Arama

Anlayana - Sayfa 141

Güncelleme: 26 Kasım 2018 Gösterim: 625.911 Cevap: 3.995
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Kasım 2007       Mesaj #1401
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Geceleri üşürdüm ama soğuktan değil...
Tutamamaktan sıcağı, tutunamamaktan sıcaklığa...
Sponsorlu Bağlantılar
Geceler sensiz..
Geceler soğuk..
Sabahlara kadar ayaz geceler..
Gülümseyerek bakıyorum geçmişe. Yaşadığımız o güzel günlerin ardından sadece bunu yapabiliyorum. Gülerken ağlıyorum.... Nasıl diye sakın sorma; resimlerimize bakıyorum önce... Yaşadığımız güzel anlar geliyor aklıma gülüyorum. Ama sonra, evet sonra, şimdiki halimize dönüyorum ve gözlerimden yaşlar akıyor... İçimdeki sevgin canlanıyor....
Ne yaptıysam yok edemedim bu sevgiyi... Kurtulamıyorum bir türlü. Gün geceye dönüyor bense resimlerimize bakıp, o anları tekrar yaşıyorum... Acı çekiyor ama kurtulamıyorum işte.. Vazgeçemiyorum Senden Birtanem...
Oysa ne çok demiştim kapılmayacağım, her şeye hazırlıklı olacağım diye. Meğer benimki sadece kendimi kandırmakmış. Ben kendimi sana ilk anda teslim etmişim meğerse. Şimdi ne yapacaksın diye sorma bana sakın, inan bende bilmiyorum çünkü. Yüreğimde sen varken başkasıyla olamam. Başkalarında seni arayıp onları mutsuz edemem.
Ve Senden Son İsteğim...
Unut beni... Yeniden doğ bensiz.. Sakın kaybetme yaşama sevincini... Yaptıklarımın acısını belleğinden silerek büyü. Yaralı kalbini sar yarınlarla, yeni umutlarla, yeni sevinçlerle. ilerde seni bekleyen mutluluğa koş, sana hiçbir zaman vermeyi başaramadığım mutluluğa koş.. Yoktur seni benim kadar seven ve sevecek olan, bir o kadarda sana layık olamayan, seni anlayamayan... Ben yaşarım acını, gözlerini hayal eder, biraz daha içer vururum kendimi kelimelere.. Dudaklarına dokunup seni sevdiğimi söylemeyi özlerim ama yaşarım, yaşarım farkında olmadan... Mutlu ol, eksik olmasın yüzünden gülücükler, acılar bulmasın seni. Mutsuzluğumla, bu hayat üzerinde bundan sonra hiç olamayacak olmamla, sensizliğimle yargılayıp affet beni. Cezamı çekiyorum ben.
Her şeyden vazgeçerken tek vazgeçemediğim sana bir çift sözüm var. Seni Hala Seviyorum, Seni Seviyorum...

Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
29 Kasım 2007       Mesaj #1402
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
Anlar mısın ?

Sponsorlu Bağlantılar
Gözlerin gözlerime değdiği an felaketim oldu anlar mısın ?
Uzun bir yolculuktu şehir hatlarında,
Ve bilinmeyen durakta inlmeyecekti.
Bedelini ödemeden binmek yoktu,
Ve yolcu alınmayacaktı.
Kavisli yollarda savrulmak yoktu,
Ve sevgi şirketinizin ikramıydı.
Anlar mısın ?
Gözlerimi kapasam inkar etsem seni,
Ağladıkça ağlıyor gözlerim,
Anladım ben sana mahkumum.
Bilir misin ?
Umutsuzdum,acılıydım,
Sende bıraktım beni !
Şimdi mutsuzum,
Aşkın öfkeye bıraktı yerini !


Murat Çapacıoğlu

A.Arda - avatarı
A.Arda
VIP VIP Üye
30 Kasım 2007       Mesaj #1403
A.Arda - avatarı
VIP VIP Üye
Tek Gülüşlük Parodiler...

Tek gülüşlük parodilerdi perdelediğin aşklar ..
Yelin kovanına akrep kıskacıyla tutturduğun kaç kalp var ..
Takviminin kılcal sayfalarında, kirli atışlarına tutuşan tenler şimdi hangi (ç)atışmada ..
Bilmiyorsun ..
Ve bilemedin; gözlerime denizi kaçırıp, umudumu aşırdığın gün sustum sana ..
Küstüm bilesin, adına çalkalanan istiklâl sokaklarına ..
İstikbal vaat etmeyen sevi tuzaklarına ..
Sen şimdi şarkılarımızı uçur gökyüzüne ..
Kim bilir belki yankılanır, belki aklanır gece ..
Ama artık git sayfalarımdan, yağma içime ..
Uyutarak unuttum ben anıları ..
Asla ve asla geri dönme ..
Tıpkı benim gibi sus ve küs geçmişe ..
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
30 Kasım 2007       Mesaj #1404
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Sen tuvalimde gökkuşağının cümle rengi...
Sen gözlerimde en keskin ışığı güneşin...
Sen alaca gecelerimin tek parlak yıldızı yakamoz misali...
Sen karakış ayazlarında içimi ısıtan samyeli...
Sen hayatın saçlarını yakalayan ellerim...
Sen yeniden doğuran beni uçuruma 5 kala...
Sen içimin gülen yüzü...
Sen geleceğe umutla bakan gözlerim...
Sen yanağımdaki beyaz papatya güne gülümseyen...
Sen hayatı yeniden keşfettiğim...
Sen hayal etmeye cesaret edemediğim...
Sen rüyalarımın masal kahramanı...
Sen mutluluğun en paha biçilmez resmi...
Sen ki; aşkın yetmişiki dildeki tek karşılığı...!
Bluesorrow - avatarı
Bluesorrow
Ziyaretçi
1 Aralık 2007       Mesaj #1405
Bluesorrow - avatarı
Ziyaretçi
RAMAK KALMIŞTI

Ramak kalmıştı
Gelmesine ölümün
Bir an bile değil
Çıplak bir el
Belirdi birdenbire
Gelip tuttu elimi

Günlere haftalara
Yitik renklerini
Kimdi bu geri veren
İnsansal evrenin
O bitimsiz yazına
Gerçekliğini geri veren kimdi

Ben ki ne olduğunu
Bilmediğim bir öfkeyle
Boğulurdum sürekli
Hayatıma büyük bir açıkhava
Kolyesi takmak için
Yetti iki kol yetti

Küçücük bir hareketti
Uyurken bir okşayış
Ya da bir soluk
Yüzümde gezinen
Ya da bir çiy
Omuzuma yağmış

Alnıma geceleyin
Yaslanan bir alındı
İki iri gözdü açılmış
Ve bir anda evet bir anda
Tüm evrende ne varsa
Dönüştü bir buğday tarlasına

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Aralık 2007       Mesaj #1406
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aklımda Kalan Şeyler

Yorgun bir günün karanlık gecesi
Aklımda kalan bir şey vardı;
İsminin ilk ve son hecesi

Karanlık gecesi yorgun bir günün
Aklımda kalan bir şey vardı;
Beyazlar içinde senin düğünün.

Yorgun bir günün gecesi karanlık,
Aklımda kalan bir şey vardı;
Sana yazdığım bu şiir beş paralık.
</B>


i.k
KENCISii - avatarı
KENCISii
Ziyaretçi
2 Aralık 2007       Mesaj #1407
KENCISii - avatarı
Ziyaretçi
Senle Sen
Seni kendimden kıskanıyorum
Tarağından tokandan giysinden
Gözlerinden kıskanıyorum
Ellerinden saçlarından
Kardeşinden kıskanıyorum
Arkadaşından teyzenden
Rüzgardan kıskanıyorum
Sudan havadan
Aynalardan kıskanıyorum
İyi ki aynacı değilim
Eğer aynacı olsaydım
Aynaları kırardım her gün
Çünkü sen ona bakıyorsun
Çünkü o sana bakıyor .
Bluesorrow - avatarı
Bluesorrow
Ziyaretçi
4 Aralık 2007       Mesaj #1408
Bluesorrow - avatarı
Ziyaretçi
MASUMCA
imkansız olduğunu bile bile seversin
dokunmayacağını bile bile tutulursun
yaşamayacağını bile bile bağlanırsın
görmeyeceğini bile bile yanarsın
belki bunu bilir ama bilmez
sever ama sevmez
görür ama görmez
içindedir, kimse alamaz
o senindir, sana aittir
erişilmezdir
aşktır, sevdadır
bitmez
sürgün_63 - avatarı
sürgün_63
Ziyaretçi
6 Aralık 2007       Mesaj #1409
sürgün_63 - avatarı
Ziyaretçi
Sakarya Türküsü
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..


Necip Fazıl Kısakürek
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
6 Aralık 2007       Mesaj #1410
nünü - avatarı
Ziyaretçi
En fazla içimde ölürsün
Cesedini sürüklerim gittiğim her yere
Kızıl sonbaharım
Hangi aşk kendi fırtınasına dayanabildi

Ellerimde çoğul bir gölge kuşu
Adının arkasına basmadan yürüdüm
Alnımda birikti çizikler
Adımdan çıkardım aklımı
Aklımsız kaldım
Neylersin
İnsanız
Ne yapsak eksiğiz işte
Ölüme ayarlı saatiz


En fazla içimde ölürsün
Sorarım
Şiir papirüslerinin hangi köşesine karaladın beni?
Hangi hare’mden yakaladın da çiğnemeden yuttun gözlerimi?
Kekeme repliklerin ezber bozduran kuşu
Hangi rüzgârlara sattın da saçlarını
Devrik cümlelerimin öznesi oldun?

İçindeki kötü senaryoların kahramanı olmak istemezdim
Dağıldı bak derlenip toplanmış dağılmalarım


En fazla içimde ölürsün
Nasılsa yokluk rehin bırakılıyor kalana
Kalan gidene denk neyi varsa susuyor.
Ve susmak inceltiyor her yarayı
Ve susmak bakmak oluyor
Gitmediğin her yere

Kim tutuklanmış yalnızlıktan
Gizin içine gizlenen kim
Söyle beni nerene sakladın
Ki şimdi bu kadar sokaktayım

En fazla içimde ölürsün
Karla karışık yağarsın yara Bereme
Karma karışık kalırsın cinnet şeridinde
Kaldırımların kaldıramadığı her neyse işte
Bulamadığın her ne varsa büyük yıkımların izinde
Sana borcum olsun
Hiç yazılmayacak bir şiirin içinde





En fazla içimde ölürsün
Yanağında yanar avucum
Avucumda imlası bozuk bir şiir kalır
Gözlerinin namlusu döner, yakar kirpiklerimi
Kulağımda bir tepenin rüzgârı uğuldar
Gırtlağıma kadar aşka batarım
Yeteri yok. Eksiği fazla.

Neyin kaldı eksilenlerden arta
İçeri doğru kapanan bir kapıydın
Saçlarından geçtim önce
Ve kendimden öylece
Neyim yoksa var bildim
Eğildim
Eksildim
Eridim
Bir seni bitirmedim

Hangi rüzgarlara sattın da saçlarını
Uğultusuna tutunamadın

Ömürden nefes çalarak ne kadar yaşarsa insan
Öyle yaşadım gözlerini
Tenimde itiş kakış
Cebimde depremlerin
Esrarlı gece ayinleri
Volkanik şiirler
Usul usul giymedim mi sözlerini
Yalnızlığın tiradını kapamadım mı her sefer
Sensizlik seni anlattı en çok
Vazgeçmeler vazgeçmekten vazgeçti
Söyle saçlarında öldüğüm
Bir geri gidiş kaç günde gelirdi?


En fazla içimde ölürsün
Cesedini sürüklerim gittiğim her yere
Tenimin yırtıldığı yerden mi girdin içeri
Açar gibi yaparak açık bir kapıyı
Beni ikiye böldün
Hadi içimi kendine aldın da
Beni nerde bıraktın
Hangisini seçerdin benim için
Ve hangisinden vazgeçerdin kendin için

Ben yarama çoktan sen bastım
Yaşım kadar gencim
Adın çabuk diye geçti
Ardında aç köpekleri bırakarak
Ezberimden geçtim.
Hızla biten aşk şarkılarından geçtim
Senden bir şey eksiltmeden sana çok şey bırakmaktı aşk
Bildim


Biz dalkavuk bir aydınlığın yerine
Onurlu bir karanlığı seçtik
Ve bir öyküden ağlarcasına geçtik
Cesurduk çünkü
Kendimizi kendi düşlerimizden kovacak kadar

Ömrüne yüz çevirmiş iki masalcıyız
Gerisi hiçlik
Gerisi yokluk

Sensizliğin anlattığı ne vardı senden başka
Bir hayatın tüm yanılgılarını
Saçlarında çözdüm
Şimdi beni hangi yanımdan susacaksın
Sessizlikte bir dildir
Çoğul susulur
Pusulur
Şimdi beni hangi yanımdan kusacaksın

Yıkık şehrimin izbesi
En fazla içimde ölürsün
En çok
Gözlerime gömülürsün.
Gözlerimi kaparım
Vasiyetimi yazarım


kahraman tazeoğLu