Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 679

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.169.447 Cevap: 8.002
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
21 Aralık 2008       Mesaj #6781
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Adresim Hüzün

Sponsorlu Bağlantılar

bugün günlerden hüzün
yer hüzün ülkesi
intiharda bileniyor duygular hüzünlü bir karanlığa

dolaşıyorum gelişigüzel
ayağımın altında dallar eziliyor
hüzün kırılıyor yalnızca

hüzün alıp hüzün satıyorum
kazancım hüzün
kaybım da

gül uzatıyor küçük bir kız
:
“al bunlar en güzelleri
adları hüzün çiçeği
hüzün kokarlar aynen hüzünlü gönlün gibi...”

ağaç olsam hüzün dökülüyor yapraklarımdan
yağmura koşsam hüzün boşanıyor üstüme
bıraksam kendimi kaçsam oradan
yok olası hüzün koşuyor ardımdan!

ben: hüzün
ikametgah: hüzün sokağı
adresim bu işte!

beni ararsan eğer hüzn'ü sorman yeter

bir köpek uluyor sokakta
hüzünlü bir ölümdür buralar!


(2 Haziran 2003)
Naime Erlaçin

ÖmÜrCeK - avatarı
ÖmÜrCeK
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #6782
ÖmÜrCeK - avatarı
Ziyaretçi
Aşk yıkıntılarıyla dolu kalbim
Sanki ucu bucağı olmayan kara bir boşluk
Sponsorlu Bağlantılar
Örümcek ağı sarılı dört bir yanım,kurtuldukça içime dolanıyorum
Ne zaman çözsem bağlarımı, bir şekilde iç içe giriyor ruhum.
Bunların sebebi ne mi?
Tabi ki sensin, beni kendine bu kadar bağlamasaydın
Bu kadar aşık etmeseydin, ya da hiç olmazsa bitirseydi kendini bende.
Bunların hiç biri yaşanmayacaktı.
En güzel yanımdın, en büyük acım oldun.
Bazen düşüncelerimin içine hapsediyorum kendimi
Seni düşünüyorum, senli zamanlarımı.
Neden unutamıyorum ki diyorum.
Acaba çok mu mutluyduk, ne paylaştık ki bu kadar vazgeçemiyorum diyorum.
Sonra bir anda farkında varıyorum...

Biz Seninle, Büyük bir aşkı yeni doğmuş bir çocuk masumluyla yaşadık.
Çıkarsız, saf ve lekesiz..
Artık biliyorum vazgeçilmez oluşunun sırrını...
İçimde taşıdığım kocaman Sen, SEN'im var benim..
Yanımda olmasan da canımın bir yanı daima senin, sana ait..
Ve Asla bir başkasının olmayacak...

Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Nisyan-ı Bâtın
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #6783
Nisyan-ı Bâtın - avatarı
Ziyaretçi
sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harika bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi
infilak edecek başım

ağzımda eski mısralar uzanıp kalmışım
istanbul minareler odamda gibi
gökyüzü temiz ve parlak
işte kolkola girmiş en mesut günlerimiz
muhalif bir rüzgar karşı sahilden

fosforlu ışıklarıyla gökyüzü bir deniz
havada kanat sesleri
ve çılgın kokular

deniz yok
yıldızlar uzaklaşıyor
ben yine yalnız kalıyorum
istanbul minareler kaybolmuş
sen yoksun...
ayabakan - avatarı
ayabakan
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #6784
ayabakan - avatarı
Ziyaretçi
Yağmurda Unutulan Şarkı

Önce bir yağmur bir yağmur iki gözüm...
Önce ıpıslak iki kuş!
Sonra yıkılmış evrenler geçti vitrinlerden,
Sonra insanlar iki gözüm!
İnsanlar,
Kahrolmuş!...
Islak senaryolar üstüne ta iç boşluktan,
Boyut boyut yalnızlıklar ağıyordu...
Öksüz anılar üstüne iki gözüm!
Kırık ikindiler üstüne,
Kuşkulu bir yağmur yağıyordu...
İkişer üçer yitiriyordum seni kavşaklarda,
Yollar ayak bileklerime dolanıyordu hep,
Taş taş çöküyordu en kutsal yapılar...
Yüzler karanlıktı iki gözüm!
Düşünceler dar,
Bir geçit bulamıyordum sana,
Ellerim yordamlarını yitirmişti üstelik,
Hep yabancıydı çaldığım kapılar!...
Oysa ki, son çağrımdı bu ta can köşemden!
Oysa yürek yürek son yeşermemdi,
Çağ çağ, kanat kanat, sevgi, ışık, nur...
Ah sonra o yağmur iki gözüm!
Ah sonra o,
Yağmur!...
Şimdi,
En kırık vaktidir uzak inbatların...
Öykümüzün en yaralı yerinden,
Damlar yüreğime ılık bir sızı!
Sonra birden duyar gibi olurum,
Hoyrat yağmurlar altında,
Martı çığlıklarına karışıp giden
Çocuksu şarkımızı...

Nefes Al Da İstanbul Ağlamasın

bazen cümleler eksik kalır
kelimeler yetmez hislerimizi anlatmaya
şu an belki de öyle bir haldeyim...
sen şimdi gidiyorsun ya
yüzünü döken yalnızca ben değil
ben seni andıkça tüm şehir ağlayacak
arkandan kafamı çeviremiyor
göz ucuyla dahi bakamıyorum bu anlamsız gidişine
seni durdurmaya kimin gücü yeterdi
ya da hangi sözcük aklını çelerdi bilmiyorum
peki ya ben sensiz ne yaparım bu şehirde
nasıl alışırım bu gidişine
hadi alıştım diyelim
sensiz yaşlanmak sözü çok ağrıma gidiyor
hadi şimdi kırma beni
aç o öpülesi gözlerini
bağır çağır istersen küfret
ama ne olursun
nefes al
nefes al da istanbul ağlamasın...
Son düzenleyen ayabakan; 22 Aralık 2008 21:35 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
ayabakan - avatarı
ayabakan
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #6785
ayabakan - avatarı
Ziyaretçi
Kar Beyaz İstanbul

İstanbul'da sokaklar bembeyaz.
Kara dumanlar çıkıyor bacalardan.
Çekilmiş evine herkes.
Kimi kestanesinin derdinde,
Kimi yakacak peşinde.
İstanbul beyazlar içinde.
Hava buz kesmiş diyorlar,
Sular donmuş mu donmamış mı bilmem.
İki bin sekizin şubatında sokaklarda,
Bir serseri ben.
Gecem-gündüzüm bilmem.
Üşümüyorum.
Ya da donuyorum da hissetmiyorum.
Derdim büyük ama
İçemiyorum.
İstanbul kışı yaşıyor.
Ben kendimi yakmışım.
Pişiyorum.
Kanmayın beyaza.
En kirlisidir aslında.
Acıttı canımı ordan biliyorum.
Ben beyaza artık güvenmiyorum.
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #6786
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Ölümü Ektim Randevu Yerinde
Beklemekten Ağaç Olsun

Zembereği boşalmış sözcüklerin
Akreple yelkovan öpüşüyor onikide
Bütün ziller vaktinde vuruyor,
tembellik edip gitmeyeceğim
Kusura bakma ölüm
Bugün de gecikeceğim
Sessizlik çökmüş kentin sokaklarına
Martılar uykuya dalmış
Kar bütün izlerini örtmeye hazır
Randevularımıza sadığımdır sektirmem saatini ama bu sefer tembelliğim tuttu, ölüm daha çok beklersin beni…
Şimdi kış ölümün vaktidir derler ve tecrübelerimden bilirim kışın ölene söverler.
Kusura bakma ölüm
ben ardımdan sövdürmem.
Bu randevuya asla gelmem.
Bu şiirin içinden tren de geçebilir
Uçak da
Vapur da
Bütün teknolojik ölüm aletleri de
ama hiç birine binmeyeceğim
Kusura bakma ölüm
gelmeyeceğim

***

Gelecek öyle uçsuz bucaksız duruyor ki
Ve ben ne olacağını merak ederken
hani filmin en güzel sahnesinde
sinemadan çıkar gibi
hayattan çıkıp gidemem
Kusura bakma ölüm
Adın çok soğuk gelemem
Bunca mazeretim varken
yaşama dair,
ölümü aklımdan bile geçirmem
Seviyorum seni hayat
tüm kötü sürprizlerini de..

Erol ZAVAR
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #6787
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
AYRILIKTA SÖYLENMİŞ BİR YAZ TÜRKÜSÜ


Gözlerine bakar ağlar
Bu son şarkı
Son umut

Gitme hep burada kal
Bizimle kal bu kıyıda
Her yanına dokundum bakışının
Her yerini tanıdım göklerinin
Gün boyu sende uçtum
Dinlendim dallarında
Atlılar gibi yoruldum yanında
Uyudum

Ölür kıyı ölür yazlar
Alır götürür karakış
Her bahar her umuda zorunlu mu
Neden yolcusun bu kadar
Gideceksen
Al götür umudumu
Al götür sonuna kadar

Afşar TİMUÇİN




Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #6788
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
UNUTAMADIĞIM

Açardın,
Yalnızlığımda
Mavi ve yeşil,
Açardın.
Tavşan kanı, kınalı - berrak.
Yenerdim acıları, *****likleri...

Gitmek,
Gözlerinde gitmek sürgüne.
Yatmak,
Gözlerinde yatmak zindanı
Gözlerin hani?

"To be or not to be" değil.
"Cogito ergo sum" hiç değil...
Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı,
Durdurulmaz çığı
Sonsuz akımı.

İçmek,
Gözlerinde içmek ayışığını.
Varmak,
Gözlerinde varmak can tılsımına.
Gözlerin hani?

Canımın gizlisinde bir can idin ki
Kan değil sevdamız akardı geceye,
Sıktıkça cellad,
Kemendi...

Duymak,
Gözlerinde duymak üç - ağaçları
Susmak,
Gözlerinde susmak,
Ustura gibi...
Gözlerin hani?


Ahmed ARİF
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
22 Aralık 2008       Mesaj #6789
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Sen Hiç Başkalarının Biten Aşklarına Ağladın mı?




Sen hiç başkalarının biten aşklarına ağladın mı? Ben ağladım.
Çünkü biliyordum o ne denli bir acıdır...
Nasıl eksiltir insanı, nasıl sızlatır yüreğini kor düşmüşcesine.
Aslında herşeye rağmen hayat devam eder bitenlerin ardından.
Çiçekler hep açar, güneş, ay hep doğar eskisi gibi...
Ama...Eskisinden daha çok acı verir bazen nefes almak.
Hani o çok sevdiğin, belki birçok şeyini feda ettiğin,
geceleri uyku yerine düşünüp hiç yorulmadan hep sevdiğin yoktur artık.
Terkedilmek değil de, ona gözlerine bakarak yeniden sevdiğini
söyleyemeyeceğini bilmek sızlatır yüreğini.
Yaşamak güzeldir, herşeye rağmen ölüm hiç gelmez aklına.
Yaşamak bir şanstır da özlemek biraz yorucu.

Hani çocukken oynadığın beş taşlar, yakan toplar, doktorculuklar...
Hani kaçamak yenen dondurma, şekerlemeler...
Onları özler gibi özlersin de bir de bunu söyleyebilsen!
Aslında söylemek zor değil de terkedilmek var ya bu bağlar dilini.
O sevse seni terketmezdi diye düşünürsün.
Oysa sen onu hala nasıl deli gibi seversin.
Söleyemedikçe büyür o yumak içinde.
Büyür de dur diyemezsin...

Yolda yürümek bazen ne anlamsız gelir insana. Gideceğin bir yer yok...
Ya da... Gitmek istediğin yere gidemeyecek olmak...
Aslında ne olur ki şimdi çıksan, onun evinin önünden geçsen.
Belki camdadır... Belki...
Belkiler öyle çoktur ki. Belkiler aslında içimizdeki umutlar...
Belki o da beni seviyor, belki beni bekliyor, belki yeniden başlar,
belki, belki, belki...
Umut mu, kendini kandırış mı bilinmez ki.
Belki umut belki başka birşey...

Sözler bitti derler ya bazen, çok yanılırlar.
Sözler söylenir ve asla bitmez.
Bir bıçak kesiğinin yarası kapanır da sözlerin yarası asla sarılmaz.
Yıllar geçse de nasıl acıtır canını hala...

Bazılarımızın gözleri hep nemlidir ya, hani en mutlu anlarında bile...
Kimbilir içlerinde sızlayan hangi söz yarası vardır
bilinmez ki...
Bilinmez...
Bilmediğimiz ne çok şey vardır aslında.

Bazı anlar vardır hayatta pek az yaşarsın.
Aslında şanstır da biz farkına varamayız.
Annemiz, babamız, kardeşimiz, hani sizi çok kızdıran komşunuz,
bir de hep zayıf aldığınız matematik yok mu...
Acaba şans mı yaşadıklarımız.
Anneni, babanı görebilmek bir şans mı hiç düşündünüz mü?
Ama onlar beni anlamıyor demeyin.
Belki anlaşılmamak bile bir şans değil mi?
Kaybedince anlarımızı anlıyoruz şanslarımızı ama neden hep geç kalıyoruz...
Halbuki yolda şöyle bir bakınca etrafıma ne telaş içinde
koşuşturuyoruz hayatın içinde.
Ama yine de hep birşeylere geç kalıyoruz.
Sevmeye, yaşamaya, umut etmeye...
Herkes koşuşturuyor ya, gök yüzüne bakan yok hiç.
Yürürken şöyle bir durup baksanıza neler var orada?
O sonsuz boşluk aslında nasıl da dolu umutlarımızla...
Biten bir aşka ağlamak bile aslında ne denli bağlanmak hayata?

Aslında hiç bitmeyecek sandığımız şeyler var ya hepimizin...
O yüreğimi bitişiyle sızlatan aşk da öyleydi benim gözümde.
Onlar hiç ayrılmayacak sanırdım hep...
Ama demek ki herşey bitermiş birbir.
Bitermiş bazen ölümüne denen sevdalar bile.
O zaman acılar da biter! Evet! Evet!
Zaman herşeyi azaltır. Sevgiyi, acıyı, daha neleri neleri...
Ama zaman özlemi azaltır mı?
Ya alışkanlıklar nerede kaldı?

Öyle uzun zaman geçmiş ki aradan hani onunla tanışalı...
Hayatın içinde bir bağdır,
o da koparsa işte birgün o zaman ne olur...
Ne mi olur? Belki iyi, belki kötü. Hem belki...


06.05.2002


Neşe Demirağ
ÖmÜrCeK - avatarı
ÖmÜrCeK
Ziyaretçi
23 Aralık 2008       Mesaj #6790
ÖmÜrCeK - avatarı
Ziyaretçi
Seni Seviyorum Çünkü...

Seni seviyorum,
çünkü her sabah kalktığımda bir günü daha seninle geçirecek olmanın mutluluğunu yaşatıyorsun bana. Ben güne seninle başlıyorum ve her gün hayatı yeniden keşfediyorum.


Seni seviyorum,
çünkü gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan en parlak renksin sen. Herşey senin rengini taşıyor ve benim için ancak o zaman anlamlı oluyor.



Seni seviyorum,
çünkü herşeyde sen varsın. Nasıl olmayacaksın ki? Sanki sen doğduğumdan beri içimdeydin. Yüreğimin en derin köşesindeydin. Sanki ortaya çıkmak için beni bekliyordun. Ve ben orada olduğunu fark edince hakettiğin yere çıkardım seni.


Seni seviyorum,
çünkü hep benimlesin. Seni görmem için yüzüme bakmam gerekmiyor. Gözümü kapatsam ordasın. Gördüğüm her yüz aslında sensin.



Seni seviyorum,
çünkü gözlerinin içindeki binlerce yıldız, gecenin karanlığını delip geçiyor. Sen bana bakarken ben kendimi yıldızlara bakıyor gibi hissediyorum. O yıldızların parlaklığında kaybediyorum kendimi. Gözlerim kamaşıyor ama şikayetçi değilim aydınlığından. Güneş doğmasa, yıldızlar kaybolmasa diyorum, ama biliyorum ki güneşim de sen olacaksın gecenin sonunda. Bu kez daha parlak, daha aydınlık çıkacaksın karşıma.


Seni seviyorum,
çünkü saçların ellerimin arasında kayıp giderken , dünyadaki cenneti bulmuş gibi hissediyorum kendimi. Cennetin sahibi sensin ve biliyorum ki sadece izin verdiklerin girebilir o cennete. Ben o cennette kalmaya kararlıyım.


Seni seviyorum,
çünkü her gülümseyişin içime yeniden yaşama sevinci dolduruyor. Her gülümseyişin, karamsarlığı yıkıyor, umutsuzluğu parçalıyor. Bir çiçek bahçesine çeviriyor çorak dünyayı.Çiçek dedim ya, bir çiçek adı verseydim sana papatya olurdun. Açışıyla dünyaya, insanlara baharın geldiğini müjdeleyen papatya. İddiasız ama güzel. Güzel ama kibirsiz.



Seni seviyorum,
çünkü seni sevmeyi, sana dokunmayı, seni dinlemeyi, sana bakmayı, seni koklamayı, seninle paylaşmayı seviyorum.
Seninle birlikte insana dair ne varsa onları da seviyorum.
Seni sevdiğimi anlatmaya çalışırken ne kadar çaresiz olduğumu da görüyorum. Her sözcükten sonra durup tekrar tekrar düşünüyorum, seni yeterince anlatabildim mi diye.

Biliyorum ki yetmeyecek, bu kadar sözcükten sonra bile sana sevgimi anlatamamış olacağım.
Sözcüklerin bittiği yerde gözlerime bak.
Onlar bu sevgiyi çok daha iyi anlatacaktır sana...


Mehmet Coşkundeniz

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya