Arama

Hayata Dair - Sayfa 79

Güncelleme: 2 Ekim 2013 Gösterim: 269.169 Cevap: 1.657
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #781
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Hayat

Sponsorlu Bağlantılar
Kimileri okur öğrenir.
Kimileri yaşar öğrenir.
Kimileri hayatı öğretir.
Kimileri hayattan öğrenir.
Ben hep hayattan öğrendim,
Ben hep yaşayarak öğrendim,
Beni öğreten olmadı.
Elimden tutup yol gösteren olmadı
Nedir? Bu halin diyen olmadı,
Nedir? Gözündeki nem diyen olmadı,
Şu koca yalan dünyada beni seven bulunmadı,
Seviyorum diyenler seviyorum deyip de
Terk edip gidenler.



Mustafa Karayaz

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #782
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
BİR KUTU DOLUSU YAŞAM GÖNDERİYORUM SANA !

Sponsorlu Bağlantılar
Bir kutu dolusu yaşam gönderiyorum sana, sade bir kurdeleyle süslenmiş. Çöz kurdeleyi ve kaldır yavaşça kutunun kapağını..

Kocaman bir fırça ve bin renk koydum kutuya bir cennet resmi yapıp içine gir diye...

Düşler serpiştirdim gizlice, düş kurmayı unutma diye.

Bir tanede elma şekeri yerleştirdim, içindeki çocuğu yeniden tadabil diye...

Güneşin batışını, billur suyun sesini, kırmızıyı, gelinciklerin saflığını, taze ekmeğin kokusunu ve bir gülümsemenin sıcaklığını da sığdırdım.

Ruhlarımız aç kalmasın diye...

Kutuya biraz da sevecenlik koydum, güçlü ol diye, çünkü acımasız olan güçsüzdür.

Beyaz bir güvercin uçup kendi kondu kutuya, barışı ve özgürlüğü sunmak için....

Bir buket sevgi, bir yudum aşk ve yarım bir elma da koymadan edemedim. Paylaşmayı anımsayalım diye...

İçtenliği, umudu neşeyi, bağışlayıcılığı, özgüveni ve açık yürekliliği unutmadım, "Ben" in dışına çıkıp bize ulaşabilelim diye...

Son olarak da bir kart iliştirdim kutuya bak bu kartta neler yazıyor:

Bu kutunun kapağını her kaldırışında yaşamla ilgili yepyeni şeyler keşfedeceksin. Yaşamak için yarını bekleme, al yaşamı kollarının arasına ve sımsıkı sarıl yaşamdan yalnızca almak yerine ona bir şeyler ver.

Kısacası bütünüyle "insan" ol.

Unutma (!)

Yaşam dokuması henüz tamamlanmamış ,

olağanüstü güzellikte bir duvar halısıdır ve

sana ait olan boşluğu yalnız sen doldurabilirsin.

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #783
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Keder yaydığında sıcaklığını, geliyor cam ustası.
Gidişi ortalık ışımadan, gelişi çağırmadın sen, hem de
yaşlı, aklaşmış kaşlarımızın alacakaranlıı kadar.

Yine kurşun dökmekte göz yaşlarının kazanında,
sana bir kadeh için - kutlamaktır önemli olan yitirilmişi-
bana da isli cam kırıklarım için - ateşe saçılmakta.
Ve sana kadeh kaldırıyorum, gölgeleri çınlatarak.

Anlaşılır şimdi kimin çekindiği,
ve kimin sözünü unuttuğu. Sense
ne bilirsin, ne de istersin tanımayı,
kenardan içersin, serindir diye
ve ayık kalırsın, tıpkı eskisi gibi,
üstelik belli ki, kaşların hala çıkmakta!

Bana gelince, bilincindeim yaşadığım
aşk anının, cam kırıklarım saçılıp ateşe,
yine o eski kurşuna dönüşürken. Duran
benim merminin ardında, hayal gibi,
yalnızca tek gözü açık, hedefinden emin,
ve sıkıyorum onu, sabahın ortasına.

(Çeviren: Ahmet Cemal)

Ingeborg Bachmann
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
22 Haziran 2007       Mesaj #784
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Hayattaki 6 Kural
İnan! ...Ama yalnızca bildiğin gerçeklere.
Güven! ...Ama yalnızca içinde bağladıklarına.
Sev! ...Ama yalnızca hak edenleri.
Paylaş! ...Ama yalnızca değerini bilenlerle.
Çalış! ...Ama yalnızca doğruluk yolunda.
Yaşa! ...Ama sakın ölümü aklından çıkarma.

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
25 Haziran 2007       Mesaj #785
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
aylacimqu7
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
25 Haziran 2007       Mesaj #786
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
An olur tarif edemezsin mutluluğunu, sımsıkı sarılırsın hayata, koşarsın nefesin kesilene kadar da yorulmazsın yinede...
An olur kapkara olur dünya.Kocaman bir boşluk belirir hayatta.Her nefes aldığında üşüyen bir yerin olur kalbinin yakınlarında.Söylemek isteyip de söyleyemediğin okadar çok kelime birikir ki, vazgeçersin artık konuşmaktan.Kırgın ve yenik bir şekilde çekilirsin hayattan.Ve yine duymak istemeyip de duyduğun bir okadar söz...Yüklerin en ağır olanı...
Bu ikisinin arasında gelgitlerle dolu çelişkili bir hayat.Var mı sırrını çözebilen, hakettiği gibi yaşamayı bilen.Varmı kıvamı tutturmak için denenmiş bir tarif.
Merak ettiğim için soruyorum.Öğrenmek istiyorum.Benim için hayat bitti dediğinde bile varmı gülmenın yada herşeye yeniden başlamanın güzel bir yolu yada alınacak bir başka tadı...
İnsanlar mı bu hayatı çekilmez yapan, yoksa hayat mı çeşitli oyunlarla insanları yoran.Küçük bir ip ucu istiyorum sana dair.Bir kopya ver bana.Mutluluğu istiyorum senden.Mutlu olmanın iksirini öğret bana.Yoksa varlığım yok olmak ve yok etmek olacak bu hayatta... TUĞBA GENÇ
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
25 Haziran 2007       Mesaj #787
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
pic06681zv9gn7
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
25 Haziran 2007       Mesaj #788
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Hayat


Sarp bir kayalık oldun kimi zaman
Tırmanırken dizlerimi kanatan..
Kimi zaman da çalkantılı bir deniz çırpındığım.
Bazen vefalı bir dostun gözlerinde buldum ümidi.
Ama bir tek annemin sarılışında buldum teselliyi
Çünkü o acı içinde teslim etti beni sana.



Toz pembe günler de geçirdik birlikte
Sevdamın gözlerinde buldum ihaneti
En kalleş sözleri duydum kimi zaman..
Çok yordun. Çok hırpaladın, içimi acıttın
Durulmadım bak ayaktayım, hala seninle savaşmaktayım.

Son nefese dek yolumdan vazgeçmeyeceğim
Yaşıyorum çünkü sebebim var.
Sana yenilmeyeceğim hayat.
Her şeye başlasam da sıfırdan
Her şeye sil en baştan, inan aldırmam.



Asla pes etmeyeceğim sana hayat
Tüm sevdiklerimi elimden alsan da.
Düzenbaz hilekâr olsanda.
Yalancısın, göstermelik bir bahar olsan da
Bilirim geçicisin, herşey bir gün değişecek
Ama yapıştığım inadım tükenmeyecek.

Bana sormadılar seni armağan ederken.
Yalnızdım biliyorum yola koyulurken
Yine yalnız olacağım göçerken
Şu savaş hep sürecek,
Ömür boyu seninle didişirken



Arada göz kırpacaksın ya da nanik yapacaksın
Ama duyuyor musun sevdalar yaşar hayat
Her ne yaparsan sana olan sevgimi koparamayacaksın
İyisiyle, kötüsüyle, günahıyla, sevabıyla
Her şeye rağmen seni yaşayacağım hayat.


Ani Toros
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
26 Haziran 2007       Mesaj #789
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Korka korka değil usul usul değil
Elim yüreğimde çarpa çarpa geldim
Aç kapıyı bak ne diyeceğim
Bir senin ellerinden bir senin gözlerinden
Dişlerinden dudaklarından
Nergisler ocak ayında açtı
Kendimden bahsetmeyeceğim
Yediveren güllerden duvarlardan sarkan güllerden
Çocuklardan sabah erken okula giderlerken
Atlardan bahsedeceğim
Kan ter içinde atlardan
Aç kapıyı bak ne diyeceğim
Ne kadar küsülü çocuk varsa barıştırdım oynuyorlar
Tam kırk çeşit sarmaşık gül buldum penceremin dibinde açacak

Ekinleri dolu vurmadı çekirge gelmedi kurak olmadı
Yorgunum demiyeceğim bir evimiz olsa demiyeceğim
Yüreğim daralıyor demiyeceğim

Bir baksan gözlerime başını çevirmeyeceksin
Yürüyüp gitmeyeceksin elini çekmeyeceksin
Bir baksan gözlerime
Dağda yakılmış ateşler göreceksin
Aç kapıyı kim geldi bak
Bak nasıl havalandı güvercin
Açmam diyemezsin artık
Aç.

Berin Taşan
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
26 Haziran 2007       Mesaj #790
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Hayata Ve Hüzünlere Dair


Yağmurlu bir gündü. İçimizdeki kayıp kentlere, asla ehlileştirilemeyen
bakışlarımızın ateşinin isyanını haykırıyorduk. Ölümün tüm acımasızlığıyla teslim aldığı bedenlerin çaresizliği gibi damlıyordu alnımızdan bir bir hatıralarımız. Kanayan yanlarımızı sarmaya çalışırken, içimize ıslak tenimizin yorgun teri dökülüyordu. Ellerimizle yüreğimize daldıkça yaşanan onca acılarımıza karşı, direniş dinamiklerimiz iflas ediyordu sanki. Eşsiz yanan bir ışığın karanlığa düğümlenmesi gibi teslim aldı bizi zaman içinde sessiz yaşadıklarımız. Onca yaşanan ve dilimizde defalarca tekrarı söylenen hüzünlü melodilere biat etme yerine, baş kaldırıyı tercih etmiştik. Ve bu başkaldırı yazgımıza karşı bir intikam değildi. Belki de tenimizde yeni bir ölüm yaşama telaşıydı yada yeni bir ölüm yaşama hazırlığı. Ölmek ve gökyüzünün bizim için söyleyeceği yeni şarkılara uyanmak istiyorduk. Bunun içinse kaç tane yıldızın duasını almamız gerektiğini yada kaç kutsal meleğin gücünde yakarışta bulunmamız gerektiğini bilmiyorduk. Yinede ne olursa olsun, bir yerlerde yaşanılan baharlardan taze bir gül kokusu geliyordu burnumuza ve hızlı adımlarla gitmeye çalışıyorduk gül kokusunun geldiği yere doğru. Avuçlarımızda biriken sorunlar konuştukça hafifliyor, kirpik uçlarımızdan süzülür gibi yer küreye karışıyordu ve biz göz bebeklerimizde yenileniyorduk.

Yiğit bir savaşçının soluğundan dökülürcesine benliğimizi arıyorduk kelimeler arasında. Dertlerimizi saldıkça o yiğit bakışlara, kızıl bir gül açıyordu sanki yüreğimizden süzülen umutlarda ve alnından öpesim geliyordu iki dağ arasında ölen savaşçıları.

Dökülen, çürüyen ve eskiyen bir çok hatıranın esir aldığı bir bedenin orta derecede akan gözyaşları olarak, hafızamıza biriktirdiğimiz ve bilincimizin altına kazıdığımız daha az hüzünlere giden yolu arıyorduk. Uzaklarda bir yerlerde, örtüsüyle gizli olan mavi bir hayatın bu onurlu duruşumuza göz kırptığını iliklerimde hissediyordum. Belki de bu hislerin bilinciydi bizi hayatın ipine sımsıkı saran. Geçtiğimiz tozlu yollara iki beden uzandığımızda, gelecekte bizleri karşılaması muhtemel mutsuz birkaç kaldırım taşının o kadarda yaşanılmaz olmadığını o anki gülümsemelerimizden anlıyorduk. Gözlerimizde bir çok göz yaşından arta kalan nemli izler vardı belki. Her şeye rağmen hayatın ve yaşamın ismini çizmiştik yüzümüzün acılarla dolu hatlarına. Ve olgularımızla yüzleşmek için bir dahaki mart ayını beklemeye hiç de niyetimiz yoktu. Bu halimizin akıl yada bilim yoluyla bir açıklamasını aramıyorduk. Çünkü aşkın bıraktığı hüzünlere dair yaşamların ilim yada akıl yoluyla açıklamaya elverişli olmadığını biliyorduk. Mavi yaşamlarda gizli bakışların seyrinde, evrenin sonsuzluğuna büyüyen asırlık çınarın özgür gölgesine uzanır gibi, ölmeye yada tükenmeye yüz tutan tüm yanlarımızı yeni bir yaşam ateşi sarmıştı. Alışkanlıkların, yüzeysel tutsaklıkların ilkel ve gerçeklikten uzak olan yanını aşk diye sananların tekrarının bir daha olmaması dileğiyle. Olursa böylesi yaşamlar, mutluluğu kısmen hüzünlerimizle soluyarak bu hayatların doku örneklerini incelemeye alıp genlerine baktıktan sonra, bir sonraki hayatlara daha onurlu doğmalarını sağlamak amacıyla, ey hayata ve hüzünlere inananlar gün ışığına çıkın artık.

ORHAN DEMİRTAŞ


Benzer Konular

27 Kasım 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap
20 Temmuz 2009 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri