Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 62

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 555.266 Cevap: 2.787
nazlisu - avatarı
nazlisu
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #611
nazlisu - avatarı
Ziyaretçi
Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
Uzun bir hastalık gibi
Sponsorlu Bağlantılar
Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
Bitti.

Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da

Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi
Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır
İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım
Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim
Belki bir yağmur yağar akşama doğru
Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım

Aşk da bitti diyordu ya bir şair
Aşk bitti işte tam da öyle
Ahmet Telli
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #612
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
102420love

Sponsorlu Bağlantılar
nazlisu - avatarı
nazlisu
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #613
nazlisu - avatarı
Ziyaretçi
Baktım ki gökyüzü baştan başa bulut
Unut diyor o güzel günleri unut
Baktım ki deniz her dalgasıyla düşman
Kuşlar av peşinde balıklar pusuda
Çok gerilerde kalmış cıktığım liman
Yok görünürde sığınacak bir ada

Baktım ki o musibet gün gelip çatmış
Yolcusunda tayfasında şafak atmış
Ne yelken kar eder ne kürek ne istim
Dayandım aşk ile yürüttüm gemiyi
Aşk ile koskoca dağları düz ettim
Avladım sonunda o civan kekliği
Cahit Sıtkı Tarancı
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #614
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Halâ Umutlu Yüreğim

Her günüm bir umuttu,
İsminin anılışı ansızın,
Ve her kapı çalınışı, her telefon sesi...
Cıvıltısı kuşların,
Ve bakışları çocukların
Halâ umutlu yüreğim...

Paramparça da olsa kalbim
Kokmasa da bardağımdaki gül
Yanmasa da masamdaki mum
Konuşamasa da şu dilim,
Halâ umutlu yüreğim...

Gözlerimden aksa da yaşım
Eğilse de her an başım
Solsa da yüzüm ve gözüm
Bir bir geçse de zaman...
Öylece baksam da ardından
Halâ umutlu yüreğim...

Ağlatsa da gelmeyişin,
Bir türlü sevmeyişin,
Durma git deyişin,
Halâ umutlu yüreğim...

Koysalar da adımı mecnun,
Kes deseler de umudun,
Bilsem de gelmeyeceğini,
Beni sevmeyeceğini...
Ben halâ umutluyum...
nazlisu - avatarı
nazlisu
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #615
nazlisu - avatarı
Ziyaretçi
Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz. Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında...

En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişlerinizin sebebi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur.

Göz yaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak...

Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz; "Ölmek var, dönmek yok"tur.

Lakin gün gelir anlarsınız içten içe bir şeyin kanadığını...

Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya... Şurasından burasından eleştirmeye koyulursunuz: "Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa..."

Başkalarını örnek göstermeye, "Bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız.

Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. "Eskiden böyle miydi ya..." diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirilerin kapısı; açıldıkça bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından.

Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz.

O, sevgisizliğinize yorar bunu. İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür.

"Ya sev böyle ya da terk et" diye gürler...

Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya,bir kabusa dönüşür birden... Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size... Hoyrattır, bakmaz yüzünüze...

Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar, mahkum eder.

Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden...

"İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz, dinletemezsiniz. Ayrılırsanız yaşayamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz.

İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz...

"Madem öyle"nin çağı başlar ondan sonra...

Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde günah sizden gitmiştir.

Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz. Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece...

Daha özgür olacağınız limanlara demirlersiniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni. Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini...

Gurur duyar onlarla, koynunda besler gözünü oysunlar diye...

Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla... "Bana ne... Kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre. Ama sonra... Ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da bir kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden...

Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz, türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi...

Karşı nehrin kıyısından hasret şiirler haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye...

Dönüp "Seni hâlâ seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden... Dönemezsiniz. Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız.

Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz... Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu...

Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz.

Sürünür gidersiniz.
Can Dündar
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #616
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Hangi Ayrılık

Hangi gün karar verdin,
Küt diye çekip gitmeye?
Hangi lafım dokundu sana,
Böyle inceden inceye?

Hangi otobüs söyle,
Hangi uçak, hangi tren;
Seni benden götüren,
Beni bir kuş gibi öttüren?

Hangi kırılası eller dolanır şimdi,
Kırılası belinde?
Hangi rüzgar şarkı söyler,
O ay tanrıçası teninde?

Hangi çirkin gerçek uğruna,
Tükettin güzel ütopyamızı?
Hangi boşboğazlara deşifre ettin,
En mahrem sırlarımızı?

Hangi cama kafa atsam;
Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam?
Hangi meyhanede dellenip,
Hangi masaları dağıtsam?

Ben de bu sersem başımı,
Karakolun duvarına vursam!
Kendimi caddeye atıp,
Arabaların altına savursam!.

Hangi tercih beni,
En hızlı şekilde öldürür?
Hangi şekil öldürmez de
Ömür boyu süründürür?

Kayıp ilanı mı versem,
Şehir şehir dolanmak yerine?
Ödül mü koysam, ölü veya diri,
Seni bulup getirene?

Hangi ayrılık var ki,
Böyle diş ağrısı gibi, durmadan zonklasın?
Hangi cam kesiği var ki
Böyle musluk gibi, içime damlasın?

Hiç sanmam, hasta kalbim,
Bunu bir süre daha kaldıramaz..
Feriştah olsa, böyle
Eli-kolu bağlı, bekleyip duramaz!..

Hangi mübarek dua,
Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye?
Hangi aptal mazeret ikna eder,
Ateşimi söndürmeye?

Olur mu be, olur mu?
Bu da benim gibi adama yapılır mı?
Aşk dediğin mendil mi;
Buruşturup bir kenara atılır mı?

Vefa bu kadar basit mi?
Alınır mı, satılır mı?

Hangi hırsız çaldı
Seni yırtık cebimden?
Hangi pense kopardı,
Bizi birbirimizden?

Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini?
Hangi çöpçü süpürdü,
Yerden bütün izini?

Hangi yaldızlı otel,
Çarşaf serip barındırdı?
Hangi süslü manzara,
Seni kolayca kandırdı?

Hangi şarlatan imaj,
Böyle çabuk ilgini çekti?
Hangi pembe vaatler,
O saf kalbini cezbetti?

Dağ gibi adamı eze-eze,
Hangi anası tipli parlak çömeze
Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze?

Hangi yamyamlara yedirdin,
O masum rüyamızı?
Hangi mahluklar çiğnedi,
El değmemiş sevdamızı?

Hangi bıçak keser şimdi,
Benim biriken hıncımı?
Hangi mermi dağıtır,
İnsanlara olan inancımı?

Hangi bekçi,
Hangi polis artık zapteder beni?
Ve hangi su bağışlatır,
Hangi musalla temizler seni?

Hangi sevgili var ki
Senin kadar duyarsız ve kalpsiz?
Ve hangi sevgili var ki
Benim kadar çaresiz?

Hangi ayrılık var ki
Böyle kanasın ve böyle acısın?
Ve hangi taşyürek var ki
Benim kadar ağlasın?
nazlisu - avatarı
nazlisu
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #617
nazlisu - avatarı
Ziyaretçi
Karanlikta duruyorum aşk vurmasin yüzüme
dokunmasin kimse bana
kimse ulaşamasin artik tenimin incinen yerlerine...
uyanmasin bir daha etimdeki yarali hayvan
zamanin siyah deltasinda çürümek istiyorum
biliyorum artik kimse yok kimsesizligime...

biliyorum aşka kimse yok
aşkin karanlik metali soguyor yüregimin derinliklerinde...
aşklarim, arkadaşlarim, dostlarim
dagilip gitti herkes
içimi sizlatacak kimse kalmadi içimde...
Murathan Mungan
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #618
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Baharda Ayrılık

Hava güzel,çiçekler güzel
Herkes şen,gülüp oynuyor
Ölmek için..
Yanlış zaman seçtin,
Ey !.. ümidim.
nazlisu - avatarı
nazlisu
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #619
nazlisu - avatarı
Ziyaretçi
Aşkınla senin bunca gönül etmede nale...
Uğrunda akan gözyaşımız oldu şelale.
Onmaz kara sevdamızı kan söndürecektir...

O füsunkar ve güzel gözleri her kalbi deşen
Öyle bir nazlı kızın aşkına düştüm ben ki...

Ey bir eşi bulunmaz fedakar,mert arkadaş!
Kıskandırdın bizi sen,bak ölümün ne kadar şanlı!

Arkadaşımızın mert ve şan dolu göğsünde
Şehitliğin nişanı kızıl bir gül açıldı....
Hüseyin Nihal Atsız
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #620
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Bazen sözler yetmez anlatmaya
Akıl ermez olanlara
Anlam verilmez yalancı aşklara
Boşver gülüm hayatını yaşa!

Ne anlıyorsun aşk deyince?
Eğlenmek, gezip tozmak mı sadece?
Bir yürekte kaç sevgi olur sence?
Hayatında ki kişilerin çokluğu ne öyleyse?

Dedim ya; hayatını yaşa
Aşkın anlamını öğren, öyle gel bana
Büyü de gel çocuksun daha
Aşk yaşta değil, yürekte başlar unutma!

Aşık olanın kocamandır yüreği
Sevdiğinin gözleriyle görür çevreyi
Önemli değildir kimin ne dediği
Uydurma; seninki aşk değil ki...

Bana gelmiş, 'aşığım' diyorsun
Hala bahaneler bulmaya devam ediyorsun
Kuralları, insanları geçemiyorsun
Yeter bu kadar, sana uğurlar olsun...

(01.10.2006)
Hatice Ay

Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik