Arama

Özlem -1- [Arşiv] - Sayfa 63

Güncelleme: 3 Aralık 2006 Gösterim: 179.435 Cevap: 1.193
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Eylül 2006       Mesaj #621
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sponsorlu Bağlantılar
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

Güneş çoktan doğdu.
Uyanmış olmalısın.
Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
Öyleyse ayrılmadık.
Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten.
Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.

Bir çocuğun önce dogmasını bekliyorlar,
Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini…
Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
Kanunlara saygı göstermesini,
İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.

Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
Ya o? Ya o?
İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
Saadet bekliyor yasamaktan.

Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
Aradıklarının çoğunu bulamamış,
Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
Göçüp gidiyor bu dünyadan.

İşte yasamak maceramız bu.
Yasarken beklemek, beklerken yasamak
Ve yaşayıp beklerken ölmek!
Özleme bir diyeceğim yok.
O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
Yaşantımız özlemlerle güzel.
Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
Seni özlediğim içindir.
Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
Seni özlediğim içindir.
Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
Yine seni özlediğim içindir.

Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!


Ümit Yaşar Oğuzcan
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
29 Eylül 2006       Mesaj #622
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Bende Seni Bekliyorum

Sponsorlu Bağlantılar
Hasretinle bir tek gunu yillar gibi yasiyorum
Canim benim gulum benim yollarini bekliyorum
Asli ile kerem gibi leyla ile mecnun gibi
Boynu bukuk yetim gibi bende seni bekliyorum

Su hasretin canim alsa
Bu izdirap artik kalksa
Yolar birazcik kisalsa
Bende seni bekliyorum

Hasretinle yandim bittim
Gelmen icin neler ettim
Benden uzak nasil ettin
Bende seni bekliyorum

Ayriligin yakti canim
Sana feda olsun kanim
Mutluluktur benim yanim
Bende seni bekliyorum
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Eylül 2006       Mesaj #623
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ZAMANSIZ

Bir eski zaman söylencesi o, zamansız ve çağdaş yani;

Bir ırmak da öyle.

Bilmez saatin akışını, bir çocuğun soluğu, bir kuşun çığlığı

Artık derinliklerinde kalbimin; onu bir dağ doruğunda bıraktım

Ve ben şimdi bir çöldeyim, ölü bir gemi denizde.

Onarılmaz. Çevreni yok ya da. Bir ölü artığı.

Onu mu demek istiyorum? Hani şu yağmursuz yazları, karsız kışları

Hani şu baharsız baharları?

Onu mu demek istiyorum? Hani şu bırakılmış, ıssız ev içlerini!

Hani şu...

Onu mu demek istiyorum? Bir dev çaldı çocukluğumu!

Onu mu demek istiyorum? Artık dünya uzak uzak uzak

Bir söylence şimdi.
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
29 Eylül 2006       Mesaj #624
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Bir Ben Yaniyorum

Yolu yakin iken kalbimden cik nolur
El alem halime guluyor utaniyorum
Denedik seviselim olmadi kapatalim
Madalyonun obur kismini anlatamiyorum

Gelecegi ikimizde farkli gorebiliriz
Benim umitlerim galiba coktan bitmis
Seni bos vahatlerle avutmak zor bence
Nolursun beni sen anla anlatamiyorum

Bilirim gercekler acidir buda gercek
Dunyami karartsada gercegi gizlemiyorum
Elimden birsey gelmiyor guc ver rabbim
Iki ates arasindayim bir ben yaniyorum
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
29 Eylül 2006       Mesaj #625
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
hiç yolunuz ormana düştü mü
gözgöre küçük bir adam
bir büyük ağaçla döğüştü mü
ağaç büyüktü ama tek
adam küçüktü ama çok

dedelerinin dedeleriyle gelmiş utanmadan
elinde balta sırtında nacak
dedelerinin dedeleriyle gelmiş arlanmadan
kolunda bıçkı belinde ip
dedelerinin dedeleriyle gelmiş sıkılmadan
dengesiz bir boy ölçüşmeydi bu

ağaç büyüktü ama tek
adam küçüktü ama çok
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Eylül 2006       Mesaj #626
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Seni Özlemek

Seni ilk gördüğüm gün başka kim varsa silinip gitti hayatımdan. Tatlı anılar bir yana, hangi olay varsa zihnimden silindi. Yepyeni, tertemiz bir başlangıçtı bu. Çıplağım, karşında arınmış durumdayım. Yaşamın iki yüzlülüğünü, yalancılığını, ihanetlerini, kalleşliklerini soyunup karşına en saf, en yalın benliğimle çıktım.
Sana ait olanı yaşamak istiyorum ben. Aşksa aşk, sevinçse sevinç, hüzünse hüzün, acıysa acı... Senden gelen hiçbir şey korkutmuyor beni. Sen yanımda olduktan sonra her şeye dayanabileceğimi biliyorum. Gözlerindeki derin uçurumlarda bir dağcı edasıyla gezinmek mutlu ediyor beni. Seni her gün yeniden keşfediyorum. Bu keşifte yolumu kaybetmeme imkan yok. Pusulamda rehberimde sensin. Karanlık yollarda ışığımda sensin.
Demet demet çiçek oluyorsun. Ben o çiçek tarlasının acemi bahçıvanı, birini koklasam diğerinin hatırı kalır diye üzülüyorum. Neyse ki her gün yeniden açıyorsun. Ve ben o renk renk çiçekleri bir daha koklama şansına sahip oluyorum.
Ne desem de sevda mı anlatsam diye düşünüyorum. Bu güne kadar söylenmiş en güzel sevda sözcükleri bile sana duyduğum aşkı ifade edemeyecek diye korkuyorum. Dünyanın bütün dilleriyle “Seni Seviyorum” desem yetmeyecek biliyorum.
Bana dokunduğunda tatlı bir ürperti kaplıyor bedenimi. Hafif bir meltem nasıl gıdıklarsa insanın vücudunu öyle oluyorum işte. Ama senin dokunuşların bu dünyadan uzaklaştırıyor beni. Kendimi lacivert bir okyanusun ortasında buluyorum. İçimdeki sonsuzluk duygusu büyüyor. Hiç bitmesin istiyorum dokunuşların.
Nereye gidersem gideyim yanımda götürüyorum seni. Hiç yalnız değilim bu yüzden.Ne gecelerim sensiz geçiyor, ne gündüzlerim. Yaptığım her şeyde, attığım her adımda mutlaka sen de varsın.
Özlemek aşkın yaramaz çocuğu. Ben o çocuğu bile uslandırdım artık. Özlenen sensin çünkü
Sen benim için bu dünyada özlenmeye değer tek şeysin. Karşıma nasıl çıktığının önemi yok.Biz buna hayatın sürprizi diyelim.
Hani bir piyango bileti alır cüzdanında unutursun da haftalar sonra hatırlayıp listeye baktığında ikramiye kazandığını görür, sevinirsin ya...

İşte Sen Benim Hayatımın Büyük İkramiyesisin !

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
29 Eylül 2006       Mesaj #627
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bu gün... Bir tek gülücük gönder bana;
Sıcacık olsun!
.....
Bir gülüse dilenmek ile tanıstığım bugün; bir tek gülücük gönder ki bana. Bari bugün üsümeyeyim!
Bu gün...
Bir tek gülücük gönder bana.
Avucuma koyarken gülüsünü, sıcacık; tanımaya çalısmayacağım seni, senin beni bildiğin kadar. Söz, sormayacağım; ismin ne, kimsin ve neredensin?..
Belki... Belki sadece tutunacağım bakıslarına, savrulmamak için! Ve bil ki soracağım sadece;
"Ne istersin benden, gülüsüne karsılık?.."
Bu gün, bir gülücük gönder bana; sıcacık olsun...
Bu gün "sevdiğin insanların" isimlerini getir hatırına; aralarında ismim olsun!..
Bugün, bulutlara dolanmıs iplerini çöz kalbimin... Ve altın bir kelebek gibi, ellerinle tak saçlarına!..
Hadi... Hadi bir tek gülüsünü gönder bana bugün...
Ve eğer hiçbirine mecali yoksa gönlünün; bari çok sevdiklerini hatırla ve aralarında ismim olsun!..
Bari, sadece sevdiklerini hatırla, aralarında ismim olan...
.....
Yahut;
Sevenlerini hatırla, yani seni sevenleri;
Ki adım, var elbette onların arasında!..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Eylül 2006       Mesaj #628
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
327fc4
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
29 Eylül 2006       Mesaj #629
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Işığını Duyup da Gelmiştim

Eddy Scheepers’e


Islığını duyup da gelmiştim
Trenlerine hasret istasyondaydık
Kar yağıyordu rayların pasına
Isınsın diye çadırında küçük çingene
Masallarını anlatsın diye torununa göçmen nine
Şarkılar söylemiştik sesimizi sevgilerle sarmalayıp

Melezdi sokakları şehirlerinin
Kara kiraz taşırken sofralara beyaz atlar
Sen Emile Verhaeren okurdun,
Ben Nazım’la coşardım;
Neruda’da buluşurduk
Lorca’ya yanardı dilimiz gecenin dipsizlerinde

Nedensiz değildi köprüleri bu denli sevmemiz
Çocuk resimleriyle büyütmüştük düşlerimizi
Zemheride renktiler kuş göğüslerinde,
Baharda ıtır senfonisi
Ne kadar uzarsa yaz
O kadar uçurtmaydı gökyüzümüz

Hem sözüydük duyarlılığın, hem söylemi
Hem farklılığıydık, hem birlikteliği arkadaşlığın
Kuşku alacasından sezgi aydınlığına
Binlerce çıraya kibrit değdirirdik
Molasız ve mavi aksın diye nehirlerimiz.

Islığını duyup da gelmiştim
Kendi külümüzü basıp kendi kanayanımıza
Acının ırmaklarından geçmiştik
Trenlerini unutmuş istasyon caddesinde
Cam örtünmüştü yeni yetme kızlar
Kar yağsa da olurdu, yağmasa da
Kösnül atlar mevsimiydi duyumsadığımız zaman.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Eylül 2006       Mesaj #630
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
EĞER


O kadar da önemli degildir birakip gitmeler,
arkalarinda doldurulmasi
mümkün olmayan bosluklar birakilmasaydi eğer
Dayanilmasi o kadar da zor degildir, büyük ayriliklar bile,
en güzel yerde baslatilsaydi eğer
Utanilacak bir sey degildir aglamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyasi eğer
Yüz kizartici bir suç degildir hirsizlik,
çalinan birinin kalbiyse eğer
Korkulacak bir yani yoktur asklarin,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer
O kadar da yürek burkmazdi alisilmis bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydi eğer
Daha çabuk unuturdu belki su sizdirmayan sarilmalar,
kara sevdayla sarip sarmalanmasalardi eğer
Belirsizlige yelken açardi iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardi eğer
Çabuk unutulurdu islak bir öpücügün yakici tadi belki de
kalp, gögüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer
Yerini baska seyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylasilmasaydi eğer
Düslere bile kar yagmazdi hiçbir zaman,
meydan savaslarinda korkular, aski agir yaralamasaydi eğer
Su gibi akip geçerdi hiç geçmeyecekmis gibi duran zaman,
beklemeye degecek olan gelecekse sonunda eğer
Rengi bile solardi düslerdeki saçlarin zamanla,
tanimsiz kokulari yastiklara yapisip kalmasaydi eğer
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamini yitirirdi,
yasanilasi her sey yasanmis olsaydi eğer
O kadar da çekilmez olmazdi yalnizliklar,
son umut isigi da sönmemis olsaydi eğer
Bu kadar da isitmazdi belki de bahar günesleri,
her kaybedisin ardindan hayat yeniden baslamasaydi eğer
Kahvaltidan da önce sigaraya sarilmak sart olmazdi belki de,
dev bir özlem dalgasi meydan okumasaydi eğer
Anilarda kalirdi belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer
Uykusuzluklar yikip geçmezdi, kisacik kestirmelerin ardindan,
dokunulasi ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydi eğer
Issiz bir yuva bile cennete dönüsebilirdi belki de,
sicak bir gülüsle isitilsaydi eğer
Yoksul düsmezdi yillanmis sarap tadindaki siirler böylesine,
kulagina okunacak biri olsaydi eğer
Inanmak mümkün olmazdi her askin bagrinda bir ayrilik gizlendigine belki de,
kartvizitinde onca ayriligin birinci dereceden failidir denmeseydi eğer
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payini almasaydi eğer
Issizliga teslim olmazdi sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsiz gezintilerle avunmaya kalkmamis olsaydin eğer
Sen gittikten sonra yalniz kalacagim
Yalniz kalmaktan korkmuyorum da,
ya canim ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarina,
mazilerinde görkemli bir yasanmisliga taniklik etmis olmasalardi eğer!


Yazan : Can DÜNDAR

Benzer Konular

18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
7 Mayıs 2008 / estudiantes Spor tr
11 Aralık 2015 / asla_asla_deme X-Sözlük
16 Şubat 2015 / Jumong Basın/Magazin tr