Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 539

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.168.851 Cevap: 8.002
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Aralık 2007       Mesaj #5381
arwen - avatarı
Ziyaretçi
bir ölünün son saatlerini yaşar gibi sessiz şehirler
parmaklarını uzatmışlar küsmüş güneşler
Sponsorlu Bağlantılar
kaç kişi taşır içimizde yorgun vagonlar
kimler diz çöker kimler dirilir
ezgiler ki sansürlenirse
kaçmaya kalkmazmı yıldızlar
...........................................................
çıkılması zor basamaklarda duruyoruz
ortalık yerlerde kıvılcımlar çaktırıyoruz
tanımadığımız yüreklerde umutlar
inşaatlarda çiviler gibi
unutulmuş paslanıyoruz

ummadığımız günlerin birinden sesleniyorsun
oysa dışlamıştık seni aşkla çıkıp geliyorsun
sürümüze katılmak istiyorsun
ulumak için can atıyorsun
yenilmiş kemiklerimizi yalıyorsun
……………....................................
haberin yok bir sürü şey değişti
bir ölünün saatlerini yaşar gibi sessiz şehirler
kavgasız ve havlamasız geçen anlarımızda
aydınlık yanlarını alıp götürdüler..


necmi dayan

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Aralık 2007       Mesaj #5382
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Öylesine sevmiştim seni
Gülüşünü, saçlarını
Sponsorlu Bağlantılar
Sevecen ve de sıcak olan bakışlarını
Elerini, teninin kokusunu
Hepsini öylesine sevmiştim

Her yağmurlu günde
Şemsiyeyi açmadan yürüdüğümüzde
Islandığımız zaman gözlerime bakarak
Seni seviyorum dediğini
Sonra birbirimize sımsıkı sarılarak
Pencereden bakanlara aldırmadan
Yürüdüğümüz o caddeleri
Hepsini öylesine sevmiştim

Ve ben seni
Öylesine sevmiştim ki
İşte bu yüzden bugün
Ben ilk kez
Sana ağlıyorum


atilla kızılkaya

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Aralık 2007       Mesaj #5383
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KENDİNİ BİRİKTİRME KOLEKSİYONCUSU


Aşkı ayrılıklar yaşatır
Hadi küs kendini ona
Sonra kendi içine kus
Bir şiir kana
Dilinden susul

İntihar kurgulu gözlerinde
Kör bir uçurum var dalgın
Gölgen kendine dargın
Ona çığlığın çok ama
İçin kendinden yorgun

Bir yağsan ıslanacaksın
Kanamalı bir düşe
Eski bir cinneti asacaksın
Gece kara çalınca yüzüne
Heybenden intihar çıkaracaksın
Aşkı ayrılıklar yaşatır
Kendini biriktirme
Ayrılacaksın

Kahraman Tazeoğlu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Aralık 2007       Mesaj #5384
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ARAZ

"Yalnızım çünkü sen varsın"

"gel" desen gelirdim
gittiğin uzakta bendim
dağ gibi bir ihanetten düştüm
bu kendime son gelişim

ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
kendimi suçüstü yakalıyorum
ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz´a uyak düşüyorum
gözlerime senden düşler sürüyorum
ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
sonra bir durağa yaslanıyorum
sonra bir kente
ve sen gidiyorsun
ben kanıyorum
diyorlar ki "kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun"
oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun

yorgun Haliç´e biraz inat
biraz ihanet bırakıyorum
ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
aklıma düşüyorsun
düşüyorum
düşünce
üşüyorum
azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
yalanlarımla bir hiçlikteyim
beni içinden kaç

bu kentte her yağmur kendini ağlar
aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
nerde kimi üşüyorsun
artık kendini yakan bir ateşim
kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
şimdi boş duraklara yaslanıyorum
boş kentlere
oysa "gel" desen gelecektim

gün düşlerime dönüşlerimde
bakışın içiyor beni gözlerimden
gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
uzaklığına uzanıyorum
sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
yıkılıyorum şarkılara
"kimseler biliyor"
yalnızlık dostumdu
şimdi korkum oluyor
oysa "gel" desen gelecektim

artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik
göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
uysal yalnızlıklar satın alıyorum
gülüşümle ödeyerek
ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
kirli sözlerimi temize çekme
oysa "gel" desen gelecektim

gözlerim ihanete ihbar taşıyor
kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına
sözü namluna sürmelisin şimdi
en yaralı yanımdan vurmalısın beni
çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
susuşuna kan döküyor gözlerim
sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
oysa bilmelisin Araz´ım
kimsenin içi görünmez
ve hiç bulamadıklarını
asla yitiremezsin
bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
söylenecek bütün sözler

her sabah akşam oluyorsun
alnından ellerine damlıyorsun
yüzündeki yağmurla iniyorsun kente
içine dert oluyorsun kentin
dışına yağmur
yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
duvarların kan öksürüyor
ve sen
başkalarının gözlerini
yüzümde aramamayı öğreniyorsun
beni bir durağa yaslıyorsun
beni bir kente
gidiyorsun
oysa "gel" desen gelecektim

susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
en susmakta neydi öyle
sen en dinlerken
biliyorum Araz´ım
insan kendini bulmamalı, hep aramalı
gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
gece cinnetlerimi de alıp yanıma

denize bakmayı bilmeyenler
bir gün mutlaka boğulur
işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı

ben şimdi gurbetim
içimde taşıyorum
heba olsa da senlerce yılım
oysa "gel" desen gelecektim

ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
şairler ölüdür derler
inanmıyorum


en karanlık ceketimi giyiyordum
ışığa kördüm çünkü
şimdi ise güneşe ilerliyorum
dirilmek için

kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
gecenin kör gözünden utanıyorum
hadi bana en militan kelimelerle saldır
batır içime cümlelerini
beyhude bir dehşet bırak
hak ediyorum

gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
can kaybından ölüyorum
cenazemde namaz kılacağım
zan altındayım
yalanıma inanıyorum

yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
kinim kendime
susuşum sana
küsüşüm tüm dünyaya

üstü kalsın ihanetimin
"gel" desen gelecektim

yine bir tren geçiyor içimden
sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum
hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
süsle beni ey aşk
geçtiğin yerleri öpüyorum

yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
dişlerindeki nikotin tadı terkimde
sirenler ve ateş hatları içip
sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
yasadışıyım
tutukla beni gözlerimden

kalemim bitti yitirdi şiirini şuur
öldü kanımdaki mürekkep balığı
solumdaki sise intihar etti intiharlar
bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
yaşamak için geç bir zaman
ölmek için ise erken

çok davullu bir senfoni sürçüyor
dikiş tutmaz ayrılığımda
kirpiğinden yapılma bir darağacına
geceyi asıyorum
yoksun
bu yağmurlar ıslatmıyor beni
bir durağa yaslanıyorum sensiz
gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
"gel" desen gelecektim oysa

kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
şimdi herkes biraz sen biraz acı
göğsümde bir vagon
gizli sözler batıyor
fırtınalar çıkıyor üstüme

şakağımda
intihar acemisi bir şairin
delilik provaları
arkandan uluyan kapılardan
söküyorum kokunu
yokluğunu kokluyorum
yokluğunu yokluyorum

çöz gözlerimi senden hadi
ücranda yak bakışımı
gözlerine bekçi sevdam
dünden ve senden kalmayım

içine her düşen
kendi keşfi sanıyor seni
oysa sen
melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
ve kendini acıtmak istiyorsun
ama güller kendine batamaz
bilmiyor musun
"gel" mi diyorsun

herkes kendi gördüğüne bakar
peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz
kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
hadi en kanadığımız yerden susalım
"gel" desen gelirdim
"git" dedin ve gittin

Aşka...
Rüzgara...
Ayrılığa...
Zamana...

eyvallah..
Yazar: Kahraman TAZEOĞLU
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
9 Aralık 2007       Mesaj #5385
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Yıkık Ve Kırık

Yıkık ve kırıksa tüm umutların
Bir noktadan farkı yoktur yaşamın
Ve karanlıklar içinde ki,
Bir ışık özleminde ise bu çırpınışlar
Gözyaşlarında yitirilmiştir umutların

Kan ağladığın gecelerde ki hırçınlığın
Yanlızlığın içinde ki zavallılığın
Lanet yağdırdığın sevgiye,
Tekrar dönüşünde ki anlam
Bir ışık arayışıdır yoklukta
Yıkık ve kırıksa tüm umutların...

Uçurumların diplerinde
Açan çiçeklerdir aradıkların
Yokluk ile varlık arasında ki
Bir bağ gibi tıpkı...

Ulaşamazsın!...
Ellerin boşlukta kalır,
Gözlerin çiçeklerde
Ve gözyaşların düğümlenir yaşamın,
Yıkık ve kırıksa tüm umutların...

Bekir Sıtkı Özer
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Aralık 2007       Mesaj #5386
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ÖLÜMÜN EN SÜSLÜ HALİYLE GELİRİM SANA

Düştü ellerim içindeki boşluğa,
Çırpınırken tutunmak için,
Kırılan tırnaklarımdan sızan aşktı…
Sarıp sarmaladığım koca bir karanlık

Gömdükçe başımı yastıklara
Gözlerimden düşen her damlayla
Çiçek açtı çarşaflar…

Kirpiklerimi yoluyorum tek tek
Törpüleyip saklıyorum,
Yumduğumda ağır gelen göz kapaklarımı
Rüyalarına batmasın diye
Gerçek kadar acıtmasın içini diye…

Her nefes alışınla
Saçlarımda ki tüm kırıklar
Sana uzanıyor
Her kapı aralığında
Burnuma saplanan
Rüzgardaki kokun olmalı sonbahar
Tüm hücrelerime işleyen,
Ruhumu titreten.
Manzarasız tüm pencere önlerinde
Nefessiz gözlerinin doğuşunu bekliyorum
Şimdi uyandır beni bahara…

Sınırı çoktan aştı haddim
İçinin tüm katran karalarını
Hakkım sayarak kazıyorum
İçinin boşluklarından.
Benim artık bütün siyahlar
Sarsam da yakışmaz sana
Tezattır gözlerinin mavimsi yeşiline
Ve tezatlık yorar seni
Yorgunluğun sardığında beni
Bir damla su olurum okyanusta
Fark edilmeden dalgalanır
Sana durulurum…

Başla hadi sıra sende sar beni
Yalnızlığıma ilaç içinde h-iç et beni
İçinde iç et beni
Koca şehir yutsun diye
Kaldırımlarında sürüdüğüm ayaklarımın altından
Kesilirse sana gelen yollar;
Hilal, giyotinim olur boynumda en ışıltılı
Ölümün en süslü haliyle gelirim sana…!

Nereye yağsam acı taşar
Şehrin tüm sokaklarından
Kuruyan bedenimle titreyen
Sonbahar yaprağıydım ben;
Kızıl baharlara özenti.
Hiç değişmedi ki mevsimler
Ben seni geçişsiz bir aralıkta kokladım,
Islayıp içime bastım.
Hadi şimdi sıra sende
İstediğin kadar çocukluğuna özenip ağla.
Anaçlığıma emanet korkutan korkusuzluğun.

Başım göğsümde salınırken
Bir ileri bir geri anı sabitledim gözlerimle
Sana odaklı tüm düşüşlerim
Delilik hali bu;
Sigara dumanında ki kıvrımlarda
Yüzünü arayıp dokunmaya çalışmak.
Ve tek bir çığlıkla dışarı çıkıp yalınayak
Sokaklarda gölgeni aramak…!

Sonbahar,
sonbahar olmalı…
sebebi sonbahar…
soyunup tenden ruhunu giyinmek.
üşümüyorum
üşümüyorum…!
Şiir : Esra Soytürk (yitik umut)
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Aralık 2007       Mesaj #5387
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
YANLIŞ ANLA BENİ

keskin bıçak aşkının kestiği damarımdan fışkıran
ayrılığı intihar ediyorum
kırık şakaklarıma yapıştırdığın teselliyi dudağımda uçuklattım
gidiyorsun yağmurun kızı çekmişsin pimini ayrılığa
gözlerinden ağrılar sızıyor çığlığını yüklerken gemilere
geldiğin her yere yabancısın içinde taşıyorsun katilini
tokada doydu yüzünün sol yarısı
kalın bir kalem altını çiziyor şimdi
kanat sürçüyorsun bir gidişe
ardında gurbetleşen kavuşmalarımız

yakıştırıyor her intiharı bana
benden çok sağanaksın
parmaklarımın ucusun
yaktım ve içtim
dön ve gül
gül ki
gözlerim
çiçeklensin
yalanlarla
saklıyorum
sevdamı

ne olur yanlış anla beni.....

Kahraman Tazeoğlu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Aralık 2007       Mesaj #5388
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şimdi gidiyorsun
Git
Oysa senden tek bir damla istemiştim
Sana kocaman bir deniz sunmak için
Şimdi gidiyorsun
Git

Ne zaman başladı bu hikaye
Anımsamak zor
Gençtim
Hazırda fırtınalarım vardı dört nala sevdalarım
Komazdı öyle üç-beş nöbetleri
Geceler içimi acıtmazdı böyle

Bir insan bu kadar eksilebilir mi

Hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı
Bu şehrin biryerlerinde
Düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona
Gözlerinde gizledi o seni sen bilmedin
O adam bendim unuttun mu
Bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu
Seni unutamadı

İşin kolayına kaçmadım
Uğruna ölmedim yani
Uğruna ölünecek sandığım biri için yaşadım hep
Sen bunu da bilmedin
Ben bir bakışına bin anlam yükledim
Sen aşka kestirmeden gittin
Bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma
Şimdi gidiyorsun
Git
Bana karanlığın ne demek olduğunu öğretmeden
Bütün ışıklarımı söndürüyorsun

Bu cehennem cinayetlerini işliyorsun
Sonra bunlara intihar süsü veriyorsun
Yazıklar olsun yazıklar olsun
Susuyorsun susuyorum susayacaklarım bitmiyor
Hani sen sevdiğini
Yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz değildin
Düşmemeyi öğretecektin nerdesin nerdesin

Uzun lafın kısası yoktur
Anlatacağım çok şey var
Hoyrat bir rüzgar gibi geldin
Aklımı hayatımı dağıttın
Şimdi gidiyorsun
Git

Daha ayrılığa bile çarpmadan
Aşk bize döndü
Bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri
Artık ölüm sana dokunamamaktan kötü değil
Ama sana dokunmak da yasak bana
Göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır
Sen var ya sen
Allah kahretsin

Yani şimdi
Gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı
Yani şimdi başkaları mı sevecek seni
Ben saçlarını okşadığım zaman
Ellerin öksüz kalırdı
Şimdi gidiyorsun git


Kahraman Tazeoğlu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Aralık 2007       Mesaj #5389
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
.......

Meğer ne çok beklemişim gelmeyişlerini.
Sen beni anlarsın be usta
ne garip sıkıntıdır şu suskunluğuma en uygun makamı bulamamak.
İçimin buz kestiği yerden çıkıp geliyorsun gözlerime.
Sen geldiğinde ise düşürmüş oluyorum düşünden kendimi...
Kahraman Tazeoğlu
miss_didem - avatarı
miss_didem
Ziyaretçi
11 Aralık 2007       Mesaj #5390
miss_didem - avatarı
Ziyaretçi
BENDE Kİ SENİ ALAMADI

Kumdan kaleymiş meğer sevgimiz
Denizin o kadar yakınına kurmuşuz ki
Küçük ufacık bir dalga yerle bir etmiş herşeyi
Fark edemedim......
Yalan mı vardı ihanet mi yoksa riya mı?
Neydi bizi bu kadar imkansız yapan
Neydi severken ayrı kalmayı göze aldıran
Neydi bizi bizden,bizi hayattan koparan
Gözyaşlarımı içime akıttım
Kalbimi görülmemmiş bir sel aldı
Ama o taşkın sel bile
Bende ki seni alamadı......
.................
Alıntıdır

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya