Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 405

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.174.575 Cevap: 8.002
AY_ISIGI - avatarı
AY_ISIGI
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #4041
AY_ISIGI - avatarı
Ziyaretçi
ASKIMIZ
Senin kollarinda ölmek ne güzel
Sponsorlu Bağlantılar
Gülen gözlerine baktiktan sonra
Senden ayrilmaya kiyamaz ecel
Ben seni böyle sevdikten sonra

Yas olan dökmem yanaklarimdan
Gül olsan koparmam ince dalimdan
Vazgeçmem senin askindan
Aglama istemem sil gözlerini

Vazgeçmem senin askindan
Aglama istemem sil gözlerini
Unutma verdigin son sözlerini
Ruhumda açilan ask izlerini

Melekler de anlar gördükten sonra
Öp ki dudagimdan tadi kalsin
Gel ki mezarimda güller açsin
Sula topragimi kuru kalmasin


Askimiz yesersin öldükten sonra..!

scanner_11 - avatarı
scanner_11
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #4042
scanner_11 - avatarı
Ziyaretçi
Arka Mahalle

Sponsorlu Bağlantılar
Ağladım gözyaşlarım döndü denize
Ben derdimi kimseye söyleyemedim
Kurşunlara gelirken arka mahlede
Düştüm de yerlere bir of demedim

Başıma neler geldi sana diyemedim
Beni kaç kere dövdüler adını söylemedim
Off off yıkılsın evin

Ağladım gözyaşlarım düştü ateşe
Yine de bu yangını söndüremedim
Bağıra bağıra yazdım seni içime
Bir kez olsun yüzünü güldüremedim

Başıma neler geldi sana diyemedim
Beni kaç kere vurdular adını söylemedim
Off off yıkılsın evin



SAGOPATÖR - avatarı
SAGOPATÖR
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #4043
SAGOPATÖR - avatarı
Ziyaretçi
Bu ne şimdi????....
Ay daha asılı dururken gecenin içinde ben güneşin meyve veren bahçeleri nasıl aydınlatacağını düşünüyorum.
Elimde okumaya çalıştığım saçma sapan bir kitap tüm o saçmalıkların ortasında sen çıkıveriyorsun aklımın orta yerinde.
Bilmem kaçıncı sayfaya geldiğimde fark ediyorum ben senin o bana gülümserkenki son halini düşünüyorum.
Bu sayfaya ne zaman geldiğimi de şimdi fark ediyorum.
Kitabı diğerlerinin yanına bırakıyorum, oda yarım kalıyor tamamlanmayı bekleyen diğerleri gibi.
Bugün bu kaçıncı karşılaşmamız bilmiyorum.
Fikrimin fikri uğramamalısın buralara. Ben gidiyordum sen çıkageldin.
ben gidecektim ama....
Tamda toparlamıştım iç dağınıklığımı yoksa daha da mı çok dağıtmıştım da sen gelmiştin.
Ya şimdi daha da dağıtıyorum yada topluyorum hangisi bilmiyorum.
. Fikrimin fikri rahat edemedin aklımda oradan oraya gidiyorsun.
Bir sigara yaktım karanlığa da bana da aklımdaki sana da iyi gelecek.
Ordasın işte aklımın ortasındasın bir tarafım yok ol diğer tarafım yok olma diyor.
Bu iyiye mi yoksa kötüye mi işaret bilmiyorum.

Hani bir dağa tırmanırsın ya dağın orta yerinde nereye düşeceğini bilmeden bırakırsın kendini.
Bıraksam aklımı sana nereye düşersem düşeyim.
Ama ya çok canım acırsa, kırılırsa kalbim aklımın sana düştüğü yerde.
Bu ilk olmayacak olsa da korkuyorum.
Tam bırakıyorum aklımı, sana düşmesine az kala bir yerlere tutunup asılı kalıyorum. Asılıp kalıyorum ortalarda bir yerde.
Aklım bende değil senin dağının yamaçlarında, düşeceğim yerde.
Belki de düşmek için iyi bir gün değil, aydınlık bir saati seçmeliydim belki de kim bilir..
Gecenin içinde asılı duran Ay'a değil,
meyve bahçelerine düşecek olan parlak güneşe de değil,
senin o bana gülümserkenki son haline aldandım.
Umarım aklımın kaçtığı dağ yamaçların yanıp kül olmaz.
Bunu da senden niye umuyorum bilmiyorum.
Sen biliyor musun? Vazgeçesim geliyor ama biliyorum aklım vazgeçmeyecek.
Ben vazgeçmek istedikçe aklım daha çok kaçacak sana.
Seni umuyorum düştüğüm o yerde.

Gitmeliyim belki de.
Seni hiç misafir etmemeliyim aklımın yetmediği yerde.
Korkuyorum çünkü.
Korkuyorum elim kolum olacaksın.
Sol anahtarım olacaksın ve tüm bunlar olduğunda sende diğerleri gibi gideceksin.
Ve yine yeniden düştüğüm o yerde senin dağının yamaçlarında kırıklıklarımı topluyor ve açık yaralarımı sarıyor olacağım.
Ve beni yine kan tutacak.

Kan beni tutmadan, belki de ben aklımda seni hiç tutmamalıyım...
AHMET ARİF
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #4044
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Belli Belirsiz Gidişler Sonbaharda dolunaylarla belli belirsiz gidişler.
Derin uzaklarında ayın krater gözleri görülür.
Her yolcu belli belirsiz gider, bakışlara gider.
Gözler gözlere gider yolculara yoldaş gözler.
Tenler tenlere uzanırken yolcular ellerle gider.
Omuzlara özlem konar, ağırlaşır, biner de biner.
Ağır trenler gibi yaşlar raylarında akar dudaklara.
Belli belirsiz gözlerin peronlarında yollar başlar.
.
Her yolcusu yolunda gibi belli belirsiz yolların.
Belli belirsiz sevdalara gider yürekleri yolcuların.
Ömer Serdar
Çakabey - avatarı
Çakabey
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #4045
Çakabey - avatarı
Ziyaretçi
Yedi zılgıt tadında duydum acının ağıt yakışını.
Gözyaşlarına gözümü yumdum
Ölüm denilen şey ayrılık olsaydı susardım
Ve bir gün
Tekrar dönüşüne, gülüşüne susardım.

Yedi zılgıt tadında duydum ölümü.
Alnında hala lirası
Ve boynunda yüz görümü

Yedi zılgıt tadında sevdim ölümü.
Ekmeği bölmeyi
Azrail'e gülmeyi
Ölmeyi
Ve bir gün tekrar dirilmeyi
Ölüme bile giderken
Göğsüm dik, başım ilerde
Ardımdan yedi zılgıt duymayı sevdim.

Toprak damlarına yıldızlar yağar memleketimin.
Dilek tutasın diye yıldızlar kayar
Elazığ'ın camları Harput'a bakar
Sadece kayısı değil,
Malatya'dan delikanlı da çıkar
Munzur'la dertleşir gençleri Tunceli'nin
Kızlarıda ağıt yakar.
Uzun hava Urfa'dan
Türkücü Adıyaman'dan çıkar.

Yedi zılgıt tadında sevdim memleketi.
Yollara düşmeyi
Karlı dağlardan geçmeyi
Çeşmeden su içmeyi
Kaybolmuş bir izin peşine düşmeyi
Odun taşıyan analarla selamlaşmayı
Çocuklarla gülüşmeyi sevdim.
Beni memlekete gömün
Doğarken memlekete gömülmeyi sevdim.

Uğur Arslan
Çakabey - avatarı
Çakabey
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #4046
Çakabey - avatarı
Ziyaretçi
Gölgeli Adam Şehrin yakamozları
Fakir bir yansımayla
Denizin dalgaları arasında
Saklambaç oynamaya başladı
Kıyıda gölgeli bir adam
Dalgaları tutmaya,
Yakamozları bulmaya çalışıyor
Ve ağlıyor
Balıkçı motorları geçiyor açıktan
O,gözyaşlarını saklıyor
Ve belli etmiyor
Yenilmişliğini son lodosa
Ve hırpalanmışlığını gece yağmurlarında

Martılar da uçmuyor yağmurda
Banklar da ıslak, onun gibi
Kimsesiz ve yalnız duruyor
Sahilden geçen her gemi sanki
Yalnızlığını yüzünüe vuruyor
Kıyıda gölgede bir adam
Öylece duruyor
Dalgalar vuruyor kıyıya
Dalgalar kıyıya mı vuruyor
Yoksa onun yaralı gönlüne mi belli olmuyor
O sadece duruyor
Dalgalar vuruyor
Rüzgar vuruyor
Ama O aldırmıyor
Bize komaz bunlar sana gönül koduğum kadar der gibi
Sahilde gölgeli bir adama öylece duruyor
Yaralı gönlüne yaren oluyor

Bazen bir olta atıyor denize
Kısmetine küçük bir balık geliyor
Balığı avcuna alıyor
Bakıyor bakıyor, sonra onu denize geri atıyor
Bilmemki niye
Belki bir bekleyeni vardır diye
Sahilde gölgeli bir adam
Güya oltayla balık avlıyor
Belki avlıyor belki avlamıyor
Ama ağlıyor
ve gözyaşını balıklardan bile saklıyor

Bir sigara yakıyor gölgesinden gizli
Nemden tutuşmayan kibriti alev alıyor
Yüzünü aydınlatıyor
Kimsenin göremediği
Dönüp de bakılmayan
Ve balıkçı ağlarına takılmayan
Kıyıda gölgeli bir adam
Öylece duruyor
Ve gözleri seni soruyor
.
Uğur Arslan
Çakabey - avatarı
Çakabey
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #4047
Çakabey - avatarı
Ziyaretçi
Ben 19 yaşındaydım öldüğümde.

Daha ayaklarım yere basmamıştı

Konmamıştı aşkın adı

Gözlerim, bir dilberin gözlerine bir karış mesafeden dahi bakmamıştı.

Ve genzime inmemişti hiç yar kokusu

Bir dağ ceylanı, yayla kekiği aklımı başımdan almamıştı.

Ben 19 yaşındaydım öldüğümde

19 umdaydım şimdiye kadar söylenmiş tüm yalanlar gözlerimin önüne serildiğinde

Gerçek gibi görülen yalanların ve yalan gibi görülen gerçeklerin sahiciliği serildi önüme.

19 undaydım tüm doğruları gönül gözümle gördüğümde



Ben 19 undaydım öldüğümde

Daha saçlarıma ak düşmemişti

Babamın başı düştüğünde öne

Kırışıklık değmemişti yüzüme

Ne ayaklarım asker botuna girmiş

Ne de başım yaslanmıştı yar göğsüne

Ben 19 undaydım öldüğümde

Belki de herkes öldü

Ben dirildiğimde

Ölüm bile anamın feryadı kadar canımı acıtmadı

Ben 19 yaşındaydım öldüğümde

Köyün genç ve bekar kızları taşıdı tabutumu

Ola ki birinde gönlüm kalmıştır diye

Hiç olmasa gittiğim yerde ruhum huzur bulsun diye

Köyün genç bekar kızları taşıdı beni musalladan öteye

Ve en çok içlerinden biri ağladı

Adı Safiye..........


Ağlama cananım, ağlama anam

Dünya fanidir, hayat yalan

Ne kaybettiğine üzül ne yan yıkıl

Nede kazandığına gül hiçbir zaman



Köyün genç ve bekar kızları taşıdı beni musalladan öteye

Ola ki birinde gönlüm kalmıştır

Hiç olmasa gittiğim yerde ruhum huzur bulsun diye

Meğer ne çok mezar varmış bu köyde

Kim bilir kaç meçhul sevgili ve kaç yarım hikaye

Hiç dokunma sakın bizimkine

Hasrete ve sevdaya doymamış bir hayat işte

Her mezar yaralı güllerin ıssız aşk tepecikleri

Her tepecikte bir ulu dağın dumanlı gölgesi

Yazık ki bir avuç topraktı işte yaşadığının nihayeti

Her ölüm aşktan inan

Enfarktüs kalp şeker külliyen yalan

Son nefeste unutamadığınsa zira canan canan canan



Ağlama cananım, ağlama anam

Dünya fanidir, hayat yalan

Ne kaybettiğine üzül ne yan yıkıl

Nede kazandığına gül hiçbir zaman


Uğur Arslan

Çakabey - avatarı
Çakabey
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #4048
Çakabey - avatarı
Ziyaretçi
Telefon numaranı bana yönlendir bundan sonra
Arayan benden duysun sesini
Ben anlatayım her günün, bütün ömrünün efsanesini
Bütün hilelerini benden bilsinler senin
Bütün yalanlarını ben söyledim sevdaların
Her ayrılığın fâiliyim bundan sonra
Ben yalancı, ben zalim, ben kaçak
Ben sözünde durmaz, ben kazandığı gün çekip giden...
Benden bilsinler; Ben her hikayenin katili.
Gamzelerine astığın suçluluğu,
Gençliğimin firâri fikrine yönlendir
Arayan benden sorsun tarihinin ağır günahlarını
Bırak benden bilsinler bu ayaklanmayı
Bütün ipuçlarını bende arasınlar bu eylemin
Bende kurulsun adaletin mahkemesi
Yakınların çeksinler ipimi
Sen yine yalancı şahit, meçhul tanık
Sen hep olduğun gibi kal yani.
Sen yine bana ödet,
Harcadığın bütün kıymetli değerlerin bedelini
Benden bilsin herkes hayata taktığın borçları
Ben bağladım masumiyeti haraca
Ben kestim bütün sevmelerin yüklü hesabını
Aşkın sesini duyduğumda kaçacağım ben
Ben bütün uyruksuz oyunların öz vatanı
Ben yalnızlığın acı sitemi
Ben eylemci, ben firâri, ben yok!
Silah kullanmam hiç. Aldatırım ben
Sen dünyanın bütün denizlerini, kuraklığının terkisine yönlendir bundan sonra
Özleyen bende baksın gözlerinin mavi demine
Bırak benden bilsinler sulak yerleşim bölgelerine giden toplu göçleri
Çağların bütün savaşlarında beni yensinler
Bende arasınlar dünyanın aşka açlığının ekolojik nedenlerini
Sen ölü kuşların kanatsız ruhlarına takılıp cennete git.
Sen yine yalan söyle.
Sen ihanet et her sevgiye yine
Sen kavgalarımın ilk tokadını atıp kaçıver kalleşçe
Sen sancı ol, deliliğimin koğuşu ol.
Yokluk ol sen yine
Benden bilsinler bu evin viraneliğini
Ben yıktım duvarlarını bütün binaların
Ben korktum yüreğimi açık etmekten
Kaçtım iste bir aşkın esaretine düşmekten
Kaçtım iste
Bütün gidişlerin sebebiyim aslında
Ben korkak, ben deli, ben tokatçı.
Ne kadar asil bir eylem de olsa
Boyun eğilmez aşka!
İçimde esaretin kütlesini duyumsadığım an
geçerim verdiğin her güzellikten.
Ben asırlık sevdaların kelepçesine tüneyen
hain kusun ta kendisiyim.
Sen en iyisi hiçbir şeyini yönlendirme bana
Sen en iyisi beni sırtımdan vurmakla kal
Yalnızca benden götürdüklerinden ibaret dur orada
Yalnızlığımın bas ağrıları gibi kal aklımda
Sen bana hiçbir şeyini yönlendirme sakın
Sen aslında kendini benden sakın
Hiçliğine alışmak mümkün gibi
Sigarayı bırakmak gibi yani
alışkanlığını üzerimden silkelemek
Yani ilk gün çıkmıyorsun aklımdan
İkinci gün daha çok özlediğim de doğru
Diğer günlerin halini hatırlamıyorum bile
Bildiğim bir şey var lakin;
hala ara sıra sigara gibi sabrımı yokladığım.
Dumanımda bir görünüp kaybolduğum
Sen en iyisi hiçbir şeyini yönlendirme bana
Batak sularımda devir dur
Ara sıra ufkumda görünüp, kır dümenini sonra
İnsanlığımın tarihine çektiğin bıçağı taşıyamıyor gururum
Yokluğuna alışmayı sanki daha hassasiyetli buluyorum
Sen en iyisi benden uzak dur
Ben yalnızlığın acı sitemi
Ben eylemci, ben firâri, ben yok!
Silah kullanmam hiç aldatırım ben! .

Uğur Arslan
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #4049
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Kavuşursak biteriz biz
Biz mutlu sonlar katiliyiz
Kavuşursak biteriz biz
Sevgiyle bakan gözleri kör ederiz
Herkesin bildiği bir aşk
Herkesin attığı bir imza
Herkes gibi değiliz biz
Belki biraz serseri
Belki biraz deliyiz
Ama kavuşursak biteriz biz
Pervane böceğinin mum alevine sevdası
Ateş böceğinin susuzluğuyuz biz
Yanar ama su içmeyiz
Etrafında döner, alevle dansederiz
Bize kimseden zarar gelmez
Biz zararı ancak kendi kendimize veririz
Severiz, özleriz, aşktan ölsek kimseye söylemeyiz
Biz artık biz değiliz
Ruhlar kavuşur ve konuşur gökyüzünde bir yerde
Ama bedenen kavuşursak biteriz biz
Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz
Onu bilir, onu söyleriz
Kavuşursak biteriz biz
İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz
Dokunursak kanar ellerimiz
Kimselere söylemez gizli gizli severiz
Ama kavuşursak biteriz biz
Bir kor var içimizde yanan
Onu küllendiremeyiz
Görüşemeyiz, konuşamayız ve sevişemeyiz
Bir aşk var bizi biz yapan
Kavuşursak biteriz biz
Biz herkes gibi değiliz
İstadeğimiz zaman gelip
İstediğimizde gidemeyiz
Kahve içip, gülüp, konuşup, başbaşa yemek yiyemeyiz
Ne bir filmdeki mutlu son
Ne de göz yumulacak bir kaçamak değiliz biz
Sadece özlemle severiz
Ve kavuşursak biteriz biz
Sevda iki kişinin birbirine aşkı değil artık
Artık her aşk her ağızda sakız
Biz birbirimize aslında her aşıktan daha yakınız
Belki ayrı şehirlerdeyiz
Ama her gece aynı mehtapta buluşur
Yağmur yağarsa, çıkar
Aynı yağmurun altında ıslanırız
Bu aşkı ancak biz biliriz
Şiirleri güvercinlerin kulağına fısıldar
Mektupları suya yazarız
Biz belki ayrıyız
Ama her gün aynı geceyi sabahlarız
Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz
Onu bilir onu söyleriz
Kavuşursak biteriz biz

SEHER ÇEMBERLİAY
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #4050
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Hoşçakal
seninle şehrin her sesinde sözlerimizi bıraktık
her yerde yürüdük gözlerimizle baktık
son bir defa ben baktım şehrin her tarafına
hayata anlamlar bulmaya çalıştık
tuhaf ilginç ve gıcık

sen başımı dizlerinin arasına koyup uyurdun
sana bakardım saatlerce bakmak isterdim
anlamak isterdim seni
o gülücükler saçan tatlı çocuk

ben hep platonik olmam derdim
hayaller gerçeklerle boy ölçüşemez
hayaller çocuklar içindir oysa gerçekler

sen hep büyü artık
bense bilmiyorum dedim

benim hep kafam karışık
canım sıkkın
miğdem kötüydü

sana hep sessizce sarılmak isterdim
ne bileyim sen hep...
ne düşünebilir ki insan sevdiği biri hakkında
önce konuştuklarını bile anlamadan
sonra tanımlayamadığım bakışları

sen gidince hiçbir hüzün bırakmayacağım içimde
tadında bırakacağım hüznü
hiç de ağlamayacağım sen gidince
istediğime bakma hiç huyum değildir
ağlayınca insan kötü olurum bilirim
sen gidince sensizlik de koymayacak bana
çünkü umursamamayı öğreneceğim dertleri
senin de dediğin gibi kadere inanmak bu olsa gerek
nerden sonrası kader
ve neden sonrası kader
işte bundan sonrası kader
"hoşçakal"

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya