Ziyaretçi
Ali Sami Yen'de uzun yıllar unutulmayacak dev bir karşılaşma izledik. Ne yazık ki, bu tür maçların ayrılmaz parçası olarak kabul edilen tribün çirkinlikleriyle karşılaşmanın tadı epeyce kaçtı.
Ama biliyoruz ki, iki taraf da bunu mutlak bir hak ve mutlaka yapılması gereken bir gövde gösterisi olarak görüyor.
İki hocanın da savunmaya dönük önlemleri daha çok dikkat çekerken, daha on dakika bile dolmadan top iki tarafın ağlarını birer kez bulmuştu. Bu da Gerets'le Daum'un taktik becerileri konusunda insana bir fikir veriyordu. Tabii, bundan dolayı sıkıntıya düşen de G.Saray'dı. Çünkü gol yemeden tek golle kazanıp tur atlamak gibi en iyi ihtimali elinden kaçırmış oluyordu. Bu noktada galiba Aziz Yıldırım haklı çıktı. Maç öncesinde Zaman ekibi olarak uzun bir sohbet yapma imkanı bulduğumuz F.Bahçe Başkanı şöyle konuşuyordu: "Yahu, bizim tur atlamamızı sağlayacak 7-8 ihtimal varken, herkes G.Saray'ın 1-0'la çok avantajlı olduğunu söylüyor. Görürüz bakalım..."
G.Saray'da maçın en ilginç iki adamı Uğur Uçar ve Hasan Şaş'tı. Sakatlığı nedeniyle formadan uzunca bir süre uzak kalan Uğur'a böyle bir maçta şans verilmesi, Gerets'in orijinalliklerinden biriydi. Kaleci Volkan'dan gelen topu Tuncay'ın orta çizginin biraz ilerisinde alarak götürüp gol yapması ve G.Saray savunmasından kimsenin ‘Ne oluyor?’ bile demeyişi Sarı-Kırmızılı takımın son maçlarında yaşadığı savunma perişanlığının doruğunu oluşturdu. Tuncay'ı tutmakla görevli olan Uğur ise top ağları bulduktan sonra ceza alanı çevresine gelebilmişti. Aynı Uğur, ortada hiçbir şey yokken yine çizgi kenarında müthiş hamlesiyle Ümit Özat'ı korkutup, G.Saray'ın ikinci golünü başlatan adam oldu. Hasan Şaş da hem 90 dakika boyunca süren müthiş hırsı hem de birkaç pozisyonda F.Bahçe savunmasını darmadağın eden çalımlarıyla taraftarını mutlu etti. Anlamsız şişirmeler gibi görünen bir topuyla da Hakan Şükür'ün attığı galibiyet golünün hazırlayıcısı olarak maça damgasını vurdu. Ayrıca ilk golü hazırlayan da oydu. Elbette ki elenmek üzücü. Ancak G.Saray'ın üç maç sonra elde ettiği galibiyet sanıyorum ki tribünleri ve camiayı yeterince mutlu etti. Açıkçası Sarı-Kırmızılı takımın, daha önce 14 kez kazanmış olduğu kupanın peşinden koşması o kadar da gerekli değil. Kuşkusuz şampiyonluk yarışı çok daha önemli. Ama korkarız ki taraftarın bir türlü dizginlenemeyen tutumu Sarı-Kırmızılı takıma lig şampiyonluğu yarışında ciddi zarar verebilecek bir motive ortaya çıkaracaktır.
Sponsorlu Bağlantılar
İki hocanın da savunmaya dönük önlemleri daha çok dikkat çekerken, daha on dakika bile dolmadan top iki tarafın ağlarını birer kez bulmuştu. Bu da Gerets'le Daum'un taktik becerileri konusunda insana bir fikir veriyordu. Tabii, bundan dolayı sıkıntıya düşen de G.Saray'dı. Çünkü gol yemeden tek golle kazanıp tur atlamak gibi en iyi ihtimali elinden kaçırmış oluyordu. Bu noktada galiba Aziz Yıldırım haklı çıktı. Maç öncesinde Zaman ekibi olarak uzun bir sohbet yapma imkanı bulduğumuz F.Bahçe Başkanı şöyle konuşuyordu: "Yahu, bizim tur atlamamızı sağlayacak 7-8 ihtimal varken, herkes G.Saray'ın 1-0'la çok avantajlı olduğunu söylüyor. Görürüz bakalım..."
G.Saray'da maçın en ilginç iki adamı Uğur Uçar ve Hasan Şaş'tı. Sakatlığı nedeniyle formadan uzunca bir süre uzak kalan Uğur'a böyle bir maçta şans verilmesi, Gerets'in orijinalliklerinden biriydi. Kaleci Volkan'dan gelen topu Tuncay'ın orta çizginin biraz ilerisinde alarak götürüp gol yapması ve G.Saray savunmasından kimsenin ‘Ne oluyor?’ bile demeyişi Sarı-Kırmızılı takımın son maçlarında yaşadığı savunma perişanlığının doruğunu oluşturdu. Tuncay'ı tutmakla görevli olan Uğur ise top ağları bulduktan sonra ceza alanı çevresine gelebilmişti. Aynı Uğur, ortada hiçbir şey yokken yine çizgi kenarında müthiş hamlesiyle Ümit Özat'ı korkutup, G.Saray'ın ikinci golünü başlatan adam oldu. Hasan Şaş da hem 90 dakika boyunca süren müthiş hırsı hem de birkaç pozisyonda F.Bahçe savunmasını darmadağın eden çalımlarıyla taraftarını mutlu etti. Anlamsız şişirmeler gibi görünen bir topuyla da Hakan Şükür'ün attığı galibiyet golünün hazırlayıcısı olarak maça damgasını vurdu. Ayrıca ilk golü hazırlayan da oydu. Elbette ki elenmek üzücü. Ancak G.Saray'ın üç maç sonra elde ettiği galibiyet sanıyorum ki tribünleri ve camiayı yeterince mutlu etti. Açıkçası Sarı-Kırmızılı takımın, daha önce 14 kez kazanmış olduğu kupanın peşinden koşması o kadar da gerekli değil. Kuşkusuz şampiyonluk yarışı çok daha önemli. Ama korkarız ki taraftarın bir türlü dizginlenemeyen tutumu Sarı-Kırmızılı takıma lig şampiyonluğu yarışında ciddi zarar verebilecek bir motive ortaya çıkaracaktır.

Fenerbahçe Cumhuriyeti / 34 FB 1907
Türkiye Kupası’nda önceki gün Galatasaray’a 3-2 yenilen Fenerbahçe, tarihinde ilk kez mağlup olduğu bir maçtan sonra zafer çığlıkları atıyor. 24 yıldır kupanın hasretini çeken Sarı-Lacivertliler, ezeli rakibine yenilmelerine rağmen yarı finale çıkmanın sevincini yaşıyor. 







Süper Lig’de mücadele eden üst düzey futbolcuların başında gelen Nicolas Anelka, Türkiye’de her şeye alıştığını; ancak bir tek taraftarların idman ve maç sonu baklava ikram etmelerini çözemediğini itiraf etti. Anelka, sürekli Brezilyalı futbolcularla arasında bir hüsumetin varlığından bahsedilmesine ise anlam veremediğini söyledi. 









23 yıldır kupaya hasret kalan Fenerbahçe, yarı final ilk maçında Denizlispor’a deplasmanda gol yağdırdı. Sarı-Lacivertliler, yedek ağırlıklı bir kadroyla oynayan rakibini Deniz, Nobre, Semih ve Aurelio’nun golleriyle 4-0 mağlup ederek finali büyük ölçüde garantiledi. 








Şu anda tesis, stat, ekonomi, taraftar, kadro ve vizyon olarak Türk futbolunun bir numarası olan, kendini 'cumhuriyet' olarak tanımlayan F.Bahçe, bir türlü başarılı olamadığı Avrupa kupaları için hep tecrübesizliği kalkan olarak kullanıyor. Oysa İspanya Ligi'ndeki mazisi sadece ve sadece 7 yıl olan 45 bin nüfuslu kasaba takımı Villarreal, ilk kez katıldığı Şampiyonlar Ligi'nde yarı finale yükseldi. F.Bahçe ise bugüne kadar 4 kez katıldığı Devler Ligi'nde gruptan hiç çıkamadı. Geçen sezon La Liga’da 3. olarak Şampiyonlar Ligi’ne katılan Villarreal; Everton, Manchester United, Glasgow Rangers ve İnter gibi rakipleri eleyerek yarı finale yükseldi. Herkesi kendine hayran bırakan İspanyol ekibi, 2003-04’te Trabzonspor ve G.Saray’ı eleyerek UEFA Kupası’nda da yarı final oynamıştı. 
