Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 543

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.168.797 Cevap: 8.002
Demir YumruK - avatarı
Demir YumruK
Ziyaretçi
22 Aralık 2007       Mesaj #5421
Demir YumruK - avatarı
Ziyaretçi
Bu Gece Yalnız Kalmış Yıldızlar

Sponsorlu Bağlantılar
Bu gece yalnız kalmış yıldızlar.
Yakamozlar göz kırpmıyor hayallere.
Mehtap yalnız bırakmış, kapatmış gözlerini
Düşünceye dalmış deniz, başını önüne eğmiş rüzgarlar.
Yas tutuyor şehrin sokakları sanki.
Duyulmuyor kimsesizlerin ayak sesleri.
Parlayan yıldızlar gülerek bakmıyor gözlerime, camların arkasından.
Bu gece bir tuhaf, bir yalnızlık kokusu var melteminde denizin.
Seslendim duyuramadım sesimi hayallerime.
Boş bekledi kollarım, sarılamadı, kucaklayamadı ruhunu hayallerim.
Seslendim, duyuramadım sesimi geceye, haykıran martılara,
El salladım göremedi, selam yolladım almadı.
Bir kerecik olsun gözlerime bakmadı bu gece yıldızlar.
Öksüz kedi yavruları gibi dolaştım kaldırımlar arasında.
Hüzünlendim, üşüdüm, benden uzaklara bakan gözlerini düşündüm.

Bu gece yalnız kalmış yıldızlar...
Ufuklar denizlerde boğuluyor sanki...
Sanki denizler ufuklarda kaybolmuş,
Dağlar yasa bürünmüş, geceler zifir olmuş kahrından.
Sessizlik kader olmuş bu gece, sensizlik kahır olmuş.

Bu gece yalnız kalmış yıldızlar...
Ellerinden tutmamış, gözlerini kapatmamış nazlı papatya.
Bak martılar ağlıyor sahilde, sesine ses vermedin diye.
Sessizliğin, sensizlik kadar zormuş.
Anladım ki sevgi haykırdıkça cana can katıyormuş...

Ferhat Eren

Fırtına - avatarı
Fırtına
Ziyaretçi
22 Aralık 2007       Mesaj #5422
Fırtına - avatarı
Ziyaretçi
UNUTMA Kİ

Sponsorlu Bağlantılar
Sen uykusuzluk nedir bilir misin

Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı

Gözlerini tavana dikip

Düşündüğün oldu mu bütün gece

Ve bütün bir gün

Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç

Gelmeyince

Seni aramayınca

Ölesiye ağladın mı

Sonra çekilip en koyusuna yalnızlıkların

Ona ait ne varsa

Bir bir hatırladın mı



Sen günden güne erimeyi bilir misin

Dev bir ağacın vekarı içinde ölmeyi

Bir teselli aramayı

Issız parklarda, tenha sokaklarda

Ve bütün bir şehir uyurken uzaklarda

Deli divane yollara düşüp

Yaşlanmış bir köpek gibi

Eskimiş bir gömlek gibi

Atılmışlığını hissettiğin oldu mu

Sevmekten

Günler geceler boyu yürümekten

Elin, ayağın, kalbin yoruldu mu



Sen yalnızlığın acısını bilir misin

Unutulmak bir hançer gibi saplandı mı sırtına

İçinde kıskançlığın zehirli çiçekleri açtı mı

Bütün gururunu çiğneyip

Sevdiğinin geçtiği yollarda

Bastığı toprakları eğilip öptün mü

Sen çaresizlik nedir bilir misin

Sen yokluk nedir gördün mü

Yanan başını duvarlara

Vurup parçalamak geldi mi içinden

Sen her gün bir defa öldün mü



Böyleyim diye ayıplama beni

Bir gün kendimi

Sonsuzluğun koynuna bırakırsam

Yaralı ve yeni bir asker gibi

Darılma

Unutma ki

Her seven adsız bir kahramandır

Unutma ki

İnsan; sevebildiği kadar insandır.

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

Demir YumruK - avatarı
Demir YumruK
Ziyaretçi
22 Aralık 2007       Mesaj #5423
Demir YumruK - avatarı
Ziyaretçi
Hem Yakın Hem Uzaksın

Ne zaman gece olsa
Siyah saçların gelir aklıma
Sonra
Yıldız yıldız gözlerin,
Tutup öpmek ister seni canım
Ay ışığı teninde dolaşmak ister parmaklarım.
O an,gece kadar yakınsındır bana.

Söz dinlemez olur deli gömlüm.
Uzanır ellerim,
Sarmak ister kollarım.
İşte o zaman
Gökyüzü kadar uzaksındır bana

Emin Akduman
Fırtına - avatarı
Fırtına
Ziyaretçi
22 Aralık 2007       Mesaj #5424
Fırtına - avatarı
Ziyaretçi
SESSİZ AKŞAM DÜŞLERİ

Bembeyaz akşamlara çıkmak
Deniz kıyılarında ya da dağ başlarında
Daha doğar doğmaz sarhoş
Pırıl pırıl bir günden
Akşam gelin gibi süzüle süzüle
Yamaçlardan ağır ağır inerken
Seni duymak seni sevmek seni okşamak
Seni konuşmak ve seni susmak
İlk karanlıkla birlikte erkenden

Senin hazırladığın sofraya oturmak
Senin yaydığın çarşafların üzerine
Uzanıp uzun uzun düşünmek seni
Dünyayı yepyeni güzelliklerle
Yeniden yaratır gibi
Elinle kapladığın yorganı örtünüp
Seni duymak seni düşünmek seni bulmak
Haritaya yeni bir ada yazdırır gibi
Her yanını her şeyini öğrenmek
Saçlarını boynunu sırtını belini
Kollarını omuzlarını dizlerini ayaklarını
Hatta ayıp olmasın en gizli yerlerini
Yani baştan sona seni ezberlemek

AFŞAR TİMUÇİN
Demir YumruK - avatarı
Demir YumruK
Ziyaretçi
22 Aralık 2007       Mesaj #5425
Demir YumruK - avatarı
Ziyaretçi
Yeni Bir Yıl

Yeni bir akşam bu akşam
Umutların yeşerdiği bir akşam
Seni doyasıya düşleyeceğim yeni bir akşam
Eskilerinden farklı yeni bir akşam.
Farklı benim için çünkü bir yaş daha yaşlanacağım
Bir umut süresiyle yine vedalaşacağım
Yeni yıla umutlarımı taşıyacağım
Seni yine unutmayacağım
Her gece gibi bu gece de saracak
Bütün benliğiyle yalnızlığımı
Hissettirecek çektiğim ızdırabın acısını
Başaramayacak uykusuzluğum seni anmamı
Düş alemine yaklaştığım her saniyede
Sızlayan yüreğimin acısını bastırmayacak
Ayaklarımın isyan eden ağrıları,
Nede, göz yaşlarımın dudaklarımdaki acı tadı
Biliyorum ey zalim ne ben sana varacağım
Nede sen beni bulacaksın gecenin derinliğinde
Umut ya, garip ama alamıyorum benliğimi
Seni düşünüyorum,düşündükçe eriyorum
Yok olmadan seni aynı yerimde ellerim açık
Gözlerimde yaş, umutla bekliyorum.

Ethem Turan
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
22 Aralık 2007       Mesaj #5426
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Kısacık

Ben yaşamdan tat almak için sevmedim seni,
Ben seni sevmek için yaşadım,
Aşkını damarlarımda hissetmek için.
Birgün gelirde sevgilim,
Sana seni sevdiğimi söylersem,
Sakın seni sevdiğimi düşünme,
Çünkü benim aşkım ne kelimelerle anlatılır
Ne de harflerle!!!

Gümüş
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
23 Aralık 2007       Mesaj #5427
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Ben seni bir okyanusun derinliğinde buldum da sevdim.Parlak bir inciydin benim için.
Paha biçilmez bir inci...
Ben seni soguk ve yagmurlu bir günde
Seni düsünürken gülüsündeki sicakligin içime dolup da
Beni sardigi bir anda sevdim
Seni sadece selvi boyun,siyah saçlarin yada kara gözlerin
Güzel bir yüzün var diye degil
Fikirlerinle,konusmandaki güzelligin ve benim o kor halde yanan yüregimle sevdim
Ben seni derinden ve hissederek sevdim
Her kalp atisimda vücudumun dört bir kösesine yayildigini
Beni sardigini her nefes alisimda cigerlerime isledigini bilerek sevdim
Seni kis gecelerinin o soguk yataginda birlikte uyuyup beni isittigin
Yaz sicaginda uyuyamayip sikintilarim oldugun
Ve rüyalarimda bulustugumuz gecelerde sevdim
Seni ellerinden tutup kanimin kaynadigi
Kalbimin yerinden firlayacagini hissettigim anlarda
O islak dudaklarinla beni sevdigini söyleyecegin anlari düsünerek sevdim
Ben seni o sensiz anlardaki bos ve degersiz geçen dakikalarda
Kayip zamanlarimizda,seni arayip bulamadigim
Çaresizlik içinde oldugum,içki sofralarini dost bildigim anlarda sevdim
Sen ne kadar uzak olsan da,
Aramizdaki kilometreler nasil çoksa
Bende seni o kadar yogun ve o denli çok sevdim
Seni kalbimde yanan atesin ile
Zihnimde olusan hayallerin o ay parçasi çehrenle
Bana derinden bakan o gözlerindeki isiltiyi görecegim anlari beklerken
Kalbimin yanip tutustugu anlarda
Gelip o bu atesi alevlendirerek
Bana sarilarak beni sevdigini söyleyecegin anlari düsünerek sevdim

Korkuyorum!
Hakkettigin mutlulugu sana verememekten korkuyorum.
Seni beni sevdiginden fazla sevememekten korkuyorum.
Senin sevgine layik olduktan sonra baskalari tarafindan o sevgiyi kaybetmekten korkuyorum.
Seni kazandim derken kaybetmekten korkuyorum.
Aramizdaki maneviyat haricindeki uçurumlardan korkuyorum.
Senin kalbini daha fazla kirmaktan korkuyorum.
O temiz ve masum göz yaslarini daha fazla akitmaktan korkuyorum.

Evet korkuyorum;
seni kaybetmekten, seni daha fazla üzmekten ...
Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum.
Yada yanlis anlasilmaktan korkuyorum.
Uçurumun kenarinda yalniz kalmaktan korkuyorum.
Dostluguna doyamadan uluorta yalniz kalmaktan korkuyorum.
Yüregimdeki o ince sizinin bir gün çogalmasindan ve beni sarmasindan korkuyorum.
Sevgi denen güzelliginin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum.
Dostlugun ölüp yerine nefretin yesermesinden korkuyorum.

Korkuyorum evet;
seni kaybetmekten ve seni daha fazla üzmekten...
Bir çiçek misali ne ellemeye nede koparmaya kiyamiyorum uzaktan seyrediyorum çünkü;
Seni daha fazla incitmekten korkuyorum.
Ömründe yasadigin mutlulugu huzuru sana yasatamamaktan korkuyorum.
Sana kalbimden fazlasini verememekten korkuyorum.
Sonunda sana gözyasindan baska bir sey birakamamaktan korkuyorum.
Seni sevmekten degil;
dostlugunu suiistimal etmekten,
Seni kaybetmekten ve degerini bilememekten ve Yüce Rabbime hesap verememekten korkuyorum.
Belki de çok fazla korkuyorum ...

ÇÜNKÜ; BEN iLK DEFA SEViYORUM...

Atilla İLHAN
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
23 Aralık 2007       Mesaj #5428
arwen - avatarı
Ziyaretçi
içmeyeceğim bu akşam hasreti
sigaramın dumanıyla şiir de yazmayacağım
türküler saza küsmüş bana ne
ezgiler beni dinledi mi ki

yıldızlara ışık saçmayacağım
gece karanlık kalsın, saçlarıma bakmayacağım
adaaaam sende,
boşver gitsin,
rakıya bardak koymayacağım
bu gece de ayık kalsın herkes.

sıra bende şimdi
içkiyi sarhoş edeceğim
hasret beni çekecek
türkülerde adım kalsın
saz, bana çalsın bu gece.

saçlarım rüzgarı savuracak
gözyaşlarım ağlayacak benim yerime.
yağmurun,
üstüne üstüne yürüyeceğim
gün yüzlü, güneş gözlü sabahları
ben doğuracağım.

hep aşk mı beni terkedecek,
bu defa da ben gideceğim ardıma bakmadan
mumları da yakmayacağım işte
benim alevlerim yeter bana

uyandım,
bu rüyayı bir daha görmeyeceğim.
sıcaktır elleri aşkın.
gidersem, çok üşüyeceğim...



ışık aktaş
Fırtına - avatarı
Fırtına
Ziyaretçi
24 Aralık 2007       Mesaj #5429
Fırtına - avatarı
Ziyaretçi
Yaralanan Kuşlar



Evlerimiz; ağaçların kollarında, koltuk altlarında, doruklarında, çatılarda, bacalarda… Yüksek olan her yerde.

Bizimki ormanın içinde. En büyük ve en yaşlı çınar ağacının koltuk atında. Ne demekse bilmiyorum ama köklü bir aileymişiz. Benim için köklü aile olmaktan daha önemlisi genç olmak.

O kadar gencim ki! Yaralanmaktan, ölmekten, yaşamaktan, kaybolmaktan korkmuyorum. Oysa çok fazla genç avcılar tarafından vuruldu. Hem de gözlerimin önünde. Avcıların gençlerin peşinde olduğunu biliyorum. Yaralanan, ölen ne kadar yakınım olursa olsun, sanki sıra bana gelmeyecekmiş gibi hissediyorum. Hani yakının kanser olur üzülür, ağlarsın ama sıra sana gelene kadar anlamadığını hissedersin. İşte öyle bir şey.

Pencereden komşunun oğluna bakıyorum. Evlerimiz karşılıklı. Onun da bana bakmasını seviyorum. Birlikte büyümeye çalışıyoruz. Onların evi de çok güzel. Birbirimizi görünce; önce o, sonra ben takla atıyoruz. Kanadıma çarparak yarenlik yapıyor;

“Seni seviyorum, kaçalım mı? ” diyor.
“Kaçalım” diyorum.
“Uçalım, uçalım, uçalım. Gökyüzünün en yükseğine çıkalım. Kaybolalım” diyor.
“Kaybolalım” diyorum.

Kanatlarımızı açıp bütün havayı içimize doldurup, yan yana havalanmaya başlarken, nerden geldiğini anlamadığımız kurşunlarından biri onun şakağından giriyor, benim şakağımdan çıkıyor. Avcıları aynı anda görüyoruz. Kaçmaya çalışırken kanatlarımızdan vuruyorlar. Hızla düşüyoruz. Düşerken çarpışıyoruz ve hızım kesildiği için sert düşmüyorum

Ölmüyorum ama yaralanıyorum.

Yerde yaralı bir sürü kuş var. Kanadımı sürükleyerek aralarında onu arıyorum, bulamıyorum. Zaman yaralananlar için hem hızlı hem de yavaş geçiyor.

Yaralarımız bizi bozuyor. Zaten bozulalım diye kafamıza ateş ediyorlar. Kafamızda önce tedbir, sonra kendini düşünme, sonra bana ne, sonra da korku oluşmaya başlıyor. Bu durumu kabul etmek istemeyen bazı yaralılar yaralandıklarını inkâr ediyor. Ben onlara, onlara da bana acıyor. Gerçek olan ise hiç birimizin uçamadığı.

Yaralılar apartman veya en iyi ihtimalle gökdelenler üzerinde yaşamaya başlıyor. Kendi etraflarında havalanabiliyorlar. Göç edemedikleri için kışın donuyorlar. Donarken de metal haline geliyorlar. Sonra hurdacıya veriliyorlar.

Ölmediğimi şans sayıyorum. Metal haline gelene kadar onu arayacağım.

Umudumu keserken başkalarında onu arıyorum. Ararken değişiyorum. Zaman geçtikçe onu bulsam da tanıyamayacağımı anlıyorum.

Herkes gibi ben de değişiyorum. Kanatlarım değişirken kararıyor. Kafama yediğim kurşun içindekileri zedeliyor.

Yıllar geçtikçe onu bulma umudumu kaybediyorum. Yine de hüzünlü bekliyorum.

Hurdacı;
“Üzülme bana verildikten sonra neyde yaşamak istersen onda yaşarsın” diyor.
“Nasıl? ” diyorum.
Sıralıyor;
“Emaye, çelik, alimunyum… ne olmak istiyorsan onda yaşarsın” diyor.
“O halde ne yapmak istiyorsanız, yapın” diyorum.

Kara kanatlarım, kömürleşmiş kafamla beklerken, zamanımın geldiğini düşünen hurdacı metalleştirmeye götürüyor.

Metalleşme işlemi çok kolay. Hiçbir şey hissetmiyorsun. Çünkü acılarını yaşarken, gelmeyen sevgiliyi beklerken, uçamaz ve apartmanın çatısına mahkûm olmuşken, yavaş yavaş farkında olmadan sertleşiyor ve metalleşiyorsun. Hurdacı sadece bekleyişini sonlamak için götürüyor.

Metalleştikten sonra; avcıların uçanları nasıl vurduğunu yıllardır izlediğim apartmanın tepesinde bir süre kalıyorum.

Ve bir gün hurdacıya gidecekleri apartmandan aşağı süpürüyorlar.

Düşerken bir kuşla çarpışıyoruz. Birlikte aşağı iniyoruz.

Yerde bir şeyler söylemeye çalışıyor. Gücümü toplayarak metalik sesin ne dediğini anlamaya çalışıyorum.

“Gözlerin bir içim su,
İçim yandı doğrusu” şarkısını onun sesinden dinliyorum.

Anlıyorum ki;
Ne yaparlarsa yapsınlar gözleri asla metalleştiremiyorlar.


Gülcan Yıldız
miss_didem - avatarı
miss_didem
Ziyaretçi
24 Aralık 2007       Mesaj #5430
miss_didem - avatarı
Ziyaretçi
ADI BENDE GİZLİ SEVGİLİM

Gözlerine bakıp uuttuğum dünyaları,
Benden bi-haber sevgilim....
Nasılsa gökyüzü,yani maviyse....
Sen de kaybetme doğallığını,
Nasılsa sevgi,büyükse gayet...
Sen de tertemiz tut,kirletme kalbi...
Sen de bir beni sev,
Başka gözlerden bi-haber sevgilim...
Nasılsa benim sevgim,büyükse yahut....
.......Yusuf ÖNAÇ

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya