Arama

Yalnızlığıma (Yalnızlık) - Sayfa 63

Güncelleme: 21 Ekim 2014 Gösterim: 304.009 Cevap: 1.891
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
4 Mart 2007       Mesaj #621
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Peki Ya Sen

Sponsorlu Bağlantılar
Merak edip üzülme sakın
Aldatmam seni
Unuttum zaten geçen o acı günleri
Canım çok yanmıştı gitmenden beri
Nasıl da incitmiştin
Sana verdiğim çocuk ruhlu kalbimi
Zor günler geçse de silemem
O güzel gözlerini
Eskiden olduğu gibi
Tutsana ellerimi
Sanma ki ben, sensiz olurum
Bana verdiğin gülü koklar dururum
Ne edeyim halen deli gibi seviyorum
Dünyaları değil bir tek seni istiyorum
Umurumda değil dünya sen aklımdayken
Kahretsin seviyorum peki ya sen...

Fatma Helin Şimşek
HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
5 Mart 2007       Mesaj #622
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY
Yokluğunun ödülü olarak Cennette sensiz yaşamaktansa Cehennemin avuçlarında közlenip güller öreyim baharımsı saçlarına.. “
Kar yangını gecenin en dar vaktinde seni düşünüyorum yokluğunu yüreğimde kanatarak. Suskunluğuna uzanmış bedenimle demlenmiş yalnızlığını yudumluyorum dudaklarımı acıtarak. Başucumda yokluğun, bir beden bol gelen hüznün gömleği sırtımda kan ter içinde yalnızlığına akıyorum. Yetim düşlerimi ezip karanlıkların içinde sensizliğini kanatıyorum.
Sponsorlu Bağlantılar
Dağ başı ıssızlığına inat rüzgarın avuçlarında açan kır çiçekleriydik biz seninle. İmkânsızlığın toprağına sımsıkı tutunmuş çınar ağacının umuda gülümseyen kökleriydik biz. Ne sen Mecnun’un Leyla’sı ne de ben Şirin’in Ferhat’ ı. Biz seninle aynı uçurumun birbirine hiçbir zaman kavuşmayacak iki yakasıydık.
Sevdamızda hep bahar mevsimini yaşadık. Hüznün göğsünden acıyı emip yarılan gökyüzünü ıslak düşlerimizle yamadık bir terzi inceliğiyle. Durmadık seninle zamanın avuçlarında. Aşkın köpüksüz sularında sevdayı hiç kirletmedik. Yalancı baharlara tutunup aynı tomurcuğun ıslak dudaklarında yaşadık aşkın tutsaklığını. Kirpik uçlarımızı bulutlara eğip aynı yağmur tanesinde yıkadık hasretin kör karanlığını. Lakin unuttuğumuz bir şeyler vardı sevdanın geceye örüldüğü zamanlarda. İmkânsızlığın avuçlarında eriyen iki güneş tanesi olduğumuzu unuttuk. Kelimelerin en yalın hallerinde sevişirken dudaklarımız, hasretin çöl sıcağında yavaş yavaş eriyen tenimizi fark edemedik. Aynı kalbin yurdunda sevdaya nefes alırken bir gün terimizin birbirimizin sırtından ayrı yerlere süzüleceğini düşünemedik. Ektiğimiz umut tanelerini ellerimizle biçemedik. Evet, yenildik. Lakin biz zamana değil; imkânsızlığa yenildik. Şimdi bir nefes kadar yakın tenine dokunamıyorum, dudaklarından semaya yükselen nefesinden havaya kanatlanamıyorum. Seni görüyorum lakin görmemezlikten gelmemi istiyorsun benden. Varlığında yaşarken yokluğunda sevmemi bekliyorsun benden. Haklısın belki de. Sana söz sevdiğim; ben seni “ sensizliğin “ avuçlarında seveceğim. Senden tek istediğim; her zaman hayata gülümse. Gülümse ki; gülüşlerin duam olsun kanayan yaralarıma.
Bir nefes uzağımdaki sana bir demet gülüşlerimi yolluyorum eriyen umut bahçelerimden. Ellerimle topladım birtanem. Aslında imkânsızlığın duvarını aşıp kavuşabilseydik bu çiçekleri senin saçlarına taç yapacaktım bir kır düğününde. Söz açılmışken seninle bir bahar günü kır düğününde evlenmek isterdim. Saçlarında sarıpapatyalardan örülmüş bir taç durmalıydı ve üzerinde beyaz bir elbise Melek’lerin kollarında gelmeliydin bana. Kelebeklerin gözlerinden düşen yağmur taneciklerinin ıslak havasında ellerimiz birbirini bulmalıydı. Ne olursa olsun senin gözyaşların tek yağmurum, senin gülüşlerin tek güneşim olsaydı. Offf..İmkansızlığını topluyorum bulutların ıslak dudaklarından…
Şimdi sensizliğin içinde yokluğunun kıvılcımlarında kurutuyorum ıslak kirpiklerimi. Sıcak nefesini üşüyen tenimin üzerine örtüp avuç içlerinin terine sığınıyorum. Yalnızlığını dudaklarımdan parmaklarıma akıtıp satırlarımda tek başıma ağlıyorum. Ve sen diye karanlık duvarlara yaslanıp geceye kapatıyorum yorgun gözlerimi. Gülüşlerinle yüreğimi öpmeden bu ayrılık uykusundan uyanmayacağım.
Bir gün gelmek istersen yalnızlığın sen kokan satırlarına umutlarınla gel. Tövbeleri yarım kalmış günahlarınla gel. İçinde yutkunduğun kelimelerini dudaklarıma sürüp imkansızlığın avuçlarından bana gel. Gözyaşlarınla gel, kurumuş dudaklarıma ab- ı hayat olsun tuzlu yağmurların. Hasretinin kanayan yüreğinle dön yüreğime. Geldiğinde yokluk kelimelerini dudaklarında ezip yavaşca sokul yanıma. Usulca saçlarını çöz. Bahar kokulu saçlarını yüreğimin kıyılarına getir. Başını koy göğsümün sen kokan yastığına. Sesinle dokun üşümüş kirpiklerime. Yokluğunu söküp dudaklarımdan, yüreğini ser yüzümün yalnızlığında bitap düşmüş gamzelerine. Nefesini bir an tutup benim nefesime ver nefesini. Yanan tüm ışıklarını söndürüp gülüşlerini ört üzerimize.
“ Rüzgarı giyinip
Sana geldim dün gece.
Saçlarına dokunmaya gelmiştim.
Kıyamadım yüreğinden öpmeye.
Kıyamadım gözlerinde gezinmeye.
Yatağının yanına usulca çöküp
Seni izledim içimde hasretini yutkunarak.
Nefes alışını,
Meleksi bakışlarını izledim bir nefes uzağından.

Ellerimi uzattim ellerine.
Bir kez olsun dokunmak istedim işte.
Hiçbir zaman dokunmadığım yüreğine
Delicesine sarılmak geçti içimden.
Dokunsam ölecektim biliyorum.
Sarılsam dizlerinde sonsuzluğa göcecektim..
Dokunamadım, sarılamadım.

Gidiyorum,
Günahlarında yanmaya gidiyorum.
Kır düğünü düşlerimi,
Gözlerine benzeyen bir kız cocuğu özlemimi,
Gözyaşlarında yakmaya gidiyorum.
Elimde ne bir resmin,
Yüreğimde ne bir nefesin,
Seni “ sensiz “ yaşamaya gidiyorum.
Yokluğunda Cennette yaşamaktansa,
Cehennemin avuçlarında yanıp
Dudaklarında son dua olmaya gidiyorum.
Gidiyorum hasretim,
Gidiyorum helalim..
Seni “sensiz “ yaşamaya gidiyorum.

Yarın doğum günüm.
Adının yazdığı çağrıdan öte
Çok şey istemiyorum sevgili.
Seni “ sana “ bugünden yazıp
Yarın doya doya ağlamak istiyorum.
Ama sakın ağlama sen.
Her gözyaşın benim Cehennemim olur.
Yokluğuma inat hep gülümse emi.
Çünkü her gülüşün duam olur yalnızlığıma.

Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #623
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sevgi031
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #624
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Sen = Yalnızlık

Yalnızlığıma mı alışıyorum
Sana alışırken?
Yoksa eski bir alınganlıkmıydı bu?
Taa çocukluktan hatırlanan...

Bölünüyor cümleler
Giderek hüzünleniyor şiirler
Acemi düştüm;
Sözlerinin rüzgarından,
Gözlerinin karanlığından korkacak kadar

Ben aşkı kırdım
Kristal tenine dokunurken...

mehmetbaturay
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #625
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
N'oldu bu gönlüm n'oldu bu gönlüm
Derd-u gam ile doldu bu gönlüm

Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm
Yanmada derman buldu bu gönlüm

Yan ey gönül yan yan ey gönül yan
Yanmadan oldu derdine derman

Pervane gibi pervane gibi
Şem'ine aşkın yandı bu gönlüm

Gerçi ki kandı gerçeğe yandı
Rengine aşkın cümle boyandı

Kendide buldu kendide buldu
Matlabını hoş buldu gönlüm

Sevad-ı a'zam sevad-ı a'zam
Belki oluptur Arş-ı muazzam

Matlab-ı canan matlab-ı canan
Olsa acep mi şimdi bu gönlüm

Seyr-i billahtır seyr-i billahtır
Li maallahtır fena fillahtır

Ayinesinde ayinesinde
Gird-i sivayı buldu bu gönlüm

El fakru fahrı el fakru fahri
Demedi mi ol alemler fahri

Fahrini zikrin fahrini zikrin
Mahv-u fenada buldu bu gönlüm

Bayramı imdi Bayramı imdi
Bayram edersin yar ile şimdi

Hamd-ü senalar hamd-ü senalar
Yar ile bayram kıldı bu gönlüm

Hacı Bayram Veli
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #626
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
YALNIZLIK ŞİİRİ
Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır
Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım
Bu gece dağ başları kadar yalnızım

Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından
Dudaklarımda eski bir mektep türküsü
Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim
Gözlerim gözlerini arıyor durmadan
Nerdesin?

ATTİLA İLHAN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #627
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gitme ruhum...
Sen yokken hicran düser bu sehre
Gitme sevgim..
Sen yokken tutsak düserim bir isyan gecesine
Ölürüm..
Sen yokken..


Bitanem;

Sabahı bekledim saatlerce.
Ama ya sonra ?
Sen yoksun ya şimdi
Korktum..
Belki sabah olmaz diye,
Olsada,sen yoksun diye...
KaRKeLeBeĞi - avatarı
KaRKeLeBeĞi
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #628
KaRKeLeBeĞi - avatarı
Ziyaretçi
duygularim10117
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #629
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
siir10183
siir10183 ustsol Gel benim ruhumun gerçek sesi gel!siir10183 ustsag
Yıllardır sönmeyen alevim, korum.
Gel benim ömrümün hikayesi gel.
Şiirim, sonsuzum, gerçeğim, zorum
Gökle yerin birleştiği kavşakta
Seni bulup bulup kaybediyorum.

siir10183 isik

İlkin rüzgâr değil sanki nefesti,
Bir kez başlayınca estikçe esti...
Sonra bir upuzun karanlık bastı.
Sürdü hep aynı düş, hep aynı yorum
Şimdi duraklarda her akşam üstü
Seni bulup bulup kaybediyorum.
siir10183 isik

Yitiksin baharlar, güzeller içinde
Resimler, baharlar, sözler içinde.
Bazen bir iz görüp izler içinde
Cevap umuduyla titriyor sorum.
Sonra en tanıdık yüzler içinde
Seni bulup bulup kaybediyorum...


siir10183 altsolBekir Sıtkı Erdoğan siir10183 altsag
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #630
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir ufka vardık ki artık
Yalnız değiliz sevgilim.
Gerçi gece uzun,
Gece karanlık
Ama bütün korkulardan uzak.
Bir sevdadır böylesine yaşamak,
Tek başına
Ölüme bir soluk kala,
Tek başına
Zindanda yatarken bile,
Asla yalnız kalmamak.

Şafakları ben balığa çıkarım
Akan akmayan sularda
Benim, bütün tezgahlarda paydosa giden
Bir bahar akşamı dünyada.
Ben dört duvar arasında değilim
Pirinçte, pamukta ve tütündeyim,
Karacadağ, Çukurova ve Cibalide.

Zehirli kör yılanları
Ve sıtmasıyla
Gün yirmidört saat insan avında
Karacadağda çeltikler.
Bir kız çocuğunun gözyaşı gibi
- Ayak bileklerinde bir dizi boncuk,
Sol omzunda nazarlık,
Dağ başında unutulmuş üşümüş,
Minicik bir aşiret kızının -
Damla-damla, berrak olur pirinci.
Kamyonlarla, katır kervanlarıyla
Beyler sofrasına gider...

Çukurovam,
Kundağımız, kefen bezimiz
Kanı esmer, yüzü ak.
Sıcağında sabır taşları çatlar,
Çatlamaz ırgadın yüreği.
Dilerse buluttan ak,
Köpükten yumuşak verir pamuğu.
Külhan, kavgacıdır delikanlısı,
Ünlü mahpusanelerinde Anadolumun
En çok Çukurovalılar mah****ur,
Dostuna yarasını gösterir gibi,
Bir salkım söğüde su verir gibi,
Öyle içten
Öyle derin,
Türkü söylemek, küfretmek,
Çukurova yiğidine mahsustur...

Tütünü bilir misin?
'Kız saçı' demiş zeybekler,
Su içmez her damardan,
Yerini kolay beğenmez,
Üşür
Naz eder,
Darılır
İki parmak arasında kıyılmış,
Bir parçası var kalbimin
İncecik, ak kağıtlara sarılır,
Dar vakit yanar da verir kendini.
Dostun susan dudağına...

Sokaklardan,
Kıyılardan,
Gök mavisinden,
Ekmeğinden,
Canevinden ayrı düşmeye
Yani bütün hasretlerin kahrına
Ve zehrine çaresiz kalmaların,
İlk nefesi Hızır gibi yetişir
Cibalide sarılan cıgaranın...

Tütün isçileri yoksul,
Tütün işçileri yorgun,
Ama yiğit
Pırıl - pırıl namuslu.
Namı gitmiş deryaların ardına
Vatanımın bir umudu...
featherrn6Ahmed ARİF

Benzer Konular

27 Ekim 2008 / Misafir Genel Galeri
26 Temmuz 2009 / Misafir Genel Galeri
14 Mayıs 2007 / Misafir Genel Galeri
12 Nisan 2012 / Misafir Genel Galeri
17 Eylül 2016 / ThinkerBeLL Genel Galeri