Arama

Metal ve Yaş - Sayfa 3

Güncelleme: 4 Ağustos 2014 Gösterim: 40.514 Cevap: 48
soytarı - avatarı
soytarı
Ziyaretçi
19 Eylül 2007       Mesaj #21
soytarı - avatarı
Ziyaretçi
her insan insan olabilir ama her anadan doğan metal dinleyemez Msn Grin ölene kadar metal...
Sponsorlu Bağlantılar
tatlikiz - avatarı
tatlikiz
Ziyaretçi
10 Ekim 2007       Mesaj #22
tatlikiz - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
darksatan adlı kullanıcıdan alıntı

önemli olan bence başkalarının bu konuda düşünceleri olamaz.Sonuçta biz bu müzik tarzını dinliyoruz ve kendimizde uyduğunu görüyoruz.Başkalarının ne düşündüğü aa şu metalci demeleri kadar gereksiz bir şey yok sokaktaki insan bizi bilse ne olur bilmese ne olur.Bunu şu anlamda söylüyorum metal müzik dinliyenler siyah giyinir vs. vs. sonuçta siyahtan başka renklerde vardır ama ben o siyaha sempati duyduğum için giyiyorum ve başkalarının beni metalci bu demesi için değil. sonuçta biz kendimizi bilmiyomuyuz?yaş konusu kadarda yobaz bi düşüncenin insanların nasıl bu kadar benimsediğini anlamıyorum.ama dikkat ederseniz sadece metal müzik dinleyenlerin bu soruyla karşılaştığı.Neden metal müzik?Bence insanlar girdelemeden anlamadan bu cevapı veriyorlar.Dinlediğimiz bu müziğin hiç yakıştıramadığım böğürmek zannediyorlar.Bence bu insanların beyin yapısıyla ilgili olan bişey.Metal müziğin hiç bir şekilde yaş ile alakası yoktur tabi özentiler için bişey diyemem.

bence kesinlikle haklısın fakat insanlarda ole kalıplasmıs bı zıhnıyet varkii değistıremeyiz bunu kabullenmek mecburıyetndyz onlar her zaman bize yabani insanlr gıbı bakıcaklr
Sponsorlu Bağlantılar
becauseiamdeath - avatarı
becauseiamdeath
Ziyaretçi
18 Ekim 2007       Mesaj #23
becauseiamdeath - avatarı
Ziyaretçi
özenti nesilin metal müziği çabuk terkettiği yadsınamaz bir gerçek ama metal müzik tamamen bir kültür, bir yaşam tarzıdır. bu felsefeyi bilip benimseyen insanların metal müziği terketmesi imkansız. ancak olgunlaşma, durgunlaşma döneminde death metalden gothic metale doğru geçiş gözlemlenebilir. bu sadece bir örnek tabii, genelde gözlemlediğim kadarıyla keşif soft müziklerden başlıyor ve sert müziğin basamakları çıkılıyor zamanla. sonra yeniden softa doğru bir düşüş gerçekleşiyor... açıkçası ben ilkokul yıllarımda nick cave dinlerdim, bu tarzda birkaç grup daha keşfettim zamanla metal dinlemeye başladım. 180 öğretmenin görev yaptığı büyük bir lisede converse giyen tek kişiydim, metal dinleyen insanların sayısı da bir elin parmağını geçmezdi.. şimdi herkes rocker olmuş kendince, kültürden bihaber birçoğu. amaç sadece kılık kıyafet tarzını değiştirip ''farklı'' imajı yaratmak.

metali terketmek konusuna gelince, aradan çok zaman geçti ama ben hala saatlerce black-death dinleyebiliyorum. dün gece yatarken Death-scream bloody gore çalıyordu hatta Msn Happy 87 çıkışlı bir albüm..
ronin_ - avatarı
ronin_
Ziyaretçi
25 Ekim 2007       Mesaj #24
ronin_ - avatarı
Ziyaretçi
Vaybee!.... yorumlar çok güzel yaa.
bir siftah yaptık gerisi gelmiş.
konuyu açan arkadaşasada teşekkürler.
Tabi konu başlıgı arada degişime ugramış gibi konularda.Metal müzik kültürü bir yaşam stilidir bu dogru,bu kültürü anlayamayanlar yaşı büyükte olabilir küçükte.bukadarMsn Happy
daradevil22 - avatarı
daradevil22
Ziyaretçi
12 Kasım 2007       Mesaj #25
daradevil22 - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
soytarı adlı kullanıcıdan alıntı

her insan insan olabilir ama her anadan doğan metal dinleyemez Msn Grin ölene kadar metal...

buna sonana kadar katılıyourum
amon_ra666 - avatarı
amon_ra666
Ziyaretçi
21 Kasım 2007       Mesaj #26
amon_ra666 - avatarı
Ziyaretçi
ben yaklaşık 15 senedir dinliyorum lakin hiç bir müzik aleti calmıyorum . Lakin dinlemekten hiç vazgeçmedim . Ki metal müzik için bir gerçek var çağımızın classic müziği (neo classic music ) olarak tanımlandırılır ve felsefi bir içeriği vardır kısacası entellektüel bir türdür . tek sorun şudur ki piyasada metalin yeni türleri olarak adlandırılan lakin (nu metal v.b.) alakasız müziklerin bu çerceve dışında olduğunu belirmek isterim
aeml - avatarı
aeml
Ziyaretçi
29 Kasım 2007       Mesaj #27
aeml - avatarı
Ziyaretçi
metal müzik bir yaşam tarzıdır ama sadece siyahlar içinde olarak kabullenemeyiz yada saç ve sakal uzatarak yani her metalci siyah giyecek sacını uzatacak diye bi söz konusu olamaz.
Metal müzik her yaşta dinlenebilir ama dinlemesini ögrenmeli öncelikle sonra eskiden metalciydim sonra bıraktım ayakları yapanları kınıyorum yaşı 40 a gelmiş insanlar bile metal dinleyebiliyorsa bu adamların elinden öpmeli diyorum.

özentilik geçici oldugu için benim umrumda olmuyo bu tipler daha cok kız ayarlıyayım alkol içeyim hava atayım maksatla yanaşıyorlar kanımca.
bodom - avatarı
bodom
Ziyaretçi
19 Nisan 2008       Mesaj #28
bodom - avatarı
Ziyaretçi
Bir arkadasim cok iyi bir laf kullanmisti...

Eger bir insan gelisimi boyunca Rock/Metal den gecerse ozaman gelisimini daha komple tamamlar...Zaten belki bende 25 yasimda turku dinlemeye baslayacam yada alternatif gruplari dinleyecem ama hicbirzaman metal dinlemekten pisman olmadim Msn Happy
BeYaS_EseKLi_PiReNS - avatarı
BeYaS_EseKLi_PiReNS
Ziyaretçi
14 Mayıs 2008       Mesaj #29
BeYaS_EseKLi_PiReNS - avatarı
Ziyaretçi
Ben de bir kaç şey yazmak istiyorum bu konu hakkın da...

Kendi içimde olan bir şey olduğuna inandığım metal kimseden duymadan görmeden kendi keşfimdir! çevrem tamami ile arabesk ön yargı alabildigine hoşuma giden de tüm bunlara rağmen onlara inat Metal dinlemek ve en güzeli ise metali bulmuş olmam gitarımı elime her aldıgımda volümü dibe vurdurarak şarkılara eşlik etmek kadar haz vermez bana hiç birşey , yaş ilerde ne getirir bilinmez belki biraz yumuşama olabilir belkide judas gibi tarzımız daha da sert ve derinleşebilir Msn Happy
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
17 Mayıs 2008       Mesaj #30
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Heavy MetaL


Agresif yapısı, akıcı ritmleri, yüksek frekanslı gitarları, bambaşka vokalleri ve karanlık temalı yapısıyla rock müziğinin bir formu olarak karşımıza çıktı Heavy Metal. Aslında biraz daha derin bakacak olursak heavy metal; blues rock ve pop müziğin evrim geçirip değişmesiyle ortaya çıktı. 1967 ve 1974’teki ilk dalgalanma tamamen pop ve blues ürünüydü. 1991 senesinden sonra Heavy Metal; Hard Rock türlerine ve Grunge’a dönüşmeye başladı....


İlk Örnekler Ve Etkileri

İngiliz grupları arasında hayli popüler olan ve bir çoğuna ilham kaynağı haline gelen Amerikan Blues müziği, Rolling Stones ve The Yardbirds gibi rock grupları tarafından temposu artırılmış, akustik yerine elektro gitar kullanılmış halleriyle tekrardan derleniyordu. (Bu etkilenme sadece blues'dan değildi tabi, rock ‘n' roll’un da -özellikle Elvis Presley-etkisi büyük oldu) Blues müziğin bu şekilde güçlenmesi entelektüel ve sanatsal çevreler arasında merak uyandırdı. Müzisyenler, tecrübelerini, düşüncelerini, hislerini insanlara amfilerle güçlendirilmiş bu gitarlarla daha yüksek, daha şiddetli aktarma yolunu seçtiler. Bateristler tarzlarını, elektro gitarların yüksekliğine ulaşabilmek için blues-rock tarzının basit ve tek düze davulundan, daha güçlü, daha şiddetli, daha kompleks bir hale getirirken, amfilere güvenen vokalistler ise tekniklerini değiştirerek hatta geliştirerek, daha şekilli, yer yer daha dramatik bir hale büründüler..

Amfilerin sayısız avantajları ve yeni kayıt teknolojilerinin gelişmesiyle, heavy metal gücünü iyice hissettirmeye başladı. Genel kanı olarak heavy metal; Led Zeppelin ve Black Sabbath ile , 1960’larda İngiltere’nin Birmingham bölgesinde, geleneksel blues standartlarının dışında hatta ötesinde bir müzikle ortaya çıktı. Her iki grupta, blues-rock’ta kullanılan gitarın sesini yükselten ve Amerikan müziği ile Avrupalı beyaz rockerlar arasında köprü kuran Jimi Hendrix gibi isimlerin de olduğu Amerikan "psychedelic rock" müzisyenlerine büyük ilham kaynağı oldu. Bazı gruplar ise başka türlü etkilendiler bu gruplardan. Mesela Vanilla Fudge psychedelic pop tınılarını, heavy metal’in ortaya çıkmasında büyük katkıları olan İngiliz, The Who ve The Kinks gibi biraz daha aşağı çekti. Öteki anahtar grup ise, heavy metalde üç kişilik grupların mevcudiyet örneği olan Cream’di. Bazıları için ise The Beatles, kullandığı distortion ve yoğun aranjmanlarıyla metalin ortaya çıkmasında katkısı bulunan anahtar gruplardandı. Belki de ilk heavy metal şarkısı olarak The Kinks’in 1965 yılında yaptığı You Really Got Me yi gösterebiliriz. Fakat metal otoriteleri bu konuda bir anlaşmaya varabilmiş değiller. Bazıları Blue Cheers’ın 1968'lerin sonuna doğru yaptığı Summertime Blues derlemesini ilk heavy-metal şarkısı olarak gösterirken, bir grup Beatles’ın Helter Skelterini bir grup da The Jeff Beck Group’un Truth albümünü, bir kısım da Led Zeppelin’in Led Zeppelin albümünü ilk metal şarkıları olarak göstermekte-ki Led Zeppelin’in çıkışıyla bütün dünya heavy metalin doğuşunu kabul etmekte.


Heavy Metalin Kökleri.

Heavy Metal teriminin nereden çıktığı tam olarak bilinmemekte. Bir inanca göre bu terim, William S. Burroughs’ın 1962’de yazdığı The Soft Machine adlı romanın karakteri Uranüslü Willy, the Heavy Metal Kid’den ortaya çıktı. 1964’te yazdığı ikinci roman Nova Express’te ise yarattığı heavy metal temasını geliştirerek uyuşturucu bağımlılarına bir metafor haline getirdi. Romanların anlattığı diğer konu ise gittikçe mekanikleşen dünya ve programlanmış hayatları sonucu makineleşen insandı.

Hastalıkları, uyuşturucuları ve parazit hayatları - Uranüsün Heavy Metal İnsanlarının dört bir yanı buharlaşmış mavi banknotların yarattığı sis ile kaplıdır- ve metal müzikleriyle Minraud’un böcek insanları Burroughs, William S. (1964) Nova Express. New York: Grove Yayınları. Sayfa, 112. Blue Öyster Cult’un prodüktörü, menajeri ve şarkı sözü yazarı olan Sandy Pearlman, 1970’te heavy metal terimini rock müziğinin içine sokan ilk kişi olarak tarihe geçti...

1960’ların sonuna doğru Led Zeppelin, Black Sabbath, The Move gibi grupları çıkaran Birmingham endüstrinin kalbi halindeydi ve bazıları heavy metal teriminin buradan çıktığını iddia ediyordu. The Move da, biyografilerinde bu iddiayı destekliyordu.

Bir başka iddia da -ki muhtemel- bu terimin 1967 yılında Jimi Hendrix’in yaptığı müziği tanımlamak amacıyla gökten düşen heavy metal gibi sözüyle ortaya çıktığıdır. İddialar bitiyor mu? Hayır! Başka bir iddia ise bu sözün Steppenwolf’un 1968’de çıkardığı Born to be wild şarkısında geçen heavy metal thunder cümlesinde geçtiğidir:

"I like smoke and lightning
Heavy metal thunder
Racin' with the wind
And the feelin' that I'm under"

Heavy kelimesi (ciddi ve derin anlamında kullanılmakta) daha önce Iron Butterfly’ın 1968’de çıkardığı Heavy adlı ilk albümü ile hippi ve şehir argosuna girdi.. Gerçek şu ki daha sonra Led Zeppelin’in heavy metal ismiyle bütünleşmesi sonucu, terim şu an kullanılan anlamını kazandı.

Kökeni yüzünden ilk başta sadece belli bir kesimin kabullendiği heavy metal terimi daha sonra hayranları tarafından da kabul gördü. Deep Purple gibi kökeni progresif rock olan gruplar ise kendilerini daha sert ve daha iyi ifade edeceklerine inandıkları heavy metal havuzunun içine attılar.

1970’lerin heavy metal tarihi, müzik tarihçileri tarafından sık sık görüşülüp tartışılmıştır. Bazıları, hair metal'in pop kitlesini kendisine çektiği 1980’lerde büyük başarı yakalayan Blue Öyster Cult gibi grupları örnek gösterip bu döneme maddi çıkar devri dese de çoğu tarihçi bu grupları önemsemeyip Eddie Van Halen ve Randy Rhoads gibi klasikler üzerine yoğunlaşır. 70 sonlarının genç kuşağa hitap eden (ve en büyük örneği Sex Pistols olan) punk rock'ı da kimileri için çok önemlidir. 1980’lerde Iron Maiden ve Judas Priest gibi İngiliz gruplarla beraber doğan Yeni Dalga İngiliz Heavy Metal’i de(N.W.O.B.H.M) heavy metal tarihi için çok parlak bir dönemdir. Aynı senelerde heavy metal, hardcore, punk, ve alternative rock'ı da etkilemiş, ortaya death metal gibi yeni alt türler çıkmaya başlamıştır.

Jimi Hendrix’in önceki senelerde öncülüğünü yaptığı gitar ustalığı bayrağını 70 sonlarında Eddie Van Halen aldı. Van Halen’ın 1978 yılında çıkardığı solo albüm Eruption çoğu tarihçi tarafından bir dönem noktası olarak nitelendirildi. Ritchie Blackmore (Deep Purple), (Ozzy Osbourne ile birlikte) Randy Rhoads ve Yngwie Malmsteen ise gitara daha da yoğunlaştı, böylece klasik gitarlar da artık heavy metal konserlerinde kullanılmaya başlandı. Heavy metalde yaşanan bu patlamayı sonradan Ronnie James Dio, Judas Priest ve belki de saf heavy metal yapan son grup olan Iron Maiden sürdürdü. Özellikle Iron Maiden’dan sonra metal, saldırganlığın limitini aştı ve müzikal anlamda çok büyük sıçrama yaptı.

Metal müzik Avrupa ve Amerika'da farklı kulvarlarda ilerliyordu. Iron Maiden ve çağdaşları Avrupa metalini ilerletirken Amerika'da, özellikle Los Angeles'ta Mötley Crüe ile başlayan bir hair metal furyası vardı. 80’ler boyunca hair metal Amerika’yı ve pek çok ülkeyi etkisi altına aldı. Def Leppard, Ratt, Poison ve Guns n'Roses gibi devler de buna yardım etti. Hair metalin yaptığı müzik belirli bir görüşü savunsa da bu tür çoğu zaman doğal ve akışında ilerleyen has bir metal türü olarak görülmedi. 90’lara gelindiğinde ise punk rock’dan etkilenmiş bir alternatif rock müziği ortaya çıktı: grunge. Özellikle Seattle dünyaya pek çok grunge grup kazandırdı. Nirvana, Pearl Jam ve Soundgarden grunge müziğin en büyük isimleri oldu.

Klasik rock parçalarının coverları da çoğu metal grubunun repertuarında yer edindi. Örnek vermek gerekirse heavy metal öncesinin efsanesi The Beatles grubunun Helter Skelter şarkısı. Dönem gereği metal ruhunu verebilen ama müziğini veremeyen bu şarkının Mötley Crüeversiyonu bu coverlar içinde en önemli ve en faydalılarından biri olmuştur.

Hatırlanması gereken bir diğer nokta da heavy metalin, Afrika-Amerika’dan gelen ve siyahların elinde olan blues-rock’ın tam zıttı yani "beyaz olduğu yanılgısıdır. Bu yanılgının oluşmasının sebebi dinleyici kitlesinin ve metal müzisyenlerinin çoğunun beyaz olmasıdır. Ama unutmamak gerekir ki bu iddiayı kıran gruplar da metal tarihi içinde var olmuştur. Hem müzisyenleri hem de dinleyicileri karma olan bu gruplardan Thin Lizzy’s Phil Lynnott ve Living Colour sadece ikisidir..


Heavy Metalde Enstrümantal

Metal müzikte kullanılan enstrümanlar genelde şu şekildedir: bir bateri, bir bas gitar, bir ritim gitar, bir lead (lider, öncü) gitar, bir vokal ve bazen bir klavye. Tüm bunların içinde heavy metalde en önemlisi tabiki gitar'dır. Gitarların amplifikasyonu ve elektronik geçişler sesi kalınlaştırmak için kullanılır. Heavy metal vokalistlerinin de çeşitli üslupları ve tarzları vardır. Boğazı yormayan temiz vokallerden, hırıltılı çıkan derin vokallere, çığlığı andıran yüksek ve tiz tonlardan böğürtülü brutal vokale. Örneğin black ve death metal bozuk ve gırtlaktan gelen bir vokale eğilimlidir. Hatta bazen vokalistin ne söylediğini anlamak bile güç olabilir. Çoğu zaman vokal o kadar ham ve işlenmemiş durur ki (Cannibal Corpse gibi) tekrar etmesi ya da eşlik etmesi çok güç olabilir. Ama tüm bunların aksine gayet anlaşılır ve düz vokaller de seçilebilir.

Karmaşık sololar ve riffler heavy metal için çok önemli öğelerdir. Heavy metalde gitarın ve baterinin bir standardı varmış gibi gözükse de müzik her zaman sınırsızdır ve her şeye açıktır. Finlandiyalı Apocalyptica buna güzel bir örnektir. Adeta kendi heavy metal türlerini yaratan grup kategorize edilmesi zor bir şekilde metalin karanlık tarafını müziğiyle işler. Kendi stillerini yaratmak için soundlarına bozuk ritimlerden koro vokallere kadar pek çok alkışı hakeden orijinal öğeler katmışlardır.

The Who ile birlikte ilk dönem heavy metal örneklerinden olan Amerikalı grup Grand Funk Railroad, sahne şovlarında ses seviyesine önem veren belki de ilk gruplardandır. Sesin derecesi, heavy metalde neredeyse müzik kalitesi kadar çok önemli bir faktördür. Heavy metali sırf yüksek sesi yüzünden dinleyip tatmin olan kitlenin sayısı azımsanmayacak kadar az olmamıştır. Özellikle Motörhead ve Manowar yüksek ses bakımından heavy metalde önemli gruplardır. Hele hele Manowar, tarihi boyunca hep en yükses sese sahip grup olarak övünmüş, hatta bu konuda rekorlar dahi denemiş ve kırmıştır. (1984 yılında yaptıkları şarkı All Men Play On Ten bunu anlatır.)


Heavy Metalin Teması

Bir sanat türü olarak Heavy Metal, müzikten çok daha fazlasıdır; dinlenebilir olması kadar görseldir de. Albüm kapakları ve sahne şovları müziğin kendisi kadar önemlidir. Bu yüzden Heavy Metal tarihi boyunca çoğu sanatçı işbirliği içine girmiş, dinleyicilere geniş bir perspektif sunmuştur. Bu bakımdan Heavy Metal, tek bir metodla icra edilen diğer tüm sanat biçimlerinden bile ayrılabilir. Çünkü resim görsel olarak, semfoni işitsel olarak icra edilirken bir Heavy Metal grubunun imaj’ı ve ortak tema’sı albüm kapağından sahne tasarımına, şarkı sözünün tonundan müziğin sesine kadar pek çok öğeyi birleştirir.

Rock tarihçileri Batı pop müziğinin, Heavy Metal’i gerçekten uzaklaşan, fantastik lirikler yazma konusunda etkilediğini düşünür. Afrika-Amerika Blues müziği ise Heavy Metal'e kaybetme, depresyon, yalnızlık gibi saf gerçekliği katmıştır.

Eğer Heavy Metal, işitsel / tematik öğelerini blues müziğinden almışsa, görsel özelliklerini de pop müzikten almıştır. Karanlık, şeytan, güç ve kıyamet temaları, hayatın problemlerinin gerçekliğini dile getiren fantastik dil özellikleridir. Bunların yanında, 1960’ların hippi kültüründen gelen barış ve sevgi nin reaksiyonu olarak Heavy Metal bir karşı-kültür olarak gelişmiş, karanlığın yerine ışık, pop müziğin mutlu sonu yerine de saf gerçeklik gelmiştir. Dinleyiciler her ne kadar Heavy Metal’in mesajının karanlık olmadığını iddia etse de eleştirmenler gerçekliğin negatif yönlerini yücelttiği için Heavy Metal’i suçlamıştır.

Heavy Metal’in temaları 50, 60 ve 70'erin neşeli pop kültüründen daha ağır ve ciddidir; savaşa, nükleer yıkıma, çevresel sorunlara, siyasi ve dini propagandaya odaklıdır.

Black Sabbath’ın War Pigs’inin ve Ozzy Osbourne’ün Killer of Giants’ının dönemin sorunlarının tartışılmasında büyük katkıları olmuştur. Gerçeğin yorumlanması Heavy Metal'de bazen çok basit olabilir; çünkü onun fantastik ve şiirsel dili karanlıkla aydınlığı, umutla düş kırıklığını, iyiyle kötüyü, grinin gölgesinde hiç kalmadan ayırabilir.

Bazıları Heavy Metal’le aşk şarkılarını ayrı yerlere koysa da çoğu hair metal şarkısı aşk konusuna odaklıdır. Biraz açmak gerekirse; 80’lerin hair metal’i, 70’lerin parlak rock hareketinin son dönemi, bitiş devridir. İkisinin arasındaki (makyaj ve sıradışı kostümler gibi) görsel benzerlikler bu tartışmayı daha da zora sokar. Rock, şiirsel olarak cinsel belirsizlik, özgür ifade ve bireyselliğe dayanırken hair metal, kesin ve emin bir şekilde daha maço ve heteroseksüeldi. Tabi diğer bir fark ta hair metal'in siyasi ve toplumsal sorunlara da diyecek bir lafı olmasıydı. Sonuç olarak, saf Heavy Metal kendisini pop kültürün asla merkezine değil, kıyısına köşesine koymuştur. Bu konumun yer yer merkeze doğru kayması ise sadece sanatçılık şerefini ve mesaj verme fırsatını bir kenara atıp ticari yaklaşımlarda bulunmakla olabilir.