Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 755

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.650.819 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ağustos 2006       Mesaj #7541
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SANA YAZDIĞIMI BİL YETER.

Sponsorlu Bağlantılar
İncilerle işledim
nakış ,nakış ,
mısralarıma seni...
şiirlerime gizledim ,
sana olan caresiz sevgimi...
yüzüm al al olmuştu,
utandım soramadım "ismini "
ne sevgimden söz ettim sana ,
ne kendimden..
korktum çekersin diye ,
"beyaz kanatlarını " üstümden..
masam gibi dagınık duygularım..
başka diyarlarda şimdi uykularım..
benmi kabiliyetsizim ?
yoksa kelimelermi kiyayetsiz ?
"ŞİİRLERİM "
Öksüz ve sensiz..
aylar oldu arayıp ,sormadın..
kelimelerim yanlış ,
cümlelerim bozuk.
kalbim kırık ,boynum bükük ..
şiirler yazmaz oldu kalemim
ellerinin sıcaklğına muhtaç "ELLERİM "
Biliyorum ,hisediyorum ,
birliktelik yazmıyor bize bu kader...
sensizlik kokan bu şiirimin,
sana yazıldığını bil "bu bana yeter "...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ağustos 2006       Mesaj #7542
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Son mektubunu dün gece aldım
Yazmışsın her satırında özlemini
Sponsorlu Bağlantılar
Dile getirmişsin beni ne kadar özlediğini
Bu ayrılığa bu hasrete can dayanır mı sanıyorsun

Son mektubunu dün gece aldım
Resminle kokunu da göndermişsin
Ah çekip bağrıma basıyorum
İçim yanar sensizlik kavurur

Bu dört duvar arasında sensiz kaldım
Geceleri ay ışığımı göstermiyor bana
kara bulutlar
Sarmış dört yanımı

Bu gece içiyorum seni düşünerek
Gözlerim etrafta seni arıyor
Ne zaman bitecek bu sensizlik


Şuan son mektubunu okuyorum
Birde resmine bakıyorum
Seni görmeden bu hasrete bu özleme dayanır mı sanıyorsun
Bu son mektubun

Belki geleceksin
Üşüyorum bilesin
Şayet gelmesen eğer
Razıyım kaderime
Anlıyor musun?


TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
24 Ağustos 2006       Mesaj #7543
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
BİR ZAMANLAR

Halbuki biz
Ne güzel gülerdik önceleri
Rahat ve dertsiz.
Aşk gelmezdi aklımıza
Nasıl olduysa
Sancılandı erik dalları
Ve arkasından
Ağaçlar dolusu tasa ...
Pençe pençe ayağa kalktı kartallar
Dağlar dizildi karşımıza
Buğulandı pırıl pırıl bakışların
Bir şey girdi aramıza
Halbuki biz
Ne güzel gülerdik önceleri
Rahat ve dertsiz
Bahar
Çiçek çiçek döküldü erik dallarından
Kaç sonbahar düştü kaldırımlara
Yaprak yaprak
Yıllar geçti
Yalnız gecelerini yaşayarak
Mumları avuçlarımla söndürdüm birer birer
Halbuki biz
Ne güzel gülerdik önceleri
Rahat ve dertsiz ...
Harabe-Gönlüm - avatarı
Harabe-Gönlüm
Ziyaretçi
24 Ağustos 2006       Mesaj #7544
Harabe-Gönlüm - avatarı
Ziyaretçi
HOŞ SEVGİLİM

Bir kara gözlüye tutuldu gönül
Gülüşü hoş, cilvesi hoş, nazı hoş
Bakışı büyülüyor insanı
Onu sevmenin varmı imkanı!

Sürme çekmiş yarim kalem başına
Nur yüzlüm alyazma takmış saçına
Çaldı yüreğimi bir nazlı hırsız
Gamzesi hoş, bakışı hoş, yüzü hoş...
AĞAÇ

Ağacım, dört kol çengi kıyametHer dalımda bir memleketUzar kollarım uzarTaşımda toprağımda bereketKöklerimden başlar hürriyetBana çarptıkça anlarYağmur yağmur olduğunuRüzgâr, rüzgâr.Taşımda toprağımda kıyametKöklerimden başlar hürriyet.

Hoş Olur Andıkça
Düşmesin yüreğe düşmesin bir köz;
Dumanı yandıkça akar göklere...
Ne ferman dinler bu gönül ne bir söz
O yâri andıkça bakar göklere...

Bir sesi ulaştı gelmez nefesi,
Bekletir herkesi geçer hevesi,
Tebessüm darbesi yaman gülmesi
Figana döndükçe döker göklere...

Kalmadı takatim kalmadı gücüm,
Pare pare kardır şakağım, sacım,
Bir bilsem âlemde ne benim sucum
Bir güle kondukça kokar göklere...

Üzer bir güzelden gelen bu çile,
Şaşırtır dağlarda ıssız bir yola,
Muhabbet arzular hasretle güle
Bülbüller indikçe yakar göklere...

Emeli bir sensin, aydan güzelsin,
Sesinle eğlensin sohbete gelsin,
Incitme ey "Peri," kadrini bilsin
Aşk közü söndükçe çöker göklere...

Neylesin bu aşık köşkü sarayı,
Yeter ki açmasın yürek arayı,
Dert etmem yâr açsa kalpte yarayı
Boş yere döndükçe yıkar göklere...

Ressam Halil, söze verir nihayet,
Varsa gönlü anlar etmez ki hayret,
Kaynağı kalptendir dilde zerafet
Hoş olur andıkça çıkar göklere...



Sevgi - Aşk

Sevgi,
geleceği görmektir,
dünü ekmek
yarını biçmektir sevgi.
Aşk,
vaktim çok sanır ekmeye,
yabanıl bir süreklilikte
coşmaktır aşk.

Sevgi,
umudu bilemek
karamsarlığı yenmektir.
İçebakıştır sevgi.
Aşk,
meydan okumaktır
bilenmemiş kılıcı
sallamaktır hayata...

Sevgi,
hoşgörü ve anlayış taşır mekanına.
Güvene ve huzura varıştır sevgi.
Aşk,
şiddeti kadar şüphecidir.
Hatırlatır sana kendini her anda,
koşullanmış varlığına, ispat ister aşk.

Sevgi,
okyanusun derinliklerinde keşiftir,
aşmaktır her engeli
varmaktır okyanusa.
Aşk,
okyanuslar için çırpınan bir balık,
engeli çok olan.

Sevgi,
sınar insanı
bırakır kendi haline.
Aşk bırakmaz yakanı,
seven geri döner ama
giden aşık dönmez asla...
Son düzenleyen Harabe-Gönlüm; 24 Ağustos 2006 19:35 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
24 Ağustos 2006       Mesaj #7545
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
UZUN YAĞMURLARDAN SONRA

Yirminci yüzyılı yaşadım
Ertelenmiş bir yüzyıldı bu
Yıkık bir sur yazgımızın uydusu
Bekletir ömrü yürüyen ayla birlikte
Bırakmaz günün adını koyalım.

Yanıtsız bir yaşamdı erdemimiz
Herkes içindi ve kimse içindi
Okunmamış bir yazı, umudu doyuran,
Duaları düşünmek neye yarar
Kurgular tutuşturdu bacalardan.

Yirminci yüzyılı taşıdım
Tedirginliğimizin zorbalığıdır sanrılar
Ve tohumun beklenmedik gürültüsüyle
Çıplak su gibi yinelenir zaman
Gökyüzünde usumuzun dirliği

Aklın başarısızlığa uğradığı içtenlik
Bir şive gibidir insan, ey öldürülmüş insan
Bilinmeyen bir hayvana özgü bir ses gibi
Sabırsız testi, hep dolar gibi olan
Her şeyin sese dönüşeceği bilinemez ki!

Yiminci yüzyılı yaşadım
Parlak suyunda boğulmuş sahipsiz
İnsan yeryüzünde durur, bulutlar
Bulutlar düşümüzde doludizgin
Soylu bir çılgınlıktı gündemimiz.

Ellerinde oyuk gözlü idoller
Yüreğimin yalanını besler üç güzel
Bir dağın tepesinde buldum üç güzeli
Ama ses yok, sessizlik yok, önce erte yok.

Yirminci yüzyılı taşıdım
Golgota' ya dirilemem ki,
Taşlar arasında yabanıl erinç

Ölümü diriltiyorduk hep
Yaşam tabular arasında bir esinti.

Mevsimler kurgularla oyaladı bizi
Tarlaya bırakılmış bir at gibi
Bağlı, yalnız ve özgür,
Umudumuz sabrın tutamadığı ırmak
Umutsuzluğumuz insan kalmak içindi.

Yirminci yüzyılı yaşadım
Dingin karşıtlıkların adını bulmalı
Sel gibi kuruyor yaşlılık, gençlik
Sanki melekleri gördük uzun saçları
Tanrının unutkan kuzgunu idik.

Nasıl unuturum ey doğa
Bana bir diyeceğin vardı, kalakaldım,
Vaktim yetmedi, ölüm kalım,
Bütün yüzyılları yaşadım
Vaktim yetmedi anlamaya.

Yirminci yüzyılı taşıdım
Atalardan kalma huysuzluk
Kuşku, yeryüzü deliliği,
Kıralımız doğuştan yarım
Ama tanrımız Ara Ara idi.

Yaşayamadım yirminci yüzyılı
Kim yaşadı ki kendi yüzyılını
Akarsuyun dilinden sezenimiz yok
Orpheus' tan sonra ben geldim
Giz dönüp baktığımız yerde kaldı.

Görüp de bilenimiz yok.
Ah acımasızdır uykusuz soru
Delice zeytin yerdi atamız Homeros
Biz yemezdik, aşılı zeytindi bizimki
Suskun arpa, uyur uyanık harlı toprak
Ama yüzyılımız hamdı, delice idi.

Yirminci yüzyılı yaşadık
O çağa bu çağa gömüldük
Bir şey var, susar, bakar durur
Ölümün soluduğu denizle varolan
Gökyüzünden başka çağ yoktur.

Oysa ne çok geçmiş var, ne çok zaman
Ne çok gelecek, ne az zaman
Benzerlikle karşılaştık, susalım,

Kapalı bir avuçtur sözcük
Neden açıp da sormak ister insan?

Sorup da dönenimiz yok.
Hiçbir yüzyılı yaşamadım
Tüy kuşun ruhudur, ses teni
Hep anlar gibi oldum duvara vuran güneşi
Nesne ve bilinç birdir, çağ atlattı beni
Bir hoş bilmece içinde yaşadım.

dingin ol ruhum, belki uzaklarda
Bir yerde nicedir ilk dizeleri
Yaratılıyor acıklı destanımızın
Çağlar sonra hayranlıkla okunmak için
Belki benzer umursamazlığımız kahramanlığa.

Kalk dostum ormana gidelim
Geyik sesleri içine çökelim
Yeniden doğuş, kıvanç, uyum
Kurgular bir yana, biz bir yana
İlk kez düşünmeden görelim

Martılar gibi yağmurun altında
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ağustos 2006       Mesaj #7546
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GüL

Sen güllerle dolu bir bahçe,
Ben ise tellerle dolu bir sazım,
Sen koklanıp gül dökünce,
Ben ise dertli dertli çalınca olurduk lazım.

Ama sen her güzel elde dolaşırdın,
Ben ise yalnız usta ellerde çalışırdım,
Kimileri seninle aşklarını yenilerdi,
Bazıları ise benimle dertlerini giderirdi.

Sana özlem duydukları zaman geldiler,
Bana ise elem bulduklarında geldiler,
Seni yerinden kopardıkları zaman acı vurdu,
Benim ise telime dokundukları an sancı vurdu,

Sen saf su ile sulandıkça yeşerirdin,
Ben ise türkülerle özenip bezenirdim,
Sen atılmayacak kadar güzeldin gülünle,
Ben ise kırılmayacak kadar özeldim gönülde,

Sen benim dalımda gül,
Ben ise senin elinde saz olmak istiyorum,
Böylece ne sen tüken nede ben GÜLÜM.

TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
24 Ağustos 2006       Mesaj #7547
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
YAĞMUR ARKASI

Yağmurlar yağdı ve hiç dinmedi
Her biri saydam çiçeklenen saçında
Yağmurlar daha çok pencereler içindi

Öksüzdüm gözyaşıydım dudağında
Bir sancıydım boğuk akşamlar gibi
Büyüdükçe büyüdü isli ve yalnız olmak
Kirazını soldurdu ağaçların
Nasıl devrildi taşlar üstümüze
Çoğalan nasıl boydan boya kuşkular


Kar dizboyu ölümü sokakların
Ezgiler sabahlarda eriyecek
Gözlerin uykumda yeşerir durur
Kalsam çağlar boyu yokluğunun kapısında
Yaşamak bunca umuda yeniden varmak olur
Ölmek seni duymamak bir gün daha
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Ağustos 2006       Mesaj #7548
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sevenler Mezarlığı


Beyaz bir örtüyüm bugün sabahın koynunda
Gül dikiyorum ellerimin değdiği her yere
İnsanların kulaklarına aşkı fısıldıyorum
Rüya değil gördüklerim, hayatta yapmak istediklerim
Buz dağları gibi kopup kuzey kutbundan,
Okyanusa yol alacağım arkama bile bakmadan.
Yüzen bir ada olacağım dünyanın kalbinde
İnsanların içini ferahlatacağım sıcak yaz gecelerinde
Sevdiğinden ayrılmış insanları toplayacağım bu adaya
Aradığı ama kimsenin vermediği mutluluğu tattıracağım onlara
Buzdan kaleler değil ama gül bahçeleri yapacağım
Kuşlar yavrularını benim adamda büyütecek
En güzel kardelenler bedenimde yetişecek
Güneş hiç batmayacak bu adada çünkü güneş bana aşık olacak
Geçtiğim her yere bir parçamı bırakacağım
Kimine düşlerimi, kimine mutluluklarımı, kimine de gözyaşlarımı.
Bende kalan ise kırılmış kalbim olacak.
Onu kimseye vermeyeceğim çünkü acılarımı taşıyorum içinde,
Gözümden akan zehirleri depoladım kimsesiz yüreğime,
Acılarımı zincire vurdum kanımın aktığı zindanlara
Hasretlerimi; bir çocuk gibi büyüttüm içimde
Sadece kalbim kalacak benimle bir köle gibi
Ne kimselere verebilirim kölemi ne de satabilirim,
İnsanlara umut vereceğim kokladıkları güllerin içinde
Mutluluğu şerbet diye içecekler hasretlerini dindirene kadar,
Acılarını bana gömecekler cenaze namazı bile kılmadan
Üzerimde kimsesiz bir mezarlık taşıyacağım
Ama bu mezarlıkta gül bile yetişmeyecek
Son damlama kadar yüzeceğim okyanusun engin kollarında
Taki çölün kavurucu sıcaklığında eriyinceye kadar.
Eridiğim yerde bir vaha olarak öleceğim
Ölürken bile insanlara sevgi bırakacağım
Her çöle düşen âcizin kurtuluş yeri
Ölü bedenimdeki vaha olacak
Sadece kelebekler uçacak mezarlığımda
Çünkü kelebekler kadar ince ve kırılgan olacağım o gün.
İnsanlar hayat bulurken ben acılarımla yatacağım o vahada
Ve son bir şey daha sana
Bir gün akbabalar uçuşursa o vahada
Bilki sevgi son soluğunu vermiş olacak sevenler mezarlığımda

Harabe-Gönlüm - avatarı
Harabe-Gönlüm
Ziyaretçi
24 Ağustos 2006       Mesaj #7549
Harabe-Gönlüm - avatarı
Ziyaretçi


Aşığım Demekle Aşık Olunmuyor.

Aşk aşk diye inliyoruz durmadan,
Duygularımız akıp gidiyor satırlara,
Kelimeler,dizeler,şiirler,ardı sıra
Geçek aşk'ı yaşıyormuyuz aceba?

Şimdiki aklım olsay dı eğer,
Sorardım kendime,aşık olmadan önce
Bu güç,bu hırs,bu azim varmı diye.
Sorardım sevdiğime
Beni sevmek yürek ister,
Sende bu yürek var mı diye.

Aşığım demekle aşık olunmuyor,
Sevmek,ölesiye sevmek yetmiyor.
Sevği karşılık ister,özveri ister.
Aşk verdiği kadarını almak ister.

Aşığım demekle aşık olunmuyor,
Bozulmuş'sa terazinin bir kefe'si
Gelmiyor sa verdiğin sevği geriye
Kabuslar görürsün tüm gecelerin de.

Aşığım demekle aşık olunmuyor
Çalışacaksın,üreteceksin,hep vereceksin.
Seviyorsa o da seni,senin sevdiğin gibi,
Elbet dönecektir sana,verdiğin sevgi








Ruhumda Aşk Var!

Ne mahpushane yıkar beni,
Ne de ölüm düşleri...

*****ymiş insanlar,
Bozukmuş düzen,
Ne yazar..?

Yaşama sevinci var yüreğimde,
Sevgi var..
Sevda var..
Kısacası dostlar...
Ruhumda...
Tüketemediğim aşk var..!
Son düzenleyen Harabe-Gönlüm; 24 Ağustos 2006 20:17 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
24 Ağustos 2006       Mesaj #7550
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Beyazıt Meydanı`ndaki Ölükolon y kareBir ölü yatıyor
on dokuz yaşında bir delikanlı
gündüzleri güneşte
geceleri yıldızların altında
İstanbul`da, Beyazıt Meydanı`nda.
Bir ölü yatıyor
ders kitabı bir elinde
bir elinde başlamadan biten rüyası
bin dokuz yüz altmış yılı Nisanında
İstanbul`da, Beyazıt Meydanı`nda.
Bir ölü yatıyor
vurdular
kurşun yarası
kızıl karanfil gibi açmış alnında
İstanbul`da, Beyazıt Meydanı`nda.
Bir ölü yatacak
toprağa şıp şıp damlayacak kanı
silâhlı milletimin hürriyet türküleriyle gelip
zaptedene kadar
büyük meydanı.

Nazım Hikmet

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya