Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 190

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.166.152 Cevap: 8.002
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #1891
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
NE GÖRÜYORSUN

Sponsorlu Bağlantılar
Gözlerimin içine bak
Ne görüyorsun?
Göz yaşımı,mutluluk mu?
Yüzüme bak ne görüyorsun?
Acı mı,gülücük mü?
Kalbime bak ne görüyorsun?!
Hasret mi,paramparça bir kalp mi?
Yoksa içi senle dolu bir yürek mi?
En iyisi ben söyleyeyim;
Gözlerimde gözyaşı,yüzümde acı,
Kalbimde biraz hasret ve sen varsın.

Aynur Çiçek

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #1892
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Emine

Sponsorlu Bağlantılar
Sen bir tarihin iğfalinden doğdun Emine
Emin’in iğnesi teyelledi kader çizgini
Yansır suyun akışında kırık bir ayna gibi
Doğduğun coğrafyayı kanatmaktı ilk işi

Zamanın avlusuna bırakılan
soy ad eksiklisiydin Emine,
kimlik etiketsizi

Ağladın, ağlamayı çoğalttı yanın
Güldün, küldökenler bürüdü sesini
Kalbin, beyaz – mavi bir bulutun önünde
saçların, Emin’in arkasında yürüdü

Sen bir dilin zinasında büyüdün Emine
Utanır anlatmaya sözcükler sana giydirilen sözleri
Saklar yaşamın aynasından, provasız biçilen elbiseni

Eğildin, başına kahır gülü takıldı
Doğruldun alnına töre çakıldı
Susma öyle Emine, susma öyle
Kıvranan belin üstünde, taç yaprak gibi omzun
çağın uzun ve karanlık mahzeninden
o şarap testisini kimin için taşıdı

Sen hangi acını işliyorsun Emine
Hangi sevmeni
Söyle artık
Söyle bir tokat gibi zamanın yüzüne
Kendini hangi iğneden geçirdiğini

Sen kendini kaç yıl büyüttün Emine
Sahi sen... hangi kahrı kaç yıl...
Sordun mu hiç annene
Bir şeyler karışır mı annelerin gözyaşından
Kader gibi, gen gibi, Emine’lerin geleceğine

Yürüdün, önünde gölgeler süründü
Durdun, varlığının uçurumu büyüdü
Sana uygun görülen Emine
Sana uygun görülen: Önde Emin silueti

Sen tarihi yeniden doğurabilir misin Emine
Biçebilir misin zamanın gömleğini yeniden
Yapabilir misin sahi, Emin’in ipliğini çekmeden

Ali Rıza Kars

tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #1893
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
HAYAL KIRIKLIĞI

Yüzüne dönemiyorum son zamanlar
Hasret kaldığım bakışlardı
Unutamıyorum
Seni bana bağlayan,
Kızgınsın;başını çeviriyorsun,
"Artık"gözlerinde,eski ışık yok.
Yıllarca kurduğun
Hatırlar mısın hani pembemsi,
Hayaller;yaşlandı bizimle.
Gerçekleşmeyince yalan demeye
O tatlı dilin varmadığı,
Tükenen ümidin soytarıya döndüğü
Bir zamandayız şimdi.
"Yaş"larımızla büyüttüğümüz
Yorgun ve düşkün hayalleri,
Gözlerin taşımıyor gibi.
Biliyorum saftır onlar narin,
Çok da kırılgan,
Her zerresinde bir ben.
Hayalindeki adam!
Layık olamayıp sana
Üzmesini becerebilen.
Af dileyemiyorum,
Sana diyebileceğim tek söz
Ayrılmalıyız!
Yine ağlatacağım seni.
Anlamsızca savrulacak kırıklar,
Boşluğa süzülen ben gibi
Düşünce kestane gözlerinden.
Yeter ki sana batmasın...

Ahmet Çayakar


HAYALDİ BİTTİ

Uzaklarda yağmur yağıyordu
Yağmur damlalarını izliyordum
Birden seni gördüm
Bana yaklaşarak
"Ne kadar uzakta demi"dedin
İşte bende sana
O kadar uzaktayım
Aradan yıllar geçti
O yağmur
Hala daha uzaktaydı
Bir gün yine izliyordum ki
Bir rüzgar esti
O rüzgarın soğukluğunda
Senin yüzünü kaybettim
Ve bir daha seni hiç görmedim
Beni terk edip gittin
Aslında benim olmamıştın bile
Ama onu seçip
GİTTİN...

İrem Deniz
Son düzenleyen tikkymelike; 8 Mart 2007 12:04 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #1894
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SAKSIDAKİ KADINLAR

üç oda bir salondu evler önceleri
önlerinde bahçeleri,
bahçelerinde rengarenk çiçekleri
bir köşede olurdu odunluk
diğerinde küçücük bir köpek evi

daha sonra kondu, üç oda bir salonlar
üst üste /yan yana,
Daha sonra oldu
Tek katlar , apartman
Sokaklar cadde, caddeler bulvar

ya bahçeler…


hep aynı insanlar yaşardı
üç oda bir salon evlerde
en çokta kadınlar...
ıslak çamaşırlarını balkona asan,
asmadan önce kuvvetli seslerle çırptıran
balkonun bir köşesinde ki
saksıdaki çiçekleri sulayan ve seven kadınlar.

pembe diziler seyredilirdi
kim bilir neler düşlenerek
yarınlarına dair..
neler konuşulurdu kendileri ile

birbirlerine gittikleri günlerde


Onlar
Kadın.



nasıl da eriyik hayatlar yaşanır…
hangi günler sayılır
hangi günler özlenir

karar verilir girilmeye
çocuklara hapishane olsun diye
üç oda bir salon kooperatiflere


çocukların aşkları bilinmez bu evlerde
ve istenilmezde yaşansın sere serpe
bilinir sadece komşu kızlarının ki
sinsi bir böbürlenme ile
karışılır arkadaşlıklara
karışılır nefes alışlara
kalp atışlarına...

belki bir gün
saksıdaki kadınlar
lazım olursa diye
sakladıkları kapaklı kutuları
çöpe atmaya başladıklarında
yada
kocaları
bir akşam eve
bir saksı çiçekle döndüğünde
işte o gün
başlarını okşadıkları çocukların saçlarından
fesleğen kokusu bulaşacaktır ellerine…

Sefer YEŞİLYURT
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #1895
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
HAYALİN ÖTESİ

İki adım sonrası imkansız
Çünki iki adım kaldı
Hayallerimin sabahına
Sana dokunacak kadar yakındım
Ve sevecek kadar uzak
Ağlayacak kadar yalnızdım
Belki de ben imkansızdım
Sahte bakışlarındaki aşktım
Ben sana ve
Senin imkansızlığına aşıktım.

Taha Solak


Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #1896
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
Her akşam bir mektup yazarım dağlar kadar
Meşeler göğermiş diyorsun, varsın göğersin
Anlamını yitiren bir şeyler mi var şimdilerde
Yazdığım şiirlere yabancıyım, sokaklara yabancıyım
Taşı delemiyor bir çığlık ve apansız
Su oluyorum ipince, kendime sızıyorum
Dünya yetmiyor bazan, bırakıp gidebilir miyim?
Kuşları ürkütülmüş bir dal gibiydin, öylesine mahzun!
Efkar da yakışırdı sana, ilk kadeh kekik kokardı
Unutalım mı şimdi kente indiğimiz o ilk günü
Sabahlara kadar okuduğumuz o kitapları
Sabahlara kadar düşüncelerimizde yaşattığımız hayallerimizi
Kar aydınlığında yürüdüğümüz o yolları
Sen dostumdun benim gülünce güneşler açan
Bulutlara rüzgara asarım suretini her akşam
Her akşam mektup yazarım dağlar kadar
Kayıp bir adresten geliyor sesin şimdi, üşüyorsun
Unutma dostumsun sen, neredeysen orda ölmek isterim!

Ahmet Telli
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #1897
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Ya Râb Belâyı Aşk İle Kıl Aşina Beni

Ya râb belayı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni

Az eyleme inâyetini ehli derdden
Yani ki çok belâlara kıl mübtelâ beni

Oldukça ben götürme belâdan iradetim
Ben isterim belâyı çü ister belâ beni

Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigarımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni

Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola getürmek saba beni

Nahvet kılıp nasib fûzûlî gibi bana
Ya râb mukayyed eyleme mutlak bana beni

Fuzuli |
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #1898
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bil ki durmam gelirim
Çagrin olsun yeter ki
Seni yine severim
Yerim olsun yeter ki

Birakirim herşeyi
Kalsin oldugu gibi
Gelirim koşar gibi
Çagrin olsun yeter ki

Etmem bir şey bahane
Hayat senle şahane
Dönerim tez gün ile
Çagrin olsun yeter ki

Her zamanki o yerde
Beklerim seni yine
Bir iki cümle ile
Çagrin olsun yeter ki

Bir an tereddüt etmem
Istegini reddetmem
Namerdim gelmez isem
Çagrin olsun yeter ki

Hala sicak bak sinem
Eksilmedin hiç benden
Çok severim eskiden
Çagrin olsun yeter ki

Sedat Hünkar Kravzer
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #1899
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
NASIL BİR DÜNYA İSTEDİĞİM

Gönlümden geçen dünya ya da ütopya ulaşılmak istenen…
Yalnızlığın kahredişinin ve unutulmuşluğun,
Güzelliğin ve sevginin yok edilmişliğinin,
Aşksızlığın, kavuşamamışlığın, ayrılmışlığın,
Gönül kırmışlığın ve birbirine kırdırmışlığın,
Gülümsemeyi unutmuşluğun, ruhunu silikleştirmişliğin,
Umudun bitmişliğinin ve ot olarak yaşamışlığın,
İnsanlığın, çevrenin ve yeşilin katledilişinin,
Karanlık gelecek endişesinin, sahtekarlığın,
Olmadığı bir dünya…

Haram varsıllığın, kahreden yoksulluğun,
Sefilliğin, üryanlığın ve iliklere işleyen ayazın,
Hırs ve doymazlığın, bir lokma ekmeğe muhtaçlığın,
Sefalette ve sınırında açlığın; gözü yaşlı çocukların,
Anaların gözyaşlarının,
Dolandırıcılığın ve ahlaksızlığın, sapkınlığın,
Hırsızlığın, hainliğin, yedi düvel arsızlığın, hayasızlığın,
Çatlatılıp ar damarı kabak çiçeği açılmışlığın,
Şirretliğin, kalleşliğin ve düzenbazlığın,
Olmadığı bir dünya…

Hacıyatmazlık, dalkavukluk ve kuklalığın,
Kirli yüzlerdeki hissiz maskelemenin ve kibirin,
Soysuzların önünde el pençe divan duruculuğun,
Satışa getirmenin, pohpohçuluğun ve alkışçılığın,
Zırvalayıcılığın, havanda su dövücülüğün,
Çanak tutuculuğun ve şakşakçılığın, kayırıcılığın,
Ezerek diğerlerini; omuzlarında zirveye çıkmışlığın,
Duyarsızlığın, cehaletin, beyni sulanmışlığın,
Bir top beze kendini satmışlığın, oy vermişliğin,
Olmadığı bir dünya…

Kan emiciliğin, kemirgenliğin ve leş yiyiciliğin,
El parasıyla har vurup harman savuruculuğun,
Cefa çekenlerin sırtında sefa sürmüşlüğün,
Mirasyediliğin, ekmek banıp yetim malı yiyiciliğin,
Tatlı vaatlerle, bin bir yalanla;
Aldatılmışlığın, ezilmişliğin, üstüne basılmışlığın,
Bilmeyip te bir şey böbürlenmişliğin, kaykılmışlığın,
Çirkefliğin, et kafalılığın, kurdeşenliğin ve embesilliğin,
Yalanlarla dolu geçmişle kandırılmışlığın,
Olmadığı bir dünya…

Bolluk içinde beyin yoksulluğu yaşamanın,
Örümcek kafalılığın, kuş beyinliliğin, magandalığın,
Pişkinliğin, rant peşinde koşmuşluğun, pisboğazlığın,
Görmemişliğin, duymamışlığın, bilmemişliğin,
Konuşamamışlığın, gölgesinde kalınan ürkmüşlüğün,
Kaybolmuşluğun ve faili meçhullüğün, kayıtsızlığın,
Hakaretin, sömürünün, yargısız infazların, sürünmüşlüğün,
Her türlü ruhsal ve bedensel tecavüze uğramışlığın,
Bir türlü filizlenip yeşeremeyen barışın,
Olmadığı……………………..

Daha ne sayayım dostlar…
En önemlisi acı ve ızdırabın, eziyetin, yalvarışın,
Kan ve gözyaşının, evlat acılarının, kahırın,
Buğunun, belirsizliğin ve zifiri karanlığın,
Olmadığı bir dünya dileğiyle…
Islah etmesi umuduyla cümlemizi Yüce Allah.
Ölümlerin sadece yatakta ve huzur içinde,
Yalnızca umudun, barışın, sevginin olduğu dünya,
Sonsuzluğa dek uzanan…
Kötüden geriye bir şey kaldıysa eğer…

İbrahim SOYALAR
blood_lovee - avatarı
blood_lovee
Ziyaretçi
8 Mart 2007       Mesaj #1900
blood_lovee - avatarı
Ziyaretçi
Çekilmiş Kanda

Bu kentin şu damarlarında,
Saat çekilmiş kanda,
Yelkovanla akrep birbirini kovalama da.

Gecenin koyulduğu şu anda,
Aradıkları mı tam bulamasam da,
Şarapsız kalmaz ya kursağım,
Evde huzur, sükun içinde uyuyor şişeler.

Ağızlarında tıpa, açılmayı bekleyen,
İçilmeyi, koca hazlarla,
Dışarıda güz yaprakları.

Yel enseme enseme,
Aşk ediyor serinliğini,
Ürperen tenim, dikeliyor,
Hızla geçiyorum, kentin damarlarından.

Bu kentin şuh damarlarında,
Arsız, duyarsız ve hoyrat,
Yorulmayasıya, heyecanla koşuyorum,
Saat çekilmiş kanda.

En azami sınırlarındayım aşkın,
Beni bu denli yollara düşüren,
Rüzgarıyla güz sarhoşluğu,
Küt küt atıyor kalbim.

Semih Seyyid

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya