Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 215

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 554.744 Cevap: 2.787
The_RepLaCeMeNT - avatarı
The_RepLaCeMeNT
Ziyaretçi
31 Ocak 2008       Mesaj #2141
The_RepLaCeMeNT - avatarı
Ziyaretçi
Dalga ile kıyının aşkını bilir misin?
Öncesinden başlayıp, sonsuza giden dalga,
Sponsorlu Bağlantılar
Hep aşka kavuşma özlemiyle atılır kıyıya.
Dalga, seven - kıyı, sevilendir.
Dokunur parmaklarının ucuyla sevdiğine dalga
Ve döner hep geriye
Bilir kavuşamayacağını ama hep koşar kıyıya
Her bir dokunuşunda aşkına verir bedenini hesapsızca
İşte, ben de seni böyle severim yar.

Yar, bilir misin dağ başında açan uçurum çiçeklerini?
Bilirler görünmeyeceklerini...
Sevilmeyeceklerini...
Koklanmayacaklarını...
Okşanmayacaklarını...
Ama inatla açarlar aşkla, sevgiyle, özlemle.
Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasını
İşte, ben de seni böyle beklerim yar.
Yar, ipek böceğini bilir misin?
Onun kozasının içinde ördüğü o ipliğe olan aşkını
Bilir o, ördüğü ipliğin kendisinin ölümü olacağını
Ama aşkına feda eder kendini.
Öyle verir kendini yarenine korkusuzca
İşte, ben de kendimi böyle veririm sana yar.
Yar, ağaç ile meyvesinin aşkını bilir misin ?
Meyvesini vermelidir ağaç yeniden doğmak için
Öyle zorludur ki ayrılmaları
Verir meyvesini ağaç
meyve tohum olur, tohum kök olur
Ve yeniden doğar ağaç kendi meyvesinden
İşte bende böyle yar;
Yok olmayı göze aldım, tekrar sende doğmak icin..


Gassan Satar


jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
31 Ocak 2008       Mesaj #2142
jöly - avatarı
Ziyaretçi
Adınla Uyanmak

Sponsorlu Bağlantılar
Adınla uyanmak her bir sabah.
Ne gökyüzüne, ne de evrene.
Bakışların bu aldanışlığı.
Gözlerimi yalnızca gözlerinle paylaşmak.

Adınla uyanmak her bir sabah.
Ne güvercinlerin,ne de martıların.
Duyulanlar hep uzakta.
Sesimi yalnızca sesinle paylaşmak.

Toygun Akpak

miss_didem - avatarı
miss_didem
Ziyaretçi
31 Ocak 2008       Mesaj #2143
miss_didem - avatarı
Ziyaretçi
YÜREĞİM ÇİÇEKLENDİ

Gözlerimde
Ne yana baksam
Sarı,eflatun,yeşil
Ne yana baksam
Mavi,mor,pembe açar.
Tüm renkler gözlerimin
Tüm renkler bugün benim
Yüreğim çiçeklendi bugün biliyor musunu?
Yüreğim.

Karanfil,yasemin,papatya
Leylaklar,kırçiçekleri,sardunya
Açıyor içimde bir bir
Görmüyorsunuz
Yüreğim çiçeklendi diyorum
Anlamıyorsunuz
Anlamıyorsunuz ama
Umurumda değil.

Kıraç dağlar çtırdı çiçekleri
Nasıl haykırmak geliyor içimden
Mutluluğu bir bilseniz.
Bütün şarkıları size verim dağlar
Bütün şiirler gökyüzü sizin
Bugün çok güzelsiniz
Her bir toprağı,taşı öpmek
Bulutları okşamak istiyorum
Şükürler Tanrım sana
Verdiğin yürekle seviyorum...

Nevin KURULAR
WhiTtRicX - avatarı
WhiTtRicX
Ziyaretçi
31 Ocak 2008       Mesaj #2144
WhiTtRicX - avatarı
Ziyaretçi
893511full3choq2dh6
Kirletildi tüm değerler. Yapmacık baharlarla,suni lalezarlarla süslenmeye çalışılır oldu birliktelikler.

Bu kirliliklerden aşk ve sevgide nasibini aldı günümüzde. "Sevmek dokunmaktır" diye bir felsefe ya da daha doğrusu bir safsata koydular ortaya.

Böylece, yüreklerde değil bedenlerde gezinen şeyin adı sevgi oldu. Flört adı altında , özgürlük namına , iffet ayaklar altına alındı günümüzde.

Adeta bekarlara has bir değer olarak sunuldu adı aşk ve sevgi olan kutsal değer.

Evlilikler arasında ise eşler birbirlerine güzel sözlerle hitap etmeyi ayıp sayar oldular. Ya da,"yahu yaşımız başımız geçmiş artık" diyerek , aşkın ve sevgini gün olup sönmesi gereken bir olgu olduğuna inandırdılar kendilerini.

Nişanlılık dönemi ya da evlilikler , denemek için yapılır oldu. "Yüretemez isek ayrılırız" diyerek , adeta ayrılmak için evlenilir oldu.

Gerçek aşkın ve sevginin var olduğu yuvalarda hiç ayrılık olur mu? Ya da aşktan ve sevgiden kaynaklananhuzursuzluk olur mu hiç?

Canım... Cananım... Bitanem... Gibi sevgi ifadelerine ne kadar samimi davranıyoruz acaba? İnsan "Canım" dediği, benliğinden bir parça gördüğü, "Canımı candan öte can bil..." "Ruhum ruhuna,gönlüm gönlüne,yüreğim yüreğine dayanak..." "Kanın biterse kanım, kanım biterse gözyaşlarım var unutma" dediği sevgilisi ya da aşkını nasıl kırar,nasıl üzer.

Söylemlerde samimiyet olsa , sevgililerin kalpleri kırılır mı hiç?

O sevgi fısıltıları , dilden değilde yürekten kopup gelse , acılar ve çaresizlikler içinde kıvranır mı sevgili ?

Bu derece yoğun olan bir sevgi , yürekte her geçen gün çoğalması gerekirken , sönüp gider mi ?

Ve aşkın ayrılmaz parçası olan kıskançlıklar , yuva yıkmak yerine aşkı daha da alevlendirmesi gerekmez mi ?

Yoksa kıskançlıklar da mı yapaylaştı dersiniz ?

Hayatının her sahnesini örnek almak zorunda olduğumuz Resulümüzün eşlerine olan sevgisinden haberdar mıyız ?

Bu gün tüm edebiyatçıları susturacak , tüm sözde aşıkları kıskandıracak Resulümüz , eşleriyle şakalaşır ve onları sevdiklerini,nasıl bir aşk ile bağlandıklarını söylemekten hiç çekinmezdi.

Aşkı sadece yüreğinde yaşatmaz dillendirirdi kimi zaman.

Hz.Aişe , kendisini tanıtırken , önce babasının ismiyle, "Ebubekir kızı Aişe" diyor ve ekliyordu; "Ben Allah'ın Sevgilisinin Sevgilisiyim." O Resulün sevgilisiydi.

Bunu bilmesine rağmen sormadan edemezdi. "Ey Allah'ın Resulü, beni seviyor musun? " Allah Resulü bu ne biçim soru demiyor , sevmesem burda ne işim var demiyor.

Cevap veriyor; "Evet Ya Aişe, tabi seviyorum!" Bununla yetinmiyor Hz.Aişe validemiz , dahasını da merak ediyor , acaba nasıl seviyordu?

Hemen soruyor; "Beni nasıl seviyorsun?" Peygamberimiz sevgi tanımlamasını yapıyor sevgili eşine.

İçten,samimi ve hayran kalınan bir ifadeyle; "Kördüğüm gibi..." Sevgiye bakın , aşka bakın.

Açılmayan , çözülmeyen , kördüğüm gibi sevgi. Hz.Aişe aldığı bu cevap karşısında çok memnun kalmıştı.

Ve her zaman da aldığı cevap kendisini daha da mutlu edeceğinden sık sık sorardı; "Ey Allah'ın Resulü Kördüğüm ne alemde ? " O Yüce Resul, her defasında , Hz.Aişe'yi memnun eden cevabını veriyordu; "İlk günkü gibi..."

O sevgi örneği Yüce Resul , beraber yemek yerken ilk önce Hz.Aişe'nin yemesini isterdi ve birşey içilecekse , önce Hz.Aişe'ye içirirdi , sonra kendisi içerdi.

İçerken de , Hz.Aişe'nin içtiği yerden içmeye dikkat ederdi.

Bir et yemeği yeniyorsa mutlaka Hz.Aişe'nin elindeki parçayı alır, onun ısırdığı yerden kendisi de ısırırdı.

Resulümüzden eşlerine karşı davranış , aşk ve sevgi hususunda alacağımız daha nice nice örnekler vardır.

Devam edelim. Bir sahabe , Amr b.As soruyor; "Ya Resulallah! Halkın sana en sevgilisi kimdir?" cevap geliyor; " Aişe..." Yani eşi... Yani sevgilinin Sevgilisi...

O Resul ki birlikte sefere çıktıklarında, Hz.Aişe , kolyesini kaybetmişti.

Peygamberimizde kolyeyi aramaya başladı ve kolye bulunmadan ordan ayrılmak istemedi.

Susuz kalmalarına , gece yarısı olmasına rağmen gitmedi Allah'ın Resulü. Ve öylece dizinde sabahladı. Hz.Aişe , kaybolan kolyesini , kaldırdığı devesinin altında bulmuştu.

Kızmadı , darılmadı sevgilisine
Peygamber. O Yüce Resul, "Çocuklarımın anası dediği" , "Evimin hanımı" dediği Sevgili eşlerinden Hz.Hatice validemizin vefatına o kadar üzülmüştü ki , iki büklüm olmuştu.

O yılın adını da koydu. "Hüzün yılı!" Var mı başka bir örneği dersiniz ? Eşinin ölüm yılını "Hüzün yılı" olarak adlandıran başka bir sevgili var mı ?
WhiTtRicX - avatarı
WhiTtRicX
Ziyaretçi
31 Ocak 2008       Mesaj #2145
WhiTtRicX - avatarı
Ziyaretçi
Kahraman Tazeoğlu - Unutulmuş Yaralarıma Tuzdur Adın

Unutulmuş Yaralarıma Tuzdur Adın..
Kavgadır Kalbimin Gözündeki Fer....
Bir Devrimin Eskimiş Yüzüyüm... Derinimde Puslu İhtilaller
Yanmış Süt Kokulu Sabahların Eşiğinde Bekleyen Gece!
Bana Göz Kırpıyor Kalabalık Yalnızlığım Şimdi Arsızca... Fütursuzca
Kimi Nerde Arayacağımı Sordum Mavi Gözlü Hüzne
Dedi “Geç! Aşkı Geç!...”
Geçemedim....

Yedi Geceyi Geçtim. Yedi Güvercin Vurdum. Yedi Yıldız Biçtim. Yedi Nehir İçtim. Yedi Dağ Ezdim. Yedi Yemin Verdim. Yedi Gül Derdim. Ve Yedi Kez Titredim Bakışlarının Sırtında.
Bir Eren Geçiverdi İçimden O Vakit. Dedim “Kimi, Nerde Arayayım?!”
Dedi “Vur! Aşkı Vur!..”
Vuramadım...


Bir Tutam Hayat Buldum. Kokmuştu. Çekilmişti Bütün Suları. Unutulmuştu Bütün Sözler.
Ve Sanki Görmek İçin Kapanmıştı Gözlerin Ayağına Ölüm. Ölüm Kör Müydü?
Bir Cebinde Birikmiş Kan Buldum Kullanılmış Hayatın. Alıp Bağrıma Bastım. Sonra Biraz Daha Yokladım Ve Bir And Buldum Sol Dikişte. Dedim” Kimi, Nerde Arayayım?!”
Dedi “Sök! Aşkı Sök!..”
Sökemedim...

Bir Şiir Yazdım Kalbine. İçinde Kalbin Hiç Geçmedi. Bir Çığlık Çığırdım Utancın Yüzüne. Karanlık Çatladı. Kalbin Issızlığına Yağmur Gibi Düşürdüm Şimşekleri. Ve Gözlerime Çark Ettim Karabasanları. Bir Elimi Sana Verdim Ötekini Aramadım Bile. Bir Yangın Geçiverdi Yamacımdan. Dedim “ Kimi, Nerde Arayayım?!..”
Dedi “ Kır! Aşkı Kır!..”
Kıramadım...


Eşkıya Bir Kahır Biçti Ömrümü
Sonrasında Canhıraş Kavgalar..Küskün Ölümler...
Aynı Yollardan Geçtim..Farklı Sehpalarda İdam Edildim
Ve Unutmanın En Deli Yükünü Taşıdım Ben, Sözlerinin ***** Yüzünde!!!
Yalanın Ve İhanetin İnsafsızlığı Bendeydi...
Benden Soruldu Uykusuzluğun Yük Olduğu Gecelerin Hesabı!
Aşkı Geçemedim, Vuramadım, Sökemedim, Kıramadım!!!
Kendime Kaldım... Kendimi Topladım. Tuttum Elimden. Bağladım Gözlerimi
“Aşk!” Dedim Attım İçime Seni...
Sonrası Kimsenin Kalbini Meşgul Etmeyecek Kadar Basit:
İçimde Bir Sen Aşk İçinde...
İçimde Bir Ben Bir Sen İçinde
İçimde Bir Biz Bin Hiç İçinde...


Sırrın Kalemine Perde İndirdim
Ve Ben Bir Kez Daha Ye-Nil-Dim..!
miss_didem - avatarı
miss_didem
Ziyaretçi
31 Ocak 2008       Mesaj #2146
miss_didem - avatarı
Ziyaretçi
VAZGEÇMEZ

Nereye gider bu yolun sonu,
Serseri bir aşığım,
Sona yaklaşırken kalbinde,
Bu sondan kaçıştayım...
Özenir miyim sanıyorsun ayrılığın nefesine,
Yalınayak kaldım,
Sensiz boşluktayım!...
Ayaklarımda sanki,
Prangalar var!
Yanaklarım ıslak,gözlerim görmez,
Sensiz çığ gibi geliyor korkular,
Bu gönül sana müebbetten asla vazgeçmez..
Zeynep ORCANEL
WhiTtRicX - avatarı
WhiTtRicX
Ziyaretçi
31 Ocak 2008       Mesaj #2147
WhiTtRicX - avatarı
Ziyaretçi
İlk kar saçlarında tutunca kanayan bütün yanların delirmeye başlıyor. Ve biz deniz çocukları, bir martının gözlerinde uyanıyoruz.
Yurduna tutamayan yurtsuzlar korosu, çok sesli bir şarkıyı dinletiyor kente ama ve sağırlar sadece kendini duyuyor. Bildiğim bütün şarkıların acemisi olarak ölüyorum.
Ödünç aldığımız külleri, ateş ödedik biz hep. Yaşadıkça kirleniyoruz oysa...
Kimliğini şehre dönünce unutursun derler. Ne zaman kimliğimi sorsalar, çıkarıp resmini gösteriyorum. Sense kimliksiz bir şehirde yalancı coğrafyalara saklatıyorsun kendini,
jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
1 Şubat 2008       Mesaj #2148
jöly - avatarı
Ziyaretçi
Aşka Bahar Yetmez

kırlarda uçtuğumuz o ilk mevsim
dalgalanan yeşil otlar, ekinler
rüzgâr kaçırıyor seni
ardından koşan kelebeğim
kaç gün ki şu küçük ömrüm
anlıyorum
aşka bahar yetmez

leylaklar öyle usul öyle deli mor
kuytu bahçelerimde yine
bir şarkı fışkırıyor pencerelerden
bir perde benim için aralanıyor
içimdeki küheylan kişnese de adımlarım ürkek
yürüdüğüm yolları dal basmış
oysa biliyorum
aşka bahar yetmez

bülbüller çağırıyor çiyli şafağı
usulca öpüyor gökyüzünü
toprağın nemli dudağı
tomurcuk açımı gülümsüyoruz
bütün güller yediveren olsa da
usulca solduklarını görüyorum
aşka bahar yetmez

ben bir delice şahanım
uçsam, kanatlarım pervane
dönerim bulutların arasında
güneşin kamaştığı yerde
keskindir, aldanmaz gözlerim
uzaktan seçerim yalnızları
yüreğin çoraksa boşuna bekleme
yeşilime koş, karış bana
aşka bahar yetmez

o ırmak kiminle konuşur
eski sevdaların yatağında
uyurken büyük uykusunu
kim dağıtır bulutlarını
kim siler gözlerinin pusunu
can usuldan akan o sudur
bulur bir gün okyanusunu
aşka bahar yetmez

gecikmiş yolcular adına
yana yana geliyorum
tut elimden çek beni
içimin kuytularında açan o çiçek
o çiçek, öldürecek beni
son bir yağmur yağsa da
baharımız uzasa da
güz yelleri kavurur tomurcukları
aşka bahar yetmez

Hüseyin Yurttaş
miss_didem - avatarı
miss_didem
Ziyaretçi
1 Şubat 2008       Mesaj #2149
miss_didem - avatarı
Ziyaretçi
VAZGEÇİLMEZİMDİN

Yakınlaştıkça kaybolan
bir kente dönüşürdün
Keşfedilmezim olurdun
içinde yolculuk etsem de...
Günahkar mevsimimdin...
Hiç umut yoktu sende
o yüzden vazgeçilmezdin,
vazgeçilmezimdin...
Cezmi ERSÖZ
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
2 Şubat 2008       Mesaj #2150
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
KIRMIZI DUDAKLI AŞK

Çünkü ben oluyorum
Karımın saçlarını çalıyorum
Serçeli bir akşam oluyor
Bana şaşan bir başka ben'e varıyorum
Bir anda ölüm olmak var bu işde
Özgürlüğe gidiyorum belki daha da ötelere
Siz bilmiyorsunuz bilmeyi istemiyorsunuz kapanan Asya'dır

Asya geliyor atlara yüklenmiş kapalı
Karımın saçlarını Ayın öte yüzüne takıyorum
Olmak var
Olmuyor işte
Oysa bu olmak var
Siz bilmiyorsunuz
Bu sıcak bir kez de Roma çağlarında göründüydü Anadolu'da
Sevme çağı ölüyorken bir ara

Bir yarım olmak var ya
Bir insanın oluşuna yarım
Sevmenin yarımı olmak
Bilim çağına giriyorum elimde bir demet kırmızı gül

Sonra onlar geliyorlar duvarlara dönük
Dönük olmayı seviyorlar
Bütün çağrılara
Duvar gibi bakıyorlar
Serçeli bir gökyüzüne

Gitmiş de gidene
İkiyiz diye korkma
Genç kızların gizli yerleri gibi
İstekli korkak
Çoğalmak elimizde

Herkes bitişin kıyısında
Yüreğimle miğdem arasında bir şeyler dönüyor
Nice serçeli duygulardan sonra
İkiyiz diye korkma
Dilediğimiz kadar çoğalmak elimizde

Dağlara
Dağlara
Dağlara çıkalım gel.


Nevzat Ustun

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik