Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 410

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.173.992 Cevap: 8.002
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
27 Haziran 2007       Mesaj #4091
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi


Sponsorlu Bağlantılar
Gecede ayaklarım ağır kurşun mafsallarım
Yürüyorum bir dağ yolunda ateşe dönük
Biraz yaklaşır mısın kır çiçeğim öksüz papatyam
Silahsızım çevrilmişim yalnız sana anlatacağım
İşte ateşledim cigaramı bir soluk aldım
Tütün bastım yarama tuz koydum çaresiz
Oysa damarlarım vuruyor dağ başlarına
Eritiyor karanlığı ilkin gözlerin sonra dudakların
Yanan cigaramın dumanında görüyorum seni
Hep onsekiz Ağustos hep kızgın bir bakır
Sonra bir Akdeniz sabahı aydınlık yüzün

Rüzgarlı bir denizle kolkola kıyıda sen
Kırık bir aynanın parçalarında sen
İlkin saçlarını görüyorum tanıyamıyorum
Sonra yüzünü dönüyorsun biraz Temmuz güneşi
Öyle bir siluetin olmalı rüzgarda biraz sarı
Tek tek ufak ufak çizgiler kağıtta

Eğilirim suya yaprakların arasından bakarım
Yüzünün bir yanı başlar konuşmaya
Omuzumu sarsıyor anılar yürüyelim biraz
Kolay mı çılgınlıklara yürek tutmak
Biraz zehir sert içki sonra bir yudum soda
Bir soluk bir soluk daha tut beni düşeceğim
Yaklaştırıyor uzaklardan gelen bir türkü
Önce seni sonra bir kenar mahalleyi
İki saattir karamsarım ayakta duramıyorum
Dolduracağım sabaha yaklaşırken dağ başında
Mavi bir demir kadar sert olacağım

Ömer Faruk Toprak

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Haziran 2007       Mesaj #4092
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kimsin Sen
Dünyada kendini çok büyük görebilirsin,
Sponsorlu Bağlantılar
Çok şey de başarmış olabilirsin,
Hatta dünya’nın hakimi bile olabilirsin,
Ama aslında bu şu gerçeği değiştirmez,
Evren o kadar büyük ki ve sen orada bir kum tanesi bile değilsin.
Ve bu ölçeği düşünürsen sen de tıpkı benim gibi unutulup gideceksin.

Ceren Ağlargöz

RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
27 Haziran 2007       Mesaj #4093
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Yaz güneşini hatırlatıyor adın
Tenime değiyor söyledikçe dudaklarımı yakıyor tuzu
Bir deniz manzarasının serinliği yüzüme çarpıyor
Gözlerimi kamaştırıyor o güneş..
Aklıma geliyorsun!
Bir resim çiziyorum kafamda
Yine akşam olmuş,batıyorsun
Kıpkırmızı bir gökkube
Sana yakışan o mavi
Ve bir deniz kıyısında
Yine aynı sahilde
Adını anıyorum...
Ellerimi tuttukça ellerin
Yaz güneşini hatırlatıyorsun bilmelisin... NERMİN ÖZER

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
27 Haziran 2007       Mesaj #4094
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Hani bir zamanlar sen, ne çok sevmiştin beni
Bedenim de titrerdi, birden görünce seni
Demet demet güllerle, beklerdim hep gelmeni
Yavaşça gönlümüzden, esti bahar yelleri
Artık mâzide kaldı, o günler gelmez geri

Bir dünyâ kurmuştuk biz, ikimize sevgiden
Dün gibi hâtıralar, bir anda geçip giden
Niye bitti diye yâr, sorma bana sen neden
Yavaşça gönlümüzden, esti bahar yelleri
Artık mâzide kaldı, o günler gelmez geri

Yaşardık biz günbegün, sevdâyı en derinden
Her gün hazla dönerdik, senle aşk seferinden
Günler daha güzeldi, hep biri diğerinden
Yavaşça gönlümüzden, esti bahar yelleri
Artık mâzide kaldı, o günler gelmez geri

Kendimizden geçerek, sevgiyle bakışırdık
Gittiğimiz her yerde, kolkola takışırdık
Biz birbirimize yâr, ne de çok yakışırdık
Yavaşça gönlümüzden, esti bahar yelleri
Artık mâzide kaldı, o günler gelmez geri

Buğulu bir anıdır, senle hep yaşananlar
Kalbimde iz bıraktı, unutulmayan anlar
Biten bir aşk yangını, tütüyor hep dumanlar
Yavaşça gönlümüzden, esti bahar yelleri
Artık mâzide kaldı, o günler gelmez geri



timur ilikan
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
27 Haziran 2007       Mesaj #4095
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Zamansız Aşk

Gece gündüzü bırakamaz gündüzde geceyi,
Gece hep çözerken gündüzdeki bilmeceyi,
Gece sessizce bekler gündüzdeki her heceyi,
Hecelerde bulurmuş çok sevdiği biricik eceyi.

Gün olur gece uzar gün olur gündüz kısalır.
Gün olur gece gündüze,gündüz geceye asılır.
Zaman sabırla geceyle gündüzün aşkında kasılır.
Kasıldıkça zaman kavuşamaz aşıklar öylece kala kalır.


Eray Aydemir
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
27 Haziran 2007       Mesaj #4096
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerin umuttur. Yaşanmış bütün acılar şahit.
Yazık oldu denen ne varsa ukdedir mahzun bakışlarımda.
Dünyayı perçeminden tutmalıyım.
Geriye dönüp kahır yüklenmektense, şükrü bağrıma basıp yürürüm.
Biliyorum sen de istemezsin denize yalnız açılmayı
Yağmuru tek başına seyretmek sana da zor gelir.
Az kaldı diyoruz ya, ağlayalım işte, az kaldı.
Tüm yeisleri ve hevesleri sıyırıp üzerimden gözlerine bakacağım:
Yağmur bu şehre nasıl da yakışıyor.
Keşke hep sussam diyorum. Bir şiir yüreğime iner diye korkuyorum.
Ayakkabılarımın içi çöl dolu sanki,
Yürümek ve susamak ve gözlerini düşlemek tek çarem.
Şehrin kapılarına vardığımda:

Çatlamış dudaklarla alnından öpeceğim.

Zaman... Neler düşündüm kafamı eğip, Allah büyüktür.
Yazı tez gelir bazen. Savaşlar uzağında olmalı şehrin
Bu yazı bu şehrin neresinden gelir?
Yine de dert içimde büyür.
Anlamı yoksa eğer sesin ya vadilere esirdir kelime ya da sırra tutkun
Dua etmeli, her şey güzel olsun demeli. Gözlerini düşünmeli.
Güneş kıpkızıl batarken ay bembeyaz doğuyorsa
Vardır bir hikmeti tevekkülün.
Sabır şerha şerha yarılmasıdır toprağın
Lütuf yağmurun sağanak sağanak inmesi
Gözlerin yağmurdur gözlerin umut. ÖZLEM YEŞİLYURT
jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
27 Haziran 2007       Mesaj #4097
jöly - avatarı
Ziyaretçi
Papatya

Kalbimin iç cebinde sana sakladığım
Bir demet papatyayla,
Seviyor sevmiyor yaptım
Sevmiyor dedi papatya, her defasında
İnanmadım.
Şimdi kalbimin iç cebinde
Yalnız seni taşıyorum.
Ve sormuyorum kimseye
Seviyor mu sevmiyor mu diye.
Papatyalar yalan söylese de,
Biliyorum sen beni seviyorsun
Hiç kimseler bilmese de..

Eylül 2005
Süleyman Tutuş
fun_club - avatarı
fun_club
Ziyaretçi
27 Haziran 2007       Mesaj #4098
fun_club - avatarı
Ziyaretçi
Ben Bir Eylül Sen Bir Haziran



Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgâr
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim
O heyheyler, o delişmenlikler neydi
Ne bu kadere boyun eğmişliğim
Ne bu acıdan korlaşan yürek
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım
Beni kötü yakaladın haziran
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun..
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer katmer oldu güldüğün yerde
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, off başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım onuncu aylara
Ben bir eylül,
Sen haziran...
jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
27 Haziran 2007       Mesaj #4099
jöly - avatarı
Ziyaretçi
Takvimdeki Deniz

Hasreti denizlerin,
Denizler kadar derin
Ve o kadar bucaksız...
Ta karşımda, yapraksız,
Kullanılmış bir takvim...
Üzerinde bir resim:
Azgın, sonsuz bir deniz;
Kaygısız, düşüncesiz,
Çalkanıyor boşlukta.
Resimdeyse bir nokta:
Yana yatmış bir gemi...
Kaybettiği âlemi
Arıyor deryalarda.
Bu resim rüyalarda
Gibi aklımı çeldi;
Bana sahici geldi.
Geçtim kendi kendimden,
Yüzüme, o resimden,
Köpükler vurdu sandım;
Duymuş gibi tıkandım,
Ciğerimde bir yosun.
Artık beni kim tutsun?
Denizler oldu tasam.
Yakar, onu bulmazsam,
Beni bu hasret, dedim,
Varırım, elbet, dedim,
Bir ömür geze geze,
Takvimdeki denize.
Ne var, bana ne oldu,
Odama nasıl doldu,
Birdenbire bu meltem?
Ve dalgalandı perdem,
Havalandı kâğıtlar.
Odamda kıyamet var!
Ah yolculuk, yolculuk!
Ne kadar baygın, soluk,
O gün bizde betbeniz;
Ve ne titrek kalbimiz
Ve eşyamız ne küskün!
Yola çıktığımız gün,
Bir sıraya dizilmiş,
Gözyaşlarını silmiş,
Bakarlar sinsi sinsi.
Niçin o ânda hepsi,
Bir kuş gibi hafifler,
Arkadan geleyim der?
Niçin o güne kadar,
Dilsiz duran ne kadar
Eşya varsa dirilir,
Yolumuza serpilir?
Ufak böcekler gibi,
Gezer onların kalbi,
Üstünde döşemenin.
Bir gizli didişmenin
Saati çala o ân;
Birden bakar ki, insan,
Her şey karmakarışık.
Ayırmak olmaz artık
Bir kalbi bir taraktan;
Ve kalb, ağlayaraktan,
Çekilir geri geri,
Terkeder bu mahşeri.
Bu mahşerin içinden
O gün ben de geçtim, ben;
Nem varsa, evim, anam,
Çocukluğum hatıram
Ve ne sevdalar serde,
Bıraktım gerilerde,
Kaçar gibi yangından.
Rüzgârların ardından,
Baktım da süzgün süzgün,
Kurşun yükünü gönlün,
Tüy gibi hafiflettim,
Denize hicret ettim...

1931
Necip Fazıl Kısakürek
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
27 Haziran 2007       Mesaj #4100
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Bu ülkenin okullarında çok şey öğrendim...
Eklembacaklıları bile!
Solon'un kanunları için kaç gecemi feda ettim...
Ve kilolarca kitabın seneler süren hamallığı...
Hesapta eğittiler bizi.
Ama eğemediler.
Yıllar geçti...
Çok şeyin hesabını yaptım inceden inceye...
Sinüsler, polinomlar hiç işime yaramadı.
Ben bir şeyler arıyordum.
Gerçeği arıyordum.
Gerçek O'ndan ibaretti.
O'nu öğretemediler.
Sonra...
Bir aydınlık...
Bin dört yüz küsur sene evvel.
Buldum.
Gerçek sevgilinin, sevgilisi...
Dedim ki kendime:
"O'nun ve Ehli Beyit’in çektiği sıkıntının bir zerresine katlansak dünya dize gelir..."
Ve sonra...
Ya Allah, Bismillah...
O'nun ve Soyunun sevdasına tutunup çıktık meydana.
Biz kaç asırdır hep galip başlamışız mücadeleye...
Şuurumuzun hâkim edasından korkmuşlar meğer...
O'nu öğretmediler...
İnsanların Efendisinden, bahsetmediler hiç, bu ülkenin okullarında...
Ama öğrendim...
Aşk medresesi… IŞIK BULUT


Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya