Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 211

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.167.875 Cevap: 8.002
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Mart 2007       Mesaj #2101
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Nisa

Sponsorlu Bağlantılar
Çorak topraklara düştü yolum Nisa...
İsimsiz şehirlerin,gergin caddelerinde
Bir yığın sancı taşıyor omuzlarım.
Çorak topraklarda su aramak değildi benimkisi.
Bir öksüz su damlacığı götürmekti;
Yazık ki olmadı
Götüremedim Nisa...

Öfkeli gözlerin kızgınlığında
Buharlaşıp uçtu öksüzlüğü rahmetin.
Şah damarıma kadar hissettim üşüdüğümü.
Ama caddeleri süsleyen bu ışıklar gibi,
Üşüyemedim Nisa...

Hangi savaştı hatırlamıyorum.
Hangi sürgünden kalma, sırtımdaki izler.
Yalnızca bir kaç şeyi anımsıyorum:
Sınırların olmadığı bir dünyada,
Sosyal kargaşaların mahkum ettiği
Dev adamların öldüğünü gördüm.
Haberin yok senin.
Artık cesetlere heyecanlanmadan bakmayı öğrendim.
Çürüyüp gitmiş duygularımı gördüm de
Aralarında kendimi,
Göremedim Nisa...

Yeniden sevmek mi?
Yeniden ölmek olur da,
Yeniden sevmek olmaz Nisa...
Kanım çekildi,
Bütün damarları kurudu yüreğimin,
Bırakıp gidişinden bu yana.
Buralara boşuna mı geldiğimi sanıyorsun.
Mademki sen yoksun:
O zaman sonsuza dek sensizlik bana.
Dediğim de oldu.
Senden sonra kimseyi sevemedim Nisa...

Anlatmama gerek yok aslında.
Aşırı dozda narkoz almış duygular,
Sancısız değişimini yaşıyor hayatlarının.
Hepimizde mevcut,derin neşter izleri...
Ne tür ameliyatların kadavrası olduğumuz da meçhul.
Eskisi gibi kahramanlar da yok artık.
Herkes kendi filminin figüranı
Ve artık herkes buralı.
Bir kısır döngüdeki
Basit dişlilerden biriyim ben de...
Yani istediğin gibi olmadı,
Yapamadım Nisa...

Görüyorsun ya!
Çorak topraklara attım kendimi.
Son trenini de kaçırdım ütopyanın.
Sensizliğin sonsuzluğunda dolaşıp,
Leşimi yiyecek akbabalar arıyorum şimdi.
Yani,canımı senin tükendiğin yola
Veremedim Nisa...

Belki esir düşerim,
İyimser işgallerin birinde.
Fersizliğimin sorgusuna çekerler beni.
Cezasını verirler tüm suçlarımın.
Son sözün imzasına bırakılır her şey...
Yine de keskin tereddütlerdeyim,
Yalın kaygılarda...
Senin acılarını yaşadım da...
Senin gibi destansı ve yüreklice
Ölemedim Nisa...
Mesut Sütçü

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
15 Mart 2007       Mesaj #2102
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Aşkın Temizliği

Sponsorlu Bağlantılar
yüzün halisina dökülen zeytinyagi
askin dikis izleri

ya tamamiyle degistirmek lazim deriyi
ya da temizlemeye calismak, çullardan çaputlarla
gün gün
biraz allik
biraz agri
biraz suyla
bilerek gitmeyecegini
ve daha beter kusacagini aslinda
uzak bir 'sonra'da

Ilgım Veryeri

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Mart 2007       Mesaj #2103
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Karanlık Gözlerin
gözlerine karanlıklar çökmesin
elinden gelirse uyma bile
dünyaya güzel gözlerin
hep güzellik saçsın
şehir şehir kent kent
dünya seninle dolsun taşsın
İsmail Baharşen
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
15 Mart 2007       Mesaj #2104
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Kara

Çarpmış,
Paramparça etmiş,
Kara sütü, kara devdayla seni...
Ve kara memelerinde dişlerin asi,
Karadır, upuzun yattığın gece,
Felek, ah ettirir, boynun kıl-ince...
Cihanlar, çocuklar, kuşlar içinde
Sızlar bir yerlerin
Adsız ve kayıp
Sızlar, usul-usul, dargın
Vekan tadında bir konca,
Damıtır kendini mısralarınca...

De be aslan karam,
De yiğit karam,
Hangi kalemin yazısı,
Zorlu yazısı,
Belanda?

Anadan doğma nişan mı,
Sütlü barut damgası mu,
Bir gece parçası mı kaburgandaki?
Kız kakülü, ne hal eylermiş teni,
Ellerin, deli hoyrat,
Ellerin, susuz, yangın.
Ellerin ooooy alarga...

De be aslan karam,
De yiğit karam,
Hangi güzelin diş yeri,
Mavi diş yeri,
Sevdanda?

Vurmuş,
Demirlerin çapraz gölgesi,
Alnın galip ve serin.
Künyen çizileli kaç yıldız uçtu,
Kaç ayva sarardı, kaç kız sevişti,
Gelmemiş, kimselerin...

De be aslan karam,
De yiğit karam,
Hangi zehirin meltemi,
Saran meltemi,
Hülyanda?

Hakikatlı dostun muydu,
Can koyduğun ustan mıydı,
Bir uyumaz hasmın mıydı,
"Ooooof" de bunlar olsun muydu?

De be aslan karam,
De yiğit karam,
Hangi *****nin hançeri,
Saklı hançeri,
Yaranda?

Ahmed Arif
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Mart 2007       Mesaj #2105
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KAÇ

Kaç
hayat yaşanır
bir ömre, kaç yaşam sığar

Aldanıp yaşama

kaç kere doğar yeniden
kaç kere
ölebilir insan

Çevir gözlerini içlerine

At bir adım daha

.
Öner Kaçıran
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
15 Mart 2007       Mesaj #2106
arwen - avatarı
Ziyaretçi
geliyorum
sevgilerimle hüzünlerimle
yalnızlığımla
içimdeki şımarık çocuk uslandı
tutuklandı özgür yüreğim

kurşunlandım her gün
maviliklere kanat çırpan kuşlarla
bu kentin caddelerinde
meydanlarında boğazlandım

geliyorum ey sevgili
türkülerine
şarap kokulu saçlarınna
gül kokan
sıcaklığınla aç kollarını

dolu dizgin
kaçıyorum bu şehirden
gelinliğini giydi doğa
çiçek çiçek açan
yüreğine geliyorum
gülüşlerinde her gün
seninle
yeniden doğuyorum



zeki ergin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Mart 2007       Mesaj #2107
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
OPAL KALELER
“Kuşbakışı bakıyorduk hayatımıza
ve şiirlerimiz altyazı geçiyordu
tenimize urganlarla bağladığımız inançlarımıza......”

Yarım bırakılmış bulmacalarda
hiç bulunmamacasına saklandığımız,
gizli özneli şiirlerin mecburi uyaklarında
arandığımız
Ve kır çiçeklerinin adını ezberimize aldığımız günlerdi
akreple yelkovan;
hiç yakalanmayacağımızı sandığımız kör ebelerdi...

Acemiydi sevdalarımız;
yanlış adreslere ulaşan mektuplar kadar
sakardı düşlerimiz;
gördüğümüz yerde düşecek kadar
bilmiyorduk ki;
masumiyet
sadece biyografilerde ağlar......

artık derin uçurumlar sakladığımız bakışlarımız kaldı bize
yakamoz kırığı aynalarda yüzleştiğimiz
gövdemizi yakarcasına çakan bir şimşektir
şimdi gençliğimiz
kendimize çözülme zamanıdır;
artık soldan sağa hiçbir şeyiz......

Yetiştirme yurduna terk ettiğimiz o en steril hayaller
çürüğe çıkartılmıştır; en büyük hüsranların
toplama kamplarında
beyaz bir bayrak sallanmaktadır
hayallerimizden kurduğumuz
muhteşem kalelerin surlarında.....

Çünkü pusuya düşürüldük!!
Ve düşürdük cebimizden elyazması ilk şiirimizi
Bir ablukada yitirdik;
O bahar kokan nefesimizi.....

Şimdi bir ihanet içindedir
Kartopu oynadığımız o kardan adam
Tüm karlarını saçlarımıza serpiştirmektedir
Ve bir iç kanamadır geçirdiğimiz
Kanımızdan;
Yaktığımız gemiler geçmektedir
Zaman;
Protokol hayallerimizi;
boş tribünlere terk etmektedir....


Bakışlarımızdan kayan dilek taşlarımız var artık
Artık nikotin sarısı parmak uçlarımız
Ve dökülürcesine sararan dişlerimiz
Yaşadıkça kalınlaşıyor;
Yaşama meydan okuyan biyografimiz

Sevdiğimiz kadınlara son bir şiir yazmalı
Son bir söz söylemeli,
son bir kez dokunmalı...
Giderayak;
bir isyan çıkarmalı!!!


Ve demeli ki;
ey hayaller!....
yıkmak zorunda bırakıldığımız
surları yüksek
o muhteşem kaleler;
emanet kavgalarımız var
opal taşlarınızda,
ve yitik ömürler var
dehlizlerinizin o hain karanlığında!

Şimdi biz;
birşeyler yazmalıyız...
iadeli taahhütlü bir vasiyet bırakmalıyız
ardımızdan bakakalan gözlerin ıslaklığına
şimdi biz;
o heybetli yıkıntıların gölgesinde
o yıkılmışlığın tarifsiz sükunetinin
acıtan kederinde
incinmiş mağrurluğumuzla
silahlarını teslim etmiş bir ordu kadar yalnızız
zamanıdır;
son hayalimizi
bir kurşun gibi beynimize sıkmalıyız....

Zeki KUMOVA

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
15 Mart 2007       Mesaj #2108
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Yar, yüz vermeyince,
Aşık yüzü gülmezmiş.
Sevda baştan gitmeyince,
Göze uyku girmezmiş.

Gönül havanda yanmayınca,
Aşk ateşini bilmezmiş.
Araya dağlar girmeyince,
Yar, hüzün nedir, bilmezmiş.

Aşk alevi sönmeyince,
Gözden perde inmezmiş.
Bir umuttur yanar içimde,
Ben sevdim, sev sen de.


mehmet ali arslan
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Mart 2007       Mesaj #2109
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ADIN SENİN


Saçlarına can veren yıldızlar nerde gülüm
Hangi ferman dokundu bakışlarına senin
Belki sahrada değil, şimdi göklerde gülüm
Taşıyor bulutları gözlerinde, nazenin


Senin her kirpiğinde bir dervişin ahı var
Muhteris aynaların eskidiği yerdesin
Yüzünde en çaresiz devlerin günahı var
Zamanı sonsuzluğa bağlayan mahşerdesin


Divan-ı harbe giden yiğitlerin ardında
Kanayan kitaplara gül götüren yağmurum
Hüznü bir tabut gibi buluyorum derdinde
Senin toprağın için çırpınıp ağlıyorum


Memnu bir zerrin kadar edalı ve soylusun
Gamzelerinde nazlı kıvılcımlar gizlenir
Bağbozumunda bile yediveren boylusun
Gün olur ki, kalbinde gözlerin filizlenir


Bu sevda dayanılmaz bir ağıttır zülfünde
Rüzgarın her busesi içimde kurşun olur
Yıldız kayar, ay susar geceye güldüğünde
Dağda çiğdem solarken çölde ceylan vurulur


Ben bu yol ayrımında sensiz olsam ne çıkar
Kahra göçen kuşların kanatlarında kaldın
Ölümün gözyaşları bir gün hicranı yıkar
Tarihe bir sır gibi düşer senin de adın


Nurallah GENÇ
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
16 Mart 2007       Mesaj #2110
arwen - avatarı
Ziyaretçi
işte hayat gülüyor yanında
hadi susadığını al kana kana
bakmayı görmekten sakın ayırma
acıları bırak artık gel buralara...
..........
yana yana katıldın kurtlar sofrasına
akan gözyaşlarında buğun nerede
nerede gözlerindeki gizemli derinlik.
attığın adımın isyanı.
düşüncelerindeki gizemlik.
bakışlarındaki büyü ile doğan güneş.
nerede akışların, susuşların haykırışları
görmemeye yeminli bakışların
sönmemeye tövbeli yanışların
karanlığa sırıtan sönmüş suratın
yırtılan damarlarında durmayacak
sonsuzluğa yönelen kırmızı nehir
haydi yaşa karanlığını doya doya
bakma buralara sakın susama...
açma yaraları bir daha, kanatma...
.........
işte hayat sönüyor bağrında
karanlık nehirine koş doya doya
bakmayı görmekten ayır anında
acılarını tut artık kal oralarda...............


ahmet elmalı

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya