Arama

Anlayana - Sayfa 85

Güncelleme: 26 Kasım 2018 Gösterim: 624.340 Cevap: 3.995
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #841
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Son defa
Sevmek istedim
Sponsorlu Bağlantılar
Kahretsin ki
İlk defa öğrendim
Aşık olmayı
şimdi
ne sevgi istiyorum
ne de başka aşk
dilim susmayı
sen de
beklemeyi öğren yüreğim...

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #842
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
Uzun bir hastalık gibi
Sponsorlu Bağlantılar
Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
Bitti.

Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da

Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi
Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır
İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım
Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim
Belki bir yağmur yağar akşama doğru
Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım

Aşk da bitti diyordu ya bir şair
Aşk bitti işte tam da öyle

Ahmet Telli

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #843
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Hep sanadır yazılan
hep sensin resimlerde
karşımdadır ama tutamadığım,
yanımdadır ama dokunamadığım,
içimdedir ama çıkaramadığım,
beynimdedir ama çözemediğim,
kalbimdedir ama durduramadığım,
yamandır sevdam bilirim;
suların berraklığı var sende,
gecenin gündüze hasretisin sen,
yüreğime ektiğim tohumsun,
sulamadan yeşerensin sen,
hep sanadır ya tutkum,sevdam,inadım;
yinede uzaksın sen..
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #844
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
İlk önce bakışlarınla tanıştım.
Gözlerindeki parıltıya alıştiı,
ve yalnızlığımı yenmeye çalıştım,
çalistim ama, aramıza koyduğun mesafelere takıldım.

Senin buhranlı gecelerime ışık saçmanı ben mi istedim?
İkide bir karşıma çıkmanı, elimi tutmanı ben mi söyledim?
Yoksa gönlümün her an seni anmasını ben mi arzuladım?
Ben yalnız bir kuru ümide, bir sıcak sevgiye sarılmayı diledim.

Bir hasret ki, günden güne vücudumu sarıyor,
sanki kör testereyle kalbim parçalanıyor.
Umudunu yitirmiş ellerim tutunacak dal arıyor.
İdrak içinde bedenim hakka yöneliyor.

Sende bir yıldız gibi kaymışsın ne çıkar?
Sevginin kaynagi o, sevmemeye imkan mı var?
Sahte sevgilere kanarak kalmışım bizâr...
Yaradana bir gün dönmemeye çare mi var?

Ahmet Arslan
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
26 Mart 2007       Mesaj #845
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Böyle olmasını ben istemedim
Sessizce çekip giden ben değildim
Yalnızca boyun eğdim!
Çünkü seni sevdim ve hala seviyorum!
Biricik aşkım, seni affedemiyorum!
Sessizce kalbime gömüyorum
Fakat unutmuyorum;
Ne SENi ne de YAPTIKLARINI!!!...........
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
27 Mart 2007       Mesaj #846
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Tut ki...

Tut ki başlamadan biten bu aşk,
Rüyada dinlenen bir masaldı...
Uyandık... Duyduğumuz fısıltı
Uykuda kaldı...

Tut ki kuzey sokağında yağmur yağmıyordu,
sırılsıklam değildik.
Birbirimizi asla tanımıyorduk,
İki yabancıydık ağlamayı bilmeyen!..
Hep gülecektik.

tut ki gözler - yeşil olsun, siyah olsun-
Yalancıydı...
Yalancı !..
Dudakların söylemeye cesaret edemediklerini
söylemişlerdi.
Yalandı!..
Ne çıkar biz de aldandıksa?
O yalana bütün bildikler kandı!..

Serhat Kabaklı
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
27 Mart 2007       Mesaj #847
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Sanırım yaşamı hep ana başlıklarıyla yaşamışız. Dudaklarında ıslanan türkülerle sevdim seni. Dudaklarından taşan yosun kokusu nefesine vurgun sevdim seni. Aslında seni hayallerimde buldum da sevdim. Radyoda eski türküler çalarken, ben herşeyin eskimişliğiyle sevdim seni.

Hayallerime sığmadın bir süre sonra. Seni yaşamın en olağan yerinde aradım. Yanıbaşımda. Nasıl ısındı içim nasıl üşüdü. Yaşamın zıtlıklarıyla sarıldım sana. Yanlış olan hayallerim ve umutlarım değildi. Yanlış olan senin olmamandı. Sen yoktun ve ben biraz da olmamanı sevdim. Olmadığın kadar büyüdün içimde. Büyüdükçe ulaşılmazımdın. Ulaşamadıkça yürek sızımdın. Ben yürek sızımı sevdim. Tam da sevişip dururken bir sızıyla, ağlayan çocuklar dizildi boylu boyunca yoluma. Sevilerin ne kadar sahte olduğu geçti aklımdan. Yaşamın acı dolu bekleyişlerinde tükenirken çocuklar, bir aşk nasıl olur da masum kalabilirdi. Bir sevi ağrısı nasıl olur da en ön koltukta seyir eylerdi yaşamı. Kızdım kendime. Kızgınlıklarımla çoğaldı düşünceler. Bir duvar hayal ettim.
Ne kadar kimsesiz, terkedilmiş acı varsa gelsin yaslansın diye. Yetmedi duvar, kısa geldi. Meğer geride unutulmuş, terkedilmiş ne çok ağrı varmış. taşıyamayan bırakıp gitmiş, bırakıp gitmiş.

Saraylar gezinmeye başladı rüyalarımda. Her saray çocuk gözlerimde yalnız, delikanlı gözlerimde heybetli, yaşlı gözlerimde terkedilmişti. Her saray biraz gözlerimdi. Saray mı benim rüyalarımın süsüydü ben mi sarayın feodal yalnızlığının süsüydüm, anlayamadım.

Çocuklar tekrar tekrar geldiler. Herbiri ayrı güzellikte, güneşin kızgın elleriyle geldi. Herbiri aynı yakarışta, gecenin yalnız gözleriyle geldi. Herbiri dargın, dizleri parçalanmış bir çocuklukla geldi. Herbiri geldi, herbiri şımarmak için sıcak bir boşluk aradı. Herbiri ağladı, hepsine yetemedim, ben ağladım. Anladım ki yetememek acıtır insanın en insan yerini. Anladım ki ağlamak için öyle büyük nedenlere gerek yoktu.

Kentin kıyılarına gece konan evler rüyalarımı süsledi sonra. Her ev köylü gözlerimde olağan, kentli gözümde sorun, insan gözümde çaresizlikti. Her ev biraz gözlerimdi. Evler mi yaşamımın bir yanıydı yaşamım mı evlerin ortak paydasıydı. Anlıyordum ama anlatamıyordum.

Ellerimde mühürlü güzellikler vardı. Biliyordum. Ellerimde yumru yumru saklanan bir yaşam. Sıkılmış bir yumrukla yaşamak nasıl zordur bilemezsiniz. Özenle sakladığınız temiz bir yarın vardır. Korkarsınız ellerinizi açmaya. Düşürmek vardır yorgun avuç içlerinin teriyle yıkanmış yalın bir sevgiyi. Kaybetmek vardır yılların özenle büyüttüğü sahipsiz bir aşkı.

Gelenler, geçer gider artık. Kalanlarla yaşanır bir süre daha. Her giden biraz eksiltir bizi, azalanla yetinilir. Boşluklar büyür, derinleşir. Gidenin sıcaklığı varsa büyüyen boşluklarda, kim gelirse gelsin yer edinemez. Sıcak olan bir yeri ısıtamazsınız asla.

Sonra kızlar büyüdü ve kadınlara dönüştü. Geri geldiler rüyalarıma ve hayatıma. Eskisi gibi değildi hiçbirşey. Ben değişmiştim, yaşam ilerlemiş, onlar büyümüştü. Ne o eski sevi sızıları ne o eski çocuklar ne o saraylar ne o evler... Herşey değişti. Gözlerimde artık ömrün son demini huzura zorlayacak bir yakarışla sarıldım yaşama.

Sonra mı ne oldu. Henüz bitmedi herşey. Uzun zamandır inatlaşıyoruz yaşamla. Öğrendiğim şeyleri derlemekle geçiyor gecelerim. Öğrendiklerimi sıralıyorum, uzadıkça uzuyor liste. Her başlığın alt başlıklarını belirliyorum sonra. Ama alt başlıklar ortaya çıktıkça bilgisizliğimin farkına varıyorum. Şaşırıyorum.

Sanırım yaşamı hep ana başlıklarıyla yaşamışız. Geçip gitmiş çoğu şey. Kaçırdığımız ne çok şey varmış.

Öğrendiklerimi derliyorum gecelerin uzunluğuna inat. Liste uzadıkça bildiklerim kısalıyor. Kıyısının olup olmadığını dahi bilmediğim bir denizde, inadına yüzüyorum.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
27 Mart 2007       Mesaj #848
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi

Akıma gelince ansızın gitmelerin
Hicran yüklenirdi bildiğim limanlardan
Düşlerim gemilerde rehin kalırdı
Susardım, gecelerime karışırdı gündüzlerim.

Şaşardım, aşk mıydı beni sana bağlayan
Ayrılıklar mıydı yoksa hesapta olmayan
Ömrümü ters yüz eden coğrafyalarda
Ve saltanatı karmaşasından zamanlarda
Sensiz şarkılar söylemeyi
Denesem de bir türlü beceremezdim.

Surlarımın dışındaydı şehirlerin
Ne subaşım vardı, ne zaptiyelerim
Çat kapı girerdin, çocuklar gibi sevinirdim
Uslandı derken, bir akşam dönmeyiverirdin
Yeni umutlar bulup buluştururdum
Kendimi terk ettiğin şehirlere tutuklayıp
İpe sapa gelmez bahaneler üretirdim.

Dillendirmesem de bilmez miydim hiç
Sen aşka aylak, yedi dünyayla barışık;
Bense yüklemsiz söz yangınlarından mürekkep
İğreti gülüşlerle sırlardım ömrümü
Pinalar gibi toprağına saplanmış
Yürek haritamı yeniden çizmeyi
Aklımın ucundan bile geçiremezdim.

Ne kadar isterdim,
Günler, haftalar dolusu sevinçlerim olsun
Bulutlar dolusu yağmurum
Çiçek tazeliğinde güneşim, kokum...
Avunurdum çocuklar gibi
Sıcak bir gülüşünle
Herkesleri oynardım deliler gibi,
Herkesler memnun
Bir kendimi oynayamazdım,
Yitiririm korkusundan büyüsünü gözlerinin.


Hamdi Topçu
electra_mai - avatarı
electra_mai
Ziyaretçi
27 Mart 2007       Mesaj #849
electra_mai - avatarı
Ziyaretçi
06 02 07
Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.

Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum.


Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi, sevimcimi, yaşama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi ne de çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her biri başka bir yerde; hiç birine kavuşamıyorum.

Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş. Bir yanımız vizeli, bir yanımız kaçak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü.....Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum. En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, dimağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin.

Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var ? Binbir düşünce üşüşüyor beynime. Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey.

Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz . Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum.

Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok..........

Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu yabancı ülkede, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağuları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi.Ki, okyanuslar söndüremez.

İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini, kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdam da benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası....

Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Leyla ‘mın. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asıldım, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Horlandım, ezildim, hakaretlere, işkencelere maruz kaldım.

Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim.

Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.

Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?


sorma
ben kimim, adım ne, nereden geldim
kim açtı bu kahrolası çukuru yüreğimde
kimi sevdim, kime özlemim
kaç yıl sevda doldu iliklerime
kaç yıl eksildim.

tut ki, bir pınarım suyu kesik
akamadım nazlı nehirlere tut ki
susturulmuş binlerce türkü
bastırılmış binlerce acıyım
baştanbaşa aşk ve ateş

tut ki, incinmiş bir gülüşüm
gecikmiş bir düş
bir ateşin çemberinde
yarım kalmış sevinçler kanayan

tut ki, kar altında sevincim
bütün mevsimlere küsmüşüm

kanadı kırık bir serçeyim tut ki
dağlarda koparılmış kınalı bir çiçek

ateşin zulmünü gördüm
suyun ihanetini
baştanbaşa aşk
baştanbaşa hasret
susturulmuş
milyonlarca türküyüm

bir sarı çiçek
bir sarmaşık belki
çözer dilini yüreğimin

ihanetlerin kilitlediği
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
27 Mart 2007       Mesaj #850
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Anla Yalnızlığımı


Ver ellerimi ver
Ver gözlerimi ver
Son bir şans ver
Aşktan yana
Son bir defa aşktan yana

Sorma sorma sorma
Dillerdeyim
Sorma sorma sorma
Ellerdeyim
Kimlerleyim kimlerleyim
Kimlerleyim kimlerleyim

Hadi artık çık gel
Neredeysen dön gel
Isıt dudaklarımı
Okyanus ortasında
Bir çölmüş yalnızlığım
Islat dudaklarımı
Anla yalnızlığımı
Paylaş yalnızlığımı

Ver günlerimi ver
Ver bana beni ver
Son bir söz ver aşktan yana
Son bir defa aşktan yana


Burhan Şeşen