Arama

Sonsuz Aşk - Sayfa 159

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 506.384 Cevap: 2.787
HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
8 Haziran 2007       Mesaj #1581
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY
Aşk Ve ÖlÜm

Sponsorlu Bağlantılar
Not : Bu Yazdıgım Hikaye Yaşanmış Bir Hikayedir...


RüyaLarPrensi....
HyPoCenter Break Dance Grup



Aşk Ve Ölüm...!

9.SINIF

Şuan dersteyiz.yanımda dünya tatlısı bir kız oturuyor.Yüzüne bakmaya kıyamıyorum.onu ne kadar çok sevdiğimi bilmiyor.o benim en yakın arkadaşım. beni sadece arkadaşı olarak görüyor.nedenini bilmiyorum ama kendimden çok utanıyorum...



10.SINIF

Evdeydim arayıp erkek arkadaşıyla tartıştığını ve bana ihtiyacı olduğunu söyledi.sonra bize geldi.bana sıkı sıkı sarılıp ağladı.Şuan dizimde uyuyor.saçlarını okşayıp ogül yüzünü doya doya seyrettim.ben onu o kadar çok severken o beni sadecearkadaşı olarak görüyor.nedenini bilmiyorum ama kendimden çok utanıyorum...




11.SINIF MEZUNİYET BALOSu

Onunla çocukluktan beri arkadaşız.8. sınıftayken birbirimize söz vermiştik lise sonda mezuniyet balosuna gidecek eşimiz olmazsa beraber gidecektik.beni aradı ve erkek arkadaşının hastalanıp gelemeyeceğini söyledi ve beraber gidebilir miyiz diye sordu. kabul etttimonu evinden aldım.balodaki en güzel kız oydu.bembeyaz elbisesiyle tıpkı bir melek gibiydi..gece boyu dans ettik.kollarımdayken hep aynı şeyi düşündüm onu çok seviyordum .gece sonunda onu evine bıraktım.beni yanağımdan öpüp en iyi arkadaşı olduğumu söyledi.onu gerçekten çok seviyorum.ama o beni arkadaşı olarak görüyor.ona onu sevdiğimi nasıl söylerim. nedenini bilmiyorum ama kenmdimden çok utanıyorum...



Aradan yıllar geçti.. şimdi o canımdan çok sevdiğim meleğimi toprağa veriyorum. özel eşyalarının arasından kara kaplı bir defter çıkmış bana verdiler.okuyup okumamakta kararsızdım.açtım. bu bir günlüktü ve bir sayfasında şöyle yazıyordu...




''Şuan dersteyiz ve yanımda dünya yakışıklısı bir çocuk oturuyor.yüzüne bakmaya doyamıyorum.onu ne kadar çok sevdiğimi bilmiyor.beni arkadaşı olarak görüyor.erkek arkadaşım olduğu yalanını söyleyerek ve sürekli onunla ilgili yalanlar uydurarak yanında olabiliyorum.onu canımdan çok seviyorum.bana bir kerecik SENİ SEVİYORUM deseydi dünyalar benim olurdu...''




Ben bu satırları okurken meleğimi çoktan gömdüler.hıçkırıklarımı tutamıyorumgözümü mezarından alamıyorum.merak etme biriciğim ben de ben de seni çok seviyorum....

Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
8 Haziran 2007       Mesaj #1582
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Aşk Vardır
boğulursun bazen
Sponsorlu Bağlantılar
aldığın her nefesten,
bir gece kaplar içini
gündüzü olmayan,
kör olursun birden
ölüm karanlığında bir melek gibi
onun yüzü vardır gördüğün
yalnız onu duyar,hisseder,tadarsın.
yaşlı anılarla dolar gözlerin
bir bir akmaya başlar,
kimi zaman huysuz bir mavide
bir başağın sarısında;
canlanır akmaya başlar zaman..

aşk yoktur!.......

çiçekler renklenir
aydınlık olur gözlerin
ılk bir bir rüzgar yüzünü okşar
renkleri seçmeye başlarsın
içinden çocuk sesleri çalınır kulağına
koşup içine onlarla birlikte
yarım bıraktığın yerden
yaşamaya başlarsın...


Necdet Bayraktar

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
8 Haziran 2007       Mesaj #1583
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sessiz sedasız yaşayan bir ayrık otuydu Orta Anadolu’da
Kıtlıktan önce.
En küçük bir şeyden coşardı
Mesela bir kuş uçmasın Kızılırmak ‘a doğru
Köklerine su yürümüş gibi sevinirdi.
Bir bulut geçsin üstünden
Ayrılıktan çıkardı.
Dünyayı, derdi, dünyayı
Hiçbir şeylere değişmem.

Şimdi yaşamak istemiyor.

İlhan Berk
€c€m - avatarı
€c€m
Ziyaretçi
8 Haziran 2007       Mesaj #1584
€c€m - avatarı
Ziyaretçi
d2e8ba299cceced6

Aşk!
ÜZMESİN SENİ BIRAKIP GİTMELER
BAZEN MERHABA DEMEK İÇİN ELVEDALAR GEREKLİDİR
SADECE GERİDE BIRAKTIĞIN O ANLARI HATIRLA
VE GEÇEN ZAMANIN GERİDE OLDUNU DÜŞÜN
MAZİDE
VE ARTIK SENİN İÇİN BAMBAŞKA BİR HAYAT VAR
YENİ DÜNYALAR VAR
SEN O BİLİNMEZ ZAMANDA VAROLUŞUN HİKAYESİ OL
OL Kİ DEĞER VERDİĞİN ŞEYLER SENDEN BİR ŞEYLER ALAMASIN GİDERKEN
İZİN VERME ONLARA


O DERİN GÖZLERİNLE AYNAYA BAK
SON BİR KEZ DAHA BENİM GÖZÜMDEN
O HIRÇIN DENİZ EDASINI ANDIRAN GÖZLERE
SANKİ ORDA TANRI CENNETİN KIYISINDA BANA GÜLÜYOR
VE SON BİR KEZ DAHA BAK
ÇÜNKÜ BU GÖNÜL SEVGİYİ O GÖZLERDE GÖRDÜ
VE O GÖZLERDE UNUTACAK...
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
9 Haziran 2007       Mesaj #1585
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
beni anlnımdan öpmeyecekler
çünkü kimliğimde yazan herşeyi sildim
bir ananın, bir babanın oğluyum yalnızca
bulutlara yarsıyan gençliğim eyvahla son buldu
dikenli tellerde parçalandı vücudum
uysallığın hattında
yağmura aldırmıyorum artık
karatenli kızların kokularından bıktım
şairliğimle barıştım, sonra gökyüzüne giden
gözlerini öptüm, arasıra parmak uçlarını
ne yana düşer yüzüm, yüreğim orta yerde
parmağımı yak sevgilim
insanlar bakıyorken usulca, şamdanları yak
atları öldür imrahor yokken
bele bebeğini toprağa, yüzü yüreğine dönük
sezgisi zakkum ağaçlarında

1982
İlhami Atmaca
The Unique - avatarı
The Unique
Kayıtlı Üye
11 Haziran 2007       Mesaj #1586
The Unique - avatarı
Kayıtlı Üye
Zehir

Çocukken haftalar bana asırdı;
Derken saat oldu, derken saniye...
İlk düşünce, beni yokluk ısırdı:
Sonum yokluk olsa bu varlık niye?


Yokluk, sen de yoksun, bir var bir yoksun!
İnsanoğlu kendi varından yoksun...
Gelsin beni yokluk akrebi soksun!
Bir zehir ki, hayat özü faniye...”
1983

k2xpda7
Hüzün yıldızları parlıyor bugün gökyüzünde.. Bu gece yine için için yanıyorum..Oturmuş seni düşünüp ağlıyorum.. Seni, gidişini, sevişini, herşeyini...Unutamıyor işte seni şu yaralı kalbim..Yaptıklarını hatırlayıp, pişman oluyor...Seni düşünüyorum bu gece, karanlık gökyüzünde...Simsiyah gökyüzünde parlayan yıldızları seyrediyorum..Onları sana benzetiyorum..Kararmış kalbimin bir kenarında yanan meşale misali...Dedim ya, seni düşünüyorum bu gece..Beni sevdiğini, bana nasıl baktığını, bana nasıl güldüğünü..Ellerimi nasıl tuttuğunu, ellerini nasıl tuttuğumu..Büyüyen bir ateş gibi sevgimizin nasıl çoğaldığını ve bir gün ansızın bırakıp gidişini...Son vedanı hatırlıyorum, gözlerime ağlarcasına baktığını..Gözlerini kalbime gömdüğünü hatırlıyorum..Bir daha çıkamasın diye...Çıkamadılar zaten kalbimden gözlerin..Ölüler dirilirler mi ki gömülenler çıksın, gitsin? Gittin son bir veda ile gözü yaşlı..Elimde kolyen, ardından dakikalarca baktım, ağlamaklı..Sıkıldım, üzüldüm, perişan oldum ama ağlamadım...Ağlayamadım, engel oldu gururum, engel oldu aşkım..Uzaklara gittin, belki birdaha asla geri dönmemecesine..Özledim seni deliler gibi, özlüyorum hala...Sen bir yerde ben bir yerde, yinede sönmedi sevgimiz..Aksine çoğaldı dağlar gibi oldu hasretimiz...Hep seni hayal eder, hep seni düşünürdüm..Sesini duyunca yaşar, duyamayınca ölürdüm..Aradın beni aylarca bir sevgi uğruna..Ne yazık ki, ihmal edildin bir hata uğruna..Kırıldın, ağladın, affettin ama hep sevdin..Beni sevdin gülüm beni, kalbi kırık bir vefasızı..Yine ihmal edildin yine unutuldun bir hiç uğruna..Yine kırıldın, yine ağladın, yine affettin...Bir daha unutuldun, sevdanla başbaşa bırakıldın..Yine kırıldın, yine ağladın ama bu sefer affetmedin...Sevdiğini en mutlu gününde öldürdün..Ve ardına bakmadan gittin...Beni benle başbaşa bıraktın yıkıldım, üzüldüm, kırıldım...Senden ayrılınca kaldım çaresiz, sevgisiz ve birde sensiz..Hep sensizdim zaten ama şimdiki kadar asla değil...Parçalanmış bir kalbe sahip oldun mu sen hiç? Parça parça edilmiş, yıkık ve virane..Bir o kadarda vefasız...Önceleri üzüldüm, yıkıldım ama asla ağlamadım...Geldi geçti deyip senide gözlerin gibi kalbime gömdüm..Unuttum dedim, unutacağım dedim..Unutamıyorum dedim, UNUTMAM dedim...Önce gözlerin sonra sen çıktın kalbimden..Bir vicdan azabıdır başladı ölü yüreğimde..Hiçbir şey kalmadı, senden başka kalbimde,
Hatıraların, gözlerin ve sözlerin...Şiirlerini getirdiler bana,Beni öldüren şiirlerini...Vefasız dediğini duydum, yıkıldım..
Düşündüm seni gecelerce daima tek başıma..Şiirlerin öldürdü, hasretin yaktı yüreğimi..Kırıldım, üzüldüm, yıkıldım ve en sonunda ağladım...3 kişi ağladık sana; ben, kalbim ve gözlerim...Sana yandım, seni sevdim, seni hatırladım heryerde...Belki birgün sesini duyarım umuduyla Telefon bekledim günlerce..Telefon gelmeyip sesine hasret kalınca Ağladım ağladım,Sana yaptıklarımı ancak o zaman anladım...Duydum ki kalbini vermemişsin kimseye..Olurda içinde görürler beni diye...Benim kalbimide istediler, ama vermedim kimseye,Olurda içinde seni görürler diye..Gökyüzü yıldızlar ile doluydu, ben hep seni düşünürken,Hüzün yıldızları koydum adlarını, seni hatırlatıyorlar diye,Aynı onlar gibi sende benden çok uzaklardaydın..Hep göz kırpardın uzaktan, sessizce..Bense hep seni bekledim kırık kalbim, yaşlı gözlerimle...Bazen hayallere dalıyorum, seni düşünüp ağlıyorum..Seni ve sevgini arıyorum hep kalbimde...Düşmüyor adın hiç dilimden..Öleceğim gülüm bir gün ben..Senin sevginden, senin derdinden...Bir gün göreceğim yine belki seni..Seni, beni unutmuş, benim olmayan seni...İşte o an aşkımın gözyaşlarını hatırlayacağım..Ve yine bir köşeye oturup ağlayacağım...Yemin ettim senin üstüne sevmeyim başkasını diye..Ve heryerde, her zaman tekrarlıyorum yeminimi;Seni unutmam için öldürseler bile,Karşılık olarak dünyayı verseler bile,Darağacı kurup idam etseler bile,
Sen bana aşk borçlusun...Unutma !
Bir bildiğim varsa hiç bir şey bilmediğimdir. (:
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Haziran 2007       Mesaj #1587
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AŞK ın 50 İŞARETİ

1- "Seni seviyorum" demeye doymuyorsanız.
2- En bakımsız halinizi bile görmesine aldırmıyorsanız.
3- En bakımsız halinize bile bayılıyorsa.
4- En sarhoş olduğu zamanlarda bile, asla size eski sevgilisinin adıyla hitap etmiyorsa.
5- Eski sevgilinizi gördüğünüzde içiniz kıpır kıpır olmuyorsa.
6- İş seyahatine çıktığında ondan haber alamadığınızda, sinirlenmek yerine, başına birşey gelmesinden endişe ediyorsanız.
7- Gazetenin 3. sayfasını okurken gördüğünüz kötü haberler sizi çok etkiliyorsa ve "ya o da böyle bir kaza geçirirse" diye düşünüp telaşa kapılıyorsanız.
8- Başınız çok ağrıdığında, uyumanıza yardım etmek için, bütün gece size Sindrella'yı ve Robin Hood'u anlatıyorsa
9- Birlikte tatlı yaparken çok eğleniyorsanız.
10- Alışverişten sonra sizinle ilgileniyorsa. Ama sadece kredi kartı borcunuzu öğrenmek için değil, aldığınız şeyleri görmek için.
11- Yedekte adam tutmak huyunuz, esrarengiz bir şekilde sizi huzursuz etmeye başladıysa.
12- Sizin için çok önemli bir toplantıda, yüzünüzde bir gülümsemeyle hayallere dalıyorsanız.
13- En aptal aşk şarkıları bile size son derece anlamlı geliyorsa.
14- Eski Türk filmleri sizi ağlatmaya başladıysa.
15- Çevrenizdekiler, sizin çok daha anlayışlı ve pozitif biri haline geldiğinizi söylemeye başladılarsa.
16- Daha telefon çalarken, onun aradığını anlıyorsanız.
17- Siz seyahatteyken, hergün çiçeklerinizi sulamak için size uğruyorsa.
18- Size araba kullanmayı öğretirken, sabrını sonuna kadar muhafaza edebiliyorsa.
19- Saçınızın rengini bir ton bile değiştirseniz, loş ışıkta dahi farkı anlıyorsa.
20- Birbirinizin kredi kartı şifresini biliyorsanız.
21- Annenizle sevgi dolu bir ses tonuyla konuşuyorsa.
22- Annesiyle sevgi dolu bir ses tonuyla konuşuyorsanız.
23- Henüz evlenmeden çocuk isimlerinden bahsetmeye başladıysanız.
24- Onsuz tatile çıktınız ve bütün vaktinizi telefon başında onu ne kadar çok özlediğinizi anlatarak geçirdiniz.
25- Canınız işe gitmek istemediğinde sizin için patronunuzu arayıp hasta olduğunuzu söylüyorsa.
26- Siz kilo aldıkça, tombul kadınları sevdiğinden bahsediyorsa.
27- Üzerinde son derece eski moda giysiler olsa bile, onunla en yakın arkadaşlarınızın uğrak mekanı olan bara gitmekten rahatsız olmuyorsanız.
28- Size durup dururken çiçek alıyorsa.
29- Size hala oyuncak ayılar ve tüylü köpekler alıyorsa.
30- Ne kadar saklamaya çalışsanız da, bugün sizin için kötü giden birşeyler olduğunu farkediyorsa.
31- Yorgun olduğunda bile size seve seve masaj yapıyorsa.
32- Onun yüzünden eğitiminizi yarım bırakmanın veya kariyerinize zarar verecek bir adım atmanın "fedakarlık" olduğunun farkındaysa.
33- Başınız sıkıştığında ilk aklınıza gelen onun koruyucu omuzlarına ihtiyacınız olduğuysa.
34- Sizin için yemek, temizlik hatta ütü yapıyorsa.
35- Arkadaşlarınızla vakit geçirmeniz ve onun dışında da bir hayatınız olması konusunda sizi>destekliyorsa.
36- Özel günleri asla unutmuyor ve ufakta olsa mutlaka bir hediye alıyorsa.
37- Sizin için ağlamaktan utanmıyor hatta bunun için gurur duyuyorsa.
38- Çok paraya ihtiyacınız olduğu bir dönemde hiç düşünmeden bilgisayarını satabilecek kadar düşünceliyse.
39- Bir sorunu olduğunda ima yoluna gitmek yerine açık açık konuşmayı tercih ediyorsa.
40- Aynı bir şarj makinesi gibi enerjinizi tazeliyorsa.
41- Gecenin bir yarısı, sadece sizi sevdiğini söylemek için telefon ediyorsa.
42- Nasıl olsa birlikte yaşıyorsunuz diye kendini boşvermiyorsa. İlişkinizi taze tutmak için çaba sarfediyorsa. Mesela en sevdiğiniz restoranda rezervasyon yaptırıp size sürpriz ve romantik bir gece hazırlıyorsa.
43- Size ayak uydurmak için tenis dersleri alıyorsa.
44- Birlikte dans dersleri almayı teklif ediyorsa.
45- Gece kulüplerinde piyasa yapmaktansa, sizinle evde video seyretmeyi tercih ediyorsa.
46- Pijamalı halinizi gece kulüplerindeki çarpıcı kadınlara tercih ediyorsa.
47- Kendisi acılı sevdiği halde, sizin için yemeği acısız ısmarlıyorsa.
48- Sizin için dünyanın öbür ucuna giderse.
49- Size gözü gibi bakıyorsa ve gözleri 6 numara bozuk değilse.
50- Size hergün "Sevgililer Günü"yse.

galp
galp

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Haziran 2007       Mesaj #1588
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Denizde bir kum tanesi de olsa, umuttur umut. Yaşamaya sebep...

Hiç bitmez istekleri insanoğlunun. Kendimizi bilir bilmez biran önce büyümeye can atarız. Böylece salmaya başlamış işte köklerimizi hayata. 'Keşke hiç büyümeseydim' demeye başladığımız vakit, çaresizliğimi kabul eder ve devam ederiz yürümeye, büyümeye. Ağır ağır, isteksizce. Kimi zaman bir el iter sırtımızdan usulca, koşaradım kimi zaman. Bağlanmak için bir umut ararız, yığınla buluruz. Önce iyi bir okul bitirmek isteriz, ardından iyi bir iş. Nice sevgiler gelir geçer hayatımın orta yerinden, kiminde acı çeker, kiminde çektiririz. Bir eksilip, bir çoğalırız. Kaybederiz bilmeden, hiç aklımızda yokken kazanırız. Böylece oturur benliğimiz, köklerimiz daha da derinlere iner. Umutsuz kaldığımız zamanlar da olur elbet. Hayat bu; her şey ne zaman hep çok güzel oldu ki. İsyan boşa; ne çocukluğumuz geri dönebilir, ne değiştirmeye yeter gücümüz geçmişi. Hep tutunacak bir dal buluruz, ya da dallarımızı onaracak birilerini.

Umutsuz kaldığımız vakit, öldük demektir.

Yaşamaya sebep, seni seçtim. Umudumsun...

Kolu kanadı kırık kuşlar gibiyim şimdi. Bırak uçmaya, ayaklarımı yere basmaya yok mecalim. Uykusuz üç beş gecenin ardından iki kadeh içmiş gibiyim. Anlayacağın, bende mevsim hazan, hüzün soluyorum havadan. Köklerimden birkaçı sarsılmış, kopacak gibiyim yerimden. Ne kadar umutsuz kalsam da sensizliğimle, umut doluyum yine de işte. Hayat bu; her şey ne zaman hep çok güzel oldu ki. İsyan boşa; ne seni yar edebilirim kendime, ne dönebilirim artık gözlerimim sana değmediği yıllara. Tutunacak bir dalım var yine şükür ki, sesin çare olur yüreğime.

Umutsuz kaldığımız vakit, öldük demektir.

Yaşamaya sebep, seni seçtim. Umudumsun..
RuYa - avatarı
RuYa
Ziyaretçi
15 Haziran 2007       Mesaj #1589
RuYa - avatarı
Ziyaretçi
Bazı akşamları olmalı insanın

Yaşama savaşı içinde caddelerden ayaklarına bulaşmış yorgunlukları bir kenara bırakıp, yüksek apartmanların en son katında ki yalnızlıklar kadar kapanık, ışıkları sönmüş, yalnızlığında rüzgarın homurdanmasına aldırmadan kapısı açılmayan bir evin içinde tek başına kalabilmeli.

Boş bir cüzdan kadar fakir, kevgir delikleri kadar da sızdırır olmalı kirpikler ! paketinde kalan son dal sigarayı içememe sabrı nasılsa, bir anlık da olsa kendine gecenin muhteşem Hitler’i diyebilmeli.

Kıyabilmeli içinde beslediği kendinden türemeyen soylara..ve ateş yakmalı bodur bir mum tepesinde..alışabilmeli küçük alevlerin nasıl da kocaman gölgelere dönüştüğüne.

… şöyle kıyısını köşeni arayıp, bulup bir şeyler çıkardığı ve onları güzelce kotarıp masaya yatırdığı / bazı akşamları..! olabilmeli insanın.

….pek aklı ermese de içinin kıvrılmış diz kapaklarına yaslanan yüzünü şamarlayıp, sonra da dönüp aynaya bakabilmeli !!

Benim de oldu böyle akşamlarım../ ben de geceyi bıçakladım ve ben de denize en az senin kadar yakınım..! ve biliyorum mavi özgürlüktür, okyanuslar kadar!

Sevdanın ve aşkın bir çiklet çiğneme süresi kadar olan anlamının da kapımı çaldığı işte o akşamlardan birindeyim..!..ilim öğrenmenin yolunun okumak, çalışmak, sabretmek, araştırmak olduğunu biliyorum artık.

Sevmenin de ilim olduğunu düşünüyorum..! baba veya anne olunca insan çocuğunun gözlerinde okuyor bu gerçeği. En az onlar kadar güzel bakabilmeliyiz, onlar kadar yerimizden fırlayıp asılı kalabilmeliyiz bir gerdan da, sınıflandırmadan çoğul yaşayabilmektir sevda ve fenomen bir yapıda eğreti duran yalnızlık olmamalı…en az bir atın yelesi kadar dalgalanan, yine yeniden filizlenebilen bahar dalı olabilmeli.

Geriye bakabilme cesaretidir ileriyi görebilmenin bilgeliği. Geçmişimizde gördüğümüz ufak kırıntılar kadar geleceğimizdeki kocaman kayaları da görme yetisidir, yaşama dair, aşk ve sevdaya dair kelimeleri yan yana getirip şiirsel bir notanın koynunda uyuma gerçeği.

Aslında anlama isteğimize yaklaşan belirgin bir fırtınanın habercisidir, bildiklerimizin beynimizde yaptığı dar alandaki kısa paslaşmalar.Firara yeltenen asıl gerçeklerimizi bir kaçak olarak ortalıkta dolaştırmama baskısıdır duygularımıza uyguladığımız sıkı yönetim.

Korku, kör bir kurşunun değeceği yerin neresi olduğunu düşünmek değil, hangi namludan çıktığını öğrenebilmektir ve bu korkudan peydahlanan gerçek yanımızın isyanı, asileşmesi, bedenimize hükmedercesine aleni yangınlar çıkarması, el ayak titremelerinin baş edebileceği tepkimeler değildir.

Yanlış görüntüler oturmuş olabilir retinamıza. Pusulasız gemileri kıvrılan bir rotadan sakin limanlara yanaştırmak, dalga sırtında ne kadar sürüklendiğinizi hesaplamaktan geçer.

Akıntılara karşı kürek çekmek ise karaya oturacağız zamanı geciktiren boş bir uğraştır. Hayatın her karesinde olduğu gibi, rüzgarı iyi kullanma sadece yel değirmenlerini döndürmeye yaramıyor. Bazen saçlarınıza da hak ettiği onuru yaşatmalısınız.

Yaşamın içinde saklı giz, sabun köpüklerinde dans eden ışık huzmeleri kadar canlı ve bir o kadar da kısa sürelidir. Bundan alacağınız tat, yanaştığınız limanda ayağınızı atar atmaz elinizi tutan bir ikinci elin sıcaklığını hissettiğiniz süreye denktir. Asıl meziyet, o limandan kimlerin geçip gittiğini sorgulamak değil, o an kimin elini tuttuğunuzdur. Hayat artı ve eksilerin amansız savaşıdır!!

Bazı akşamları olmalı insanın!!

Gün dudaklarını devirmeden geceye, minarelerden duyulan notalı sözleri insan yanına söylediği şarkılara aliterasyon yaparak, var olma sebebini ve var olmasının sırtına yüklediği sorululukları, yaratılış gerçeğine ters düşen aynalardaki görüntüleri, sevme ile imanın aslında aynı şey olduğunu, maddesel inançların insanoğlunu sürüklediği boşluğu ve tamahkar dürtülerin utanç verici aldatışlara yazdığı senaryoları düşünebilmeli.

Ancak seven bir insanın itikadının belli bir anlamla örtüşebileceğini, sevilenin ise sadece nasiplenebileceğini benimsemeli. Böylece yılların pırasa yaprağına benzemediğini anlayabilir, yaşamla olan kavgamızda orta yol bulabilir, akşamların sadece uyumak için olmadığı gerçeğini de kavramış oluruz….zamanın kalbinin bizden daha hızlı attığını unutmadan ama!!!

Sorgulayıcı yanımızı her alanda kullanmak yaşamı anlamlı kılan en doğal davranıştır. Tek taraflı bir bencilliğe düşmeden kendimizi de sorgulama, davranış kritiğimizi kontrol altında tutmanın sağlamasıdır.

Evindeki çiçeklere su verip bahçeye çöp atmak / elde edebildiklerimizi sevme anlamına gelen hayli egoist ve kendiyle barışık olmayan insanların yapabileceği basit hatalardan biridir. Unutmayın ki pişmanlıklarda bu basit hataların toplamını oluşturan şeceredir.

İnsan ömrünün tamamı yüreğindeki kalıba dökülmüştür. Yüzünüzdeki tebessüm, bakışlarınızdaki şefkat, acıma, merhamet ve sevebilme hislerinin beslendiği en önemli nehir yüreğinizdir.

Damarlarınıza pompalanan kanda ki asil yaratılış genleri, beyninize düşünce, kulaklarınıza duyma, bilincinize anlama, burnunuza algılama, gözlerinize görme, ellerinize dokunma yetisi aşılar.

Çocuğunuza sarıldığınızda kendi kokunuzu ve sevdiğinize sarıldığınızda da aynı kokuyu duyuyorsanız, ne kadar büyük bir hazla içinize çekiyorsanız işte o kadar insansınız.

İnsan ömründeki duraklar bir otobüs yolculuğundaki molalara benzemez. Her yolcu her molada daha dingin çıkarken yolculuğa, her insan her durakta daha yorgundur. Bu yorgunluğun adını ne koyarsanız koyun ama asla bir başka durakta bekleyene yüklenecek sorumluluk değildir…veya hayıflanacak, umutla yol bekleyen özlemin, hasretin, gözlerine çekilecek bir perde hiç değildir.

Sevmenin bütün bir hayatı temsil ettiği yolda, ardımızda bıraktığımız duraklara takılmadan bir sonra ki durağa zamanında yetişebilme maratonudur hayat…ki finali meçhul, belki hemen, belki yarın, belki de hiç!!

Yani her yorgun düştüğümüzde ‘’boş ver’’ kelimesini umarsızca savurduğumuz, kendimizden kaçış yöntemi kadar da boş değildir hayat../ iki ayak üstünde duran, düşünebilen, anlayan, anlatan, yorumlayan, sorgulayan, gören yaratıklar için, kendi ‘’boş’’ luğunu ortaya döken talihsiz bir söylemdir aslında!!

Yaşam ve gerçekler boş değil, boş olan bu söylemi diline yakıştıran beyinlerdir !! her dilde, dinde, renkte ve her alanda hayat, başaracağım diyenlerin yanında, ‘’ama’’ ve ‘’acaba’’ ikilemleriyle boğuşanların çok uzağındadır. Onurlu yaşamak ve bu yaşamın içine asil bir tek sevda sığdırmak, beyaz gelinliğe bağlanmış kırmızı kuşağın manasına denktir.

İnsan döşüne inen her yumruk kalbin daha hızlı atmasını sağlar../ o zaman durmak niye..kalp atışlarımıza ayak uydurmak koşmamız gerektiğinin bir işareti değil midir? Unutmayın yürüyen hiçbir yarışı kazanamaz!! Mutlaka bir koşan vardır!

Sevdayı sığ kelimelerle tanımlamadan, gördüklerimizle göremediklerimizi terazinin iki kefesine koyup dürüst bir esnaf gibi davranacağız, kendimize ve söylemlerimizin muhatabı olacaklara..


Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
15 Haziran 2007       Mesaj #1590
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Sana Aşık Olmak
İçimden kopup gelen bir korkuydu sana aşık olmak.
Dalgalarına kapılıp sürüklenmek bir sal gibi ufka doğru.
Bu yüzden gecelere gizlerdim gözlerinin eşsiz ışıltısını.
Geceleri dizelere gizlerdim sonra.
Saçlarından yola çıkardım sessizce.
Uzun ve yorucu bir yolculuk olurdu parmaklarıma.
Yumuşak dokunuşlarda alevlenirdi dudakların.
Dudakların İzmir
Dudakların İstanbul
Dudakların içimi ısıtan bir masaldı annemden dinlediğim.
Bütün bir gün seni seyredebilirdim.
Gözlerin gözlerimde yankılanırdı.
Gözlerim sessiz çığlıklarla gözbebeklerine koşardı.
Kaybolurdum.
Her defasında çekip çıkarırdın beni
acının derinleştirdiği dipsiz kuyulardan.
Beni "SENİNleştirirdin".
Dudakların ateş,dudakların volkan gibi yakardı.
Ruhum yükselmek isterken ölüme,
her defasında beni çeker alırdın.
Dudakların alırdı beni,gözlerin alırdı.
Benliğim olurdun.
Yüreğim olurdun.
Gökyüzünden bir parçaydın sen.
En güzel maviden kesip almıştım seni.
O günden beri sonsuzmuş gibi meydan okuyup her kıyamete,
dilek yerine seni tutmuştum yıldız geçişlerinde.
Her seni dilediğimde daha çok senin olmuştum.
Uzaklardan,nehirlerden bir şarkı mırıldanıyor yalnızlık...
Soğuk gecelerden biri
Soğuk ve sensizlik dolu
Saçların,ellerin yok yanımda
Sensiz ölüm gibiyim...
Gözlerinin dokunduğu her yer acıyor bebeğim.
Biliyorsun sensin silemediğim aklımın en uzak köşelerinden.
Sen gittin ve mutluluk ta kalktı tedavülden.
İçimde öldüğün günden beri
Geceler uzun
Geceler, sonsuz düşler
Ayrılan ve bir daha hiç birleşmeyen eller
Bir gece "küçük bir hikayeyle biten"
Ölümsüz sandığımız sevişmeler
Gecelerden biri
Bir son daha istiyor Tanrılar uzaklardan
bir son daha
Kurban aranıyor sonsuzluğa...
Gökyüzünden bir yıldız kayıyor
Dere kıyısındaki taşlar parıldıyor
Ve her gece bir yıldız
Bir ayrılık
Bir yıldız
Bir ayrılık
Kaçamadım sensizliğimden, bu son dansın olsun bensiz...
Ve
Bu son şiirim olsun sensiz...



Benzer Konular

6 Kasım 2015 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
 Sonsuz
14 Şubat 2013 / buz perisi Matematik