Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 489

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.166.753 Cevap: 8.002
goksu18 - avatarı
goksu18
Ziyaretçi
6 Eylül 2007       Mesaj #4881
goksu18 - avatarı
Ziyaretçi
AĞLAYACAKSIN
Bir buruk pişmanlık sarınca seni
Sponsorlu Bağlantılar
Aldanmak ne demek anlayacaksın
Çok arayacaksın bir dost elini
Yalnızlık ne demek anlayacaksın
Yakınca içini aşkın ateşi
Sevmek ne demek anlayacaksın
Yalansız aşkımı ,seven kalbimi
Söylenen yalanlar yıkınca seni
Kırınca ümitlerini
Hatırlayacaksın mazide beni
Yaptıkların için AĞLAYACAKSIN...

H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
6 Eylül 2007       Mesaj #4882
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
OZLUYORUM

Sponsorlu Bağlantılar


Özlüyorum seni.
Gücüm yetmiyor unutmaya
Özlüyorum
Elini tutmayi sesini duymayi
Boynuna sarilip omuzunda aglamayi
Nedensiz sevinçleri
Hasret dolu sevgi dolu simsicak düslerimi
Özlüyorum
Gücüm yetmiyor unutmaya
Seni aramazsam unuturum sanmistim
Girmez sanmistim hayalin beynime
Geceleri düslerimde
Gündüz baktigim heryerde seni
Özlüyorum..
Renkler gitmenle soldu
Kirmizi kirmiziligini unuttu
Mavi maviliginin farkinda degil
Beyaz yanliz sen giydiginde
güzelligini haykiriyormus
Özlüyorum
Bu özlem bu bekleyis hiç bitmiyecek
Ruhumda sana açan eflatun renkli çiçekler
solmayacak
Olmasanda sensiz sensizligi yasatacagim
Sensiz seninle olmayi basaracagim
Sonun yaklastigini hissettigim gün
Beyaz, bembeyaz mendilimi sallayarak
Sensiz yasamin kahrediciligine veda ederek
Seninle sonsuzluga kavusacagim..


Gülay Atilay

H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
6 Eylül 2007       Mesaj #4883
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
TEK SENDE KALAYIM

Aşksız yaşamaktan bulanık yüreğim ah eder
kirlenmiş mi herkes dilsiz gezer kim kimi dinler
mızrapta inleyen teller benim sevdamı söyler
uzat gülüşünü gönül pınarım sana aksın



Hovardaca harcadım hayatı artık huysuzum
Kerbelada unutuldum bir sevgiye susuzum
gölgeli telaş sardı her yanımı uykusuzum
uzat dizini başımı dayayıp dinleneyim

Catlayan bir serap oldu hayatımda ne oldu
adrese varmayan pulsuz postaya döndü soldu
içimde kendimi dolaşırım yollar yoruldu
uzat ellerini tutsana beni çok bitkinim



Günler askıda kuruyan yaprak yaşamıyorum
kırılmış narin çiçeğim mutsuzluk saçıyorum
başkaldırdım anılara kendimden kaçıyorum
uzat bakışını yoktan gelip tüme varayım tek sende kalayım

SERDAR SAN
Dark-Line - avatarı
Dark-Line
Ziyaretçi
6 Eylül 2007       Mesaj #4884
Dark-Line - avatarı
Ziyaretçi
Tek tabanca hüzün

Yılların arenasın da ayların son dansı
Aylar kıvırdıkça haftalar yitirdi şansı
İçimde bir şeyler yaralı biraz da kansı
Tek tabanca hüznü içe içe öleceğim...

Avucumda bir damla göz yaşı can çekişir
Parmaklarım uyuşmuş,kollarım sa çelişir
Aklımın zoru yüreğimle,fikrim ruhum da ekşir
Tek tabanca hüznü seve seve öleceğim...

Dudaklarım mühürlendi şiirlerimin tortusuyla
Dişlerim kilitlenmiş,dilimin derin uykusuyla
Boğazım düğüm düğüm,söz olur korkusuyla
Tek tabancasın hüzün diye diye öleceğim...

Ayaklarım mıhla hicran kavşağına çakılmış
Dizlerim titrerken,oturup ta seyrine bakılmış
Menfaat üzre olmak sa en güzel akılmış
Tek tabanca hüznü ar bile bile öleceğim...

Öyle hasretim ki şimdi ben de ana kucağına
İçimdeki yağları eriten giden yalansız sıcağına
Bir dönebilsem çocukluğuma baba ocağına
Tek tabanca hüznü vura vura öleceğim...

HÜZÜN ŞAİRİ (08.07.2007 23:24:00)
Nimet Yıldız
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
6 Eylül 2007       Mesaj #4885
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
Yüzünde eller sonsuz denizin
Gömelim yüreğe dediğim durum
Saçların en derin bir gökyüzüdür
Varamaz ellerin merdivenleri



Her an bir güvercin çırpınır durur
Kalp atışlarında ve gözlerinde
Bir sırdır içinde evler anneler
Çocuklar başında bir yeşil çelenk



Göklerden bir haber gibidir umut
Görünmez bir yerde saklanmış mahçup
Su gibi içtiğin çok zor son on yıl
Sadakat anıtı bir sonbahardır



Duygu ve sabırdan bir deri giydin
Kuşandın demektir ölümsüzlüğü
Bulutlara gömülü sedeften yüzün
Dünyanı kuşatmış destansı hüzün


M. Akif İnan
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
6 Eylül 2007       Mesaj #4886
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
Kaybolan Yillar


Hatirlarmisin gecenin bir vaktinde pencereni açip yildizlara bakardin,
Ben ise pencerenin kenarinda duran iki saksi çiçegi arasinda açan yildiz gözlerine bakardim.
Bazen gülümser bazen aglardin , içindeki arayista kendimi arardim.
Oysa sen yildizlarina adini koyarken ben ise saçlarinin her bir teline bir isim koyardim.

Uzun kis gecelerinde pencerenin bugusuna parmaklarinin ucuyla papatya çizerdin.
Bir çocuk gibi gülümser bir cocuk gibi dudak bükerdin
Ben ise içindeki sakli çocugu gözlerimle severdim
ve bir cocuk gibi aglardim aglardim aglardim.
Ama sen hala çocuktun görmezdin.

Limanda vapurlari izleyisini izlerdim bazen,
saçlarini tarayan ruzgari , el salladigin vapurlari kiskanirdim.
Oysaki denizlerden daha derin, vapurlarin ufkundan daha gizemli yuregime hiç el sallamazdin,
Çünkü sen çocuktun
ve ben bir cocuk gibi aglardim aglardim aglardim.

Beyazlara bürünen güvercin gibi avucumdan uçup gittigin gün,
yüzünde gülücükler, saçlarina savrulan çiçekler ,
adim adim mutluluk dedigin yaban ellere yürürdün.
Oysa ben üstüne savurdugum umut karanfilini saçlarin tasimaz düsürürdü,
ve üstüne basip gectigin zaman,
bir volkan gibi yanardim yanardim yanardim.
Mutlu deilsin , oyle duydum tanidiklardan ,
Gözlerinden akan yagmurlar beni arar,
Vapurlara el sallamiyorsun artik.
Oyle masum bakiyorsunki denizlere ,
belkilerle baktigin vapurlardan çikarim karsina diye.

Oysaki o limanda yeni bir umutla
kaybolan yillarimin arasinda seni hergün
ararim ararim ararim.


ismail Akman
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
6 Eylül 2007       Mesaj #4887
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
Bir kutu dolusu yaşam gönderiyorum sana,sade bir kurdeleyle süslenmiş.
Çöz kurdeleyi ve kaldir yavasça kutunun kapağını.

Mavi bir gül koydum içine
Ebedi sevgiyi gör yaşa ve hisset diye.

Kocaman bir fırça ve bin renk koydum kutuya
Bir cennet resmi yapıp içine gir diye.

19 yapraklı papatyalar yerleştirdim
Falında şansa yer bırakma diye.

Düşler serpiştirdim gizlice,düş kurmayı unutma diye.
Bir tanede elma şekeri yerleştirdim,içindeki çocuğu yeniden tadabil diye.

Boğazın kokusunu,çayın sıcaklığını ve taze simidin tadını koydum içine
İstanbul sevgisini yaşatalım diye.

Güneğin batışını billur suyun sesini,kırmızıyı gelinciklerin saflığını,taze ekmeğin kokusunu ve bir gülümsemenin sıcaklığını da sığdırdım,
Ruhlarımız aç kalmasın diye.

Kutuya biraz da sevecenlik koydum,güçlü ol diye,çünkü acımasız olan güçsüzdür.
Beyaz bir güvercin uçup kendi kondu kutuya, barışı ve özgürlüğü sunmak için.
Kısa dünya hayatında kavgaya yer yok diye.

Bir buket sevgi,bir yudum aşk ve yarım bir elma da koymadan edemedim.
Paylaşmayı anımsayalım diye.

Sevdiklerimize onlari sevdiğimizi söylemek için yarını beklemeyelim.
Hemen simdi bunu yapalim diye.

Içtenliği,umudu neşeyi, bağışlayıcılığı,hoşgörüyü,saygıyı özgüveni ve açık yürekliliği unutmadım. "Ben" in dışına çıkıp bize ulaşabilelim diye.

Son olarak da bir kart iliştirdim kutuya bak bu kartta neler yaziyor.

"Bu kutunun kapağını her kaldırışında yaşamla ilgili yepyeni şeyler keşfedeceksin.Yaşamak için yarını bekleme,al yaşamı kollarının arasına ve sımsıki sarıl,yaşamdan yalnızca almak yerine ona bir şeyler ver.
Kısacası bütünüyle "Insan" ol.
Unutma yasam dokuması henüz tamamlanmamış,olağanüstü güzellikte bir duvar halısıdır ve sana ait olan boşluğu yalnız sen doldurabilirsin.Kimseyi kırmamak ve üzmemek şartıyla istediğin her şeyi dene.
Bir gün sonsuzluğun bulutlarına oturduğunda ne aklın kalsın geride ne de kırık bir yürek "
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
6 Eylül 2007       Mesaj #4888
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Kirli Yüzlü Melekler

sayende şayeban olduk istanbul şehri
sayende sebil olduk aç kaldık sefil olduk
yıldızlar dem çekti güvercinler gibi başucumuzda
ve yaktı perişan eyledi sine-i sâd-pâremizi
saplanıp hançer misâli bir hilâl
sokaklar serseri biz serseri
yüksekkaldırım’da
bir cezayir şarkısını dile getirdi plâklar
cadde-i kebir: bütün ışıklarını yakmış bir gemidir
sinemalar neredeyse boşalacaklar

vay anam vay
sen ne dersin istanbul
sen garip bir şair olsan söyle ne halt edersin
kimin gücü yeterse kahretsin parasızlığı
sefalet akıyor gürül gürül sokaklardan
yol üstünde bir şehvet çarşısı tıklım tıklım
yol üstünde sevda pazarlığı aşk pazarlığı
kurtulamadık gitti bu denli kepaze hayattan
hep böyle gecelerin koynunda yaşadık
geceler serseri biz serseri
karakoldaki aynada safran gibi kirli yüzümüz
gözlerimiz hasta gözleri ellerimiz hasta elleri
kırılmış kavala dönmüşüz

sen söyle serseriler kralı istanbul
sen söyle iki gözüm
hangi merhem çâredir şu bizim yaramıza
yel üfürdü su götürdü gençliğimizi
elimiz boşa geldi meydanlarda kaldık
meydanlar serseri biz serseri
sağımız sefalet solumuz ölüm
işte geldik gidiyoruz
kahrolasın
kahrolasın istanbul şehri

Attilâ İlhan
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
6 Eylül 2007       Mesaj #4889
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
ACIMIN SOYADI
Irmağın söğütlerin sesiyle
Söylüyorum bu şiiri
Senin o kırılgan sesinle

Badem çiçeklerine
Sabahın ilk ışıklarına
Dönüştürüyorum hüznümü
Hüznümü ve acımı
Öfkemin karanlığı
Korkutuyor beni

Bir orman çiziyorum
Sesime kattığın sevinçle
Yalnızlığımın üstüne
Kıyımlar yaşamış yalnızlığımın
Kuşları unutmuyorum
Ve su başlarını
Bir geyiğin avcısına bakan gözlerini

Sevgimin silgisiyle sildim öfkemi
Öfkemi ve acımı
Yerine yeniden adını yazdım
Adın acımın soyadı

Bedrettin Aykın
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
6 Eylül 2007       Mesaj #4890
nünü - avatarı
Ziyaretçi
YAN YANA İKİ ÜLKE GİBİYİZ SENİNLE

Yan yana iki ülke gibiyiz seninle,
ayın önünden geçen bulut,
önce seni karanlıkta bırakır sonra beni,
senden bana eser, yerine göre,
yerine göre benden sana,
şakaklarımızı serinleten rüzgâr.


İki kıyı gibiyiz karşılıklı,
hem ayırır bizi, hem bağlar birbirimize
aramızda akan ırmak.
İki tarih sayfası gibiyiz art arda,
birinde başlayan cümlenin sonu,
ötekinde düğümlenir ancak.


Geldiği vakit hasat günleri,
iki ayrı ağızda aynı anda
beliren bir gülümseme gibiyiz seninle
ve iki ter damlası gibiyiz alnında
elbirliği ile üretilip
kardeşçe bölüşülen bir dünyanın...




Kemal Özer

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya