Arama

Sonsuz Aşk

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 505.524 Cevap: 2.787
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ocak 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sonsuz Aşk

Sponsorlu Bağlantılar
İnsanların çift yaratıldığına ve doğumumuzdan itibaren diğer yarımızı aradığımıza inanır mısın ?

Kaç kişi gerçek aşkını bulur dersin ?

Eşine, sevgiline, ya da sevgili olmaya can atacağınız o kişiye bak; o senin gerçekten ruh eşin mi yoksa sadece tipi, çevresi ya da cebi mi seni ilgilendiriyor?

Nasıl anlarız beraber olduğumuz kişi, gerçekten bizim diğer yarımız mı ?

Durup düşünün bir kez ; üzgünseniz o da sizinle üzülür mü; sevinçli haberinizi ilk kimle paylaşırsınız; ağlamak için en iyi omuz onunki midir; sınırlı bütçeniz de olsa en iyi yılbaşı hediyenizi ona mı alırsınız; hiç makyaj yapmadığınız halde, ondan telefon gelince, ilk elinize aldığınız rimeliniz mi olur; spora vakit ayıramam deyip, 'Canım, göbeğin mi çıkmış? ' dediğinde, ilk koştuğunuz yer, köşedeki spor salonumudur?; onunlayken yağmur daha romantik, güneş daha mı sıcaktır?; ve gerçekten yürekten sevdiğin, 'Seni Seviyorum' deyişinde içini ısıtan ses onun sesi midir?

Hiçbir zaman azla yetinmemek gerekir bu fani dünyada...

"Gülüşünü sevmiyorum ama beraberim, espirileri komik değil ama yalnız kalmayayım, giyinişi ne kadar da kötü ama yine de yanımda biri olsun..." dememeli insan.
O kolaya kaçmak olur, hazırı kabul edip yaşamak.

Her zaman, bu son olsun diye başlanır ama bazen şans gülmez yüzümüze, ayrılık olur yolun sonu gelir.
Ya da bazen, insan zorlar kendini ayrılmamaya, azla yetinmeye, sevmeyerek sadece yalnız kalmamak için katlanmaya, zor gelir yeniden aramak, yeniden tanımak, yeniden süslenip çıkmak...

Ne kadar çok arasak da, her defasında 'Bir daha tövbe' desek de, bıkmamak gerek, ümidi kaybetmemek, hep aynı heyecan ve aynı iyi dileklerle çıkmak gerek yola.
Çünkü bulduğunda diğer yarını, hayat daha güzel, daha yaşanası, gökyüzü daha mavi, yıldızlar daha parlak...
Düşün bir kez, sorunlar paylaşılınca azalıyor,ama sevgi ve mutluluk paylaşınca daha da artıyor, kahkahalar daha uzun, gözyaşları daha az sürüyor.

VE onun gözlerine baktığınızda, sizi camdan bir kafeste taşımak istediğini, elinizi kestiğinizde bile onun içinin kanadığını, sitemlerin bile onun küçücük kalbini dağladığını,her gülüşünüzde yeniden nefes aldığını bilmek, tüm arayışların en mutlu ve en huzurlu ödülü oluyor.

onLy - avatarı
onLy
Ziyaretçi
6 Ocak 2006       Mesaj #2
onLy - avatarı
Ziyaretçi
SONSUZ AŞK

Sponsorlu Bağlantılar
Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?
Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga,
Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya.
Dalga, seven - kıyı, sevilendir.
Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga
Ve döner hep geriye
Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya
Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca
İşte, ben de seni böyle severim yar.

Yar, bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeklerini?
Bilirler görünmeyeceklerini...
Sevilmeyeceklerini...
Koklanmayacaklarını...
Okşanmayacaklarını...
Ama inatla açarlar aşkla, sevgiyle, özlemle.
Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasını
İşte, ben de seni böyle beklerim yar.

Yar, ipek böceğini bilir misin?
Onun kozasının içinde ördüğü o ipliğe olan aşkını
Bilir o, ördüğü ipliğin kendisinin ölümü olacağını
Ama aşkına feda eder kendini.
Öyle verir kendini yarenine korkusuzca
İşte, ben de kendimi böyle veririm sana yar.

Yar, ağaç ile meyvesinin aşkını bilir misin ?
Meyvesini vermelidir ağaç yeniden doğmak için
Öyle zorludur ki ayrılmaları
Verir meyvesini ağaç
meyve tohum olur, tohum kök olur
Ve yeniden doğar ağaç kendi meyvesinden
İşte bende böyle yar;
Yok olmayı göze aldım, tekrar sende doğmak icin.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ocak 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yıllar yılı acı çekmiştin, istemediğin bir ortamdaydın ve sana ters düştüğü
halde yanlış şeyler yapmıştın. Acına, yaşam mücadelene ortak olup, yüreğimi
yüreğine, ömrümü ömrüne katıp seni mutlu edecektim. Ben senden sadece sana
verdiğim sevgiyi kabullenip, bu sevgiyi yaşamanı istemiştim. Yalnız seni
istiyordum… Ama o kadar ters davranıyordun ki bana… Çok sevilmek bu kadar kötü
müydü? Gerçekten böylesine ağır mıydı ki?

Sevgiye hasretim dediğini düşünüyorum da……………………...

Hayatıma bilmediğim anlamlar getirmiştin. Gözüm kapalı hayatımı ortaya koyduğum
bir kumar oynamıştım. Ya seni kazanacaktım, ya da kendimden VAZGEÇECEKTİM. Hem
seni kaybettim, hem de kendimden VAZGEÇTİM.

Var mıydı böyle kimsesiz darmadağın olmak, biçare kalmak, var mıydı? Keşke beni
böyle ödüllendireceğine, hiç ödül vermeseydin. Onca yüreği senin yüreğine feda
ettiğim halde, yüreğin kocaman sevdamı alabilecek kadar büyümedi…

Ben de sana büyük bir sevgiyi vermekte diretiyordum. Bu kadar direttiğim için
beni bağışla…

Beni kırgınlıklarla, çelişkilerle, cevabı sende olan bir sürü soruyla ve bitmek
tükenmek bilmeyen "keşke"lerle bıraktın, bana onca acı verdin ama yüreğim
düşmanın olamıyor. Her gün alabildiğine yanıyor, istesem de istemesem de seni
özlüyor, seni istiyor.

Yüreğimi koparıp atmak mümkün olsaydı hiç düşünmeden koparıp atardım. Ama artık
kendime sözüm geçmiyor.

Başımı ellerimin arasına ne ilk ne de son alışım. İlk acım değil ama en büyük
acımsın………….

Bir limandayım ve senin bindiğin gemi çoktan uzaklaşıp gitti. Bunu
kabullenemiyorum, zoruma gidiyor, canımı acıtıyor…….

Sen yüreğimdeki hasret…. Yarım kalmışlığım, unutulmazımsın………..
Son düzenleyen Blue Blood; 8 Ocak 2006 01:31
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ocak 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşkı tadmamıştım, seni tanımamıştım ki daha...
Yağmurları, gökkuşağına gebedir diye beklerdim hep özlemle. Yalnız yürürdüm yosun kokan kıyılarda. Dalgaların sahile vuruşunu seyrederdim, çırpınan ruhumun dalgakıranlarında...
Aşkı tadmamıştım, seni tanımamıştım ki daha...
Şiirler dert ortağım değildi. Sevgi nedir bilmezdim. Siyah beyaz filmlerde seyrederdim ağlayan aşıkların yorgun gecelerini. Aşkı doyumsuz mutluluğun anahtarı sanırdım...
Aşkı tadmamıştım, seni tanımamıştım ki daha...
Sahil boyunca el ele yürüyen sevgilileri kıskanırdım. Gözlerinde görürdüm gökyüzünün dinginligini, ne fırtınalar koparmış meğerse o maviliğin derinliğinde. Martılar uçuşur sanırdım ellerin samimiyetinde, lakin gözlerde saklıymış şahinlerin kanatları. Ve sigaramın dumanını çekerdim ciğerlerime, denizde süzülen o gemilerin güvertesinde. Ama sen yoktun. Ne martılar uçuşurdu gökyüzünde, ne de şahinler cirit atardı gözlerimde...
Aşkı tadmamıştım, seni tanımamıştım ki daha...
Senle tattım aşkı, konuğun oldum yüreğinde. Sen yağmurdun, gökkuşağı doğdu senden sonra. Sözlerinde renkler uçuştu ve sen konuştukça her yer masmavi oldu. Yan yanaydık seninle, hayatsa bizim hemen yanı başımızda...
Gözlerimden dökülen hüzünler artık yüreğimde saklı. El ele tutuşarak yürüyorum o ıslak yolları ve birlikte seyrediyoruz dalgaların hırçınlığını. Aşk bir umut ve paylaşımdır yaşamak. Seninle nefes alıyorum ve gözlerinde yemyeşil umutlarım...

bu sitede yeniyim umarım beğenirsiniz
Msn Grin Msn Grin Msn Grin
Son düzenleyen Blue Blood; 16 Haziran 2006 01:20
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
19 Ocak 2006       Mesaj #5
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
AŞK SONSUZ AŞK

Yaz geçti güz geçti günlerim zor geçti
Toprağa tohum düştü canıma can düştü
Bir sevda boy verdi gurbete yol düştü
Gönlüme yarim gül düştü
Kalbimde bir sızı bilmem ki noluyor
Göğsümde birşey var talihsiz çarpıyor
Bir duygu alsa da sarsa da kalbimi
Bilmem ki bana noluyor
Aşk sonsuza...aşk sonsuz aşk
Ah aşkı arıyor kalbim
Ah aşkı arıyor
Aşk sonsuza kadar...aşk sonsuza kadar
Aşk...
Kalbimde bir sızı bilmem ki noluyor
Kaf dağı ardında olsan da tekgülüm
Bir duygu alsa da sarsa da kalbimi
Yar seni arar bulurum
Aşk sonsuza...aşk sonsuz aşk
Ah aşkı arıyor kalbim
Ah aşkı arıyor
Aşk sonsuza kadar...aşk sonsuza kadar
Aşk... !
Son düzenleyen ahmetseydi; 19 Ocak 2006 08:04
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Ocak 2006       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ask benim adim, ask... kisacik bir kelimeyim ama anlamim ansiklopedileri asar. Ne rengim belli, ne zamanim? ansizin dikiliveririm karsiniza. beklenmedik zamanlarda sinsice süzülürüm yüreklerinize.adim ask benim...

bir bakmissiniz hizli hizli çarptirmaya baslamisimdir kalbinizi. heyecan yüklerim benliginize, bir anda degistiririm renginizi. siyahtan maviye yol alir kalpler benimle.en acili yürege bile huzur verir benim adim. benim adim ask...


gece gündüz demeden damarlarinizda dolanirim.gururunuzu ve mantiginizi silerim bir anda... size ayni anda korkuyu ve cesareti verip, hayatinizi en tatli oyuna dahil ederim. ben ruhunuza günes gibi dogdugum gibi, bazen geceleri getiririm.benim adim ask...


ben bir karmasayim.size siirler, mektuplar ve güzel sözleri yazdirtan duyguyumdur ben. bir gülde degisir bazen adim ve sevgiliye yol açarim kalpten kalbine. ben size en aptal seyleri yaptiran seyim aslinda. ask benim adim, ask...

bazen ruhunuzu sikistirip, sizi kendinizle basbasa birakirim ve benim sayemde birlesir sevdiginizle elleriniz. ben öyle bir seyim ki sizi hem hayata baglarim, hem hayattan soyutlarim. ben yaralarim ve yaralarinizi saranim. benim adim asktir...


ben çözümü en zor vakayim.ask benim adim, ask... anlamim ve yasatacaklarim sinirsizdir aslinda ama ne gerek var hepsini simdi anlatmaya. benim adim ask...

beni yasadikça taniyin. bir gün elbet sizin yüreginize de ugrarim. benim adim ask... ben bambaskayim


“Aşk” benim adım aşk, iki sessiz bir sesli harften ibaret değilim sadece. Ne şeklim belli şemalim, ne de zamanım...Ansızın dikiliveririm karşınıza, kalbinizin derinliklerinde demlenip süzülüveririm sevdanıza. Hoşgeldim, benim adım aşk!

Bir de bakmışsınız ki hızla çarpıyor kalbiniz, heyecanlanırsınız ve sesiniz soluğunuz çıkmaz olur. Teninizi kırmızıya boyayan benim utangaçlık boyasıyla biliyor musunuz, o mahçup ifadeyi yüzünüze yapıştıran yine ben...

Gece gündüz demeden damarlarınızda dolanır dururum, gururunuzu ve mantığınızı silerim bir anda sonra “Mantığın bittiği yerde aşk başlar” gibi sözler uydurursunuz, bilmezsiniz ki hiç bitmez aslında. Aynı anda korku ve cesareti veririm size, dizleriniz bağını ben çözerim sonra “Seni seviyorum!” kelimesini düğümlerim dudaklarınıza büyük bir keyifle. Sizi bu tatlı oyuna dahil ederim habersizce, mızıkçılık yapıp bu oyundan çıkamazsınız çünkü asla çıkmak istemezsiniz.

Karmaşık bir duyguyum ben asla tarif edemediğiniz. Şiirler, mektuplar ve güzel sözleri size yazdıran da benim. Kırmızı bir gül olur bazen adım, elele tutuşmuş iki sevgilinin bakışıyım bazen. Size en aptal şeyleri yaptırtan benim; uykunuzu kaçıran ve geceyele gündüzü size karıştırtan da benim işte. Pişman değilim hiç!

Sizi kendinizle başbaşa bırakırım olmadık yerlerde, belki bir otobüs durağında, belki yatağınızda en sevdiğiniz müziği dinlerken. Okulda da bırakmam peşinizi, ne çabuk unuttunuz sıraların üzerine kazıdığınız sevgilinizin baş harfini ve çizdiğiniz o minicik kalp resimlerini, sımsıkı sarılıp izlediğiniz aşk filmlerini! Ben öyle bir şeyim ki sizi hem hayata bağlarım, hem hayattan soyutlarım. Ben yaralarım sizi “Ayrılık” adı altında ve yaralarinizi yine ben sararım “Yeni aşk” tadında. Hiç yaşamadığınız şeyler yaşatırım size... Sevgilinizle içtiğiniz bir bardak çayın şekeriyim, beraber gezdiğiniz sokaklarım dudaklarınız birleştiğinizde aşktır yine adım ama tutkuya dönüşürüm ansızın.

Size daha fazla anlatmayacağım kendimi, beni siz tanıyın. Benimle tanışmak için beklemeyin. Beni ararsanız sevgilinizin telefon rehberinde “Aşkım” adım, mesajlarda “Canım, sevdiceğim, herşeyim...” Aşık olmadım diyenlere inanmayın, er geç hepiniz adımı öğreneceksiniz. Adımı bildiğiniz ama umursamadığınız şeylerin önüne koyacaksınız, “Aşk filmi, aşk mektubu, aşk ikisiri, aşk acısı...” Durmayın şimdi “Seni seviyorum, sana aşığım işte” deyin binlerce kez. Utanmayın hiçbir şeyden, bırakın sürüklesin sizi rüzgarım, bırakın kendinizi sevdanın kollarına. Aşk benim adım aşk, merhaba işte ben geldim. Hoşgeldim, misafir değilim kalplerinizde kiracı hiç değil. Şimdi sadece adımı fısıldayın, çünkü ben geldim.

Hepinizin içinde sabırlı bir tohum gibi kendi kozamda saklı durdum, bir gün bir güneş parladı, bir yağmur düştü ve tohumken çatlayıp çiçekler açtığımı, ruhunuzda rengarenk bir agaç gibi rüzgarlarla dansettigimi gördünüz. Sonra rüzgarlarla dans eden çiçekler, manasız kaprisler, yanlış anlamalar ve çalmayan telefonlara dönüşür. İçiniz yanıp kavrulur, adıma lanetler okursunuz, beni öldürmek için çabalar durursunuz. Eksilirsiniz; bu acıdan kurtulabilmek için eksilmeye bile razı gelirsiniz su içemez, yemek yiyemezsiniz. Zamanla farklı tohumlar olduğunu görürsünüz ve sadece sevinç yada acının değil içinde her ikisinin de olduğunu görürsünüz. Ayıramazsınız bu ikisini aynı mavi rengi gökyüzünden ayıramadığınız gibi. Ama içinzdeki o aşk ve sevda isteği hiç bitmez ah siz yok musunuz siz yine bir yolunu bulup düşersiniz peşime, aşık olursunuz.

Aşk benim adım aşk, yüreklerinize geldim. Açın kapılarınızı, kırın gönlünüzdeki kilitleri, çünkü ben geldim. Hoşgeldim!"
Son düzenleyen Blue Blood; 27 Ocak 2006 00:52
red_sea - avatarı
red_sea
Ziyaretçi
4 Şubat 2006       Mesaj #7
red_sea - avatarı
Ziyaretçi
Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki,

Ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz.
Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında...
En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır
iç çekişmelerinizin müsebbibi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin
konusudur.
Göz yaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır.
Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak...
Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır.
Sınırsız ve nihayetsiz
"Ölmek var, dönmek yok"tur.
Lakin gün gelir anlarsınız
içten içe bir şeylerin kanadığını...
Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya...
Şurasından, burasından eleştirmeye koyulursunuz:
"Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa..."
Başkalarını örnek göstermeye,
"Bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız.
Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız.
Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz.
"Eskiden böyle miydi ya.." diye başlayan
sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı
açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından...
Böyle süremeyeceğini bilirsiniz.
Değişsin istersiniz.
O, sevgisizliğinize yorar bunu...
İhanete sayar.
Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür.
"Ya sev böyle ya da terk et" diye gürler...
Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya,
bir kabusa dönüşür birden...
Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size...
Hoyrattır, bakmaz yüzünüze...
Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkum eder.
Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden...
"İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz, dinletemezsiniz.
Ayrılırsanız yaşamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz.
İhanetten kırılmıştır kaleminiz
severek, terk edersiniz...
"Madem öyle..."nin çağı başlar ondan sonra...
Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir,
madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde "günah sizden gitmiştir".
Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz.
Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece...
Daha özgür olacağınız limanlara demirlerseniz bir süre...
Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni...
Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur.
Delikanlılar, elikanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır
çevresini...
Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye...
Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla...
"Bana ne... kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre...
Ama sonra...
Ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı
ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden...
Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız.
Kokusunu özlersiniz
türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh
rakı içmeyi...
Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız,
sular kulağına fısıldasın diye...
Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden...
Dönemezsiniz.
Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız.
Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz...
Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu,
hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu...
Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz.
Sürünür gidersiniz...
Son düzenleyen red_sea; 4 Şubat 2006 01:21
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Şubat 2006       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sen hiç Sevdin mi arkadaş?
o dayanılmaz duyguyu tattın mı
adını sayıklayarak uyudun mu yerlerde
ulaşamayacağın hayallere daldın mı...
peki hiç aşık oldun mu arkadaş
o duyguları paylaşabildin mi
adını onun karşısında sayıkladın mı hiç
hayallerine ulaştın mı...
zor şey be aşk arkadaş!
bazen uçarsın bulutlarda
bazen de sürünürsün
zamanı anlamazsın onunla yaşarken
yokken geçiremezsin..

aşk'a dikkat et arkadaş!
bir yara açar yüreğinde kapanmayan
kanar durur...kapatamazsın!
peki hiç Sevildin mi?
uyandın mı, rüyanda görürken
gözlerini açtığında karşında?
ellerini tutarak daldın mı hiç
Öperken titredi mi dudakların?
sarılırken ağladın mı
fısıldadın mı kulakların "Seni Seviyorum" diye
ya da haykırdın mı sokaklara..

aşk ne garip şey değil mi
kapılırsan akıntısına
durduramaz kimSe Seni
mavisine sürüklenirsin
Sevinirsin ama üzülürsün...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Şubat 2006       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Sonsuz Aşk

SEN GÜNEŞİN DOĞDUĞU YERDESİN
BEN BATTIĞI YERDE
KAVUŞAMAYIZ ARTIK BİZ BİRBİRİMİZE
ÇÜNKÜ SEN GÜNEŞİN DOĞDUĞU YERDE
BEN BATTIĞI YERDE...

KAVUŞTUĞUMUZ TEK NOKTA OLACAK
SEN GÜNEŞİN DOĞUŞUYLA
BEN BATIŞIYLA BULUŞACAĞIM...

GÖZÜNÜ İKİ ŞEY KAMAŞTIRACAK:
BİRİ GÜNEŞİN DOĞUŞU
DİĞERİ BENİM VUSLATIM OLACAK;

BENİ DE İKİ ŞEY KARARTACAK:
BİRİ GÜNEŞİN BATIŞIYLA DÜNYA NIN KARARMASI
DİĞERİ HASRETİNLE DÜNYA MIN KARARMASI
OLACAK...
İşte "SONSUZ AŞK" Bu Olacak...




Msn Heart Msn Heart Msn Heart

SONSUZ AŞK



Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?
Önce sizden başlayıp sonsuza giden
Dalga hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya
Dalga seven kıyı sevilendir
Dokunur parmaklarının ucuyla sevdigine dalga
ve doner hep geriye
Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya
Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca
İşte bende seni böyle severim yar

Ya bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeklerini?
Bilirler görünmeyeceklerini.....
Sevilmeyeceklerini......
Koklanmayacaklarını.......
Okşanmayacaklarını.......
Ama inatla açarlar aşkla.. sevgiyle.. özlemle..
Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasını
İşte bende seni böyle beklerim yar

Ya ipek böceğini bilir misin?
Onun kozasının içinde ördüğü o ipliğe olan aşkını
Bilir o ördüğü ipliğin kendisinin ölümü olacağını
Ama aşkına feda eder kendini
Öyle verir kendini yarenine korkusuzca
İste bende kendimi böyle veririm sana yar

Ya ağac ile meyvesinin aşkını bilir misin?
Meyvesini vermelidir ağac yeniden doğmak için
Öyle zorludur ki ayrılmaları
Verir meyvesini ağaç
Meyve tohum olur
Tohum kök olur
Ve yeniden doğar ağac kendi meyvesinden
İste bende böyle yar
Yok olmayı göze aldım tekrar sende doğmak için.
Son düzenleyen Blue Blood; 6 Şubat 2006 00:09
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Şubat 2006       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
aşk ordamısın ?
sesimi duyuyorda gelmiyormusun
şaka yapıyorsun herhalde
ama bir şaka bu kadar uzun sürmezki
yeter artık sıkıldım
ne olursun çık ortaya
gecelerim ıssız , sessiz
yokluğun inan çok zor
duvarlar dert ortağım artık
ama senin gibi dinlemiyor
anlamıyor beni, hiç teselli vermiyor
o çok soğuk...
ben senin sıcaklığını istiyorum
bir gelsen...
sana söz ağlamıycam artık

hem biliyomusun
sen varken hiç ağlamazdım ben
sadece...
sadece yıldızlar düşerdi gözlerimden...
Son düzenleyen Blue Blood; 27 Eylül 2006 19:17

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik