Arama

Anlayana - Sayfa 21

Güncelleme: 26 Kasım 2018 Gösterim: 623.397 Cevap: 3.995
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #201
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Anlamak Istemedin

Sponsorlu Bağlantılar
Neden anlamak istemedin beni,
Yalniz seni sevdigimi,
Yalniz senin icin ölmek istemedigimi,
Seni sevmek suçmu söyle.

Söyle n'olursun bana söyle,
Aglamaktan, merak etmekten biktim hergün,
Hergün bastan ölmekten biktim,
Neden ben neden neden.

Neden hep zorluklar beni buluyor,
Neden kalpsizler beni buluyor,
Neden söyleyin neden neden,
Kalpsizlerin kalbi ben miyim.

Bütün acilari ben çekiyorum,
Gel n'olursun sende gel,
Gel ama sende sev,
Duygularimi yikma n'olursun.

Neden beni ANLAMAK iSTEMiYORSUN,
Neden söyle neden sevmiyorsun,
Günahim ne benim,
Bende sevilmek istemez miydim.

Gel ne olursun anla beni,
Yalniz seni istiyorum,
Yalniz seni seviyorum,
Gel bana gel ama kalbinle gel!

*Bu gece vedalasmadan gittin ya, dönüsün olmasin...
What a bad luck*

G

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #202
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Hayır

Sponsorlu Bağlantılar
bu döşeği sen mi serdin elin dert görmesin ana
ana uyuyacağım ninni çağır danalar girsin bostana
çetin bir yörük kızı hoyrat murat dağı'ndan
bir papatya getirsin bir gelincik getirsin
elimden tutsun beni metristepe'ye götürsün
gönlümce bir hu diyeyim hısımım ali osman'a
yamacına yöresine rüzgarlı camlar dikeyim

bu hosşerimi sen mi ettin eline sağlık ana
ana lokma dökelim aşure kaynatalım
hayır dağıtalım hayır ali osman dayıma
ördüğün bu çorabı sağlıcakla giyiyorsam
tuzladığın bu ayranı afiyetle içiyorsam
tuttuğun bu yoğurdu yoğurduğun bu ekmegi
kaynattığın bu bulguru çalakaşık yiyorsam
etime ve sütüme ineğimin ıslıklı memelerine
kabıma kaçağıma toprağıma bu benim diyebiliyorsam
ali osman dayımın yoksul yüreği bunun bedeli

metristepe göğüne uğru yğldız uğramaya
ana bu benim yüreğim hısımım ali osman'ın yüreğ

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #203
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KİM BİLİR?

Duyuyor musun beni?
Bazen, sana sesleniyorum geceleri..
Herkes uyurken, ortalık sesizken.
Kim bilir; belki sen de uyuyorsundur sana seslendiğim zamanlar.
Kim bilir; belki de sıçrayıp yatağından,
Uyanıveriyorsundur sesimle...
Hissediyor musun beni?
Bazen, gözlerimi kapatıp sıkıca,
Ellerimi kalbimin tam üzerine koyup,
"Beni hisset" diyorum içimden.
Söylediğim an, sanki sen de hissediyorsun.
Sanki sen de gözlerini kapatıp,
Yüreğine koyuyorsun ellerini.
Görüyor musun beni?
Bazen; üzüleceğimi bile bile geçiyorum sokağından.
Yanıp yanmadığını kontrol ediyorum ışıklarının.
Ben seni göremiyorum ne kadar geçsem de.
Kim bilir; belki de sen beni hissedip,
Bakıyorsundur pencerenden..
Bazen;
Hiç beklemediğim bir anda çıkıveriyorsun karşıma resimlerin arasından..
Oysa kaldırmıştım hepsini hiç görmeyeceğim bir yere.
Gördüğüm an elimde değil, içim acıyor.
Engelleyemiyorum yaşların süzülmesini.
Bazen; yürürken bu şehirde,
Senin de yürüyüp yürümediğini düşünüyorum.
Ben seni adım adım yaşarken,
Tanıdık yüzleri görüp de seni soramamak yok mu!
Ben sana seslenirken geceleri,
Halâ hissederken seni tüm kalbimle,
Defalarca geçerken sokağından,
Bunca zamana karşı halâ senin için dökerken gözyaşı
Kim bilir sen neler yapıyorsun?
Kim bilir;
Belki de dönüp bakmıyorsundur ardına.
Belki de benim seni andığım zamanlar,
Sen de beni anıyorsundur.
Ben görmüyorumdur.
Ben hissetmiyorumdur.
Ben duymuyorumdur..
Kim bilir...
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #204
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bence sen de şimdi herkes gibisin

Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin

Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin

Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #205
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Öyle bir yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm, cehennemi de.
Öyle bir AŞK YAŞADIM Kİ,
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum, okudum, ANLAMADIM
Kendi kendime konuştum bazen evimde.
Hem kızdım hem güldüm halime.
Sonra dedim ki ''söz ver kendine.''
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin.
Sevilmek istiyorsan,ÖNCE SEVMEYİ BİLECEKSİN
Uçmayı seviyorsan (Kİ KELEBEKSİN) düşmeyide bileceksin
Korkarak yaşıyorsan,yalnızca hayatı seyredersin
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki ZAMAN
Hep acele etmem bundan, ANLADIM
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #206
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
27bo9
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #207
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bilir misin?

Sen sevmek nedir bilir misin?
Bilir misin kalplerin nasıl tutuştuğunu?
Sev desen sadece beni sever misin?
Bilir misin seven kalbin burukluğunu?

Sen gece geç saatleri bilir misin?
Bilir misin karanlıkta özlem ışıklarını?
Yalnızlıklarda bir isim nedir bilir misin?
Bilir misin yalnızlık şarkılarını?

Kağıt üzerinde teselli nedir bilir misin?
Bilir misin kurşunlardan da sert kurşunu?
Yazılan isimleri çizilen kalpleri bilir misin?
Bilir misin kötü haberin ne olduğunu?

Sen ağlamak nedir bilir misin?
Bilir misin gözyaşının ne olduğunu?
Sen gözyaşı selini bilir misin?
Bilir misin neler alıp götürdüğünü?

Sen gözyaşının tadını bilir misin?
Hiç tomucuklar süzüldü mü yanaklarından?
Sen sevmek nedir bilir misin?
Hiç bu sözcük döküldü mü dudaklarından?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Eylül 2006       Mesaj #208
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
RÜZGAR DiNiNCE
.....Farkında değildim ordan oraya savrulurken değişimlerin...
yağmur mu yağmış, neyin nesiymiş, seller nereye akmış, buharlaşmış, yoksa denize mi karışmış...
sorgulamadım hiç bunları..

Sadece alışageldiklerim vardı o an benim için
RÜZGAR vardı!

Okurdum gerçi medcezirleri, gelgitleri, mevsim değişimlerini, fakat ehemmiyet vermezdim..

Rüzgar vardı ya...
ondan ötesini görmezdim..
son nokta ölümdü hep benim için,
Ayrılık mevzusuna hiç girmezdim..

Bananeydi yaprak dökümü, bana neydi ilkbahar?
Benim mevsimlerim değismiyordu ki!
Bahar vardı benim için, ilk ya da son değil, sadece bahar..

...ve RÜZGAR

Güneşin sarısıyla, güllerin kırmızısı arasında seçim yapmamak için seçmiştim turuncuyu,
hüznün rengi olduğunu bildiğimden değil..

Birgün,
Bir ayna düştü yere
Ardından zaman düştü
umut düştü, vicdan düştü
ve
Rüzgar düştü durup dururken

içime korku düştü, değişimi görünce..

Rüzgar dinince...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Eylül 2006       Mesaj #209
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ANLAMINI GİZLEYEMEDİĞİM AŞK…


Gözlerimi kapattım yokluğumda var olan kendimin üstüne. Çığlığımda taşıdım ellerime sığmayan bensizliği, kızıl sancıların içdökümünde. Rüzgar saçlı bir yalnızlıkta yandım. Nehirler geçti içimden, içim nehirlerden geçti; talan edilirken Züleyha´sına aşk düşen bağışlanmış mısralar. Ve şimdi kalbimde adı konulmamış bir süveydanın ölüm günahları. Ve tufanları avuçlayan ömrümde Nuh´un ayak izleri.
Adıma küstüm. İsimsizliğimin ölgün kentlerinde vurulup duruyorum, sana hep altı susuş kala. Hadi konuşsana! Susma gözlerime öyle derin derin. Kimsesizliğimin kimliğine suret olmayacak mısın yoksa? Aynalarda göremediğim hükümsüz yüzümü, yüzüne kabul etmeyecek misin? Bak el pençe divan durdum aşkın önünde, beni biraz daha susarak acıtacak mısın sesimi? Biliyorsun, rengi mahpus aşkımın mahşere and içen gözleridir sensizlik. Ey boğazıma kadar battığım yağmur, hadi al beni! Gözbebeklerinde yıldızlar eriten gece, hadi boğ beni! ´´YAĞMUR GECEDEN AL BENİ´´.
Ey Aşk! Güzellik bile sana meftun değil mi? Düşlerimden başka bir hüzünde yaktım mı en meczup tebessümleri? Bilsen, çöle kesmiş tenha bir gökyüzü indi geceme. İçine kan bulaşan tekinsiz uykulara uyudum. Kurak bir intihar düştü şairliğin yazgısına, yığıldım kaldım ´´bana inmeye korkan SEN uçurumlarında´´. Sevdiğim! Acıya düşen içine, içine düşen acıya, tufanıma, rüzgarlığıma yenik geldim. Tutma ellerimi düşeceksin yoksa.
Duru bir gülüş anında saklısın sen, an gibi. Altı harflik susuşun kıyamet ağrısı dilimde. ´Aşk bitti, yüzümü buldum´ diyenlerin içten pazarlıklı yalnızlıklarına inat, içimin suretisin. Ellerin yasadışı sevdalarda ıslanan heyula sensizliğim. Gözlerin gül yaprağında kanayışım. Çek gözlerini alnımdan. Yazgıma dokunuyorsun!
Benden saklanabileceğim bir İstanbul var mı gözlerinde? Susmaya dair tekmil suskuları ´´ konuş/sana ´´ dediğinde bozar mı gülüşü yırtılmış kelimeler? Ey Aşk! Kara kalemlerin aşkına! Ten hummalı saçlarında boğulmalarım yetmediyse bil ki; kahrolası bu denizler az gelir ağlayışlarıma. Sen hüzün divanında acının aşkı, aşkın acısı. İşte eşiğindeyim! Aşkın mahrem cinnetlerine sunma beni sevdiğim. Azalırım.
Ey Aşk! Kalk ayağa ve ağla tutuşuncaya dek! Çünkü anlamını gizleyemiyorum aşktan…

mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
23 Eylül 2006       Mesaj #210
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Dağlar Kızı zeyno...

Pınarların dilinden her bahar çiçeklere seslenir, kelebek kanatlarıyla süslerdi hayallerini Selvina. Güzelliklerle, özlemlerle ve umutla beslerdi yüreğini, bütün acıları, umutsuzlukları dağ yelleriyle savururdu uzak çığırlara.

Yaşamın umut çiçeğiydi dağlarda Selvina. Sabahın aydınlığı, karın lekesiz aklığıydı. Kar yağarken gökyüzüne bakıp sevinmeyi ondan öğrenmiştim, ondan öğrenmiştim acılara gülmeyi, sevinçlere ağlamayı, haksızlıklara karşı durmayı; Sevdikleri için ölmeyi gerektiğinde, yaşamı sevda bilmeyi, en umutsuz zamanlarda bile yüreğinde bir umut ışığı taşımayı ondan öğrenmiştim...

Seneler seneler eveldi. Rüzgarlar sevda türküleri söylerken her bahar dağlara, bir pınar başında tanımıştım onu. Rüzgarın dilindeki bütün türküleri beraber dinlemiştik yüreğimizin kulağıyla. Beraber ağlamıştık ayrıldığımızda iki sarmaşık çiçek gibi. Kavuşurken bütün dünya bizimle sevinirdi, ayrıldığımızda iki damla yaş olup süzülürdü hayatın uçurumlarına mutluluk. Gecelerce oturup yıldızlara sevda masalları anlatırdık, sevda türküleri yakardık çağlayanlara. Yıldızlar da ağlardı bizimle; ağladığımızda. Sevindiğimizde bizimle sevinirdi gecenin gözleri.

Koynumda ırmaklarla dolaşırken o uzak dağlarda, hayatla aramıza ölüm girdi. Alıp götürdü menekşe gözlü ceylan pınarımı. Bir nisan yağmuru gibi ıslandı gitti hayallerim. Sel sel oldum taşlara vurdum başımı. Yel yel oldum seherlere ağladım. Şimdi bir dağ yangını gibi her ellediğimde yüreğimi, anlamasamda, bir çiçek Zazaca döker yapraklarını kırlara. Zazaca ağlar menekşeler, kuşlar, ceylanlar, yıldızlar.. Bir kucak sevinç yaşamıştık beraber karlı munzur yaylalarında, dünyalar dolusu mutluluk. Şimdi gönlümde bir çağlayan gibi özlemi akıyor acılara her gece ve bir dağ yangını gibi her gün acısı birikiyor yüreğimin göllerinde.

Ey yavru bir kuş gibi düşlerimin arasından uçup gitti uçarı kız, yaşım on beş idi, yüz oldu, binyüz oldu, yaşlandım yaşamadan aşkı ve baharı. Farkında değilim şimdi, geçen günlerin, değişen mevsimlerin. Yağan karlar altında kaldı kalbim... Şimdi dağların ardında her bahar yıldızlara sevdalı bir çiçek açar, adı Selvina, rengi Selvina, kokusu Selvina; bir kız geçer rüyalarımda uzak dağların başında, bakışı selvina, yakışı Selvina, gülüşü selvina, duruşu selvina. Ya ben nasıl ağlamam ya ben nasıl!

Yüreğim kanayan bir duygu pınarı şimdi. Kurumayan ve her bahar daha da çağlayarak akan sevda denizlerine... Sen uyu dağlar kızı Selvina, canpınarım, gönülgözüm, dağçiçeğim sevdiceğim. Sen uyu o uzak yıldızların altında. Ağladığımı görme, duyma sesimi. Görürsen,duyarsan üzülürsün bu perişan halime biliyorum, Ağlarsın..... üzülürsen dayanmaz buna yüreğim.

Erişilmez uçurum diplerinde kaldı özlemlerim, yaralı ceylanlar sekiyor şimdi bakışlarımda. Tomurcuklar öksüz, serçeler dilsiz, her durakta boynu bükük bir çocuk üşüyor ve ben bu yagmurlar dolusu yalnızlığımla, bütün bulutlardan sana koşuyorum Selvina...

Ben hayalleri uzak dağ yollarında kalan çocuk. ben yıllarca munzurun başında ağlayan çocuk Benim de hayallerim vardı bir zamanlar, tüm dağlı çocuklar gibi. Sevdalarım, sevinçlerim, korkularım vardı. Şimdi gittiğim her ülkede içimde kanayan özlemler gezdiririm, rüzgarlar estiririm ağaran saçlarımda. Kimse bilmez niye öyle suskun hüzünlü bakarım uzaklara, niye bükük durur boynum.

Ah yüreği dağlım. Yürekler boş bakışlar anlamıyor beni bu uzak yerlerde, her akşam vakti el ayak sesleri çekilirken caddelerden, vurup yüreğimi narlı sevdalara, yıldızlara ağladığımı kimse bilmiyor, kimse bilmiyor her gece dudağımda bir şiir’in kanadığını. Hasret ki, yolları kanamalı ağır bir hüzündür geçip giden günlerin terkisinde. Rüzgar koyaklarını yitirdi, sözcükler büyüsünü. Her mısrada çığlık çığlık yüreğim duyuyor musun?

Biliyorum artık gelmeyeceksin ama ben hala seni bekliyorum. Gelmiyorsun Selvina artık sesinde gelmiyor kokunda. Kelebekleri göç etti ömrümün. Sonbahar oldum yaprak yaprak, düşen her yaprakta içimde bir şeyler koptu, ismini haykırdım rüzgarlara ağlayarak savruldum rüzgarlarla seni sevdiğimi bağırdım yıldızlara,. Kimsiz kimsesiz kaldım, çaresiz, en çok da sensiz. sevginsiz... Oysa ben seni seçmiştim munzur gözlü çiçeğim, seni sevmiştim sevdiğim olarak, sevdanı nakış nakış yüreğime işlemek için ve fırtınalar, boranlar içinde de olsa bir gün mutlaka sana gelmek için.

Ne zaman bahar gelse uzak dağbaşlarına cerenler iner sulara, her pınar başında sevdiğim kızı bulurum ceylanlara su verirken. Yüzünü, gözlerini, dudaklarını görürüm. Bir pınar başında su içen ceylanlar gibi usulca sokulup yanıma şiirler içirir seven yüreğime. Derin bir ah gibi özlemi düşer içime. Düştükce buğulanır gönül pencerem, buğulanır gözlerim, canpınarım, duygu bahçem, buğulanır yüreğim... Bilirim, mutluluk benden çok uzaklarda bir yerde kaldı. Elimi uzatsam dokunamam, çağırsam duyuramam sesimi. Yoruldum yıllarca ah çekip ağlamaktan yürek vurgunu yaşamaktan hayalini beklemekten bedením beynim ellerim gozlerim yoruldu. Yoruldum hayalini beklemekten yollarına düş işlemekten.

‘’Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde
gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter
ve serin serviler altında kalan kabrinde
her seher bir gül açar, her gece bülbül öter’’
Beyatlı
Menekşe rengi bir çiçekti sevdiğim kız
anadolu yaylalarında karanfil kokan
yanaklarında güneşin gül öpücükleri
dudaklarında hayatın nazlı gülücükleri
pınarlara her akşam aşk masalları anlatan

erguvan rengi bir çiçekti sevdiğim kız
munzur’un eteklerinde nergiz kokan
bakışı ayışığı yüklü bir ceylandı
Sevda ve gül işlerdi yüreklere
ipek saçlarında çayır çiçekleri
esmer alnında duygu gelincikleri
her gece yıldızları alıp koynuna yatan

bende sevmiştim ah deli gönlüm bende
hasret rengi bir çiçekti sevdiğim kız
gözlerinde dağların ilkyaz gülücükleri
dilinde sevdanın içli sözcükleri
saçlarında bahar yelleri eserdi
yaşamak bir şarkıya benzerdi dudaklarında
dünyanın bütün dillerini konuşan

bende sevmiştim ah ömrüm bende
kar rengi bir çiçekti sevdiğim kız
nefesinde dağgüllerinin kokuları
kalbinde sevdanın gizli korkuları
üşüyen yüreklere beyaz çiçekler sunardı her gece
türkü türkü seher yeliydi yüzü
şiir şiir ay güzeli
doğanın bütün renklerine yakışan

bende sevmiştim ah dostlarım bende
hayat rengi bir çiçekti sevdiğim kız
hala özlem kokuyor bir köşesinde anadolunun
hala sevda kokuyor uzaklarda sesizlikler içinde
kimselerin uğramadığı bir yerde
yıldızlara bakıp üşüyor her gece

şimdi güller gülümsemiyor artık,uzak dağbaşlarında
cerenler inmiyor sulara
derin uykuya dalmış gözlerinde sevdiğimin
nergizler uyanmıyor sabahlara
sarmıyor yaşamı maviler
sonsuz bir hüzün gibi devrildi düştü gecelere
bir hüzünki ne yazgılara sığar ne yıldızlara

Ya ben nasıl ağlamam dostlarım. Ya ben nasıl..