Arama

İğne Nedir?

Güncelleme: 24 Kasım 2016 Gösterim: 16.897 Cevap: 5
Demir YumruK - avatarı
Demir YumruK
Ziyaretçi
7 Aralık 2007       Mesaj #1
Demir YumruK - avatarı
Ziyaretçi

İĞNE

Ad:  iğne.jpg
Gösterim: 1136
Boyut:  10.3 KB

1. Bir ucu dikilecek malzemeden geçmesi için sivri olan, öbür ucunda dikiş ipliğini geçirmek için bir delik (iğne deliği ya da göz) taşıyan, su verilmiş çelikten küçük ince dikiş aleti. (Geçirilecek ipliğe göre iğne deliği yuvarlak ya da uzun olabilir; aynı şekilde iğnenin uzunluğu, çapı ve biçimi dikilecek malzemeye göre değişir: örme iğnesi uzun ve ince; halı iğnesi kısa ve kör uçlu; şilte iğnesi dç uzun ve eğridir.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. iki şeyi birbirine ya da bir şeyi bir yere tutturmak için kullanılan bir ucu uzun ve sivri metal araç: Topluiğne. Çengelliiğne. İğnelerle prova yapmak.
3. Genellikle bir giysiye, başlığa, şapkaya iliştirilen başı bezemeli iğne: Kıravat iğnesi. Şapka iğnesi.
4. Altındaki iğne ile giysiye tutturulan süs eşyası: Platin iğne. Göğsüne elmas bir iğne taktı
5. Bazı aygıtların ucu sivri parçası: Pikap iğnesi. Pusula iğnesi. Tüfek iğnesi.
6. İlacı vücuda vermek için kullanılan araç; bu aracın oluklu, sivri metal ucu: iğneyi kaynatmak. Çok kasıldığı için iğne kalçasında kırılmış.
7. iğne olmak eylemi: Koca adam oldun, hâlâ iğneden korkuyorsun.
8. Şırıngayla vücuda verilen ilaç: Doktor, iki hapla bir iğne yazdı.
9. Oltanın ucundaki küçük, sivri, metal kanca: iğneye yem takmak.
10. Kimi böceklerin kendisini korumasını sağlayan sokucu organı: Arının iğnesi.
11. Rahatsız edici, incitici söz.
12. iğne atsan yere düşmez, bir yerin çok kalabalık olduğunu belirtmek için söylenir.
  • iğne batırmak, bir kimseye laf dokundurmak, iğneleyici, dokunaklı sözler söylemek.
  • iğne deliğinden Hindistan'ı seyretmek, önemsiz ve küçük olaylardan büyük gerçeklere ulaşacak ölçüde sezgili, kavrayışlı olmak. iğne ile kuyu kazmak, eldeki araç ve gereçlerin yetersizliğine karşın sürekli çalışarak, güç bir işi Sabırla başarmaya çalışmak ya da güçlükle sürdürülebilen bir işin içinde ve üzerinde olmak.
  • iğne ipliğe dönmek, iğne iplik kalmak, aşırı ölçüde zayıflamak: Çocukcağız iki haftada iğne ipliğe dönmüştü.
  • iğne üstünde oturmak, her an gideceğini belirtir bir hava içinde oturmak.
  • (Birine) iğne yapmak, vurmak, vücuda iğneyle sıvı ilaç vermek: Hastaların kimine iğne yapar, kimine de ağızdan ilaçlar verirdi. iğne yurdu, iğne gözü, deliği (yörs.).
  • İğne yutmuş maymuna dönmek, zayıf ve bitkin düşmeyi belirtmek için alay Kauar eşya varsa, eri önemsizlerini uııe anlamında kullanılır: iğneden ipliğe kadar ne gerekliyse evi donattık.
—Akupunk. Bazı deri noktalarına batırılmak üzere kullanılan çok ince tel. (Bunun için çeşitli tipte iğneler kullanılır: çapları 0,26 ile 0,45 mm arasında! değişen ince iğneler; kan çıkarmak için üçgen iğneler; “erik çiçeği” denilen iğneler; [yerlerinde bırakılan] deri içi iğneler; elektrik akımıyla çalışan iğneler.)

—Arkeol. Bir giysinin kanatlarını tutturmaya yarayan, kemikten ya da metalden sivri uçlu uzun çubuk. (Baş süslemelerinin çeşitliliği öntarih ya da ilk dönem ortaçağ tarihinin kronolojik dizilerinde kullanılan sınıflandırmalara olanak verdi. Tunç çağı iğneleri bu açıdan özellikle değerlidir; bunlar 70 cm’ye ulaşabilen gerçek mücevherlerdir.)

—Balıkç. Olta ipinin ucuna yerleştirilen ve balık tutmak amacıyla üzerine yem takılan damaklı madensel çengel. (Bk. ansikl. böl.)
  • iğneden çıkarmak, olta iğnesini balığın boğazından çıkarmak. (Bazı ülkelerde iğneyi çıkartmak için özel bir alet de kullanılmaktadır.)
  • iğneye balık takmak, avlanmak için bir balığı yem olarak olta iğnesine geçirmek.
—Bot. iğne yaprak, çam yaprağı gibi ince, uzun ve sivri yaprak. (Eşanl. İBRE.)

—Cerr. Bir ilacı şırınga etmeye, bir organı delerek içindeki sıvıyı ya da herhangi bir vücut sıvısını çekmeye (ponksiyon) ya da dokuları dikmeye yarayan, ince uzun, içi boş ya da dolu, düz ya da eğri, ince metal aygıt. (Yara dikiş iğneleri çok değişik biçimlerde olur: deliği hareketli Reverdin iğneleri, kıvrık kenarlı iğneler.)
  • iğne kıskacı, dikiş atmak için iğneyi tutmaya yarayan çelik pens.
  • Ponksiyon iğnesi, bir delgi (mandren) ile donatılmış iğne, (iğne batırılacağı yere iyice yerleştirildikten sonra delgi çıkarılır; böylece iğne hareket ettirilmeden akıntının kontrolü sağlanabilir.)
  • Radyum iğnesi, urlarla temas edecek şekilde ya da urların içine yerleştirilen ve radyoaktif maddeler içeren küçük ve ucu kapalı iğne.
  • Şırınga iğnesi, ucu eğik olarak kesilip sivrileştirilmiş içi oyuk iğne. (Uzunluğu, çapı ve kesiliş şekli kullanıma göre değişir: toplardamar içi, kas içi, deri altı şırınga, vb.)
—Ciltç. ve Süslem. sant.
  • iğne perdahı, tezhipte iğne perdahı demiri ile altın zemini noktalama.
  • iğne perdahı demiri, iğne perdahı yapılan küt uçlu, kalınca iğne.
—Dantele, iğne oyası, iğneyle düğümlü ilmekler oluşturulurak yapılan oya. (Bk. ansikl. böl.)

—Denize. Yelkenli teknelerde, ana direklerin gerisine, boylamasına yerleştirilen ince ağaç çubuk. (Yarım serenlerin çatalları bu çubukların üzerinde hareket eder.)

—Dy.
  • iğne tarafı, bir yol ayrımının makas iğnesi tarafındaki ucu.
  • Makasa iğneden girmek, bir tren ya da manevra söz konusu olduğunda makasa iğne tarafından yaklaşmak.
—Elektroakust. Okuma iğnesi, okuma kafasının, plağın izine doğrudan temas eden bölümü.

—Esk. sil. iğneli horozlu tüfek ve tabancalarda, horozun düşmesi ile mermiye hızla çarparak onun namlu yatağına gir, meşini sağlayan parça.

—Hidr. pnöm. Çembersel bir deliğe oranla, yer değiştirerek belirli bir sıvının geçmesi için gerekli açıklığı ayarlamaya yarayan konik parça, (iğneli lüleler üretimi düzenlemek için petrol kuyularında yaygın olarak kullanılır.)

—Isıl mot. Şamandıra iğnesi, benzinin hazneye girişini düzenleyen karbüratör parçası. (Şamandıraya bağlı olan iğne, haznede yakıt en yüksek düzeyine ulaştığında benzin girişini kapar.)

—Manyet. ve Jeomanyet. Mıknatıslı iğne, bir eksen çevresinde serbestçe dönen ve mıknatıslanma nedeniyle uçlarından biri sürekli kuzeyi gösteren, genellikle sapmayı, eğilmeyi ölçmeye yarayan mıknatıslı iğne.

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 21:32
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
3 Kasım 2008       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
İĞNE
—Nük. müh. Yakıt iğnesi, nükleer yakıt içeren, silindir biçiminde, çok küçük çaplı öğe. (Kimi reaktör tiplerinin kalbinde çok sayıda iğne bulunur: Creys-Malville santralının [1 200 MW] hızlı nötron reaktöründe yaklaşık 100 000.)
Sponsorlu Bağlantılar

—Seram, iğne bezi, desenlerin çizildiği taslak kâğıdının altına konarak, üzerine iğneleme yoluyla motiflerin çıkarıldığı yumuşak bez.

—Sil. Ateşleme iğnesi, fişek, top mermisi ya da mayındaki barut hakkını ateşlemek için yay etkisiyle kapsüle çarpan, sivri uçlu metal parça.

—Mekanizmayla doldurulan ilk tüfeklerde (Dreyse, 1827; Chassepot, 1866) fişek kapsülüne çarparak ateşlemeyi sağlayan ince çelik çubuk.

—Tarönc. Dikiş dikmeye yarayan, kemik ya da fildişi çubuk. (Delikli iğneler solutrö evresinden başlayarak üst yontmataş döneminde ortaya çıktı.)

—Ted. Tedavi ya da teşhis amacıyla organizmaya bir şey (ilaç) vermek ya da organizmadan bir şey almak (ponksiyon, vb.) için kullanılan içi boş sivri araç.

—Tekst. Üzerinde çıkıntılar bulunan ve iğneleme tekniğinde kullanılan metal çubuk.
iğne düzeltme pensi, bir tarağın dişlerini değiştirmeye yarayan yassı pens.

—Terz. iğne ardı - İĞNEARDİ.iğne yastığı - İĞNELİK.

—Tıp. iğne yuvası, bir sondanın sokulmasını kolaylaştıran ve maden, tahta ya da fildişinden yapılmış olan aygıt,
—iğnenin geçip yerleştiği şırınga ucu.

—Tuhf. Tuhafiye tezgâhlarının donatıldığı ve gaga adı verilen kıvrık ucu üzerinde ilmekleri oluşturmaya yarayan su verilmiş çelik çubuk.
Pistonlu iğne, gagası, gövdenin içinde yiv üzerinde ya da uzunlamasına bir kertik boyunca kayan bir çubuğun yardımıyla kapanan iğne.

—Zool. Böceklerde (özellikle de zarkanatlılarda) genellikle bir zehir salgıbezine bağlanan, sivri, ince, içi oyuk, geriye çe- kilebilen, bazen tırtıllı, saldırı ya da savunma silahı (avın ya da düşmanın dokuları içine zehir boşaltmaya yarar), görevi yapan tek organ. (Bk. ansikl. böl.)
Balıklarda, bir zehir salgı bezine bağlı olan ya da olmayan, kemikleşmiş ya da kireçleşmiş güçlü diken; değişikliğe uğramış bir ışındır. Buna bazen "diken” de denir.

—ANSİKL. Çelik iğne üretimine Ortaçağ' da başlandı, ama bu iğneler, uzun süre, iplik geçirilecek bir deliği bulunan bir çividen farksızdı. Parlak çelik iğne üretimi 1500'e doğru ispanya'da başladı, XVI. yy.'da İngiltere ve Almanya’da yaygınlaştı.
Bugün, tüm dikiş iğneleri yuvarlak olarak haddelenmiş 5,5 mm çapındaki çelik telden üretilir, çekmeyle istenilen çaplar elde edilir. Çaplar 3 mm ile (kalın ambalaj iğnelerinde) 0,35 mm (en ince dikiş iğnelerinde) arasında değişir Tel çekme işlemlerinin teli sertleştirme gibi bir sakıncası olduğu için, eylemsiz gazlı atmosferde tavlanması gerekir. Bugün iğne üretimi tümüyle otomatikleşmiştir. iğneler, hep ikişer ikişer başları birleşik olarak üretilir. Makineler teli dikine kaldırır, iki iğne boyunda bir parça keser ve kesilen parçanın iki ucu sivriltilir. Büyük preslerle iki iğnenin delikleri açılır, daha sonra bir makine iki iğneyi birbirinden ayırır, yanlarını kalıplar ve iğne başlarını yuvarlaklaştırır. Bu işlemlerden sonra iğneyi sertleştirmek için su verilir ve esneklik kazandırmak amacıyla "menevişleme" uygulanır. Üretim süreci, parlatma ve elektrolitik nikel kaplamayla son bulur.
Tekli, ikili, üçlü, hatta dörtlü iğnelere rastlanır, iğneyi yapmada kullanılan çeliğin kalınlığına göre çap çok inceyse ince iğne, çap kalınsa kalın iğne ortaya çıkar. Dövme iğneler, iri balıkları avlamada kullanılan, madeni kıvrım yeri yassıtılmış (bu işlem iğneye dayanıklılık kazandırır), oldukça büyük iğnelerdir.

—Dantele,
  • iğne oyası, düz ve üç boyutlu olmak üzere iki şekilde yapılır. Üç boyutlu iğne oyalarında daha çok üçgen ilmekler kullanılarak çeşitli çiçek ve meyve motifleri oluşturulur. Tülbent, yazma vb. örtülerin kenarlarına daha çok üç boyutlu iğne oyaları geçirilir. Düz iğne oyalarıysa bir iplik ya da kumaş kenarına kare ilmeklerle işlenir ve ince dantel görünümündedir. Daha çok geometrik desenlerin kullanıldığı düz iğne oyalarından yaka, kol kapağı, çeşitli örtüler ve değişik süsleme bordürleri yapılır.
  • iğne oyaları, Anadolu'nun hemen her yöresinde kadınların boş zamanlarını değerlendirme amacıyla yaptıkları başlıca el işlerindendir. Yazma, tülbent, mendil, yağlık ve çeşitli örtülerin kenarlarına gömleklerin yaka ve kollarına yapılır, baş süslemelerinde kullanılır. Çoğunluğu doğadan esinlenilerek oluşturulan motiflere kaynağı ya da biçimine göre, "mor sümbül”, “yabangülü”, “efe bıyığı", “garip yuvası”, “kırmızı biber” vb. adlar verilir. Özgünlüğüyle Anadolu el sanatları jçinde önemli bir yeri olan iğne oyalarının geçmişteki örneklerinden pek azı günümüze kalmıştır. Son zamanlarda çeşitli özel ve resmi kuruluşlar, bu halk sanatının özgünlüğünü yitirmeden sürdürülmesi, yaşatılması ve örneklerinin toplanması amacıyla çalışmalar yapmakta, yarışmalar düzenlemektedirler.
—Zool. Böceklerdeki iğne hep karnın ucunda bulunur. Zarkanatlılarda (balarıları, yabanarıları) iğne, iki tırtıllı tel içeren ki- tinli bir iğne kılıfından oluşur; dibine, iğnenin karından çıkmasını ve her yöne doğrulmasını sağlayan bazı parçalar eklemlenmiştir. Bir zehir salgıbezinin ağzı iğnenin dibine açılır.

Arının ve akrebin iğnesi vardır. Ayrıca zehir akıtmasalar da sokucu böceklerin (sivrisinek gibi ikikanatlılar, tahtakurusu gibi çeşitkanatlılar) hortumlarına da iğne denir Aynı işlevi yapan çift organlara (örümceklerin, kırkayakların, engereklerin zehir çengelleri) hiçbir zaman “iğne” denmez.

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 21:00
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Avatarı yok
OneNight
Yasaklı
24 Kasım 2016       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı
iğne
isim
1 . Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç.
2 . İki şeyi birbirine tutturmaya yarar ince, uzun, ucu sivri, metal araç:
"Çengelli iğne. Toplu iğne."- .
3 . Toplu iğnenin süs olarak kullanılan, iri başlı, renkli bir türü.
4 . Genellikle kadınların süs olarak elbiselerinin göğüs, yaka vb. yerlerine taktıkları süs eşyası.
5 . Bazı araçların ucu sivri parçaları:
"Pusula iğnesi."- .
6 . Bazı böceklerin kendilerini savunmak için kullandıkları organ:
"Arının iğnesi. Akrebin iğnesi."-
7 . Oltanın ucundaki küçük çengel.
8 . mecaz Dokunaklı söz.
9 . bitki bilimi Bitkilerde yumurtacıkla tepecik arasındaki sapçık.
10 . tıp (iğne) Şırınga.
11 . tıp (iğne) Zerk yolu ile vücuda verilen ilaç:
"Hekim hastaya hap yerine iğne verdi."- .
12 . tıp Vücuda bu yolla ilaç verme işi:
"Eczacının yaptığı bir adrenalin iğnesinden sonra gözlerini açtı."- H. Taner.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller:

iğne atsan yere düşmez,iğne ile kuyu kazmak,iğne olmak,iğne üstünde oturmak,iğne yapmak (veya vurmak),iğne yemek,iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır,iğne yutmuş ite (veya maymuna) dönmek,

Birleşik Sözler:
iğne ardı, iğne deliği, iğne iplik, iğne oyası, iğne yaprak, iğne yastığı, çatal iğne,çatallı iğne,çengelli iğne,kancalı iğne,karaiğne,mıknatıslı iğne,toplu iğne,ağ iğnesi,çengel iğnesi,çobaniğnesi,deniziğnesi,dikiş iğnesi,hanım iğnesi,insülin iğnesi,kravat iğnesi,olta iğnesi,şeytaniğnesi,yelken iğnesi,yılaniğnesi,yorgan iğnesi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 24 Kasım 2016 20:41
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Kasım 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
İĞNE.
İlk iğne ve topluiğnelerin kemik ya da bitkilerin dikenlerinden yapıldığı sanılmakta­dır. İlk iğneler ayakkabı yapımı ve onarımın­da kullanılan ve biz denilen iri, deliksiz iğneler gibiydi. Gözleri yoktu ve yalnızca deriyi delmeye yarardı; açılan delikten sırım denilen ince meşin şerit geçirilirdi. Bugüne kadar edinilen bilgilere göre, gözleri olan iğneleri ilk kullananlar Avrupa'da, yaklaşık 50 bin yıl kadar önce yaşamış Taş Devri avcılarıydı. Bu avcıların izlerine Fransa ve İspanya'da rastlanmıştır. O zamanlar kullanı­lan iğneler kemiktendi, ama yuvarlak bir delikleri vardı ve cilalanmışlardı.

Metal İğneler


İlk metal iğneleri yapanlar Tunç Çağı insanla­rıydı. Hem tunç, hem de demir iğneler Romalılar'ca biliniyordu. Bugün kullanılmak­ta olanlara benzer çelik iğneleri ilk kez Çinliler'in yaptığı ve Magripliler aracılığıyla Avrupa'ya geldiği sanılmaktadır. Avrupa'da ilk çelik iğneler, 14. yüzyılda, Almanya'da Nürnberg'de yapıldı.

Ortaçağda iğneler çoğunlukla manastırlar­da üretilirdi. Galler'deki Tintern Manastırı'nda yaşayan keşişler demir işlerinde, özellikle de tel çekmedeki ustalıklarıyla ünlüydüler. Gereçleri ise Worcestershire'da, Redditch' ten sağlanırdı. Burası, İngiltere'de sanayinin başlıca merkezlerinden biri durumuna geldi ve Kral VIII. Henry, 1530'larda manastırları kapattığı zaman, pek çok keşiş bu bölgede kalarak iğne yapımını sürdürdü. Redditch bugün de İngiliz iğne ticaretinin merkezidir. ABD'de iğne yapımı küçük bir sanayi dalı olarak kalmıştır. Bu yüzden ABD, başta İngiltere ve Fransa olmak üzere, başka ülke­lerden çok miktarda iğne satın alır.

İğneler çok çeşitlilik gösterir. Örneğin, döşemecilikte, dericilikte ya da yelken yapı­mında birbirinden değişik özellikleri olan iğneler kullanılır. Ameliyat dikişleri için de özel iğneler yapılmıştır. Şırıngaların ise deği­şik kalınlıkta ve boyda iğneleri vardır.
İğnelerin çoğu tel halinde çekilmiş Shef-field çeliğinden yapılmaktadır. Çelik tel, iki iğne uzunluğunda parçalara ayrılır, bu parça­lar donuk kırmızı bir renk alıncaya kadar ısıtılır; merdaneler arasından geçirilerek doğ­rultulur ve düzgünleştirilir. Parçanın her iki ucu bir zımpara taşında sivriltilir, tam ortasıysa düzleştirilir ya da yassılaştırıhr. Göz yerleri işaretlenir ve zımbayla delinir. Her iki gözden birer tel geçirilir ve parça ortadan kesilerek iki iğneye ayrılır. İğne başlan yuvarlatılır ve düzgünleştirilir. İpliği yıpratmamaları için iğ­ne gözlerinin iç yüzeyleri taşlanır. Daha sonra iğnelerin yüzeyleri parlatılır ve büyüklükleri­ne göre sınıflandırılır.
Yün örmekte kullanılan şişler plastik ya da alüminyumdan, pikap iğneleri safir ya da elmastan yapılır.

Topluiğneler


Bugünkü bilinen biçimleriyle ilk topluiğnele­rin yapımı 14. yüzyıl dolaylarında Fransa'da başladı. 1840'lara gelinceye kadar, topluiğne ve başı ayrı ayrı yapılırdı. İnce bir telin bir gövde çevresine sarılmasıyla biçimlendirilen baş, yerine lehimle tutturulurdu. Bir adet topluiğne yapmak için, her biri ayrı işlevde bulunan 18 kişinin çalışması gerekirdi. Daha sonraları makineler ortaya çıkınca, yapım yöntemi bütünüyle değişti. Bu makinelerde topluiğneler telden ve tek parça halinde yapılmaya başlandı. Günümüz maki­neleri bir dakikada yüzlerce iğne üretebil­mektedir.
Topluiğneler genellikle pirinç telden yapı­lır. Bir makaraya sarılı olan pirinç tel bir topluiğne boyu kadar açılıp mengeneye ben­zer bir aracın ağızlan arasına kıstırılır. Ne var ki, bu kıstırma sırasında telin ucu ağzın dışında, açıkta bırakılır. Çıkan bu uç, düzleştirilerek ya da yassılaştırılarak topluiğnenin başı oluşturulur. Daha sonra topluiğne kesile­rek ana telden ayrılır ve ince bir kanaldan geçirilir. Kanalın genişliği telin geçebileceği kadardır, baş dışarıda kalır. Böyle, asılı du­rumdayken, bir döner bıçağın yardımıyla ucu sivriltilir. Daha sonra temizlenir, parlatılır ve kalayla kaplanır. Son olarak da, bütün bu işlemlerden geçirilmiş topluiğneler, otomatik olarak kutulara doldurulur ya da kâğıt şeritle­re iliştirilir.
Çok değişik büyüklüklerde topluiğneler vardır. Örneğin böcekler üzerinde çalışan bilim adamlarının kullandığı altın kaplı, minik topluiğneler ancak 0,006 gr ağırlığındadır.

MsxLabs & TemelBritannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Kasım 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

İĞNECİK


a. Küçük iğne.
—Denize. Dümen yelpazesinin ön bölümünde yer alan ve düşey bir yuvaya geçen bağlantı muylusu.

—Özellikle yelkenli teknelerde kullanılan metal bağlantı parçası.
  • iğnecik gönyesi, dümen tabanı deniz dibine değdiğinde ya da tekne baş kıç vurduğunda, dümen iğneciklerinin yuvalarından çıkmasını önlemek için ortadaki iğneciğin üzerine gelecek biçimde dümen bodoslamasına vurulan takoz.
  • iğnecik yakası, bir seren yelkeninin ya da bir randa yelkeninin direk boyunca uzanan kenarı.
—Latin yelkenlerinde, direğe bakan yaka.
  • Dişi iğnecik, kıç bodoslamasında yer alan ve dümen iğneciklerinin gireceği düşey yatakları taşıyan metal parça.
—Dümene düşey yatak görevi yapan zıvana ya da menteşe.
  • Dümen iğneciği, dümeni kıç bodoslamasına tutturmaya yarayan erkek ya da dişi iğnecik,
  • Dümen iğnecik yatağı, dümen iğneciklerinin geçtiği düşey yataklardan her biri.
—Zool. Işınlılarda, süngerlerde ve çok sayıda derisi dikenli knidlilerde ve denizhı- yarlarında iskeletin, uzun ya da sivri biçimli, silisli ya da kireçli, çeşitli öğelerine verilen ad.
  • Bir dingil yardımıyla birleşmiş iki dişli çark biçimindeki küçük iğne. (Tatlısu süngeriyle çeşitli güncel ya da fosil deniz süngerlerinin tomurcukları için koruyucu bir tabaka oluşturur.)
  • Çokkıllı halkalıların parapotlarındaki az çıkıntılı, güçlü telcik.
  • Demospongiae sınıfı üyelerinde bulunan, sarmal, yıldız ya da demet biçiminde, küçük iğne.

İĞNEDENLİ


sıf. Metalürj.
  • iğnedenli dökme demir, soğumayla çok sert bir beynit yapısı veren alaşımlı dökme demir. (İĞNEMSİ de denir.)
  • iğnedenli yapı, optik ya da elektron mikroskobunda görülebilen ve iğne biçiminde kristallerden oluşan yapı. (Metalürjide iğnedenli ferrit, martensit ve beynit yapıları vardır. Bu yapılar, uzun süre çok yüksek sıcaklıkta tutma [ferrit], ani suverme [martensit] ya da yavaş su verme [beynit] yollarıyla elde edilir, iğnedenli ferrit yapısı göktaşlarında [Widmanstâtten yapısı] gözlemlenen yapıya yakındır.)

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
24 Kasım 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

İĞNELEME


a. iğnelemek eylemi.
—Seram. Kütahya çiniciliğinde, iğneyle desen elde etmek üzere yapılan delikleme işlemi.

—Tekst. Çıkıntılar taşıyan iğnelerle, tekstil liflerini kendi aralarında ve gereğince bir doku içinde karıştırarak kumaş üretme tekniği. (Bk. ansiki. böl.)

—Ferz. Topluiğnelerle tutturmak, yerleştirmek eylemi.

—Topogr. Bir belge üstündeki bir noktanın konumunu, bir iğneyle işaretlemeye dayanan işlem.
de edilen elyaf, düzgün katmanlar halinde bir besleme keçesinin üzerine yerleştirilir. Bu şekilde oluşturulan tülbentlerin bileşimi değişebilir ve son kullanıma uyarlanmış daha karmaşık bir ürün verir. Kaplama, örneğin jütten ya da poliolefinden oldukça yumuşak bir dokuma üzerinde gerçekleştirilir. Elyaf tülbenti, delikli plakaların arasına girer; her delikte bir vargel devinimi yapan bir iğne bulunur. Bu iğneler kanca biçiminde çıkıntılarla donatılmıştır; böylece elyaf tülbentine batarak lifleri çeker ve karıştırır, iğnelerin her dönüşünde kumaş belli boyda ilerler. Makinelerin maksimum yararlı genişliği 10 m’yi geçe; bilir, iğneleme, dokumasız kumaşları üretmede kullanılan yöntemlerden biridir.

İĞNELEMEK


1. Bir şeyi, bir şeye, bir yere iğnelemek, şeyleri birbirine iğnelemek, iğne yardımıyla bir şeyi bir başka şeye tutturmak: Biçilmiş bir elbisenin kollarını bedene iğnelemek; Yakasına bir çiçek iğnelemek.
2. Bir kimseyi iğnelemek, ona üstü kapalı ve incitici sözler söylemek: insanları iğnelemekten zevk alıyor.

—Güz. sant. Bir deseni iğnelemek, bir kalıp yapmak için iğne yardımıyla desenin çevresine küçük delikler açmak.

—Tekst, iğnelemeyle kumaş üretmek.

♦ iğnelenmek edilg. f. iğne ile tutturulmak.

—Tekst. Bir sanayi ürününden söz ederken, iğneleme tekniğiyle elde edilmek. (Bk. ansiki. böl.)

♦ iğnelenmek dönşl. f. Bedenin herhangi bir yerinde bir uyarma olmadan iğne batıyormuş gibi acı duymak.

—ANSİKL. Tekst, iğnelenerek elde edilen kumaşlar, birçok işlemden geçirilir. Apre işlemleri bu kumaşlara istenilen özellikleri kazandırır; yaygılar sentetik maddelerle (örneğin viniller) kaplanabilir. Bu ürünler dokumasız kumaşlar sınıfına girer.

İĞNELİ


1. iğnesi olan.
2. iğneyle tutturulmuş; bir yere iğnelenmiş.
3. İncitici, batıcı, iğneleyici: iğneli sözler, bakışlar. iğneli konuşmalar.
4. iğneli beşik, iğneli fıçı, insanı üzen ve sıkıntıya düşüren çok kötü durum.

İĞNELİK


Üzerine iğnelerin saplandığı küçük yastık ya da içine iğne konulan kutu. (İĞNEDANLIK, İĞNEDENLİK, İĞNE YASTIĞI da denir.)

—Seram. Kütahya seramikçiliğinde motiflerin yapılmasında kullanılan bir alet. (Düzgün bir tahta çubuğun ucuna ince bir dikiş iğnesi takılarak oluşturulur. Kurşunkalemle çizilen motifli taslak kâğıdının altına birkaç boş kâğıt ve iğne bezi konur, iğnelikle, çizgiler üzerinde sık delikler açılır. Bu deliklerden kömür tozu geçirilerek, motif seramik üzerine aktarılır.)

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

27 Ocak 2017 / tranis Sağlıklı Yaşam
7 Aralık 2016 / _Yağmur_ Botanik
7 Temmuz 2012 / probLem girL Taslak Konular
6 Haziran 2009 / KisukE UraharA Rüya Tabirleri