Arama

Merzifon - Amasya

Güncelleme: 18 Aralık 2016 Gösterim: 3.621 Cevap: 3
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
25 Ocak 2012       Mesaj #1
buz perisi - avatarı
VIP Lethe

Merzifon

Ad:  Merzifon - Amasya1.jpg
Gösterim: 1410
Boyut:  39.9 KB

Karadeniz Bölgesi’nin orta kesiminde, Amasya iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi kent.
Sponsorlu Bağlantılar

Yüzölçümü 939 km2 olan Merzifon ilçesi doğuda Suluova ilçesi, güneyde Merkez ilçe ve Çorum ili, güneybatıda gene Çorum ili, batıda Gümüşhacıköy ilçesi, kuzeyde de Samsun iliyle çevrilidir.

Kuzeyi ve batısı dağlık olan ilçenin orta ve doğu kesimleri ovalıktır. Kuzey kesimini, Gökoluk Tepesinde 1.909 m’ye ulaşan Tavşan Dağı, güney kesimini de doruğu ilçe sınırları dışında kalan Çakır Dağı engebelendirir. Amasya kenti yakınında Yeşilırmak’a katılan Tersakan Çayının suladığı Merzifon Ovası, ilçenin başlıca tarım alanıdır. Bu akarsuyun başlıca kolları Gümüşsüyü ve Solhan Çayıdır. İlçedeki tek göl, Yedikır Baraj Gölüdür.

Merzifon, nüfus açısından Merkez ilçeden sonra ilin ikinci büyük ilçesidir. Nüfusunun yansından çoğu Merzifon kentinde yaşamasına karşın, ilçe halkı geçimini daha çok tarımsal etkinliklerden sağlar. Yetiştirilen başlıca tarla bitkileri buğday, şeker pancarı, arpa, ayçiçeği, tütün ve mercimek, bağ ve bahçe ürünleri ise kiraz, elma ve çeşitli sebzelerdir. Az miktarda üzüm, kendir ve nohut da yetiştirilir. 1984’te ilin en çok buğday (63.774 ton), arpa (24.661 ton), ayçiçeği (5.277 ton), kiraz (3.170 ton) ve mercimek (1.892 ton) yetiştiren ilçesi Merzifon’du. Eskiden yaygın olan tütün üretimi, günümüzde önemini yitirmektedir. İlçede önemli miktarda sığır ve koyun yetiştirilir. Montafon tohumlama istasyonlarının bulunduğu ilçede sığır besiciliği önemli gelir kaynaklarındandır. İlçede yarış atı da yetiştirilir. Günümüzde de yaygınlığını koruyan Merzifon eşeği, çekim gücünün üstünlüğüyle ünlüdür, ilçedeki başlıca sanayi tesisi ayçiçeği yağı üretimi yapan Merzifon Yağ Sanayi ve Ticaret AŞ’dir (MERAY). ilçede çok sayıda küçük sanayi tesisi vardır. İlçedeki önemli ekonomik etkinliklerden biri de madenciliktir. Doğu kesimdeki linyit yatakları, Merzifon Belediyesinin de ortak olduğu Yeni Çeltek Kömür ve Madencilik AŞ tarafından işletilir.

İlçedeki başlıca mesire yeri, 1979’da Tavşan Dağının 1.750 m yüksekliğinde yer alan Gökoluk’ta kurulan orman içi dinlenme yeridir. Meşe, kayın ve san çamlardan oluşan bir orman alanının 24 hektarlık bölümünde kurulan orman içi dinlenme yeri, il çapında ilgi görür. Birçok göçmen kuşun konaklama ve beslenme alanı olan Yedikır Baraj Gölü, yapay bir kuş cenneti haline gelmiştir.

Merzifon yöresine günümüzden yaklaşık 2 bin yıl önce yerleşildiği sanılmaktadır. Bir süre Bizans yönetimi altında kalan yöre, 11. yüzyılda Danişmendlilerin eline geçti. Daha sonra Anadolu Selçukluları, İlhanlIlar, Eretna Beyliği ve Kadı Burhaneddin Devleti’nin egemenliklerinde kaldı. 1396’da Osmanlı topraklarına katıldı. 1398’de Amasya’ya sancak beyi olarak gelen Mehmed Çelebi (daha sonra I. Mehmed), yörenin Timur ordularının eline geçmesine engel oldu. Halkının bir bölümü Ermeni ve Rumlardan oluşan Merzifon yöresi, 19. yüzyılda Sivas vilayetinin Amasya sancağına bağlı bir kazaydı. Kaza merkezi olan Merzifon’da Amerikalılar tarafından 1883’te açılan kolejde kurulduğu bilinen Pontos Cemiyeti’ne bağlı Rum çeteler, I. Dünya Savaşı’ndan sonra yörede çeşitli etkinliklerde bulundu. Merzifon 30 Mart 1919’da İngilizler tarafından işgal edilince, bu çetelerin halk üzerindeki baskısı daha da arttı. 9 Haziran 1919’da kentte bir miting düzenlendi. Merzifon daha sonra Kuvayı Milliye güçlerinin eline geçti ve çevredeki Pontos çeteleri sindirildi.

Eskiden Barsivan, Marsivan ve Marsovan adlarıyla anılan kentin adı, bazı Osmanlı kaynaklarında da Merzifun olarak geçer. Daha sonra Merzifon adıyla anılan yerleşme, nüfus açısından ilin Amasya’dan sonra ikinci büyük kentidir. Osmanlı döneminde dokumacılık, keçecilik, dericilik ve ticaret merkezi olan Merzifon’da toplanan ve satılan mallar Sinop ve Samsun Umanlarından ülke dışına ihraç edilirdi. İlçenin orta kesiminde yer alan kent, günümüzde il merkezine bağımh olmaksızın sosyoekonomik yaşamını sürdürebilen önemli bir ticaret ve hizmet merkezidir. Merzifon’un bir küçük sanayi sitesi de vardır. Samsun’u Ankara ve İstanbul’a bağlayan karayolları kentte kavşak yapar. Merzifon kenti, il merkezi Amasya’ya 47 km uzaklıktadır. Kent ve çevresine Merzifon Devlet Hastanesi sağlık hizmeti verir. Hava Kuvvetleri’ne ait bazı tesislerin bulunduğu kentte bir de askeri hastane vardır.

Zengin bir tarihi olan kentteki başhca tarihsel yapılar Çelebi Mehmed Medresesi (1415), Taceddin İbrahim Camisi (15. yy), Çelebi Mehmed Camisi (1411), Alaca Minare Mescidi (1501), Sofular Camisi (16. yy), Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi (1667), Hacı Haşan Camisi, Bozacı Camisi (17. yy), Çay Camisi (18. yy), Bedesten (17. yy), Taşhan (17. yy), Çifte Hamam (1388), Kara Mustafa Paşa Hamamı (1678), Tuzpazarı Hamamı (1677), Piri Baba Türbesi (15. yy) ve Çelebi Mehmed Medresesi kapısının üstüne 19. yüzyılda yapılan Merzifon Saat Kulesi’dir. Karamustafapaşa (eskiden Bahçekent) köyündeki Abide Hatun Camisi’ni 17. yüzyılda Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın annesi Abide Hatun yaptırmıştır.
Merzifon Belediyesi 1884’te kurulmuştur. Nüfus (1990) ilçe, 67.448; kent, 40.431.

Merzifon Ovası


Karadeniz Bölgesi’nin iç kesiminde ova. Kuzey, güney ve batıda orta yükseklikteki dağlarla çevrilidir. Doğuda Tersakan Çayı vadisine açılır. Kabaca dikdörtgen biçiminde olan ova, doğuda Suluova (eskiden Suluca Ovası), batıda ise asıl Merzifon Ovası olmak üzere iki kesime ayrılır. Bu iki ovanın arasında Yedikır adıyla anılan bir eşik alan uzanır.

Tektonik kökenli Merzifon Ovasının tabanında bulunan yaklaşık 800 m kalınlığındaki eski tortul katmanların üstünde Kuvaterner (Dördüncü) Döneme (y. 2,5 milyon yıl öncesinden günümüze) ait daha yeni alüvyonlar yer alır. Merzifon çöküntüsü, Miyosen Bölümden (y. 26-7 milyon yıl önce) günümüze değin zaman zaman oluşan göllerin ve bu gölleri besleyen akarsuların bıraktığı tortulların çökelme alanı olmuştur. Çöküntü alanının biçimlenmesinde kırıkların (fay) da önemli bir yeri vardır. Bunların başhcası, çöküntünün tabanını kuzeyden sınırlayan ve Tavşan Dağı eteklerini izleyen kırıktır. Çöküntü alanının güney kenarında da batı-doğu doğrultulu kırıklar uzanır.

Akarsu boylarındaki bağ ve bahçelerle kavaklıklar dışında doğal bitki örtüsü step görünümündedir. Ovada en çok tahıl ve şeker pancarı yetiştirilir. Tütün üretimi eski önemini yitirmiştir.

kaynak: Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 18 Aralık 2016 05:44
In science we trust.
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
16 Ağustos 2013       Mesaj #2
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye

Merzifonlu Medresesi


MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Merzifonlu Medresesi, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın Kayseri-İncesu'da kendi adına yaptırdığı külliyenin yapılarından bir tanesidir.
Ad:  1.JPG
Gösterim: 495
Boyut:  29.9 KB
Kayseri'yi birleştiren çağın önemli yollarından İpekyolu üzerindeki kavşakta, İncesu’da 1660 yılında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından bir külliye yaptırılmıştır.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi , çarşı, kervansaray, cami, tabhane ve hamam ile birlikte külliyeyi meydana getirmektedir.
Ad:  2.JPG
Gösterim: 604
Boyut:  29.7 KB
Külliyenin güneybatısındaki medrese kuzeye doğru hafifçe açılan dikdörtgen biçiminde duvarla çevrili sahaya yerleştirilmiştir. Talebe odaları, arkaları külliyenin batı duvarına dayalı şekilde bir sıra halinde tertiplenmiş, önünde iki gözlü bir revak bulunan kubbeli dershane yedi hücreli sıranın ucuna konulmuştur. Düz, toprak çatılı odaların kapı ve pencereleri de avluya açılmaktadır.

Kitabesinin Tercümesi


Barekallâhü diyeler ta'lîm-i sıbyân mektebi
Bunda tahsü eylediler şer'i şerifi mezhebi
Kim ki dâhil olur lutf-ı rızâsı rahmetine
Vâsıl-ı hak olmak içün cümle.... Sene 1277
Ad:  3.JPG
Gösterim: 482
Boyut:  38.9 KB
Taş kubbesi pandantiflere oturan kapalı dershanenin dört penceresinden ikisi karşılıklı olmak üzere yanlardadır. Avlunun boyu 39.70 metre, dere tarafındaki genişliği ise 9.10 metredir. Tek kapısı kuzeyde, dershane revakının yanındadır. Bir zamanlar İncesu hapishanesi olarak kullanılan medrese, nispeten iyi durumda bulunmakta ve aslında hücrelerin önünde dershane duvarından külliyenin güney duvarına kadar uzandığı gözlenen revak dışında orijinal biçimini korumaktadır.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Çarşısı


Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Çarşısı, bugün bir kaç dükkan haricinde kullanımamaktadır. Tarihi çarşıda bugün dükkanını her sabah açan tek esnaf Palancı Yusuf Kocataş ve üniversite mezunu olan oğlu. Unutulmaya yüz tutmuş bir el sanatını özveriyle yaşatmaya çalışarak kürtün (semer) üretmeye devam ediyorlar. Ürettikleri semerlerin amacına uygun olarak kullanımı günümüzde azaldığı için, ürettikleri semerler de neredeyse tamamen turistik eşya niteliğine bürünmüş...
Ad:  4.JPG
Gösterim: 614
Boyut:  29.1 KB
Adana-Niğde-Kayseri ile Nevşehir-Ürgüp-Kayseri'yi birleştiren çağın önemli yollarından İpekyolu üzerindeki kavşakta, İncesu’da 1660 yılında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından bir külliye yaptırılmıştır.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Çarşısı da, kervansaray, cami, medrese, tabhane ve hamam ile birlikte külliyeyinin yapılarından bir tanesidir.

Kervansarayın batısında 11 metre enindeki sokağın iki yanına yerleştirilmiş sıra dükkanlardan meydana gelen arasta 77.80 metre uzunluğundadır. Sokağın kuzey tarafındaki baş tarafı açıktır. Dere tarafındaki güney ucu ise bir kapı ile sona erer. Zaman içerisinde bu kapı yıkılmış, çarşının güney tarafı tamamen açılmıştır. Ancak DSİ, İncesu deresini duvarlarla kanal içerisine alınca buraya bir köprü yaptırmıştır. Doğuda, kervansaray avlusuna, batıda cami avlusuna açılan diğer ilk kapı külliye binaları arasındaki iç bağlantıyı sağlar. Batıdaki cami avlusuna açılan kapı, külliyenin çevresinde oluşan dolguların yükselmesi nedeniyle kullanılmaz duruma gelmiştir.
Ad:  5.JPG
Gösterim: 562
Boyut:  34.3 KB
Arastanın doğu kanadı orijinal biçimini korumaktadır. Bu kanattaki dükkanların derinliği 5.00 metre, kemer açıklıkları 2.70 metredir. Kuzeyden itibaren 13 dükkan, sonra kervansaraya geçit veren kapı, yine 5 dükkan ve en dipte yola doğru çıkıntı yapan ve aşhane olduğu düşünülen yapı yer alır.

Batı kanadında biri kuzey, üçü güneyde olmak üzere sıra başlarındaki 4 dükkan yıkılmıştır. Bu kanattaki dükkanların derinliği de 5 metredir. Fakat genişlikleri daha fazla tutulmuş, 3.20 metre yapılmıştır. Yıkılanlarla birlikte 19 dükkan vardır.

Cami önünden geçen caddenin kotunun, kervansaray önündeki devlet yolu ile aynı kotu tutması amacıyla yükseltilmesi sonucu arasta sokağı da yükseltilmiş ve bunun sonucu dükkanların zeminleri kemer üzerilerinin hemen altında başlar durumda kalmıştır. Bu yüzden içleri, merkezden 3.05 metre yükseklik göstermekte; ayrıca, arka arkaya üçer kemer atılarak inşa edilmiş olmaları sebebiyle basıklık hissi daha da artmaktadır. Arastanın güney ucunda dükkanlara bitişik olup 14.40 x 9.30 metre ölçülerindeki bölüm, aslında bir aşhane olsa gerekir. İçinde büyük bir ocak bulunan ana mekanın çapraz kemerleri ortadaki tek ayağa binen kaburgalı tonozla örtülüdür. Ana mekana bitişik odalar çok haraptır ve asıl şekilleri bozulmuş durumdadır.

Çarşının tek esnafı: Palancı Yusuf Kocataş


Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Çarşısı, bugün bir kaç dükkan haricinde kullanımamaktadır. Tarihi çarşıda bugün dükkanını her sabah açan tek esnaf Palancı Yusuf Kocataş ve üniversite mezunu olan oğlu. Unutulmaya yüz tutmuş bir el sanatını özveriyle yaşatmaya çalışarak kürtün (semer) üretmeye devam ediyorlar. Ürettikleri semerlerin amacına uygun olarak kullanımı günümüzde azaldığı için, ürettikleri semerler de neredeyse tamamen turistik eşya niteliğine bürünmüş... Diğer dükkanlar ise kepenkleri indirilmiş şekilde ya depo olarak kullanılıyor, ya da kapısına belki de hiç açılmamak üzere top kilitler vurulmuş.

İncesu'nun merkezindeki tarihi çarşının kepenkleri indirilmiş dükkanlarının arasında yürürken, kendinizi adeta bir zaman tüneline girmiş gibi hissediyorsunuz; inşa edildiği günkü orjinalliğini hala koruduğu bilinen çarşı, eski günlerine dönmek istercesine, restore edilmeyi bekliyor...

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii


Kayseri'nin en çok yapıyı barındıran külliyesi durumundaki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Külliyesi'nin güzide yapılarından bir tanesidir. Cami yapıldığı dönem itibarıyla klasik dönem Osmanlı mimarisinin yansımalarından biridir.
Ad:  6.JPG
Gösterim: 708
Boyut:  37.2 KB
Adana-Niğde-Kayseri ile Nevşehir-Ürgüp-Kayseri'yi birleştiren çağın önemli yollarından İpekyolu üzerindeki kavşakta, İncesu’da 1660 yılında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından bir külliye yaptırılmıştır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii; çarşı, kervansaray, medrese, tabhane ve hamam ile birlikte külliyeyi oluşturan yapılardan biridir.

Cami, üç gözlü son cemaat yerinin gerisinde tek kubbeli ve pembeye çalar bej rengi mahalli taşla inşa edilmiş bir yapıdır. 12.80 metre çapındaki taştan örtülmüş ve üstü başka bir malzemeyle kaplanmamış kubbe sekizgen ve yüksek bir kasnakla çevrilmiş, kasnağın köşeleri sivri kubbeli sekizgen ağırlık kuleleriyle takviye edilmiştir. Kubbenin 195 cm kalınlığındaki enli duvarlara geçişi tromplarla sağlamış, tromp kemerlerinin içi, uçları köşelerde konsollara oturan kavisli üçgen satıhlarla yapılmıştır. Caminin beden duvarlarında, önde ve arkada, alt sırada ikişer, üst sırada üçer, yan duvarlarda ise altlı üstlü üçerden olmak üzere yirmi iki pencere bulunur. Dört pencere de kasnağın dört yanma konulmuştur. Alt pencereler taş sövelidir, üst sıradaki pencereler ile kasnak pencereleri sivri kemerli, alçı şebekeli ve renkli camlıdır.
Ad:  7.JPG
Gösterim: 588
Boyut:  33.0 KB
Caminin mihrabı dışta çıkıntı yapmayan, tepesi beş dilimli yarım kubbe biçiminde beş köşeli bir niştir. Sade bir bordürle çevrilidir. Minberi ve kürsüsü taştandır. Kürsüye doğudaki orta pencereden duvar içine gizlenmiş merdivenle çıkılır. Sekizgen gövdeli dört taş kolunun taşıdığı ahşap mahfile de yine arka duvar içine gizli helozoni merdivenle erişilir.

Son cemaat yerinin kolonları da sekizgen gövdeli ve taştan yapılmıştır. Kemerler bej ve kahverengi olmak üzere iki renkli taştan inşa edilmiş kubbeler pandantiflere oturtulmuştur. Ana kubbe gibi taştan örülmüş ve üstleri açık bırakılmış olan son cemaat kubbelerinden yandakiler 4.45 metre ortadaki 3.25 metre. çapındadır. Son cemaat yerinin mihrabiyeleri ön pencereleri dış tarafında bulunur. Batıdaki üst pencerelerin önüne taş konsollara binen mükebbire konulmuştur.
Ad:  8.JPG
Gösterim: 480
Boyut:  35.4 KB
Cephenin sağ tarafında son cemaat yerine açılan minarenin gövde ve petek kısmı çok köşeli, şerefe altı ile korkuluğu oymasızdır. Sivri külahı taştan inşa edilmiştir. Kubbelerde olduğu gibi minarenin alemi de yine taştan yapılmıştır.

Caminin iç duvarlarında batıda Azrail, doğuda İsrafil, güneyde Cebrail, solda Mikail kabartma yazılarına rastlanır. Caminin minaresi 99 basamaktır.

Caminin giriş kapısı üzerindeki kitabe ile kervansarayın giriş kapısı üzerindeki kitabe aynı ifadeyi taşır. Gerek caminin ve gerekse kervansarayın kışlık, kapıları üzerindeki kitabelerde külliyenin Rumi 1670 (Hicri: 1081) yılında inşa edildiği yazılıdır. Külliyedeki üçüncü kitabe, cami avlu kapısı üzerinde bulunmaktadır. Bu kitabe Sultan Abdulmecid devrine ait olup 1860 tarihlidir ye caminin o yıl esaslı bir tamir gördüğünü anlatmaktadır.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Kervansarayı


Merzifonlu Kara Musafa Paşa tarafından yaptırılan külliyenin yapıları içerisinde görünümü abidevi olan Kervansaray son dönemde restore edilerek güzel bir görünüme kavuşmuştur.
Ad:  9.JPG
Gösterim: 583
Boyut:  30.0 KB
Adana-Niğde-Kayseri ile Nevşehir-Ürgüp-Kayseri'yi birleştiren çağın önemli yollarından İpekyolu üzerindeki kavşakta, İncesu’da 1660 yılında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından bir külliye yaptırılmıştır.
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Kervansarayı, çarşı, cami, medrese, tabhane ve hamam ile birlikte külliyeyi meydana getirmektedir.
Ad:  10.JPG
Gösterim: 392
Boyut:  34.9 KB
Kervansarayın cephesi kuzeydoğuda yola paralel olarak yerleştirilmiştir. Bir yanı cami avlusu, bir kenarını kuşatan arasta aynı yönü korumuştur. Kervansarayın üç yanı revakla çevrili, avlusunun iç ölçüleri yola bakan ve arastaya bitişik olan yanlarda 56 metre, güneydoğuda 51,20 metre, kuzeybatıda 49,60 metredir. Arkasını dereye vermiş olan güneydoğu duvarı dıştan payandalarla ve ayrıca külliyenin suyunu sağlayan ve ilçeye adını veren İncesu deresinin üstünde üç gözlü olarak inşa edilen su kemerleri vasıtasıyla takviye edilmiştir. Su kemerleri altından at, üzerinden insan rahatça geçebilecek durumdaydı. Zaman içerisinde sel sularının alüvyonlarıyla köprünün gözleri daralmış ve 1970'li yıllarda ilçenin sel suları altında kalmasına sebep olmuştur.
Ad:  11.JPG
Gösterim: 303
Boyut:  29.4 KB
1970'li yıllara kadar çoğu yeri yıkılmış olan surun ve köprünün kalan kısımları da zamanın Belediye Başkanı tarafından yıktırılmıştır. Kervansarayın kışlık kısmının dış ölçüleri 53.50x29.50 m. olan büyük ve yüksek bir yapıdır. Sivri, beşik tonozlu bir ön hacmin gerisindeki kapıdan, ortada altışardan iki sıra ayağa binen 21 çapraz tonozun örttüğü iç mekana geçilir. Kışlık kısmın dört yanı bir seki ile çepeçevre kuşatılmış, sekinin gerisine 36 ocak yeri konulmuştur. Bu ocakların bacaları dört satıhlı çatının kenarlarında yükselir.
Ad:  12.JPG
Gösterim: 279
Boyut:  30.8 KB
Avlunun güneybatı köşesinde artan yer ise helalar ile onların gerisinde bulunan hacimli bir kısımla doldurulmuştur. Dikdörtgen biçiminde, üstü açık bir hole açılan dört hücreli hela kısmı kervansarayın avlusu ile bağlantılıdır. Daha geride hela dizisini tamamlayan iki hücre ise beşik tonozla örtülü bir odaya açılır. Bugün bu odaya kuzeyden sokak tarafına açılmış kapıdan girilmekte ve burası şu an belediye tarafından akaryakıt deposu olarak kullanılmaktadır.

Kervansarayın kitabesinin metni şöyledir:
Hayr’ül Carisi erdi İncesu’ya
Hanı Hama ve Cami etti bina
Eseri kaldı ta ebed baki
Kabbel’a Allahü hayrahü ebeda
Saniyen geldi sal-i tarihi
Oldu bir cami ile han peyda

kaynak: kayseridenbiz

Son düzenleyen Safi; 18 Aralık 2016 05:41
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Eylül 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  Merzifon - Amasya2.jpg
Gösterim: 612
Boyut:  53.3 KB

MERZİFON


Orta Karadeniz bölümünde Amasya iline bağlı ilçe; 67 448 nüf. (1990); 939 km2; merkez bucağı dışında 2 bucak, 65 köy. Merkezi, Amasya'nın 47 km K.- B.'sında Merzifon, 40 431 nüf. (1990). Tahıl, baklagiller, şekerpancarı.

TARİH


Geçmişinin iki birfyıl öncesine değin uzandığı sanılan ilk yerleşim biriminin IV. yy.Tn sonlarında Bizans, Malazgirt zaferinden sonra da Danişmentliler'in eline geçtiği bilinmektedir. Osmanlı devletinin topraklarına katılıncaya (1396) değin İlhanlılar, Sivas emiri Eretna ve Kadı Burhanettin arasında el değiştirdi. Yöre halkınca “Barsivan” ya da "Marsivan" olarak adlandırılan kentin adı, osmanlı kaynaklarında Merzifun olarak yer alır. Kasabada XVII. yy.Tn ortalannda 4 000 dolayında konut ve 600 kadar işyeri bulunduğu Evliya Çelebi'nin verdiği bilgilerden anlaşılmaktadır. Kasabada pamuk ipliği yapımı, pamuklu dokuma, keçecilik ve renkli sahtiyan üretimi ileri düzeydeydi. Özellikle burada dokunan bir tür bezin en önemli alıcısı olan kırımlı tüccarların başlıca uğrak yerlerinden biriydi. Bu niteliğini daha sonraki zamanlarda da koruyan Merzifon, XIX. yy. ortalannda Sinop'tan ve Samsun'dan ihraç edilen malların toplandığı bir pazardı. Kentin nüfusu aynı yüzyılın sonlarında 6 000 kadarı hıristiyan olmak üzere 20 000’e ulaşmış bulunuyordu.

XX. yy.Tn başlarında, Osmanlı devletinin içine düştüğü bunalımdan ve kargaşalıktan yararlanan yabancıların Pontos devletini yeniden canlandırmak amacıyla bazı gizli cemiyetler kurmaya başladıkları görülür. Merzifon Amerikan koleji’nde ele geçirilen 1904 tarihli belgeler ve eşya arasında Pontos örgütünün tüzüğü, armalar, bayraklar, silahlar, broşürler ve marşlar da bulunmaktadır. Bu arada, yine merkezi Merzifon olmak üzere Müdafaai meşrute adlı bir başka örgüt kuruldu. Bu örgütün amacı, Anadolu Rumları'nı silahlandırmaktı. Nitekim Birinci Dünya savaşı'nın aleyhimize gelişmesi Merzifon ve çevresindeki rum çetelerinin harekete geçmesine olanak sağladı. Köy basmak, yol kesmek, çapul, yağma, soygun, hatta asker ve sivil halktan birçok kişiyi öldürme gibi olaylar 30 mart 1919'da Ingilizler’ in Merzifon'u işgal etmeleri sonucu tırmanışa geçti. Bu gelişmeler karşısında Nurettin Paşa komutasındaki merkez ordusuna bağlı birlikler Merzifon'daki Amerikan koleji’ni bastılar, çete mensupları ve onlara destek verenler tutuklanıp istiklal mahkemesi önüne çıkarıldılar. 1919'da İngiliz hükümeti tarafından elkonulan maden ocakları da Ankara hükümetince geri alındı. Kurtuluş savaşı yıllarında azalan nüfus, Cumhuriyet'in ilanından sonra yeniden artmaya başladıysa da, yüzyılın başındaki düzeye ancak 1950’li yılların ortalarında ulaştı.

MİMARLIK.


Tarihsel anıt açısından oldukça zengin olan Merzifondaki yapılar OsmanlI dpnemindendir. Bunların en önemlilerinden biri Mehmet Tin (Çelebi) inşa ettirdiği Çelebisultanmehmet medresesidir (1414-1417). Anıtın mimarı Ebubekir Mehmet bin Hamzat ül-Müşeymeş'tir Burada üç yönden dışarı taşan kubbeli dershane eyvanları ve girişteki kubbeli eyvanla değişik bir plan uygulanmıştır. Bu kubbeli mekânlar dikey tonozlarla revaklı avluya açılır. Kalın kare payeleri bağlayan iki renkli taşlardan örülmüş revak kemerleri (zengi, memluk etkisi) avluya anıtsal bir görünüm kazandırır. Dershanelerin aralarına tonozlu yirmi medrese odası yerleştirilmiştir. İki katlı giriş eyvanının üzerine 1875'te Amasya mutasarrıfı Ziya Paşa tarafından tuğladan, silindirik gövdeli bir saat kulesi eklenmiştir. Cevizden, kündekâri tekniğindeki kapı kanatları Ankara Etnografya müzesi’nde sergilenmektedir. Gene Mehmet Tin yaptırdığı Çelebisultanmehmet hamamı (1413), dört eyvanlı, köşelere yerleştirilmiş kubbeli halvetlerden oluşan sıcaklık bölümüyle merkezi planlıdır.

Kentin bir başka önemli anıtı, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın inşa ettirdiği ve onun adını taşıyan külliyedir. Camide (1667), kubbeli ana mekân giriş bölümü eklenerek öne doğru uzatılmıştır. Ana mekânı örten büyük kubbe kalem işleriyle, şadırvan İstanbul manzaralarıyla süslüdür. 1676 tarihli hamam, sekizgen planlı, dört eyvanlı sıcaklığı, tonoz bingili kubbeli büyük cemekân bölümüyle, klasik şemadadır. Caminin yanında iki katlı, dikdörtgen planlı, dokuz kubbeli bedesten yer alır, içerde kalın ayaklar, bıüyük sivri kemerlerle bağlanır. Taş han değişik planda, oldukça küçük bir yapıdır. Avlu çevresinde alt katta dükkânlar bulunur, girişin karşısına üç katlı, öteki bölümlerden yüksekçe bir ahır eklenmiştir. Üst katlarda revakların ardında hücreler yerine, koridorlar uzanır.

XVII.-XVIII. yy.'lardan Hacıhasan ve Eyüpçelebi camileri kubbelerindeki kalem işleriyle dikkati çeker. Bu yapıların dışında beylerbeyi Abduliah Paşa'nın inşa ettirdiği Sofular (Abdullahpaşa) camisi (XV. yy.), Tacettinibrahimpaşa camisi (XV. yy.), Alacaminare mescidi (1501), Bozacı camisi (XVII. yy), Hüseyin Ağa’nın XVIII. yy.’da yaptırdığı Çay camisi (tavan yıldız ve baklava motifleri, mihrabı lale, minberi geometrik geçmelerle süslüdür) belirtilebilir.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Eylül 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Merzifon Tarihi


Şehrin adı ile ilgili iki rivayet vardır. Birincisi;M.ö.700'lü yıllarda Merzifon'un 4 km. doğusunda bugün Marınca diye anılan köyün bulunduğu yerde bölge valisi Barsevinç, kendi ismini taşıyan bir kasaba inşa ettirmiştir. Bu kasabanın adı zamanla Marsevinç, Mersuvan ve Merzifon şeklini almıştır.

İkinci rivayete göre; M.ö.222'de bölge valisi 5. Mihridat tarafından bugünkü Merzifon'un yerinde Merzpond adında bir kale inşa ettirilmiş ve adı Merzban, Merzifon şeklinde değişmiştir. "Merz" kelimesi Farsça'da "sınır" mahalsükun, "fon" kelimesinin de Pont'un arapçalaştırılmış hali olduğu, dolayısıyla "Merzifon" kelimesinin "Pond karargahı" anlamına geldiği açıklanmıştır.

Bu verimli topraklar kimleri ağırlamamışkimlere yurt olmamış ki... Kalkalotik çağdan başlayan höyükler (yerleşmeler) bunun en önemli kanıtıdır.

Yediler namı ile anılan gölleri bereketli toprakları ile avcılık ve tarıma uygun bu ova yaklaşık 7 bin sene önce de insanlara yurt olmuştur. Karadeniz sahiline ve orta Anadolu'ya giden yollar Merzifon'da kesişmektedir. Bu nedenle coğrafyacı ve tarihçi Strabon bu bölgeyi "Bin köy"; bölgesi olarak tanımlamıştır.

Strabon'un "Bin köy"; olarak belittiği bölgede yapılan arkeolojik araştırmalarda yüzlerce höyük ve yerleşim yerinin varlığı saptanmıştırr. Bu höyüklerden elde edilen seramik ve buluntulara göre Merzifon tarihinin M.Ö. 5500'lere kadar uzandığı anlaşılmıştır.

Bu höyüklerde ilçemiz Ortaova köyü Onhoroz Büyük Küçük Küllük höyükleri (tepeleri) ve Hayrettin köyü höyükleri en önemli Kalkolotik Esli tunç yerleşmeleridir. Merzifon bölgresinin Hitit döneminde de başkent Hattusaş'a sınır olması nedeni ile önemli bir merkez ve yerleşim yeri olduğu görülmektedir. Bu dönemde (M.Ö. 1700-700) bölgeden iki adet tabii yol geçmektedir. Bunlar:

1- Çorum-Merzifon-Havza-Kavak-samsun yolu (bugünkü kara yolunu izlemektedir.)
2- Çorum-Merzifon-Havza-Vezirköprü-Oymaağaç güzergahıdır.

Yine bu dönemde Merzifon'a bağlı Oymaağaç köyü önemli bir Hitit yerleşim birimidir.

Hitit'ler çağında Hitit ticaret yolunun güvenliği ve Kaşka saldırılarına karşı sınır karakolu niteliğinde bugünkü Merzifon şehrinin ilk çekirdeği olan bir kale inşa edilmiştir. Anadolu'da görülen Karanlık Dönemde (M.Ö.1200-700) deniz kavimlerinin göçü ile Hititler'in bu bölgede hakimiyetleri son bulmuştur.

Karanlık çağ sonrası M.Ö. 8. yüzyılda bölgedeki Hitit kentleri üzerine yerleşen Frigler başta Merzifon kalesi (şehir merkezi) olmak üzere çevredeki diğer Hitit yerleşim yerlerini de onarımdan geçirerek kullanmışlardır. Ayrıca Oymaağaç Onhoroz Büyük ve Küçük Küllük höyükleri de Frig yerleşim izleri taşımayan höyüklerdir.

M.Ö. 600'lerde Anadolu'ya Kafkaslardan gelen Kimmer ve İskit akınlarıyla birlikte Anadolu'da Frig siyasi egemenliği son bulmuştur. Merzifon ve Gümüşhacıköy civarında İskit hakimiyetinin çok kısa süreli de olsa varlığı bulunmaktadır. Bu döneme ait buluntular Gümüşhacıköy - İmirler köyündeki bir mezardan çıkarılmış olup Amasya müzesinde sergilenmektedir.

Frig döneminden sonra Anadolu'da ve Merzifon civarında (M.Ö .6 ve 4. Yüzyıllarda) Pers hakimiyeti görülmektedir. Anadoludaki Pers hakimiyetine M.Ö. 333 Yılında yapılan İssos Savaşı ile son verilmiştir.

Egemen olan Amasya'yı kendilerine başkent yapan Pontos devleti kurulmuştur. Başkentin Amasya olması ile birlikte Merzifon'da önemli ticaret merkezi olmuştur. Merzifon askeri savunma ve ticaret yolu güvenliği açısından önemli bir yer tutmuştur. Yaklaşık 200 Yıllık Pontos (Mitridatlar) dönemi M.Ö. 47'de Roma Generali Sezar ile Pontos devlet kralı II.Pharnakes arasında antik Zile (Zela) ile Amasya arasındaki Bacul köyünde yapılan savaşta Pontos askerleri yenilmiş ve Pontos devleti hakimiyeti zayıflamıştır. Bu tarihten itibaren bölgede Roma hakimiyet dönemi başlamıştır.

Roma döneminde Pompeius ve Lukullus savaşları esnasında Pontos şehirleri tahrip olmuştur. Anadoluyu 131 yılının sonbaharında ziyaret eden imparator Hadrianus Amasya şehri ve cevresinin harap halini görmüşkentlerin imar emrini vermiştir. Özellikle anik çağda yoğun iskan görmüş Merzifon ve civarındaki Roma köylerini de ziyaret ederek bölgede eski tapınakların onarımını ayrıca yeni tapınakların da yapımı emrini vermiştir.

Bugünkü Karşıyaka (Neopolis) köyünde Zeus Stratios adına bir tapınak inşa ettirmiştir. Bu tapınağa ait sütun başlıkları ve sunak yazıtı Amasya Müzesi bahçesinde teşhir edilmektedir.

Bölgede huzur ve sükunetin sağlanması ile ekonomik hayat yeniden canlanmış Merzifon şehrini çevreleyen şehir surları ve kalesi yeniden tamir edilmiş şehir nüfusunun artmasıyla yeni mahalleler eklenmiştir.

Yine bu dönemde Merzifona bağlı olan Aktarla (Nureni) Köyü de önemli bir Roma yerleşmesi olup 1994 Yılında Müze müdürlüğünce yapılan arkeolojik kazıda M.S. 3.yüzyıla ait Akroterli Bezemeli bir lahit çıkarılmıştır. Lahit müze müdürlüğünde teşhir edilmektedir.

Roma İmparatorluğu 395'te Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılmış Merzifon ve civarı Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) sınırları içerisinde kalmıştır.

Romanın bir devamı olan Bizans İmparatorluğunda eski yerleşmeler aynen devam etmiş Merzifon şehri de bu dönemde önemli bir kültür merkezi olmuştur. Bununla birlikte 8. yüzyılın başlarında Merzifon ve civarı Arab akınlarına (Emevi ) maruz kalmış şehir kısa bir süre Arab hakimiyetinde kaldıktan sonra tekrar Bizans hakimiyetine girmiştir.

Merzifon ovasına hakim olan ve bu bölgedeki ticaret yolu üzerinde yer alan Bulak Kalesi yol güvenliğinş sağlamak için konulmuştur.

11. yüzyılda bölge ile birlikte Merzifon da Danişmentlerin hakimiyetine girmiştir. Şehrin İslam hakimiyetine girmesiyle şehirdeki Bizans eserlerinin bir kısmının cami ve medreseye dönüştürüldüğü bilinmektedir.

12. yüzyılda Selçuklu egemenliğine (II. Kılıç Arslan zamanı) giren Merzifon şehri Anadolu'nun İlhanlılar hakimiyetine girmesiyle birlikte 14. Yüzyılda İlhanlı hakimiyetine girmiştir. Bu dönemde Merzifon ve havalisine yönetici olarak Moğol kökenli valiler tayin edilmiştir. İlhanlı Hükümdarı Ebu Sait Bahadırhan bu bölgenin idaresini Moğol Beyi Emir Çobanoğlu Demirtaş'a vermiştir. İlhanlı yönetiminden sonra bölge Eratna Beyliği hakimiyetime girmiştir (1335 - 1341). Eratna Beyi Şadgeldi Paşa Amasya ve Merzifon civarını da idaresi altına almışdaha sonra Şadgeldi Paşa'nın oğlu Emir Ahmet ile Kadı Burhaneddin arsında bir dizi savaşlarda sürekli el değişmiştir.

1353-1396 tarihleri arsında Merzifon ve civarı Türkmen Beylerinden Taşanoğullarının hakimiyetinde kalmıştır. Taşanoğulları Hasan ve Ali Bey zamanında 1393 yılında Yıldırım Beyazid'in Amasya'yı işgal etmesiyle birlikte yaklaşık 3 yıl süren mücadele sonucunda Merzifon bölgesi de Osmanlı hakimiyetine girmiştir.

Osmanlı döneminde Sivas eyaletine bağlı Amasya Sancağının kazası olan Merzifon önemli bir kültür merkezi olmaya devam etmiştir. 1402 yılında Yıldırım Beyazid ile Timur arasındaki savaşta dağılan Osmanlı birliğini Amasya şehzadesi çelebi Sultan Mehmet yeniden sağlayarak Osmanlı tahtına çıkmıştır.Bölgede sükunetin sağlanması ile Merzifon şehri de eski önemine kavuşmuştur. Osmanlı hakimiyetine giren şehir Kurtuluş Savaşına kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır.

I.Dünya savaşı'ndan sonra Merzifon. 15 Mart 1919'da İngilizler tarafından işgal edildi. İşgal altındaki Merzifon'da 16 Haziran 1919'da büyük bir miting düzenleyerek İzmir'in işgali protesto edildi. O sırada Amasya'da bulunan Mustafa Kemal Paşa mitingi bir telgrafla İstanbul'daki Harbiye Nezareti'ne bildirdi. Merzifonluların işgal boyunca sürdürdükleri şuurlu tepki sonucu İngilizler 27 Eylül 1919'da Merzifonu terkettiler.
Merzifon - Amasya


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

 Amasya
24 Eylül 2016 / Misafir Türkiye Coğrafyası
21 Haziran 2016 / ThinkerBeLL Türkiye Cumhuriyeti
11 Eylül 2008 / Lavie Taslak Konular
2 Mayıs 2011 / ThinkerBeLL Türkiye Cumhuriyeti
19 Temmuz 2012 / GüNeSss Türkiye Coğrafyası