Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 715

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.167.705 Cevap: 8.002
kAryAminA - avatarı
kAryAminA
Ziyaretçi
5 Şubat 2009       Mesaj #7141
kAryAminA - avatarı
Ziyaretçi
Işıklı bir yoldu hemen önümde uzanan..
Yolun sonunda demirden kocaman bir kapı..

Sponsorlu Bağlantılar
Rüyadayım sandım önce!
Çekince saçımı,duyunca acıyı anladım en gerçekmiş içimdeki sızı..

Yaklaştıkça kapıya,
Hızlandı kalbimin hala yaşadığımı hatırlatan atışları...

İttirdim açılsın diye demirleri,
Olmadı!
Pes ettim,kızdım,ağladım,kaçtım,korktum,nefret ettim belki ama
Umudumu yitirmedim hiç..


Saklandım en kuytulara!
Bir ben kaldım zihnimin coğrafyasında ve bir de zamanı aldım yanıma iyileşirken yaralarım hüznüme ortak olsun diye..
Tutsun ellerimden kuvvetlice,her an çekip de beni bir adım ileriye, -di'li geçmiş zamanları yerleştirsin diye zihnime !


Geçmekten türüyor geride kalan her şeyin genel adı !
Ve nasıl da kolay arkadaş oluyor ses olacak kelimelerimle..

Artık geç..
Geç-miş..
Geç-ti..

Bırakıp da nüshaları bir yana,bulunca aslımı
Denedim tekrar açmayı kilitleri ..

Kolay olmadı,evet !
Ama açıldı geriye kalan hayatımın ilk bölümünün perdesi..


Tüm renklerin hiç görmediğim kadar canlı olduğu bir bahçede buldum kendimi..

Tanrım ne harika!
Sevdiğim bütün hayal kahramanları da burada...
Polyanna yaklaştı en önce yanıma;
"Topladığın için yeniden gücünü ve anladığın için aslında bunun çokluğunu,tüm yaşananlara rağmen mutlu olmalısın aslında"
diye fısıldadı kulağıma !


Biraz ileride kırmızı başlıklı kızı gördüm;
"Kendimden bildim herkesi,nasıl da kandırdılar beni!
Komik biraz adım ve küçük henüz sol yanım
Ama sen yine de al bu küpeleri,tak kulağına..."
diye bırakıverdi avucuma acılardan kaçarken yolumu aydınlatacak yıldızları !


Kül kedisi ağlıyordu az ileride;
"Sakın dedi ,
Sakın vazgeçme yaşamak istediklerinden!
Uğraş,didin,çabala..
Ama sakın çıkıp da tavan arasına ayıkladığın pirincin içinden çıkan taşlar gibi umutlarını da atma en karanlıklara!"

Durdum..
Dinledim..
Düşündüm..


Ait olduğum bu masalın içinde asıl kahraman olmayı seçtim sonra !


Doğrularımla,hatalarımla bazen ..
Hüzünlerimle,sevinçlerimle çoğu zaman ..
Ve tüm şizofren düşüncelerimle belki ..

Ama hep gerçek bildiklerimle,
Benim kurguladığım gibi sürsün hikaye diye !


Tam da şimdi;
Peki ya kader dediniz değil mi .....


Yazmak değil belki,kabul ..
Ya da değiştirmek yazılanı !
Kimsenin görmediği bir alfabeyi kabullenmenin ezinç coşkusunu misafir etmek sineye ....
Kolay değil,kabul !

Ama bende oldukça hakimiyet,
Bu orkestranın şefi ben olacağım ilelebet !


Neyse ......


Onu bunu bırakın da siz şimdi ,
Gökten üç elma düştü..
Tuttunuz mu !

CelestialBody - avatarı
CelestialBody
Ziyaretçi
5 Şubat 2009       Mesaj #7142
CelestialBody - avatarı
Ziyaretçi
İyimser bir aşk türküsü

Sponsorlu Bağlantılar
Bağlardan inen patikalardayım
Cebimde mis gibi şiirler, kuş cıvıltıları
Sokağınızdan geçiyorum öğle üstü
Sokağınızda sararan yaprakların kokusu
Şuramda ince bir sızı, serseri bir acı
Senden öncesi olmayan bir acı
Yalnız senin mecnunun olan bir acı

Her pazar geçtiğin yollarında bir yaprak
Yeşeriyor kuşanmış bütün cesaretini
Göğsünün içinde yaşatmak için aşkı
Bir yaprak da senin konuşkan elinde
Sevecen becerikli çalışkan elinde

Her zaman biraz olsun gecikirsin
Aşka yalnızlığa sevdaya
Yine de özlenirsin güzelim sevgilim
Bir çiçek de böyle özlenir
Su dolu bir testinin yanındaki bir çiçek
Desem öyle alaycı gülümser yürürsün
Sessizce yağan yağmur altında
Aşkı kendine anlata anlata

Yine akşam oldu sevgilim sensiz
Bırakıp gidiyorum içim aşkla dolduğu zaman
Durakları buğulu otobüs camlarını
Yağmur çiseleyen kirli sokakları
Gide gide hüzünlü bir türkü gibi dokunan
Yağmurun sesini ne çok seviyorum
Seni ne kadar çok seviyorum

İpek bir mendil diye
Ayrılığı katlayıp koyuyorum çiçekle masama
Bir de senin için yazdığım sevda şiirlerini
Kendi anlamlarını aşıp giden
Tozlu yollar sıra dağlar patikalar boyunca

Ey sevgili senin sımsıcak bakışlarını
Katlayıp koyuyorum çiçekli masama
Seni ne kadar çok seviyorum
Bir türkü solgunluğunu silip götürdüğü zaman

Ahmet Ada
kAryAminA - avatarı
kAryAminA
Ziyaretçi
5 Şubat 2009       Mesaj #7143
kAryAminA - avatarı
Ziyaretçi
Yüreğim yara yara
Kabukları ağırlık yapıyor duygularıma.

...

Ve ben
Onca takatsizliğimle,
Hüzünleri yara yara,
Yaramadım mutluluğa!

Dahası;
Beni sende unuttu düşlerim.

Suya uzansam
Dinmez susuzluğum.
Susuzum, çünkü susun Derya'da...

Üşüyorum
İşgal altındayken varlığım yalnızlığımca.


Çoğalamam senden öte,
Beni sende unuttu düşlerim.

Gün yaslarken başını ağırdan gecenin koynuna,
Nefesimi nefesine yaslayasım gelir,
Üzerime yığılmış dağ gibi hüzün,
Yaş, bir olur yasla,
Gözlerime gelir, yanaklarımda diridir.

Görenin,
Katlin katilini sorası gelir.
Katledilen gülüşlerim/heveslerim/düşlerim.

Lime lime edilmiştir aşk bildiğimiz,
/Zamana yenik/
Dün geçmiş,
Yarın imkansızken.

Avuntu içindeki diller,
Bilmeyen eller...
Derler "gelir"

Oysa,
Sen beni, bende unuttun.
Beni sende unuttu düşlerim.
CelestialBody - avatarı
CelestialBody
Ziyaretçi
5 Şubat 2009       Mesaj #7144
CelestialBody - avatarı
Ziyaretçi
Sevgi Duvarı

sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi
kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi
baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
Can Yücel
ÖmÜrCeK - avatarı
ÖmÜrCeK
Ziyaretçi
5 Şubat 2009       Mesaj #7145
ÖmÜrCeK - avatarı
Ziyaretçi


Ne seni unutacak yürek var bende
Ne hasretine dayanacak zaman

Ne başkasına bakacak göz var bende
Ne sensizliqe dayanacak qönül

Hiçliqimin ortasından aldın beni
Götürdün yüreqinin derinliqine

Kaybolmuşken benliqimde
Buldun beni sardın ellerinle

Aşkım büyüyor gittikçe
Üzüntülerim azalıyor seni gördükçe

Sevgimin sınırı kalmadı artık
Benim aşkım ölçüsüz oldu artık

Tut, çek beni yüreğine
Uyuyayım orda güzelce

Açmasam hiç gözlerimi
Sonsuzlukla birlikte kaybolsam yüreğinde..
CelestialBody - avatarı
CelestialBody
Ziyaretçi
5 Şubat 2009       Mesaj #7146
CelestialBody - avatarı
Ziyaretçi
Çocuksun Sen

Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum

Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için

Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa

Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan

Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada

Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen
Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.

Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil

Ahmet Telli
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
5 Şubat 2009       Mesaj #7147
arwen - avatarı
Ziyaretçi
oysa ne güzeldi gülmek
gülmekle başlardı herşey
nedenler yersizdi yeniden
zaman dardı dünya telaşlı
gülmeyi bekleyen gülümseyen
cıkarken kapıdan bir tebessümdü
her şey yeniden başlardı o an
gülerek güne uzanıp
masalar kurardık yeniden
niçe kahır niçe ufunetler
gönülden geçen hayatlar ve bayatlar
anlatılırdı her an yeniden
ansız yersiz bir teselli umardı anlattıkca insan
yerinde sevinç dolu yeni umutlar
arananlar hep kaçar birileri kovalardı yeniden
gülmekti herşey!
hayat dolu güzel anlardan özel
her an kahkahalara bogulan insan
nedenler aramadım gülmek için
çıkmaz sokakta gördüm hiç gülmeyeni
el salladım hissettirdi yanağında tebessümü
insandı yeniden gülmek isteyen
güzeldi insan güzeldi evren yaradan
gülerken başlardı tüm mutluluk
gülerken gördüğüm umutsuzluk
yeniden başa dönerdim ağlamaklı gözlerim
gülmek isteyen pençeremde bir insandı
sokağım cıkmaz el salladıgım bahara
en güzel zamanlara hatıra kahkaha
bir başka zamana umutla
gülmeyi umarak insanca bir gün daha...
Ali Baksı
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
6 Şubat 2009       Mesaj #7148
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Bizim Sevdamız



Bana öyle beste yap ki;
Sular başka çağlasın,
Güller dile gelip,
Bülbül kıskansın.
Şâha kalksın duygular...
Dile gelsin taşlar,
Hüzün,sevdâ olmak için,
Keşkeler yaksın.
Keman bizi çalsın,
Gitar zılgıt tutsun,
Taraftar,futbol yerine,
Bizi alkışlasın...
Takvimler bizi yazsın,
Saatler bizi göstersin,
Zaman bizle akıp,
Bizimle bitsin...
Güneş senle doğup,
Bende batsın,
Denizler gel-git'ini,
Bizle tamamlasın.
Ay doğmak için geceye,
Yüzünden izin alsın...
Ayrılık figân etsin,
Masallar,ninniler,
Hep bizden bahsetsin.
Okullarda mecbûrî,
Ders olsun sevdâmız,
Geçmişe uzansın ellerimiz,
Mecnun'dan Ferhat'tan,
Tebrikler yağsın!
Bana öyle beste yap ki...



Ayşe Gözelel
ahmed - avatarı
ahmed
Ziyaretçi
6 Şubat 2009       Mesaj #7149
ahmed - avatarı
Ziyaretçi
Kalemime Kilit Vurdum



İsyandadır bu gönlüm isyanada.
Sahtekar kalemim yazmıyor diye,
Kalemin ne sucu vardır gülüm,
Geçmişse şair bozuntusunun eline.

Artık yazmayacağım şiirlerimi,
Duvara söyleyeceğim kelimeleri,
Kilit vuracağım kalemimin ucuna,
Rüzgarlara haykıracağım dizelerimi.

Atacağım okyanuslara aşklarımı,
Bulutlara söyleyeceğim kinlerimi,
Havaya yazacağım senin adını,
Anlatmayacağım kimseye derdimi.

Benden sevgi bekleme sevgilim,
Sevdiğin artık öldü bu şehirde,
Umutları bitmiş tükenmiş,
Yüreciği hapistedir bir yerde.

Kalemimi de duvarlara vuracağım,
Paramparça olsun kalemim yerde,
Üstünde bütün hıncımşla tepineceğim,
Ömür boyu bir daha yazmasın diye.

Dünya aşksız mı kalacak sevdiğim,
Bu kalem bu aşkı yazmadı diye,
Sevgi mi bitecek bu dünyada,
Sevdiğin bir yerde öldü diye.

Sen olmasan da sevgilim,
Şair yine yazacak şiirini,
Kalemlerin hepsini kırsak ta,
Gönül yine söyleyecek seni sevdiğini.


Hüseyin Turan
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
7 Şubat 2009       Mesaj #7150
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
İstanbul Ağrısı

kanatları parça parça bu ağustos geceleri
yıldızlar kaynarken
şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen
sen
eğer yine İstanbul'san
yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim

pancak pancak şiirler tüküreceğim
demek yine ben
limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor
kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler
yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları
mavi asfaltlara çökmüş
diz bağlıyor
eğer sen yine İstanbul'san
kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan
sirkeci garı'nda tren çığlıklaıiyle bıçaklanıp
intihar dumanlari içindeki haydarpaşa'dan
anadolu üstlerine bakıp bakıp
ağlayan
sen eğer yine İstanbul'san
aldanmıyorsam
yakaları karanfilli ****ler eğer beni aldatmıyorsa
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine senin emrindeyim
utanmasam
gozlerimi damla damla kadehime damlatarak
kendimi yani şu bildigim attila ilhan'i
zehirleyebilirim

sonbahar karanlıkları tuttu tutacak
tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor
imtihan çığlıkları yükseliyor üniversite'den
tophane iskelesi'nde diesel kamyonları sarhoş
direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şoförler
uykusuz dalgalanıyor

ulan İstanbul sen misin
senin ellerin mi bu eller
ulan bu gemiler senin gemilerin mi
minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında
liman liman götüren
ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi
akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar
neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor
antenlerinden
neden
peki İstanbul ya ben
ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy
gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas
ya benim kahrım
ya senin ağrın
ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın
çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi
burgu burgu içime boşalttığın
o senin ağrın
o senin

eğer sen yine İstanbul'san
yanılmıyorsam
koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim
sicilyalı balıkçılara marsilyalı dok işçilerine
satır satır okumak istediğim
sen
eğer yine İstanbul'san
eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim

ulan yine sen kazandın İstanbul
sen kazandın ben yenildim
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine emrindeyim
ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa
parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam
hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa
yanılmıyorsam
sen eğer yine İstanbul'san
senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar
gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan
bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir

ulan bunu sen de bilirsin İstanbul
kaç kere yazdım kimbilir
kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken
1949 eylül'ünde birader mirc ve ben
sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık
sana taptık ulan
unuttun mu
sana taptık



Attila İlhan

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya