Arama

Osmanlı Kurumları - Mabeyn-i Hümayun

Güncelleme: 2 Aralık 2012 Gösterim: 3.174 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Mart 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mabeyin
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Mabeyin ya da Mabeyn-i Hümayun veya Mabeyn-i Hümayun-ı Cenab-ı Mülukane Osmanlı. Özellikle 19. yüzyılda bu kurum büyük bir önem kazanmıştır. sarayında padişahın özel kalem müdürlüğü işlevini gören kurumdu
Kelime anlamı Arapçada iki şeyin arası olan Mabeyin ilk önce sarayın harem ve selamlık bölümleri arasındaki daireye verilen ad olarak kullanıldı. Zamanla bu dairede çalışan görevlilerin sayısı arttı. Mabeyinci adı verilen bu görevliler padişahı korumak, halk ve Bab-ı Ali'yle olan ilişkileri yürütmek, saraya gelen ziyaretçilerin ziyaretlerini düzenlemek, saray protokolunu gözetmek gibi görevler üstlendiler. II. Abdülhamit döneminde devletin yönetimi Bab-ı Ali'den çok saraydan yapıldığı için Mabeyin dairesi 1876-1908 yılları arasında devletin en güçlü kurumuydu.
Mabeyin dairesi genişledikçe Mabeyincilerin sayısı da artmıştır. Mabeyincilerin en yüksek derecedeki yöneticisine Baş Mabeyinci denmiş, yardımcısına ise İkinci Mabeyinci adı verilmiştir. Bu dairede yazı işlerini yürütmekle görevli olan kişilere Mabeyin Kâtibi, bunların başındaki kişiye ise Mabeyin Başkâtibi denirdi.
Mabeyincilik kurumu 1908 yılında meşrutiyetin ilan edilmesinden sonra önemini yitirmekle birlikte Saltanatın kaldırılmasına kadar ayakta kalmıştır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Nisan 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mabeyn (Mâbeyn, Mâbeyn-i Hümâyûn)

Sponsorlu Bağlantılar
Osmanlı saray ve konaklarında haremlik ve selamlık bölümlerini ayıran dâire. Arapçada “iki şeyin arası” mânâsındadır.
Sultan İkinciMahmûd Han devrinden îtibâren sarayların selamlık dâirelerine “Mâbeyn-i Hümâyûn” denilmiştir.
Yine Osmanlı Devletinin kuruluşunda işlerin azlığı sebebiyle pâdişâhlar herkesle teşrîfât ve merâsime hâcet kalmaksızın görüşürlerdi. Devletin büyümesi ve gelişmesi netîcesinde saray ve saray teşrîfâtı ortaya çıktı. Fâtih Sultan Mehmed Han, kânûnnâmeleri çıkartıp teşrîfât için maddeler koydurmuş ve; “Evvelâ bir arz odası yapılsın. Cenâb-ı şerîfim pes perdede oturup haftada dört gün vüzerâm ve kazaskerim ve defterdârlarım rikâb-ı hümâyûnuma arza girsünler.” demiştir. Bu duruma göre acele haller dışında vezirler bile haftada ancak dört gün pâdişâhla görüşebilecekti.

Pâdişâhla görüşebilmek için mürâcaatlar, kapıağasına yapılır, o da mâbeynci görevi yapan kapıcılar kethüdâsına duyururdu. Daha sonra sırayla vezir ve kazaskerlere haber verilirdi. Sultan İkinci Mustafa Handan îtibâren silâhdârlar aynı zamanda mâbeyncilik de yapmaya başladılar. Çuhâdâr ve rikâbdâr da her zaman pâdişâhın huzûruna girebilirdi.

Osmanlılarda ilk defâ mâbeynci ünvânıyla memur istihdâmı Sultan Üçüncü Selim Han zamânındadır. Ondan sonra bu ünvân ile memurlar tâyin edildi ve ehemmiyetleri de arttı.
Sultan İkinci Abdülhamîd Han devrinde mâbeyn başlı başına bir dâire hâline geldi. Saraydaki mâbeyn dâiresinde başmâbeynci, ikinci mâbeynci ve öbür mâbeynciler kendilerine ayrılan odalarda oturur, sırayla nöbet tutarlardı. Abdülhamîd Han mâbeyncileri bizzat seçerdi. Sadrâzam ile vezirler saraya geldiklerinde kendilerine ayrılan odalarda, diğer ziyâretçiler mâbeyn dâiresindeki odalarda beklerdi.

Mâbeyn vâzifelileri şunlardı:

Mâbeyn başkâtibi: Sarayın yazı işlerini idâre eden teşekkülün (kurumun) reisidir. Diğer bir târifle Osmanlı sultânı ile hükûmet teşkilâtının başında bulunan sadrâzam arasındaki haberleşme ve yazı işlerine bakan memurun ünvânı olup, bu vazîfe sâhibinin asıl adı sır kâtibi idi. Emrindeki diğer memurlara mâbeyn kâtibi denirdi.

Mâbeyn başkâtibi olarak hizmet edenlerden vezîrler ile yüksek devlet memuriyetinde bulunanların yanında, Saîd Paşa gibi sadrâzam olanlar da vardır.

Mâbeynci: Pâdişâhın dışarı ile olan işlerine bakan ve dilekleri kendisine ulaştıran saray memurlarıdır. Bunun yerine, yakın mânâsında kurenâ tâbiri de kullanılmıştır. Enderûn ağalarından silâhdâr, çuhâdâr, rikâbdâr, tülbent ve peşkir gulâmı ile baş müezzin, sır kâtibi baş çuhâdâr, kahvecibaşı, sarıkçıbaşı ve tüfekçibaşı Mâbeyn dâiresinde hizmet ettikleri için, kendilerine Mâbeynci adı verilmiştir.

Mâbeynciler, nöbetleşe sarayda kalırlar ve nöbetçi oldukları günün gecesi odalarında yatarlardı.

Mâbeyn çavuşu: Buna hünkâr çavuşu da denilmiştir. Pâdişâhı korumak, atla habercilik yapmak ve dâvetlileri saraya çağırmakla görevli askerî saray memurudur.

Mâbeyn erkânı: Saray ileri gelenlerine verilen ad olup; başkâtip, başmâbeynci, mâbeyn müşiri, dârüsseâde ağası, baş imâm, hazîne-i hassa nâzırı, ıstabl-ı âmire müdiri ve emsâli bu kabildendir.

Mâbeyn ferîki: Pâdişâhı korumakla görevli askerlerin, tümgenerâl rütbesindeki kumandanıdır.

Mâbeyn müşîri: Sarayda pâdişâh maiyetindeki mareşal rütbeli askerî mümessildir. Plevne kahramanı Osman Paşa, mâbeyn müşirlerinin en meşhurudur.

Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
2 Aralık 2012       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Mabeyin
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Osmanlı sarayında selâmlık dairesine verilen ad. Arapçada iki şeyin arası, ara anlamına gelen bu sözcük, eski konak ve saraylarda harem ve selamlık bölümlerine ayıran daire için de kulanılırdı. Mabeyin aynı zamanda yönetimle ilgili bir kimliğe de sahip olup; mabeyin başkâtibi, mabeyin çavuşu, mabeyin feriki, mabeyin başimamı gibi görevlileri de bulunurdu. Padişahı korumak, hazinesini gözetmek, saray dışı işleri görmek, halkın dileklerini padişaha iletmek, saray davetlerini düzenlemek gibi işler mabeyin tarafından yürütülürdü.
theMira

Benzer Konular

26 Mayıs 2011 / virtuecat Osmanlı İmparatorluğu
22 Eylül 2017 / ThinkerBeLL Osmanlı İmparatorluğu
18 Mart 2010 / virtuecat Osmanlı İmparatorluğu
9 Mayıs 2012 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu
29 Nisan 2010 / Misafir Taslak Konular