Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Sayfa 533

Güncelleme: 18 Ocak 2010 Gösterim: 1.169.447 Cevap: 8.002
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
23 Kasım 2007       Mesaj #5321
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Üçün Sevdası

Sponsorlu Bağlantılar
Bu gece vurmalıyım kendimi
Evet...
Bu gece vurmalıyım kendimi tam üç yerimden
Yakmalıyım bu şehri de bu gece
Kendimle beraber yakmalıyım bu şehri de
Bir daha gün doğmamalı
Ve bir daha ışık yanmamalı bu şehirde
Benim gibi ağlayan
Benim gibi sevdiğinden ayrı kalan
Ve benim gibi unutulan olmamalı
Aslında hiçbir şey olmamalı
Beni yakan bu şehri, kendimle beraber yakmalıyım bu gece

Bu gece vurmalıyım kendimi tam üç yerimden
Yakmalıyım bu şehri de bu gece
Anılarımdan başlamalıyım
Sonra senden
Sonra cadde cadde sokak sokak yanmalı bu şehirde
Beni yakan bu şehir şimdi kendi yanmalı...

Bu gece vurmalıyım kendimi tam üç yerimden
İlk başta gözlerimden başlamalıyım
Sonra ayaklarıma sıkmalıyım
Aslında mecburum ayaklarımdan vurmaya
Gelmemeliyim yanına seni de vurmamalıyım
Çünkü sen ölmemelisin
Çünkü sen yaşamalısın.
Çünkü bu şehri yakarken içinde sende olmalısın..
Bu koca şehirle beraber sende yanmalısın...
Son olarak kalbime sıkmalıyım
Ama önce resmine son bir kez daha bakmalıyım
Ardından resmini de yakmalıyım
Ve sonra
Ve sonra kalbime de sıkmalıyım.

Bu gece vurmalıyım kendimi tam üç yerimden
O köşe de başlamalıyım kendimi vurmaya
Seni beklediğim o köşedeki ağacın altında vurmalıyım.

Ben öldükten sonra yanmalısınız sizde
Öldükten sonra yanması gereken üç şeyde
Bu koca şehir, sen ve üç yerinden vurulmuş cesedim...

İsmail Demir

Fırtına - avatarı
Fırtına
Ziyaretçi
23 Kasım 2007       Mesaj #5322
Fırtına - avatarı
Ziyaretçi
Kunduz

Sponsorlu Bağlantılar
Ateşten geçmiş
Kurtlar var
Ateş çemberi benim vicdanımla yakılmamış
Dört noktanın kimseye hesap vermediği
Yerin hükmü
Anka kuşu
Nede değerli
Hikayenin uzanamayacağı
Senin hiç
Yeniden ölçülse tutmayacak tabi
sıkıntılar atıldı
Koruma altına alamadığımız Dünya'da
Altta kalana
el uzatın
24 09 07


Ramazan Mehmet Tanal

Fırtına - avatarı
Fırtına
Ziyaretçi
24 Kasım 2007       Mesaj #5323
Fırtına - avatarı
Ziyaretçi
MİLYON KERE AYTEN
Ben bir Ayten'dir tutturmuşum oh ne iyi
Ayten'li içkiler içip sarhoş oluyorum ne güzel
Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin
Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor
Şarkılar söylüyorum şiirler yazıyorum Ayten üstüne
Saatim her zaman Ayten'e beş var
Ya da Ayten'i beş geçiyor

Ne yana baksam gördüğüm o
Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor
Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz
Günlerden Aytenertesidir
Odur gün gün beni yaşatan

Onun kokusu sarmıştır sokakları
Onun gözleridir şafakta gördüğüm
Akşam kızıllığında onun dudakları
Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim
Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz
Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li
İki laf ederiz.

Onu siz de seversiniz benim gibi
Ama yağma yok Ayten'i size bırakmam
Alın tek kat elbisemi size vereyim
Cebimde bir on liram var
Onu da alın gerekirse
Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem
Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar
Parasızlık da bir şey mi?
Ölüm bile kötü değil Aytensizlik kadar

Ona uğramayan gemiler batsın
Ondan geçmeyen trenler devrilsin
Onu sevmeyen yürek taş kesilsin
Kapansın onu görmeyen gözler
Onu övmeyen diller kurusun
İki kere iki dört elde var Ayten
Bundan böyle dünyada
Aşkın adı Ayten olsun

Ümit Yaşar Oğuzcan
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
24 Kasım 2007       Mesaj #5324
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Umutsuz Aşk

Bu mısralarım sana
Ey zavallı sevgilim!
Yine oradayım hıh çok komık değilmi
Her zaman buluştuğumuz o cam ağacının dibinde
Geçirdiğimiz vakitler,ağladığımız günler
Film şeridi gibi geçti gözümün önünden
Bir haykırış atayım dedim hırçınca vuran dalgalara
umuduma yenik duşen sevgi bağıma
Neden se yapamadım sevgilim..
Neden se sana olan kinimi kusamadım yosun tutmuş kayalıklara
Neden se atamadım o masum o edalı sulara
Çünkü hala senden kalan bir sevgi var içimde
Kopartıp atamadığım yüreğimin en derin köşesinde sakladıgım bir sevgi
Umutsuzca bekleyen bir AŞK ...
Her umut edişimde sana daha da bağlanmamak
Sana daha ağlamamak için içimden bir laf geçer
UMUTSUZ bir aşk;
YANMIŞ BİR EVİN CEPTE DURAN ANAHTARI GİBİDİR

Sessiz Tan
Demir YumruK - avatarı
Demir YumruK
Ziyaretçi
24 Kasım 2007       Mesaj #5325
Demir YumruK - avatarı
Ziyaretçi
Hayırlı Olsun
Eğitim öğretime başladık yavaş yavaş,
Cehaleti yok etmek için açmıştık savaş,
Heybemizde bir soğan, iki de kuru lavaş,
Yeni eğitim yılı hayırlı olsun dostlar.

Medeni! devletlerin çöplüğüne oturduk,
Pırıl pırıl gençleri bataklığa batırdık,
Normal insan değil de süper hamal yetirdik,
Yeni eğitim yılı hayırlı olsun dostlar.

Çocuk yirmi beş kilo, yükü kendinden ağır,
Baş tarafta üç maymun, dilsiz, kör ve de sağır,
Sınıflar altmış kişi, megafon al da bağır,
Yeni eğitim yılı hayırlı olsun dostlar.

Taşıma öğrenciyle değirmeni döndürdük,
Araba çıkamadı, katırlara bindirdik.
Sistem yalama oldu, sündürdükçe sündürdük.
Yeni eğitim yılı hayırlı olsun dostlar.

Lüzumsuz bilgilerle beyinler doldurulur,
Dershane, kurs ve sınav, okuldan yıldırılır,
Çocuk papağan olmuş, düşünce öldürülür,
Yeni eğitim yılı hayırlı olsun dostlar.

Görünce üzülürüm saygı, sevgi, edep yok,
Hangisini sayayım, nezaket yok, hitap yok,
Çanta dolusu kağıt, işe yarar kitap yok,
Yeni eğitim yılı hayırlı olsun dostlar.

Bu sistem toptan yanlış, aklı olan görüyor,
Milli değerimizden hangisini veriyor?
Uyuşturucu, alkol okulda ne arıyor?
Yeni eğitim yılı hayırlı olsun dostlar.

Okulların önünde kapkaççılar fırlanır,
Türkçe’yi öğretmeden yabancı dil zorlanır,
Umarım sorumlular akıllanır, arlanır,
Yeni eğitim yılı hayırlı olsun dostlar.
Şahin Yılmaz
Fırtına - avatarı
Fırtına
Ziyaretçi
24 Kasım 2007       Mesaj #5326
Fırtına - avatarı
Ziyaretçi
BEN BİR EYLÜL- SEN HAZİRAN

Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgâr
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim
O heyheyler, o delişmenlikler neydi
Ne bu kadere boyun eğmişliğim
Ne bu acıdan korlaşan yürek
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım
Beni kötü yakaladın haziran
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun..
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer katmer oldu güldüğün yerde
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, off başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor gözbebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım onuncu aylara
Ben bir eylül,
Sen haziran...

Ümit Yaşar Oğuzcan
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
24 Kasım 2007       Mesaj #5327
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Telepati

beni düşünüyorsun biliyorum.
çünkü ben seni düşünüyorum.
az önce yüreğimden bir şeyler koptu.
birden titredi bütün vücudum
beni düşünüyorsun biliyorum
ve buna bayılıyorum...

Derya Özgür
Fırtına - avatarı
Fırtına
Ziyaretçi
24 Kasım 2007       Mesaj #5328
Fırtına - avatarı
Ziyaretçi
BEŞİNCİ MEKTUP



Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız .
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi nerdesin, ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın.
Saçlarını tararken beni hatırladın , değil mi?
Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz .

Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten. Ömür boyunca
ya bekliyor, ya bekletiyor insan ikisi de kötü,
ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.

Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar, sonra
yürümesini, konuşmasını, büyümesini...

Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
kanunlara saygı göstermesini, insanları sevmesini,
aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.
Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.

Ya o? Ya o? İnsanlardan dostluk bekliyor,
sevgilisinden sadakat, çocuklarından saygı ve bir
parça huzur bekliyor, saadet bekliyor yaşamaktan.
Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
Aradıklarının çoğunu bulamamış, beklediklerinin
çoğu gelmemiş bir insan olarak göçüp gidiyor
bu dünyadan. İşte yaşamak maceramız bu.

Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak ve
yaşayıp beklerken ölmek !

Özleme bir diyeceğim yok. O, kömür kırıntıları
arasında parlayan bir cam parçası.
O, nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
O, tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

İnsanlığımız, özleyişlerimizle alımlı,
yaşantımız özlemlerle güzel.

Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin anlatılmaz .

Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
seni özlediğim içindir.
Beklemenin korkunç zehiri öldürmüyorsa beni;
seni özlediğim içindir.
Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
yine seni özlediğim içindir.
Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki !



Ümit Yaşar OĞUZCAN
Demir YumruK - avatarı
Demir YumruK
Ziyaretçi
24 Kasım 2007       Mesaj #5329
Demir YumruK - avatarı
Ziyaretçi
Sensiz sonum

Artık beni bekleyenim yok
Hayatın sensiz anlamı yok
Çoluk, çocuk, aile viranmış
Bir, bir hepsi çekip gidermiş
Bu gönlümün sahibi gitmiş
Ömrümün sonu hazanmış
Sensizlik sonram azapmış
Gittin gideli bu yok oluş
Bana biçtiğin kadermiş

Senden sonrası
Senszice yaşammış
Canın sağ olsun canım
Bundan sonrası
Canhıraş feryat figanmış
Bekleyenim yok
Sensiz sonum toprakmış
Alaaddin Uygun
Fırtına - avatarı
Fırtına
Ziyaretçi
24 Kasım 2007       Mesaj #5330
Fırtına - avatarı
Ziyaretçi
ALTINCI MEKTUP


Bir gün bir yalnızlığa düştüm yine. Başımı
ellerimin arasına aldım, sessizce ağlamaya başladım .
Önümde yarıya gelmiş bir konyak şişesi "beni iç"
diye fısıldıyordu, "beni iç". Sonra yalvarmaya başladı:
"Ne olur" dedi "ne olur haydi iç beni".

Bir bardak doldurdum, tepeme diktim .
Şişe rahatladı, sustu. Hani ellerimiz birbirine
değince nasıl oluyorduk? İşte öyle oldum .
Hani bakışlarımız buluştuğu zaman, bir başka
türlü atması vardı yüreklerimizin. Onu hatırladım .

Sonra bir tren hareket etti. Sabahtı. Karşıkarşıyaydık .
Konuşuyorduk. Ben sevmek diyordum durmadan.
Gözlerim gözlerine soruyordu: "seviyor musun?" diye.
Hep evet diyordu gözlerin, ellerin, dudakların hep
evet diyordu. Oysa ki, bir çok hayır diyen insan vardı
çevremizde. Örneğin: bir çocuk hayır, diyordu, bir kadın,
bir adam ve bir başkası, bir başkası hayır diyordu.
Hayır'lar arasında ezilmeğe mahkûmdu evet'lerimiz .

Tren ilerliyordu. Gözlerin gözlerime soruyordu
ne olacak diye. Sigara üstüne sigara yakıyordum,
kadeh kadeh içki içiyordum, fakat bilmiyordum
ben de ne olacağını. Bizi sürükleyen bir akıntıydı.
Durduramazdık onu, hükmedemezdik ona.
Bir anafora rastlayıp yok oluncaya kadar akıp
gidecektik işte. Peki anafor nerdeydi? Uzak mıydı?
Belki çok yakındı kimbilir. Biz onu
göremiyecektik. O, gözlerimizi kör ettikten sonra
saracaktı bizi buz gibi kollarıyla.

Tren ilerliyordu. Pencereden deniz görünüyordu.
Denize akşam güneşi vurmuştu. Renk renk
kayıklar gördük kıyılarda. Denize taş atan çocuklar
gördük. Uzakta bir balıkçı ağlarını topluyordu.

Ve tren ilerliyordu. Kadere yaklaşıyorduk .
Bir alacakaranlık bastı zamanı. Gözlerim gözlerindeydi.
Ellerini tuttum, titredin. Acı acı bir düdük öttü.
Bir şeyler koptu içimizden.

Sonra tren durdu, indik, yollarımız ayrı ayrıydı.
Şimdi, o gün verdiğin yalnızlığı yaşıyorum .





Ümit Yaşar OĞUZCAN

Benzer Konular

2 Aralık 2006 / Misafir Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya