Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 21

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.164.530 Cevap: 8.002
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #201
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
senqe8

Sponsorlu Bağlantılar
Saatler yine seni vuruyor
Gecenin en dip yerinde
Düşünmekteyim,
Kimse anlamasın,
Kimse görmesin diye
Seni seviyorum
Yüreğimin en ulaşılmaz, en çocuk
En masum yerinde seni öpüyorum
Bazen nefret ediyorum senden
Ama en nefret ettiğim anlarda
Daha bir farklı seviyorum seni

Okşuyorum yüzünü, ellerini
İşte o zaman yaşadığımı anlıyorum
Sen zamansın ,
Yanındayken herşey avuçlarında
Sen aşksın ,
Sen hüzünsün
Ben, artık senim...
Özen Güllü

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #202
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bun

Sponsorlu Bağlantılar
Elim geçiyor aptaldan
Kapital
Elim mi çiçek mi bilmiyorum
Bir elim bir çiçek mi açılan
Çekingen mahzun açılan bunu bilmiyorum
Ama üst üste yenildiğime göre
İskambil oynuyorum garanti
Max Jacob papazı ablasından
Ablasını o saat meryemsiyorum
Çünkü her kadını meryemsiyorum
Gözleri göz değil gözstan
O müthiş korku saatlerinde
Başını omuzuma koymasa olmazdı
Başını omuzuma koyunca da
Kurtarmasa olmazdı beni olmaktan
İçtiği şaraba ait bir adam
Gözleri göz değil gözistan
Bir odadan bir odaya geçiyor
Kapının birini açıp birini kapıyor
Adı Meryem değil sade Dorothy, Lucy
Renklerinden dolayı okulsuz bırakılan
Zenciler zenciler iki okka zencefil
İntihar süsü verilerek
Güneşin linç edildiği bir akşam

Cemal Süreya

gizem_mechul - avatarı
gizem_mechul
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #203
gizem_mechul - avatarı
Ziyaretçi
Saat Sekizi Geç Vurdu

Kime ne desem
Boyuna kendimi dinliyordum eski yağmurları dinliyordum

Düşünmeden biliyordum deniz ılıdı
Dökülen çelik katı
Yürüyenler yan yana

Yüzümü güneşe dinlendirsem
Dağın dağ olduğunu bilsem ovanın ova ağacın ağaç
Kurtulurdum

Çok köprülü sular gibi git git bitmedi
Boyuna kendimi dinliyordum eski yağmurları dinliyordum

Saat sekizi geç vurdu
Giden gitmiş hüznü ayaklandırmak boşuna
Düşünmeden biliyordum

Arif Damar |
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #204
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yağmuru sevdiğini söylüyorsun
ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun

Güneşi sevdiğini söylüyorsun
ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun

Rüzgarı sevdigini söylüyorsun
Rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun

İşte bundan korkuyorum
Çünkü beni de sevdigini söylüyorsun

featherW.SHAKESPEARE
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #205
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
On Ayrılık Şiiri
Hayatta ve ölümde ayrıldık
Ayrıldı iki beden
Gönüllerimiz ayrıldı
Seslerimiz ayrıldı birbirinden

Ellerimiz ayrıldı
Kokularımız
Aynı yatakta uyanmalarımız
Gülüşlerimiz
Gözyaşlarımız
Düşlerimiz ayrıldı birbirinden

Ruhun içindeki gece
Kapladı her şeyi birden
Ataol Behramoğlu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #206
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

YAGMUR ALTINDA ISLANAN ASK
....Ask yagmurda ıslanmaya benzer
Sırılsıklam olursun üşümekten titrersin
Ama hep yalnızsın ve tek basınasın
Hiç dusunmezsın,derdı tasayı hiç umurunda olmazdunya......


İşte ask boyle birsey bitanem,
Sırılsıklam asık olursun
Yerı gelır ağlamaktan gözlerin kızarır...
Ama sonunda bir tek sen varsındır bu yolda.
Hiç dusunmezsın ondan baskasını



Sadece kosarsın ve ıslanırsın
Bır de yanımda o olsa dersın
Ama o hıcbır zaman
Senın oldugun kadar cesaretlı olamaz....
O yagmurda ıslanmaktan kacar,
Tıpkı asktan kactıgı gıbı...



Sevmeyi bilemez yalnızdır
Yenı ayrılmıstır sevgilisinden
Hep sevilmiştir , birileri tarafından...
Hiç sevmemiştir,sadece sevılen olmuştur,
Sevmeyı bilemez cunkı o
Hıc yagmur altında ıslanmamıştır...
Serkan Güler
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #207
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Şehir ve Biz

Bu şehir bize küçük gelecek
İhanet kesti yağmurları
Yıkanmıyor caddeler
Sokaklar satıcı pisliği dolu
Kaldırım çiğneyemez yüksek topuklar
Boşuboşuna çıkma bulvara
Gözlerin çakılıp neon lambalara
Ne bakacak, ne görecek
Bu şehir bize küçük gelecek

Bu şehir bize dar gelecek
Hıyanet kuruttu ağaçları
Yaprak döktü bütün parklar
Vitrinleri kütük dolu çarşının
Ve bir çift siyah göz
Kararacak küller arasında
Adımlarımız sığmayıp çarşafa
Ne gidecek, ne dönecek
Bu şehir bize dar gelecek

Bu şehir bize az gelecek
Nedamet uyuttu asrın bebeklerini
Zifiri karanlık kundaklarımız
Mezarlıkta sıra taşlar
Önünü keser rüzgarların
Bilmen nasıl salınacak sitede
Gecekondu endamın
Avuçla boş böğrünü cüzdan yerine
Ne yetecek, ne bitecek
Bu şehir bize az gelecek

Bu şehir bize sıkıcık gelecek
Atalet doyurmuş insanları
Bir adım gayret yok huzura doğru
Gündoğumundaki köpek uykusu
İştahını açar çakalların
Boşuna yutkunma, miden bozulur
Yağmurda ıslanmayı sevemedin ömür boyu
Seryerle cam kenarından
Ne bakacak, ne dönecek
Bu şehir bize sıkıcı gelecek

Bu şehir bize gülünç gelecek
Sefalet parlıyor kadın gözleri
Mart kedisi gibi ortalıkta
Farelerle dans eder
Delik deşik asfaltlar, ne hacet arabaya
Nasırına bastılar, gözlerin doldu
Yüz yıkamak için midir küvetler
Asansörde kaldın ya sen
Ne çıkacak, ne inecek
Bu şehir bize gülünç gelecek

Hünkar Dağlı
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #208
arwen - avatarı
Ziyaretçi
her yalnızlık, yalnız yaşanılmaz oysa...
kaldırımlar gibi; ezip geçse de her gün
onca insan,
elbet vardır, oturup üstüne
senin için ağlayan...

sen benim; çoğul yalnızlığımın yegane türküsü...

...

bazen düğümleniverir hayat.
düğüm düğüm olur yol diye bildiklerin.
el ayak dolanır,
üstüne üstüne gelir duvarlar.
kelimeler yoğun trafiğe takılır, her akşam üstü.

sen benim; kelime özürlü dilimin tek büyüsü...

...

sonbaharın telaşında daldan kopup
rüzgarın insafına takılır bir yaprak.
baharın bir daha geri gelme ihtimali yoktur ona.
birazdan düşecektir bir yere,
iş çıkaracaktır çöpçülere...

sen benim; telaş çığlıklarımın yegane çöpçüsü...

...

kısa bir hikayedir hayat.
içine ne katarsan kat...
-senin elinde...-
senaryona girip çıkacaktır yüzlerce figüran.
bir kareliktir çoğu kalmayacaktır uzun zaman...
tekrar seyrettiğinde, “ bu kimdi..? ” diye sorarken hafızan,

sen benim; gördükçe dayanılmaz acıların saplandığı
beynimin yaşayan tek öyküsü...

...

her dağ; bir zirve,
her yol; bir son,
her can; bir ölüm taşır aslında...
tüm gelişler; gidiş taşır cebinde...

sen benim; kabullendiğim onca şey içinde,
inadına bağrında bahar sakladığım,
elimde sımsıkı tuttuğum tohumlarım...


CAFER YILMAZ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #209
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Adını funda oteli koy
Aklından gelip geçen bir yazın
Ve akşam güneşlerinde orda burda
Bir deniz kıyısında, eski bir yıkıntıda
İnce ince gezinen turuncu adamların.

Adını funda oteli koy
Sevdamızın da adını
Ayakları dibinde gün batımının.
Ve ağzında binlerce güneşin tadı
Dilinin ucunda yalnızca kendi adın.

Çünkü sevdikçe beni sen kendini tanıdın.

Edip Cansever
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #210
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Çağın Tanığı Olmak

Fırlat at uzağa
Döner gelir bumerang.

Yukardan aşağı, boş küpler,
Soldan sağa
Hangi harfleri koymalı
Ki çözülsün bilmece?

Diş diş
Kalıntı çağ mazgalları
Sonra yeni katmanlar
Bir intihar gibi içerde.

Aldatışı yakınların
Bilinseydi
Kime inanacaksın
Ki hangi yolları yürümeli?

Çocukluk, gene ancak çocukluk
Gerçi o da acı
Ama iyi ki var
Yerine hangi mutlu yaşantı?

O nineler, o kızlar, o evler
De yoksa
Kimin bu toprak
Çok düşünmüşümdür.

Onu benden, beni ondan ayıran
Düzenler
Bırakmaz bizi bize, bölücü
Olmuş nice değerler, ben de ölmüşümdür.

İçindeyim, diretiyorum çağa
Size ne miyim ben, siz bana nesiniz?
Bir hayal, bir masal mı eski
Ama ben görmüşümdür.

Fırlat at uzağa
Döner gelir bumerang.

Behçet Necatigil

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya