Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 100

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.169.012 Cevap: 8.002
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #991
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
Eğer
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
Sponsorlu Bağlantılar
Arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar
Bırakılmasaydı eğer.
Dayanılması o kadar da zor değildir,büyük ayrılıklar bile,
En güzel yerde başlatılsaydı eğer.
Utanılacak şey değildir ağlamak,
Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer,
Yüz kıartıcı bir suç değildir hırsızlık,
Çalınan birinin kalbiyse eğer,
Korkulanacak bir yanı yoktur aşkların,
İnsan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.
O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
Hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.
Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
Kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
Öylesine delice bakmasalardı eğer.
Çabuk untulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de,
Kalp,göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.
Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
Son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.
Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
Meydan savaşlarında korkular ,
Aşkı yaralamasaydı eğer
Su gibi akıp geçerdi
Hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
Beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
Tanımsız korkuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.
O büyük,o görkemli son ölüm bile anlamını yitirdi,
Yaşanılası herşey yaşanmış olsaydı eğer.
O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
Son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.
Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
Her kaybedişin ardından
Hayat yeniden başlamasaydı eğer
Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
Dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.
Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
Namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi,kısacık kestirmelerin ardından,
Dokunalısı ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.
Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
Sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
Kulağına okunacak biri olsaydı eğer.
İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında,
Bir ayrılık gizlendiğinde belki de
Kartvizitinde
"onca ayrılığın birinci dereceden failidir"
Denmeseydi eğer
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
İhanetinden onlar da payını almasaydı eğer.
Issızlığa telim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle
Avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım,
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da
Ya canım ellerini tutmak isterse...
Evet sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,kim
Uzanmak isterdi ince parmaklarına,
Mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa
Tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!

CAN YÜCEL


Son düzenleyen Blue Blood; 9 Şubat 2007 01:13
*TeoDora* - avatarı
*TeoDora*
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #992
*TeoDora* - avatarı
Ziyaretçi
OĞUL;
İnsanlar Vardır, Şafak Vaktinde Doğar, Akşam Ezanında Ölürler
Sponsorlu Bağlantılar


Daima Sabırlı, Sebatlı Ve İradene Sahip Olasın. Dünya Senin Gözlerinin
Gördüğü Gibi Büyük Değildir.
Ana nı, Atanı Say, Bereket Büyüklerle Beraberdir.

Bu Dünyada İnancını Kaybedersen Yeşilken Çorak Olur, Çöllere Dönersin.

Açık Sözlü Ol. Her Sözü Üstüne Alma. Gördün Söyleme, Bildin Bilme.

Sevdiğin Yere Sık Sık Gidip Gelme, Kalkar Muhabbetin İtibar Olmaz.

Üç Kişiye Acı;
Cahiller Arasındaki Alime,
Zenginken Fakir Düşene,
Hatırlı İken İtibarını Kaybedene,
Unutma Ki! Yüksekte Yer Tutanlar Aşağıdakiler Kadar Emniyette Değildir.

Haklı Olduğunda Mücadeleden Korkma.

Bilesin Ki Atın İyisine Doru Yiğidin İyisine Deli Derler...
ŞEYH EDİBALİ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #993
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AYRILIK HEDİYESİ


Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım tenhasında gecenin
Avutulmamış bir ben...

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar
Utangaç boynunun kolyesi olsun
Bu da benden sana
Ayrılığın hediyesi olsun

Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun...
Şimdi iyi niyetlerimi
Bir bir yargılayıp asıyorum
Bu son olsun be... bu son olsun!
Bu da benim sana
Ayrılırken mazeretim olsun!

Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın!
İşi-gücü olanlar çoktan gitti
Bir ben kaldım voltasında sensizliğin
Hiç uyumamış bir ben...

Şimdi dişlerimi sıkıp
Dudaklarıma kanamayı öğrettim
yusuf hayaloğlu
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #994
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Cadde

bir caddenin adı ölüm olsun
uyandırır mı bu sizi yolculuğunuzu beklerken
şantajcıları birikmiş kahve köşelerinde
kıpırdatmaz güvensizliğini bir tanesi
kurşun eziktir, örümcek işini bitirmiştir
dolgusu toplam bir düzinedir belki fazla
gizini çözmek için yalnızlığını verir biri
haykırışı sıradan, çaresiz

bir caddenin adı korku olsun
satılmış pompacıları, kuytularında uyumayan
karanlığı hortlak, aydınlığı cesaret torbası
her an bitebilir de, uçurumun kenarındadır
belki bu bir kampanyadır, tükenişin
varlığı tertemiz, sonuncusu gedik desenli
parçalanmış bir tasarımıdır yerde duran
alacalı siren sesidir aslında caddeyi korkutan

Volkan Altay |
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #995
kambis - avatarı
Ziyaretçi
İKİNCİ EL SEVDALAR



ikinci el ve yok pahasına

sevdalar pazarlanır köşe başında

köşe başında ay doğar

köşe başında geceler

özleme dair türküler, gidenlere şiirler

talan edilir çeyizler

ve çeyizlerdeki naftalin kokulu mektuplar

ve yontulur dört bir yandan

nakış nakış işlenen sevdalar

papatya kokan duvaktır elden ele dolaşan

yağmurdur beklenen ama hiç yağmayan

suyu çekilen dallar kurur

kaldırımlarda sararan yapraklar



sevda ki gelişindi

sevda ki en güzel şarkılardı

şimdi sevda bir öksüzün dilindeki ağıttır



ikinci el ve yok pahasına

sevdalar pazarlanır köşe başında

köşe başında ay doğar

köşe başında dönmeyenlere şiirler

özlemin fırtınasına yakalanıp da

kuruyan ve kırılan dallardır

ahşap ve unutulan bir ev gibi dağılan

ve ilk rüzgarla uçuşan

köşe başında umutlardır



akşam ki gelişindi

akşam ki en güzel şarkılardı

şimdi akşam bir öksüzün dilindeki ağıttır



Atila IŞIK
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #996
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sen misin süt beyazı ovasında yüzen,
Baharın erken müjdecisi.
Örtülü karların izlerinde tüneyen,
Aradığım çıkış sen misin?

Nemli ağaçların diplerinde yüzer.
Sen sevgi tohumu, sen elleri buz tutmuş,
Bembeyaz çiçekleriyle hasretim,
Sen misin beklediğim?

İçinde dorukları barındıran.
Teslim alırken lodosu, poyrazı, günbatımını.
Ta içimizden tutuşturan,
Boynu bükük taçyapraklarını.
Sen misin kardelen, sen misin,
Özlediğim?

Ben ressam, ben şair, ben kardelen düşlerinde
Yaşayan.
Üzerine beyaz gelinlik örttüğüm,
Kırık gözlü bir yetimin ağıtı.
Sırça köşklerimde sakladığım,
Sen misin kayıp toprakların düşüşü,
Sen misin yolunu gözlediğim?

Hep aynı baharında şaşkınlığın.
Açık yeşil çizgileriyle.
Derinlerden süzülen bir konçerto gibi.
Karlar erimeden uzatırsın eğik boynunu.
Hep aynı yerde, hep aynı sisli sabahına sarınıp güneşin.
Umduğunu bulamadan dönen.
Umutlandığım kardelen düşü sen misin?


suna doğanay
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #997
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
çığlık


kendime düşüyorum bastığım her çukurda
güneş perdesini örtüyor
bir ıslık üşüyor kaldırımda
yüreğinden yüreğime yağıyor kar
ben...sokağın kuytusunda saklı durak
bir nefes mola / sonrası giden yolcular

-sür sesime yosunlu köpüğü
düşümü gelişinle sar-

ayrılığa kesiyor biletimi her istasyon
yalnızlık...buğuda terli nefes
kendine dönüyor bahçede volta
her şarkıda yara alıyor bahar
şafağın aynasında yaslı yüz
ve gece...
gölgesi yasak esmer duvar

-tutun kirpiğimden gözüme
ölüme daha bir yaşamak var-




Ferhat Gülsün
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Şubat 2007       Mesaj #998
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Bir kelime buldum o tozlu raflarımda
Ertelenmiş unutulmuş gibi duruyordu
Temizledim harflerini tek tek özenle
Yaşlı gözlerle neredesin diye soruyordu

Zordu bu kelimeyi taşımak elimde
Bir anlam yükledim adına sevgi diye
Sonra kalbimin kapısına kulp eyledim
Biri gelirse önce sevgiyi görsün diye


ramazan karakaya
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Şubat 2007       Mesaj #999
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Büyüdüm...



Yüzünü düşlerime astım
Kastım geceye
İhtiyar topal sakat bir heceye
Şiir dedim
Yıllarca dinledim aynı öyküyü
Her duyuşumda o yanık türküyü

İnledim…

Yola düştüm zamansız
Kansız insancıl ölümler gördüm
Ve çocuk kokan mayın tarlaları
Anne korkuları sinmiş odalar
Yarama kuytu ayazlar değdi
Yaşamak böyle bir şeydi

Sustum

Bekledim…

Sokak lambalarının altında
Geç kalan ayak sesi oldum
Yanağından sızan gözyaşı
İçimi sızlatan bu aldanışı

Sevdim…

Şehirler bombalandı
Kayboldum kalabalık korkularda
İçimde insan sesleri
Üstüm başım sensizlik
Kırık sancılar ortasında

Hiç kimseydim…

Bakire düşler ördüm
En mahrem uykularımdan
El değmemiş göğüs uçlarına
Susamış dudaklarım
Acemi çocuk telaşında
Mutluluğu emerken

Geç kalan yarına inat

Büyüdüm…


Yusuf OBALI
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Şubat 2007       Mesaj #1000
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Kırmızı bir gül düşle,
Tıpkı dudakların gibi.
Ve o an rüzgarın
Estiğini düşün ılık ılık.
Gül olmuş dudaklarından
Rüzgarla yayılan koku gibidir aşk.
Anlatamam, sadece yaşarım yokluğunda


ramazan karakaya

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya