Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 245

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.171.956 Cevap: 8.002
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #2441
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
AYRI AYRI

Sponsorlu Bağlantılar
Kaçamak bakışmalarımız dokunurdu birbirine
suçlu suçlu yürürdük
gülmeyi konduramadan dudaklarımıza
acılarla delik deşik
bir olgunluk izlerdi gölgelerimizi
yağmur ıslatırken kaçak evi
kimsesizliğimiz ayrı ayrıydı.

Aslında yakamıza yapışmasaydı aşk
sahtekarlar cennetinde çakışmasaydı yollarımız
sen ve ben
pekala kandırabilirdik kendimizi
mutluluk oynayarak ayrı ayrı
yas
içimizde uzun yolculuğa çıkmış olurdu
ve bitmemiş olurdu takas
.................................
A.Kadir Bilgin

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #2442
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Yeniden Al götür beni
Adını bile
Sponsorlu Bağlantılar
Bilmediğim yerlere
Hayata yeniden başlayalım
Yalnızlığımda
Acı tatlı günlere
Yeniden başlayalım
al götür beni
Yüce dağlara
enginlere ses verip
Buradayım diye çağırayım
Mutluyum, özgürüm diye
Al çek beni
Yeni sevdalara başlayalım
orda seninle mutluluktan çıldırayyım
Al sev beni
Dizlerinde uyut
Ellerin saçlarımı okşasın
Seninle tat bulayım
Türkü çağırıp
Sevdalın olayım...
Arslan Bayır
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #2443
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden,
hüzün hastası bir hayvansın
şiddetli baş ağrılarıyla çalkalanan
çok kurak iklimlerde, büyük sinir krizlerinde
ağır işkence görmüş şehirlerde
saadetin zarif, adaletin ince.

bir miktar alkol ve ürperti alıyorsun
kelimelerin karardığı peşin hükümlerde.
şahsi sevişiyorsun şiddetin bütün bitki örtüsüyle.
gözlerin ucuz, tutkun ucuz, direncin ucuz
tehlikeli bir yalan gibi duruyorsun
ruh yoksulluğunun harikulade iskeleti üzerinde.
tutulamayacak yeminsin, yemin ederim,
her insana gerçek aşkı öğretecek bir külfetin var
ve
alelacele asılmış bir çocuk militan
gibi şaşkın ama onurlu bakıyorsun
yükseldiğin gökyüzüne.

ben seni ayakta alkışlıyorum
hep ayakta alkışlıyorum seni ben
yollarda yürürken alkışlıyorum
sinemalarda, üçüncü sınıf oyuncularda alkışlıyorum
afrika'nın içlerine doğru alkışlıyorum
vuruşurken alkışlıyorum seni ben
evet, hüzün hastası bir hayvansın
acınası tesadüflerle ayrılıyorsun
kainata gösterdiğin sahte hüviyetinden.

o nasıl bir hale
bana cimri, başkalarına bonkör bedeninde;
bir acı votka tadı yakalıyorum dilenen bakışlarında
'suçsuzum' diyorsun, 'tarzım bu' diyorsun
aç bir kurt gibi iniyor yüzüne hüzün
kirpiklerin alnına deyiyor
bende deyiyorum alnına cevapsız sorularımla
uykum geldi diyorum
seni sevmekten uykum geldi
jilete abanıyorum
korkuya abanıyorum
tek arkadaşım yok öbür tarafta çünkü!

çek perdeleri, kapat ışıkları
bu telaşlı yokoluşun fosforu aydınlatır bizi
uykum geldi diyorum
tutulamayacak yeminsin, yemin ederim
heryeri keserim, herkesi, herşeyi keserim
bıçağımı taşıyan elde kader çizgim de gizli!
bitiyor
sancıda safları sıklaştıran o garip haz bitiyor
bir kez olsun samimi bak
bak! gecenin eteklerine eşkiya ayrılıklar siniyor!

acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden
ateşler içinde bırakıyorsun sana biriktirdiğim suyu
oysa hiç sansım kalmadı
yeniden doğmak için, bana ait olduğu belirtilen külden.

al bu külü de götür
al bu külü de götür, diğer taraflara üfle
muzaffer bir hain gibi ayrıl
tertemiz hayal hikayemden.
featherrn6Küçük İSKENDER
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #2444
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SEVDA’NIN TARİFİ....

Yerlere saçılmış inci tanelerinin üstünde
Yürümek gibidir sevda.
Basmaya kıyamazsın hem, başarsan da,
Düşmeye mahkumsun mutlaka...


Dalgalar vurdukça, bileklerine dek gömüldüğün,
Kumsal gibidir sevda,
Sular çekilince, çırılçıplak ayaklarınla,
Kalırsın kızgın kumlarda...



Çakır dikenlerin arasında açan, amber gözlü
Bir papatyadır sevda,
Ya uzaktan seyredeceksin güzelliğini, ya da,
Aldırmayacaksın dikenlerin battığına...


Kış ayazında donan bedenini, gürül, gürül yanan
Bir ateşte ısıtmak gibidir sevda,
Önce hissetmezsin o sıcaklığı, sonra dayanmalısın
Teninde yürüyen binlerce karıncaya...


Kanayan bir yaraya, kendi elinle ve çaresizce,
Tuz basmak gibidir sevda,
Önce keskin bir acı duyarsın,sonra,
Alışırsın yaktığına..


Zümrüt-ü Anka’ların yaşadığı Kaf Dağını bulmak
Gibidir sevda,
Önce inanamazsın ulaştığına, sonra bu sevinci,
Paylaşacak kimseyi bulamazsın yanında...

Ceyda Görk
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #2445
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Akşam yine toplandı derinde...

Canan gülüyor eski yerinde
Canan ki gündüzleri gelmez
Akşam görünür havuz üzerinde,

Mehtab kemer taze belinde
Üstünde sema gizli bir örtü
Yıldızlar onun guüdür elinde...

Ahmet Haşim
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #2446
kambis - avatarı
Ziyaretçi
YANARAK SEVMEK SENi
Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular,
rüzgârlara, kuşlara, bulutlara yakin,
senin etinden, tırnağından ayrı,
senin kokundan uzak.
Benim güzelim,
benim ceylan bakışlım,
benim kafamın ateşi,
yüreğimdeki.
Mümkün mü su anda rüzgâr olmak, kus olmak,
su anda üç dört portakal almak, getirmek sana,
sana tuzlu badem,
kabak çekirdeği.
Su anda hiçbir şey mümkün değil.
Su anda her şeyden ayrı, her şeyden uzağım ben.
Su anda sadece yalnızlık ve kahir.
Hayır, güzelim,
hayır, ceylan bakışlım,
hayır, kafamın ateşi, hayır,
hayır, yüreğimdeki.
Su anda mümkün ve güzel olan tek bir şey var:
Yanarak sevmek seni.
A.KADİR
tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #2447
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
BAŞKASI

Akşamları geçerim ara sokaklardan
Kaybolmak için yürüdükçe
Her yol ağzında rastladım kendime
Ne çok kuş duman gibi dağılan
Hepsi alaca,hepsi ürkek
Gövdeleri baştanaşağı püren
Bir acıyı tutmak gerek yerliyerinde
Bu yüzden kapalı bütün perdeler
Bastırıp göğsüne karanlığını
Ne varsa unutulmuş yol kenarında
Rüzgardan,ayak izlerinden arta kalan
Kimi istediysem gelen başkası
Gittiğim her yerde bendim bekleyen..
...................................
Özel Arabul
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #2448
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
YAŞANMAMIŞ ÖMÜR İSTERİM


Katlanmak ne ki dostlar / ayrılıklara
Vuslatlara özlem duymak / aramak ne ki!
Ağlamak / dönmeyen bir vefasız için
Kaptırmak dizginleri ***** zamana
Kitaplar dolusu yalvarmak ne ki!

Boynu bükük / yıllara teslim edilmek
Çağırmak gelmeyeni / boşa beklemek
Karşılıksız sevmek / ona susamak
Sanki çölde bir vahayı aramak.
Ayrılmak / beklemek hiç derdim değil.
Korktuğum / zamana karşı sınav kaybetmek
Kavuşmadan / yıllarımı boşa tüketmek.

Ne ayrılık zor gelir
Ne de ağlamak.
Ne aydınlık günlerden geceye dalmak
Ne / aramak sevgiliyi / boşuboşuna
Onun özlemiyle yaşamak güzel
Hayaliyle dolup dolup ******** güzel!

Tanrım bana sorsa istediğimi
Sevdiğimi istemem yanıbaşımda
Alıştım özlemine / yine beklerim,
Ancak onu daha çok özlemek için
Sevmek için ölesiye / dünyalar kadar
Tanrı'dan yaşanmamış bir ömür isterim





Kamuran ESEN

kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #2449
kambis - avatarı
Ziyaretçi
KELEBEĞİN KALBİNDEKİ AŞK
Zamanlar
Güneş ekilip, yıldız biçilen zamanlardı.
Hatırlıyorum...
Ya önce sen vardın yürek olarak içimde
Ya da aşk vardı önce
Gelip içimde kestiğin
Hatırlamıyorum...
Ben imkansıza dudak bükerdim
Sense halime gülerdin...
Olsun! O günlerde ben
Biraz mutlu biraz umutlu
Biraz içliydim
Doğrusu en çok da
Kelebeklerin kanadına işlediğin
Aşkından dertliydim...
Ama o zamanlar
Güneş ekilip yıldız biçilen
Zamanlardı
Aşk dediğin belki de
Geceye veda etmeyen bir ay'dı...
Türküler saklardın derinlerinde
Sazından kaçak...
Bilmezdin.
Ben görürdüm duyardım da
Sen bir kez olsun söylemezdin
Korkularını zaten
Kimselere vermezdin...
Ve böylece
Sen yağmura
Yağmur benim gözlerime hasret
Yaşardık...
Heyhat!
Hep ama hep
O imkansıza takıldın da sen
Ve belki de bu yüzden
Aşk gelip bizi sarsınca yüreklerimizden:
Ben ağlardım gözlerim gülerdi...
Sen gülerdin gözlerin susardı...
Şimdi ben
O zamanların renklerini unuttum.
Belki mavi, belki sarı, belki aktı...
Hatırladığım tek şey
Güneşle yıldız arkadaştı...
Bilenler bilirdi
Çok sevmiştik biz
Çok!
Ben gönlümden
Sen dilinden...
Ben unutsam da şimdi
Sen hatırlarsın.
Sesinde ufacık bir hüzün olsa
Ya da acıtan bir özlem gözlerinde
Bembeyaz gecelerinde gelirdim sana bu şehrin...
Gelirdim... Gönlümden...
Ve sen
"Hoş geldin" derdin
Dilinden....
Kocaman bir çocuktum o zamanlar
Belli!
Dil nedir, gönül ne?
Anlamını bildiğim
Şüpheli!
Şimdi söyle bana!
Kaldıysa geriye ne kaldı?
Tek tarafı hesaplı bir sevda
Niyeti bozuk bir dava
Bir de
Sadece dağlara caka satan bir sema...
Ama ben bunların hepsini sevdim.
Şaşacak bir şey yok!
Dedim ya... Ben
Güneş ekilip yıldız biçilen zamanlardan geldim...
Sonraları
Belki de hiç gülmedim
Ve sen
Kelebeklerin ömrünün üç gün olduğunu
Hiç bilmedin!
Esra Güzelipek
Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #2450
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Karla Karışık Gözyaşı Yağıyor


Karanlık bastı sen gidince kaldırımları
Kalakaldım sokak ortasında
Gidiş istikametindeki ay hazirandı
Üzülme,zaten bitmesi geren bir sevdaydı…

Sonra aylardan temmuz oldu
Festival havası vardı sokaklarda
Bıraktığın sokağın ortasından bir meyil kaymadı düşüncelerim
Farkındaydım olması imkansızdı…

Sonra ağustos eylül ekim kasım derken
Sökülen gönül yaraları dikiş tutmaz oldu
dökülen sararmış anılarda cabası
Kuşlarla birlikteyken uğranılan bir akşam üstü
Kışın habercisiydi aslında kasımdan…

Aralık kapıyı aralayıp girerken bacadan
Sobanın dumanından zehirlenmesini ümit ederdik
Ama her aralık ayının ardı ocaktı ve öldürürdük bir önceki seneyi
Yeni seneye merhaba derken
Aslında geçen seneden hiçbir fark gözetmeyeceğini bilirdik

Şimdi aylardan benim doğduğum ay
Dışarısı kar boran…
Ve ben sobanın başında oturmuş üşürken seni düşünüyorum
Eksi bilmem kaç dereceye düşerken sıcaklık
Sokaklarda karla karışık göz yaşı hüküm sürüyor…

Uzat ellerini üşüyorum…

Osman Coşkun

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya