inkılabı sonrasında ortaya çıkmıştır
37. Avrupa’da sosyalist akımlar ilk defa 1848 İhtilalleri sonrasında görülmeye başlanmıştır
38. Demokrasi, laiklik, hürriyet, liberalizm gibi kavramlar ilk defa Fransız İhtilali ile dünyaya yayılmaya başlamıştır
39. İşçi sınıfının kurduğu ilk sendikalar 1848 İhtilallerinden sonra faaliyetlerine başlamıştır
40. Kapitalizm, sosyalizm, emperyalizm kavramları ilk defa Endüstri İnkılabıyla ortaya çıkmıştır
41. Avrupa’nın siyasi yapısının Orta Doğu’ya taşınması ilk defa Haçlı seferleri ile gerçekleşmiştir
42. Amerika kıtasının yeni bir kıta olduğunu ilk defa keşfeden Ameriko Vespuçi olmuştur
43. Laik yönetim anlayışı ilk defa Fransız ihtilalinden sonra ortaya çıkmıştır
44. Reform hareketleri ilk defa Almanya’da Martin Luther liderliğinde başlamıştır
45. İngiltere Amerikanın bağımsızlığını ilk defa Versay Antlaşması ile kabul etmiştir (1783)
46. Osmanlı devletinin paylaşımını konu alan “Şark Meselesi” ilk defa Viyana kongresinde ortaya atılmıştır (1815)
47. Almanya siyasi birliğini kurup sömürgecilik faaliyetlerine başlaması ilk defa 1870’de Verdun savaşıyla gerçekleşmiştir
48. Fransız İhtilali’nden sonra krallar sınırlarını korumak ilk defa Viyana Kongresinde iş birliği yapmışlardır (1815)
49. ABD’nin kuruluşu sömürgeciliğe karşı kazanılan ilk ulusal kurtuluş savaşıdır
50. İngiltere’de 1688 yılında ilan edilen İnsan Hakları Bildirisi ile Meşrutiyet yönetimine kesin olarak geçilmiştir





İSLAM TARİHİ

1. Müslümanlar arasında fetih politikasını ilk defa Hz. Muhammed (s.a.v.) başlatmıştır.
2. Hz. Muhammed’e inanan ilk Müslümanlar Hz. Hatice, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali ve Hz. Zeyd’dir.
3. İslâm tarihinde ilk hicret Habeşistan’a yapılmıştır. (621)
4. Tarihte ilk İslâm site devleti Medine'de kurulmuştur.
5. Hz. Muhammed’in kazandığı ilk savaş Bedir Savaşı’dır.(624)
6. Müslümanların ilk kez yenildiği savaş Uhud Savaşı’dır. (625)
7. İslam tarihinde inşa edilen ilk mescid Küba Mescidi'dir.
8. Hz. Muhammed ilk diplomatik başarısını Hudeybiye Barışı ile kazanmıştır.(Hukuken tanınma 268)
9. Şam ticaret yollarının Müslümanlarca ilk kez güvence altına alınması Hayber’in fethiyle gerçekleşmiştir. (629)
10. Müslümanların Arap olmayanlara yaptığı ilk savaş Mute Savaşı’dır. (Araplar X Bizans 629)
11. İslâm tarihinde seçimle devlet başkanını belirleme ilk defa dört halife devrinde olmuştur.
12. İlk halife Hz. Ebu Bekir’dir. (Seçimle başa geçmiştir.)
13. Kur’an-ı Kerim ilk defa Hz. Ebu Bekir zamanında kitap haline getirildi.
14. Müslümanların Arap Yarımadası’nın dışında ilk fetih hareketleri Suriye ve Filistin üzerine Hz.
15. Ebu Bekir zamanında yapıldı.
16. İslâm Devleti’ndeki ilk karışıklıkların önüne geçilmesi Hz. Ebu Bekir döneminde olmuştur.
17. Arap Yarımadası’nın siyasî birliğinin sağlandığı ilk dönem Hz. Ebu Bekir dönemidir.
18. İlk denizcilik çalışmaları ve ilk hazine Hz. Ömer zamanında başladı.
19. Malî işlere bakan ilk divan teşkilâtı Hz. Ömer zamanında kuruldu.
20. Fethedilen yerler ilk defa Hz. Ömer zamanında yönetim birimlerine ayrıldı.
21. Ordugâh şehirleri ilk defa Hz. Ömer devrinde kuruldu.
22. Düzenli ve sürekli ordular ilk defa Hz. Ömer devrinde kuruldu.
23. İslâm tarihinde İkta Sistemi’nin ilk örneğini Hz. Ömer uygulamıştır.
24. Hicret olayı (622) ilk kez Hz. Ömer devrinde takvim başlangıcı kabul edildi.
25. İlk defa adlî teşkilât Hz. Ömer tarafından kuruldu.
26. İlk defa adalet işlerine bakan kadılar Hz. Ömer zamanında görevlendirildi.
27. Kuzey Afrika fetihlerine ilk defa Hz. Ömer döneminde başlandı.
28. İran ve Horasan’ın alınmasıyla Hz Ömer döneminde ilk defa Türklerle sınır olundu.
29. İlk donanma Hz. Osman zamanında kuruldu.
30. Arapların Kıbrıs Adası’nı fethi ilk kez Hz. Osman zamanında gerçekleşti.
31. Kur’an-ı Kerim ilk defa Hz. Osman zamanında çoğaltıldı.
32. Araplarla Türkler ilk defa Hz. Osman zamanında sınır boylarında karşılaştılar.
33. İslâm tarihinde karışıklıklar ilk defa Hz. Osman zamanında ortaya çıktı.
34. Siyasî sebeplerle öldürülün ilk halife Hz. Osman’dır.
35. Cemel Vakası ( Deve Olayı 656 ) Müslümanlar arasındaki ilk çatışmadır.
36. İslâm dünyasında ilk ayrılıklar Hz. Ali zamanında başladı.
37. İslâm dünyasında kesin ayrılık Kerbela Olayı ile başlamış ve ilk defa mezhepler ortaya çıkmıştır.
38. İlk Emevi halifesi Muaviye’dir.
39. Halifelik ilk defa Muaviye’den oğluna geçmesi ile saltanata dönüşmüştür.
40. Müslümanlar İstanbul’u ilk defa Emeviler döneminde ve Muaviye zamanında kuşatmışlardır.
41. İlk İslâm parası Emevi halifesi Abdülmelik zamanında basılmıştır.
42. İlk defa Helenistik (Eski Yunan) medeniyeti Endülüs Emevileri tarafından tanıtılmıştır.
43. Müslümanlar ilk defa Velit zamanında (Emeviler) Tarık Bin Ziyad’ın İspanya’yı fethi (711) ile
44. Avrupa’ya geçerek toprak kazanmışlardır.
45. Müslümanların Avrupa’daki ilerleyişi ilk defa Puvatya Savaşı ( 732 ) ile durdurulmuştur.
46. İslâm mimarisi Avrupa mimarisi ile yarışabilecek seviyeye ilk defa Emeviler zamanında gelmiş ve kendine has eserler vermiştir.
47. İlk posta teşkilâtı Muaviye zamanında kurulmuştur.
48. İlk muhafız birliği Muaviye zamanında kurulmuştur.
49. Tarihte ilk defa Orta Doğu ile Uzak Doğu kavimleri (Arap X Çin) Talas Savaşı’nda (751) karşı karşıya gelmişlerdir.
50. İslâm tarihinde yabancı dildeki eserler ilk defa Abbasiler zamanında Arapça’ya çevrildi. (İlk tercüme).
51. İslâm tarihinde devlet işlerinin görüldüğü Divan Teşkilâtı’nı ilk defa Abbasiler kurdu. (Vezirlik Makamı).
52. İslâm tarihinde Türkler ilk defa devlet yönetiminde Abbasiler zamanında etkili olmaya başladılar.
53. Türkler İslâmiyeti ilk kez büyük gruplar halinde Abbasiler döneminde kabul etmeye başladılar.





TÜRK TARİHİ

1. Türklerin ilk anayurdu Orta Asya’dır
2. Tarihte ilk kurulan Türk Devleti Asya Hun İmparatorluğu’dur
3. Asya Hun Devleti’nin bilinen ilk hükümdarı Teoman’dır(Tuman)
4. Türk toplulukları ilk kez bir çatı altında toplayan Asya Hun Devleti’dir
5. Onluk sistem adı verilen askeri teşkilatı ilk defa kuran Mete Han’dır
6. Türklerin kullandıkları ilk alfabe 38 harfli Göktürk alfabesidir
7. Tarihte Türk adıyla kurulan ilk devlet Göktürklerdir
8. Türkler hakkında ilk belge MÖ. 318 tarihli bir Hun –Çin ticaret sözleşmesidir
9. Türklerin bıraktıkları ilk yazılı belge II. Göktürk Devletine ait Orhun Kitabeleri’dir
10. Göçebeliği bırakarak yerleşik hayata geçen ilk Türk devleti Uygurlardır
11. Matbaa ve kağıt kullanan ilk Türk devleti Uygurlardır
12. Destan ve töreleri yazılı hale getiren ilk Türk devleti Uygurlardır
13. Göktanrı inancından ayrı bir dine inanan ilk Türk devleti Uygurlardır (Maniheizm)
14. Museviliği kabul eden ilk ve tek Türk topluluğu Hazarlardır
15. Türk tarihinde ilk kez madeni parayı kullanan Türgişlerdir
16. Avrupa’da kurulan ilk Türk devleti Avrupa Hun Devleti’dir
17. Türklerle Bizanslılar arasında imzalanan ilk antlaşma Margus Barışıdır
18. İstanbul’u ilk kuşatan Türk boyu Avarlar’dır (619)
19. İlk atı evcilleştiren ve tekerleği kullanan Türk topluluğu İskitlerdir
20. Orhun yazıtlarını ilk okuyan Danimarkalı bilgin Thomsen’dir
21. İslamiyet’i kabul eden ilk Türk boyu Karluklar’dır
22. İlk Müslüman Türk devleti Karahanlılardır,
23. Türk İslam sentezini ilk gerçekleştiren Karahanlılardır
24. Türkçe’yi ilk defa resmi dil olarak kabul eden Karahanlılar’dır
25. İlk yazılı Türk İslam eseri “Divan-ı Lügat’it Türk” Karahanlılar döneminde yazılmıştır
26. Türk mimarisinden ilk kervansaraylar Karahanlılar tarafından yapılmıştır
27. Farklı etnik yapıya sahip milletleri bir arada toplayan ilk Türk devleti Gazneliler’dir.
28. “Sultan” unvanını kullanan ilk Türk hükümdarıdır Gazneli Mahmut’tur
29. Hindistan’da İslamiyet’i yaymaya çalışan ilk hükümdar Gazneli Mahmut’tur
30. Türkler ilk defa İslamiyet’i topluca Talas savaşından sonra kabul etmeye başlamışlardır
31. Anadolu’yu ele geçirmek için Selçukluların Bizans, Gürcü ve Ermenilere karşı yaptığı ilk savaş Pasinler’dir (1048)
32. Selçuklularda hassa ordusu ilk defa Tuğrul Bey zamanında Gazneli Devleti örnek alınarak kurulmuştur
33. Selçukluların ilk başkenti Nişabur’dur
34. Büyük Selçuklularda ilk medrese Nişabur’da Tuğrul Bey tarafından açılmıştır
35. Selçuklularda İkta sistemini ilk defa Nizamülmülk kurmuştur
36. Büyük Selçuklularda Divan örgütü ilk defa Melikşah ve Nizamülmülk tarafından kurulmuştur
37. Anadolu’nun kapısı ilk kez Malazgirt savaşıyla birlikte Türklere açılmıştır (1071)
38. Türklerin Anadolu’ya yerleşmesi ilk defa Malazgirt Savaşı’ndan sonra başlamıştır (1071)
39. Abbasi halifesi ilk kez Türklerin siyasi gücünü ilk kez Tuğrul Bey’in 1055 Bağdat seferinden sonra kabul etmiştir
40. Anadolu’da Türk beylikleri ilk kez Malazgirt savaşından sonra kurulmuştur (Artuklular, Saltuklular, Danişmendliler v.s.)
41. Anadolu’da ilk medreseyi kuran Danişmenliler’dir
42. İlk Türk denizcisi Emir Çaka Bey’dir
43. Anadolu’da Türkçe’yi ilk defa resmi dil olarak kabul eden Karamanoğlu Mehmet Bey’dir
44. Anadolu Selçuklu devletinin ilk başkenti İznik’tir (1075)
45. Anadolu Selçuklularında ilk tersane I. İzzettin Keykavus zamanında Sinop’ta inşa edilmiştir
46. Anadolu Selçuklularında ilk gümüş ve altın parayı II. Kılıçarslan bastırmıştır
47. Anadolu Selçuklularında ilk donanma Alaadin keykubat zamanında kurulmuştur
48. Miryakefalon savaşı ile Anadolu’nun Türk yurdu olduğu kesinleşmiştir (1176)
49. Mısır’da kurulan ilk Türk devleti Tolunoğulları’dır
50. Memlükleri ilk defa Ayn-ı Calut savaşıyla Memlükler yenmiştir (1260)

İLKÇAĞLAR ve UYGARLIKLAR

1. Dünyanın ilk şehir yerleşmesi Konya – Çatalhöyük’tür
2. Dünyanın ilk yazılı antlaşması Hititlilerle Mısırlılar arasında imzalanan Kadeş Antlaşması’dır ( MÖ.1280)
3. Anadolu’da merkezi otoriteye dayalı ilk devleti kuran Hititlerdir
4. Anadolu, demir devrine Hititler zamanında girmiştir
5. Anadolu’da aile hukuku, miras hukuku ve medeni hukuk alanında ilk çalışmaları yapan Hititlerdir
6. Ticarette takas usulünü kaldırarak parayı kullanan ilk devlet Lidyalılardır (MÖ.700)
7. Hiyeroglif yazıdan yararlanarak alfabeyi (harf yazısı) ilk kez bulan Fenikelilerdir
8. Tarihteki tek tanrılı dini inanış ilk kez İbranilerde görülmüştür
9. Modern şehirciliğin ilk örneği Girit Medeniyetin başkentinin Knossos olarak kabul edilmektedir
10. Şato mimarisinin yaratıcısı Mikenler’dir
11. Demokrasinin yönetim biçimi olarak kullanılması ilk kez Yunan Site devletlerinde gerçekleşmiştir
12. Demokrasiden Cumhuriyete ilk kez Roma uygarlığında geçilmiştir
13. Tarihte ilk şehir devletlerini Sümerler kurmuştur
14. Mezopotamya’da siyasi birliği ilk sağlayan Sümerler’dir
15. Tarihte ilk sosyal örgütlenme Mezopotamya’da görülmüştür (Sümerler)
16. MÖ. 3500’lerde ilk yazıyı (Çivi yazısı ) Sümerler bulmuştur
17. Dünyanın ilk büyük imparatorluğunu kuran Makedonyalı Büyük İskender’dir
18. Askeri temellere dayalı ilk imparatorluğu Akadlar kurmuşlardır
19. İlk yazılı kanunları MÖ.2375’de Sümer kralı Urgakina yapmıştır
20. Güneş ve ay tutulmalarını ilk defa düzenli olarak hesaplayan Sümerler’dir
21. Tarihte savaş arabalarını ilk kez Sümerler kullanmışlardır
22. Mimaride ilk kez sütun, kemer ve kubbeyi kullanan Sümerlerdir
23. Dünyanın bilinen ilk düzenli ordusunu Akadlar kurmuşlardır
24. Savaşlarda atlı birlikleri ilk kez kullanan Asurlular’dır
25. Babil kralı Hammurabi’nin hazırladığı yasalar tarihin ilk Anayasası olarak kabul edilmektedir
26. Tarihin ilk sömürge imparatorluğunu kuran Asurlular’dır
27. Dünyanın ilk kütüphanesi Asurluların başkenti Ninova kurulmuştur
28. Asya’nın bilinen en eski uygarlığı Çin uygarlığı’dır
29. Kağıt, matbaa, barut ve pusula tarihte ilk kez Çinliler tarafından kullanılmıştır
30. Dünyanın ilk istihbarat teşkilatını ve posta teşkilatını Persler kurmuştur
31. Yılı mevsimlere bölerek güneş yılı esasına dayalı ilk takvimi Mısırlılar bulmuştur
32. İlk resim yazısını Mısırlılar bulmuştur (Hiyeroglif)
33. İlk defa alan ve hacim hesaplamalarını bulan Mısırlılardır
34. Tapu ve kadastro uygulamasına ilk kez Mısır’da rastlanmıştır
35. Pi sayısı ilk kez Mısır ’da kullanılmıştır
36. Tarihte tıp ve mumyacılığın gelişimine ilk katkı sağlayan Mısır Medeniyetidir
37. Onluk sayma düzenini ilk defa bulan Mısırlılardır
38. Tarihte ilk ticaret kolonilerinin kuran denizci millet Fenikelilerdir
39. İlk modern tarih yazımı Yunan Medeniyetinde başlamıştır
40. Dünyada basın yayın hayatını ilk defa Romalılar çıkardıkları günlüklerle başlatmışlardır
41. Objektif tarih yazıcılığı ilk defa Hititlerin tuttukları yıllıklar (Anal) ile başlamıştır
42. Ay yılı esasına dayalı ilk takvimi bulan Sümerlerdir
43. Güneş yılı esasına dayalı ilk takvimi bulan Mısırlardır
44. Asya ile Avrupa arasında kültürel etkileşim ilk defa İskender’in Asya seferinden sonra başlamıştır (Helenizm)
45. Tarihte sulama kanallarının yapımı ilk kez Mısır’da görülmüştür
46. ilk Yahudi devleti İbrani devletidir
47. İlk papirus kağıdı yapımına Mısır, İlk parşömen kağıdı yapımına Bergama’da (Helen) başlanmıştır
48. Anadolu’da bilimsel çalışmalar ilk defa İyonlar ile başlamıştır
49. Anadolu’ya yazıyı ilk getiren Asurlu tüccarlardır
50. Dünyada ilk tiyatro Yunan uygarlığında kurulmuştur

TARİH ve TAKVİM

1. İnsanlık tarihinin en eski devri Eski Taş (Paleolitik ) devridir
2. Taştan ve kemikten kaba aletler ilk kez Yontma Taş devrinde yapılmıştır
3. Mağara resimlerine ilk kez Yontma Taş devrinde rastlanmıştır
4. Ateş ilk kez Yontma Taş devrinin sonunda kullanılmaya başlanmıştır
5. Tarımsal faaliyetler ve balıkçılık ilk kez Cilalı Taş devrinde başlamıştır
6. Tekerleğin kullanılması ilk kez Cilalı Taş devrinde başlamıştır
7. İnsanlık, tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine ilk kez Cilalı Taş devrinde geçmiştir
8. Klan ve köyler ilk kez Cilalı Taş devrinde oluşmaya başlamış, insanlık toplumsal hayata geçmiştir
9. Bitki liflerinden elbise yapımına ilk kez Cilalı Taş devrinde başlanmıştır
10. Dokumacılık faaliyetlerine ilk kez Cilalı Taş devrinde başlanmıştır
11. Topraktan ve seramikten çanak çömlek yapımına ilk kez Cilalı Taş devrinde başlanmıştır
12. Özel mülkiyet anlayışı ilk kez Cilalı Taş devrinde ortaya başlamıştır
13. Toplumsal anlamda sosyal sınıflar ilk kez Cilalı Taş devrinde ortaya çıkmıştır
14. Çok tanrılı dini inanış ilk kez Cilalı Taş devrinde ortaya çıkmıştır
15. Ataerkil aile yapısı ilk kez Cilalı Taş devrinde ortaya çıkmıştır
16. Üretim fazlalığı ile birlikte ticari faaliyetler ilk kez Cilalı Taş devrinde başlamıştır
17. Sözlü hukuk kuralları ilk kez Cilalı Taş devrinde ortaya çıkmıştır
18. Totem inancı gereği Dolmen ve Menhir denilen anıtlar ilk kez Cilalı Taş devrinde dikilmiştir
19. Madenden eşya yapımına ilk kez bakır devrinde başlanmıştır
20. İlk kullanılan maden Bakır madenidir
21. Anadolu’da yazı ilk kez tunç devrinde kullanılmıştır
22. İlk büyük devletler maden devrinde kurulmuştur (Mezopotamya)
23. Tarih öncesi dönemlerde insanlar eşya ve alet yapımında sırasıyla taş, toprak ve madeni kullanmışlardır
24. Hayvanların evcilleştirilmesi ilk defa Cilalı Taş devrinde gerçekleşmiştir
25. Taş, doğal şekliyle silah olarak ilk defa Kabataş devrinde kullanmıştır
26. Yontma Taş devrinde sığınak yeri olarak ilk defa Mağaralar kullanılmaya başlanmıştır
27. Şehir (site) devletleri ilk defa Tunç devrinde ortaya çıkmıştır
28. Kıtalar arası deniz ticareti ilk defa Tunç devrinde ortaya çıkmıştır
29. Yazılı hukuk kuralları ilk defa demir devrinde oluşturulmuştur
30. Çatalhöyük insanlık tarihinin ilk şehir yerleşmesi olarak kabul edilmiştir
31. Tarihin ilk büyük imparatorlukları İlk Çağ’da kurulmuştur
32. İlk Çağ tarihi devirlerin en uzun süreli olanıdır
33. Hıristiyanlık ilk defa İlk Çağ’da yayılma olanağı bulmuştur
34. Düzenli ordular ilk defa İlk Çağ’da geliştirilmeye başlamıştır
35. Kitle savaşları,Haçlı Seferleri ile ilk kez Orta Çağ’da görülmüştür
36. Son tek tanrılı din olan İslamiyet Orta Çağ’da ortaya çıkmıştır
37. Sosyal devlet anlayışının en yaygınlaştığı dönem Yakın Çağ’dır
38. Tarih öncesi dönemde toplumlar arası etkileşim en çok savaş, göç ve ticaret ile gerçekleşmiştir
39. İpek ve baharat yolları ilk defa İlk Çağ’da ortaya çıkmıştır
40. Cilalı Taş döneminde çömlekçi çarkının icadı Endüstriyel devrimin başlangıcıdır
41. Tarih öncesi dönem ilk kez Mezopotamya’da sona ermiştir (MÖ.3500)
42. Anadolu’nun ilk üretim merkezi Çayönü’dür (Diyarbakır)
43. Anadolu’da Eski Taş (Kabataş) dönemi ile ilgili ilk yerleşim merkezleri Karain,Beldibi,Belbaşı’dır (Antalya)
44. Orta Taş Dönemi’nin Anadolu’daki ilk yerleşim merkezleri Ankara’da Macunçay, Samsun’da Tekkeköy’dür
45. Tarih öncesi dönemde ısının 1600 santigrat dereceye çıkarılmasıyla ilk defa demirden araç gereç yapımına başlanmıştır
46. Hz.İsa’nın doğumu, Miladi takvimin başlangıcı yılı olarak kabul edilmektedir
47. Tarih öncesi dönemde ilk yerleşim yerleri olarak nehir ve ırmak kenarları tercih edilmiştir
48. Buğday ve darı topraktan elde edilen ilk tarım ürünleridir
49. Hz Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesi Hicri takvimin başlangıç yılı olarak kabul edilmektedir (622)
50. İlk tek tanrılı din olan Musevilik İlk Çağ’da ortaya çıkmıştır

Kaynak:
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
12 Ocak 2013       Mesaj #229
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye

Türkiye'nin ilkleri

Türkiyede ilk otomobil yapımı 1959 yılında gerçekleşti. İlk Türk otomobili de Anadol markasıyla 1966 yılında satılıp kullanılmaya başlandı. Bundan önce Devrim adlı bir otomobil, Eskişehirde yapılsa da denenip üretiminden vazgeçildi.

anadol d

ilk Çamaşır Makinesi : 1960 yılında üretildi.

ilkyerlicamasirmakinasi d

İlk yerli filmi: 1914te Fuat Uzkınay çekti.

ilkyerlifilm d

İlk Şeker Fabrikası: 1926 yılında ilk şeker Üretildi. O zamana kadar şeker pancarının ne olduğu dahi bilinmiyordu.

ilk seker fabrikasi d

Gecekondular, Türkiyede ilk kez 1945 yılında görüldü.

gecekondu d

Tarihimizde ilk Türkiye Kupası karşılaşması şampiyonu Galatasaray futbol takımı.

gslogo d

İlk Türk Uçağı: 1934 yılında Kayseri'de monte edilmiştir.

ilk turk ucagi d

İlk yerli Buzdolabı : 1960 yılında üretildi.

ilk yerli buzdolabi d

İlk Türk Demiri: 10 Eylül 1939 yılında Kardemir Karabük Demir Çelik İşletmesi tarafından üretildi. 10 Kg. bir hatıra paketi döküldü.

ilk yerli demir d

Türkiyede ilk cep telefonu kullanımı 1993 yılında gerçekleşmiştir. Hatta Türkiye'deki ilk cep telefonu görüşmesi bir cep telefonu operatörünün açılışında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Başbakanı Tansu Çiller arasında yapıldı.

ilkceptelefonu d

Ülkemizde ilk çikolata fabrikası 1924 yılında İstanbulda çalışmaya başladı. Avrupaya ilk kez İspanyollar aracılığıyla giren çikolata, fabrika kurulmadan önce Türkiyeye dışarıdan gelirdi.

ilkcikolata sb d

Devletin ilk hazinesini Fatih Sultan Mehmet kurdu.

ilkdevlethazinesi d

Türkiyede ilk devalüasyon olayı, 7 Eylül 1946 yılında yaşandı.

ilkdevulasyon d

Türkiyede dolmuşçuluk ilk kez İstanbulda 1940-1941 yılında başladı. II. Dünya Savaşı sırasında dışarıdan taşıt alınamayınca İstanbul şoförleri dolmuş yoluyla yolcu taşımaya başladı.

ilkdolmus d

İlk gazete Ceride-i Havadisi, William Churchill çıkardı.

ilkgazete ceridei havadis d

Türkiyede ilk grevler 1872 yılında başladı.

ilkgrev sb d

Havayolu ulaşımı: 1933te başladı.

ilkhavayolu ulasimi d

İlk renkli filmi 1953te Halıcı Kız adıyla Muhsin Ertuğrul çekti.

halicikiz d

Türkiyedeki ilk web sitesi Ortadoğu Teknik Üniversitesi tarafından 1992 yılında oluşturulmuştur.

ilkinternetsitesi d

Türkiyenin ilk kadın yazarı: Cevdet Paşanın kızı Fatma Aliyeydi.

ilkkadinyazar d

Türkiyede ilk kredi kartı kullanımına Aralık 1991 yılında başlandı.

ilkkredikarti d

İlk lokanta: 13. yüzyılda Konyada açıldı.

ilklokanta d

1868den beri temizlik vergisi veriyoruz.

ilktemizlikvergisi d

Türkiyede ilk nüfus cüzdanı: 1863-64te yapılan sayımdan sonra verildi.

nufus cuzdani d

İftar topu ugulaması Sultan III. Mustafa döneminde (1757-1774) uygulanmıştı.

ramazantopu d
_GüzelikMeleği_ - avatarı
_GüzelikMeleği_
Ziyaretçi
6 Şubat 2013       Mesaj #230
_GüzelikMeleği_ - avatarı
Ziyaretçi
1 — Cumhuriyetçilik
2 — Milliyetçilik
3 — Halkçılık
4 — Devletçilik
5 — Laiklik
6 — İnkılâpçılık
Bütün bunlar birer temel düşünce veya ilkelerdir. Her ilke birer amacı veya hedefi belirlemektedir. İlkeler arasında son derece hassas bir denge mevcuttur.
Şimdi bu açıklamalardan sonra yukarıda değindiğimiz sıralanış şekli ile bu ilkeleri ayrı ayrı ele alarak genel çizgilerle değerlendirmek istiyoruz. Ancak bu değerlendirmede esas kaynağımız bizzat Atatürk'ün yaptıkları açıklamalar olacaktır.
1 — CUMHURİYETÇİLİK
Atatürk İnkılâbı'nda Cumhuriyetçilik ana ilke ve esas değerdir. Çünkü Cumhuriyet, Atatürk İnkılâbı'nın bütün verimlerini temsil eden bir devlet ve hükümet şekli olarak değiştirilemez bir cevherdir. Bu ilke yeni Türkiye Devleti'nin temelidir. Bu yüzden 1924'lerden itibaren Türkiye Cumhuriyeti anayasalarında, meclislerce değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek bir ana kuruluş değeri ile korunmuş ve yerleşmiştir. Bu niteliği ile Cumhuriyet, devlet düzen ve yönetiminde şahsilik ve keyfiliğin hâkim olmasını önleyen en sağlam teminattır. Ayrıca Türkiye'de siyasal iktidarların el değişmesi ve dağılması bakımından sosyal yapı üzerine en kuvvetli şekilde etki yapan Atatürk ilkelerinden en önde gelenidir. Nitekim Atatürk'ün bütün konuşmalarından açık bir şekilde anlaşılacağı üzere Cumhuriyet, demokratik parlamenter düzendir. Şu kadar ki; Atatürk'ün bu ilke ile amaçladığı düzen, her yönüyle çağdaş bir Türkiye yaratmak için seçilmiş bir yol, bir sistemdir. Ancak şu unutulmamalıdır ki, Cumhuriyetçilik ilkesini halkçılık ve milletçilikten soyutlamaya imkân yoktur. Zira Cumhuriyetçilik gerçek mana ve hüviyetini bunlar sayesinde kazanmaktadır. Şu halde diyebiliriz ki, Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik ve Halkçılık bir başka deyişle millet olma, demokratik bir idareye kavuşma gayretleri ve ilkeleri birbirinden ayrılamaz bir bütündür.

Burada onun cumhuriyet ve demokrasi üzerine olan düşüncelerini biraz daha açarak Cumhuriyetçilik ilkesini izaha çalışacağız. Onun devlet ve rejim çeşitleri üzerinde araştırma ve değerlendirmeler yaptığını bilmekteyiz. Ölümsüz Önder egemenlik ilkesi hakkındaki fikirlerini açıklarken diyor ki; "Çağımızda, bu esas teşkilatın dayandığı, anane haline gelmiş bir takım temel ilkeler vardır. Demokrasi ilkesi (Halkçılık). Bu ilkeye göre irade ve egemenlik milletin bütününe aittir ve ait olmalıdır. Demokrasi ilkesi millî egemenlik şekline dönüşmüştür.
— Temsilî hükümet ilkesi, bu ilke, millî egemenliğin uygulanması ve yürütülmesini düzenler.
— Devletin esas teşkilatını saptayan kanunun, diğer kanunlara üstünlüğü ilkesi. Bu ilke çağdaş esas teşkilatta, kanuniliğin ve adlî kararlılık ve yerleşmenin doğurucusudur.
Bu saydığımız ilkeler, demokrasi ilkesinin binası gibi görülür. Gerçekten de demokrasi ilkesi, uygulamadaki değerini, ancak bu ilkeler sayesinde kazanır".
Bundan sonra, hâkimiyet İlkesini daha genişçe incelemeye önem veren Atatürk, devlet şekillerinden "monarşi, oligarşi ve demokrasi" (Halkçılık) başlıkları altında düşüncelerini belirtmekte ve "Demokrasi ilkesinin en çağdaş ve mantıkî uygulanmasını sağlayan hükümet şekli Cumhuriyettir... Millet, egemenliğini, devlet yönetimine katılmasını, ancak zamanında oyunu kullanmakla temin eder" demektedir. İşte bu nedenledir ki, Atatürk'ün milli egemenlik ve halkçılık kavramı ile bağlantılı olan Cumhuriyetçilik ilkesini Türk siyasal hayatında demokrasiye yöneliş ve hazırlanışın bir işareti saymak gerekir.
Şimdi niçin Cumhuriyet sorusunu, Atatürk'ün bizzat kendi söylevlerinden aldığımız parçalarla cevaplamaya çalışalım :
"Cumhuriyet ahlâkî fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir.
Sultanlık, korkuya ve tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir."
"Türk milletinin tabiat ve adetlerine en uygun idare Cumhuriyet idaresidir."
"Cumhuriyet idaresini, Cumhuriyetten söz etmeksizin millî hâkimiyet esasları içinde her an Cunıhuriyet'e doğru yürüyen şekilde toplamağa çalışıyorduk."
"Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. İcra kuvveti, teşriî selahiyeti milletin yegane mümessili olan Mecliste tecelli etmiş ve toplanmıştır. Bu iki kelimeyi bir kelime İle özetlemek mümkündür. Cumhuriyet".
"Cumhuriyet rejimi demek demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk, Cumhuriyet 10 yaşını doldururken demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe koymalıdır" diyordu.
Yine bir başka söylevlerinde de "Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki Cumhuriyet, sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister" diyerek Cumhuriyetin kesin emrini açıklarken "Benim için bir taraflık vardır: Bir tarafım. O da Cumhuriyet taraflılığı fikrî ve sosyal inkılâp taraflılığı. Bu noktada Yeni Türkiye topluluğunda bir ferdi hariç düşünmek istemiyorum." Öz deyişiyle Cumhuriyetçilere bir tek yolun varlığını kesin direktif olarak iletmekte idi.
2 — MİLLİYETÇİLİK
Milliyetçilik ilkesi, Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır" diyerek ebediliğini dilediği ve bir demecinde müjdelediği Cumhuriyetçi devlet yapısını koruyacak olan toplumun siyasî birlik şuuruna kavuşmuş pekişik bir bütün olması amacına yönelmiştir. Bu ilke Milli Mücadele'nin çıkış noktasını teşkil etmiş ve bütün esir milletlerin kurtuluş ve kalkınma hareketlerine ışık tutmuştur. Bilindiği üzere millet, milliyet ve milliyetçilik türlü düşünce akımlarına veya bilimsel esaslara göre farklı şekilde tanımlanmıştır. Ancak biz burada Atatürk'ün millet, milliyet, milliyetçilik tariflerini ele alarak, Atatürk Milliyetçiliği'ne gelmek istiyoruz. Ulu Önder milleti 1922'de "İtiraf edelim ki, biz üç buçuk sene evveline kadar cemaat halinde yaşıyorduk. Bizi istedikleri gibi idare ediyorlardı. Cihan bizi temsil edenlere göre tanıyordu. Üç buçuk senedir tamamen mîllet olarak yaşıyoruz" diyerek, büyük olguyu açık bir şekilde dile getirmiştir. Atatürk, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir", "Türkiye halkı, ırken veya dinen veya harsen birleşik ve yekdiğerine karşı hürmet ve fedakârlık hisleriyle dolu ve mukadderat ve menfaatleri ortak olan bir toplumsal hey'ettir" diye tarif etmektedir. Atatürk, milliyet düşüncesinin varlığını "Milliyet nazariyesini, millet mefkuresini yok etmeğe çalışan nazariyatın dünya üzerinde tatbik kabiliyeti bulunamamıştır. Çünkü tarih, vukuat, hadiseler ve müşahadeler hep insanlar ve milletler arasında, hep milliyetin hâkim olduğunu göstermiştir ve milliyet prensibi aleyhindeki büyük mikyasda fiili tecrübelere rağmen yine milliyet hissinin öldürülemediği ve yine kuvvetle yaşadığı görülmektedir" diyerek dile getirmekte, milliyetin gerçekliğini vurgulamakta ve bir başka söylevinde de "Biz milliyet fikirlerini tatbikte çok gecikmiş ve çok gevşeklik göstermiş bir milletiz. Bunun zararlarını fazla faaliyetle gidermeğe çalışmalıyız...

Bu hususta bizim milletimiz, milliyetinden anlamamazlık edişinin çok acı cezalarını gördü... Anladık ki, kabahatimiz kendimizi unutmaklığımızmış. Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak evvelâ biz, kendi benliğimize ve milliyetimize bu hürmeti hisseden, fikren, fiilen bütün tavır ve harekâtımızla gösterelim. Bilelim ki, millî benliğini bulamayan milletler başka milletlerin avıdır" demektedir.
Milliyetçiliğin tarifi ise, Atatürk tarafından "Türk milliyetçiliği, ilerleme ve gelişme yolunda ve milletlerarası temas ve münasebetlerde, bütün çağdaş milletlere paralel ve onlarla dengeli bir şekilde birlikte, Türk toplumunun özel karakterlerini ve başlı başına bağımsız kimliğini saklı tutmaktır" şeklinde yapılmaktadır.
Bir diğer söylevinde de "Gerçi bize milliyetçi derler; ama biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği eden bütün milletlere saygı ve uyum gösteririz. Onların milliyetlerinin bütün gerçeklerini tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde bencilce ve mağrurca bir milliyetçilik değildir" diyen Atatürk bir başka konuşmasında "biz doğrudan doğruya milletseveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur" şeklindeki beyanları ile de milliyetçilik, cumhuriyetçilik ve halk bütünleşmesini yapmaktadır.
Bu görüşlerin ışığı altında diyebiliriz ki, Atatürk Milliyetçiliği'nin temel taşlarından ilki bağımsızlıktır. Çünkü, O "Hürriyet ve İstiklâl benim karekterimdir" diyordu. Bunun yanında Milli Hâkimiyet gelmektedir. Atatürk bunu "Hakimiyet-i Milliye uğruna canımı vermek benim için vicdan ve namus borcu olsun" sözleri ile en güzel şekilde ifade etmekte idi. Bir diğer özelliği, milli birlik ve beraberliğe daha açık deyişle bütünleştiriciliğe önemli yer ayırması idi. Bunların yanında ise en büyük özelliği gerçekçi oluşudur.

"Efendiler, asırlardan beri Türkiye'yi idare edenler çok şeyler düşünmüşlerdir. Fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir. Türkiye'yi... Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin duçar olduğu zararları ancak bir tarzda telâfi edebiliriz: O da Türkiye'de Türkiye'den başka bir şey düşünmemek..." Bu nedenledir ki, panislâmizmi, ümmetçiliği, panturanizmi ve sosyalizmi kesinlikle red etmektedir. Büyük Önder söylevlerinde bu hususları "Şurası unutulmamalıdır ki, bu tarzı idare bir Bolşevik sistemi değildir. Çünkü biz ne Bolşevikiz ne de komünist... Ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü milliyetperver ve dinimize hürmetkarız". "Vatandaşlarımız olan, dindaşlarımızdan, hemşerilerimizden her biri kendi dimağında bir büyük ülkü besliyebilir. Hürdür, muhtardır... Buna kimse karışamaz. Fakat Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin sabit, müsbet, maddî bir siyaseti vardır: O da efendiler, T. B. M. Meclisi'nin muayyen millî hududu dahilinde hayatını ve istiklâlini temin etmeğe yöneliktir.... Büyük ve hayalî şeyler yapmadan yapmış gibi görünmek yüzünden bütün dünyanın husumetini, garezini, kinini bu memleketin ve bu milletin üzerine celbettik. Biz panislamizm yapmadık; belki yapıyoruz, yapacağız dedik, düşmanlar da yaptırmamak için bir an evvel öldürelim dediler. Panturanizm yapmadık; yaparız, yapıyoruz dedik, yapacağız dedik ve yine öldürelim dediler. Bütün dava bundan ibarettir. Biz böyle yapmadığımız ve yapamadığımız mefhumlar üzerinde koşarak düşmanlarımızın adedini ve üzerimize yaptıkları baskıları artırmaktansa, hadd-i tabiîye, hadd-i meşrûa rücû edelim. Haddimizi bilelim. Binaenaleyh efendiler, biz hayat ve istiklâl isteyen milletiz. Ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı seve seve veririz", diye dile getirmektedir.

Sonuç olacak diyoruz ki mazlum milletlerin kurtuluş çabalarına da ışık tutan Atatürk'ün Milliyetçilik ilkesi bencil değildir. Irkçı değildir. Dağıtıcı değil, toplayıcı ve bütünleştiricidir. Onun Milliyetçiliği kaderde, kıvançta, tasada bir olmanın mutluluğundan doğan yepyeni ve gerçekçi Türk Milliyetçiliğidir. Simgesi "Ne mutlu Türküm diyene" özdeyişinde en açık ifadesini bulmaktadır.
3 — HALKÇILIK
Atatürk'ün Halkçılık ilkesi her şeyden önce "Halkın halk tarafından halk için idaresi" anlamına gelen ileri batılı gerçek bir demokrasinin gerçekleşip yerleşmesi amacına yönelmiştir. Cumhuriyet öncesi dönemde benimsenmesi bile zor ve imkânsız olan "Halkçılık" ile ilgili Atatürk'ün ifadeleri gözden geçirildiğinde Milliyetçilik ilkesi ile sıkı sıkıya bağlı olduğu hemen gözlenecektir.

Çünkü O, halkı ne ulus içinde ayrı bir sınıf ve gruplar, ne de egemen bir gücün yönettiği kitle olarak kabul etmiştir. Halk Büyük Önderimizin "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir" sözü ile belirlediği gibi, milletimizin doğrudan doğruya kendisi sınıfsız ve ayrıcalıksız kaynaşmış bir kitle olarak bütündür. Bu görüşleri biraz daha açabilmek için yine Atatürk'e dönelim ve "bizim inancımıza göre, milletimizin hayatının ve yükselmesinin sağlanması, kendine sindirip benimseyeceği görüşlerdir. Fakat esas olarak incelenirse, bizim görüşlerimiz kî halkçılıktır, kuvvetin ve kudretin, egemenliğin, yönetimin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulunmasıdır. Hiç kuşku yok ki, bu dünyanın en kuvvetli bir esası, bir ilkesidir" sözlerine dikkatleri çekelim. Burada görülmektedir ki; Atatürkçü halkçılığın amacı "Demokratik ve sosyo-ekonomik alanda ve çağdaşlaşma yolunda başarıya ulaşmaktır". Nitekim Ulu Önder "Hükümet şeklimiz tam bir demokrat hükümetidir ve dilimizde bu hükümet halk hükümeti diye anılır" deyişiyle yukarıdaki görüşümüzü güçlendirmektedir.
Halkçılık, halkı egemen ve her bakımdan mutlu kılmak olduğu gerçeğini benimseyen Atatürk, milletin vicdanında ve geleceğinde sezinlediği büyük gelişme, yükselme yeteneğini, bir millî sır gibi vicdanında taşımıştır. Ülkü, gözlem ve değerlendirmeler zamanı geldikçe uygulanmıştır. Halkçılık da bu çerçeve içinde, millî vicdan İle, Atatürk'ün vicdanının bütünleşmesi sayesinde gerçekleşebilirdi. Nitekim Atatürk, engin sezgi ve bilgisi İle kavradığı Türk toplumundaki gerçeği çağdaş halkçılık hedeflerine doğru, büyük yetenek ve iradesiyle yöneltmiştir.
Halk idaresi demek olan demokrasinin uzun bir geçmişi vardır. Türk ulusu ve toplumlarının da bunda rol oynadıkları tarihî bir gerçektir. Toplumların gelişmesine uygun, yaygın, etkili bir sosyal felsefe ve sistem olarak demokrasi, halkın siyasî ve fikrî terbiyesini aynı zamanda hak ve görevlerini her şeyin üstünde sayar.
Ulu Önder 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki konuşmasında: "Sosyal bilim bakımından bizim hükümetimizi anlatmak gerekirse Halk Hükümeti deriz. Sosyal meslek bakımından da düşündüğümüz zaman, biz hayatını bağımsızlığını kurtarmak için çalışan insanlarız. Zavallı bir halkız, durumumuzu bilelim, kurtulmak, yaşamak için çalışan ve çalışmak zorunda bulunan bir halkız.
Buna göre her birimizin hakkı vardır. Yetkisi vardır. Fakat çalışarak bir hakkı kazanırız; yoksa çalışmadan sırtüstü yatmak isteyen insanların bizim toplumumuzda yeri yoktur - hakkı yoktur. O halde söyleyiniz baylar: Halkçılık toplumsal düzene, çalışmaya, hukuka dayanmak isteyen bir sosyal meslektir" diyordu. Mustafa Kemal, bu sözleri ile halkçılığı gerçekleştirecek yöntemi ve kendi buluşu olan Atatürkçü düzeni anlatmaktadır. O halde Halkçılık ilkesi ile amaçladığı "halk için, halkla birlikte ve gerekirse halkın yüce çıkarları uğruna millî çabalarda bulunmaktır".
Atatürk 30 Ağustos 1924'te Dumlupınar'daki şu sözleri ile halkçılığa, yani halk egemenliğine yeniden ışık tutmakta ve şöyle demektedir: ".... Bu büyük zaferin türlü tesirleri üstünde en önemlisi ve yükseği, Türk milletinin kayıtsız şartsız egemenliğini eline almış olmasıdır. Millî egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur."
Yukarıdaki açıklamaların ışığında açıkça söyleyebiliriz ki, Atatürk Millî Mücadele süresince memlekette kendisini gönülden destekleyen iç kuvvetlerle dünya ölçüsündeki dış gelişin şartlarının dengeli etkisini her an hesaba katarak her türlü "doktriner ve dogmatik" düşüncelerden temizlenmiş bir halkçılık anlayışına ve ilkeler kompozisyonuna ulaşmıştır. Çünkü o, hiçbir zaman dogmacı doktriner görüşlerin sosyal gelişim ve kültürel değişim şartlarına uymadığını görerek, Türk toplumuna yol gösterecek diğer ilkeleri ve anlamlan gibi Halkçılık ilkesi anlamını da özel görüş açısından tesbtt etmiştir. Bu nedenledir ki, Halkçılık ilkesi de herşey için, halkla beraber anlayışı ile bütüne yönelik bulunmaktadır.
IV — DEVLETÇİLİK
Atatürk'ün Devletçilik ilkesi, sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınmada daha çok metodu belirten bir esastır. Devletçilik, genellikle "ülke için geniş yararlar sağlayacak büyük ölçüde kuruluş, sermaye ve araçlara ihtiyaç gösteren işlerin; Özellikle büyük sanayi ve tarımın, istenilen ve aynı zamanda gerekli alan ve oranlarda devlet tarafından teşkilatlandırılıp işletilmesine" denilmektedir. Ancak hemen belirtelim ki bunun yöntem ve genişlik bakımından tanımlanması ve uygulanma şekilleri her toplum ve ülkenin ihtiyaç ve özelliklerine göre olmaktadır. Biz burada, Ulu Önderimizin Devletçilik ilkesi ile neyi amaçladığı üzerinde duracağız. Bu ilkeyi açıklarken de, hareket noktamız Atatürk'ün iktisat politikası daha başka bir deyişle, yeni Türk Devleti'nin iktisat politikasının esasları olacaktır. Burada sözü en büyük Türk'e bırakıyorum. 6 Aralık 1922'de Ankara'da verdiği bir söylevde diyor ki:

"Memleketimiz üzerinde istilâ emellerini besleyecek olanların her türlü ümitlerini kıracak surette, siyasette, idarede ve iktisatta kuvvetli olmak gerekir. Tarımımızın ve ticaretimizin geri olması, memleketimizin pek çok kısımlarının yıkık ve halkımızın fakir bulunması, ulaştırma araçlarının sayılı olması, millî eğitimin herkese ve her yerde gereği gibi giremeyerek toplumsal hayatımızın en büyük düşmanı olan cahillik ve benzeri gibi sebebler, milletimizi fakir ve zayıf düşürmekten uzak kalmamış ve kalmayacaktır. Bu yüzden, kurtuluş ve bağımsızlık için yaptığımız savaşı tamamlamak ve Tanrının ulusumuza doğuştan verdiği istidat ve kabiliyeti en yüksek derecede geliştirmek ve memleketimize bağışladığı kuvvet ve zenginlik kaynaklarından en büyük faydayı sağlayarak güçsüzlüğümüzün sebeblerîni gidermek için bundan böyle hiçbir fırsatı ve vakti kaçırmayarak çalışmak zorundayız. Ancak, bu çaba, yıllarca izlenip uygulanacak bir programa dayanmaz ise, başarısızlığa mahkûmdur."
17 Şubat 1923'te, İzmir İktisat Kongresi'ni açış söylevinde şu sözler yer alıyor:
"Siyasal, askerî zaferler ne denli büyük olursa olsun, iktisat zaferleri ile taçlandırılmazlar ise elde edilen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner. Bu itibarla en kuvvetli ve parlak zaferimizin dahi sağlayabildiği ve daha sağlayabileceği faydalı verimleri tesbit için iktisat hayatımızın, iktisat egemenliğimizin sağlanması, pekiştirilmesi ve genişletilmesi gerekir.

"Düşmanlara karşı en kuvvetli silâhımız, iktisat hayatındaki genişleme, sağlamlık ve başarı olacaktır."
30 Ağustos 1924'te, Dumlupınar'da yaptığı konuşmalarının sonlarında da aynı kanıyı tekrarlıyordu: "Milletimiz burada elde ettiği zaferlerden daha önemli bir ödev peşindedir. O zaferin kazanılması, milletimizin iktisadî alandaki başarılarıyla mümkün olacaktır".
Atatürk'ün iktisat politikasına verdiği önemi vurgulayan sunduğumuz birkaç örnekten sonra, özlediği iktisadî kalkınma nasıl gerçekleşecekti sorusuna cevap verelim. İşte bu sorunun cevabı Atatürkçü iktisadın temeltaşı Devletçilik ilkesidir.
Atatürk, şöyle tanımlıyor devletçiliği: "iktisat politikamızın mühim gayelerinden biri de umumî menfaatleri doğrudan doğruya ilgilendirecek iktisadî kuruluşları ve teşebbüsleri malî ve teknik kudretimizin müsaadesi oranında devletleştirmedir". Mahiyet ve sınırına dair de, 1930 yılında verdiği söylevlerin birinde, "Herhalde devletin, siyasî ve fikrî hususlarda olduğu gibi bazı ekonomik işlerde de düzenleyiciliğini ilke olarak kabul etmek uygun görülmelidir... Devletin bu husustaki faaliyet hududunu çözmek ve bu hususta dayanacağı kaideleri tesbit etmek; diğer taraftan, vatandaşın ferdî teşebbüs ve faaliyet hürriyetini tehdit etmemiş olmak, devleti idareye yetkili kılanların düşünüp tayin etmesi lâzım gelen meselelerdir. Prensip olarak, devlet ferdin yerine geçmemelidir. Fakat ferdin gelişmesi için umumî şartları göz önünde bulundurmalıdır... Bu izah ettiğimiz mana ve telâkkide devletçilik bilhassa, içtimaî, ahlakî ve millîdir. Millî servetin dağılımında, daha mükemmel bir adalet ve emek sarf edenlerin daha yüksek refahı, millî birliğin korunması için şarttır. Bu şartı daima göz önünde tutmak, millî birliğin mümessili olan devletin mühim vazifesidir... Özet olarak, Türkiye Cumhuriyetini idare edenlerin, demokrasi esasından ayrılmamakla beraber, mutedil devletçilik ilkesine uygun yürümeleri bugün içinde bulunduğumuz hallere, şartlara ve mecburiyetlere uygun olur.", böyle söylüyordu. Yine bu konu ile ilgili 1935 Ağustos'unda İzmir Fuarı'nın açılışına gönderdiği mesajda yer alan şu sözlerine eğilelim:
"Türkiye'nin uyguladığı devletçilik sistemi XIX. yüzyıldan beri sosyalizm nazariyecilerinin ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu, Türkiye'nin ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye'ye has bir sistemdir.
Devletçiliğin bizce anlamı şudur; fertlerin hususî teşebbüslerini ve faaliyetlerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin bütün ihtiyaçlarını ve birçok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket iktisadiyatını devletin eline almak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk vatanında yüzyıllardan beri ferdî ve Özel teşebbüslerle yapılamamış olan şeyleri bir an evvel yapmak istedi ve kısa bîr zamanda yapmayı başardı. Bizim takıp ettiğimiz bu yol, görüldüğü gibi, liberalizmden, başka bir yoldur."
"Bizim takibini uygun gördüğümüz devletçilik ilkesi, bütün istihsal ve tevzi vasıtalarının fertlerden alınarak, milleti büsbütün başka esaslar dahilinde tanzim etmek gayesini takip eden sosyalizm prensibine müstenid kollektivizm yahut komünizm gibi hususî ve ferdî iktisadî teşebbüs ve faaliyete meydan bırakmayan bir sistem değildir".
Bu tanımlama ve açıklamalarda şu gerçek ve temel Öğelerle karşı karşıyayız.
1 — Ferdî çalışma ve gayretler esastır.
2 — Millî ihtiyaç ve gerekler dolayısıyla devlet iktisadî hayatla ilgilenecek, yani bu alanda görev ve sorumluluk yüklenecektir.
3 — Sosyalist düzene yer yoktur.
4 — Tam liberalist ve tam devletçi bir sistem öngörülmemiştir.

Bu açıklamalar bizi şu sonuca götürmektedir. Devletçilik ilkesi de Türkiye'nin gerçeklerinden doğmuştur. Çünkü ülkeye özgü bu devletçilik, ihtiyaç, gerçek ve imkânlarla orantılı biçimde, devlet girişimi ve özel girişimden örülmüş bir iktisadi düzendir. Nitekim İzmir İktisat Kongresi'nde, İktisat Bakanı olarak konuşan Mahmut Esad Bozkurt'un Atatürk Devletçiliğinin esaslarını açıkça ortaya koyduğu konuşması yukarıdaki görüşümüzü desteklemektedir. Mahmut Esad konuşmasında: "Bütün bir tarihimiz içinde, ekonomik durumumuzu kısaca inceledikten ve onunla pek yakın ilgisi olan yönetim sistemlerini gözden geçirdikten sonra, bugünkü ekonomimizde izlenmesi gereken iktisat politikası konusunda bir iki söz söylememe izninizi dilerim.
Yeni Türkiye'nin iktisadı, bugün dünyada uygulanan ekonomik sistem ve politikalardan hiçbirinin benzeri olamaz. Ülkemiz, iktisadî anlam ve ihtiyacına ve iktisat tarihimizin ruhuna uygun, başlı başına bir iktisat politikası izlemek zorunluluğundadır... Yeni Türkiye karma bir ekonomik sistemi takip etmelidir. İktisadî girişimleri kısmen devlet ve kısmen kişiler üzerlerine almalıdırlar".
Bu konuşma aynı zamanda Türk gerçekleri ile uyarlılık halinde olan olmaya devam edecek bir sistemin öğretisini ana hatları ile ortaya koymaktadır. Nitekim Ulu Önderimiz yurdun kendine özgü bir tutumu olması gerektiği düşüncesini şöyle savunmakta idi. "İktisadî çalışmamızı dayandıracağımız esaslar her türlü bilgi ile beraber doğrudan doğruya memleketimizin topraklarını kollayarak ve bu topraklarda bizzat çalışan insanların sözlerini işiterek tesbit olunacaktır. Sanayi ve ticaretimiz için de aynı şekilde düşünülecektir".
Sonuç olarak diyoruz ki, bu ilke ekonomide Türkiye'nin koşullarına uygun bir ekonomik politika olarak kabul edilmelidir.
Şu sözleri, "Bizim takip ettiğimiz devletçilik, ferdî mesai ve faaliyeti esas tutmakla beraber, mümkün olduğu kadar az zaman içinde, milleti refaha ve memleketi mamuriyete eriştirmek için, milletin umumî ve yüksek menfaatlerinin icap ettirdiği işlere -bilhassa iktisadî sahada- devleti fîîlen alakadar etmektir", ile de Atatürk'ün az zamanda milleti refaha, ülkeyi bayındırlığa götürecek seçmeler yaptığı ve sosyal adalete yer verdiği anlaşılmalıdır.
V — LAİKLİK
Atatürk İnkılâbı'nın en önemli ilkesi, Laikliktir. Laiklik, Ortaçağ'ın İslâmi düşüncesinde, içtihat kapısının kapalı olduğu gerekçesiyle sosyal ilerlemeyi köstekleyen, fikir hürriyetini baltalayan skolastik zihniyeti yıkıp, vicdan hürriyetini korumak, dinin şahsî ve siyasî yararlar uğruna sömürülmesini önlemektir.

Laiklik, geniş manası ile de hürriyetlerin en kutsalı olan düşünce hürriyetine devletin tarafsız bir davranış içinde olarak saygı göstermesidir. Batılı manada demokrasinin, devletin objektif bir müessese ve hukuk devleti olmasının temel şartı budur. Dar ve klasik manası ile laiklik ise, devletin her çeşit dinî inanç, ayin ve kuruluşlar karşısında tarafsız kalması ve muhtelif dinlere bağlı olanlar arasında bir ayırım yapmaması, böylece din hürriyetinin sağlanması. Buna karşılık dinsel otorite ve ilkelerin inançlarının da hiç bir şekilde devlet ve dünya işlerine karışmamasıdır.
İşte Atatürk İnkılâplarının bütününe böyle bir laiklik anlayışı hâkim olmuştur. O halde Atatürk İnkılâpları'nın ortak ve ana temelini teşkil eden Laiklik, din düşmanlığı değil, dini dünya işlerinden uzaklaştırmak, ona Allah'la kullan arasındaki ilişkiler çerçevesi dışına çıkmayı yasaklamak ve gerçek yeri olan vicdanların harimine kapanmasını istemektir. Dini batılı ve rasyonel bir kültür çerçevesinde ancak bu şartlar sosyal bir varlık ve değer kazandırabilir. Memleketimizde Laiklik ilkesinin dine tam saygı esasına göre uygulanması böyle bir anlayışın neticesidir.
İşte bu genel açıklamalardan sonra, Ulu Önderimizin laiklik anlayışını ve İslâm dinine verdiği önemi açıklamak istiyorum.
Atatürk'e göre "Laiklik" yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyetini tekeffül etmektir. Hiç şüphe yok ki bu tanımlaması ile Atatürk, din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılması, yani toplum ve devlet olarak, din kural ve ilkelerini dünya işlerine karıştırılmamasını amaçlamaktadır. Yani bu tanımlaması ile O, bütün yurttaşların, vicdanlarının emrettiği şekilde dine karşı durumlarını kararlaştırmakta serbest olmaları gerektiğini ve devletin de bu hak ve özgürlükleri koruyacak, yürütecek güvenceyi getirmesi ve uygulamasının zorunluluğunu anlatmak istemektedir. Gerçekten de Atatürk'ün bu anlayış ve tanımlaması, gerçekçi ve bilimsel olduğu kadar, millî İhtiyaçlarımıza da uygun düşmektedir. Laik düzen kurma ve anlayışta Atatürk'ün İslam dinine karşı durumunun önemli rolü vardır. Atatürk din düşmanı değildir. Dinin sömürülmesine, politikaya karıştırılmasına ve devlet ilkesi haline getirilmesine karşıdır. O'nun karşı olduğu kişiler, İslâm dinince de red edilen yobazlar, bağnazlar, hurafeciler, din simsar ve aktörleridir.
Örneğin din ve laiklik konusunda Ata şöyle söylüyor :
"Bunca asırlarda olduğu gibi, bugün dahi akvamın cehlinden ve taassubundan istifade ederek binbir türlü siyasî ve şahsî maksat ve menfaat temini için, dini alet ve vasıta olarak kullanmak teşebbüsünde bulunanların, dahil ve hariçte mevcudiyeti, bizi bu zeminde söz söylemekten, maatteessüf, henüz müstağni bulundurmuyor. Beşeriyette din hakkında ihtisas ve vukuf, her türlü hurafelerden tecerrüd ederek, hakiki ulum ve fünun nurlarıyla musaffa mükemmel oluncaya kadar, din oyunu aktörlerine, her yerde tesadüf olunacaktır." (1923)
"Türkiye Cumhuriyeti'nin resmî dini yoktur. Devlet idaresinde bütün kanunlar, nizamlar, ilmin muasır medeniyete teinin ettiği esas ve şekillere, dünya ihtiyaçlarına göre yapılır ve tatbik edilir. Din telakkisi vicdanî olduğundan cumhuriyet, din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı milletimizin muasır terakkisinde başlıca muvaffakiyet görür."(1930)
"Türk devleti laiktir. Her reşit, dinini intihapta serbesttir."(1930)
Çünkü Atatürk, Allah'a inanmakta ve İslâm dinine bağlı bulunmaktadır. Birçok söylevlerinde, sömürücülük sayılması İmkânsız bîr biçimde, Allah'tan, İslâm'dan, dinden saygı ve bağlılıkla söz etmiştir.
"Bizim dinimiz en mâkul ve en tabiî bir dîndir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. Müslümanların toplumsal hayatında, hiç kimsenin özel bir sınıf halinde mevcudiyetini muhafazaya hakkı yoktur. Kendilerinde böyle bir hak görenler, dinî emirlere uygun harekette bulunmuş olmazlar. Bizde ruhbanlık sınıfı yoktur. Hepimiz eşitiz ve dinimizin hükümlerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz. Her fert dinini, din duygusunu imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır...."
"Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası vardır ki, din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddî çıkar temin edenler, iğrenç kimselerdir".
"... Bizim dinimiz, milletimize değersiz, miskin ve aşağı olmayı tavsiye etmez. Aksine Allah da, Peygamber de, insanların ve milletlerin değer ve şerefini muhafaza etmelerini emrediyor..."
"Büyük dinimiz, çalışmayanın insanlıkla alakası olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler zamanın yeniliklerine uymayı kâfir olmak sanıyorlar. Asıl küfür onların bir zannıdır. Bu yanlış yorumu yapanların amacı, İslamların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil beyinledir..."
Verdiğimiz bu birkaç örnek bile yukarıda değindiğimiz düşüncemizi doğrulamaya yetmektedir, kanısındayım.
Laikliği, yukarıdan beri yorumunu ve değerlendirilmesini dinleyenlere bırakarak, açıklamaya çalıştığımız, ilkeleri arasına Özenle oturtmuş olan Atatürk, bu güne dek gizli kalmış not defterinde "Tanrı birdir ve büyüktür", "Hafıza Kur'an okutun" gibi yazıların altlarını çizerek yazmıştır. Bunlar, O'nun vicdanının ve inancının temiz ve maddî çıkarlardan uzak ifadelerinden başka bir şey değildir. Bu nedenledir ki, "Bizi yola sevk eden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, sâf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleri ile aidata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz.... Görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden, harab eden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülüklerden gelmiştir. Baylar ve hey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru ve en hakikî tarikat, medeniyet tarikatıdır, medeniyet yoludur" diyordu.
Sonuç olarak diyoruz ki, laiklik, dinsizlik demek değildir. Laikliğin düşünce ve tutumda yerleşmesi hem ilericiliğe hem de demokratik yaşam felsefesine uygundur. Çünkü Laiklik ilkesinde dinin siyaset aracı olarak kullanılması akıl ve mantık dışıdır.
VI —İNKILAPÇILIK
İnkılâpçılık ilkesi ise, bir yandan Atatürk ilkelerinin korunmasını esas tutan, öte yandan da bu esaslara dayanılarak yeni hamlelerle Türk toplumunun aydın ve ileri yönde gelişim ve geleceğini sağlayacak dinamik bir toplum yaşayış ilkesi olarak benimsenmiştir. Çünkü bu ilke Atatürk, felsefesini bazı dinî, siyasî ve felsefî kuramlarda olduğu gibi katı ve dar çerçevede kalmaktan kurtarmak istemiştir.

Buradaki açıklamalarımızda Atatürk'ün İnkılâbı tarifini ve Türk İnkılâbı nedir sorusuna verdiği cevap hareket noktamız olacaktır. Ulu Önder inkılâbı "Mevcut müesseseleri zorla değiştirmek demektir. Türk milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeni icaplara göre ilerlemesini temin edecek yeni müesseseleri koymuş olmaktır" diye tanımladıktan sonra, Türk İnkılâbı nedir sorusuna "Bu inkılâp kelimenin ilk anda işaret ettiği ihtilâl manasından başka, ondan daha geniş bir değişikliği ifade etmektedir. Bugünkü devletimizin şekli, yüzyıllardan beri gelen eski şekilleri ortadan kaldıran en gelişmiş tarz olmuştur. Milletin, varlığını devam ettirmesi için fertleri arasında düşündüğü ortak bağ, yüzyıllardan beri gelen şekil ve mahiyetini değiştirmiş, yani millet, dinî ve mezhebî bağlantı yerine Türk milliyet bağıyla fertlerini toplamıştır. Millet beynelmilel umumî mücadele sahasında hayat sebebi ve kuvvet sebebi olacak ilim ve vasıtanın ancak çağdaş medeniyette bulunabileceğini bir değişmez gerçek olarak prensip saymıştır. Netice olarak millet, saydığım değişiklik ve inkılâpların tabiî ve zarurî icabı olarak umumî idaresinin ve bütün kanunlarının ancak dünyevî ihtiyaçlardan mülhem ve ihtiyacın değişme ve gelişmesiyle sürekli olarak değişme ve gelişmesi esas olan dünyevî bir zihniyeti hayatı boyunca devam edecek bir idare saymıştır.
Büyük milletimizin hayatının seyrinde vücuda getirdiği bu değişiklikler herhangi bir İhtilâlden çok fazla, çok yüksek olan en muazzam inkılâplardandır.
Çok milletlerin kurtuluş ve yükselme mücadelesinde köpürdükleri görülmüştür. Fakat bu köpürme Türk milletinin şuurlu köpürmesine benzemez", diye cevap vermektedir.
Bizce İnkılâpçılık ilkesinin gerçek anlamı tartışmasız Ulu Önderin bu tariflerinin içeriğinde en güzel ifadesini bulmaktadır. Nitekim bu açıklamalarını daha net ve belirginleştirdiği "Hakiki inkılâpçılar onlardır ki, ilerleme ve yenileşme inkılâbına yöneltmek istedikleri insanların ruh ve vicdanlarındaki gerçek eğilime sızmasını bilirler. Bu münasebetle şunu da ifade edeyim ki, Türk Milletinin son senelerde gösterdiği harikaların yaptığı siyasî ve sosyal inkılâplarının gerçek sahibi kendisidir. Sizsiniz.... Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağımıza uygun ve bütün mana ve biçimi ile medeni bir toplum haline ulaştırmaktır.
İnkılâplarımızın temel ilkesi budur. Bu gerçeği kabul edemeyen zihniyetleri darmadağın etmek zaruridir" şeklindeki bu sözleriyle, ilkelerinin bütünlüğünün korunmasını dile getirirken, İnkılâpçılık ilkesinin anlamını da vurgulamaktadır.
Demek oluyor ki, Atatürk'ün İnkılâpçılık ilkesi değişme, gelişme ve her türlü yeniliğe açıklık getiren bir ilke olarak kabul edilmek zorundadır. Daha açık bir deyimle, çağdaş medeniyete yürüyüşün direktifidir.
Konuşmamı şu cümlelerle bitirmek istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik hayatı, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, inkılâpçılık olarak belirlenen temel ilkelere sahiptir.
Bunları, Atatürkçülük bayrağının sembolleri olarak, belli bir kalıba sokmaya ve dondurmaya hiçbir kimsenin gücü yetmeyecek ebediyete kadar yaşayacak ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milletinin hayat güvencesi olacaktır.
Kaynak: Türk Tarih Kurumu: Belleten Dergisi, Kasım 1988, Cilt LII, Sayı 204, Sayfa 810-824 / Yücel, Prof. Dr. Yaşar: Atatürk İlkeleri

Benzer Konular

17 Aralık 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
21 Eylül 2008 / sagopa kajmer Edebiyat
15 Aralık 2008 / CrasHofCinneT Taslak Konular
26 Haziran 2016 / Misafir Spor
27 Haziran 2012 / nünü Osmanlı İmparatorluğu