Arama

Nano Teknoloji Nedir? Nerelerde Kullanılır?

Güncelleme: 1 Nisan 2019 Gösterim: 381.831 Cevap: 20
ozti - avatarı
ozti
Ziyaretçi
8 Nisan 2006       Mesaj #1
ozti - avatarı
Ziyaretçi

Nano nedir?

Ad:  nano2.JPG
Gösterim: 1105
Boyut:  10.7 KB

Teknoloji giderek fonksiyonu çok, boyutları küçük ürünlere doğru kaymaktadır. En fazla fonksiyonunu en küçük hacimde barındıran teknolojilere nanoteknolojiler ile ulaşılabilir. Dünya nanoteknoloji pazarının 2010-2015 yılında 1 trilyon doları bulması beklenmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar
Nanometre bir uzunluk birimidir. Malzemenin olabilecek en küçük boyutudur. Nano ismi bu nedenle verilmiştir.. Bir nanometrede yaklaşık 5-10 atom dizilir.

Doğada ve sanayide belirli fonksiyonları sağlayan binlerce malzeme var.Bu malzemeler tek başlarına bir ya da daha fazla avantajı sağlıyor ama beraberinde başka dezavantajlar getirebiliyor. Malzemeleri standart yöntemlerle birbirlerine ekleyerek oluşturduğumuz karışımlarda da mükemmel yakalanamıyor. İri, hantal, ağır ve kırılgan ürünlerle karşılaşılıyor.
21. yüzyılın teknolojisi olarak kabul edilen nanoteknoloji sınırsız çözümler üretiyor. Maddeleri nano büyüklüğüne indirgediğimizde yani metrenin milyarda biri büyüklüklere, çok az miktarda uygun malzemeler moleküler yapıda yeniden tasarlanabiliyor. Nano boyutlardaki maddeler çok daha farklı özellikleriyle çıkabiliyor Madde yeniden istenen şekilde birçok maddeden oluşturulabiliyor. Yani nanoteknoloji ile molekül tasarımı yapılıyor.

Nanoteknoloji


Nanoteknoloji, nanometre ölçeğindeki fiziksel, kimyasal ve biyolojik olayların anlaşılması kontrolü ve üretimi amacıyla, fonksiyonel materyallerin, cihazların ve sistemlerin geliştirilmesidir. Nano ölçekteki olayların manipulasyonu ile bilim ve teknolojide yeni ufuklar açılmaya başlamıştır.

Nanoteknolojinin Amaçları


  • Nanometre ölçekli yapıların analizi,
  • Nanometre boyutunda yapıların fiziksel özelliklerinin anlaşılması,
  • Nanometre ölçekli yapıların imalatı,
  • Nano hassasiyetli cihazların geliştirilmesi,
  • Nano ölçekli cihazların geliştirilmesi,
  • Uygun yöntemler bulunarak nanoskopik ve makroskopik dünya arasındaki bağın kurulması.

Nanoteknolojinin Kullanım alanları


1. Endüstriyel Alanda
  • Mikrosensörlerin, mikromakinaların, optoelektronik elemanların imalatı ve uygun şekilde bir araya getirilmesi.
2. Medikal Alanda
  • Mikro cerrahide (göz, beyin vb.), Diagnostik kitlerde, Bilimsel Araştırmalarda, Yüzey karakterizasyonu ve modifikasyonu, Mikroorganizmaların taşınması, DNA modifikasyonu vb...
NANOYAPI ve NANOTEKNOLOJİ NEDİR?
Nano Yunancadan gelen bir sözcüktür ve anlamı ‘cüce’ dir. Nano ile tanımlanan ifadeler, herhangi bir ölçünün milyarda birini gösterir. Örneğin; nanometre, metrenin milyarda birini (1nm =10-9m) ifade etmektedir.
Nanoteknoloji; maddenin nonometre ölçeğinde yani atomsal, moleküler ve supramoleküler yapılar düzeyinde denetlenmesi yoluyla yeni malzeme, cihaz ve sistemlerin tasarlanmasını ve üretilmesini konu alan bir teknoloji dalıdır. Nanoteknoloji dünyası; üç atomlu ufak bir su molekülünden, hemoglobin gibi oksijen taşıyan çok daha büyük bir protein molekülüne yada daha da büyük DNA zincirine kadar çok geniş bir alanı kaplar.
Nanoteknoloji’nin birçok tanımı vardır. En güzel ve zarif tanım: “Atomsal düzeyde mühendislik”. Diğer tanımlarına ise Amerikan hükümeti raporlarından erişebilirsiniz. Burada önemli olan bir etki veya materyalin 100 nanometre civarında olmasıdır. Nanoteknoloji biraz da ilginç bir tartışma ortamı, mesela malzeme bilimciler nanoteknolojinin en çok kendileri ile ilgili olduğunu iddia ederler. Kimyacılar ve fizikçiler de bu tartışmaya katılırlar. Sonunda nanoteknoloji kralın paylaşılamayan kızı olur, çıkar.
Bilim tarihi uzun zamandır sürekli branşlaşmaya gitti, hatta Türkiye de çokça kullanılan bir söz vardır: “Her şeyden biraz bileceğine, bir şeyi tam bil” diye. Nanoteknoloji bu görüşü savunanları sanırım bayağı bir üzecektir. Çünkü bilimsel gelişmenin atomik boyut sınırlarına dayanması ile bir anlamda bilimler de ortak bir noktaya yaklaşmışlardır.
Artık canlıların sırrını çözmek için molekülleri ve bağ yapılarını bilmek, fizik kanunlarını uygulamak için kimyayı öğrenmek ve elektronik çipler imal etmek için hem kimya hem fizik bilmek, atomları anlamak için kuantum fiziğini idrak edebilmek gerekiyor. Sanki Nanoteknoloji, etrafında bilimlerin el ele tutuştuğu ve bu yardımlaşma ile büyüyen bir çocuk.
Genelde insanların yeni bir “oloji” ye karşı ilk soruları “bunun faydası ne?”, özellikle orta yaşlı memurların sorduğu “para kazandırıyor mu?”oluyor. Faraday’ın verdiği enfes bir cevap vardır, taşı gediğine koyar usta bilim adamı : “Peki yeni doğmuş bir bebeğin dünyaya faydası nedir?”
Nanoteknoloji hayatımızı gerçekten çok değiştirecek ve bilime bakış açımızı da…

NANOYAPININ ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
Nano ölçekli metaryeller külçe metaryellere göre daha farklı ve üstün nitelikli mekanik, elektrik, ısıl, optik ve kimyasal özelliklere sahip olduklarından son yılların en dikkat çekici çalışma alanlarını oluşturmaktadırlar.
  • Hacme göre yüksek yüzey-hacim oranına sahip olma (geniş ölçüde yüzey atomlarına sahip)
  • Yapı atomsal düzeye indirgendiğinden klasik fizik yerine kuantum etkiler işin içine giriyor.
  • Kuantum kuyusu gibi davranan nanoyapıların bant aralığı yapısı da değişiyor.
  • Külçe halinde oda sıcaklığında tepkimeye girmeyen altın 3-5 nm boyutlarında pek çok tepkimeyi tetikleyebiliyor.
KULLANIM ALANLARI NELERDİR?
Nano yapılar elektronik, optoelektronik, sensör, laser yapımı gibi bir çok alanda kullanılmaktadır. Bügün uygulama alanlarına bir kaç örnek verirsek,
  • Manyetikleştirilmiş nano katmanları en ufak değişiklikleri farkedecek şekilde bir chip içine integre ediliyor. Bu ufak yapı trafik sensörü olarak yalnızca uçak ve otomobilleri tanımakla kalmıyor, manyetik alanlarına bakarak tiplerini de belirliyebiliyor.
  • ‘Hypertermie’ ilacı adı verilen ve kanserle mücadelede kullanılan ilaç şimdiden klinik deneylerde yer alıyor. Bu ilaç yaklaşık 10 nm boyutlarında ve tümör dokusu tarafından içine çekilen küçük manyetik parçacıklardan ibaret. Dışarıya yerleştirilen manyetik alan ile kontrol ediliyor.
  • Bilim adamları biyolojik moleküllerle bir test tüpü içinde bilgisayar oluşturmayı başardılar. Bu 1mm'nin onda biri kadar olan su damlacığı içindeki 1 trilyon bilgisayarın aynı işlemi yapması anlamına geliyor.
  • Hücrelerle bağlantılı proteinlerin eser miktardaki izlerini saptayarak prostat kanserinin yayıldığı yeri işaretleyen silikondan nanokablolar yapıldı.
  • Külçe halinde oda sıcaklığında tepkimeye girmeyen altın 3-5 nm boyutlarında pek çok tepkimeyi tetikleyebiliyor.
Nanoyapılar bize sadece bugün için değil gelecek içinde umut veriyor. Özellikle tıp alanında büyük çığır açacağı düşünülüyor. Yapılacak nanorobotlar kan ile hastalıklı bölgelere ulaşacak ve gerekli işlemi gerçekleştirebilecek.
Ad:  nano3.JPG
Gösterim: 925
Boyut:  22.5 KB



ELDE EDİLEN NANOYAPILAR
Nano yapıların oluşturulmasında kullanılan teknikler ve bu tekniklerde kullanılan parametrelerin değişimi ile nanowire, nanorod, nanotetrapod, nanotube, nanobrush, nanoring, nanowhisker gibi pek çok farklı şekle sahip yapı elde etmek mümkündür.
Ayrıca elde edilmiş tek tip nano yapının bir kaç parametresinin değişimi ile boyutlar üzerinde oynama yapmayı olanaklı kılmaktadır.

Bu parametreler:
  • Hazırlanış şartları
  • Uygulama süresi
  • Hazırlanma basıncı
  • Kullanılan malzeme miktarı ve saflığı
  • Taşıyıcı gaz özellikleri
  • Sıcaklık
NANOTERAPOD ve ELDE EDİLİŞ YÖNTEMLERİ
Nanoyapılar fiziksel ve kimyasal olmak üzere iki yöntemle elde edilirler. Biz laboratuarımızda fiziksel yöntemlerden vapour liquid solid tekniğini kullanıyoruz.
Vapor Liquid Solid (VLS)
Basit ve ucuz bir teknik olduğu için en fazla kullanılan nanoyapı elde etme metodudur.
VLS üç basamak altında incelenir.
  • Çekirdeklenme
  • Çökelme
  • Biriktirme
Çekirdeklenme basamağında nano boyuttaki metal parçaçıklar alttaş üzerine yerleşir. (Alttaş ve kaynak metaryel tüp içine yerleştirilen alümina veya quartz tüp içinde yer alırlar.) Nano boyutta metal parçaçık yerleşimi için eutectic sıcaklık üzerinde çalışmak gerekir. Daha sonra tüp fırın merkezinden elde edilen kaynak metaryal buharı taşıyıcı gaz vasıtası ile tüp fırın içinde merkeze göre daha düşük sıcaklıktaki bölgeye yerleştirilmiş olan alttaş üzerine biriktirilirerek metalce yoğun bir ortam oluşturulur. Bu eutectic alaşım saturasyona (doyum) ulaştığında çökelme aşaması başlamış olur. Kaynak metaryel sıvı – katı ara yüzeyine doğru çökelir. Sıvı yüzeyde metal için yapışma katsayısı yüksek olduğundan birikme bu yüzey üzerinden sağlanır.
Son zamanlarda önemli gelişmeler kaydedilen nano teknolojiyle metrenin milyarda biri oranında suni parçalar üretmek mümkün. Bu teknoloji yardımıyla uzun süre solmayan boyalar, etkisini hızlı gösteren ve daha etkili ilaçlar veya daha uzağa gidebilen golf topları üretilebiliyor. Bu alanda, hükümetin de desteğiyle önemli gelişmeler kaydeden Tayvan, 2012'ye kadar 32 milyon dolarlık ürün üretecek. Böylece 350 milyar dolarlık Tayvan ekonomisinin yüzde 10'unu kaplayacak.
Tayvan bu sektörde Fransa ve Hindistan'ın önünde bulunsa da Çin ve Güney Kore gibi komşularının hala gerisinde. Tayvan'da bulunan fabrikaların çoğu üretim ucuzluğu nedeniyle 1980'lerin sonundan bu yana Çin'e göç ediyor. Bu durum karşısında, düşük teknoloji üretiminin Çin'e göç etmesine göz yuman ve bir yandan da strateji değişikliğine giden Tayvan artık daha çok araştırma ve geliştirmeye odaklanmış bulunuyor
Yüksek teknolojide yeni gelişen ''nanoteknoloji'' kolunda çığır açabilecek deneme, ABD'nin California-Papadena'daki Teknoloji Enstitüsü'nce (CTE) açıklandı.
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) en önemli kurumlarından biri olan Jet Propulsion Laboratory'nin (Jet Motorları Gelitirme Merkezi) de dahil olduğu California Teklonoji Enstitüsü'nden Paul Rothemund, ''Japon kağıt şekil sanatı olan origami yöntemlerini kullanarak yaşamın temel yapı taşı DNA zincirini katlayarak yeni işlevler geliştirme yollarını denediğini'' açıkladı.
Rothemund, bilim adamlarının, saçın 80 binde 1 büyüklüğünü anlatan, yani metrenin milyarda 1'i olan ''nano'' ölçüsünde çok küçük yeni cihazların origami yapımıyla başarılı olabileceklerini bildirdi. Rothemund, Nature Dergisi'ndeki yazısında, atom düzeyinde veya moleküler düzeyde inşa anlamına gelen nanoteknolojide, ''origamiye örnek olarak'' gülen yüz, üçgen, yıldız, Amerika kıtasınınn bakteriden daha küçük biçimini çizdiğini gösteriyor.
Nanoteknoloji, doğada işlediği gibi, fotosentez, kas hareketlerini örnek alıyor. Nanoteknoloji, kozmetik, bilgiyasar yongaları, kendini temizleyen pencereler ve kirlenmeyen kumaş yapımında halen kullanılıyor. Araştırmayı yürüten CTE uzmanı Rothemund, ''Biyologlar, kimyagerler nanoteknoloji origamisini yeni proteinlerle yeni maya yapılarını geliştirmede kullanabilirler'' dedi.
ABD'nin Wisconsin Eyaleti Üniversitesi (Madison) Öğretim Üyesi Dr. Lyooyd Smith, nanoteknoloji-DNA origamisi için, ''DNA zinciri merdiven parçalarının bilgisayarda yeni yapı iskelelerine dönüştürme işlemi çok ilgi çekici çalışma'' dedi. Origami-nanoteknoloji'nin öncüsü Rothemund, ''Bilim adamları için origamiyi DNA'da yeni yapılara dönüştürmek daha kolay'' dedi.

BAKINIZ
DNA Nanoteknolojisi
Tıpta Nanoteknoloji Kullanımı

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2019 18:28
ozti - avatarı
ozti
Ziyaretçi
7 Mayıs 2006       Mesaj #2
ozti - avatarı
Ziyaretçi
Bilkent Üniversitesinde Nanolitografi Tekniği ile Dünyanın En Küçük Türk Bayrağı Çizildi.
Bilkent Üniversitesi Fen Fakültesi, Fizik Bölümü ve DPT destekli Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezinde, Taramalı Uç Mikrokopisi(TUM) Grubundaki doktora öğrencileri dünyanın en küçük Türk Bayrağını çizdiler
Sponsorlu Bağlantılar
Dr. Ahmet Oral liderliğinde, Münir Dede, Özgür Karcı, Özge Girişen, Hülya Ayan, Mehrdad Atabak ve Sevil Özer'den oluşan araştırma grubu daha ikinci denemelerinde çizgileri 100 nanometre genişliğinde ve 2 nanometre yüksekliğinde olan dünyanın en küçük Nano-Türk Bayrağını çizmeyi başardılar. Araştırma görevlileri, silikon bir çipi tuval olarak kullanarak, yüzeyi kendi geliştirdikleri çok hassas mikroskop ile tararken, atomik düzeyde sivriltilmiş bir iğneden voltaj darbeleri gönderip, silikon yonganın oksitlenmesini sağladılar.

Nano-Bayrağın yüksekliği yaklaşık olarak 10 atomik tabaka silikon oksitten oluşmaktadır. Karşılıştırma yapmak istersek bir insanın saç teli yaklaşık olarak 50 mikron (µm) ya da 50,000 nm kalınlığındadır. TUM Grubu bu işlem için yine kendilerinin Bilkent'te geliştirdiği Atomik Kuvvet Mikroskobunu kullandılar. Bu grup tarafından geliştirilen mikroskoplar Türkiye'deki ilk Nanoteknoloji şirketleri olan Nanomanyetik ve NanoSis tarafından dünyanın dört bir yanına ihraç edilmektedir.

100% Türkiye'de geliştirilen ve üretilen bu mikroskoplar MIT, Oxford gibi dünyanın en iyi üniversitelerine ve Seagate Technology ve Los Alamos National Laboratuvarı gibi dünyanın lider araştırma laboratuvarlarına satılmıştır. TUM grubunun temelleri Bilkent Üniversitesinin ilk zamanlarına kadar uzamaktadır, 1989'da TUM grubu Türkiye'nin ilk Taramalı Uç Mikroskoplarını, Fizik Bölümü'ndeki master tezlerinde geliştirmiştir. Araştırma Görevlileri, çalışmalarını çok hassas, küçük ve hızlı nanosensörler ve nanoaygıtlar geliştirmek üzere yoğunlaştırmışlar. Bu teknik ile üretilecek olan nano aygıtlar ve sensörler ile, DNA analizi yapabilecek, biyolojik terörist saldırı vs. tespit edebilecek olan biyosensör sistemleri; bilgisayar disklerinin kapasitesini çok daha artırabilecek manyetik mikroskoplar yapılabilecektir.

Avrupa Birliği tarafından da desteklenen grup, bu yöntemi geliştirerek atomlarla ve molekülerle futbol oynayabileceklerini ve atomlar ile moleküller arasındaki çok küçük kuvvetleri bile ölçebileceklerini ifade etmektedirler.
Kaynak tubitak

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2019 17:50
ozti - avatarı
ozti
Ziyaretçi
16 Mayıs 2006       Mesaj #3
ozti - avatarı
Ziyaretçi

Saniyede 70 trilyon işlem yapan bilgisayar

Saniyede 70 trilyon işlem yapabilecek olan bilgisayarın, büyük bir potansiyel vaat eden nanoteknoloji alanındaki çalışmaları hızlandıracağı söyleniyor.
ABD'nin en eski teknoloji üniversitesi olan Resselaer Politeknik Enstitüsü (RPE), ortak bir girişimle bir "süper bilgisayar" üretmek için kolları sıvadı. "Mavi Gen" olarak adlandırılan bilgisayarın üretilmesi için toplam 100 milyon dolarlık bir yatırım yapılacak. Saniyede 70 trilyon işlem yapabilecek olan bilgisayarın, büyük bir potansiyel vaat eden nanoteknoloji alanındaki çalışmaları hızlandıracağı söyleniyor. Maddelerin yapıtaşlarıyla oynayarak yeni moleküller üretme prensibine dayanan nanoteknoloji "geleceğin teknolojilerinin kaynağı" olarak tanımlanıyor.

Sanayi ve üniversite bir arada


Çarşamba günü, RPE'den yapılan bir açıklamada, bu projenin sanayi ve üniversiteyi bir araya getirdiği belirtildi ve nanoteknoloji çalışmaları simülasyonlarının bu bilgisayarla gerçekleştirileceği söylendi. Böylelikle nano düzeyde yapılacak olan çalışmaların da maliyeti düşürülmüş olacak. "Bilgisayarların beyni" olarak tanımlanan mikro işlemcilerin geliştirilmesine de yardımcı olacağı söylenen Mavi Gen için IBM İkinci Başkanı John Kelly III, "Mikro işlemci teknolojileri artık limit noktasına yaklaşıyor. Yakın bir gelecekte yeni çözümler geliştirmezsek bilgisayarların hızını artırmaya devam edemeyeceğiz. Mavi Gen bu konuda bize çok yardımcı olacak" dedi. Süper bilgisayar Mavi Gen, tamamlandığında dünyada bir üniversitenin sahip olduğu en güçlü bilgisayar olacak.
New York eyaleti senatörü Joseph L. Bruno da düzenlenen basın toplantısında yapılan 100 milyon dolarlık yatırımın bölgede yüksek teknoloji alanında iş imkânı yaratacağını vurguladı. Özellikle bilişim ve yüksek teknoloji sektörlerinden birçok şirketin bu proje sayesinde New York'a taşınmayı hedeflediğini belirten Bruno, "İlk aşamada 300 ila 500 kişi için yüksek teknoloji alanında iş fırsatı doğacak" dedi.

Mavi Gen'in bakımı da kolay


Normalde süper bilgisayarlar birkaç basketbol sahası büyüklüğünde oluyor ve çok ciddi bakım maliyetlerini de beraberinde getiriyor. RPE'de kurulacak olan Mavi Gen ise sadece 250 metrekarelik bir odada çalışacak. Bu da bilgisayarın bakımını kolaylaştıracak. Çalışmaya başladığında dünyanın dördüncü en büyük süper bilgisayarı haline gelecek olan Mavi Gen'in yanına yakın bir gelecekte iki süper bilgisayarın daha eklenmesi planlanıyor. Dünyanın en büyük süper bilgisayarı ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki Livermore Ulusal Laboratuarı’nda bulunuyor. Bu bilgisayar saniyede 367 trilyon işlem gerçekleştirebiliyor. RPE'de kurulacak olan süper bilgisayar ise saniyede 70 trilyon işlem yapacak. Bu da bir hesap makinesinin 60 milyon yılda yapacağı işlemlerin bir saniyede bitirilmesi anlamına geliyor.
haber7
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2019 17:51
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
29 Eylül 2006       Mesaj #4
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
"Küçük" teknolojinin büyük vaatleri. Bazıları çoktan hizmetinize sunuldu bile.
Tsunami açık denizde fark edilemez: dalga boyu geniş, ama yüksekliği fazla olmayan bu dalganın gücü ancak kıyıya ulaşıp kırıldığında anlaşılır. Teknolojik devrimler de aynı gizlilik içinde ilerler. Dalgayı okyanusu aşarken saptamak ustalık ister. İşte bu nedenle, yaklaşan bu dalganın farkında olan çok az sayıda insan var.
Nanoteknoloji yirmi yıldır var olsa da, ilk uygulama dalgası henüz yeni kırılmaya başladı. Bu gerçekleştiğinde bilgisayar devrimi küçük bir değişim gibi kalacak. Ve bu teknoloji, pillerden pantolonlara hatta kanser tedavisinde kullanılan yöntemlere kadar her şeyi etkileyecek.
Nanoteknolojiyle ilgili temelde bilinmesi gereken, küçük olduğu. Çok, ama çok küçük. Nano –Yunanca "cüce" anlamındaki önek– bir metrenin milyarda biri olan nanometre için kullanılan kısaltma. Bu öylesine küçük bir uzunluk birimi ki, görüp dokunabildiğimiz nesneler dünyasındaki herhangi bir şeyle karşılaştırmaya çalışmak saçma oluyor. Örneğin, bu cümledeki virgül yaklaşık 500.000 nanometreye yayılıyor. Diğer bir deyişle bir kişinin tıraş bıçağını yüze götüreceği sürede sakalının uzama miktarı bir nanometre.

Nanoteknoloji önemli çünkü bildiğimiz malzemeler, nano ölçekte tuhaf özellikler sergiliyor. Örneğin, alüminyum folyoyu küçük şeritler halinde parçaladığınızda –ancak mikroskopla görülebilecek kadar küçük parçalara ayırsanız dahi– hâlâ alüminyumun fiziksel özelliklerine sahip olacaktır. Ama parçalamayı sürdürürseniz, belirli bir noktadan sonra –alüminyum için 20 ila 30 nanometre– parçalar patlayabilir. Her malzeme, nano ölçekte bu tür yararlı özellikler sergilemeyebilir (roket yakıtına nano–alüminyum eklemekten söz ediliyor). Ama bazılarının bu özellikleri sergiliyor olması bir avantaj. Uzmanlar, bunları kullanarak, elektrik ileten plastik ve demirin paslanmasını engelleyen kaplama malzemeleri gibi çeşitli malzemeler üretebiliyor: Bu, kediyi çok çok küçültüp bir anda köpeğe dönüştürmeye benziyor.
Yazı: Jennifer Kahn
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2019 17:59
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
16 Ekim 2006       Mesaj #5
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )

Nano Teknoloji


Yıllar önce bir odayı tek başlarına dolduran bilgisayarlar, önce masa üstlerimize, ardından dizüstlerine, şimdilerde de cebimize girecek kadar küçüldüler. Mikron boyutlarında hayatımıza giren gelişmelerse sadece bilgi işlemle sınırlı kalmıyor. Tarımdan tıbba, mikro mekanikten yongalara dek hemen her alanda nano teknolojinin günlük hayatımıza neler katacağını araştırdık.
Hemen her gün mikron boyutlarında yaşanan gelişmeler sadece masaüstü ya da diz üstü sistemler için geçerli olmaktan çıktı.Bilgi işlemci arenasındaki yarışta hayati önem taşıyan nano teknoloji, artık hayatımızın her noktasında kendini gösteriyor. Tarım, biyoloji, mekanik, elektronik, tıp ve kimya alanlarında uygulanan yeni yöntemlerde de, nano teknolojinin nimetlerinden faydalanılıyor.Bu sayede geliştirilen yeni ürün, hizmet ve yöntemler, günlük hayatımıza girmeye hazırlanıyor. Geçmişine baktığımızda ‘taze’ olarak nitelendirebileceğimiz nano teknoloji üzerine yapılan çalışmalara artarken, ciddi firma ve akademik kurumların bu alana yaptığı yatırımlar milyar dolarlara ulaşmış durumda. Hal böyleyken nano teknolojinin getirilerinin somut örneklere dönüşmesi ise çok şaşırtıcı değil. Şimdi, bilim kurgudan gerçeğe dönüşen yeniliklerin hayatımıza neler getirdiğine göz atalım…
Ad:  nanot1.JPG
Gösterim: 688
Boyut:  72.4 KB
Her geçen gün hızla ilerleyen teknolojinin sokaktaki insana yaşayan yüzü öncelikle cihaz boyutlarında yaşanan hızlı küçülme. Hepimizin bildiği gibi ilk bilgisayar bir oda kadar büyüktü ve yaptıkları işlemi ve hızlarını bugünkü modellerle kıyaslamak bile şu an için çok anlamsız bir davranış olarak değerlendirilebilir. Günümüzde çok güçlü bir bilgisayarın bir saat büyüklüğünde olabileceğini ve günlerce şarj edilmeden çalışabileceğini duyduğumuzda ‘neden olmasın’ diyebiliyoruz.Bundan 15 yıl önce ise 10MHz hızındaki işlemciler kullanıyorduk. Bugünse 2GHz ‘lik bir işlemci için ise ‘idare eder’ dediğimiz bile oluyor. 15 yıl sonraysa ‘Vay be,o zamanlar 2GHz ‘lik işlemciler kullanırdık’ diyerek kendi kendimize güleceğiz.

Değişim sınırlarına artık daha yakınız


Bir oda büyüklüğündeki bir bilgisayarın cebimize sığacak boyutlara getirilmesi elbette zor.Ama bu aşamadan sonra işlerin daha da zorlaştığı kesin.Çünkü bileşenlerdeki küçültme devam ettiği sürece farklı teknolojilerin kullanılması gerekiyor.Bir üretim teknolojisinin sınır noktasına ulaşıldığında daha başarılı yeni bir teknolojinin hazır olması gerekiyor. Tahmin edebileceğiniz gibi her yeni teknoloji yeni bir yatırım ve öğrenme - alışma süreci gerektiriyor.
Büyük gelişim,ne çok basit bir noktadan; elektrik akımının var ve yok olmasından (0 ve 1) başlamış olan bilgisayarlarda, birçok ince ayağı bulunan devre elemanları yani yongalar kullanılıyor. Silikondan üretilen yongaların içine ancak mikroskopla incelenebilecek kadar küçük olan birçok transistorlar birkaç mm² ‘lik alana sığdırılmak zorundadır. Bugün bilgisayarlarımızda kullandığımız bir yongayı eski tip transistorlarla baskılı devre (PCB) üzerine dizmek istersel bir ev veya bina büyüklüğünde bir PC sahibi olmamız normaldir. Tabii böyle dev bir bilgisayarın PCB üzerindeki düzgün sinyal trafiğini ve yeterli elektrik akımını sağlaması gerçek bir başarı olacaktır. Kısaca eski teknolojiyle şu anki PC ‘lerimizin geldiği seviyeyi yakalamak mümkün değil.

Karşılaşılan sorunlar


Daha hızlı yongaların oluşturulmasında yaşanan en büyük engel devre elemanlarının üzerinde bulunan akıma olan direnci ve bunu oluşturduğu yüksek ısı.Mikron düzeyinde bir araya getirilmiş milyonlarca transistor öngörülen ısının üzerine çıkarak hatalara veya yonganın zarar görmesine neden olabiliyor.
‘Electromgration’ adı verilen bu olayın yonganın zarar görmesine neden oluyor. ‘Electromigration’ metal atomlarının ince tabakalara bölünmüş yonganın yapısında yer değiştirmesiyle meydana geliyor. Böyle bir durumla karşılaşmak istemiyorsanız overclock (hızaşırtma) yapmaktan kaçınmalısınız.Diğer bir sorunsa giderek gelişen yonga oluşturma teknolojilerinin yongalarda daha küçük devre elemanlarının bulunabilmesini sağlaması. Fakat bu küçülmenin bir sınır var. Yeni teknolojiler bu sınırı giderek zorlasa da bu minik transistor ler birkaç tane molekülden oluşan bir hale gelince transistor görevini gerçekleştiremeyecek.
Yonga oluşturmada kullanılan yeni teknolojiler ve materyaller her yıl ‘en fazla şu kadar küçülebilirler’ tahmininde değişikliğe neden oluyor. Şu an geleceğin silikon yongaları filanca mikron teknolojisiyle üretilir denirse bile bu açıklama çok geçmeden değiştirilmek zorunda. Fakat yonga üreticisi firmaların mevcut teknolojilerini hesaba katarak yaptıkları üretim planları gelecek vaat ediyor.Büyük yonga üreticisi firmalar mevcut yonga basım tekniklerinin sınırlarını iyi bildiklerinden yonga oluşturma teknolojileri üzerinde çalışıyorlar. Bu teknolojiler ne kadar ileriyse o kadar çok transistoru yonga paketine sığdırabilmek mümkün oluyor. Ayrıca bu yongalar daha az güç harcıyor ve daha az ısınıyor. Doğal olarak bu özellikteki yongaları yüksek frekansta çalıştırarak işlem performansını da artırıyorsunuz. Ayrıca yongaların tasarımı, işlemcilerin ısı üretme ve yüksek saat hızlarında tutarlı çalışabilmelerini etkiliyor. Yonga üretiminde kullanılan yöntem aynı tasarıma sahip iki yongadan birinin diğerine göre daha hızlı olabilmesini sağlıyor.Daha küçük transistorlara sahip yongalar (mesela işlemciler), ürettiği ısıyı daha iyi dağıtabiliyorlar. Küçük transistorlara sahip yongalar daha düşük voltaj ve yüksek frekansla nispeten yüksek işlem döngülerine ulaşabiliyor.
Ad:  nanot2.JPG
Gösterim: 989
Boyut:  102.9 KB

Alternatif yonga üretimi teknikleri


Yongalara bakır bağlantıların kullanımı alüminyuma göre daha iyi sonuç vererek sınırların biraz daha zorlanabilmesini sağlıyor.Önderliğini IBM firmasının yaptığı yalıtımlı silikon SOI (Silicon On Insulation) uygulaması yongalara %20 gibi olası bir performans artışını getiriyor.Mevcut yonga basım sistemlerinin değiştirmeden SOI ’nin sağlayacağı ek performans yonga üreticilerinin dikkatini çekti.
Diğer yandan Intel ‘in Moore Yasası ‘nı devam ettirmek ve başka alanlara yaymak için yeni silikon teknolojileri ve malzemeler üzerinde gerçekleştirdiği araştırma ve geliştirme çalışmaları arasında; Aşırı Morötesi Litografisi (Extreme Ultraviolet lithography), gerilmeli silikon (strained silicon) yeni transistor dielektrik teknolojileri gibi yenilikler bulunuyor. Intel ‘in gelecek on yılın ikinci yarısında üretmeyi planladığı yüksek hızlı Terahetz transistorlar üzerindeki araştırma projeleri, yüksek performanslı , düzlemsel olmayan, üç geçetli deneysel CMOS transistorlar üzerine odaklanmış durumda. Bu tür bir farklı transistor yapısı ile mevcut düzlemsel tasarım yapısı ile mevcut düzlemsel tasarım yerine üç boyutlu bir mimari kullanılması, transistor geçitlerini yüzey alanını arttıracak. Bu da performansı yükselterek yüksek hızlı işlemcilerin yapılmasına olanak tanıyacak. Üretim tekniklerinin değişmesine rağmen gerçekleştirilmesi gereken transistor boyutlarının mümkün olduğunca küçültülmesi.

Nedir Moore Yasası?


1965 yılında Intel'in kurucularından olan Gordon Moore'un ortaya attığı Moore yasasına göre işlemcilerdeki transistor sayısı 18 ayda bir ikiye katlanır. Moore, bu yasanın sonraki on yıl boyunca geçerliliğini koruyacağını tahmin etmişti ama Intel bu yasayı günümüze kadar çiğnemeden devam ettirmeyi başardı.

Atomlar ve nano teknoloji


Doğanın temel taşını oluşturan atomların gözle görülemeyecek kadar küçük olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu atomların dizilişleri sonucunda farklı tür malzemeler meydana gelmekte. Örneğin, eğer kömür atomlarının sıralanışı değiştirilebilseydi elmas bile elde edilebilirdi.Günümüzde moleküler düzeyde üretim yöntemleri açısından çok da ileri bir durumda olmadığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.Günlük yaşamın çoğu alanında yapabildiğimiz işlemler, öğütme, ezme ve ısıtma gibi yöntemlerle maddeleri şekillendirmek.
Georgia Tech Üniversitesi profesörlerinden Ralph C. Merkle ‘in günümüzdeki işleme teknolojisi ile çok güzel bir benzetmesi var:
“Şu anda gerçekleştirebildiğimiz işlemler, elerinde boks eldivenleri olan bir kişinin lego oyuncaklar ile bir şeyler yapmasına benzetilebilir.Bu küçük lego parçalarının kullanarak bir şeyler yapabilirsiniz, ama yaptıklarınız oldukça kaba bir halde olur.Halbuki bu parçaları hassas bir şekilde bir araya getirebilirsek çok daha hızlı bir biçimde daha hassas ürünler ortaya çıkabiliriz. İşte bu noktada nano teknoloji devreye giriyor.Nano teknoloji sayesinde bu eldivenleri çıkarma imkanına sahip olacağız.Doğanın temel taşlarını oluşturan atomları ucuz bir biçimde ve kolayca düzenleyebileceğiz. Bu şekilde üretilen ürünler daha dayanıklı, daha hafif ve daha hassa özelliklerle donatılmış olacak.”


Nano teknoloji nedir?


Nano teknoloji, atomların tek tek kullanılarak, yalnızca çalışabilen değil, iş gören, makro, dünyada olmayan niteliklere sahip aygıtların üretilmesi ve kullanılmasını amaçlayan bir alan.Türkçe ‘ye ‘moleküler üretim’ diye çevrilebilecek nano teknoloji kavramı, son yıllarda çokça adından söz ettirmekte. Bir nanometre, milimetrenin milyonda biri. Bir başka ifadeyle, insan saçının çapının yüzde binde biri nanometreye denk geliyor.Nano değeri, maddenin atomdan önceki son basamağını gösteriyor. Nanometre terimi, antik Yunanca ‘da ‘cüce’ anlamına gelen ‘nano’ kökünden geliyor.Nano teknolojinin bir başka tanımıysa, üretilmek istenen maddenin, atomlarından başlayarak yapılması. Kavramı ilk defa dile getiren Amerika Birleşik Devlerin ‘den Eric Drexler ‘dir.Nano teknoloji üzerine yoğunlaşan Foresight Enstitüsü ‘nin kurucusu plan Drexler, ünlü MIT laboratuarındaki eğitimi sırasında, biyolojik sistemlerden esinlenerek, moleküler makineler yapılabileceğini önermiş, nano teknoloji kavramını ortaya atan kişi olmuştur.
Ad:  nanot3.JPG
Gösterim: 910
Boyut:  36.3 KB
Nano teknolojinin hedefleri
• Uygun atomları ya da molekülleri doğru biçimde bir araya getirerek istenen yapıyı oluşturmak.
• Yapı bölümlerinin kontrollü biçimde kendi kendilerinin kopyalamalarını ve büyümelerini sağlamak.
• Moore Yasası ile öngörülmüş ve gerçekleşmiş olandan çok daha hızlı bir gelişme sağlamak(Moore Yasası üzerinde diretmelerinin sebebi ne anlamadım)
• Canlı yapılara cansız yapılanların bir arada işlev görmesini sağlamak.

Büyük devletler savunma sanayinin gelişmesi adında bu çalışmalara yüz milyonlarca dolar aktarıyor. Nano tabanlı projeler arasında bir hafta uykusuz kalabilmesine rağmen yüksek performansından hiç bir şey kaybetmeyen süper askerler, insansız uçabilen ve arıza yaptığında kendini tamir edebilen uçaklar gibi çalışmalar bulunuyor.

Nano teknolojiye 8.6 milyar dolar


ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, Çin, Avustralya, Rusya ve hatta Singapur ile Tayvan gibi ülkeler , nano teknoloji konusunda sürekli olarak çalışıyor. Pazar araştırma şirketi Lux Research ‘ün yayınladığı rapora göre, özel şirketler ve üniversiteler 2004 yılı boyunca nano teknoloji araştırmalarına 8.6 milyar dolar ödenek aktaracak. Bu rakamın şimdiye kadar sektörde akan en yüksek rakam olduğu belirtiliyor.Aralarında General Electric ve Intel gibi devlerin de bulunduğu 1500 şirket, nano teknoloji adına giderek artan oranlarda yatırım yapıyor.Yapılan araştırmalar, 2004 yılında hükümetlerin nano teknolojiye daha fazla para ayırdığını ve bunun bu anlamdaki son yıl olacağını gösteriyor.
Bu yıl (2004) harcanacağı öngörülen 8.6 milyar doların yaklaşık 4.6 milyar doları hükümetlere bağlı kurumlar tarafından karşılanacak. ABD hükümeti 1.6 milyar dolar ile nano teknolojiye en çok kaynak ayıran devlet.
Asya ülkelerinin tümünün toplam nano teknoloji bütçesi ise 1.6 milyar dolar.Avrupa ülkelerinin ise 1.3 milyar dolarda kaldığı biliniyor. Teknoloji uzmanları, Avrupa ekonomilerinin nano teknoloji konusunda ABD ve Asya ‘yı yakalayabilmesi için yılda en az 6 milyar Euro yatırım yapılması gerektiği dile getiriyor.
Tahminlere göre 2015 yılında toplam nano teknoloji pazarı 1 trilyon dolara ulaşacak.Hal böyle olunca üniversiteler, firmalar ve yatırımcılar teknoloji patentleri almak için büyük uğraş içindeler. Sadece 2003 yılında dünya genelinde 8 binin üzerinde nano teknoloji patenti alındı.En çok patent alan firmalarsa IBM, Canon, Micron ve 3M şirketleri.

Ülkemizdeki durum


Ülkemizde sadece Gebze İleri teknoloji Enstitüsü, Sabancı, Bilkent, ODTÜ ve ITÜ ‘de küçük çaplı çalışmalar var. Nano teknoloji çağı için ülkede 77 üniversitenin birlikte çalışması şart.Nano teknolojinin açıklanması ve herkesin öneminin kavraması gerekiyor. Özellikle üniversitelerde ilgili bölümler açılmalı ve gençlerin dikkati çekilmeli. Trboloji alanında bir deha olarak kabul edilen bilim adamı Prof. Dr. Ali Erdemir nano teknoloji kullanarak geliştirdiği yapay elmas özelliği taşıyan buluşuyla Nobeli R&D ödülünü üçüncü kez kazandı. Prof. Erdemir ‘e ödül kazandıran yeni buluşu, karbür temelli malzemelerin nano yapılı, bütünleştirilmiş bir karbon tabakasına dönüştürülmesiyle ilgili. Sayısız cihazda kullanılabileceği belirtilen karbon teknolojisi ile karbon gazların büyüklüğü 5-10 nanometre boyutuna kadar indirilebiliyor. Prof. Erdemir ’in geliştirdiği nano özellikli karbon elmas tabakada sürtünme katsayısı çok düşük: bunun yanında ısıya dayanıklılığı ise son derece yüksek. Her iki özellik de beklentileri karşılayacak kadar güzel bir başlangıç. 1977 yılında İTÜ Metalürji bölümünden mezun olan ve 1987 yılından beri de ABD ‘de Chicago kenti yakınlarında bulunan Argon laboratuarında araştırmalarını sürdüren Prof. Erdemir, geliştirdiği maddenin ,suni bir elmas gibi düşünülebileceği ve aynen gerçek elmasın özelliğine sahip olduğunu kaydediyor. Geliştirilen bu teknik ile kesici ve delici aletlerin uçları ısıya çok dayanıklı bir hale getirilebilecek. Diğer yandan uzay araçlarında kullanılan birçok cihazda uzun ömürlü olabilecek.

Diğer alternatif uygulamalar


Çok hafif ve dayanıklı olacak nano materyaller yapılacak araba, uçak, ve uzat araçları ile çok az enerji tüketimi ile daha uzun ve güvenli yolculuklar yapılabilecek. Ayrıca doğada mevcut birçok teknoloji hayata geçirilebilecek. Lotus çiçeği yaprağının hiç ıslanmaması ve kirlenmemesi özelliğini bu şekilde aydınlatmak mümkün olabilir. Çözüm bulunduktan sonra kirlenmeye ıslanmaya kaşıklar, çatallar, elbiseler üretilebilecek. Diğer yandan sağlık alanına yönelik olarak yapılacak akıllı nano robotlar, hastalığı teşhisini koymada önemli görevler üstlenecek ve gerektiğinde hastalıklı bölgelere ilaç vererek tedavi gücünü arttıracaklar. Ayrıca, otomotiv sektörünün en önemli sorunlarından biri olan araçların üzerindeki boyaların çizilmesi ve kaportaların aşınması sorunu da nano teknoloji sayesinde çözülecek.
Nano teknoloji ile işlenmiş gümüş, bakterilerin üremesini engelleyebiliyor yada yaşamlarını zorlaştırıyor.Nano gümüş olarak adlandırılan işlem bir aşı görevi üstleniyor. Nano gümüş kaplanan yüzeyler bakterilere geçit vermiyor.Asıl uygulama alanları, bakterisiz ve mikropsuz ortamların yaratılması gereken ortamlar.Özellikle hastaneler ve mutfaklar için oldukça faydalı olacak bir buluş.

Kendi kendini temizleyen pencere


Pimapen, kendi kendini temizleyen, bir başka değişiyle hiç kirlenmeyen bir pencere modeli üretmek için kolları sıvamış durumda. Bu tip ürünler, yurt dışındaki teknoloji fuarlarında yeni yeni tanıtılıyor. Pimapen ‘in 20. yılı dolayısı ile düzenlenen basın toplantısında tanıtılan bu proje de nano teknolojiye dayanıyor. Firma bu amaca yönelik laboratuar çalışmalarını sürdürüyor. Başka bir ilginç uygulama ise şöyle: Külçe altın oda sıcaklığında tepkimeye girmemesine rağmen 3-5 nanometre boyutlarına getirildiğinde pek çok tepkimeyi tetikleyebiliyor. Nano altınların özelliğini fark eden bir Japon firması koku yok ediciler geliştirmiş. Bu koku yok ediciler tuvaletler için biçilmiş kaftan. Bir iki nanometre çapında, kamış biçimli, moleküler olan karbon nano tüpler, biçimlerine bağlı olarak elektriği metal yada yarı iletken özellikte taşıyorlar.
Nano teknolojik çalışmalara güzel bir örnek olarak Israilli bilim adamlarının projesi verilebilir. Israilli bilim adamları biyolojik molekülleri bir test tüpü içinde bir bilgisayar oluşturmayı başardılar. Bu çalışma, bir milimetrenin onda biri hacmindeki su damlacığı içinde 1 trilyon bilgisayarın bir arada bulunarak aynı anda işlem yapmaları anlamına geliyor. Bu araştırmanın ileride insan, hayvan ve bitki bedenindeki biyokimyasal ortamla etkileşerek önemli biyolojik ve farmakolojik uygulamalara olanak sağlayacak bilgisayarların geliştirilmesine yol açabileceği ortada.

Sağlık alanında amaçlanan gelişmeler


Nano teknolojilerinin sağlık alanında da önemli gelişmelere yol açacağı belirtiliyor. Gelişmelerin özellikle kanser tedavisinde yeni açılımlar yaratacağı düşünülüyor. Yakın bir zamanda, kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerinin ortadan kalkacağını söylemek yanlış olmaz. Hayal edilenlerse şaşırtıcı: Nano konteynırlar ile ilaçları vücudumuzun istenilen bir bölümüne güvenli bir şekilde ulaştırabileceğiz. Nano robotlar ile hücrelerimizi onarıp, vücudun bağışıklık sistemini kontrol altında tutabileceğiz. Kemik içi protezler de bu teknoloji kullanılarak yapılacak. Kanser vakalarında kullanılan ilaçlar, kanserli hücrelere ulaşamadan etkisini yitiriyor. Ama nano partikülleri bu konuda daha ısrarcı; kanserli hücrelerin büyümesini önlüyor ve onları yok ediyor. Ayrıca ameliyatlarda kullanılan aletlerin geliştirilmesinden kimya ve elektronik alanındaki gelişmelere kadar nano teknolojinin kullanım alnı çok geniş. Vücuda gönderilecek programlanabilir makinelerin kullanımları çok geniş olabilir. Hatta vücuda ek bir bağışıklık sistemi de kazandırabilirler. Hedef hücrelerin özellikleri programlandığında, mesela grip virüslerine saldırabilirler ve bünye hastalanmadan virüs istilasını durdurabilir. Aynı zamanda vücuttaki her bulguyu rapor edip doktorluk da yapabilirler.

Tarım ve gıda bilimlerindeki beklentiler


Tarım ürünlerimiz yemek masamıza gelmeden önce birçok çevresel etli altında kalmakta. Diğer yandan yetiştiricilerin ekim, sulama, gübreleme gibi işlemleri yaparken en doğru kararları vermeleri oldukça önemlidir. Bu ürünlerin kötü hava koşullarına, yabani hayvanlara, otlara ve böceklere karşı zaman kaybetmeden korunması gerekiyor. Tarladaki ürünlerin her gün takibi ve kontrolü sayesinde kritik sağlık problemlerinin önüne geçilebilir.
Görüldüğü gibi nano teknolojinin hayatımıza kazandıracağı çok sayıda nimet bulunuyor. Bunların hepsinin kısa sürede gerçekleşmesini elbette bekleyemeyiz. Diğer yandan geliştirme işlemci süresince çalışmaların iyi biçimde kontrol edilmesi ve adımların planlı şekilde atılması şart. Ünlü bilim kurgu yazarı Michael Crichton ‘ın Prey (Türkçe sürümündeki adı Av) adlı romanındaki ana tema nano teknoloji. Kitapta nano teknolojinin geliştirilmesi sonucunda yaşanabilecek aksilikler kaleme alınmış ve kontrol dışına çıkan çalışmalar sonucunda robotların hızla çoğalarak insanlığa karşı bir tehdit oluşturabileceği anlatılıyor.
İnsanlık tarihi de gelecekte ortaya çıkacak tehlikeleri anlatanlarda dolu. Bu konudaki en çarpıcı örnek Unabomber. Gerçek ismi Theodore Kaczynski olan Unabomber, 17 yıl boyunca üniversitelerde bilgisayar ve genetik konularında araştırma yapan bilim adamlarına öncelikli olmak üzere, çeşitli kişilere bombalı paketler gönderip sonunda teknolojik ilerlemenin insanlığı mahvedeceğin anlatan bir manifestoyu New York Times ve diğer önemli yayın organlarında bomba tehdidi ile yayınlatmış biri. Elbette bu görüşte başka kimselerde var. Ama görünen o ki ilerleme her zaman devam etmekte ve bu böyle sürecektir.
Ad:  nanot4.JPG
Gösterim: 968
Boyut:  87.2 KB

Nanobilgisayarlara yönelik önemli gelişmeler var


Science dergisinde yayımlanan iki makale, nanobilgisayarlar konusundaki gelişmeler için bir umut ışığı oldu. Yapılan araştırmalar, moleküler ölçekli elektronik uygulamarı ilk kez ‘parça’ düzeyinde çıkarıp, çalışabilen ‘devre’ düzeyine taşıyor. Ama 1 trilyon devreyi 1 cm² alana sığdırıp bağlantılarını geliştirmek, çalışırken moleküler yapılarının değişmesinin önlemek, bütün bunları hızlı ve ucuz bir biçimde yapmak pek de kolay görünmüyor. Silikon çok küçük boyutlarda detektörler yapmak için ideal, ama umut verici bir madde daha var: Karbon nanotüpler. 1991 ‘de, bir Japon araştırmacı tarafından tesadüfen keşfedilen nanotüpler, içi boş silindir halinde sarılmış karbon atomu yaprakları. Çelikten 10 kat güçlü, 6 kez hafif olan nanotüpler, köprü, uçak ve uzay asansörü yapmaya çok uygun. Tek sorun, laboratuar kaynaklı en uzun nanotüpün 10 milimetre boyunda olması. Nanotüp yataklar ise hemen hiç sürtünüp aşınmıyor, çünkü karbonun bütün kimyasal bağları kullanılıyor.

Kuantum bilgisayarları neleri değiştirebilir?


Silikon bilgisayarlara alternatif arama çabasında ‘Josephson bitişimleri’ ve ‘Optik anahtarlar’ gibi bazı teknolojiler işlem gücü konusunda büyük gelişmeler vaat ettiler; gakat teknik engeller bu teknolojilerin sadece teoride kalmasıyla sonuçlandı. Günümüzde bilim adamları Kuantum mekaniği esaslarına göre çalışan, bilgisayarlar üzerinde çalışıyorlar. Kuantum bilgisayarlar silikon bilgisayarlara göre bir takım potansiyel üstünlüklere sahip olsa da, herhangi bir teknolojiyi geliştirmek için geçen zaman, azımsanmayacak kadar çok. Elektron tüplerden günümüz yongalarına ulaşmak ne kadar zaman aldıysa, belki çok daha fazlası Kuantum bilgisayarların kullanılır hale gelmesi için harcanacak. Kuantum bilgisayarları silikon bilgisayarlara rakip olabilir biçimde bir düşünce şu an için epey uzak bir tahmin. Ama Kloroform içindeki hidrojen ve klor atomlarının bizim için hesap yapması oldukça fantastik bir düşünce olsa da, bu mümkün. Kuantum bilgisayarlarında şu an mümkün olan en basit algoritmo gerçekleşebiliyor. Kuantum bilgisayarlarının ticari ve bilimsel amaçlarla var olması içinse uzunca bir süre beklememiz gerekebilir.

Bit’lerden Qubit’lere


Kuantum bilgisayarlarında günümüzdeki bilgisayarların çalışma prensibi olan bit, yani 0 ve 1 kullanılıyor. Fakat bir farkla ‘Qubits’ olarak bilinen bit Kuantum teorisine eş zamanlı biçimde hem 1 hem de 0 olabiliyor. Kuantum fizikçileri bu hem 1’i hem de 0’ı aynı anda ifade edebilme halinin Superposition olarak nitelendiriyorlar. Potansiyel olarak sayısız Superposition bulunması, çok sayıda eşzamanlı işlemin yapılabilmesi demek. Günümüz bilgisayarlarında en iyi ihtimalle 30nm aralığına inebilen transistorların yerini, moleküler büyüklüğündeki Qubit ‘ler alıyor.Qubit ‘lerin molekül düzeyinde olması küçük ve yüksek performanslı bilgisayarların oluşturulabilmesi anlamına geliyor. Günümüz bilgisayarları, trilyonlarca bayt bilgi içinde bir kelimeyi bir aya yakın sürede bulabilirken, eşzamanlı işlem yapabilen Kuantum bilgisayarları bu işi teoride yarım saate indirebilir. Kuantum bilgisayarları moleküler düzeyde olduğundan bu hesaplamanın sonucu almak hesaplamayı yapan oluşum, yani Superposition ‘ı olumsuz etkileyebiliyor.
Bilim adamları Superposition ‘ı etkilemeden almada manyetik rezonans (MR) tekniğinin kullanıyorlar. Şu an Kuantum bilgisayarlarının silikon yongalarla karşılaştırmak haksızlık. PC ‘lerimiz saniyede birkaç milyar işlem yapabilirken kuantum bilgisayarlar için bu rakam birkaç bin civarında. Fakat Kuantum bilgisayarları alanında sevindirici gelişmeler de var. Rowland Enstitüsü ve Harvard – Smithsonian astrofizik merkezinden bilim adamlarının oluşturduğu diğer bir grup bilim adamı ışığı yavaşlatıp durdurabilmeyi başardılar. Harvard – Smithsonian astrofizik merkezinden bilim adamları, fotonlar bir gaz bölmesinde durdurmayı başardılar. Fotonların bu biçimde maniple edebilmesi Kuantum bilgisayarda ve bunların fiber optik kablolarla birbirlerine veri iletiminde kullanılabilmesi oldukça heycanlandırıcı.

Sonuç


15 sene önce 8MHz hızında çalışan PC ‘leri kullanıyorduk ve 3GHz gibi hızlara ulaşmak inanılmaz gibi görünüyordu. Acaba 10 sene sonra da o zamanlar 2.4GHz PC ‘leri kullanırdık diyerek gelinen noktaya inanamayacak mıyız? Bilim adamlarının yürüttüğü çalışmalar hiç durmadan devam ediyor. Atomları arasındaki bağlar ve bu bağlarda yapılacak değişiklerle ne gibi farklı sonuçlar elde edebileceği araştırılıyor. Araştırmalar sonucunda küçük de olsa sevindirici gelişmeler var ve bu sayede daha büyük adımlar atılabilecek. Bu değişikliklerin ne zaman gerçekleşeceği bilinmese de hedef ortada. Dünya genelindeki bu çalışmalara bizlerin seyirci kalmaması, aksine her alanda olduğu gibi nano teknoloji konusunda da belirli yatırımların yapılması şart.
Kaynak: PCnet
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2019 18:06
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
16 Ekim 2006       Mesaj #6
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
Nano, bilim alanında metrenin milyarda biri anlamına gelen bir ölçü birimidir.Nano Teknoloji’ye gün geçtikçe ilgi artıyor. Birçok bilim dalında kullanılan Nano Teknoloji sayesinde doğanın sırlarını çözmeyi amaçlarken, aynı zamanda tıp, elektronik ve makine yapımında yararlanılan bu teknoloji giderek yaygınlaşıyor.

Nano Teknoloji gittikçe daha fazla ilgi uyandıran bir bilim dalı olmaya başladı. Yunanca’dan alınma olan ve “cüce” anlamına gelen Nano kelimesi bilim alanında, metrenin milyarda biri anlamına gelen ölçü birimi olarak kullanılıyor. Bu teknolojiden en fazla yararlanılan alanlar tıp, elektronik ve makine yapımı.

Nano Teknoloji kullanılarak çok küçük makineler yapılabildiği gibi “akıllı” malzemeler üretilebiliyor. İşte bu teknolojiye ilgi gösteren bilim adamları da Almanya’nın Münster kentinde buluştu. Toplantıda öncelikle Nano Teknoloji’nin fizik, kimya, biyoloji gibi birçok bilim dalını biraraya getirmesi özelliği ele alındı. Bu noktaya dikkat çeken Münster Üniversitesi Nano Teknoloji Merkezi Profesörü Harald Fuchs, Nano Teknoloji ile yaşamın sırlarını aralamayı planladıklarını belirterek, “En önemlisi sürecin kendi kendisini örgütlemesi” dedi ve bu teknoloji ile neler yapılacağını şöyle anlattı: “Biyolojik yapıların örgütlenmesinde bunu gözlemleyebiliyoruz. İşlevsel yapıların ortaya çıktığı heryerde öz örgütlenme çok önemli. Nano Teknoloji ile bizim istediğimiz şekilde çalışmak üzere kendi yapılarını örgütleyen makineler yapabiliriz. Doğanın nasıl örgütlendiğini henüz tam olarak çözemedik.

Doğadaki süreçlerin doğrusal olarak işlemediğini biliyoruz. Öyle özel yapılar var ki, doğrusal fizikle açıklamak mümkün değil.” Doğanın sırları Prof. Fuchs, doğanın sırlarını Nano Teknoloji ile çözmeyi planlıyor. Doğrusal olmayan doğal süreçlerin kare, küp ya da başka geometrik biçimlere sığdırılması mümkün değil. Ama artık bilgisayar yardımı ile geometriye uymayan doğal süreçleri de anlamak mümkün.
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2019 18:22
DrAm3vLH - avatarı
DrAm3vLH
Ziyaretçi
24 Şubat 2007       Mesaj #7
DrAm3vLH - avatarı
Ziyaretçi

NanoTeknoloji Nedir?

NanoteknoLoji ile yapılan, halen devam eden çalışmalar


- Nano inşaatlar için Mini robotlar
MIT yayınlarından Techonology Review de Mini robotlarla ilgili merak edilen bir çok soruya cevap aranmış. Bugünden nano robotların hayalini kurmak bilim kurgudan çok, yavaş yavaş ama uzun dönemde gerçekleşmesi muhtemel bir olasılığa dönüşmüştür.

Nano robotlardan önce, en olası olan mini robotlar. Mini robotlar ile nano boyutta manipulasyon yapma imkanı doğacaktır. Mesela bu mini robotlardan birinin 2 nanometre -bir DNA molekülünün genişliğinden daha küçük bir ölçek- kesinliği ile kendini bir yüzeyde hareket ettirmesi araştırmacılar tarafından gerçekleştirildi.

Yeni hedeflerden biri ise mini-robotlar yardımı ile bir hücrenin sabitlenerek, robot'un üzerindeki şırınga çip'inden bir sıvının hücreye aktarılması.Avrupa tabanlı projelerden biri olan Micron'un amacı da üç aşağı beş yukarı bu işlemleri yapabilecek nitelikte kabiliyetleri olan robotların geliştirilmesi.
Araştırmacıların mikro manipulator, bir atomik güç mikkroskobu ucu ve şırınga çiplerini başarı ile çalıştırdıkları biliniyor. Fakat para ve zaman sorunu sebebiyle, tüm bunları bir arada çalıştıramamışlar. Gene de büyük bir başarıya imza attıkları kesin.
Bir deneyde: sıvı ile şırıngasını dolduran robotun, bir insan kontroller yardımı ile yeri sabitlenmiş hücreye giderek sıvıyı şırınga etmesi sağlanmış. Bu o kadar zor bir olay ki, bir yandan da hücreyi patlatmanız gerekiyor. Sıvı ise hücreye girdiği anda parlayarak varlığını belli etmiş.
Bu tip mini robotlardaki en önemli sorun enerji problemi. Gerçektende mikro ve belki gelecekte nano boyuttaki robotlar için temel sorun enerji ve makale bu konu ile ilgili tartışmalara da yer verilmiş

- IBM'den Nanoteknoloji tabanlı tümleşik devre
Science dergisinin 24 Mart 2006 sayısında yer alan "An Integrated Logic Circuit Assembled on a Single Carbon Nanotube" makalesine göre, IBM deki Araştırma Grubu 12 transistorlu (FET) 5 kademeli bir oscilator yaparak, günümüz silikon teknolojilerinde çok daha başarılı sonuçlar elde etmişler.
Kısaca özetlemek gerekirse, önce tek katmanlı bir Karbon nanotube'un üzerinde Silikon teknolojisindeki devre elemanlarını yerleştirerek, FET transistorlerdeki (trans-resistor, değişken dirençli) temel çalışma prensibi olan alan etkisini kaliteli silikon oksit yerine nanotüplerle sağlıyorlar.
Nanotüp nedir konusunda da Bilim Teknikde daha önceden çıkmış bir yazı vardı, Türkiye de de bu konuda ODTÜ Fizik Bölümünde Prof. Şakir Erkoç bu konularla ilgili teorik çalışmalarda bulunuyordu sanırım. Kendisi hidrojen depolanması konusunda Nanotüplerin kullanımı konusunda bir çalışma yapıyordu.

Peki resimdeki nanotüp nerde derseniz, ikinci resime bakınca göreceksiniz. Resimde görülen incecik çizgi nanotüp. Nanotüpler konusunda önümüzdeki günlerde bu sitede daha ayrıntılı bilgilere rastlayabilirsiniz.
IBM'in nanotüp kullanarak kademeli osilatör yapmasının sebeplerinden biri de kademeler arasındaki gecikme ve transistörün aktif çalışma durumlarındaki(rise-fall time) zamanlamaları ölçmektir herhalde.

Bu deney ve sonuçları neden önemli? Bu deney silikon transistörlerden gene silikon tabakalar üzerine fakat karbon nanotüplerle seri, bütünleşik devreler yapıp çalıştırılabildiğinin bir ispatı. Bunun sonucu olarak ilerde, şöyle bir çip üretim sistemi devreye girebilir.
1) Silikon tabaka alınır ve üzerine karbon nanotüplerin dizilmesi gereken çizgiler oluşturulur
2) Burada belirtilen yerlerde tek duvarlı ve istenilen elektronik özellikli karbon nanotüpler büyütülür
3) Bu karbon nanotüplerin üzerine devre bağlantıları yerleştirilir.

Bu sayede hem devre boyutunun küçülmesinden dolayı yaşanan sorunlar bir nebze aşılmış olurken, biraz değerini kaybetmişte olsa Moore yasasına sadık kalınabilmiş olunacak gibi.
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2019 18:26
Bekbars - avatarı
Bekbars
Ziyaretçi
12 Ağustos 2008       Mesaj #8
Bekbars - avatarı
Ziyaretçi
21. YÜZYILIN EN ÖNEMLİ DEVRİMİ NANO TEKNOLOJİ
Nano Teknoloji içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli sanayi devrimi olarak nitelendiriliyor. Kirlenmeyen ve kendi kendini temizleyen yüzeyler, bakterisiz ortamlar, birçok hastalığın tedavisi, çizilmeyen arabalar. Aslında birçoğu bugün hayatımıza girdi bile!

Nano teknoloji sayesinde üzerinize giydiğiniz elbisenin veya evlerinizdeki koltukların ıslanmaması, kirlenmemesi mümkün. Otomotiv sektörünün en önemli sorunlarından biri olan araçların üzerindeki boyaların çizilmesi ve kaportalarının aşınması sorunu da nano teknoloji sayesinde çözülüyor.
Çok fazla pencereye sahip olan ve temizlenmesi sorun olan dış cepheler kendi kendini temizleyebiliyor. Ev kadınlarının nefret ettiği mutfak, banyo ve tuvalet temizliği sorun olmaktan çıkmış durumda. Ahşap veya beton yapılar nemden, sudan veya kirden etkilenmiyor.
Aslında doğada zaten var olan mevcut birçok teknoloji hayata geçirilmiş. Örneğin Amazon ve Afrika da balta girmemiş ormanlarda yetişen ve oradaki insanlar tarafından kutsal kabul edilip uğruna tapınılan bir bitki olan Lotus çiçeği hayatı boyunca hiçbir şekilde üzerinde su, yağmur, çamur ve kir barındırmamaktadır. Lotus çiçeğinden esinlenerek hayata geçirilmiş nano teknolojik koruma sistemleriyle elde edilen bu sonuca da lotus etkisi deniliyor.
Dünya ülkelerinin 2008 için bu teknolojiye ayırdıkları pay tam 8,6 milyar dolar. 2015 yılı için belirtilen rakam ise 1 trilyon dolar.

NANO TEKNOLOJİDEN YARARLANAN BİR TÜRK ŞİRKETİ

Bekbars: 2007 yılında faaliyete başlayan Bekbars, Nano teknolojiden yararlanarak tekstilin her türünü, camı, plastiği, ahşabı, çeliği, betonu ve benzeri yüzeylerin kaplamasını (korumasını) yapıyor. Kullanılan ürüner gözle görülmüyor, ürnlerin koruma yapılan yüzeye veya insana herhangi bir zararı olmadığı gibi anti bakteriyel özelliğide mevcut.
Kaplanan yüzeyler lotus çiçeğinde olduğu gibi suyu, kiri ve yağı itme özelliği kazanıyor.
Beğenilerek büyük meblağlara alınan koltuklar, elbiseler, temizliği zaman alan ocaklar, lavabolar, küvetler, duş kabinleri, ankastre ürünler, üzerlerine katran, çamur ve benzeri şeyler sıçrayan otomobiller, sürekli silinmesi gereken pencere camları dert olmaktan çıkıyor. Bekbars’ın sunduğu dış cephe camlarının kendinden temizlenmesini sağlayan ürünüyse bir çok kişiyi mutlu edecek.
Bekbars, adlı internet sitesinden kullanıcıları için kaplanan yüzeylerin inanılmaz videolarını sunuyor. Hemen söyleyelim ürünlerin fiyatları neredeyse temizlik maddelerinkiyle aynı. Zaten kaplamanın 1yıl ile 15 senelik ömrü ve sağladığı faydalar göz önüne alındığında fiyatlar hiç de pahalı gelmiyor.

NANO KAPLAMA NEDİR?

Merkezi Samsun’da olan ve nano teknolojik yüzey koruma işi yapan Bekbars Türkiye’deki en yetkili firma olarak göze çarpıyor. Bekbars yetkilileri Nano kaplama için:
“Nano teknolojik yüzey koruma sistemi nano teknolojisi esas alınarak üretilmiş bir kaplama malzemesidir. İçeriğinde elmas, gümüş, cam ve seramik bulunan bu kaplamanın amacı kaplanan yüzeylerin kir ile temasını en aza indirgemektir. Nano kaplanan yüzeyler su ve yağ gibi sıvı maddeleri itme özelliği kazanırlar, böylece sıvılar yüzey üstüne yapışamazlar ve boncuk tanesi şeklinde kalırlar. Bilindiği gibi Lotus bitkisinin yaprağına düşen yağmur damlaları, yaprağın üzerinden kayarak yere damlarlar. Niçin? Su damlası yaprak yüzeyi ile bir bağlantı oluşturamaz. Bunun etkisiyle su esaslı olan yapışkan maddeler, bal, yağ ve diğer akışkansı sıvılar bu tip yüzeylerde tutunamazlar. Bu olay şimdilerde bilim adamları tarafından ele alınmakta ve bundan Nano kaplamaları vasıtasıyla faydalanılmaya çalışılmaktadır. Temizlik işleri bu sayede kolaylaşmış, bu iş için gerekli zamanda azalmalar olmuş ve temizlik maddelerinin kullanılması yalnızca istisnai hallerde zaruri olmuştur.”
diye konuştular.
Peki nano kaplamanın faydaları nelerdir?

Hayatımıza ne gibi kolaylıklar getirebilir?

Zararları var mıdır?

Kimler bu teknolojiden yararlanabilir?

Nerelerde kullanılır?

Pahalı mıdır?


OTOMOBİLİNİZİN DEĞERİNİ ARTIRIYOR

Nanoyla kaplanmış otomobil boyaları taş vurmalarının yarattığı çiziklere karşı dayanıklı hale geliyor. Kaplanan yüzey kir ile teması en az düzeye indirgiyor. Ayrıca, kaplanan yüzey su ve yağ gibi sıvıları itme özelliği kazanıyor. Yüzey temizleme maddelerine ve basınçlı buhar makinelerine gerek kalmadan zift, sinek artıkları ve kuş pislikleri su veya nemli bir bezle temizlenebiliyor. Pastaya ve cilaya gerek kalmadan parlaklık korunuyor.
Dayanma süresi ise yaklaşık 2yıl. Fakat bu hava koşullarına bağlı olarak değişiklik gösterebiliyor. Yetkililer 2 yıllık süre zarfında etkinin tamamen kaybolmayacağını fakat azalabileceğini belirtiyorlar. 2 yıl sonunda tekrar yapıldığında ise nano parçacıkları boyanın üstüne daha iyi tutunabildiklerinden ilk yapılan kaplamadan daha etkili oluyor. Kaplama paslanmaya karşıda koruyor. Dolayısıyla aracınızın ömrü uzarken değeri de artıyor.
En zor temizlenen yerlerden biri olan jantlar kaplama yapıldıktan sonra suyla veya nemli bir bezle temizlenebiliyor. Jantlar çok uzun bir süre parlaklığını koruyor.

KAZA RİSKİ AZALIYOR

Nano teknolojik yüzey koruma sistemleri otomobil camında da uygulanabiliyor. Özellikle kötü hava koşulları nedeniyle sürücüler zor durumda kalabiliyorlar. Sağanak yağmur, diğer araçlardan sıçrayan su ve çamur sürücünün görüşünü engellediği için kaza riskini de beraberinde getiriyor. Nano teknolojik kaplama sayesinde görüşünüzün engellenmesi büyük ölçüde ortadan kalkıyor. Hatta hızınız 80km‘nin üzerindeyse sileceklerinizi çalıştırmaya bile gerek duymuyorsunuz.
Gece yolculuklarında çok sık meydana gelen sorunlardan biri de karşı trafiğin sürücünün gözlerini alması. Kaplama yapılan camla görüşünüz daha fazla netlik kazanırken, karşı trafiğin ışıklarının da gözünüzü alması daha aza iniyor.

Kaplama camların çok kolay temizlenmesine olanak sağlıyor. Camlar kuru veya nemli bir bezle kolayca temizlenebiliyor.Kaplamanın ömrü ön camlarda 6 ay diğer camlarda ise 12 ay veya 20.000km. İstenirse çift bileşenler kullanılarak bu süre iki katına çıkartılabiliyor.


HANIMLAR İÇİN BÜYÜK KOLAYLIK

Nano teknolojik yüzey koruma sistemleri hanımlar içinse geçekten büyük bir kolaylık sağlıyor. Hanımların ocak, lavabo, duş kabinleri ve tuvaletler için temizlik maddelerine verdiği paralar, bunların ellerine ve ciğerlerine verdiği zararlar ve tabi harcanan zaman da hanımlar için büyük bir sıkıntı. Fakat nano kaplanan bu yüzeylerin temizlik aralıkları azaldığı gibi yüzeylerin temizliği de yalnızca su veya nemli bir bezle yapılıyor. Zira bu yüzeylerin üzerine yağ bile dökülse yapışması imkânsız hale geliyor. Üstelik de bakteriler kaplamanın ömrü sona erinceye kadar bu yüzeylere nüfuz edemiyor.

Koltuğunuza çay, kahve vb lekelerin oluşması engellenebiliyor!

Nano kaplamanın yapabilecekleri bununla da sınırlı kalmıyor. Özellikle açık renkli koltuk yüzeylerine, hele de beğenilerek büyük paralara alındıysa neredeyse oturulmaya kıyılamıyor. Her an çay, kahve veya başka bir maddenin dökülme riskine karşı nano teknolojik yüzey koruması iyi bir fikir. Kaplanan tekstil yüzeyin leke tutma olasılığı çok az, hatta sıvılar tekstilin üzerinde kalıp içine sızamıyor. Size kalansa bu sıvıyı bir kâğıt havlu ile almak. Kaplamanın ömrü ise 60 yıkamadır.

Ankastre Ürünlerde Parmak izleri önlenebiliyor!

Paslanmaz çelikten mutfaklardaki veya davlumbaz/aspiratör vb. metal eşyalarda sorun olan parmak izleri de büyük ölçüde önlenebiliyor. Bu yüzey de ki yağların ve lekelerin temizliği ise hiçbir temizlik maddesi kullanmadan yalnızca nemli bir bezle silinerek yapılabiliyor.

KENDİNDEN TEMİZLENEN CAMLAR

Özellikle cam miktarı fazla olan yapılarda ya da büyük vitrinli iş yerlerinde dış cephe camlarının temizliği büyük uğraş gerektirir. Fakat nano kaplama yapıldıktan 6 hafta sonra dış yüzeyler kendinden temizlenme özelliği kazanıyor. Kaplamanın dayanıklılık süresi ise yaklaşık 3 yıl. Bekbars yetkilileri bu olayı şöyle açıklıyorlar:
“TiO2'nin 2 özelliği mevcuttur. Bunlardan biri aşırı hidrofil olması, yani suyu kendine çekmesidir. Bu özellik suyun dağılması ve çekilmesini etkiler.Bu etki pencereleri temizler ve aşırıya kaçan durumlarda organik parçacıkları CO2 ve H2O 'ya ayrıştırır. Bu etkinin oluşması için birkaç haftanın geçmesi gerekir, zira Titanyum di oksidin matrisin içine yerleşmesi ve camı mevcut kirlerinden kurtarması gerekir. Kendini ve zemini kurtardıktan sonra çevrenin kirlerini katalitik olarak ayrıştırmaya ve bozmaya başlar. Dağılma etkisi suyun eşit ölçüde dağılımını ve leke bırakmadan kurumasını sağlar.”
Bekbars yetkilileri yine de bu olayın abartılmaması gerektiğini çünkü camların kendinden temizlenmesinin insan eliyle temizlenmesinden daha etkili olmadığını fakat devamlı temizlennememesinden kaynaklanan aşırı kirliliklerin önlenebildiğini belirttiler. Ayrıca koruma yapılan tüm yüzeylerdeki gibi bu camlarında uğraşmadan çok kolay temizlenebileceğini belirtiyorlar. Zira nemli hatta kuru bir bezle yapılan yüzeysel bir temizlik yeterli oluyor.

KİRLENEN VE RENGİ DEĞİŞEN PVC’LER

Yağmur, kar ve toz her zaman pencerelerin silinmesi ve temizlenmesi için neden oluştururlar. Ama bununla genelde iş bitmez, çünkü çerçeve de kiri tutar ve bu kir plastiğe öyle yapışır ki temizlenmesi de bir o kadar güç olur. Nano teknoloji sayesinde geliştirilen plastik kaplaması, kirin sadece yüzeyde kalmasını ve nemli bir bez ile kolayca silinmesi veya az bir su ile akıtılması için yeterli oluyor.
Evlerde kullanılması için birde nanosilgi üretilmiş. Süngere benzeyen ve kullanıldıkça eriyen bu ürün özellikle ev hanımlarının çok işine yarıyor. Bu lekeler her hangi bir temizlik maddesine gerek kalmadan silgi ile rahatlıkla silinebiliyor.
Nanosilginin marifetleri bununla da kalmıyor. Bina cepheleri, duvarlar, zeminlerdeki çizgi ve lekeler, duvarlara yapılmış resim ve yazılar, kalıcı markalamalar, baskı boyaları, mühür mürekkepleri, duvar boyası ve zamk kalıntıları, yapışmış çiklet kalıntıları, rengi değişmiş metaller, kurşun kalem izleri, lastik izleri, zift ve bunlar gibi lekeleri temizlik maddesine gerek kalmadan yalnızca biraz su ile temizleyebiliyor. Silginin fiyatı ise yalnızca 3YTL.

HİZMET İŞLETMELERİNDE TASARRUF

Oteller , restoranlar, alış veriş merkezleri, hastaneler vb. kapalı yaşam alanlarında ise geç kirlenen, temizlik maddeleri kullanılmasına gerek kalmadan kolaylıkla temizlenen mutfak, tuvalet ve diğer alanların bu teknolojiyle kaplanması kendileri açısından paradan ve zamandan tasarruf sağlarken müşterileri açısından da tercih edilen unsur olacaktır.
Zemin için yapılan kaplamalar ise özellikle eğlence salonları ve gastronomi işletmelerindeki kırmızı şarap ve benzeri çıkarılması zor lekeler için iyi bir çözüm. Bunların dışında, araba tamirhanelerinde, araba yıkama tesislerinde, ve benzeri yerlerdeki zeminin kir, yağ, ve diğer maddelerle kirlenmesine karşı yapılan zemin kaplaması bu tip kirliliklere karşı uzun süreli bir korunma sağlayarak, bunların zemine nüfuz etmelerini önlüyor.Temizlik yalnızca su ile yapılabildiği gibi zemin kaplaması emici olmayan yüzeylerde 5 yıl emici olanlarda da 15 yıl gibi uzun süreli koruma sağlıyor. Kullanımıysa püskürtülerek yapıldığından hayli kolay.


İNŞAAT SEKTÖRÜNDE REKABET

Nano teknoloji inşaat sektörüne de damgasını vuruyor. Nano teknolojiden yararlanılarak uygulanan zemin- beton kaplaması mineral kökenli zeminlerin aşınmalara ve kirlenmelere karşı dirençli olmasını sağlıyor.
Bu kaplama çimento, beton veya bina cepheleri gibi gözenekli malzemeler için sızdırmazlık sağlıyor. Ürünün ilk tatbikinizden sonra her tür gözenekli yüzeyde görünmez, su sızdırmaz, kir geçirmez ve ültraviyole ışınlarına karşı dayanıklı bir yüzey elde ediliyor. Bu sektörde ki kullanım alanları ise saymakla bitmiyor. Lifli çimento, tuğla, kiremit, klinker, kaplama malzemeleri, fayanslar taş plakalar, mineral zeminler, doğal taşlar, mermerler, mutfak tezgahları kaplamanın kullanılabileceği alanlar olarak göze çarpıyor.
Bunların dışında, mezar taşlarının ve heykellerin kirlenmesi ve renklerinin değişmesi de kaplama sayesinde engellenebiliyor.
Püskürtme yöntemiyle uygulanan bu kaplamanın dayanıklılık süresi ise 15 yıl. Dış etkenlere bağlı olarak bu süre uzayabiliyor.

AHŞABIN ÖMRÜ UZUYOR

Nano teknolojik kaplama bir çok yüzeyde olduğu gibi ahşap yüzeylerde de etkili oluyor. Suyun ahşabın içine geçmesini önlüyor, kirleri itiyor ve UV ışınlarına karşı dayanıklılık sağlıyor.
Özellikle işlenmemiş ahşap yüzeylerde etkili olan kaplama, ahşap evler, ahşap masalar, ahşap garaj kapıları, verandalar veya bahçe çitleri gibi uzun süre kire, neme ve küflerin olumsuz etkilerine maruz kalan yerlere karşı koruma sağlıyor.
Çevrenin etkilerine karşı uzun süreli koruma sağlayan bu kaplama sayesinde yapının veya ahşap eşyanın ömrü de uzamış oluyor. Dolayısıyla sonradan çıkabilecek masraflar daha ilk baştan önlenmiş oluyor.

Ahşap ve taş kaplamaları özellikle restorasyon gerektiren tarihi yapıların ömrünün uzaması için etkili bir yöntem.

BEKBARS YETKİLİLERİ UYARIYOR:

Şu an piyasada nano teknolojik bir çok ürün satılmaktadır. Bu gelecekte daha da artacaktır. Piyasada bulunan ürünlerin çoğu her yüzeye uygulanabilmektedir. Bu ürünler genelde geçmişte kalan ve geliştirilmemiş ürünlerdir. Her yüzey birbirinden farklı özelliktedir, dolayısıyla her yüzey için ayrı ayrı geliştirilmiş özel bir nano teknolojisi uygulanmalıdır. Biz bu konuda en yeni gelişmeleri takip etmekteyiz. Merkezi Almanyada bulunan Percenta AG bizim iş ortağımızdır ve nano teknolojik yüzey kaplamaları hakkında dünyada ki en iyi ve en etkili kuruluştur. Şu anda araştırma ve geliştirme laboratuarlarımızda yaklaşık 300 adet ürün incelenmekte ve geliştirilmektedir. Tüketicilerin dikkat etmesi gereken en önemli nokta ise piyasada bulunan Nano ürünlerinde balmumu, teflon, sıvı yağlar ve silikon gibi zararlı maddeler bulunmaktadır.Bunlar işlemin çalışmasını engelleyen bir tabaka oluşturarak kaplamanın ömrünü kısaltırlar. Bizim ürünlerimizde Silikon, Akril veya Teflon bulunmaz.Piyasada bulunan birçok ürünün hava alma işlevleri yoktur. Bir Nano kaplamasının hava alma özelliği bulunmuyorsa kaplamanın altında bulunan malzemede hızla küf oluşur.

TÜRKİYE’DE NANO TEKNOLOJİ

Türkiye 21. yüzyılın teknoloji devrimi olarak nitelendirilen nanoteknoloji konusunda çalışmalara başladı. Devlet planlama teşkilatı, Türkiye’deki bütün üniversitelerin ve şirketlerin ortak projelerle kullanabileceği bir nanoteknoloji merkezini hayata geçirdi. Bilkent üniversitesi’nde kurulan Ulusal nanoteknoloji araştırma merkezi , 2007 yılı içerisinde hizmet vermeye başladı.
Dünya’daki diğer şirketler gibi Türk şirketler de bu teknolojiden yararlanarak geliştirdikleri ürünleri pazara sunuyor. Nano Manyetik ve Nano Sis adlı şirketler yüzde 99 yerli imkânlarla geliştirdiği mikroskopları, dünyaya ihraç ediyor.
Türkiye’de nanoteknoloji konusunda araştırma yapan diğer merkezlerden bazıları şu şekilde sıralanıyor: Anadolu Üniversitesi İleri Teknolojiler Araştırma Birimi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Nanoteknoloji ve Nanobiyoteknoloji Araştırma Merkezi, Gebze İleri Teknoloji Enstitüsü Nanoteknoloji Merkezi.

PEKİ, NEDİR BU NANO TEKNOLOJİ?

Yunanca “nannos” kelimesinden gelen ve “cüce” anlamı taşıyan nano, bir fiziksel büyüklüğün bir milyarda biri olarak tanımlanıyor ve genellikle metre ile birlikte kullanılıyor. Nanometre, 5 ila 10 atomun ardı ardına dizilmesinden oluşan, metrenin 1 milyarda biri ölçüsündeki uzunluğu temsil ediyor. İnsan saç telinin çapının yaklaşık 50 bin, DNA molekülünün ise 2,5 nanometre olduğu düşünüldüğünde, ne kadar küçük bir ölçekten bahsedildiği daha net anlaşılıyor. Ya da bunu bir futbol topunun Dünya’ya olan büyüklüğü gibi düşünebilirsiniz.Nanoteknoloji, 1–100 nanometre ölçeğinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapıların anlaşılması, kontrol edilmesi ve atomsal seviyede değiştirilip fonksiyonel hale getirilmesi olarak tanımlanıyor.
Nanoteknoloji, yakın gelecekte tüm dünyanın sanayi kollarına ve insan hayatının her yönüne yön verecek. Nano Teknoloji, Atom ve molekül ölçeğinde özel yöntem ve tekniklerle yapıların, materyallerin ve araçların inşa edilmesini; bu ölçekte ölçme, tahmin etme, izleme ve yapım faaliyetlerinde bulunmayı ve bu ölçeğin bazı temel özelliklerinden yararlanma kabiliyetini ifade eder.Bilgi teknolojileri ve internet geleneksel-kurulu piyasalarda ve mevcut teknolojik altyapı içerisinde yaşamımızı değiştiren uygulamalara sahne olmuştur. Nano teknoloji kullandığımız aletler, bilgisayarlar, yapılar, elbiseler ve materyalleri değiştirecek ve yeni ürünler, piyasalar ve yaşam tarzını gündeme getirecektir.

Nano teknoloji, yalnızca minyatürize olmuş ürün ve üretim yapıları ortaya çıkarmayacaktır; bunun yanı sıra üretim sürecinde kullanılan materyaller atom ve moleküler düzeyde ele alınıp işleneceğinden atom (kuantum) fiziği devreye girecektir. Almanya bu konular üzerinde öncülük yapmaktadır ve 1 Milyar Dolardan fazla Nano-araştırmasına yatırım yapmaktadır. IBM, Fujitsu ve Intel´de Nano teknik dâhilinde mikroskobik küçüklükte Çipler üretmek için çalışmaktadırlar.
Bilgi teknolojileri ve internet geleneksel-kurulu piyasalarda ve mevcut teknolojik altyapı içerisinde yaşamımızı değiştiren uygulamalara sahne olmuştur. Nano teknoloji kullandığımız aletler, bilgisayarlar, yapılar, elbiseler ve materyalleri değiştirecek ve yeni ürünler, piyasalar ve yaşam tarzını gündeme getirecektir. Devlet ya da devlet büyüklüğündeki işletmeler artık nano teknolojiyi bir adım ileriye götürecek atılımlar içinde olmak zorundadırlar. Ya bir adım ileri ya da yüzlerce adım geriye düşeceklerinin farkına bir an önce varmalılar. Nano teknolojiye sahip çıkan mutlaka kazanacaktır.


SAĞLIK VE NANO TEKNOLOJİ

Diğer yandan sağlık alanına yönelik olarak yapılacak akıllı nano robotlar, hastalığın teşhisini koymada önemli görevler üstlenecek ve gerektiğinde hastalıklı bölgelere ilaç vererek tedavi gücünü arttıracaklar. Ayrıca, Nano teknoloji ile işlenmiş gümüş, bakterilerin üremesini engelleyebiliyor ya da yaşamlarını zorlaştırıyor. Nano gümüş olarak adlandırılan işlem bir aşı görevi üstleniyor. Nano gümüş kaplanan yüzeyler bakterilere geçit vermiyor. Asıl uygulama alanları, bakterisiz ve mikropsuz ortamların yaratılması gereken ortamlar. Özellikle hastaneler ve mutfaklar için oldukça faydalı olacak bir buluş.
Nano teknolojilerinin sağlık alanında da önemli gelişmelere yol açacağı belirtiliyor. Gelişmelerin özellikle kanser tedavisinde yeni açılımlar yaratacağı düşünülüyor. Yakın bir zamanda, kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerinin ortadan kalkacağını söylemek yanlış olmaz. Hayal edilenlerse şaşırtıcı: Nano konteynırlar ile ilaçları vücudumuzun istenilen bir bölümüne güvenli bir şekilde ulaştırabileceğiz. Nano robotlar ile hücrelerimizi onarıp, vücudun bağışıklık sistemini kontrol altında tutabileceğiz. Kemik içi protezler de bu teknoloji kullanılarak yapılacak.
Kanser vakalarında kullanılan ilaçlar, kanserli hücrelere ulaşamadan etkisini yitiriyor. Ama nano parçacıklar bu konuda daha ısrarcı; kanserli hücrelerin büyümesini önlüyor ve onları yok ediyor. Ayrıca ameliyatlarda kullanılan aletlerin geliştirilmesinden kimya ve elektronik alanındaki gelişmelere kadar nano teknolojinin kullanım alanı çok geniş. Vücuda gönderilecek programlanabilir makinelerin kullanımları çok geniş olabilir. Hatta vücuda ek bir bağışıklık sistemi de kazandırabilirler. Hedef hücrelerin özellikleri programlandığında, mesela grip virüslerine saldırabilirler ve bünye hastalanmadan virüs istilasını durdurabilir. Aynı zamanda vücuttaki her bulguyu rapor edip doktorluk da yapabilirler.

EVİMİ BEYAZLATAYIM DERKEN CİĞERLERİ KARARTMAYIN

Genellikle ev kadınları tarafından bilinçsizce yapılan ev temizlikleri ileride büyük sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Uzmanlar, bu temizlikler sırasında yapılan yanlışların ileride çok ciddi sağlık sorunlarına sebep olabileceği konusunda bayanları uyarıyor.
Çoğu evde yapılan temizlikler sırasında bayanların yaptığı bazı yanlışlardan dolayı ciddi sağlık sorunları ortaya çıkıyor. Yapılan temizlik sırasında kullanılan temizlik malzemelerinin bilinçsiz bir şekilde kullanımı ciddi akciğer ve solunum rahatsızlıklarını ortaya çıkarıyor.
Bayanlar çoğu kez lavabo ve fayansları temizlemek için çamaşır suyu ve tuzruhunu karıştırarak temizlik yapıyorlar. Bu karışım sonucunda çok fazla klor gazı ortaya çıkıyor, bu klor gazının akciğerlerde tahribat yapıyor, bunun sonucunda astım benzeri şikâyetler ortaya çıkıyor. Uzmanlar Bunun astımdan daha farklı bir durum olduğunu, tıpta RADS (reaktif havayolları disfonksiyon sendromu) olarak tanımlandığını belirtiyorlar. Bu karışıma maruziyet ne kadar yoğun olursa akciğerlerdeki harabiyet o kadar kalıcı oluyor, bazı kişilerin akciğerlerinde geri dönüşümsüz değişiklikler ortaya çıkabiliyor ve sürekli nefes darlığı çeken hastalar haline gelebiliyorlar. Bu yüzden bayanların çok dikkatli olmaları gerekiyor. Bayanlar piyasada bulunan kaliteli temizlik maddelerini seçmeliler.
Tek başına çamaşır suyu da tehlikeli; ama çamaşır suyu ve tuzruhu çok daha zararlı. Uzmanlar bayanlar evimi beyazlatayım derken ciğerlerini karartmasınlar diye konuşuyorlar.
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2019 18:30
Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
15 Ağustos 2008       Mesaj #9
Bia - avatarı
Ziyaretçi

Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Enstitüsü


Nano teknoloji dünyanın her yerinde hızla popüler hale gelirken ülkemizde de önce bilim çevrelerinde, daha sonra sanayi kuruluşlarında önemi vurgulanmaya, medyada sık sık yer almaya başladı. Son yıllarda Nano teknoloji konusunda hızlı gelişmeler karsisinda T.C. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Bilkent Üniversitesi'nden su­nulan UNAM Ulusal Nanoteknolojİ Araştırma Merkezi projesi aracılığı ile ulusal nite­likte bir nanoteknoloji merkezi kurulması için destek sağladı.

Bu proje 5 Ekim 2005 yılında başladı. Nanoteknolojideki yönelimler ve gelişmelere uygun olarak UNAM'ın araştırma konularına nanobiyoteknoloji, nano malzeme ve kimya, enerji ve hidrojen ekonomisi, nanotriboioji, yüzey kaplama, katalizör tasarımı gibi çok güncel konu­lar da eklendi. Ayrıca disiplinler arası çalışmayı geliştirmek amacı ile UNAM'daki araştırmalara paralel olarak yürütülen 'Malzeme Bilimi ve Nanoteknolojİ' yüksek lisans ve doktora programı açıldı. Bu program ile Nanoteknolojinin en aktif araştırma konularında uzman yetiştirilmeye başlandı. Yedi katlı ve 8500 metrekare kapalı al­anda 62 adet laboratuvarı bulunan yeni binamız bilim ve teknolojinin sınırlarında araştırmalara olanak verecek çok modern bir anlayışla tasarlanmıştır. Binamızın bun­dan sonra ülkemizde kurulacak araştırma merkezlerine iyi bir örnek olması beklen­mektedir. Merkezin inşaatı Ağustos 2007'de bitirilecektir. İnşaat çalışmalarına paralel olarak bir yanda araştırmalarda kullanılmak üzere bugüne kadar değeri 15 milyon YTL'nin üzerinde ekipman ve çok hassas cihazların alımı gerçekleştiriliyor, diğer yanda da merkezin verimli bir şekilde yönetilmesini sağlayacak organizasyon çalışmaları sürdürülüyor.
2005 yılında başlayan çalışmalarımız sonucu 2007 yılının başında Bakanlar Kurulu Kararı ile UNAM Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Enstitüsü'ne dönüştürülmüştür. Bun­dan böyle UNAM Türkiye'nin ulusal bir mükemmeliyet merkezi olarak gelişecektir.

UNAM'ın kuruluş sürecinde bilimsel çalışmalar Bilkent Üniversitesinden 28 öğretim üyesi ve 50'den fazla araştırma asistanı tarafından yürütülmektedir. İzleyen 4 yıl içinde çoğu fizik, kimya, moleküler biyoloji, malzeme bilimi konularının birinde dok­tora çalışması yapmış 50 kadar uzmanın ve çok sayıda doktora öğrencisinin çeşitli araştırma projelerinde görev alması beklenmektedir. Enstitümüz yürütmekte olduğu projeler kapsamında Koç, Sabancı, Anadolu, Ege, Pamukkale, Mersin, Kırıkkale, Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri ile işbirliği yapmaktadır. Diğer üniversite ve sanayi kuruluşları ile işbirliğimiz yeni araştırma projeleri ile hızla artmaktadır. Ayrıca ABD'nin çeşitli laboratuvarlarında çalışmakta olan çok değerli Türk bilim adanılan da UNAM ile Ortak araştırmalar yapmaktadır. UNAM, DPT, TÜBİTAK, Mili Sa­vunma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Deniz Kuv­vetleri Komutanlığı'nın destekledikleri projeleri yürütmekte ve/veya yeni proje tekli­fleri hazırlamaktadır. Çeşitli projeler kapsamında Roketsan, DYO, Arçelik, Vestel, Korteks, Şişe Cam gibi şirketlerle işbirliği ve müşterek ARGE çalışmaları üzerinde çalışılmaktadır. UNAM'da akıllı tekstil, yüzey kaplama ve boya, hidrojen ekonomi­si, spintronik, fiber, femtosaniye lazer, nanoaygıt, nanobiyoteknoloji konularındaki ana projeler başlama aşamasına gelmiştir. Kısaca UNAM, sanayi ürünlerimizin kat­ma değerinin yükselip dış pazarda rekabet gücü kazanması için kamu, özel sektör ve diğer üniversitelerle birlikte nanoteknoloji geliştirmeyi ve bu yeni teknolojileri uygulamayı hedeflemektedir.

UNAM'ın kuruluşunda stratejik bilim politikaları


UNAM'ın ulusal nitelikli bir mükemmeliyet merkezi olması dünyada hızla sürdürülen yeni teknoloji yarışına ülkemizin de katılmasını sağlayacaktır. Bunun için UNAM'ın kuruluşuna ve çalışmasına yönelik önemli stratejik politikalar saptanarak uygulama­ya konulmuştur. Bunlardan en önemlisi eğitime yönelik olanıdır, Her konuda olduğu gibi nanoteknolojide de araştırıcı uzman sayısı son derecede kısıtlıdır. Bu nedenle bu uzmanların bir an önce eğitimlerini almaları ve daha sonra gerekli her türlü araştırma ekipmanına sahip olan profesyonel araştırma kurumlarında deneyim kazanmaları gerekmektedir. Bu bağlamda Malzeme Bilgisi ve Nanoteknoloji konusunda ki çok disiplinli yüksek lisans ve doktora programımız UNAM'daki işlevlerimizin temelini oluşturmaktadır. Doktora ve yüksek lisans tez çalışmalarından hemen uygulama alanı bulabilecek buluşların ve 'inovasyon'ların ortaya çıkması hedeflenmektedir.

Nano teknolojide geniş bir alanı kapsayan araştırmalar son derecede hassas ve pahalı ekipmanlar ile ayrıcalıklı araştırma koşullarını gerektirmektedir. Böyle araştırma merke­zlerini bir üniversitenin kendi imkanları ile kurup işletmesi ilerlemiş ülkelerde bile müm­kün olamamakta. İşte, kısıtlı kaynakların bir yerde toplanarak gerekli her türlü cihaz ve ekipman ile donatılmış laboratuvarların kurulması ve mevcut olanakların birinci sınıf deneyimli araştırıcıların denetiminde bilimsel çalışmalara tahsis edilmesi bu ko­nuda alınmış ikinci stratejik kararımızdır. Böyle merkezlerde araştırmalardan kazanılan deneyim de birikmekte ve yeni araştırmalarda kullanılmakladır. Zamanla uzmanlar yetiştikçe yeni uydu merkezlerin veya uzmanlaşmış araştırma laboratuvarlarının üniversitelerde veya şirket bünyelerinde kurulması, hatta araştırma üçkenlerinin oluşturulması gündeme gelecektir. Bu stratejiye uygun olarak kamu ve özel sektörün gereksinimleri doğrultusunda UN A M uzmanları tarafından yönlendirilen projelere diğer üniversitelerde ve sanayiden ilgilerin araştırıcıların katılımı sağlanacaktır. Avrupa Birliği, özel sektör, TÜBİTAK, DPT ve benzeri kuruluşlar tarafından destekle­necek bu projelerde misafir arastırmacıların UNAM'ın bütün imkanlarını kullanarak çalışmalara katılmalarına ve projedeki yükümlüklerini yerine getirmelerine olanak tanınacaktır.
Kamu kaynakları ile üniversitelerde büyük bütçeli ulusal laboratuvarların kurulması ol­gusu ABD'den değişik çok sayıda ülkeye yayılmıştır. Bu bağlamda iran ve Pakistan'da da ulusal merkezlerin veya enstitülerin kurulması devlet politikası olmuştur. Ülkemizde başka alanlarda da değişik üniversitelerimizde bu tür mükemmeliyet merkezlerinin zaman kaybetmeden kurulması gerekmektedir. Herakiion Araştırma Merkezinin AB Çerçeve programlarından milyonlarca Avro kaynak kullanarak Yunanistan'ın bilim ve teknolojisine yaptığı katkı bu 'Ulusal Merkez' fikrinin ne kadar yerinde olduğunu göstermektedir.

UNAM'ın çok ileri düzeyde donatılmış bir mükemmeliyet merkezi olarak gelişmesi yabancı ülkelerde doktora derecesini almış çok yetenekli genç bilim adamlarımıza Türkiye'ye dönerek ülkemizin bilimsel ve teknolojik alanda gelişmesine katkıda bulunmasına fırsat verecek, beyin göçünü tersine döndürecektir. Ayrıca yabancı ülkelerde yerleşmiş çok değerli bilim adamlarımız için UNAM bilimsel bir 'kontak' noktası olacak, önemli bilim ve teknoloji transferi sağlanacaktır, italya, Çin, İsrail, Hindistan gibi ülkelerin bu yolla kazanımları göz önünde bulundurulmalıdır.
UNAM yukarıda özetlenen stratejik kararlar ve hedefler doğrultusunda hızla gelişip büyümektedir. Ancak yukarıda özetlenen bu çalışmalar UNAM'ın kurulup büyümesinde sadece 1. fazı oluşturmaktadır, izleyen yeni fazlarla enstitümüzün başarı kazanarak büyümesi ve toplam yatırımımızın 100 milyon Dolara erişmesi planlanmıştır. Bunun için gerekli olan kaynak merkezde yürütülmekte olan projelerden elde edilen gelirden sağlanacaktır. UNAM'ın ürün ve teknoloji geliştirmeye yönelik işlevleri ile Türkiye'de profesyonel araştırma kurumu için iyi bir örnek oluşturması bütün UNAM çalışanlarının hedefidir.
Prof. Dr. Salim ÇIRAĞI
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2019 18:30
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
27 Kasım 2008       Mesaj #10
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Nanoteknoloji
Sözlük Anlamı
Nano kelimesi Yunanca nannos kelimesinden gelir ve küçük yaşlı adam veya cüce demektir. Günümüzde nano, teknik bir ölçü birimi olarak kullanılır ve herhangi bir birimin milyarda biri anlamını taşır. Genellikle metre ile birlikte kullanılır. Nanometre, 1 metrenin milyarda biri ölçüsünde bir uzunluğu temsil eder (yaklaşık olarak ard arda dizilmiş 5 ila 10 atom).
Teknoloji kelimesi ise yine Yunanca tekhné ve logia kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşur. Tekhné el işi veya sanat, logia ise bir konunun çalışılması olarak tercüme edilebilir. Teknoloji genellikle çevre üzerinde kontrol sağlamak amacıyla araç yaratılması olarak tanımlanır. Başka bir anlamla ise teknolojiyi, bilimsel metodların ticari amaçlar için kullanılması olarak yorumlayabiliriz

Genel Tanım
Nanoteknoloji, çok genel tanımıyla, istisnai şekilde küçük (yaklaşık atom boyutlarında) yapıların ticari bir amaca hizmet edebilecek şekilde düzenlenmesidir. Başka şekilde tanımlamak gerekirse: Maddeler üzerinde 100 nanometre ölçeğinden küçük boyutlarda gerçekleştirilen işleme, ölçüm, modelleme ve düzenleme gibi çalışmalar nano-teknoloji çalışmaları olarak nitelenir.

Yaklaşan Devrim
Nano-Teknoloji hızlı bir şekilde 21. yüzyılın endüstriyel devrimi olarak biçimlenmektedir. Nanoteknoloji yediğimiz gıda ürünlerinden, giydiğimiz kıyafetlere, kullandığımız ilaçlardan, bilgisayarlarımızın gücüne, sürdüğümüz otomobillerden, yaşadığımız evlere kadar hayatımızın her noktasını etkileyecektir. Uzun vadede nano-teknolojinin etkisi tarihte buhar gücünün, elektriğin veya transistörlerin kullanımı kadar belirgin olacaktır

Nanoteknolojinin Avantajları
Nanoteknolojinin önemi, atomlar ve moleküller seviyesinde (1 ila 100 nanometre (nm) skalasında) çalışarak, gelişmiş ve/veya tamamen yeni fiziksel, kimyasal, biyolojik özelliklere sahip yapılar elde edilmesine imkan sağlamasından kaynaklanmaktadır. Teknik açıdan açıklamak gerekirse malzeme özellikleri ve cihazların çalışma prensipleri, genel olarak 100 nmden büyük boyutları temel alarak yapılan varsayımların sonucunda ortaya çıkarılmış geleneksel modelleme ve teorilere dayanmaktadır. Kritik uzunluklar 100nmnin altına indiğinde ise geleneksel teori ve modeller ortaya çıkan özellikleri açıklamakta çoğu zaman yetersiz kalmaktadır.
Nanoteknoloji işte burada resme girmektedir. Daha sağlam, daha kaliteli, daha uzun ömürlü ve daha ucuz, daha hafif, daha küçük cihazlar geliştirme isteği bir çok iş kolunda gözlenen eğilimlerdir. Minyatürüzasyon olarak tanımlanabilecek bu eğilim bir çok mühendislik çalışmasının temelini oluşturmaktadır. Minyaturizasyonun sadece kullanılan parçaların daha az yer kaplamasından çok daha önemli getirileri vardır. Minyaturizasyon üretimde daha az malzeme, daha az enerji, daha ucuz ve kolay nakliye, daha çok fonksiyon ve kullanımda kolaylık olarak uygulamada kendini göstermektedir.
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bir çok endüstride kullanılan toleranslar sürekli iyileştirilmiş, üstün kalite anlayışı geliştirilmiştir. Mikroteknoloji ürünü olarak tanımlayabileceğimiz parçalar otomobil, elektronik, iletişim gibi sektörlerde yaygın olarak kullanılır olmuştur. Günümüzde ise mikroteknolojilerden daha küçük teknolojilerin, nanoteknolojinin, kullanımını yaygınlaşmaktadır.
Nanoteknoloji sayesinde sanayide, bilişim teknolojilerinde, sağlık sektöründe ve daha bir çok alanda yeni ürünler geliştirilecek, günümüzün üretim süreçleri ve yöntemleri değişecektir. Bu teknolojiye yatırım yapılan ülkelerde ekonomik değerler yaratılacak ve toplumların yaşam kalitesi gelişecektir

Elde Etme Yöntemleri
Nanoyapılar elde edimesinde iki ana yöntem bulunmaktadır. Aşağıdan yukarıya (bottom-up) ve yukarıdan aşağıya (top down) olarak adlandırılan bu iki yaklaşımı şu şekilde özetleyebiliriz:
1-Bottom-up: Aşağıdan yukarıya yaklaşımı (küçükten büyüğe), moleküler nanoteknolojiyi belirtir ve organik veya inorganik yapıları, maddenin en temel birimi olan atomlardan başlayarak atom atom, molekül molekül inşa edilmesi yöntemini ifade eder.
2-Top-down: Yukarıdan aşağıya yaklaşımı (büyükden küçüğe), makineler, asitler ve benzeri mekanik ve kimyasal yöntemler kullanılarak nano yapıların fabrikasyonu ve imal edilmesi yöntemlerini ifade eder.
Teknolojinin bu günkü seviyesi sebebi ile yapılan çalışmaların bir çoğu yukarıdan aşağıya (top-down) klasmanında değerlendirilir.

Gelecekteki Uygulama Alanları
Malzeme ve İmalat Sektörü
Malzemelerin atomik ve moleküler boyutlardan başlayarak inşa edilmesi, konvansiyonel metodlar ile elde edilen malzemelere oranla daha sağlam ve hafif maddelerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Bu malzemeler, daha düşük hata seviyeleri ve eşsiz dayanıklılık güçleri ile hali hazırdaki bir çok endüstriyel süreç için devrimsel yenilikler getirecektir. Benzersiz ve alışılmamış özellikleri ile nano tüpler, elyaflar, lifler ve kaplama malzemeleri imalat yöntem ve tekniklerinin gelişmesine imkan sağlayacaktır.

Nano Elektronik ve Bilgisayar Teknolojileri

Elektronik araçların nanometre ölçeklerinde elde edilmesi ile halen kullanılan sistemlerinin işlem güçleri ve kapasiteleri bir kaç kat artacaktır. Nano teknolojilerin kullanım alanlarından biri olarak önerilen quantum bilgisayarların geliştirilmesi ile günümüzün en modern bilgisayarları olan Pentium bilgisayarlar ile kıyaslanamayacak seviyelerde işlem gücü elde etmek mümkün olacaktır. Bunlara ek olarak elektronik araçlar için geliştirilen sensör, gösterge sistemleri ve sinyal iletimi alanlarında ciddi ilerlemeler kaydedilecektir.

Tıp ve Sağlık Sektörü

Nanoteknoloji yaşayan sistemlere moleküler seviyelerde müdahele etme imkanı yaratabilir. Yaşayan organizmalar ile etkileşime geçebilecek boyutlarda araçlar üretilmesi ile bir çok yeni teşhis ve tedavi yöntemlerinin gelişmesi olasıdır. Sadece hastalığın bulunduğu ve veya yayıldığı bölgelere saldırarak ilaç veren makineler, insan vücudu içinde hareket edilmesine imkan sağlayan teşhis araçları, nano-teknolojinin tıp ve sağlık sektörü üzerindeki potansiyel uygulamaları olarak gösterilebilir.

Havacılık ve Uzay Araştırmaları

Havacılık ve uzay araçları çok maliyetli teknolojilerdir. Bu araçların imalatı sırasında kullanılan malzemelerin ağırlığı maliyetlerin yüksekliğinde çok önemli bir yer tutar. Nanoteknoloji bu malzemelerin ağırlığının önemli ölçüde azaltılması ile maliyetlerin düşürülmesini sağlayabilir. Ayrıca çekme direnci çelikten kat kat yüksek nano tüpler sayesinde dünya yüzeyinden atmosfere kadar yükselebilecek yapılar inşa edilmesi potansiyel uygulama alanları içinde yer alabilir. Böylece uzay araştırma maliyetlerinin büyük bir kısmını meydana getiren fırlatma maliyetleri düşürülebilir.

Çevre ve Enerji

Nano malzemelerin ve nano kompozitlerin fosil yakıt endüstrilerinin verimliliğini geliştirme potansiyeli bulunmaktadır. Nano kompozitlerin yaygın olarak kullanılması ile daha yüksek verimliliğe sahip motorların ve dolayısı ile daha temiz, çevre dostu ulaşım sistemlerinin kurulması mümkün olacaktır.

Bioteknoloji ve Tarım

Tıp ve sağlık sektörlerinde uygulanabilecek teknolojilerin genişletilmesi ile bio teknoloji, ilaç ve tarım sektörleri de ürünlerinde bu teknolojileri uygulayacaktır. Yeni ilaçlar, gübreler, daha besleyici ve hastalık direnci yüksek bitkiler veya hayvanlar bir çok üniversite ve özel sektör kuruluşun araştırma alanları içerisinde yer almaktadır. Bu gün bile bitki ve hayvan genlerinin düzenlenmesi ile ortaya çıkartılmış olan bazı ticari ürünlere rastlamak mümkündür.

Savunma Sektörü

Nano teknoloji askeri uygulamalar konusunda bir çok alanda potansiyel vaadetmektedir. Geliştirilmiş elektronik savaş kapasitesi, daha iyi silah sistemleri, geliştirilmiş kamuflaj ve akıllı sistemler bir çok Ar-Ge çalışmasının gerçekleştirildiği alanlardır.

Dünyada Nanoteknoloji

Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti 2006 yılı itibariyle nanoteknoloji kullanılarak üretilen ürünlerden 200 milyar dolar tutarında gelir elde edileceğini, gelecek on yıl içerisinde ise nanoteknoloji ürün ve hizmetlerini kapsayan 1 trilyon dolar hacminde küresel pazar oluşacağını tahmin etmektedir. Gelişen Nanoteknoloji alanlarında akademik programlar oluşturulmaktadır. 40 tanesi ABDde olmak üzere nanoteknoloji alanında yaklaşık 140 üniversite programı bulunmaktadır.

Avrupa Birliği

Avrupa Birliğinin 1994 ve 1998 yılları arasında yürütmüş olduğu 4. Çerçeve programı kapsamında nanoteknoloji alanında araştırma yapan yaklaşık 80 firma desteklenmiş, 1998 ve 2002 yıllarını kapsayan 5. Çerçeve programı kapsamında ise bu alana yapılan destek miktarı yıllık 45 milyon euro civarında olmuştur. Geniş bir yelpazede yapılan destekler arasında nano-elektronik cihazlar, karbon nanotüpler, bio-sensörler, moleküler tanımlama sistemleri, nano-kompozit malzemeler ve yeni mikroskop teknolojileri öne çıkmaktadır.
Nanoteknolojinin bir çok alanda yenilikçi (inovatif) ürünler geliştirilmesi için gelecek vaadetmesi sebebiyle, 2002-2006 yıllarını kapsayacak şekilde yürütülen 6. Çerçeve Programında Nanoteknoloji öncelikli alan olarak yer almış ve bu alanda yürütülecek çalışmaları desteklemek üzere 1.3 milyar euro bütçe ayrılmıştır. 6. Çerçeve Programının tematik öncelikli bu alanı: nanoteknoloji ve nanobilim çalışmalarını, bilgi tabanlı çok işlevli malzemeler ile yeni üretim prosesleri ve araçlarının geliştirilmesini kapsar. Nanoteknoloji öncelikli alanının iki ana hedefi vardır.
Birincisi yenilikçi nanoteknoloji ürünlerinin günümüzün endüstriyel sektörlerine tanıtılması, ikincisi ise yeni malzeme, yeni araç ve yeni ürünlerin geliştirilmesi ile yeni endüstri kolları ve sektörleri yaratılmasını teşvik etmek olarak özetlenebilir. Ayrıca Avrupa Birliği ülkelerinin bir çoğunda nanoteknoloji alanında gerçekleştirilen araştırma ve geliştirme çalışmalarını destekleyen ulusal programlar bulunmaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri

Amerika Birleşik Devletlerinde 1999 yılında yayınlanan ulusal nanoteknoloji bildirgesi ile ülkenin nano teknoloji alanındaki öncelikleri belirlenmiş ve bu konuda yapılan Ar-Ge çalışmaları için bütçeler ayrılmıştır. 2000 yılında nanoteknoloji alanında yapılan Ar-Ge çalışmalarına hükümet tarafından sağlanan destek 420 milyon dolar civarında iken 2001 yılı bütçesinde bu alana ayrılan pay yaklaşık 520 milyon dolara ulaşmış, 2003 yılı için ise yaklaşık 700 milyon dolar olarak belirlenmiştir.
Aralık 2003 tarihinde Başkan Bush 2005 yılından başlayarak 4 yıl süreyle nanoteknoloji alanında gerçekleştirilen araştırma ve geliştirme projelerinde kullanılmak üzere 3.7 milyar dolar tutarında fon ayrılmasını onaylamıştır. Amerika Birleşik Devletlerinde yürütülen çalışmalar, nano yapılı malzemeler, moleküler elektronik, nanoparçalar, biosensörler ve bioenformatik, quantum bilgisayarlar, ölçüm ve standart geliştirme çalışmaları, nano ölçekte teori, modelleme ve simulasyon, nano robotlar gibi alanlarda yoğunlaşmıştır. Bu çalışmalar Ticaret Departmanı (DOC), Savunma Departmanı (DOD), Enerji Departmanı (DOE), Ulaşım Departmanı (DOT), NASA, Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) ve Ulusal Bilim Kurumu (NSF) gibi kurumlar tarafından desteklenmektedir.
ABDde nanoteknoloji üzerine kurulan firmaların sayısı 2002 yılında bir önceki yıla oranla iki kat artmıştır ve bu eğilimin 2004 yılında da tekrar etmesi beklenmektedir.

Asya

Asya ülkeleri içinde nanoteknolojiye yatırım yapan ülkelerin başında Japonya gelmektedir. Japonya dünyada ABDden sonra nanoteknoloji alanında en fazla Ar-Ge harcaması yapan ikinci ülke konumundadır. Nanoteknoloji üzerine yapılmakta olan yatırımın her yıl %15 ile %20 oranında artmakta olduğu Japonyada nanoteknoloji tanımı dünyanın geri kalan ülkelerine oranla çok daha geniş kapsamlıdır. Moleküler seviyede yapılan bir çok araştırma (örnek vermek gerekirse, DNA üzerine yapılan araştırmalar) nanoteknoloji tanımı içerisinde yer almaktadır. Ayrıca NEC ve Sumitomo gibi firmalar carbon nanotüpler alanında çalışmalar yürütmekte, araştırmalar gerçekleştirmektedir.
Asya ülkeleri arasında Japonyayı takip eden ülkeler arasında Çin ve Kore öne çıkmaktadır. Çin ülkede yürütülen nanoteknoloji odaklı bir çok araştırma ve geliştirme çalışmasını Çin Bilimler Akademisi kanalıyla yürütmektedir. Bu ülkede yürütülen çalışmaların bir çoğu yarı iletken üretme teknikleri ve nanoteknoloji tabanlı elektronik cihazlar üzerine yoğunlaşmaktadır. Araştırma merkezlerine ek olarak nanoteknoloji kullanılarak üretilen ürünlerin ticarileşmesine imkan sağlamak amacıyla çalışan bir çok kuruluş bulunmaktadır.
Kore nanoteknolojinin mikro elektronik uygulamaları alanında yoğunlaşmıştır. Nanoteknoloji çalışmalarının sürüdürüldüğü bir çok üniversite ve araştırma merkezi olduğu gibi Korenin en büyük şirketlerinden biri olan Samsung mikro elektronik uygulamalar ve mikro elektromekanik sistemler (MEMS) üzerine araştırmalar yürütmektedir.
Tayvan, Singapur, Tayland Hindistan ve Vietnam nanoteknolojiyi öncelikli alan olarak belirlemiş ve uygun çerçeveyi belirlemek için adımlar atmaktadır.

Nano Teknoloji ile Ilgili Bir Makale
Nano Teknoloji nedir?
"Nano" Yunancadan ve Latinceden alınmış bir sözcüktür ve anlamı cüce demektir. Ayrıca kısaltma olarak milyarda bir olarak da kullanılır. Buna göre nano metrik sistemin içinde bir metrenin milyarda biri veya bir milimetrenin milyonda biridir.
Maddelere, milimetrenin milyonda biri büyüklüğündeki yapılara inerek yeni sentez özellikleri kazandıran nanoteknoloji, yakın gelecekte tüm dünyanın sanayi kollarına ve insan hayatının her yönüne yön verecek. Nano Teknoloji, Atom ve molekül ölçeğinde özel yöntem ve tekniklerle yapıların, materyallerin ve araçların inşa edilmesini; bu ölçekte ölçme, tahmin etme, izleme ve yapım faaliyetlerinde bulunmayı ve bu ölçeğin bazı temel özelliklerinden yararlanma kabiliyetini ifade eder.
Bilgi teknolojileri ve internet geleneksel-kurulu piyasalarda ve mevcut teknolojik altyapı içerisinde yaşamımızı değiştiren uygulamalara sahne olmuştur. Nano teknoloji kullandığımız aletler, bilgisayarlar, yapılar, elbiseler ve materyalleri değiştirecek ve yeni ürünler, piyasalar ve yaşam tarzını gündeme getirecektir. Nano teknoloji, yalnızca minyatürize olmuş ürün ve üretim yapıları ortaya çıkarmayacaktır; bunun yanı sıra üretim sürecinde kullanılan materyaller atom ve moleküler düzeyde ele alınıp işleneceğinden atom (kuantum) fiziği devreye girecektir. Bu anlamda nano teknoloji çeşitli alanlarda yeni teknoloji, piyasa ve ürünlerin ortaya çıkmasına olanak tanımaktadır.
Almanya bu konular üzerinde öncülük yapmaktadır ve 1 Milyar Dolardan fazla Nano-araştırmasına yatırım yapmaktadır. IBM, Fujitsu ve Intel´de Nano teknik dâhilinde mikroskobik küçüklükte Çipler üretmek için çalışmaktadırlar.
Amerika"da özel sektör hariç sadece devletin nano teknolojiye ayırdığı kaynak 2003 yılı için 600 milyon dolar. Japonya"da ekonominin temel dinamikleri elektronik sektörüne dayandığı için bu ülke nano teknoloji çalışmalarına 500 milyon dolar kaynak ayırıyor. Başta Çin olmak üzere Rusya, Almanya ve İngiltere de konunun önemini kavradı ve bu yöndeki çalışmalara kamu bütçesinde yer veriyor. Son zamanlarda önemli gelişmeler kaydedilen nano teknolojiyle metrenin milyarda biri oranında suni parçalar üretmek mümkün. Bu teknoloji yardımıyla uzun süre solmayan boyalar, etkisini hızlı gösteren ve daha etkili ilaçlar veya daha uzağa gidebilen golf topları üretilebiliyor. Bu alanda, hükümetin de desteğiyle önemli gelişmeler kaydeden Tayvan, 2012´ye kadar 32 milyon dolarlık ürün üretecek. Böylece 350 milyar dolarlık Tayvan ekonomisinin yüzde 10´unu kaplayacak.
Bugün hayal gibi görünse de, kullandıklarımızdan binlerce kat hızlı bilgisayarlar, damarların içinde ilerleyerek hastalıkları tedavi edecek nano aygıtlar, organların içinde ameliyat yapabilecek robotlar, betondan daha dayanıklı plastik binalar, hareketleri şarj edilmiş elektrik ile sağlanan yapay kaslar, çok daha hafif ve gelişmiş silah sistemleri gelecekte karşımıza çıkacak. Enerji konusundaki temel sıkıntı olan enerji sarfiyatı sıfıra inebilecek ve zararlı her tür atıktan kurtulmak mümkün olacaktır.
İnsanoğlu hayal ettiklerini gerçekleştirir. Nanoteknoloji insan hayatında nasıl gelişime sebep olur bir düşünelim ve fikir yürütelim. Mesela, paranın hiç kullanılmadığı bir sistem düşünelim, bu sistemde kredi kartı yerine nano teknoloji sayesinde geliştirilmiş ve içinde hemen her bilgi bulunduğu bir kart düşünelim, çalışanın maaşı ve birikimleri bu kartta hatta biraz daha ileri gidelim ve kimlik, ehliyet, pasaport, okul kimlikleri gibi birçok belge bu nano teknoloji sayesinde tek kartta toplansın. Bu kartta kişinin sağlık bilgileri doktor kontrolleri, geçirdiği ameliyatlar gibi gerekli bilgiler olsun. Hayal gücümüzü biraz daha zorlayalım ve aile bireylerinin anne babanın geçirmiş oldukları rahatsızlıklar da bu kartta olsun. İnsan hayatına getireceği kolaylıkları düşünmemizde sadece bir kapıdır bu yazdıklarım. Bunlar size sadece güzel bir hayal gibi gelebilir ama yakında hem de çok yakında nano teknoloji hayatın merkezine oturacak gibi görünüyor.
Tıp alanında da nano teknoloji hızla kullanılır hale gelmiştir. Uzmanlar bilimde bir devrim olarak ifade edilen nano teknolojinin bu sorun karşısında işe yarayıp yaramayacağını sınamak üzere, önce kobay olarak belirlenen hamsterlerin görüşü sağlayan optik sinirlerini kesti. Böylece kemirgenler kör oldu. Bunun ardından kopuk olan noktaya nano tanecikler yani mikroskobik büyüklükte tanecikler içeren bir sıvı enjekte edildi. Sıvının yardımıyla sinirler kendilerini onardı ve görüş imkânı geri kazanıldı.
Nano teknoloji kullanılarak gerçekleştirilen bir uygulamayı patent ile koruyan ülkeler; yirmi yıl boyunca o teknolojiyi kullanacak diğer ülkeleri kendilerine bağımlı hale getiriyorlar.
Bilgi teknolojileri ve internet geleneksel-kurulu piyasalarda ve mevcut teknolojik altyapı içerisinde yaşamımızı değiştiren uygulamalara sahne olmuştur. Nano teknoloji kullandığımız aletler, bilgisayarlar, yapılar, elbiseler ve materyalleri değiştirecek ve yeni ürünler, piyasalar ve yaşam tarzını gündeme getirecektir. Devlet ya da devlet büyüklüğündeki işletmeler artık nano teknolojiyi bir adım ileriye götürecek atılımlar içinde olmak zorundadırlar. Ya bir adım ileri ya da bir yüzlerce adım geriye düşeceklerinin farkına bir an önce varmalılar. Nano teknolojiye sahip çıkan mutlaka kazanacaktır.
Sözün özü nano teknoloji muhatabını arıyor!
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2019 18:32

Benzer Konular

3 Aralık 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
13 Şubat 2010 / Misafir Cevaplanmış
21 Aralık 2015 / Misafir Soru-Cevap
19 Nisan 2016 / Misafir Cevaplanmış
8 Ocak 2010 / Misafir Cevaplanmış