Arama

Tuz Nedir?

Güncelleme: 4 Eylül 2015 Gösterim: 830 Cevap: 0
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
4 Eylül 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
TUZ a.
1. Kristal, ufalanabilir, suda eriyen, dili yakıcı bir tadı olan ve dünyanın her tarafında çeşni vermek üzere yiyeceklere katılan madde. (Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. (Bir şeye) tuz biber ekmek, bir üzüntüyü artıracak ya da bir kusurun ağırlığını genişletecek davranışlarda bulunmak. || Tuz ekmek hakkı, yemeğini yediği, iyiliğini gördüğü bir kimseye karşı duyulan duygusal borç ya da üzerinde bulunduğu kabul edilen hak. || Tuzla buz olmak, cam türünden şeyler sözkonusuysa, kırılarak çok küçük parçalara ayrılmak: Kadeh yere düşünce tuzla buz olmuştu. || Tuzu kuru, işleri yolunda, dertsiz, kaygısız kimseler için kullanılır. || Bir şeyi tuzla buz etmek, kırılacak bir şeyi onarılması olanaksız biçimde paramparça etmek.

—Anorg. kim. Tuz (sodyum klorür), kimya sanayisinin temel bir hammaddesidir; ya arı ya da arılaştırılmış olarak katı durumunda ya da tuzlu su halinde elde edildiği bölgelerde gerekli tesisler kurularak salamura biçiminde kullanılır. Bileşiminde bulunan klor’dan dolayı pek çok üretimin temelini, sodyum'dan dolayı da soda sanayisinin hammaddesini oluşturur. Ayrıca derilerin tuzlanmasında, su arıtma aygıtlarında, kar ve buzların eritilmesinde, soğutma sanayisi vb.'de kullanılır. || Tuz asidi, HİDROKLORİK' ASİT’in eşanlamlısı. || Tuz oksit, KARMAŞIK' OKSİT'in eşanlamlısı.

—Bes. san. Tuz, yüksek derişimde mikrop öldürücü etki gösterdiğinden birçok besin sanayilerinde et, balık, peynir ve konserve yiyecek koruyucusu olarak kuru tuz ya da salamura halinde kullanılır.

—Diyet bilg. Sodyumsuz tuz, şişmanlık, tansiyon yüksekliği, kalp hastalığı tedavisinde ya da sodyum klorür alınması bazı ilaçların alınmasıyla bağdaşmadığı zaman kullanılan kimyasal cisim. (Clzaman sodyum tuzlarının yerine, genellikle glutamik asit katılmış çeşitli kalsiyum, magnezyum ya da potasyum tuzları kullanılır.)

—Eczc. Tedavide kullanılan bazı kimyasal maddelere, görünüş ve bileşimleri sofra tuzuna benzediği için verilen ad. (Örneğin Glauber ya da Lorraine tuzu [sodyum sülfat], Epsom ya da İngiliz tuzu [magnezyum sülfat], Vichy tuzu [sodyum bikarbonat].)

—Fizs. kim.. Bir asit ya da bir asit oksidin bir baz ya da bir baz oksit üzerine, veya bir asit ya da bir bazın bir metal üzerine etkimesi sonunda oluşan iyonsal yapıda arı madde. (Bk. ansikl. böl.)

—Folk. Tuz falı, serpilen tuzun oluşturduğu biçimlere göre yapılan falcılık.

—Metalürj. Tuz püskürtme deneyi, koruyucu bir kaplamaya uygulanan hızlandırılmış özel korozyon deneyi; deniz ortamına benzetilerek düzenlenmiş çevre koşullarında yapılan bu deneyin amacı, parçanın çalışması sırasında koruyucu kaplamalarının deniz suyu korozyonuna karşı gösterebileceği direncin derecesini araştırmaktır.

—Mutf. ince tuz ya da sofra tuzu, kalın tuzun aksine, boyutları 0,1 ile 0,8 mm arasında değişen kübik ya da kûbün türevleri biçimindeki ince billur görünümündeki tuz. || Kalın tuz, bazı besin ürünlerini dinlendirmede ve salamuralarda kullanılan iri billurlu tuz. || Kereviz tuzu, kurutulmuş ve toz haline getirilmiş kerevizle karıştırılmış ince tuz. || Mutfak tuzu, pişirirken, yemekleri tuzlamak için kullanılan küçük billurlu tuz.

—Petrokim. Tuz giderici, ham petrolün tuzunu gidermede kullanılan aygıt. || Tuz giderme, ham petrolde bulunan tuzları özütleme. (Bk. ansikl. böl.)

—Sağl. kor. Banyo tuzu, renklendirmek, güzel koku vermek ve yumuşatmak için banyo suyuna katılan kokulu madeni tuzlar karışımı.

—Simya. Cisimlerin, kükürt ve cıvanın yanı sıra üçüncü temel maddesi.

—Su işler. Tuz giderme, bileşimindeki tuzları uzaklaştırarak tuzlu ya da acı sudan tatlı su elde etmeye dayanan işlem. (Bk. ansikl. böl.)

—Tarım. Tuz giderme, bazı toprakları tarıma elverişli hale getirmek için, bunlardaki fazla tuzları (sodyum, potasyum, magnezyum tuzları) azaltmayı amaçlayan arazi ıslah tekniği. (Tuz giderme, toprağı art arda birçok kez suyla yıkamayla [su altında bırakma, sonra fazla suyu akıtma] ya da kireç karıştırma yoluyla [“tuzlu toprak" durumunda] sağlanabilir.)

—Tuzc. Tuz göleti, tuzlalarda, iki büyük derişme havuzu arasında ve yüksekçe bir yerde bulunan, derişme havuzlarını beslemeye yarayan büyük gölet. || Tuz yıkama, tuzun kaldırılması sırasında tuzla beraber sürüklenen yabancı maddelerin temizlenmesi için uygulanan işlem.

—Yerbil. Kaya tuzu - kayatuzu.

—ANSİKL

Köken. Az ya da çok saf olarak doğada bolca bulunan tuzun bileşimi sodyum klorürdür. Deniz suyunun bin metre kübünde 30 kg tuz (deniz tuzu) bulunur, bu da toplam olarak 45x1015 ton eder Tuz aynı zamanda toprak altında, oldukça zengin yataklar halinde de bulunur: bunlar, jeolojik devirlerde denizlerin buharlaşması sonucu oluşmuşlardır. Asya, Afrika ve Amerika’da birçok tuz gölleri vardır, ancak bunlann bir kısmı kurumuştur: bunlar, önemli tuz kaynaklarını oluştururlar; bu göllere Kuzey Afrika'da şot ya da sebha denir.
Kübik sistemde kristalize olan tuz minerallerinin yoğunluğu 2,1 ile 2,55 arasında değişir ve sertliği 2,5'tir. Saf halde renksiz olan tuz, yataklarda çok defa gri, sarı, kırmızı, hatta mavi renklidir. Doğada tabakalar halinde ve marnlar altında bulunur. Avrupa'nın en önemli tuz kaynakları Almanya’da Hannover, VVestfalen, Braunschvveig, Saksonya-Anhalt (Stassfurt havzası) ve Avusturya ve Bavyera arasında bölünmüş durumda olan Salzkammer- gut’dur. Fransa'da tuz kaynakları Franche -Comtö, Böarn ve özellikle Lorraine’de, İngiltere’de Cheshire’da Liverpool'un güne- yindedir. Rusya'da ise Donets'deki zengin kaynaklar işletilmektedir. Polonya’da VVİeliczka’da, Hollanda, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya, ispanyada Cardo- na'da, ayrıca Afrika'da (Taudeni'de ve kuzeyde Tombuktu'da), Amerika, Çin, Türkiye, İran ve özellikle Pakistan (Salt Range) ve Avustralya'da zengin tuz yatakları vardır. Tuzda, °/o 1-10 oranında yabancı madde bulunur. Bu yabancı maddeler esas itibariyle magnezyum ve kalsiyum sülfat ve bunların klorürleri ile, diğer bazı maddelerdir. Denizlerden elde olunan tuzda % 96-98 sodyum klortır vardır. Bazı tuz yataklarındaki tuz ise, diğer tuzlarla ve çoğunlukla potasyum tuzları :!e karışık olarak bulunur.

Elde edilmesi. Tuz genellikle toprak altı yataklarından (kaya ve kaynak tuzu), tuz laklardan (rafine tuz), elde olunur: kaya tuzuysa katı ya da çözelti halinde üretilir. Birinci durumda tuz yatakları nadiren taş ocakları ve daha çok maden ocağı halinde işletilir. Maden filizi, patlayıcı maddelerle parçalanarak hammadde veya kırma, öğütme ve eleme işlemlerinden sonra, işlenecekleri yere sevk edilir, ikinci durumda ise tuz katmanları içine delikler açılır, içine tatlı su pompalanarak doymuş bir salamura elde edilir ve işleneceği fabrikaya sevk edilir.

Tarih. Tuz, Ortaçağ’ın en önemli ticaret konularından biriydi: Akdeniz kentlerinden Comacchio, Venedik, Peccais ve Narbonne, önemli merkezlerdi. Setubal bölgesi ve özellikle Garonne nehrinin kuzeyinde (Brouage, Bourgneuf, Guörande) kalan Atlas okyanusu kıyıları. Kuzey Avrupa'nın gereksinimini karşılıyordu. O sıralarda kara taşımacılığının deniz taşımacılığına oranla daha düşük durumda oluşu nedeniyle Comtö, Lorraine, Lüneburg, Avusturya (Tirol, Salzkammergut), Polonya (VVieliczka), Macaristan’ın tuzjicaretini sınırlandırdı. Bu tuz yatakları, buharlaştırma kazanlarında çok miktarda odun kullanmayı gerektirdiğinden güç duruma düştü. Salamuranın koyulaştırılması ve tuzun geniş kullanılma alanları bulması sonucunda hükümdarlar bu maddeyi tekelleştirdiler ve vergilendirdiler.

Türkiye'deyse, İzmir Çamaltı tuzlasının tarihi pek bilinmemekle birlikte, bu tuzladan, ilkel yöntemlerle uzun zamandan beri tuz elde edildiği tahmin edilmektedir Bu tuzlar, 1863 yılında italyanlar tarafından modernleştirilmiş, bir süre yerel tuz üreticileri tarafından işletilmiş, daha sonra Galata bankerlerine intikal etmiş ve karşılığında Hazine'ye ufak bir vergi ödenmiştir: 1912 yılında devletleştirterek Maliye bakanlığına devredilmiş; 1933 yılında ise Tekel bakanlığı'na bağlanmıştır.
Türkiye'de büyük tuz rezervleri bulunmakla birlikte, özellikle tuza dayalı kimya sanayisinin gelişmemiş olması nedeniyle rezervler yeterince değerlendirilememek- tedirler. OsmanlIlar döneminde, Tanzimat'a kadar özel kişilerin elinde olan tuz üretimi, 1862'de çıkartılan Tuz kararnamesi ile kurulan Rüsumat emaneti'ne verilerek bir tekel oluşturuldu. 1880'de, devlet borçlarına karşılık Galata bankerlerine bırakılan tuz üretim tekeli, aynı yıl, Düyunu umumiye'ye devredildi. Bu tekel, daha sonra, 1922'de Ankara’da kurulan Düyunu umumiye umum müdürlüğü'ne, ardından da Varidatı muhassasa teşkilatı'na verildi. 1927'de ise Tuz inhisarı idaresi kuruldu. Bu kuruluş, 1936 tarihli ve 3078 sayılı Tuz kanunu'yla Gümrük ve tekel bakanlığı'na bağlandı. Tekel idaresi’nce çeşitli illerde tuz ambarları yaptırıldı, üretim kaynakları ıslah edildi ve genişletildi. Günümüzde, kaynaklardan tuz çıkarılması Tekel tarafından gerçekleştirilmekte, çıkartılan yıkanmış tuz ise gıda ve sanayi alanında kullanılmak amacıyla işlenmek üzere özel kuruluşlara devredilmektedir. Türkiye'de kaya tuzu, kaynak tuzu, deniz ve göl tuzları üretilmektedir. Toplam tuz üretimi içinde kaya tuzları % 6, kaynak tuzları % 4 pay almakta, geri kalan üretim ise deniz ve göllerden sağlanmaktadır. Tekelin tuz işleriyle uğraşan 10 Tuz işletme müdürlüğü, 12 Tuzla amirliği ve 25 Tuzla memurluğu bulunmaktadır. 1990 yılında Türkiye tuz üretimi 1 888 962 ton, tuz tüketimi 1 413 000 ton olarak gerçekleşmiştir. Türkiye, sanayide kullanmak üzere, yılda ortalama 40 milyon dolar tutarında tuz dışalımı yapmaktadır. Türkiye'de 1990 yılında elde edilen tuzların 76 340 tonu kaya tuzu, 1 268 696 tonu göl tuzu, 504 160 tonu deniz tuzu, 39 766 tonu ise kaynak tuzudur.

—Fizs. kim. Bir tuz, ters işaretli iyonlardan oluşur: anyon asitten kaynaklanır ve asidin eşlenik bazıdır; katyonsa bazdan ileri gelir ve bazın eşlenik asididir. Bundan, bir monobazla yansızlaştırman bir monoasidin ancak tek bir tuz verebileceği anlaşılır. (Örneğin HCI ile NaOH'ın tepkimesinden yalnızca Na+CI- elde edilir.) Buna karşılık pek çok eşlenik bazı olan bir poliasit, bir monobazla pek çok tuz verebilir: sülfürik asidin (HjSOJ durumu buna örnektir Eşlenik bazları HS04 ve SO3~olan sülfürik asit, sodyum hidroksitle (NaOH), sodyum hidrojen sülfat (Na + HSO„) ve disodyum sülfat (2Na+SO^) gibi tuzlar verir. Aynı şekilde ortofosforık asit (H3P04), mono- sodyum dihidrojen fosfat (NaH2P04), disodyum monohidrojen fosfat (Na2HP04) ve trisodyum fosfat (Na3P04), olmak üzere üç tuz oluşturur. Hidrojenli tuzlara asit tuzlarda denir: bileşiminde “asit hidrojen" bulunmayan tuzlara ise yansız tuzlar adı verilir. Bu tür bir adlandırma, karmaşaya yol açabilir; çünkü bir "asit” tuzun hidrolizi yansız, hatta bazik sulu bir çözelti verirken (Na2HP04 'ün durumu), "yansız” bir tuzun hidrolizi asidik (NH4CI'nin durumu), yansız (NaCI) ya da bazik (NaCH3COO) bir çözelti verebilir. Birçok bazik grup taşıyan bir baz, bir monoasitle pek çok tuz oluşturabilir.
Tuzlar kuvvetli elektrolitlerdir. Bileşen iyonlar, duruma göre yalın (Na[1] *. CI-), çokatomlu (N03, SOJ~) ya da karmaşık olabilir, yani eşkonum bağları aracılığıyla ligantlarla birleşmiş bir merkez atomundan oluşabilirler; ligantlar, merkez iyonu, bilinen ayraçlardan tamamen ya da kısmen gizler.
Bir tuzun bir çözücü içindeki çözünürlüğü, iyonların yükü ve boyutu, çözücünün dielektrik değişmezi, tuz iyonları ile çözücü moleküllerinin kutuplanması vb. gibi önceden kestirimi çok güç olan pek çok etkene bağlıdır. doymuş tuz çözeltisi ile katı tuz fazlası arasında oluşan dengeye kütle etkisi yasası uygulanarak bir çözünürlük çarpımı tanımlanır.

—Fizyol. Tuz (sodyum klorür) beslenmede çok önemli bir öğedir, insan organizmasında, osmoz basıncının belirli bir düzeyde tutulmasını sağlar ve yaşamsal işlevlerin çoğu, bir ölçüde tuza bağlıdır, insan kanı deniz suyuyla hemen hemen aynı oranda tuz içerir. Zaten, saf olmak şartıyla deniz suyu deri altına şırınga edilerek tedavide kullanılmıştır. Tuz böbrekle dışarı atılacağından vücuttaki miktarı sabit kalacak biçimde besin yoluyla dengelenmelidir. Toplam miktarın artması ya da azalması, ölümle sonuçlanabilen, ağır organik bozukluklara neden olabilir.
Bir erişkin günde, çeşitli biçimlerde, yaklaşık 20 g tuz alır. Uzun süre fazla tuz aliminin tansiyon yüksekliğini kolaylaştırdığı sanılmaktadır; bunun tersi, yani gereksiz yere tuzsuz beslenme de tehlikesiz değildir (böbrek dışı üremi).

—Petrokim. Ham petrollerin çoğunda sodyum ve magnezyum klorürlerin yanı sıra sülfatlar bulunur ve hatta yataktan çıkarılan ham petroller bunları içermeseler bile petrol tankerlerinin depoları genellikle deniz suyu ve pasla kirlenmiş olduğundan rafinerilere gelen ham petrollerde tuza rastlanır. Bu tuzlar, damıtma sırasında hidroklorik ve sülfürik asitlerin oluşmasına yol açar; bu nedenle damıtma işleminden önce giderilmeleri gerekir. Bu giderme işlemi, ham petrolün 80 ile 130 °C arasında ısıtılması ve tuzları çözmesi için tatlısu eklenmesiyle gerçekleştirilir. Bu yolla işlenen ham petrol, bir elektrostatik alandan geçirilir ve bu alanın etkisiyle su damlaları bir araya toplanarak tuz giderme kabının dibinde durultulur.

—Su işler. Tuz giderme işleminde birçok teknikten yararlanılır.

Damıtma. Uzun zamandan beri gemilerde kullanılan bir tekniktir. Genellikle çokkademeli sistemlerle gerçekleştirilir. Bu sistemlerin her birinde, tuzlu suyun bir bölümü buharlaşarak tatlısu halinde yoğuşur. Çok az bir kayıpla gerikazanılşn yoğuşma ısısı damıtılacak suyu ısıtmaya yarar. Basınç ve sıcaklık kademeden kademeye azalırken tuzlu su da yoğuşur. Ani buharlaştırmada (flash evaporation), deniz suyu, basıncı doyma basıncından da ha düşük olan bir kapalı ortama yağmur halinde püskürtülür. Isı kaynağı olarak klasik bir kazan, nükleer reaktör, güneş enerjisi, önceden ısıtılmış bir sıvı karışımı kullanılabilir. Son olarak, yoğuşma ısısını bir serpantinle kaynağa geri vererek, kaynamakta olan deniz suyundan açığa çıkan buharın sıkıştırılmasıyla da tatlısu elde edilebilir Çok büyük bir verim sağlayan bu sistemle günde 250 m3'e kadar tatlısu üretilebilmektedir.

Dondurma. Bu teknikte, deniz suyu, düşük basınçta soğutulmuş bir odaya püskürtülerek, içinde buz kristalleri bulunan bir asıltıya dönüştürülür. Kristaller daha sonra ayrılarak tatlısuyla yıkanır; bu işlem termodinamik alanında önem taşıyan bu tekniğin verimini azaltmaktadır.

Geçişme. Bu yöntem, bazı zarların suyu geçirip içindeki iyonları tutması ilkesine dayanır. Ters geçişmede, deniz suyu ya da tuzlu su, 35 bar’a ulaşabilen bir basınçta tutulur. Elektrodiyaliz yönteminde elektrik alanı, iyonların uygun zarlar tarafından tutulmasını sağlayan bir iyon göçüne neden olur.
Üretilecek tatlısu miktarı nispeten az olduğunda, kimi organik sıvılarla diferansiyel bir soğurma düşünülebilir; bu organik sıvılar sonradan gerçekleştirilen bir ısıtmayla ya da arıtılacak su çok fazla mineralli değilse (tuzlu su), genellikle iyon değiştiricilerle tatlısudan ayrılırlar.
Bu çeşitli yöntemler, enerji ve gerekli donanım (zarlar) kullanma zorunluluğu nedeniyle, içme suyu üretiminde kullanılan klasik yöntemlerden daha pahalıdır. Bu yüzden ancak özel durumlarda öngörülebilir: kaynakları yetersiz olan denizle çevrili bölgeler (çöller, adalar), gemiler, üstün nitelikli suya gereksinim duyan sanayi tesisleri, mevsimlik üretimler. Günümüzde, Basra körfezinde, günlük üretimi 300 000 m3 olan tesisler vardır. Ayrıca, Suudi Arabistan’da, el-Cubail'de günde 1 000 000 m3 tatlısu üretecek bir tesisin projesi de hazırlanmıştır.


Kaynak: Büyük Larousse

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.

Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL Kimya
17 Mart 2010 / bjkforza Soru-Cevap
14 Ocak 2012 / Misafir Soru-Cevap
26 Aralık 2011 / LrseRia Taslak Konular