Arama

ESO - Avrupa Güney Gözlemevi (European Southern Observatory) - Sayfa 19

Güncelleme: 3 Nisan 2016 Gösterim: 47.005 Cevap: 206
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Ekim 2012       Mesaj #181
Avatarı yok
Yasaklı
Martı Bulutsusu

Sponsorlu Bağlantılar
eso1237b

Tekboynuz ve Canis Major takımyıldızların sınırları Seagull Bulutsusu / ESO1237b.

eso1237c

Bütün Martı Bulutsusu Geniş alan görüntüsü (IC 2177) / ESO1237c.


Kaynak : MPG - ESO Teleskobu / Geniş Alan Görüntüleyicisi (26 Eylül 2012)

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Ekim 2012       Mesaj #182
Avatarı yok
Yasaklı
Şaşırtıcı Bir Süperkabarcık

Sponsorlu Bağlantılar
potw1236a

Bu renkli, yeni görüntü; Samanyolu'nun küçük bir uydu gökadası olan Büyük Macellan Bulutu'nda LHA 120-N44 [1] bölgesinde yıldız oluşumunu göstermektedir. Bu fotoğrafta, ESO'nun Şili'de bulunan La Silla Gözlemevi'ndeki MPG/ESO 2.2-metre teleskobundan görünür ışık görüntüsüyle, yörüngedeki uydu gözlemevlerinden kırmızı-ötesi ve X-ışını görüntüleri birleştirilmiştir.

Gaz, toz ve genç yıldızlarla dolu olan bu çok zengin bölgenin ortasında NGC 1929 yıldız kümesi uzanır. Bu yıldız kümesinin iri yıldızları, yoğun radyasyon üretir, yıldız rüzgârları şeklinde çok hızlı madde atar ve kısa ama muhteşem bir yaşam sonunda süpernova olarak patlarlar. Rüzgârlar ve süpernova şok dalgaları, çevredeki gaz içerisinde süperkabarcık olarak adlandırılan muazzam bir kabarcık oluşturmuştur.

NASA'nın Chandra X-ışın Gözlemevi ile yapılan gözlemler (burada mavi renkte görülmektedir), bu rüzgâr ve şok dalgalarıyla oluşan sıcak bölgeleri ortaya koyarken, NASA'nın Spitzer Uzay Teleskobu'ndan (kırmızı renk) alınan kırmızı-ötesi veriler, toz ve daha soğuk gazların bulunduğu yerleri gösterir. MPG/ESO 2.2-metre Teleskobu'ndan (sarı renkte) alınan görünür ışık görüntüsü resmi tamamlayarak, sıcak genç yıldızların yanı sıra çevrelerinde parlayan gaz ve toz bulutlarını da göstermektedir.


Bu etkileyici bölgeden alınan farklı görüntülerin birleştirilmesi, bir gizemin gökbilimciler tarafından çözülmesini sağlamıştır: N44 ve benzeri süperkabarcıklar neden bu kadar güçlü X-ışını yayıyor? Bunun cevabı, parlak X-ışını emisyonunun iki ekstra kaynağa sahip olmasında yatıyor olabilir: kabarcık duvarlarına çarpan süpernova şok dalgaları ve buralardan buharlaşan sıcak madde. Süperkabarcığın kenarından bu X-ışını emisyonu fotoğrafta net olarak görülüyor.

Bağlantılar :
*NASA Chandra X-ışın Gözlemevi
*NASA Spitzer Uzay Teleskobu
Notlar:

[1] Bu gökcisminin numaralandırılması, Amerikan Gökbilimci-Astronot Karl Henize (1926–1993) tarafından 1956’da derlenen ve yayınlanan Macellan Bulutları’nda H-alfa emisyon yıldızları ve bulutsusu kataloğunda yer aldığını gösterir. “N” harfi, bulutsu (nebula) olduğunu belirtir. Bu gökcismi genellikle N44 olarak adlandırılır.


Kaynak : ESO / Haftanın Görüntüsü (03 Eylül 2012)

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
1 Kasım 2012       Mesaj #183
Avatarı yok
Yasaklı
Dünya’ya En Yakın Yıldız Sisteminde Gezegen Bulundu

eso1241a

Alpha Centauri B etrafında gezegen.

Avrupalı gökbilimciler yeryüzüne en yakın yıldız sistemi Alpha Centauri’deki bir yıldızın yörüngesinde kütlesi yaklaşık Dünya büyüklüğünde olan bir gezegen keşfettiler. Bu aynı zamanda Güneş benzeri bir yıldızın etrafında şimdiye kadar keşfedilmiş en hafif gezegen. Gezegen ESO’nun Şili’deki La Silla Gözlemevi’nde bulunan 3.6 metre teleskobu üzerindeki HARPS aygıtı kullanılarak tesbit edildi.

Alpha Centauri güney gökküresindeki en parlak yıldızlardan biridir ve Güneş Sistemi’ne en yakın yıldız sistemidir — sadece 4.3 ışık-yılı uzaklığındadır. Aslında bir üçlü yıldız sistemidir — Alpha Centauri A ve B olarak adlandırılan, birbirleri etrafında dolanan Güneş benzeri yakın bir çift yıldız sistemi ve daha uzakta sönük Proxima Centauri olarak bilinen sönük kırmızı bir bileşenden oluşmaktadır. [1] 19. yüzyıl gökbilimcileri Güneş Sistemi’nin ötesinde yaşam barındırabilecek bu en yakın sistemin etrafında gezegenler olabileceğine dair tahminlerde bulunmuş olsalar da, gittikçe hassas hale gelen araştırmalarda pek sonuç alınamamıştı. Şimdiye kadar.

“HARPS aygıtı ile yaptığımız gözlemlerimiz dört yıldan fazla süredir devam ediyor ve sonunda küçük, ama Alpha Centauri B’nin etrafında 3,2 günde bir dolanan gezegenin varlığına dair gerçek bir sinyal almayı başardık,” diyor araştırma makalesinin başyazarı Xavier Dumusque (Cenevre Gözlemevi, İsviçre ve Porto Üniversitesi Astrofizik Merkezi, Portekiz). ”Yöntemlerimizi son sınırlarına kadar zorlayan olağanüstü bir keşif bu!”

Avrupalı ekip gezegeni, Alpha Centauri B yıldızı üzerine uyguladığı kütleçekim etkisinin meydana getirdiği küçük yer değiştirmelerin seçilmesiyle tesbit etti. [2] Bu çok küçük bir etki — yıldızın ileriye ve geriye doğru saniyede 51 santimetreden (1.8 km/saat) fazla olmayacak şekilde hareket etmesine yol açıyor, yaklaşık olarak bir bebek arabasının hızı kadar. Bu şimdiye dek bu yöntemle elde edilen en yüksek hassasiyet anlamına geliyor.

Alpha Centauri B Güneş’e çok benziyor ancak biraz daha küçük ve daha az parlak. Dünya’nın kütlesinden biraz daha büyük olan yeni keşfedilen gezegen [3], yıldızından yaklaşık 6 milyon kilometre uzaklıkta bulunuyor, Güneş Sistemi’ndeki Merkür’ün Güneş’e uzaklığından çok daha yakın. Çift yıldız sistemindeki diğer parlak bileşen olan Alpha Centauri A, yüz kat daha uzakta bulunuyor, ancak yine de gezegenin gökyüzünde oldukça parlak bir cisim olarak görünüyor.

Güneş-benzeri bir yıldızın etrafında ilk kez bir ötegezegen keşfi aynı ekip tarafından 1995 yılında yapıldı ve o tarihten bu yana 800 tane gezegenin keşfi onaylandı, ancak bunların çoğu Dünya’dan büyük olup, Jüpiter’in birkaç katı büyüklüktedirler. [4]Şu anda gökbilimcileri zorlayan şey ise başka bir yıldızın etrafındaki yaşanabilir bölge [5] içerisinde dünya ile karşılaştırılabilir büyüklükte bir gezegenin varlığını tesbit edip, özelliklerini ortaya çıkarmak olarak görünüyor. İlk adım şu anda geçilmiş oldu. [6]

“İlk kez Güneş-benzeri bir yıldız etrafında kütle olarak Dünya’ya benzeyen bir gezegen bulundu. Yörüngesi yıldıza çok yakın ve bildiğimiz anlamdaki yaşam için oldukça sıcak olmalı,” diye ekliyor ekibin üyelerinden yardımcı yazar Stéphane Udry (Cenevre Gözlemevi), “ancak bu çoğu gezegen sisteminden sadece biri olabilir. HARPS ile elde ettiğimiz diğer sonuçlar ve Kepler’in elde ettiği bulgular, düşük kütleli gezegenlerin çoğunun bu tür sistemler içerisinde bulunduğunu açıkça gösteriyor.”“Bu sonuç Güneş civarındaki bölgede bir ikiz Dünya tesbit edilmesi yolunda atılmış önemli bir adımı temsil ediyor. Heyecan verici bir zaman aralığındayız!” diye sonlandırıyor Xavier Dumusque.

Notlar:

[1] Çoklu bir yıldızın bileşenleri yıldızın ismine eklenen büyük harflerle isimlendirilmektedir. Alpha Centauri A en parlak bileşen, Alpha Centauri B bir miktar sönük ikinci yıldız ve Alpha Centauri C ise çok daha sönük Proxima Centauri yıldızıdır. Proxima Centauri yeryüzüne A ve B yıldızlarına göre daha yakındır, bu nedenle resmi olarak en yakın yıldızdır.

[2] HARPS bir yıldızın dikine hızını — Dünya’ya yakınlaşma ya da uzaklaşma hızı — olağan üstü hassasiyetle ölçmektedir. Bir yıldızın etrafında dolanan bir gezegen, yıldızın uzakta bulunan yeryüzündeki bir gözlemcinin ölçebileceği bir uzaklaşma ve yakınlaşma hareketi sergilemesine yol açar. Doppler etkisi nedeniyle, yıldızın dikey hızındaki değişim, yıldızın tayfındaki kaymaların, yıldız uzaklaştıkça (kırmızıya kayma) daha uzun dalgaboylarına, yıldız yakınlaştıkça daha kısa dalga boyuna (maviye kayma) yaklaşmasına yol açıyor. Yıldızın tayfındaki bu küçücük değişim HARPS gibi yüksek-hassasiyetli tayf ölçerler ile ölçülebilmekte ve gezegenin varlığını tesbit etmek için kullanılmaktadır.

[3] Dikine hız yöntemi kullanılarak, gökbilimciler gezegenin sadece minimum kütlesini tahmin edebiliyorlar, çünkü kütle tahmini ayrıca yıldız sisteminin gözlemcinin bakış doğrultusuna göre bilinmeyen yörünge düzlemine de bağlıdır. Ancak istatistik bakış açısından bu minimum kütle çoğunlukla gezegenin gerçek kütlesine yakındır.

[4] NASA’nın Kepler görevi alternatif bir yöntemle 2300 aday gezegen bulmuştur — gezegen yıldızın önünden geçerken (geçiş yöntemi) yıldızın parlaklığında meydana gelen hafif düşüş ve bir miktar ışığın engellenmesi. Bu yöntemle keşfedilen gezegenlerin çoğu bizden oldukça uzaklar. Buna karşın HARPS ile bulunan gezegenler Güneş’e yakın yıldızların etrafında bulunuyorlar — yeni keşifle şimdiye kadarki en yakını oldu. Bu sayede bu sistemler, gezegenlerin atmosferlerini incelemek gibi, yapılacak takip gözlemleri türünden ilave gözlemler için çok daha iyi birer hedef konumundalar.

[5] Yaşanabilir bölge bir yıldızın etrafında uygun koşullar altında suyun sıvı olarak bulunabileceği dar, dairesel bir bölgedir.

[6] ESPRESSO, Kayalık Ötegezegenle ve Kararlı Tayfsal Gözlemler için Echelle Tayföleri, ESO’nun Çok Büyük Teleskobu üzerine kurulacak. Şu anda nihai tasarım devam etmekte olup, 2016 yılı sonunda ya da 2017 başında çalışmaya başlaması planlanıyor. ESPRESSO dikey hız hassasiyetini 0.35 km/saat ya da altına düşürmek için çalışacak. Karşılaştırma yapmak gerekirse, Dünya Güneş üzerinde 0.32 km/saat’lik bir dikey hız oluşturmaktadır. Bu çözünürlük ESPRESSO’nun yaşanabilir bölgede Dünya-kütlesinde gezegenleri keşfedebilmesini sağlayacak. ESPRESSO konsorsiyumu şu anki keşiften sorumlu olan ekip üyelerinden oluşmaktadır.


Kaynak : ESO Basın Açıklaması / Bilim Bülteni (16 Ekim 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
1 Kasım 2012       Mesaj #184
Avatarı yok
Yasaklı
ESO’nun HARPS Aygıtı Tarafından Bulunan Alpha Centauri B Etrafındaki Yer-Kütleli Gezegen

eso1241b

Alpha Centauri B etrafında gezegen / ESO1241b.

eso1241c

La Silla 3.6 metrelik teleskop arkasındaki Samanyolu , Alfa ve Beta Erboğa / ESO1241c.

eso1241d

Erboğa takımyıldızında Alpha Centauri (Centaur) / ESO1241d.

eso1241e

Parlak yıldız Alpha Centauri ve çevresi / ESO1241e.


Kaynak : ESO HARPS Aygıtı / Bilim Bülteni (16 Ekim 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Kasım 2012       Mesaj #185
Avatarı yok
Yasaklı
84 Milyon Yıldız ve Sayı Artıyor

eso1242a

Samanyolu'nun merkez parçaları VISTA gigapixel mozaik.

ESO'nun Paranal Gözlemevi'ndeki kırmızı ötesi tarama teleskobu VISTA ile elde edilen dev çoklu-gigapiksel bir görüntüyü kullanan uluslararası gökbilimciler ekibi Samanyolu'nun merkezinde bulunan 84 milyondan fazla yıldıza ait bir katalog oluşturdular. Bu dev veri kümesi önceki çalışmalardan on kat daha fazla yıldız içermekte olup, yapılan çalışma gökadamızı anlama konusunda önemli bir adım olarak görülmektedir. Görüntü izleyicilere gökadamızın merkezi bölgelerine ait inanılmaz yakınlaşma fırsatı vermektedir.

"Samanyolu'nun merkezi etrafındaki sayısız yıldızı ayrıntılı bir şekilde gözleyerek, sadece bizim gökadamızın oluşumu ve gelişimi hakkında değil, aynı zamanda genel olarak sarmal gökadalar hakkında da çok şey öğrenebiliriz." diye açıklıyor çalışmayı yürüten Roberto Saito (Şili Pontificia Katoli Üniversitesi, Valparaiso Üniversitesi ve Milenyum Samanyolu Merkezi, Şili).

Kendi gökadamız Samanyolu'nu da içeren çoğu sarmal gökada, gökbilimcilerin merkezi şişlik dedikleri bölgelerinin etrafında geniş bir yaşlı yıldız yoğunluğu bulundurmaktadır. Samanyolu'nun bu merkezi bölgesinin oluşumu ve gelişiminin anlaşılması gökadayı tamamen anlamak için çok önemlidir. Bununla birlikte, bu bölge hakkında bilgiler edinmek kolay bir iş değildir.

"Samanyolu'nun merkezini gözlemek oldukça zordur çünkü burası toz tarafından örtülmektedir" diyor çalışmanın yardımcı yazarı Dante Minniti (Şili Pontificia Katolik Üniversitesi)" Gökadanın merkezini gözleyebilmek için tozdan daha az etkilenen kırmızı ötesi ışıkta gözlem yapmalıyız."

Büyük aynası, geniş görüş alanı ve oldukça duyarlı dedektörleri ESO'nun 4.1-metrelik Görünür ve Kırmızı Ötesi Gökbilim Tarama Teleskobu'nu (VISTA) bu iş için açık ara en iyi alet konumuna getiriyor. Gökbilimcilerin VISTA Via Lactea Değişkenleri (VVV) [1] programı çerçevesinde kullanıkları veriler, VISTA tarafından yürütülen kullanıma açık taramalarından biridir. Devasa 54 000 çarpı 40 500 renkli piksel içeren görüntünün verileri 2 milyar piksel içermektedir. Bu şimdiye dek üretilen en büyük gökbilim görüntülerinden biridir. Ekip bu verileri Samanyolu'nun merkezindeki yıldız yoğunluğunun şimdiye kadar üretilen en geniş ölçekli kataloğunu derlemek için kullandı. [2]

Bu devasa katalog için yaklaşık 84 milyon yıldızın renk-parlaklık diyagramı, her bir yıldızın parlaklığına karşılık renginin işaretlenmesi yoluyla çizildi. Bu grafik önceki çalışmalardan on kat daha fazla yıldız içermektedir ve merkezi bölgenin tümü için ilk kez yapılmaktadır. Renk-parlaklık diyagramları gökbilimcilerin, yıldızların sıcaklık, kütle ve yaşları gibi farklı fiziksel özelliklerini araştırmaları için gökbilimciler için oldukça değerli araçlardır. [3]

"Her bir yıldız yaşamının her hangi bir döneminde bu diyagram üzerinde özel yer bir alır. Bu ne kadar parlak ve ne kadar sıcak olduğuna bağlıdır. Veriler tek seferde tüm yıldızlar hakkında bir görüntü verse de, Samanyolu'nun bu bölgesinde bulunan tüm yıldızların sayısı hakkında bir tahminde bulunabiliriz" diye açıklıyor Dante Minniti.

Merkezi şişliğin yeni renk-parlaklık diyagramı Samanyolu'nun içeriği ve yapısı hakkında define türünde bilgiler içermektedir. Yeni verilerde görülen ilginç sonuçlardan birisi çok miktarda sönük kırmızı cüce olması. Bu tür yıldızlar, geçiş yönteminin kullanıldığı küçük ötegezegenleri araştırmak için harika aday konumundalar. [4]

"VVV taraması hakkındaki başka harika birşey bunun ESO VISTA halka açık gözlemlerinden birisi olması. Yani bütün gözlem verilerini ESO veri arşivi ile halka açıyoruz, bu nedenle bu harika kaynaktan çıkacak birçok başka heyecanlı sonuçlar bekliyoruz" diyor Ruberto Saito.

Notlar:

[1] Via Lactea VISTA Değişkenleri (VVV) taraması beş yakın-kırmızı ötesi filtre ile Samanyolu'nun merkezi ve güney gökküresi düzlemini taramaya adanan bir ESO halka açık taramasıdır. 2010 yılında başlamıştır ve beş yıl süresince toplam 1929 gözlem zamanı almıştır. Via Lactea Samanyolu'nun Latince ismidir.

[2] Bu çalışmada kullanılan görüntü 315 kare derecelik bir gökyüzü alanını kapsamaktadır (tüm gökyüzünün %1'inden biraz daha az) ve gözlemler üç farklı kırmızı-ötesi filtreyle gerçekleştirilmiştir. Katalog yıldızların konumlarının yanısıra farklı filtrelerle alınmış parlaklık ölçülerini de listelemektedir. 84 milyon tanesi şimdiden yıldız olarak sınıflandırılmış yaklaşık 173 milyon nesne içermektedir. Diğer nesneler ya çok sönük ya da yakın nesnelerce renklerindeki bozulmalardan etkilenmişlerdi, bu nedenle hassas ölçümler gerçekleştirilemedi. Diğerleri ise gökadalar gibi geniş nesnelerdi.

[3] Renk-parlaklık diyagramı bir nesne setinin görünür parlaklığını renklerine karşı çizdiren bir grafiktir. Renk, farklı filtrelerde ölçülen değerlerin farkıdır ve yıldızın sıcaklığının göstergesidir. Hertzsprung-Russell (HR) diyagramına benzer olmakla birlikte, ikinci eksen sadece görünür parlaklık yerine ışımayı (ya da mutlak parlaklık) ve işaretlenen yıldızların uzaklıklarını gerektirmektedir.

[4] Geçiş yöntemi, yıldızlarının önünden geçiş yapan ve bu geçiş sırasında yere ulaşan yıldız ışığındaki hafif azalmaların tesbit edilmesiyle gezegenlerin bulunduğu bir yöntemdir. Kırmızı cüce yıldızların küçük boyutları, genellikle K ve M türü tayfları, küçük kütleli gezegen geçişlerindeki görece daha büyük parlaklık düşüşleriyle, etrafındaki gezegenlerin bulunmasını kolaylaştırmaktadır.


Kaynak : ESO Basın Açıklaması / Görüntülü Bülten (24 Ekim 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Kasım 2012       Mesaj #186
Avatarı yok
Yasaklı
VISTA'dan Gökadamızın Merkezine Ait En Geniş Katalog

eso1242b

Yeni VISTA ile görüntüyü gigapixel ölçüde gösteren Samanyolu Geniş görüş alanı / ESO1242b.

eso1242c

Samanyolu'nun merkez parçaları Optik / kızılötesi karşılaştırması / ESO1242c.

eso1242d

Galaktik şişkinliğin Renk-büyüklük diyagramı / ESO1242d.

eso1242e

Samanyolu'nun merkezinin VISTA manzarasına ait Açıklamalı haritası / ESO1242e.


Kaynak : ESO VISTA Teleskobu / Görüntülü Bülten (24 Ekim 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
3 Kasım 2012       Mesaj #187
Avatarı yok
Yasaklı
Yaşlı ve Genç Yıldızlar Bir Arada

eso1243a

Küresel yıldız kümesi olan NGC 6362.

Küresel yıldız kümesi NGC 6362’nin bu renkli görüntüsü ESO’nun Şili’deki La Silla Gözlemevi’nde bulunan MPG/ESO 2.2-metre teleskobu üzerindeki Geniş Alan Görüntüleyicisi ile elde edildi. NASA/ESA Hubble Uzay Teleskobu ile elde edilen merkezi alana ait yeni gözlemlerle birlikte bu yeni görüntü, az bilinen küme hakkında şimdiye dek elde edilen en iyi görüntüleri sağladı. Küresel kümeler genellikle on binlerce çok yaşlı yıldızlardan oluşuyor, ancak bunun yanısıra çok genç görünen yıldızları da içerebiliyorlar.

Küresel yıldız kümeleri Evren'deki en yaşlı nesneler arasındadır, ve NGC 6362 yaşını bu görüntü ile gizleyemez. Kümedeki çoğu sarımsı yıldız yaşamlarının çoğunu geride bırakarak kırmızı dev yıldızlar haline gelmişlerdir. Ancak küresel kümeler sadece geçmişten gelen durağan kalıntılar değildir — bu yoğun yıldız şehirlerinde halen bazı ilginç yıldızsal aktiviteler devam etmektedir.Örneğin, NGC 6362 birçok mavi kalmış yıldıza sahiptir — giderek genç görünmeyi başaran gerçekten yaşlı yıldızlar. Bir küresel kümedeki tüm yıldızlar çok kısa bir süre içerisinde neredeyse aynı anda oluşurlar, çoğu küresel küme için neredeyse yaklaşık 10 milyar yıl önce.

Mavi kalanlar ise yıldız gelişiminin on milyar yıllık bir sürecini yaşamış olmalarına rağmen diğerlerine göre daha parlaktırlar — ve bu nedenle daha da ağır. Mavi yıldızlar görece daha sıcaktırlar ve yakıtlarını hızlı tüketirler, eğer bu yıldızlar yaklaşık on milyar yıl önce meydana geldilerse, şimdiye kadar çoktan yaşamları sona ermeliydi. Nasıl hayatta kaldılar? Gökbilimciler bu geride kalan mavi yıldızların genç görünmelerinin ardındaki gizemi anlamaya çalışıyor. Şu anda iki ana teorileri var: yıldızlar çarpışmaları ve birleşmeleri ya da, maddenin iki yoldaş yıldız arasında taşınması. Her iki seçeneğin arkasındaki temel fikir bu yıldızların bugün gördüğümüz gibi büyük olarak doğmadıkları, yaşamlarının belli bir süresinde dışarıdan fazladan madde alarak, uzun yaşama fırsatı elde etmişler.

Daha parlak küresel kümelere göre daha az bilinmesine rağmen NGC 6362 gökbilimcilerin oldukça ilgisini çekiyor ve uzun yıllardır araştırılıyor. Ön-FLAMES Taraması için 160 yıldız alanından birisi olarak seçilmişti bu bölge — bu gözlemler VLT'nin tayfölçüm aleti FLAMES için La Silla'da takip gözlemlerine uygun yıldızlar bulabilmek için 2.2 metrelik teleskopla 1999 ve 2002 yılları arasında yapılan gökyüzü ön tarama gözlemleridir. Buradaki görüntü bu tarama ile elde edilen verilerden oluşturulmuştur.

Yeni görüntüde Samanyolu'nun zengin yıldızlı arka fonu üzerinde kümenin tümü görülebiliyor. NGC 6362'nin merkezi bölgesi detaylı bir şekilde NASA/ESA Hubble Uzay Teleskobu ile de gözlendi. Hubble görüntüsü gökyüzünde çok daha küçük bir alanı çok daha ayrıntılı bir şekilde göstermektedir. İki görüntü — bir geniş alan ve bir yakınlaştırılmış — birbirlerini mükemmel bir şekilde tamamlamaktadır.Bu parlak yıldızlar küresi güney gökküresi takımyıldızlarından biri olan Sunak (Ara) doğrultusunda yer almaktadır. Küçük bir teleskopla kolaylıkla görülebilmektedir. İlk kez İskoçyalı gökbilimci James Dunlop tarafından 1826 yılında Avustralya'da 22-santimetrelik bir teleskopla gözlenmiştir.


Kaynak : ESO Basın Açıklaması / Görüntülü Bülten (31 Ekim 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
3 Kasım 2012       Mesaj #188
Avatarı yok
Yasaklı
Yaşlı ve Genç Yıldızlar

eso1243b

Ara ve takımyıldızında küresel yıldız kümesi olan NGC 6362 (Sunak) / ESO1243b.

eso1243c

Küresel küme NGC 6362 çevresindeki gökyüzünün Geniş görüş alanı / ESO1243c.

eso1243d

Küresel yıldız kümesi olan NGC 6362 ve Hubble görüntüsü / ESO1243d.

eso1243e

WFI ve Hubble ile gelen küresel yıldız kümesi olan NGC 6362 manzarası karşılaştırılması / ESO1243e.


Kaynak : MPG/ESO Teleskobu Gözlemi (31 Ekim 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Kasım 2012       Mesaj #189
Avatarı yok
Yasaklı
Kozmik Serpintilerin Doğası Ortaya Çıktı

eso1244a

Gezegenimsi bulutsu Fleming 1 ESO'nun Çok Büyük Teleskobu ile görüldü.

ESO’nun Çok Büyük Teleskobunu kullanan gökbilimciler olağanüstü bir gezegenimsi bulutsu örneğinin merkezinde birbirleri etrafında dolanan bir yıldız çifti keşfetti. Yeni sonuçlar uzaya atılan madenin dikkat çekici ve simetrik görünüşünü kontrol eden mekanizma üzerindeki uzun süredir tartışılan bir teoriyi destekliyor. Gezegenimsi bulutsular [1] Güneş-benzeri yıldızların yaşamlarının sonunda meydana gelen beyaz cüce yıldızların etrafındaki parlak gaz katmanlarından oluşur. Fleming 1 dikkat çekici ve eğimli desenlere sahip simetrik jetleriyle [2] güzel bir örnek teşkil ediyor. Güney gökküresi takım yıldızlarından Erboğa (Centaurus) doğrultusunda yer alan bulutsu, geçtiğimiz yüzyılda önceleri hizmetçilik yapan, fakat sonrasında gökbilime olan ilgisi nedeniyle Harvard Üniversitesi Gözlemevi’nde işe alınan Williamina Fleming [3] tarafından keşfedilmiştir.

Gökbilimciler uzun süredir bu simetrik görünümlü jetlerin nasıl oluştuklarını tartışıyorlardı, ancak herhangi bir anlaşmaya varılamamıştı. Şimdi, Henri Boffin (ESO, Şili) tarafından yürütülen bir araştırma ile Çok Büyük Teleskop (VLT) tarafından yapılan Fleming 1 gözlemleri ilk kez bu tuhaf şekillerin nasıl oluştuklarını anlamak için bilgisayar modelleri ile birleştirildi.

Araştırma ekibi merkezdeki yıldızdan gelen ışığı incelemek için ESO’nun VLT’sini kullandı. Ve Flemin 1’in bir tane değil merkezinde, birbirleri etrafında her 1.2 günde dolanan iki tane beyaz cüceye sahip olduğunu buldular. Daha önceleri gezegenimsi bulutsuların merkezlerinde çift yıldızlar bulunmuş olsa da, ikisinin de beyaz cüce olduğu sistemler oldukça nadirdir. [4]

“Fleming 1 ve buna benzer nesnelerin güzel ve karmaşık şekillerinin nedeni onlarca yıldız tartışılıyor,” diyor Henri Boffin. “Gökbilimciler daha önce burada bir yıldız çifti olabileceğini önermişti, ancak bunların çoğunlukla birbirlerinden oldukça uzak ve yörünge dönemlerinin onlarca veya daha uzun yıllar olduğu düşünülüyordu. Gözlem ve modellerimiz sayesinde, bu sıradışı sistemi oldukça detaylı bir şekilde inceleyerek bulutsunun tam kalbine bakabildik, ve çiftlerin birbirlerine oldukça yakın olduğunu bulduk.”

Güneş’ten sekiz kat daha büyük kütleli bir yıldız yaşamının sonuna geldiğinde, dış kabuklarını uzaya atarak kütle kaybetmeye başlar. Bu sayede sıcak iç çekirdek güçlü bir şekilde ışıldayarak, dışarıya doğru genişleyen bu hareketli kozanın bir gezegenimsi bulutsu gibi parlamasına neden olur.

Yıldızlar küresel bir görünüme sahip olsalar da, gezegenimsi bulutsuların çoğu, oldukça düzensiz düğümler, iplikçikler ve karmaşık desenler oluşturan madde jetleriyle çok farklı bir yapıya sahiptirler. Aralarında Fleming 1’inde yer aldığı en dikkat çekici bazı bulutsular nokta-simetrisi yapılanmalar sergilemektedir. [5] Gezegenimsi bulutsu için bunun anlamı merkezi bölgenin her iki kutbundan dışarıya atılan S-şeklindeki akışlardır. Yeni çalışmanın sonuçlarına göre Fleming 1 için bu desenler merkezdeki yıldızların yakın etkileşimin bir sonucu — yıldız çiftinin şaşırtıcı son gösterisi.

“Bu bilgisayar simülasyonlarının merkezdeki yıldızların çevreleyen bulutsuyu nasıl şekillendirdiklerini doğru bir biçimde tahmin eden şimdiye kadarki en geniş kapsamlı durum — ve gerçekten olağanüstü bir tarz.” diye açıklıyor araştırma ekibinden Brent Miszalski (SAAO ve SALT - Güney Afrika).

Bulutsunun merkezindeki yıldız çifti gözlenen yapının açıklanabilmesi için hayati öneme sahiptir. Yıldızlar yaşlandıkça, genişlerler, ve bu zaman süresinde, çiftlerden biri vampir yıldız gibi davranarak, diğerinin maddesini üzerine doğru çeker. Daha sonra bu madde vampir yıldız üzerine doğru düşerek, yığılma diski olarak bilinen dairesel bir disk oluşturur. [6] Yıldızlar birbirleri etrafında dolandıkça, her ikisi de bu diskle etkileşim kurarlar ve onun dönen bir topaç gibi dönmesine neden olurlar — bu bir tür presesyon halidir. Bu hareket sistemden dışarıya atılan her şeyin, örneğin kutuplardan çıkan jetlerin davranışını etkiler. Yeni çalışma presesyon yapan yığılma disklerinin yıldız çifti ile birlikte Fleming 1 gibi gezegenimsi bulutsularda hayret verici simetrik desenlerin ortaya çıkmasına neden olduğunu göstermektedir.

VLT ile elde edilen derin görüntüler ayrıca iç taraftaki bulutsu içerisinde halka şeklindeki düğümlerin de keşfedilmesini sağlamıştır. Bu tür madde halkaları diğer yıldız çiftlerinde de görülmektedir, bu nedenle bir yıldız çiftinin varlığına işaret eden bir gösterge olduğu görülüyor.“Sonuçlarımız yıldız çiftleri arasındaki etkileşimin, gezegenimsi bulutsuları şekillendiren ve hatta oluşturan rollerini ortaya çıkardı ve bir adım daha ileriye götürdü,” diye sonlandırıyor Boffin.

Notlar:

[1] Gezegenimsi bulutsuların gezegenlerle bir ilgisi yoktur. 18. yüzyılda bu nesnelerden bazıları küçük teleskoplarla gözlendiklerinde uzak gezegenlerin disklerine benzedikleri için bu ismi almışlardır.

[2] Jetler gezegenimsi bulutsuların merkezi bölgelerinden dışarıya atılan çok hızlı hareket eden gaz akışlarıdır. Çoğunlukla simetrik yapıya sahiptirler — madde paralel akışlar şeklinde dışarıya atılır — yani uzayda ilerledikleri sırada çok az yayılma sergilerler.

[3] Fleming 1'e 1910'da onu keşfeden İskoçyalı gökbilimci Williamina Fleming'in adı verilmiştir. 1880'lerde önceleri Harvard Üniversitesi Gözlemevi müdürü için temizlik işlerine bakan Fleming, daha sonra gökbilim verilerini işlemek ve matematiksel hesaplar yapmak için yetenekli kadın işçilerle birlikte ofis çalışmaları yürütmek üzere gözlemevinde işe alınmıştır. Bu sürede — kendi adıyla anılan — çok sayıda gökbilimsel nesne keşfetmiştir, bunlar arasında 59 gaz bulutu, 310'un üzerinde değişen yıldız ve 10 adet nova bulunmaktadır. Bu nesnenin farklı birçok ismi vardrı, PN G290.5+07.9, ESO 170-6 ve Hen 2-66 gibi.

[4] Araştırma ekibi gözlemlerinde ESO'nun Şili'de bulunan Paranal Gözlemevi'ndeki Çok Büyük Teleskobunu kullandılar. Nesnenin görüntülerini almalarının yanı sıra, merkezi nesnenin kimyasal yapısı, sıcaklığı ve hareketi hakkında bilgi edinmek için de oradan gelen ışığı bileşenlerine ayırdılar.Yıldızların sırasıyla 0.5 ile 0.86 ve 0.7 ile 1.0 Güneş kütlesinde oldukları bulundu. Araştırma ekibi yıldızlardan gelen ışığı analiz ederek ve sistemin parlaklığını bularak, bunların güneşimiz benzeri "normal" yıldız olma olasılığını elediler. Sistem döndükçe parlaklığı çok az değişmektedir. Normal bir yıldız, parlaklığında kolayca görülecek düzenli değişimleriyle, sıcak beyaz cüce eşi tarafından ısıtılmış ve eşine sürekli aynı yüzünü gösterdiğinden dolayı (Ay'ın Dünya'ya yaptığı gibi), "sıcak ve parlak" ve "soğuk ve karanlık" yüzü olmalıydı. Bu nedenle merkezi nesne büyük olasılıkla bir beyaz cüce çifti — nadir ve egzotik bir bulgu.

[5] Bu durumda bulutsunun her bölgesi yıldızdan aynı uzaklıkta bir eşe sahiptir, ancak ters doğrultuda — bu tür bir simetri geleneksel oyun kartlarındaki iskambil kağıtlarında gösterilmektedir.

[6] Böyle bir disk yıldızdan kaçan maddenin Roche lobu olarak bilinen belirli bir sınırdan taşması sonucu oluşur. Bu lob içerisinde, tüm maddenin hareketi bağlı olduğu yıldızın kütleçekimi ile belirlenir ve dışarıya kaçamaz. Bu lob dolduğunda ve sınırları genişlediğinde, madde yıldızdan koparak yakın bir nesneye doğru hareket eder, örneğin sistemdeki ikinci bir yıldıza, ve bir yığılma diski oluşturur.


Kaynak : ESO Basın Açıklaması / Bilim Bülteni (08 Kasım 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Kasım 2012       Mesaj #190
Avatarı yok
Yasaklı
Yaşlı Yıldızlardan Sıradışı Bir Gezegenimsi Bulutsu / Gezegenimsi Bulutsu Fleming 1

eso1244b

Erboğa takımyıldızında gezegenimsi bulutsu Fleming 1 / ESO1244b.

eso1244c

Gezegenimsi bulutsu Fleming 1 yaklaşık gökyüzünün Geniş görüş alanı / ESO1244c.

eso1244d

Bir gezegenimsi bulutsunun jetleri / ESO1244d.


Kaynak : ESO - VLT Gözlemi / Bilim Bülteni (08 Kasım 2012)

Benzer Konular

4 Aralık 2014 / Misafir Uzay Bilimleri
16 Eylül 2008 / virtuecat Coğrafya
27 Nisan 2009 / HipHopRocK Siyasal Bilimler
27 Nisan 2009 / HipHopRocK Siyasal Bilimler