Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 197

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 555.355 Cevap: 2.787
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ekim 2007       Mesaj #1961
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yokluğunu Getiren Akşamlar

Sponsorlu Bağlantılar


Ben artık bıraktığın çocuk değilim.
Bombardıman edilmiş şehirler gibi,
Bütün sütunlarım yıkılmıştır;
Boşluktayım.
Bütün ışıklarım sönmüştür gecenin bir vaktinde.
Karanlıklara terketmişim aşkı ve güzelliği,
Yüreğim sıcaklığını kaybetmiştir;
Ağlıyorum..
Yetim bir çocuğun kimsesizliğince,
Kahırla dolu küçücük göğsümü çekerek
Ağlıyorum...
Gözlerim sabahlar gibi dumanlı ve ıslaktır.
Yokluğunu getiren akşamlara karşı,
Ağlamanın ferahlığını ben de öğrendim.

Ben artık bıraktığın çocuk değilim.

isimsiz kral
yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
8 Ekim 2007       Mesaj #1962
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
YANMA

Sponsorlu Bağlantılar
Ve elbet
Gözlerim sularımdan çekilince
ürkek bir ceylanla anlaşırım
yüzünün çok yakını olan bir limana
dilinin ve ağzının verdiği baş dönmesine
bahçeni tutan tavşanlara sığınırım

Kanımdan geçilmiyor moraran ağzım
Kovalanıyorum
İkinci zaman karanlığı iç çarşılar
ey şafak bir askerle anlaş
Çünkü namluya sürüldün
İşte burada bir ordu yürüyen karnımda
İzim sürülüyor köpeklerin sürünerek yaklaştığı
Anlaşılıyor
Hatırlarımıza dokunulmamış
Fakat el konmuş aşkı yaşatırken kuğuların
Geleceğimizin serin suları ve göllerine

Ey kadın kokla beni
Hayatım yasaksınız

Gelinmiyor akşam zaman kaplanı
Kaçmıştım yeni bir ırmak şeklinde
Hayvanların ilkbahar sıcakları bölümünde
Kıvrılıp yeniden yakalanıyorum
Cam kesiyor göğüslerimi
Boynuma zümrüt bir gerdanlık atmışım

Hem şarkılıyım ben
Gövdem yara dolu
Sevdiğim kolla beni
Anlıyorum

Fakat artık dayanılmaz sarmaşıklara
Öpüşüyorlar
Harbin bittiğini söyle ayrılsınlar
Çünkü gece zamanın katranıdır
Gelip geçecek gibi değil omurgamdaki didişme
Çantamda sevişme askerleri
Harbin bittiğini söyle

önce beni boğacaklar özgür ve sevecen olmak için
bir bıraksam
yakut bir kuşun içinde duran ellerimi

Sevdiğim
Önce kemir bu tel örgüleri gövdemden
Geç derimin altındaki tehlikeleri
Yürek kızgın bir kuma devrilmeden
Yokla beni

Anlıyorum kaçmaya zaman yok
Şafak birden doğrulacak C.Z.

KENCISii - avatarı
KENCISii
Ziyaretçi
8 Ekim 2007       Mesaj #1963
KENCISii - avatarı
Ziyaretçi
Sonsuz
Sen karagözlüm,
Bal dudaklım,
Gülüm, canım, bebeğim
Sen içimde estirdiğin
Fırtınaların
Farkında mısın bilmem…..
Seni gökyüzüne çiziyorum
En güzel renklerde
Denizlere yazıyorum
Düşlerime, beynime kazıyorum.

Seni çekiyorum içime
Doya doya……
Gökyüzü sen oluyorsun,
Toprak, deniz yine sen
Yaşamın tadı ve
Vazgeçilmezi oluyorsun
Sanki hava sen kokuyor……
Sanki ellerin her an ellerimde
Gözlerin gözlerimde
Öpüyorsun beni irkiliyorum
Korkma yaşamın güzelliklerinden
Ne demiş şair “akışına bırak”
Bırak gitsin ...
Çünkü sen…..
Yeryüzünde yaşanmış ve
Yaşanacak en güzel şeylere layıksın bir tanem……
Ve elbetteki ben……..
Seni seviyorum………
Ne kadar diye sorduğunu duyar gibiyim.
Tabii ki + sonsuz
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
9 Ekim 2007       Mesaj #1964
nünü - avatarı
Ziyaretçi
aşk nedir

söyleyin bana varmı aşkı tanıyan?
varmı mecnun olup çölleri dolaşan?
varmı hasret ateşiyle hergün yanıp tutuşan?
varmı rüya yerine karabasanlar gören?
yok evet yok
her seven kendini mecnun zanneder,
bu can leylaya kurban olsun der,
ferhat gibi dagları delmek ister,
kerem gibi yanmak ister.
yanamassın kardeşim
ne mecnun olabilirsin nede kerem
ugraşma boş yere
karada sandalla boşa kürek sallama
bana aşkı tanıyan ve tanıtan bir insan arıyorum
adresim aşıklar mezarlıgı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ekim 2007       Mesaj #1965
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Başlıksız Şiir)

Düşünüyorum, beni bırakıp gidişini
Adaletsizliği secisini!
Düşünüyorum, sana olan sevgimi
Bana gösterdiklerini!
Düşünüyorum, başkasını sevisini
Elleri secisini!
Düşünüyorum, gösterdiğin karşılığı
Kalbimdeki acıyı!
Düşünüyorum, olacakları düşüneceğimi bilseydim,,,
Hiç düşünmezdim baştan seni,

***Düşüncesiz!***

***************************************************

En merhametlisi sendin
Ama sen terk ettim
Simdi ahin tuttu
Sevdim terk edildim...

***************************************************

Tövbe ettim, düşünmeyeceğim
Adını ağzıma, sevgimi aklıma
Getirmeyeceğim diye!
Seni deliler gibi severken, ve
Vazgeçilmezimken
Tövbe ettim, seni unutacağım
Diye...

****************************************************

Ağlamak fayda etmiyormuş, geç anladım!
Sevgi karin doyurmuyormuş,
Yalanmış aşklar, simdi ben sevmeyeceğim
Onlar sevsin ağlasın!

****************************************************

Aşkın bende nefret artık...
Kayboldum bu yollarda,
Bulamıyorum kendimi,
Öyle dertliyim ki be arkadaş!
Koyan bana yalnızlık oldu,
Gurur denen şey yok oldu,
Göz yaşlarım bir sel oldu!
Ardından ağlamak istemezdim,
Hatırlıyor musun, kuşlar bizim için öterdi,
Bizim aşkımız kimselere benzemezdi!
Çünkü, bizimkisi gizliden de öteydi,
Yani ne yazık ki imkansızdı!
Ayrıldık, ağlamak fayda etmiyor,
Yeniler yerini, istesem de doldurmuyor!

isimsiz</B>
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
9 Ekim 2007       Mesaj #1966
nünü - avatarı
Ziyaretçi
SONSUZ AŞK

Aşık olan veya Aşk olan, aşkın ne olduğunu soramaz.

Çünkü "cevap" aşktır. Ve bunun sorusu yoktur. Ve birden bire olur.
Aşk, Aşkın ne olduğunu sormana bile fırsat vermez.
Ve Evrende sorusu olmayan Tek cevaptır.
Sorusu olmayan Tek "Cevap" olduğu içinde Nedendir.
Nedensiz Nedendir.
Basitçe olur. Basitçe olunur.

Fiziksel dünyada yaşanan aşkla ilgili, insanın yüreğinde belki sorular olabilir.
Aslında burada da sorular yoktur ama söze dökmek için vardır diyelim.

Fiziksel boyutta yaşanan aşkla ilgili sorular varsa, bunun aşk olup olmadığı anlaşılana kadar, içerde yanmaya başlayan alevle ilgili şüpheler endişeler ve yaşanmasına engel teşkil ettiği düşünülen bütün kalıplar sınırlar; aşkın alevini ya söndürür (genelde söndürür) yada alevini artırır.
Şüphe, endişe, sınırlar, inançlar; hissedilen aşkın üzerine bir tutam toprak bir fiske su biraz hava üflemek gibidir. Aşkın alevi söner. Yada bir parça ateş atmak gibidir. Aşk iyicene tutuşur. Alev alır.

Halbuki Aşk geldiğinde yapılması gereken ne var ney yoksa aleve atmak ve alevi güçlendirmektir. Aşkı güçlendirmektir.
Çünkü; Aşk önemli bir şeydir. Bu Dünyada bir insanın başına gelebilecek tek önemli şeydir. Ve Tanrısal bir Armağandır. Önemsenmesi gerekir. Ve sevgili aşkın kendisidir. Önemlidir.

Aşk ve Aşkın yansıdığı Sevgilinin vuslatına kavuşma arzusu serbest bırakıldığında Aşk yaşanır. Ve aşka engel olan her şey; duygu düşünce sınır kalıp nesneler kişiler her şey istisnasız her şey yakılır. Yakılmaktan maksat, Aşkın yaşanmasına engel olan her türlü “neden” görülür ve bu nedenlerin anlamsızlığını ve saçmalığının “bilişine” varılır. İçsel özgürlük demirlenir. Ve bütün boyutlara dalga dalga yayılır.
Bu An’da yürekte her şey toz duman, bir avuç kül bir avuç kordur. Mantık yavaş yavaş yok olur, düşünceler silinir, sınırlar erir biter. Bu oluşla birlikte huzur ve dinginlik ve teslimiyet yaşanır.

Aşk için; sevgiyle aşkla seve seve Sevgilinin varlığında erime başlar. Her şey Birleşir. Birleşmede iki yürekte yaşanan Aşkın alevi her şeyi yakarak saflaştırır ve damıtır.
Ve küllerinizden yeniden doğarsınız. İçsel özgürlük ilk kez deneyimlenir. İçsel Özgürlüğün ilk kez deneyimlenmesi, yürekteki “Yaşam” coşkusunu tetikler.

İlk kez gerçekten “yaşamak” için bir neden bulunmuştur.
Ve her şeye değerdir. Ve her şeyden bu noktada vazgeçilip, Aşk olduğunuz yerde, vardığınız kutsal An’da bütün gemileri yakarsınız.
Çünkü Aşkı hissettikten sonra aynı zamanda bilirsiniz ki eskisi olmazsınız. Unutamazsınız. Geriye dönmek biçarelik ve sefilliktir. Çıktığınız yerde sonsuza kadar tutsak kalmaktır.

Çünkü Aşk o kadar yoğun ve Gerçektir ki; Ondan başka her neden açıkça çok komik, saçma ve anlamsızdır.

Çünkü; Aşk olduğunda, “kendi” gerçek Varlığınızla karşılaşırsınız. Varlığınız olduğunuz Aşkı hissediştir. İnsan hissediştir.

Mevlana'nın dediği gibi Aşk en büyük öğretmendir.
"Aşk; dünyanın yaratılış sebebidir. Dünya sevgi yüzünden yaratılmıştır. Ruh da sevgisiz var olamaz. Ve insan O'na Aşkla ulaşabilir."

Çünkü; kendi içinde yürümek için ve kendin olman için zaten bütün bu zihinsel hapishanenin dışına çıkman gerekir. Ve Aşkın adım sesleri duyulduğunda kaçmazsanız, olduğunuz yerde durup Aşkı yaşamak için kendinize izin verebilme cesaretini bulursanız, Aşk bunu sizin için doğal yollarla gerçekleştirir. Bu nedenle Aşk Tanrısal bir lütuftur.

Yaşanan Aşkı; içindeki çok boyutluluğunun bütün katmanlarından geçirerek Varlığının her boyutuna taşıyabildiğinde ve sahip olduğunu sandığın her şeyi bu aşkın alevine atıp yakabildiğinde ve onlardan istisnasız vazgeçebildiğinde bütün Varlığında Aşk olursun.

Ve Varlığının "Aşk" olması "kendinin" görülmesidir. Kendinin görülmesi ne olduğunun ve nasıl olduğunun da görülmesi demektir.

Bu Görüş dengenin kendisidir. Kendisi dengedir.

Ruh "Kendini" bildiğinde, kendini de her şey de bilir ve tanır.
Her şey dengededir. Mükemmeldir. Ve muhteşemdir.
Sorular ve cevaplar yoktur. Her şey anlaşılırdır. Temel kavranmıştır.
Ve yüreğinde ne varsa onu yaşar.
Yaşadığı ve yaşanmasına vesile olduğu ve yansıdığı her şeyi de dengeler.

Ve El İnsan, Aşk olmuş İnsandır.
Ve El İnsanın Aşkı sonsuzdur.
Çünkü Efendidir.
Aşkı seçtiği için ve yaşadığı için, Aşk, kişiyi Efendileştirir.
Çünkü Aşk sonsuzdur ve Varlığın “kendisidir”. Ve “Kendi” nedenidir.
Varlık “Kendi” nedeni olduğunda, “Kendisi” olabilir. Tanrısallaşır.

Bu nedenle “Kendisi” ne güçtür, ne de başka bir şey.
Kendisi aşktır. Ve aşkın içinde her şey Oradadır. Tam ve bütün, ihtiyaçsız zararsız ve koşulsuzdur. Yüce ve kutsal.

Ferhat’a, Fiziksel Dünyada sevgilinin vuslatına ermek için dağları deldirten Aşktır. Mecnun çölleri her adımlayışında varlığının bütün boyutlarına yayılan Aşktır. Mevlana’ya, kısa bir süreliğine Şems ile yansıyan ve bütün şiirlerini ve Mesnevisini yazdıran ve Semasında “kendini kendinde” döndüren İlahi Aşktır.
Hizmet ederken, İnsanın Varlığına ve Yaşamın azizliğine duyulan aşktır. Dosta duyulan muhabbettir. Yüreğini; karşılaştığın her yerde ve her şey de kaybetmene neden olan Aşktır. Yükseldiğin her boyutta sonsuza kadar Aşk olursun. Ve sonsuz olursun. Ve her boyutta Ol’ursun.

Alemin görünüşe çıkmışlığında, her varlıkta ve her şeyde sevgiyle koşulsuzca zararsızca ve ihtiyaçsızca yansımadır.
Efendi; olduğu Aşkı ve alevini, yüreğinde ne yaşamak istiyorsa, aynalara sevgiyle ve aşkla yansıtan ve dengeleyendir.

Basitçe “Kendi” Ol’uşunu yaşar.
Bu Ol’uştan doğan yansıma veya eylem; ne güçtür, ne hizmettir, ne görevdir.

Var olmanın dayanılmaz hafifliğinde, Aşk olan “Kendisini” yaşayıştır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ekim 2007       Mesaj #1967
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ben Değil miyim

Yaşın yaşın deyip yarim,
sana yanan değil miyim,
içimde kaynayan bu mahşer gibi,
yüreğini yakan kor değil miyim,
zeytin çekirdeğinin sırrındadır aşkımız,
papatyanın yedi bahar açışındadır,
lokman'ın ölümsüz çiçeğinde bul beni,
ister esir et kendine,ister kul beni,
seni sonsuz yapan ben değil miyim,
zümrüdüankaya sor kafdağının ardını,
bülbülün güle olan feryadına sor,
bana sor har har yanan ateşin mabedini,
neden zindanlaştırdığımı saçının her telini,
saçın saçın deyip her gün ortadan,
senin için kopan tel değil miyim,
seni sonsuz yapan ben değil miyim
esir ettin gözlerine zindan zindan ara dur,
kelepçenmiş hasretinin bana ettiği sitem,
kayıkçın et,kürekçin et,at ummana gezdir beni,
aşktan yoksun bu sandala bir kerede aşkı doldur,
boğulmazsın bu ummanda yüz yüzebildiğin kadar,
sana çıkan liman ben değil miyim,
seni sonsuz yapan ben değil miyim?...

isimsiz kral
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
9 Ekim 2007       Mesaj #1968
nünü - avatarı
Ziyaretçi
BEYAZ KÖPÜKLER ŞEREFİNE!
Hüzünlü bir yaz sonu
Gitti gidecek yaza elveda gibi şarkılar…
Yaz bitse de yürek sıcaklığı düşmüyor
Sevmek susmuyor…
Gecikmiş bir aşkı kulağa fısıldar gibi şarkılar…
Ve yine gül kokusu…
Israrla,buram buram…
okşayan ruhumuzu
Biten yaz bile tatlı…
Sesinde ölmek bile güzel…
Hiç bitmeyecek bir SEVDA gibi dinleyin bu şarkıları
ve saklanın beyaz köpüklerine İstanbul’un!
Ela Kurt
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ekim 2007       Mesaj #1969
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu rüya hiç bitmesinSensin sevincim neşem, sensin derdim kederim
Lale sümbül menekşem, yazgım bahtım kaderim

Batmasın gün, solmsın gül, umutlar yitmesin
İsterimki hep sürsün, bu rüya hiç bitmesin

Seninle döner dünyam, sensin sıcak güneşim
Seninle dolu hülyam, sensin yegane eşim

Esmesin yel ,akmasın sel, bulutlar inmesin
İsterimki hep sürsün, bu sevda hiç bitmesin

Gözümün bebeğisin, canımın ta içisin
Tanrım bana yaratmış, yalnız benim içinsin

Batmasın gün, solmasın gül, bülbüller ötmesin
İsterimki hep sürsün, bu şarkı hiç bitmesin
Nuri Can
yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
9 Ekim 2007       Mesaj #1970
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
YALNIZ DEĞİLİZ

Bir ufka vardık ki artık
Yalnız değiliz sevgilim.
Gerçi gece uzun,
Gece karanlık
Ama bütün korkulardan uzak.
Bir sevdadır böylesine yaşamak,
Tek başına
Ölüme bir soluk kala,
Tek başına
Zindanda yatarken bile,
Asla yalnız kalmamak.

Şafakları ben balığa çıkarım
Akan akmayan sularda
Benim, bütün tezgahlarda paydosa giden
Bir bahar akşamı dünyada.
Ben dört duvar arasında değilim
Pirinçte, pamukta ve tütündeyim,
Karacadağ, Çukurova ve Cibalide.

Zehirli kör yılanları
Ve sıtmasıyla
Gün yirmidört saat insan avında
Karacadağda çeltikler.
Bir kız çocuğunun gözyaşı gibi
- Ayak bileklerinde bir dizi boncuk,
Sol omzunda nazarlık,
Dağ başında unutulmuş üşümüş,
Minicik bir aşiret kızının -
Damla-damla, berrak olur pirinci.
Kamyonlarla, katır kervanlarıyla
Beyler sofrasına gider...

Çukurovam,
Kundağımız, kefen bezimiz
Kanı esmer, yüzü ak.
Sıcağında sabır taşları çatlar,
Çatlamaz ırgadın yüreği.
Dilerse buluttan ak,
Köpükten yumuşak verir pamuğu.
Külhan, kavgacıdır delikanlısı,
Ünlü mahpusanelerinde Anadolumun
En çok Çukurovalılar mah****ur,
Dostuna yarasını gösterir gibi,
Bir salkım söğüde su verir gibi,
Öyle içten
Öyle derin,
Türkü söylemek, küfretmek,
Çukurova yiğidine mahsustur...

Tütünü bilir misin?
"Kız saçı" demiş zeybekler,
Su içmez her damardan,
Yerini kolay beğenmez,
Üşür
Naz eder,
Darılır
Iki parmak arasında kıyılmış,
Bir parçası var kalbimin
İncecik, ak kağıtlara sarılır,
Dar vakit yanar da verir kendini.
Dostun susan dudağına...

Sokaklardan,
Kıyılardan,
Gök mavisinden,
Ekmeğinden,
Canevinden ayrı düşmeye
Yani bütün hasretlerin kahrına
Ve zehrine çaresiz kalmaların,
İlk nefesi Hızır gibi yetişir
Cibalide sarılan cıgaranın...

Tütün işçileri yoksul,
Tütün işçileri yorgun,
Ama yiğit
Pırıl - pırıl namuslu.
Namı gitmiş deryaların ardına
Vatanımın bir umudu.. A.EMRE

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik