Sonsuz Aşk - Sayfa 272

kendine yağan bir yağmursun benim içimde.
uzun soğukları damla damla kırarsın

Sponsorlu Bağlantılar

ve yüzümde izler bırakarak
yaşanılır kılarsın bu kenti.

geçtiğini varsayarım sokaklarımdan
ya da g e ç t i ğ i m i z i...
geçerken kendimizden ve
geldiğimizde kendimize;
bozuk bir şüphenin verilmeyen öğüdün
bedelli bir ihanetin
deliksiz gergefinde
bir geçmişi un-ufak edip
birbirimizden geçmişiz.

birbirimize söylenecek
analizsiz bir şarkı boyu
susuşlar kaldı yalnızca.
onları da sustuk mu?

geceyi düş dışında yaşamak
birbirine ölenlerin sevdasını küçümsemek
büyümeyi acı çekmekle orantılamak
aşkın saadetini sonsuzluğunda aramak
ve dönüp baktığımızda ileriye
ikimizi
yine
aynı
yerde bulmak...


"sen beni hep seveceksin!"


belki aldattığımız olacak birbirimizi
sigaraaltı niyetiyle öncemize aldıklarımız
aldattırdığımız biz
on'u geçmeyen yüzlerin birincisi olacağın günlerim
senin bana bağırışların ve soruların
benim sana dürüstlüğüm ve cevaplarım
bizi
bir
adım
ileriye
götürmeyecek...


her kentte biraz daha kavuşan her kentte daha çok ayrılan onca yanmanın ardından aşkın ölümcül sonsuzluğuna kül soğukluğunda ulaşan Aslı ve Kerem'in çağ ruhları mıyız?
yoksa biz de unuturduk!
çoktan unutulurduk!
başka aşklarla tamamlardık eksiklerimizi
başka aşklara bırakırdık büyütülmeyi...

"şimdi" diye başlayan bir cümlenin devrik özneleriyiz.
birbirimizin üstüne devrildik
bunca mesafede.
bunca mesafede
bunca yol katettik ya
ölmeyiz artık içimizde...

Sen ki;




Ah be kuzum
Narına yandığım
Yüreğine tutuklandığım
Gözyaşında ıslandığım
Her durağın sonu mahşer olsa da
Hangi yol, hangi yordam hapsedebilir
Vuslata meftun kollarımızı
Hangi ihtimal durdurabilir
Pür telaş adımlarımızı
Hangi musiki kandırabilir
Son zili bekleyen kulağımızı
Ve hangi el dudurabilir ki yazdığımızı
Ki; Sen şiirin ta kendisisin…

Ah be masalımın büyüsü
Gidip bulduğum
Dönüp durduğum
Gözlerinde doğduğum
Bil ki gelen yaz yağmurudur
İğdelerin can suyudur gelen
Elbet saatler can çekişecek kolumuzda
Elbet takvimler de kahrından ölecek
Bitecek bu kem zamanlar
Ve yollar -boynun gibi- incelecek
Zümrüt bir kez daha ölümsüzleşecek yakutun gerdanında
Ki; Sen aşkın ta kendisisin…

AşKINA TuTSAK....






dokunmaksa aşk
ellerim hiç değmedi tenine

yanmaksa aşk bir bakışa
ateşin gözlerimi yakmadı

nefes almaksa aşk buselerde
dudağım buseni hissetmedi

ıslanmaksa aşk terinde
bedenim tuzuna yabancı

sen olmaksa aşk...
ben bildiğim bedende
hissettiğim buselerde
ıslandığım tende yoğruldum

25/03/10

önceleri sevgi ,aşkla saklandı gözlerden..
sadece tutku idi ,nefes almak gibi bir şey..
ne yana dönsen ,"o" çıkacakmış gibi karşına ,kalbinin ağzında atması

bir süre daha geçti ; varlığı olmadan olamayacağını anladın.
hayatını hep onunla planladın.bir adım atarken ,iki kere düşündün.
gülerken ,iki kişilik güldün.
önce canan , sonra can demeye başladın.

Aşk aşksa






Aşk öyle dudaktan kalbe yol bulmaz
Aşka dudaktan yol olmaz
Aşktan kor varsa sinende
Haktan başkasına sine kul olmaz

Aşkta ışk vardır
Aşıklara mekan dardır
Her dem zemheri
Hayatı ahu zardır

Aşkın elinden içenler şerbeti
Vuslata çevirirler gurbeti
Ki Kaf dağında
Hakka uyanmış bir bahardır


Aşk aşksa aşk aşktır
Aşkın tahtı gönül denen köşktür
Aşk ki kuyunun dibinden
Mısıra sultan olmak kadardır

11.11.2008

Ey Sevgili; Sana!



Ürkek bir ceylanın hislerindesin şimdi,
dağ gibi sıralanmış dertlerin,baksana.
Sardım sandığın yaran kanıyor hala,
feryadın yükseliyor taa arşa,duysana.
Adım adım acıya çıkıyor tüm yolların,
derinlerden çağırıyor bir ses,koşsana.
Yüreğin mahkum kalmış belkilere hala,
bilki hüsran sonu bu filmin,anlasana.

Gözlerindir pusulası düşlerinin bilirim,
hani dili vardı kirpiklerinin,susmasana.
Dile gelsin aslı astarı tüm sözlerinin,
açılmış kolları sevdanın,durmasana.
Küsmesin sakın içindeki haylaz çocuk,
iki kolundan tutmuş hayat,kurtulsana.
Birer birer soluyor tüm çiçeklerin,
hüzne boyun eğdin yine,ağlamasana.

Kaç mezar kazılıdır ki yüreğinde,
kaç masum ölüme yer var,saysana.
Sarılmışsın dörtbir yanından duygularına,
acıya ayrılık yanından birde sen vursana.
İlk defa böylesi güçlü ellerin,
ilk defa bırakmamacasına,hadi tutsana.
En başından buyana ellerinde bu sevda,
balıkçı düğümü at,beni sımsıkı bağlasana.

Yıldızları eksilmiş gökyüzünün,
gülücüklerin saçılmış etrafa,toplasana.
Sen ki can verensin kuruyan bir fidana,
yağmur ol birkez daha,yağsana.
Yaşamak,yarı ıslak yarı kuraktır zaten,
çaylak bir rüzgarda kurulan,mevsime sarılsana.
Yanağını okşasın bir martı sessizliği,
veda ederken tüm yolculuğa,el sallasana.

Gitmez dediklerin bile birgün gider,
son birkez daha şöyle bağırsana.
Zaman tükeniyor bir göz aralığında,
kimi bıraktıysan ardında,'seviyorum' de kalsana.
Zemheri bir karanlık bekliyor şimdi uzakta,
hadi konuşsun gözlerin,yaklaşsana.
Unut artık olan biten ne varsa,
çıkar üzerinden esaret imzalı gömleğini,atsana.

Yetmedi mi bir hiç uğruna akan gözyaşların,
kaç git,bir kaşık suda boğulmasana.
Titriyor şimdi için yazın tam ortasında,
sarıl düşlerine yinede,umudunu bırakmasana.
En deli uçuruma bakıyorsun şimdi,
bir dalı sen olmuşsun hayatın,kırılmasana.
Bir bakmışsın kardelenler açmış ufuklara,
güneş ayaza meydan okumuş,yansana.

Kimbilir,belki sen doğacaksın gün gibi yarına,
belkide bir tomurcuksun hala,anlasana.
Bilki ellerinde büyüyor bir kelebek hala,
sadece sev onu,yüreğinle bir ömür yaşatsana...


Mustafa Temel

Bunun Adı Aşk




Al benide yanına yanı başına
Ellerin ellerimde gözlerin gözlerimde
Sıcacık çayımızı yudumlarken
Dalıp gidelim bizi bekleyen düşlerimize

Ne olur birtanem ne olur
Hayal olmasın düş olmasın
Dilimizde bir dua olarak kalmasın
Gelecek olsun var olsun ümit olsun

Seninleyken geçen zaman
Saniyeler duruyor dakikalar duruyor
Sadece sen ben sevgimiz var oluyor
Hayat sanki seninle can buluyor

Bunun adı aşk
Bunun adı sevgi
Bunun adı mutluluk
Ve bunun adı sensin birtanem

gözlerki birer parcasıdır senden ilahin
gözlerki senin en katı zulmun ve silahın
vur sanli silahinla gonul mulku duzelsin
sen vuruyorkende olduruyorkende guzelsin