Arama

Sahipsiz Mektup'lar - Sayfa 24

Güncelleme: 2 Haziran 2012 Gösterim: 277.795 Cevap: 628
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Kasım 2006       Mesaj #231
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ŞAHANE SERSERİ

Sponsorlu Bağlantılar
yolumdan çekil yavrum
bağlasalar duramam
demir asa demir çarık dedim
neyleyim!
yolculuk dedim
ağaçlara tünedi yine akşam kargalarla bir
rüzgar kendini yerden yere vuruyor
kırık dökük yıldızlar belirli uzaktan
telsiz mevceleri ardım sıra koşturuyor
anamdan yolcu doğmuşum
yedi dağın yolları kalbimden geçer
salkım salkım mısralar gelir içimden
dudaklarımda yagmur damlaları
alır beni yollar beni alır gider

anamdam yolcu doğmuşum
nehirlerle birlikte denizlere kavuştum
akşam dedim
şu koca dünya dedim
ağlasam dedim
yola bir düşüldü mü ömür boyunca gidilir
ekmeğin ve şarabın peşinden
turnaların peşinden
büyük şehirler büyük aşklar
çığlık çığlığa terkedilir
ben
çocuklar gibi sevdim devler gibi ıstırab çektim
damarlarımda dünyanın bütün rüzgarları
harblere açlıklara yalnızlığıma rağmen
anamdam yolcu doğmuşum
neyleyim
gurbet dedim
vatan dedim
hürriyet dedim

Attila İlhan

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Aralık 2006       Mesaj #232
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Seni terk ediyorum
Soğuk mavi yanlızlığım
Sponsorlu Bağlantılar
Gözlerimde maviye çalar bir gözyaşı
Elimde bir mavi karanfil
Seni yanlızlığa mahkum ediyorum
Saçlarıma beyazlar takıştırıyorum
Sarılar pembeler can yakıcı kırmızılar
Bir gül bir papatya bir hanımeli
Bir funda taşıyorum avuçlarımda
Dağ delen rüzgarları üflüyorum yapraklarına
Yanlızlığına şarkılar söylüyorum
Soğuk mavi yanlızlığım
Seni terk ediyorum

Giden senmisin benmiyim bilmiyorum
Sensen minnet duymam gerek
Borçlu olmak istemem sana
Sen kal ben giderim
Geri dönmem ağlama
Mutluluğa merhaba
Sana elveda diyorum
Sen kal ben bütün sensizliğimle
Başım dik, alnım ak
Ve yüreğim sevdalı gidiyorum
Soğuk mavi yanlızlığım
Seni terk ediyorum

Soğuk mavi yanlızlığım
Seni zaten hiç sevmemiştim
Hep bir yanın eksikti
Çünkü ben o yanını aşkla doldurmuştum
Seninle başbaşa olduğum vakitlerde
Hep rüyalar vardı yanı başımda
Mutlu düşler kurmuştum eksik yanlarının üstüne
Seni hayallerle tamamlamıştım
Soğuk mavi yanlızlığım
Sen bana hep birkaç beden küçük gelmiştin
Ve ben hep sana sığabilmek adına küçülmüştüm
Oysa anladım ki sensizlik en güzel hediyeymiş bedenime
Çıplak kalma pahasına çıkardım seni üzerimden
Artık giymek istemiyorum
Soğuk mavi yanlızlığım
Seni terk ediyorum....
featherYasemin DOĞRUBAKAR

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Aralık 2006       Mesaj #233
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İçimin tüm kırıntılarını bir kenara bıraktım,tam şimdi..Düşünmemiş,hayal etmemiş kabul ediyorum kendimi..Bir daha hiç uyanmayacak,masumca uyuyan bir bebek gibi.. Ölsem,mezarım küçücük olacak,üzerime attığınız güller solacak..Kendimi ziyan hissediyorum..

İtiraf etmeliyim,sarı rengi sevmiyorum! Mavinin derinliğine hiç uymuyor sarı,ve ne için yanyanalar bilmiyorum..Anlayamıyorum,benim rengim ne? Kendimi siyah beyaz bir film gibi hissediyorum.. Tüm bildiklerimi,hiç öğrenilmemiş kabul ediyorum şimdi.. Hayata baştan başlıyorum,ve kendime sonu olmayan bir yol çiziyorum! Zamanı olmasın doğduğum günün..Önemi yok..Ölümüm zamanlı olsun,bir tek bunu istiyorum.. Ben öldüğümde kimse ağlamasın diye dualar ediyorum..

Aşk denen eğlenceli hayal kırıklıkları bütününe gelince.. Aşık olmayı istemiyorum.. Çünkü aşk,çarpanlara ayırmaktan öte bir kavram..Aşk,sevgileri ayrıştırmak oluyor,öğrendiğim formüller yetmiyor aşık olmaya.. Olduğum yerde kalıyorum..Aşk bana hiç mi hiç yakışmıyor,biliyorum..

Benim yalnızlıktan yapılmış küçük bir kalbim var..Ben orada kalıyorum.. Ziyaretçim olmuyor,ve bundan memnunum aslında.. Her yerde biraz kendimden bırakıyorum..

Günüm gece olduğunda ise;

Alıyorum elime kalemi,
Ve tüm yalnızlığımı
Delicesine YALANLIYORUM!!
Aşk istiyorum,AŞK!!
Yalnızlıktan korkuyorum,anlıyor musun?


Ben geceleri hep yalan söylüyorum..
Ve bu gece,
Seni hiç mi hiç sevmiyorum..

Yalnızlıktan korkuyorum..
AY_ISIGI - avatarı
AY_ISIGI
Ziyaretçi
2 Aralık 2006       Mesaj #234
AY_ISIGI - avatarı
Ziyaretçi
Alıyorum elime kalemi,
Ve tüm yalnızlığımı

Delicesine YALANLIYORUM!!
Aşk istiyorum,AŞK!!
Yalnızlıktan korkuyorum,anlıyor musun?


Ben geceleri hep yalan söylüyorum..
Ve bu gece,
Seni hiç mi hiç sevmiyorum..

Yalnızlıktan korkuyorum..

harika...
ellerine saglik...Smiley32
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Aralık 2006       Mesaj #235
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Biz an sis oldun çöktün üzerime,
Ben güneşten mahrum...
Bir an yağmur oldun yağdın üstüme,
Ben seninle duruldum.
Bir an kar oldun düştün üzerime
Ayazdan değil yar aşkından titriyorum
Sen bensiz yaşıyorsun mevsimleri
Ben sensiz yaşıyorum hüzünleri
Bir an seni düşündüm,
Sonra iki damla yaş...
Biri yaşadığımız günler için,
Diğeri senin için.
Kendim için ağlamam
BEN SENİM SEN BEN OLMASAN BİLE.....
featherAnafor
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Aralık 2006       Mesaj #236
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu son yazışım sana bahar,
Elimde sevdamın izleri yıkadıkça daha çok bulaşan
Mevsimlerden ilkbahar,
Yüreğimde bir çığlık yankısı mesafelerde boğulan...

Kalabalıklar ortasında yalnız bir çocuğum şimdi,
Elinden yemeğe kıyamadığı şekeri alınan.
Adın yüzümdeki hüznün gölgesi,
Ve sen bununla başa çıkamayacaksın anlaşılan.

Bu sana son yazışım bahar,
Yarimi alırken benden o akşamüstü
Sen yeşillere bürümekle meşgüldün
O içinde kaybolmak istediğim yeryüzünü.

Senden sonra ne çok mevsim gördüm,
Yazın coşkusu içimde kaldı renklerinden sonra,
Sonbahar bilemedi içim nasıl kördüğüm,
Kış nasıl direnecek kimbilir bu kadar acıya.

Bahar,
Bu sana son yazışımdır
Hala anlamadın,
Mevsimlerden ilkbahardı...
Ve sevgili bir daha asla bana o gözlerle bakamayacaktı!
feather
AriThmetiCs - avatarı
AriThmetiCs
Ziyaretçi
7 Aralık 2006       Mesaj #237
AriThmetiCs - avatarı
Ziyaretçi
Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi…
Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne…

Sen bulanıklaşsan da, gözüm hep ufuktaki yalnız haberciyi gördü… Buğulanmış cama çarparken yağmur damlaları, ben çizdim bir kâlp içine iki bedeni…
Zamanın bilmem hangi köşesindeydik hatırlamıyorum. İşime gelmeyen buluşmalardan kaçmadım sen varsın diye… Çam diplerinde petunyaları kuruturken ellerimizde, sen bana SENİ SEVİYORUM derken bile bakamıyordum gözlerine. Utancımdan … alışık olmadığımdan belki … belki de o öpülesi dudaklarından ayıramam dudaklarımı diye, korkumdan.. Farkına varamadım gerçeklerin.. Gözlerine saklanmış hainliği sezseydim eğer; … eğer, denizlerden çaldığın dalganın, bir mühür gibi yüreğime leke yapacağını çözebilseydim, mayasız öperdim seni.. Özüm’süz …

Güzel kelimeler istiyordum senden … Ay ışıklarıyla yıkanmış, okuyunca en çirkin anlarımın anlamlaştığı, okuyunca dokunduğun gözlerimin mızmızlaştığı …

Kulağımın arkasına fısıldanmış güzel kelimeler biriktirmiştim ben sana oysa… terk edip gitmeseydin ansızın; duyacaktın … Ben çırpınırken bir kaşık suyun derinliğinde boğulmamak için, sen görünce beni böyle çaresiz, beni böyle çırılçıplak; tutup çıkarırsın diye uzatmıştım ellerimi..Sen, biraz yukardan ifrit dolu yüreğinle bakıp gülmüştün hâlime.Oysa ben susmanı bekliyordum.. birde ıslak bedenimi sarmanı… bir “NEYİN VAR SENİN” e öyle ihtiyaç duymuştum ki o an; anlatmak istedim, ama sen … yoktun..!

Yıllar geçti aradan.. ve farkında olmadan…
Adımlarım daha büyük, daha hızlı ve daha sağlam…
Yokluğunda büyüttüğüm acılarımı her gün tazelemek zoruma gitmeye başladı. Ve hasretinin bitime uğraması gerekti. Eylüldü.. hüzün mevsimiydi.. nasıl unuturdum seni? Yaprakların salına salına karıştığı toprağı öpüyordum, “Vatanım” diye değil! Sen dön diye…

-Köylü kız- büyüsü bozulduğunda ben öğretmen olmuştum.. Hani rüyalarımın en güzel sahnesinde seyrederken, göz yaşlarımı tutamadığım … hani en mateminde gecenin; üzerimde bir hamal gibi taşıdığım sensizlik yükünü atmak istediğimde, düşünüp de derinlere daldığım….
Hatırladın mı?
Saçlarım; senin bildiğin kadar sıradan değil artık..
Gözlerime durulmayı öğrettim..
Dudaklarıma kilit vurdum konuşmasın diye..
Yüreğimdeki seni her gece zindana attım bensizliğin acısını, sensizliğin acısını çektiğim gibi çek diye! !

Gitme Sevgili!
Sokak aralarında yitirdiğim aklımı geri ver bana.. yüreğim yüreğinde.. Böyle kuru bir beden ne işe yarar sensiz.. Ya dünümü ver, yada hakkımı! çok mu arzu ettiklerim?
Hayatının kısa film akropollerinde hiç mi karem yok? Senaryoda figüran olarak ölmek istemiyorum.. al beni de gözlerine…

Gözünle gördüğün her seksiyonda bir sahtekârlık, her parselinde acı ve göz yaşı… Güzel kelimelerinden duymak istiyordum bir ikindi çayı ertesinde.. Dudaklarından dökülmedikten sonra, adıma yazılan mektupların ne albenisi var ki?

Evlendim…Soğuk duvarlarında, gece lâmbasının aydınlattığı kadar görebildiğim dünyanın eşiğinde, bedenimi saran başka kolları sen zannedip doyasıya, hissedilmeyen kokunu sineye çektiğim günler aklıma geldi..

Evlendin…İkinci sayfa haber bültenlerinden öğrenmek istemezdim… Bilmek isterdim yerime koyduğun biblonu… Kim bilir hangi Can sırada bekliyordu Yanmak için… Farkında olmadan işlediğin günahın bedelini ödeyeceksin demiştim … Yüreğimi yüreğine koymuş olsaydın farkına varırdın süzülmemiş gerçeklerin… Arsız gönül kuşun konmuştu bir başka evin bir başka penceresine…Açar mıydı? …

Yıllar geçti aradan … farkında olmadan.
Cebimde kimsenin göremediği bir öfke saklı sevdiğim… Çıkardığımda dağ dayanmaz ki gönlün dayansın? Ben, kaybolmuşluğun sefasını sürerken, sen, bensizliğin nedametini çekiyorsun… Hissediyorum bunu…Ne ektin ki biçesin?

Beni arıyorsan;
Yokum! !
Sisle çevirdiğin bu evren, artık benim olmadığı kadar, seninde değil! !
Zaman hızla akıp gidiyor..
Yıllar sonra bugün, bakıp da halime gülmeyeceğim… Gözlerime durulmayı öğrettim…
Dudaklarım, dudaklarında güneşe selam çakmayacak artık..
Erkekçe, namusluca çekip gideceğim gözlerinin önünden;
Arkasına bile bakmadan…

Dur! !
Yaklaşma…
Yollarına toz olduğum sevgili! !
Dudak büktüğüm gidişine…
Yüz eskittiğim zamanla..
Ey Yüreğimi yüreğine bir kez olsun konuk edemediğim sevgili! ! !
Dokunma ellerime..
O eller ki, zamanın bir köşesinde, okul kaçışlarının heyecanıyla atan kâlpleri bir bedene dolduran; sonra Tek can ile kenetlenip kaderin vahametini inadıyla kıran eller…

Git..

Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi…
Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne…


forestzm1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Aralık 2006       Mesaj #238
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
aşkımız bir gün uçup giderse aramızdan sevgilim
sırt çantalı bir duman gibi
bir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz
bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi
istemediğimiz yerlere giderse aşkımız
sevgilim
yalnızca kanatlarına güven

kendi yarattığımız boşluğun ucunda
sıkı sıkı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam
ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman
yürüdüğümüz yollar daralırken
çökerken altımızdaki merdivenler
sevgilim
yalnızca kanatlarına güven

sevdalılar bilir
bir kuş yağmurudur ilkbahar
sevmeyi beceremeyenlerin koyduğu yasaklar
çözülüp gider çocuk gölgelerinde yazın
ve ağzımızın içinde dağılır aşk
sapsarı bir şeker gibi erirken sonbahar
bitmeyen bir kıştan söz açılırsa sevgilim
sevgilim
yalnızca kanatlarına güven

elimi uzattığımda sana gemileri göstermek için
dümende kan kokusuyla bayılmış bir kaptan
ateşin yüreğine sürüklenen bir ülke ufukta
ve çekirge sürüleri yolcu bavullarından çıkan
sevgilim
dökülürken tüyleri
savaş uçaklarına çarpan güvercinlerin
her gün değişen atlasların içinde tara saçlarını
ve yalnızca kanatlarına güven

götürürlerse bir gün beni ellerim iplerle bağlı
şiirlerimin bilmediği yerlere ve hiç kimsenin
alnımdan fırlayacak göçmen bir kuş gibi dur
dünyanın paslanmış sırtında
ve bensizliğe havalanırken
korkma sevgilim
sevgilim
yalnızca kanatlarına güven
featherAkgün AKOVA
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Aralık 2006       Mesaj #239
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu da benim son dürüstlüğüm sana
oysa ****** bir erdemi ağlıyor,
içimde gizlediklerim sanki
vesikalı yüreğim
mührünü gözyaşımla ıslatıyor
ama unutma
unutmaki;nezaretinde sabahladığım geceler değil
seneler
sabıkasız ihanetin cinnetindendir belki seni hala sevmem (seviyor olmam)

sevdanın karakolunda
simitsiz
çaysız sigarasız kaldım
arayanım yok!
featherNaşide GÖKTÜRK
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Aralık 2006       Mesaj #240
Misafir - avatarı
Ziyaretçi


Aşk suskunluğumdu benim!
Kendime ırak bir kentten çok sesli bir ağırlama, içten bir ikrarın yetmeyen teşekkürlü karşılığı. Oysa sunulan hayattı, yazgısında deli kız oyası. Deliksiz uyuyacağım, geç kal bu gece.

Aşk yanımdı benim!
Kelimesiz, hecesiz ama ağlamaklı... Yerlerde sürünen gözyaşlarımda yalnız olmamanın iması!
Acele etme bu gece. Tam vaktinde gelişinden değil mi öncemizdeki aşklar?
.
Aşk vurgunumdu benim!
Yaralı ama kansız... Acılı ama feryatsız… Ağlayan keman, sızılanan kaval… Beklenmedik ihanetti buluşmamız. Yıllardır vardı ve çok az yakardı. Şimdi burada, sahibinden uzak…

Aşk yazımdı benim!
Aşk yazdığımdı, okuduğundu. Bu geceyi geç ömrümden. Bu gece geç bir vakit ömrümde. Oturduğum masada şaraplık bir tat, tütünde tutuksuz bir nefes. Yetişme bana, geç kal! Erkenciliğin değil miydi, bize koca bir geleceği geciktiren?

Aşk heyecanımdı benim!
Vursalar ölmezdim o heyecandaki kadar. Sevseler mutlu olmazdım o titremedeki kadar. Voltalar uzuyordu ayağımda. Zaman uzuyordu. Sancı sığmıyordu bedenime. Delilikti, serserilikti, güzeldi…

Aşk itirafımdı benim!
Okunan, dinlenen ama bilinmeyen... Söylesem, dilimde kekremsi bir tat bırakırdı. Sustum, dilimle geldi bütün belalar… Dili belası sayfalarımın övgüleri, asılı kaldı aklında. Şımarıklığım korkun oldu, usluluğum hayalin! Değişemedim onca değişimde, onca yenilikte… Buydum ben, bulduğun gibi. Koruduğum aslındı, kaybettiğim aslım!

Buydu galiba aşk!
En can alıcı noktada bir İstanbul kaçağı, birçok A’lı kent kaçamağı, bir gözyaşı bozgunu, bir kavuşma, bir ayrılık ve bin ölüm… Sayısız dirilişte aynı yemin! Döndüğüm sözümde hayâsız yalan. Tek varlığım ve tek yokluğum… Yaram ve merhemim… Kazanmadığım ama hep kaybettiğim. Evet, buydu aşk!

Aşk yasağımdı benim!
Uzaklığını ölçtüğüm bir şarkı, tınısını mırıldandığımda anlamı beynime oturan bir müzik. Tuzağı yoktu arada. Geçit veren dağlar, ayağa dolanmayan yollar ve aşıldıkça genişleyen, bereketinde güneş kavrukluğu ovalar… Geç kal bu gece, zamancılığın değil miydi bizi bekleten, duvar önü ameleliliğinde?

Aşk çözümümdü benim!
Düğümlerin çıkmazından, elime düşen tek bir seni seviyorum’du. Gelişemedik uluorta. Durduk bulanıklığımızda; durulmadık durgunluğumuzda. Çarptık, düştük… Ayağa kalktık yardımsız. Seni seviyorum’du her şeyin en baştaki sonu. Söyledik, duyduk, yeniden düştük ve kalkamadık yardımlı. Gelmedi acil adamlar. Sen yine de, bu gece gelirken yolu uzat ve getirme yanında, başka yarınlarını.

Aşk engelimdi benim!
Burkulan yanıma yerleşen yalnızlığına eş, diğer yanımda onmaz bir gelecek…
Artık bir gece bu karanlık! Gelme, kendim kendimi avuttum!

Benzer Konular

17 Haziran 2009 / _PaPiLLoN_ Taslak Konular
19 Haziran 2014 / By_Dark Cevaplanmış
16 Ağustos 2014 / Misafir5 Cevaplanmış
3 Şubat 2016 / Safi X-Sözlük
15 Eylül 2015 / Safi X-Sözlük