Arama

Doğu Anadolu Bölgesi - Genel Bilgi - Sayfa 2

Güncelleme: 10 Aralık 2017 Gösterim: 189.423 Cevap: 16
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Ağustos 2012       Mesaj #11
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Karasu
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

Doğu Anadolu'da akarsu. Murat Suyu ile birleşerek Fırat'ı oluşturur. Erzurum Ovası'nın kuzeyindeki dağlardan inen kollarının bu ovada birleşmesiyle oluşur. Batıya doğru akarak Aşkale önünden geçer; kıvrımlar çizerek güneye, sonra batıya döner; Tuzla Suyu'nu alarak Erzincan Ovası'na çıkar; Munzur Dağları'ndan Kemah Boğazı'na girer; Erzurum-Sıvas demiryolunu izleyerek, Çaltı Suyu'nu ve Kemaliye önünden geçerek, Arapkir Suyu'nu alıp Murat ile birleşir; Keban Baraj Gölü'ne dökülür. Uzunluğu 460 km.

In science we trust.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
18 Kasım 2016       Mesaj #12
perlina - avatarı
Ziyaretçi

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ,

Doğu sınırlarımızdan B.'ya, Küçük Asya yarımadasının kıstağı hizasına kadar daralarak uzanan, kabaca üçgen biçiminde bölge. K.'de Karadeniz dağlarının iç sıralarının G. yamaçlarına kadar uzanır; G.’de, G.-D. Toros dağlarının dış eteklerine kadar taşar. Coğrafi bölgelerimizin en büyüğü, en seyrek nüfuslanmış ve ekonomik bakımdan en az gelişmiş olanı; yaklaşık 155 575 km2 (Türkiye yüzölçümünün % 20 kadarı), 5 milyonu aşkın nüfus (Türkiye nüfusunun yaklaşık % 9’u), Ağrı, Ardahan, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Hakkâri, İğdır,, Kars, Malatya, Muş. Tunceli, Van illerini, Erzurum ve Şırnak'ın büyük kısmı ile başta Siirt olmak üzere komşu illerin bir kısım topraklarını kapsar.

Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  erzurum.jpg
Gösterim: 1451
Boyut:  46.2 KB
Jeolojik yapısı bakımından D. Anadolu, ülkemizi oluşturan tektonik birimlerin G.'den ilerleyen Arabistan levhasının yanal basına altında sıkışarak birbirine yaklaştıkları, kenetlendikleri ve bunun sonucunda yerkabuğunun kalınlaştığı bir alandır. Son olarak Alp orojenezi ile kıvrılmaya uğramıştır. Üçüncü Zaman'ın ilk yarısı sonunda uzun bir aşınma dönemi geçiren bölge, Üçüncü Zaman sonlarında ve Dördüncü Zaman başlarında bir yandan sıkışarak bugünkü yükseltisine ulaşırken, bir yandan da derin faylarla parçalanmış, bu kırıklardan çıkan genç lavlar geniş örtüler ve birçok volkan konisi meydana getirmiştir. Bu fayların en önemlileri K. Anadolu ve D. Anadolu faylarıdır. Gene kırık hatları boyunca dizilmiş volkan yapılarının başlıcaları Nemrut (2 801 m), Süphan (4 058 m) ve Tendürek (3 533 m) ile Ağrı (5 122 m)'dır. D. Anadolu'nun ortalama yükseltisi fazladır (yaklaşık 2 000 m) Bazı ovaların bile 2 000 m'ye yaklaştığı ya da aştığı (Erzurum ovası 1 950 m, Başkale ovası 2 400 m) ve Türkiye’nin en yüksek üç doruğunun (Ağrı 5 122 m, Buzul dağı 4 135 m, Süphan 4 058 m) yer aldığı D. Anadolu adeta Türkiye'nin damı gibidir. Bölgede dağlar belirli sıralar oluşturur. Bölgenin belkemiğini Munzur dağları (Mercan dağlarında 3 462 m) ile Karasu -Araş sıradağları (Palandöken dağlarında 3 176 m) meydana getirir. Bölgeyi K.'de Allahüekber dağı (3 120 m), Dumludağ (3 169) ve Esence (eski Keşiş, 3 459) dağı gibi engebeler sınırlar; G.’de geniş bir yay çizen ve D.'ya gittikçe yükselerek 3 000 m'yi aşan G.-D. Toroslar ile çevrilir. Bölgenin 3 000 m’den yüksek dağlarında Dördüncü Zaman buzul aşındırma izleri yaygındır; Ağrı, Süphan ve Buzul dağı gibi büyük yükseltilere erişen dorukları bugün de buzullarla kaplıdır. D. Anadolu, Atlas okyanusu, Hint okyanusu ve Hazar kapalı havzası arasında subölümü oluşturur; bu üç havzaya yönelen ve çevredeki ülkelere de bereket sağlayan akarsuların kaynak alanını meydana getirir.

Kışın uzun süren don nedeniyle suları azalan, ilkbaharda yağmurlar ve kar suları ile kabaran bu akarsuların başlıcaları; Hazar havzasına yönelen Kura ve Araş; Karadeniz’e yönelen Çoruh; Basra körfezine yönelen Fırat ve Dicle’dir. Türkiye'nin en çok su geçiren bu akarsuları, baraj yapımına ve hidroelektrik üretimine çok elverişlidir. Türkiye' nin hidroelektrik enerji potansiyelinin 1/3 kadarı bu bölgenin payına düşer. D. Anadolu göl bakımından da zengindir. Başlıcaları, Türkiye’nin en büyük ve en derin gölü olan Van gölü ile onun gibi birer lav seti gölü olan Çıldır ve Nazik gölleri, Nemrut üzerindeki krater gölü, tektonik birer çukuru kaplayan Hazar ve Erçek gölleridir.

Şiddeti yükseltinin etkisiyle daha da artan karasal bir iklim D. Anadolu'nun coğrafi özelliklerini doğrudan ve dolaylı olarak belirleyen başlıca doğal etkendir. Kışlar, uzun ve çok soğuktur. Ocak ayı ortalaması bütün bölgede 0°C'ın altındadır. (Kars -11,8°C, Erzurum -8,6°C, Malat ya -1,1°C). Yurdumuzda en düşük sıcaklıklar da bu bölgede ölçülmüştür (Karaköse -43,2°C). Yazlar kısa, ama oldukça sıcaktır (en sıcak ay ortalaması Kars 17,3°C, Erzurum 19,0°C, Malatya 27,2°C). Kışların uzun olması, aylarca süren kar örtüsü ve don, tarım yapılabilecek süreyi kısıtlar; ulaştırma, (ısınma, hayvanların beslenmesi konularında önemli güçlüklere yol açar.
Ad:  oltu taşı.jpg
Gösterim: 1382
Boyut:  51.0 KB
Nüfusun ve tarım etkinliklerinin daha kuytu alanlarda toplanmış olması, tarım ürünlerinin nispeten az çeşitli oluşu, yarı yarıya toprağa gömülmüş kırsal meskenlerin yaygınlığı şiddetli kış şartlarının sonuçlarıdır. Yağışların 1 000 mm’yi aştığı yüksek dağlık kesimler bir yana bırakılırsa, bölgede yağışlar genellikle 400 mm’nin üzerindedir. Bazı çukur havzalar çok daha az yağış alır ve bu durum sıcak yaz aylarında tarımda sulamayı gerektirir. Daha soğuk olan K. kesimi belirgin yaz yağışları ile tipik kara ikliminin etkisinde olduğu halde daha sıcak olan G. kesiminde akdeniz ikliminin bazı özellikleri gözlenir. Bitki örtüsü de bu iklim koşullarına bağlı olarak yöreden yöreye değişir. Bölgenin yarıkurak havzaları bozkırla kaplıdır. Genel olarak ormanlar az yer tutar (bölgenin °/c 8 kadarı) ve daha çok K. -D.'da toplanmıştır. Bu kesimde sarıçam güzel ve geniş korular oluşturur Bölgenin öteki kesimlerinde seyrek topluluklar meydana getiren meşeler başlıca orman ağaçlarıdır.

Geniş alanına oranla çok az nüfuslanmıştır. Yurdumuzun 1/5'ini oluşturan bu bölgede yaşayanların toplam sayısı. İstanbul anakentinde yaşayanlardan azdır. Nüfus, ulaşıma, tarıma elverişli ve iklim bakımından da daha kuytu havzalarda kümelenmiştir. Ortalama nüfus sıklığı azdır km2'ye 32 kişi düşer (Türkiye ortalamasının yarısından az). Bu oran bazı dağlık yörelerde km2'de 10'un da altına iner. Halkın % 64 kadarı kırsal yerleşmelerde yaşar; hayvancılığa bağlı olarak kurulmuş kom'lar ve mezraa’lar gibi çoğu geçici olarak kullanılan yerleşmeler yaygındır. Kentleşme oranı çok düşüktür Kentsel nüfusun büyük çoğunluğu da D Anadolu bölümlerinin birer ana kenti durumunda olan Malatya(281 776 nüf.), Erzurum (242 391 nüf.), Elazığ (204 603 nüf. ), Van'da (153 111 nüf.) toplanmıştır. Yıllık nüfus artış oranı yörelere göre büyük ölçüde değişir (% 6 ile 32 arasında); bazı yöreler öteki bölgelerimize önemli ölçüde göç kaynağıdır; bu yüzden buralarda nüfus az artmış(Ağrı%o7), hatta azalmış (Kars -%° 16) görünür.

Genel olarak bölge ekonomisinde en önemli uğraşı, hayvancılıktır. Hayvan ürünlerinin bölgesel toplam tarımsal üretim değerindeki payı % 70 kadardır. Bu bakımdan Türkiye genel üretimindeki payı % 24’ü geçer ve genel et üretiminin % 25,4'ünü, sütün % 27,9’unu, yapağının % 24’ünü sağlar. Toprak ürünlerindeki payı, Türkiye genel üretiminin ancak %6'sı kadardır. Bölge düzeyinde en geniş yeri tahıllar kaplar; onları bazı sanayi bitkileri (şekerpancarı, pamuk, tütün) ve baklagiller ile meyveler izler. Ürün çeşidi bölgenin daha soğuk K. kesimlerinden daha sıcak G. kesimlerine ve çukur ovalara gidildikçe artar; buralarda pamuk, pirinç, tütün meyveler yetiştirilir.

Bölge sanayileşmede geri kalmıştır. Başlıca sanayi kuruluşları Malatya (pamuklu dokuma, şeker, sigara, besin), Elazığ (şeker, çimento), Erzincan (şeker, iplik, besin), Bitlis (sigara), Muş (şeker), Erzurum (çimento, şeker, sütlü maddeler, yem, et) ve Kars'ta (süttozu, yağ, besin, çimento) toplanmıştır. Bölge zengin maden kaynaklarına sahiptir ve bu bakımdan yurt ekonomisinde çok önemli bir yer tutar. Bütün yurtta çıkarılan bakırın yarıya yakını (Maden, Şirvan çevresi), kurşun ve çinkonun en büyük kısmı (Keban, İmranlı, Bitlis çevresi), demirin 2/3'ten çoğu (Divriği, Hekimhan-Deveci) manganezin 1/3'ü, baritin 3/4 kadarı, linyitin 1/10'u (Afşin, Pasinler, Narman, Karlıova, Başkale, Erciş), kayatuzunun (Erzincan, Tercan) büyük kısmı bu bölgede üretilir. Ayrıca önemli perlit yatakları (Van gölünün B. kıyıları, Sarıkamış, Pasinler) vardır. Yüzyıllar boyunca sosyal, ekonomik, kültürel bakımdan sapa ve geri kalmış bir bölge olan D. Anadolu, zengin ve çeşitli maden yatakları, büyük hidroelektrik potansiyeli, hayvancılığa elverişli geniş olanakları ve günümüzde giderek iyileşen ulaşım koşulları, çoğalan, çeşitlenen sanayi kolları ve eğitim kurumlan (Atatürk, İnönü, Fırat, 100. yıl üniversiteleri) ile yakın bir gelecekte Türkiye ekonomisinde bugünkünden çok daha önemli bir rol oynamaya hazırlanmaktadır.

Doğu Anadolu fayı, Anadolu'nun jeolojik yapısındaki başlıca faylardan biri. D. Afrika, Kızıldeniz, Lut gölü, Bekaa vadisini izleyen büyük kırık sisteminin uzantısıdır. Yurdumuza Amik ovasından girer; Gölbaşı ve Hazar gölü depresyonlarından geçerek K.-D. doğrultusunda uzanır ve Karlıova yakınlarında K. Anadolu fayına kavuşur. Sol atımlı bir yırtılma fayı olan bu kırık boyunca, depremsellik oranı çok yüksektir.

Doğu Anadolu kırmızısı, Doğu Anadolu bölgesinde yetiştirilen genellikle kırmızı renkli yerli sığır ırkı, (ineklerinde canlı ağırlık ortalama 340 kg, bir mevsimde süt verimi ortalama 1 250 kg dolayındadır. Esas yetiştirildiği bölge başta Kars olmak üzere Ağrı, Van, Muş ve Erzurum illeridir.

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen perlina; 25 Kasım 2016 16:38
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
25 Kasım 2016       Mesaj #13
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Doğu Anadolu Bölgesi Yöresel Kıyafetler ve Halk Oyunları

Ad:  DOĞU ANADOLU YÖRESEL GİYİM..jpg
Gösterim: 2901
Boyut:  53.3 KB

Her bölgede olduğu gibi yöresel kıyafetleri iklim belirlemiştir.Bu bölgede sınır bölgesi olması ve çeşitli etnik grupların bulunması nedeniyle çeşitlilik gösterir. 3 tip erkek kostümü vardır.


Erkek kostümü:

1) Şal, şepik, yelek, gömlek, kuşak, Camadan (kefi, agal), çorap, çarık (harik-reşik).
Giyilen iller; Hakkari, Bitlis, Van, Siirt, Diyarbakır, Ağrı, Muş. Şırnak.

2) Yelek, şalvar, gömlek, kuşak, camadan, (papak, keçe külah-poşu), köstek, çorap, pazubent, nazarlık, çarık (ayakkabı).
Giyilen iller; Diyarbakır, Elazığ, Ağrı, Bingöl, Tunceli.

3) Yelek, zıpka, gömlek, kuşak, köstek, keçe külah, poşu, çorap, ayakkabı.
Giyilen iller; Erzurum, Bayburt.

Kadın kostümleri:

1) Fistan, yelek, şalvar, önlük, kuşak, kofi (başlık), poşu, çorap, çarık.
Giyilen iller; Bitlis, Siirt, Muş, Van, Diyarbakır, Erzincan.

2) Bindallı (kadife üçetek), kemer, başlık, çorap, ayakkabı, şalvar.
Giyilen iller; Erzurum, Erzincan, Elazığ.

3) Simli veya ipekli üst elbise, ipekli iç elbise, kestravan, poşu veya kofi, kemer, şalvar, çarık, çorap.
Giyilen iller; Hakkari, Siirt, Şırnak.
Ad:  DOGU ANADOLU KIYAFET.jpg
Gösterim: 8853
Boyut:  23.0 KB

Doğu Anadolunun Halk oyunları


Erzurum: Bar ve dadaş oyunları oynanır. Çalgılar davul-zurna kadın oyunları türkülü oynanır. Sekme hoplama sıçrama belli figürlerdir.

Erzincan:
Etrafı dağlık ovası baglıkır oyunlar Egin bölgesinde toplanmıştır. Eglence gecelerine herfene denir. Oyunlar genellikle türkülüdür. Divangarip hoyratkerem yaygındır. Halay türü oyunlar oynanır ve davul zurna klarnet vs. eşlik eder.

Elazığ: Çayda çıra ile meşhurdur. Halay üçayak tanzara zeybek oynanmaktadır. Çalgıları davul zurna çıgırtma bağlama klarnet def vs. dir. Ağır havalar yüksek havalar şıkıdımlar halk müsikisidir. Harput ağzı Harput mayası Harput hoyratı meşhurdur.

Bitlis Hakkari Van Bingöl: Halay türü oyunları. Hakkari halay türü oyun. Özelliği sola doğru halay yürüyüşü.
Derlemedir
Son düzenleyen perlina; 26 Kasım 2016 11:30
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
25 Kasım 2016       Mesaj #14
perlina - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  CAĞ KEBABI.jpg
Gösterim: 1435
Boyut:  156.5 KB

Doğu Anadolu Bölgesi Yöresel Yemekleri


Ülkemizin diğer bölgelerinde olduğu gibi Doğu Anadolu Bölgesinin de kendine has yöresel lezzetleri bulunmaktadır. Sebze yemeğinden et yemeğine, salata çeşitlerinden tatlılarına kadar Doğu Anadolu Bölgesi, kendini diğer bölgelerden ayırmaktadır. Genel olmanın dışında birde Doğu Anadolu Bölgesinin her bir şehrinin de kendine özgü yöresel yemekleri bulunmaktadır.

AĞRI:


Ağrı mutfağında et yemekleri ve tahılın önemli bir yeri vardır. Kuş ekmeği çorbası, çaşır, keledoş, hasude, çiriş ketesi, halbur hurması, çılbır, hengel, haşıl, abdigör köftesi, kesme aşı, ayranaş, halise, murtuğa, kuymak

ARDAHAN:


Hinkal, Fodol gevreği, feselli, boran, dügmeç, sinor, harşo, sacta kaymaklı yufka, etli mantı, gagala, kesme makarna, gaçabur, karnı çırık, kül pağaça, mafiş,
Çorba: cinar çorbası, ayran çorbası, kelemkeşir çorbası, süt çorbası, evelik çorbası, un çorbası

BİNGÖL:


Bingöl’de yemekler daha çok bulgur, ayran, süt, et, çökelek gibi malzemeler kullanılarak yapılır. Dut pekmezi, keldoş, sorina pel, gömme, şilki, mastuva, etli patates diblesi, tutmaç çorbası, jaji run, heside, heyre, kawut, şollık, xılındor, lole hotkat, Germa uncıl

BİTLİS:


Şirin kayganak, teter, murtuğa, mercimekli bulgur pilavı, katıklı dolma, domates şilesi, çortu taplaması, kavurga, işbabiyan, şilor, parpar

ELAZIĞ:


yaklaşık 150 çeşit yemek barındıran Elazığ mutfağında günde 3 öğün yemeğin dışında kuşluk vakti ve yatsılık denilen sofralar da açılmaktadır. Elazığ yöresine ait yemekler arasında Kaburga, kara kavurma, kellecoş, kapama, taraklık, kızartma, şişkebabı, tas kebabı, keklik, kuzu kızartması, işgene, büryan, tava, güveç, ciğer kebabı ve paça, Harput köftesi, (bulgur köfte) içli köfte, fındık, yalancı, ekşili, nohutlu, kadınbudu, lüle, ayar, küncülü, (susamlı) köfte, fodula, püsün, söğürtme, ışkın yemeği, kenger yemeği, pirpirim
Çorba:
Erişte, keleçoş, lobik, kurutlu, kulaklı, bulama, un, yoğurtlu, pirinçli, mercimek, döğme, tarhana ve sebzeli çorbalardır.
Tatlı
Baklava, sarılıburma, dolanger, kalbur hurması, tel kadayıfı (Peynirli, Cevizli), revani, sütlaç, muskalı, zerde, göbek, dilber dudağı, kargaburnu

ERZİNCAN:


Ağuz, biran, cirmi, babukko, cumur, gabak bastı, gafese, gendime pilavı, herle, cıvırla, guymah, hışlı fasülye, nağruz kaplaması, umaç, pestüken aşı

ERZURUM:

Ad:  DOĞU ANADOLU MUTFAK.jpg
Gösterim: 2268
Boyut:  54.5 KB

Ekşili dolma, herle aşı, patates boranisi, lor dolması, cağ kebabı, şükkar köftesi, tatlı ayva, sütlü et, şile, lalanga, kurut, keleçoş, keysefe, peynir kuymağı,kadayıf dolma

HAKKARİ:


Köftesir, doleme, lalaped, kiriş, soğani, doğaba, cimilig

IĞDIR:


Bozbaş, kaysafa, sabahaşı, kete, kavut, tandır şiş, tapan, lepeli etli pilav, fetir, hasıda, helise, yağ çorbası

KARS:


Kars mutfağında ağırlıklı olarak hamur işi yemeklere rastlanır. Ayrıca diğer doğu ve güneydoğu Anadolu illerinde olduğu Kars’ta da etli yemekler bol miktarda tüketilir. Kete, bozbaş, hangel, kelle paça, haşil, kaz yemekleri, hörre, nezik Kars yöresinin önemli yemeklerindendir.

MALATYA:


Sıkma köfte, ayva köftesi, Polat köftesi, gıkırdaklı köfte, kurşungeçmez köftesi, gidirikli köfte, çiğleme, et tiridi, kabuk aşı
Çorba: kara çorba, pıtpıtı çorbası, gendime çorbası, kulak çorbası, döğme çorbası, pirinç çorbası, ayalı çorba, pirpirim çorbası, kelle paça çorbası, ekşili çorba, keşli çorba, gurut çorbası, aşure çorbası, malhıta çorbası, …

MUŞ:


Pırvaz, çorti, pınağun, hafta direği, hazüt dolması, kırçikli kelem dolması, herse, mırtoğe, cavbelek, helimaşi, jağ, gülük, kenger, sıpidak, uçkun, kak

TUNCELİ:


Zerefet, şir, xesıla, bızıke dorakın.

VAN:


Ayran aşı, Grut aşı, Şile, Keledoş, Sengeser, Murtuğa, Kurut köftesi, Üzüm aşı, Cılbır, Ekşili, Ciğer köftesi, Van baklavası, Van pastası, İşbabyan, Kavut, Tandırda Van Balığı, Fırında Van balığı, Tereyağında alabalık, Helise, Paluza, Çömlek yahnisi
Derlemedir
Son düzenleyen perlina; 25 Kasım 2016 17:37
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
25 Kasım 2016       Mesaj #15
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Doğu Anadolu Bölgesi Tarihi ve Turistik Yerleri


ERZİNCAN
Doğu Anadolu Bölgesi’nde Fırat’ın yukarı kısmında yer alan Erzincan, Anadolu’nun en eski kültür merkezlerinden birisi. Erzincan, kültürel zenginliği kadar doğal güzellikleri, coğrafyası, mutfağı ve alışveriş olanakları ile tam bir turizm cenneti. Dağlar ve platolarla kaplı Erzincan’ın batısında çam korulukları ve çalılıklarla kaplı yemyeşil Refahiye, Kemah, Kemaliye yer alıyor. Yöre halkının konukseverliği ve kentin mimarisinin ilginçliğinin yanında yörede yer alan Karanlık Boğaz’daki rafting parkurunda keyifli vakit geçirebilirsiniz.

Mama Hatun Külliyesi

Saltukoğulları Hükümdarı II. İzzettin’in kızı olan Mama Hatun, Tercan’da Orta Çağ Türk mimarisinin en ilginç ve önemli eseri kervansaray, hamam, mescit ve kendi türbesinden oluşan büyük bir külliye inşa ettirmiş. Görülmeye değer.

Girlevik Çağlayanı
Erzincan’ın 29 km güneydoğusunda yer alan Girlevik Çağlayanı, doğal güzelliği ile ünlü piknik alanı. Suyun kışın donmasıyla oluşan sarkıtlarda buz ve kaya tırmanışına da olanak veren Çağlayan, coşkuyla akan gür suları ve yeşil dokusuyla bölgenin cenneti.
Ad:  doğu anadolu.gif
Gösterim: 2473
Boyut:  284.4 KB
ERZURUM
Doğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük kenti olan Erzurum oldukça eski bir yerleşim birimi. Palandöken Dağı eteklerinde kurulu olan kent son yıllarda kış turizminin en önemli merkezlerinden biri halini aldı. Kentin en önemli eserlerinden Çifte Minareli Medrese ise, avlulu, 2 katlı, 4 eyvanlı medrese türünün en anıtsal örneklerinden. Çifte Minareli Medrese’nin arkasında Üç Kümbetler yer alıyor ki, bunların en ünlüsü Emir Saltuk’a ait olanı. 13. yüzyıl Hatuniye Türbesi Sultan Alaettin Keykubat’ın kızı için yapılmış. Yine 13. yüzyılın bol kiremitli Yakutiye Medresesi Selçuklu mimarisinin başka bir yüzünü yansıtıyor.

Erzurum’dan Artvin ve Karadeniz yönünde 120 km uzaklıktaki cam gibi parlak bir görünümü olan Tortum Gölü civarına Türkiye’nin en sakin yöresi denilebilir. Gölün Kuzey ucunda, 47 metreden düşen Tortum çağlayanını gezmenizi öneririz. Kenti gezerken, mücevheratçılıkta kullanılan Erzurum Oltu Taşı (siyah taşı) görmemek mümkün değil.

Atatürk Evi binası, 1890 yılında yaptırılmış , eski Erzurum evleri tipinde bir konaktır. Cumhuriyetin ilanından sonra 30 Eylül 1924'te Erzurum'a ikinci kez gelen Atatürk'e Erzurumlular bu evi hediye etmişlerdir. Atatürk'ün ölümünden sonra, Çocuk Esirgeme Kurumuna verilmiş, 1984 yılında Kültür Bakanlığına devredilerek, Atatürk Evi halinde düzenlenmiştir. İçerisinde, Atatürkün kullandığı her türlü eşya, bir büyük boy fotoğrafı ve Anadolu'da yayınlanan ilk gazetelerden Envari Şarkiye ile milli Mücadelenin gazetesi Albayrak ve Erzurum Kongresi bildirilerinin basıldığı matbaa makinası sergilenmiştir.

Üç Kümbetler - Çifte minareli medrese ile ulu caminin güneyinde, eski mezarlık içinde yer alan kümbetlere Üç Kümbetler denilmektedir. Üç Kümbetler'in en büyüğü Emir Sultan Kümbeti olup, 12.yy sonlarına doğru Saltuklu sultanı İzzeddin Saltuk adına yaptırıldığı sanılmaktadır. Kesme taştan yapılmış olan bu kümbet sekizgen gövdeli, yüksek kasnaklı ve üzeri kubbe ile konik karışımı basık bir külahla örtülüdür. Üç Kümbetlerin diğer iki ayağını oluşturan küçük kümbetlerin 16 yy dan kaldığı sanılmaktadır.

Oltu Kalesi - Erzurum Oltu ilçesinde, Oltu Çayı kıyısındaki tepe üzerinde bulunan kale M.Ö IV. Yüzyılda yapılmıştır. Osmanlı döneminde bir süre kervansaray olarak da kullanılmıştır. Kale, kesme taştan yapılmış ve 3000 m2’lik bir alana yayılmıştır. Bugün yalnızca iç kale görülebilmektedir. Kalenin kuzeyindeki iki burçtan biri türbe olarak kullanılmıştır. Ayrıca kale içerisinde bulunan hamam da diğer bölümlere göre çok daha iyi durumda günümüze gelebilmiştir.

Palandöken Kayak Merkezi - Palandöken Kayak Merkezi, Türkiyenin en soğuk ve en yüksek illerinden biri olan Erzurum kentinin 3185 m. zirveye sahip Palan döken dağında yer alır. Palandöken‘de günde toplam 32 bin kişinin kayak yapabileceği, uluslararası yarışmalar hatta kış olimpiyatlarının düzenlenebileceği ve 6 bin kişinin doğrudan istihdam edilebileceği bir kapasiteye sahiptir.

KARS
Kars’da görülecek en önemli tarihi eser Kars Kalesi. Dik yamaçlı tepenin üzerindeki kale 1152’de Saltuklular tarafından yapılmış. Kars’tan doğuya, sınıra doğru 45 km uzaklıkta Ani Harabeleri bulunuyor. Burada Selçuklu eserleri ile kiliseler yan yana. Sarıkamış Kış Sporları ve Kayak Tesisleri ve Kars Müzesi kentin görülecek yerlerinden.

Ani, Hıristiyan Ermeni inanışınca kutsal sayılıyor. Adını İran, Eti ve Roma tanrılarından aldığı söyleniyor. Milattan önce bir kale kenti olarak kurulan Ani, X. yüzyılda Bagrat oğulları sülalesinden Ermeni hükümdarlara başkentlik yapmış. Doğu yönünde Arpaçay’a inen kayalıkların eteğinde Prens Dikran Honents’in yaptırdığı Surp Kirkor Kilisesi bulunuyor. İçi fresklerle süslü kilise oldukça iyi durumda. 1036 yılında yapılmış Surp Pirgiç (Halaskar) Kilisesi ise yörede Keçeli Kilise diye de biliniyor. 1038’de yapılan Surp Hovannes (Apostol) Kilisesi’nden günümüze pek bir şey ulaşamamış. Kuzeybatı tarafında aynı adı taşıyan üç kilise bulunuyor. Bunlardan Surp Kirkor Abugamrents Kilisesi 994’de yapılmış ve Aziz Kirkor Lusaroviç’e adanmış. Kentin ortasındaki kervansarayın ise ancak kalıntısı günümüze kadar gelebilmiş.

AĞRI
1650 metre yüksekliğindeki bir yaylada yer alan Ağrı, adını yanında heybetle yükselen dağdan almış. Türkiye’ye en yüksekten bakabileceğiniz, doğuya açılan kapı Ağrı, tarih boyunca çok sayıda kavim ve medeniyete ev sahipliği yapmış. Ağrı, yazın dağcılık ve doğa yürüyüşüne, kış mevsiminde kayak sporuna elverişli parkurlara sahip efsanevi dağı ile doğunun turizm merkezleri arasında yer alıyor.

İshak Paşa Sarayı

1789′ da vezir olan Hasan Paşanın oğlu İshak Paşa’nın Doğu Beyazıt’ta bir tepe üzerinde, yaptırdığı saray, 360’ı bulan oda ve salonları ile Osmanlı saray teşkilatının tipik bir örneği. 760 m2’lik bir alanı kaplayan sarayın yapımının 99 yıl sürdüğü söyleniyor. “U” şeklinde, iç içe iki avlu çevresinde toplanmış binalarının mimarisinde (cami-harem daireleri-aşevi-hamam, selamlık-merasim ve eğlence salonu-türbe vs.) mükemmel taş işçiliği, oymacılığında ve duvar süslemelerinde ise Fars, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin ortak etkisi hakim.

Ağrı Dağı
Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı (5165 m.) jeolojik konumu ve Büyük Tufandan sonra Nuh’un gemisine ev sahipliği yapması dolayısıyla efsanevi özelliği olan bir dağ. İncil ve Tevrat’ta da adı geçen dağa, turizm açısından önemli bir konum kazandıran yaygın inanca göre; Nuh Peygamber zamanında yeryüzünü kötülükler kaplamış. Tanrı, insanlara bir ders vermek amacı ile Nuh’a bir gemi yapmasını emretmiş. Nuh Peygamber, gemiye eşi, oğulları, oğullarının eşleri ile birlikte yeryüzünde bulunan bütün canlı türlerinden 7 erkek, 7 dişi, sürüngenlerden 2 erkek, 2 dişi, yeterli yiyecek de alarak binmiş. 7 gün sonra 40 gün 40 gece süren tufan sonucunda gemidekilerin dışında kalan tüm canlılar yok olmuş. Suların çekilmesi ile gemi, Ağrı Dağı’na oturmuş ve içindeki canlılar sevinçle gemiden ayrılarak yeryüzüne dağılmışlar.

BİTLİS
Bitlis’in, kıyı turizmi ve su sporları açısından gelişmeye açık sahillerinde 4 ay yüzme imkanı var. Bitlis Büryan kebabı yörenin ünlü yemeği. Oğlak etinden yapılan bu yemek ancak yaz aylarında yenebiliyor. Halen yapılmakta olan kök boyalı rengarenk kilimlerden, halılardan, toprak çanak-çömleklerden, Ahlat’ta yapılan her biri sanat eseri olan bastonlardan satın alabilirsiniz. Ayrıca Hizan fındığı, Adilcevaz cevizi, Mutki kara kovan balı ve küp peyniri tadılması gereken yöresel lezzetlerden.

Nemrut Dağı ve Krater Gölleri
Bir doğa harikası olan Nemrut Dağı her yıl özellikle yaz aylarında çok sayıda yabancı ve yerli turistin gözdesi. Nemrut Dağı krater alanı içerisinde büyükçe iki göl var. Biri soğuk, diğeri sıcak. 3 bin metre yükseklikte devasa bir volkanik çanak. Binlerce yıl önce patlamış, su giderini tıkayarak Van Gölü’nün oluşmasına sebep olmuş. Esas ilginç olan kraterin kenarı. Tam sırtta araçtan inip zirveye kadar yürümek mümkün: Sadece 20 dakika.

Ahlat Mezarlığı
Türkiye’deki en etkileyici İslam mezarlığı olan Ahlat Mezarlığı, 200 dönümlük alan üzerinde, çoğu 2 metreden yüksek binlerce dikilitaşla çarpıcı bir görüntü oluşturuyor. Taşların en güzel ve eski olanları 17.-18. yüzyıla ait. Bir kısmı 13. yüzyılda Moğol hakimiyeti altında hüküm sürmüş yerel beylerin mezarları. Diğerleri ise Karakoyunlu ve Akkoyunlu dönemlerinden.

VAN
Ahdamar(Akdamar) Kilisesi, “kaleler kenti” olarak anılmasını sağlayan kaleleri, dünyaca ünlü kedisi, Van Gölü ve pek çok turizm aktivitesine olanak veren coğrafyası ile Doğu’nun en önemli turizm merkezlerinden biri. Ayrıca Van’ a 20 km. uzaklıkta, doğal plajları ve yeşilliği ile Edremit, yeşillikler arasında doğal plajları ile Gevaş, Van’a 80 km. uzaklıkta, iki çayın birleştiği yerde bir vadi içerisinde ormanlık, hoş manzaralı Çatak ile Van Gölü’ nün sahilinde Süphan Dağı karşısında doğal plajları ve meyve bahçeleri ile ünlü Amik gezilecek yerlerden. Hala geleneksel yaşamın önemli bir parçası olarak, Van’da kadınlar, mavi, kırmızı ve beyaz örneklerle harikulade kilimler dokuyor. Kentte satılan galerilerden bu halı ve kilimlerden satın alabilirsiniz.

Van Gölü
Van iline adını veren Van Gölü Türkiye’nin ve dünyanın en büyük soda gölü (3738 km2). Dört tarafı yüksek dağlarla çevrili Van Gölü’nün içinde Ahdamar, Adır, Çarpanak, ve Kuş adaları olmak üzere 4 ada bulunuyor. Tarih boyu Yüksek Deniz, Nairi Denizi ve Yukarı Deniz dendiği gibi Deryaçe (Küçük Deniz) adını da almış. Sabunsuz köpük veren Van Gölü’nde yöre kadınları hiçbir temizlik maddesi kullanmadan çamaşır yıkarlar. Sahil boyunca yapılaşma ile bozulmamış koylar, yeşil bitki örtüsüyle sarılmış kıyılar görülmeye değer.

Ahdamar (Akdamar) Adası
Ad:  doğu anadolu.jpg
Gösterim: 1576
Boyut:  41.0 KB

Van Gölündeki adalardan en büyüğü olan Ahdamar Adası, üzerindeki kilisesi ile ünlü. 900’lü yılların başında Kral Gagik tarafından yaptırılmış olan kilise taş işçiliğinin en seçkin örneklerinden. Kutsal Haç adına Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından Keşiş Manuel’e yaptırılmış. Kilisenin figürlü repertuarı oldukça zengin. Bunun yanında, İncil ve Tevrat’tan alınmış çeşitli sahneler bulunuyor.

Van Kalesi
Şehir merkezine 5 km uzaklıkta. Urartu kalelerinin en görkemlilerinden. Yapım tarihi MÖ. 9. yüzyıl. Büyük bölümü ayakta kalan kalenin kuzeybatı ucundaki Sardur burcunda I. Sarduri’ye ait olan, Asur çivi yazısı ile yazılmış, bilinen en eski Urartu yazıtı bulunuyor.

Halime Hatun Kümbeti
Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyan Halime Hatun Kümbeti, 1358 yılında Karakoyunlular tarafından yaptırılmış. Çevresinde tarihi bir mezarlık mevcut.

Süphan Dağı
Sönmüş bir volkan olan Süphan Dağı (4058 m.), Anadolu’nun üçüncü yüksek doruğu. Doruk bir örtü buzulu ile kaplı. Genellikle doğu yüzünden tırmanış yapılan Süphan Dağı’nda en uygun zaman yaz ayları.

ELAZIĞ
Tarihi Harput Kalesi, Hazar Gölü, Karakaya ve Keban Baraj Gölü, kayak merkezi ve Buzluk Mağarası’yla önemli turizm merkezlerinden.
Harput Kalesi’nin bulunduğu tepenin eteğinde kurulmuş bir kent.
Hazar Gölü, Elazığ’a 22 km. uzaklıkta, Hazar Baba ve Astar Dağları arasına sıkışmış tektonik bir göl. İki plajı
Mavi Bayrak sahibi olan Hazar Gölü, kıyılarında her tür su sporuna ve balık avcılığına olanak tanıyor.

Hazar Gölü: Elazığ yakınlarında, Elazığ - Diyarbakır karayolu güzergahında olup, Hazarbaba ve Mastar dağları arasına sıkışmış tektonik bir göldür.Doğu Anadolu bölgesinin kendine has plajları olan su sporları ve balık avcılığı yapılan en önemli gölüdür. Uzunluğu 22 km., genişliği 5-6 km. olan göl, günün her saatinde değişik görünüm kazanarak mavinin ve yeşilin her tonunu gösterir.Suyu berrak, sodasız ve tuzsuzdur. Çevresinde 25'e yakın kamu kurum ve kuruluşlarına ait eğitim ve dinlenme tesislerinin yanı sıra Turizm Bakanlığından belgeli otel, motel lokanta ve günübirlik piknik alanı, ayrıca özel kuruluşlar tarafından işletilen balık evleri bulunmaktadır.

Harput Kalesi:
(Süt Kalesi): Tarihi Harput şehrinin güneydoğusunda, Elazığ ovasına egemen bir konumda bulunan kalenin Urartular döneminde inşa edildiği bilinmektedir.Kale içerisindeki kayalara oyularak yapılmış odalar ve gizli geçitler Urartu döneminden kalmıştır. Kalenin Roma, Bizans ve Arapların eline geçtiği tarihi belgelerde mevcuttur. Kale çeşitli dönemlerde onarım görmüştür. Dikdörtgen planlı kale , iç kale ve dış kale olmak üzere iki bölümden yapılmıştır. Görkemli burçları halen ayaktadır.
Kale ile ilgili rivayete göre yörede kale yapımı sırasında yaşanan su sıkıntısından dolayı kale yapımında harç yapımında su yerine süt kullanıldığı anlatılmaktadır., bu nedenle Harput kalesinin bir adınında Süt Kalesi olduğu söylenmektedir.

Buzluk Mağarası: Elazığ’a 11 km. uzaklıkta bulunan Buzluk Mağarası, yaz aylarında da içerisinde sütunlar halinde buzlar bulunduğundan ötürü Buzluk Mağarası ismi ile tanınmıştır.
Buzluk Mağarası jeomorfolojik yapısından dolayı burada klimatolojik koşullar ile hava sirkülasyonundan ötürü yaz ayları içinde de doğal olarak sarkıt ve dikitler, bazı bölümlerde de buz tabakaları oluşmaktadır. Kış aylarında ise bunun tam tersine mağara içerisinde sıcak hava akımı meydana gelmektedir.
Buzluk Mağarası Türkiye’deki mağaralar arasında önemli yeri olan bir mağaradır. 1990 yılında mağara içerisine merdiven yapılmış ve aydınlatılması yapılmıştır. Elazığ’ın turistik yerlerinden birisidir.

Hazar Baba Kayak Merkezi:
İlçeye 5 kilometre mesafedeki kayak merkezi, Doğu Anadolu Bölgesi'nin önemli kış turizm merkezlerinden biri olarak dikkati çekiyor. Hazar Gölü manzarasıyla konuklarına eşsiz güzellikler sunan merkez, bin 300 metrelik doğal pistiyle profesyonel kayakçılarca da tercih ediliyor. Telesiyej ve kar motoru bulunan, snowboard yapılabilen merkezde kayak öğrenmek isteyenlere ders veriliyor, kayak malzemesi kiralama imkanı da sunuluyor.

MALATYA
Yukarı Fırat Havzasında yer alan Malatya, coğrafi konumu, tarihi kervan yollarının ünlü Kral Yolu ve İpek Yolu üzerinde bulunması ve sahip olduğu zengin su kaynakları nedeniyle, Neolitik Çağ’dan bu yana yerleşimlere sahne olmuş. Malatya’yı çevreleyen bölgede gezilebilecek pek çok yer mevcut. Sultansuyu’nda, sadece safkan Arap atlarını izlemekle kalmaz, ayrıca bu büyüleyici yer yakınında Sultansuyu Barajı’nın oluşturduğu göl kenarında uzun yürüyüşler de yapabilirsiniz. Aynı zamanda Türkiye’nin kayısı yetiştirme merkezi olan Malatya’da, çok lezzetli kayısıların yanı sıra diğer taze ve kuru meyvelerle de karşılaşacaksınız. Lezzetli bir damak tadına sahip olan Malatya mutfağında etin ve bulgurun önemli bir yeri var. Çoğunlukla bulgur ve diğer malzemelerin karışımıyla yapılan 70 tür köfte bulunuyor.

Beşkonaklar
- Geleneksel Malatya Evi Olarak Bilinen Beşkonaklar, kentin bazı bölgelerine yayılsa da sinema caddesi’ndeki yan yana beş konak, varlığını koruyan nadir yapılardandır. Malatya evlerinde en fazla kullanılan malzeme kerpiçtir. Kerpicin yanı sıra ahşap da sıklıkla kullanılır. Duvarları bağlayan hatıllar, iç ve dış doğramalar, döşemeler, tabanlar, pencereler, kapılar, merdivenler, dolaplar tamamen ahşap malzemeyle yapılmıştır. Demir Ise sadece kapılarda, pencerelerde ve kapı üstü havalandırmada parmaklık olarak kullanılmıştır.

Günpınar Şelalesi - Darende İlçesi'nin 10 km. batısında bulunuyor. Günpınar Çayı, kaynağından çıktıktan sonra kayalar arasında oldukça yüksek bir düşüş yapıyor. Şelalenin çıkardığı ses, toz halinde çevreye yayılan su zerreciklerinin kayalar üzerinde akışı, izlenmeye değer. Şelalenin çevresini kaplayan ağaçlar, Günpınar'ın görünümünü daha da muhteşem hale getiriyor. Şelale, her yıl çok sayıda ziyaretçinin akınına uğrıyor.

Ulu Cami - Malatya’nın yaklaşık 8 km. kuzeyinde Eski Malatya’da bulunan Ulu Cami VII. Yüzyılda Araplar tarafından yaptırılmıştır. Bu yapı yıkılmış, ve kitabesinden öğrenildiğine göre; Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad zamanında Mansur bin Yakub’un emriyle 1224 yılında yeniden yapılmıştır. Yapımında 25-30 yıl başlayan onarımlar ile epeyce değişikliğe uğramıştır. Tuğladan yapılmış olan kısımlar ilk cami şeklinden kalmış, taş olan kısımlar ise daha sonra yapılan değişiklikleri ve ilaveleri göstermektedir.Tuğla yapı kısımları Aleaddin Keykubat’ın ilk eserinin şeklini tespit eden, değerini gösteren en önemli ve zengin kısımdır. Gerek orijinal planı, gerek tuğla malzemesi bakımından bu yapı doğrudan doğruya Büyük Selçukluların İran’daki camilerine dayanmaktadır.

Sürgü Takaz - Doğanşehir İlçesi’ nin, Sürgü Kasabası’nda kaynak sularının çıktığı Sürgü Vadisinde yer alır. Malatya’ya 70 km. mesafededir. Asfalt yol ile ulaşılan mesire yeri bol, temiz ve soğuk sulu Takaz kaynağının oluşturduğu doğal bir akvaryum görünümünde olup, alabalık üretme tesisleri de bulunmaktadır. Sürgü Takaz, halkın, piknik için ilgisini çekerken, yöreyi ziyaret edenler, lezzetli alabalıkların tadına bakmaktan geri kalmazlar.

BİNGÖL
Bu bölgede adı efsanelere geçmiş bu yöreye “Bingöl” adını verilmiş. Kaleleri, kayak merkezi ve yüzen adası ile ilgi çeken bir yöre. Bingöl ve çevresi Urartu, Asur, Pers, Roma, Arap, Selçuklu, Saltuk, Akkoyunlu, Safevi ve Osmanlı dönemlerini yaşamış. Yörede üretilen dut pekmezi ve Bingöl balı, Bingöl’ün yöresel lezzetlerinden.

Derlemedir
Son düzenleyen perlina; 25 Kasım 2016 17:54
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
26 Kasım 2016       Mesaj #16
perlina - avatarı
Ziyaretçi
KARS'IN MEŞHUR SİMGESİ ''KAZLAR''


perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
26 Kasım 2016       Mesaj #17
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Van Kedisi

Ad:  van_kedisi_.jpg
Gösterim: 1349
Boyut:  9.1 KB

Türkiye’de kedilerden bahsederken ilk akla gelen türlerin başında gelir Van kedisi: Cana yakınlığı, beyaz, ipeksi kürkü, aslan yürüyüşü, tilki kuyruğuna benzeyen uzun ve kabarık kuyruğu, değişik göz renkleri ve suya olan düşkünlüğü ile. Van Kedisi, dünya üzerinde melezleşmeyen, saflığını koruyabilmiş canlıların başında gelir. Bu özelliği onu, hem kedi dünyasının hem de diğer canlıların yıldızı haline getirir.

Anadolu’ya tam olarak ne zaman ve nasıl geldiği bilinmeyen Van kedileri, diğer canlılarda olduğu gibi bulunduğu bölgenin şartlarına ayak uydurdular. Türkiye’nin en yüksek dağlarının bulunduğu Doğu Anadolu bölgesindeki yüksek sıcaklık farklarına kürkleri sayesinde kolayca ayak uydurabilir Van kedileri. Yılda en az 6 ay karlarla kaplı bu bölgede uzun tüyleriyle kar ve soğuktan korunurken, yazın birden ısınan hava nedeniyle tüylerini dökerek Van Gölü’nün ılıman iklimine uyum sağlarlar. Ancak yaygın olan yanlış bir inanış vardır ki, o da bu kalın kürkü nedeniyle Van kedilerinin üşümediğidir. Halbuki, kediler, kürkleri kalın olmasına rağmen soğuktan etkilenir ve üşürler.

Van kedilerinin diğer kedilerden ayrılan ilginç bir özelliği vardır. Bu kediler suyu çok severler ve yüzerler. Eğer suya doğru gidiyorsa, bu zorunluluktan değil, sadece zevktendir. Özellikle ılık ve sığ sularda yüzmeyi seven Van kedileri, evlerde musluktan damlayan sulara pati atar ya da banyoda size eşlik eder.

Özellikleri


Van kedilerinin özelliklerinden biri tüylerindeki iki renkliliktir. Hatta bu iki renklilik karakteristik bir özellik olarak bilinir. Bu farklı renkler kulaklarının çevresinde ve kuyruğunda olmak üzere vücudunun iki farklı bölgesinde bulunur. Çok nadir olarak da vücudunda görülebilir.

Van Kedisi'nin postu kalın, tüyleri normal uzunluktadır. Yazın diğer kediler gibi tüy değişimi yaşar ve o dönemde tüyleri azalır. Kışın yeniden eski rengini ve beyaz bir kar topu halini alır. Bu uzun kuyruklarına sahip olmakta bazen zorlanabilirler; öyle ki, başlarını kollarının üzerine koyup, kuyruklarını altlarına alırlar. Van kedileri, diğer türlere oranla biraz daha iricedir. Erkeklerde vücut ağırlığı ortalama 3,5kg, iken dişilerde 2.8kg. olur. Vücutları uzun ve kaslı bir yapıda ve kemikleri iridir.

Benzer Konular

19 Kasım 2016 / kompetankedi Türkiye Coğrafyası
22 Kasım 2016 / perlina Türkiye Coğrafyası
26 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış
10 Aralık 2016 / Fatih2003 Cevaplanmış
2 Aralık 2016 / Misafir Cevaplanmış