Arama

Alkolizm (Alkol Bağımlılığı). Alkolün zararları.

Güncelleme: 8 Ekim 2016 Gösterim: 67.245 Cevap: 14
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
9 Eylül 2006       Mesaj #1
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  alkolik2_200.jpg
Gösterim: 3907
Boyut:  5.3 KB

Alkolizm, Alkoll içkilere kişinin fiziki ve psikolojiksağlığına zarar verecek şekilde olan tutkunluk. Alkolizm sorunu olan kişiye alkolik denir. Alkolik, alkolün kendisine zararlı olduğunu bildiği halde içmekten, kendini alamayan kişidir. Alkolizm alkol alımının bağımlılığa dönüştüğü hastalıktır, normal içki alımı alkolizm değildir.
Sponsorlu Bağlantılar
Genellikle alkole karşı düşkünlüğün başlaması, sinir gerginliğini yok etmek için içme ihtiyacının duyulmasıyla olur. Bunun arkasından yalnız olunduğu zaman alkole meyil ve uzun sarhoşluk devreleri gelir. Normal alkol alımının üzerinde, uzun süre boyunca yüksek oranlarda alkol alımı gerçekleşir.
Alkole alışkanlık kazanmış kişinin kontrolü kaybetmesi ve davranışlarını özürlerle kapatmak istemesi kritik devrede olduğunun işaretleridir. Saldırgan olur, içki depolar ve sabahları alkol alma alışkanlığını kazanır. Bu noktadan sonra işini de ihmal etmeye başlar ve kendisinde titremeler, düşünme yetersizliği baş gösterir. Alkol alışkanlığının soya çekime bağlı olduğu söylenmişse de bugün bütün dikkatler olayın psikolojik ve sosyal (toplumsal) sebeplerine çevrilmiştir.

Alkolizm ve aile hayatı
Çoğu uzmana göre alkolizmin kökeni, annenin çocuğu fazla koruyucu ve zevke düşkün olduğu bozuk aile düzeninde yatmaktadır. Bozuk aile düzeninden toplum içine çıkan genç, hayal kırıklığına uğramakta ve insanlara kızıp küsmekte ve hatta depresyona itilmektedir. Bütün bunlarda son çare alkolde aranmaktadır. Hayal kırıklıklarının ve sinir gerginliklerinin ortadan kaldırılması için alkolün seçilmesinde, babanın da alkol sorunu olan biri olmasının büyük etkisi vardır.

Kişilik ve alkolizm
Öteden beri tartışılan bir konu alkoliklerin ortak özelliklerinin bulunup bulunmadığıdır. Çok değişiklik göstermekle birlikte ekseri alkoliklerde genellikle şu özellikler bulunur:
  1. Gözle görünür bir samimiyet ve kaynaşmanın altında derin bir güvensizlik ve insanlardan uzak durma.
  2. Can sıkkınlığı ve yalnızlık hissi olarak ortaya çıkan depresyon hali. Bu sırada intihar sık sık akla gelen bir fikirdir.
  3. Alkolik devamlı isteklerde bulunur. Başkalarının onun ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamasını çok tabii bulur.
  4. Alkolik, ailesine ve arzularını yerine getirmeyenlere karşı merhametsiz ve çoğunlukla saldırgandır.
Ad:  alkolik2.jpg
Gösterim: 43985
Boyut:  4.6 KB
Alkolün etki ve zararları
Alkollü içkiler tesirlerini ihtiva ettikleri etil alkol ile sağlarlar. Bu maddenin az miktarı (kan seviyesi 100-200 mg/cc iken) zahiri olarak (görünüşte) canlılık sağlar zannedilirse de daha çok alınır ve 200-300 mg/cc kan seviyesine ulaşırsa depresyon ve fiziki güçlerin yönlendirilmesinde güçlükler ve azalmalar olur. Kişiye ve bünyeye göre değişmekle beraber miktarın daha da arttırılması ve 500 mg/cc’yi bulmasıyla nefes alma güçleşebilir ve hatta ölüme sebebiyet verebilir. Bunlar alkolün birden alınmasında ortaya çıkan belirtilerdir. Devamlı alanlarda ise vücut işleyişinde kalıcı bozukluklar olur.
Alkoliklerin en az 1/4’i karaciğer yetersizliği, beslenme yetersizliği ve mide rahatsızlıklarıyla karşı karşıyadır. Psikolojik durum bozuklukları ise bunlarda çok daha yaygındır.
Alkolizmin erken devresinde hastalar ekseri normal ağırlıktadır veya kilo fazlalığı vardır. İleri devrelerinde gözle farkedilen bir zayıflama görülür. Hastalar iyice zayıfladıklarından sık sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar. İştahları yoktur ve iştahlarının olmayışının sebebi; hem alkolün merkezi sinir sistemine hem de bağırsak kanalına yaptıkları zararlı tesirlerdendir. Vitamin B12 ve folik asit eksikliği sebebiyle alkoliklerde kansızlık başgösterir. En hafif vakalarda bile karaciğerde toksik (zehirli) yağ birikimi olur. Bazı hastalarda alkolik hepatit (karaciğer iltihabı) ortaya çıkabilir. Müzminleşmiş alkol alımı, karaciğer sirozuna sebebiyet vermektedir. Bilhassa günde 80 gram alkol alanlar (ve daha fazlasını alanlar) bu tehlikeye maruzdurlar. Günde 160 gr alanlarda ise tehlike son derece fazladır. Östrojen denilen ve kadınlarda erkeklerden daha yüksek yoğunlukta bulunan bir hormonun yıkımı karaciğerde olur. Alkoliklerde karaciğer harabiyeti sebebiyle bu hormonun yıkımı azaldığından kandaki konsantrasyonu yükselir ve erkek alkoliklerde erkeklik hislerinin azalmasına sebebiyet verir.
Midede asit salgılanmasını arttırarak mide ve onikiparmak barsağı ülserlerinin gelişmesine yol açabilir. Akut gastritlere (had mide rahatsızlıklarına) alkol alanlarda sık sık rastlanmaktadır.
Uzun seneler devamlı alkol alanlarda müzmin pankreas iltihapları ortaya çıkar ve sık sık bu hastalığın tekrarlaması sonucu tam bir pankreas yetmezliği gelişir. Tam pankreas yetmezliği ise alınan gıdaların sindirimini ve bağırsaklardan emilimini bozar. Vücutta vitamin yetersizlikleri başgösterir. Şeker hastalığının ortaya çıkışını kolaylaştırır. Ayrıca böbreklerde de toksik etki yapıp nefrite yol açabilmektedir. Çok mühim bir tesiri de çevre sinirlerine olan toksik tesiri ve bunun sonucu polinevrit denilen sinir iltihaplarına sebeb olmasıdır.
Alkol, kalp hastalarına da negatif (olumsuz) etki eder, kalp kasları önce hacim genişlemesine uğrar ve sonra kalp yetmezliği meydana gelir. Koronerler (kalbi besleyen damarlar) de spazma ve göğüs ağrılarına sebeb olur. Alkol genel olarak damar sertliğini hızlandıran faktörlerdendir. Alkoliklerde ruhi bozukluklara da rastlanır. Kronik alkolizmde zeka geriler. Öğrenme kapasitesi zayıflar ve hafıza kusurları ortaya çıkar.

Tedavisi
Ani alkol hastalığı, yani aşırı sarhoşluk halinde şok durumu ortaya çıkmazsa bir tedavi gerekmez. Şok ortaya çıkarsa hemen hastane bakımı gerekir. Müzmin alkol hastalığında ise tehlike çok ciddidir ve çeşitli usüllerle tedaviye çalışılır:
  1. Antabuse adlı ilaç, alkollü içkiyi kullanma halinde son derece tesirli etkiler meydana getirir. Bu şekilde alkolün kendisine yaramadığına inanan kişi alkolden soğur. İlacın tesirli olması için düzenli olarak her gün alınması gereklidir. Antabuse tedavisinin mutlaka uygun bir klinikte ve yetkili doktor kontrolünde yapılması (en azından başlatılması) hayati ehemmiyeti haiz bir husus olduğu unutulmamalıdır.
  2. Alkolün pençesinden kurtulanların pek çok ülkede kurduğu alkoliklere yardım “Anonim Alkolikler” (Alcoholics Anonymous) teşkilatı hem alkolden kurtulmada hem de alkole dönmeme savaşında kişilere yardım etmektedir.
  3. Psikoterapi (ruhsal tedavi)nin de tedavi edici nitelikte olduğu son zamanlarda kanıtlanmıştır.
Alkol testi
Alkol aldığından şüphelenilen kişinin kanındaki alkol miktarını tespit etmek maksadıyla polisler tarafından tatbik edilen bir testtir. Teste tabi tutulan kişinin üfleyerek verdiği nefes, test cihazının içindeki potasyum bikromat ve sülfürik asit çözeltisinden geçirilir. Nefesteki alkol miktarıyla orantılı olarak çözeltinin görünüşünde değişiklik meydana gelir. Kandaki alkol oranı 100 mililitrede 80 miligramın üstüne çıktığı zaman trafiğe çıkmak tehlikeli olur.
(alıntıdır)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 8 Ekim 2016 22:34
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
10 Eylül 2006       Mesaj #2
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
Alkol kullanmaya bağlı problemler çağımızın en önemli dertlerinden biridir. Alkol tüketimi; sağlık problemleri, trafik kazaları, intihar, suça yönelme, aile geçimsizliği, ekonomik sorunlar, iş hayatının bozulması gibi pek çok boyutlu meselelere yol açmaktadır.

Sponsorlu Bağlantılar
Alkol bağımlılığı (alkolizm) ise ferdin beden ve ruh sağlığını, aile, sosyal ve iş uyumunu bozacak derecede sık ve fazla alkol alma; alkol alma isteğini durduramama iki belirli bir bozukluktur.

Alkolizm gelişmiş ülkelerde en başta gelen sağlık sorunlarından biridir. İsveç , Norveç , Amerika, Fransa gibi ülkelerde yaygınlık oranı yetişkin nüfusta % 10-15 ‘tir. Ülkemizde alkol tüketimi ne yazık ki hızla artmaktadır.

ALKOLİZME BAĞLI RAHATSIZLIKLAR
Alkolü Bırakma Sendromu: Uzun süre devamlı alkol alan kişiler bırakınca değişik derecede bırakma belirtileri gösterirler.
Bunlar: titreme, dizartrik konuşma, kasılmalar, sara nöbetleri , baş ağrısı , çarpıntı, terleme, uyku bozukluğu vs.

Deliryum Tremens ;
Alkolü bırakmaya bağlı akut bir beyin sendromudur. Şuur sıklıkla bulanıktır. Hasta rüyada gibidir. Telaşlı, panik içinde, endişeli ve öfkelidir. Bazen saldırgan olabilir. Titrer. Yürümesi dengesizdir. Kapıyı, pencereyi şaşırabilir.

Alkol Hallüsinozisi ;
Uzun yıllar alkol kullanan kişilerde alkol bırakıldıktan veya azaltıldıktan 2-3 gün sonra canlı, sürekli görme, işitme hallüsinasyonları ve şuurun açık olması ile belirli bir bozukluktur.

Alkol Bunaması:
Uzun süre ağır alkol kullananlarda bunama gelişebilir.

Korunma Yolları
Bütün dünyada alkolün zararlarına karşı kampanyalar düzenlenmektedir. Amerika’da çocuklar, ilkokul çağlarında başlayan “Akıllı davran, hiç başlama, alkole hayır de” sloganıyla yürütülen kampanyalarla şuurlandırılarak,alkolün tehlikelerine karşı küçük yaşta uyarılmaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
10 Eylül 2006       Mesaj #3
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Alkolizmin Kliniği

Alkolizm, davranışsal bir bozukluktur. Tekrarlayıcı olarak fazla miktarda alınan alkole bağlı problemler gelişmesi anlamına gelir. Alkolik, kötü sonuçlar doğurmasına rağmen, kompulsif bir biçimde alkol içmeye devam eder. Alkolizmde, alkol almanın sınırlandırılması ile ilgili kontrol kaybolmuştur.

İnsanlar Neden İçiyorlar
  • Zevk almak.
  • Duygu durumu düzeltmek.
  • Stresle başa çıkmak.
  • Alkol içme arzusu (craving, aş erme)
Alkoliğin Hayatı
İçenlerle arkadaşlık eder ve evlenir. İçmek için her zaman bir neden vardır; mutluluk, gerginlik vs. İçme fırsatları sonsuzdur; maç, av, parti, tatil, doğum günü vs. Alkolizm ilerledikçe problemler artar, yalnız içmeye başlar, gizlice içer, şişeleri saklar kısacası durumun ciddiyetini saklamaya çalışır. Suçluluk duygusu gelişir. Suçluluk ve pişmanlık duygularını bastırmak için daha çok içmeye ve sabahları kalkınca da içmeye başlar.

Alkolizmde Kısır Döngü
Suçluluk ve aksiyete nedeniyle daha çok alkol alır, alkol aldıkça aksiyete ve depresyon derinleşir ve şu belirtiler ortaya çıkar; uyku kalitesinde bozulma, gece uyanmalar, depresif duygu durumu, huzursuzluk ve sıkıntı hisleri, panik nöbetleri, göğüs ağrısı, çarpıntı, nefes almada zorluk.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 8 Ekim 2016 22:31
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alkolizm Nedir?
Alkolizm çoğunlukla genetik yoldan geçen, biyokimyasal bir bozukluktur. Ancak, yüksek dozda ve çok sık alkol tüketimine bağlı olarak geliştirilen alkol bağımlılığı da yoğunlukla görülmektedir. Bunların yanı sıra psikolojik ve sosyal baskılar hastalığı etkinleştirici sebeplerdir. İleri dönemlerde hastalık, vücudun tüm sistemlerine en çok da kardiovaskular sisteme, sinir sistemine ve karaciğere zarar verir. Ne yazık ki, bu üç bölgedeki tahribat ölümcül sonuçlar doğurur.

Alkolizmin Tanımı ve Sebepleri
Alkolizm, bir kişinin devamlı ve kendisine zarar verecek ölçülerde alkollü içecek almasıyla oluşur. Alkol, fiziksel ve psikolojik zararlarının yanısıra sosyal ve ekonomik açıdan da felaketler doğurur. Alkolizm hastalığının en önemli belirtisi, kişinin sürekli ve çok miktarda alkol alarak bunun sonucunda da davranış değişikliği göstermesidir. Sonunda kişi kendisine hakim olamayacak kadar bağımlı hale gelir ve kendini kaybetmeye başlar. Kişi artık alkolsüz yaşayamayacak hale gelmiştir. Genellikle alkolizmin tanımı tanımlayan kişiye göre değişir. En basit anlamda ve en eski tanımı, kronik ve aşırı alkol alınmasıyla oluşan hastalıktır. Bağımlılığın farmakolojik ve psikolojik tanımı, gittikçe artan dozlarda alkol alma isteğidir. Ancak bu tanım da çok yeterli değildir, çünkü alkolizm diğer bağımlılıklara pek benzememektedir. Afyon bağımlıları, gittikçe artan dozlarda ve sonunda öldürücü miktarda madde ihtiyacı duyarlar, ancak alkoliklerin ihtiyaç duyduğu alkol miktarı tek seferde öldürücü olmamaktadır.
Alkolizmi tanımlamak için en belirgin sinyal kişinin davranış şeklidir. Modern tıp; alkolizmi sebebi bilinmeyen, belirgin anatomik işaretleri olmayan ve alkol bağımlılığıyla ortaya çıkan bir hastalık olarak tanımlar. Ayrıca, hem psikolojik hem de fiziksel tıp, alkolizmin bir başka hastalığın, çoğunlukla da psikolojik bir bozukluğun, semptomu olabileceğini söylemektedirler. Bu anlamda, alkolizm, kronik, ilerleyen bir hastalıktır ya da psikolojik veya fiziksel bir başka hastalığın belirtisidir. Hastalığın özeliği alkol bağımlılığıdır ve her alkol kullanımından sonra kişi kontrolünü kaybeder. Alkolizm hastası, fiziksel ya da psikolojik sıkıntısını gidermek için alkol tüketir ve sonunda alkollü içecek tüketimi hastanın fiziksel, zihinsel, sosyal ve ekonomik hayatını engelleyecek boyutlara ulaşır. Bu noktada, hiç şüphesiz, hastalığın en önemli ipucu kişinin alkol yüzünden hayatının engellenmesidir.
Alkol aldıktan sonra hastanın kontrolünü kaybetmesi, içmeye başladıktan sonra bırakamaması, alkoliğin içmeyi engelleyemediğini göstermektedir. Bir alkolik içmeye başlar, çünkü kendini tutamaz. Alkoliklerin çoğunluğu içtiği zaman kontrolünü kaybeder, ancak tüm hastalıklarda olduğu gibi istisnalar vardır. Bazen bir alkolik, içmeden durabilir, kendi kendine ve çevresine bağımlı olmadığını ispatlamaya çalışır. Bazen daha kontrollü içebilir.
Alkolizmin bir başka tanımı da, kişinin iç dünyasıyla yada çevresiyle ilgili zor durumlardan kurtulmak için edindiği alkol içme bağımlılığıdır. Bu tanım, alkolizmin bir başka psikolojik ya da fiziksel bozukluğun dışa vurumu olabileceği ihtimalini ortaya çıkarmaktadır. Kişi alkol almayı öğrenip bu bağımlılığı edindikten sonra, alkolizm esas hastalık haline gelip, alta yatan esas hastalığı yok etmekte ya da üstünü örtmektedir.
Görüldüğü üzere, alkolizmin oldukça çok tanımı, türü ve sebebi bulunmaktadır. Hekimler hastanın, hangi gruba dahil bir alkolik olduğunu, onun alkol alma sıklığını ve miktarını, davranış biçimini, alkolizminin ortaya çıkışını, gelişimini yaptıkları testlerle, uyguladıkları anketlerle tespit etmekte ve buna uygun bir tedavi şekli uygulamaktadırlar.

Alkolün Tarihçesi
Alkolün tarihi neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlığın yerleşik hayata geçmesiyle alkol üretimi de başlamıştır. İlk bira bundan 8 bin yıl önce Mezopotamyalıların arpayı ekmek yapmak için ilk ıslah etmesiyle yapılmıştır. Sümerlerin 6 bin yıl önce Godin Tepelerinde (Batı İran ve Anadolu) bira ve şarap içtiği bilinmektedir. Daha sonra fermente edilmiş meyve, tahıl ve baldan alkol ederek alkolü, iyice hayatına sokmuştur insanoğlu. Alkol kimi zaman kutsal sayılıp, dini törenlerde kullanılmış, kimi zaman eğlencenin ayrılmaz bir olmuştur. Alkolün icat edilmesiyle birlikte, alkol alışkanlığı da ortaya çıkmıştır.
Alkol alışkanlığının bir hastalık olarak kabul edilmesi eski çağlara dayanmaktadır. Roma filozofu Seneca, alkolizmi bir akıl hastalığı olarak tanımlamıştır.
Alkolizm terimi, ilk defa İsveçli hekim Magnus Huss tarafından, “Alcoholismus Chronicus” (1849) isimli makalede kullanılmıştır. Bu makalenin ardından, kronik alkolizm tıbbi bir terim haline gelmiş ve bir hastalık olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Günümüzde alkolizm tedavi edilmektedir.
Alkol ve uyuşturucu kullanımına bağlı problemlerin genellikle modern hayatın getirdiği değişikliklere ve strese bağlı olduğu düşüncesi oldukça yaygındır. Geleneksel toplumdan modern toplum yapısına geçişin, aile yapısının zayıflayışının, şehir hayatinin sosyoekonomik baskısının bunda etkili olduğu üstünde durulur.

Alkolizmin Sonuçları
  • Sosyal Sonuçlar
  • Tıbbi Sonuçlar
  • Alkol Yoksunluğu Belirtileri
  • Deliryum Tremens
  • En Sık Eşlik Eden Psikiyatrik Bozukluklar
Sosyal Sonuçlar
Alkolizm ilerleyen bir hastalıktır. İlk başta alkoliğin çevresindeki kişiler onun içmesinden çok fazla etkilenmezler. Ancak, kişi giderek artan miktarlarda ve sıklıkta alkol kullanmaya devam edeceği ve çoğunlukla kontrol kaybı yaşayacağı için tüm ilişkileri ve sosyal hayatı kötü bir şekilde etkilenecektir.
Hastalığın ileri dönemlerinde sızıncaya kadar içen ya da sabah kalkar kalmaz içmeye başlayan kişi, işine gidemeyecek ve sonunda işini kaybedecektir.
Alkol hayatının en önemli amacı haline geleceği için eskiden yaptığı hiçbir şeyi yapmayarak kişi sadece içki içecek ve tüm sorumluluklarını bir kenara itecek ve yakınlarından gelen yardım tekliflerini de geri çevirecektir. Buna bağlı olarak, ailesiyle ve yakın çevresiyle ilişkileri bozulacaktır. Ne yazık ki, alkoliklerin evlilikleri genellikle boşanmayla sonuçlanır.
Kontrol kaybına bağlı olarak, alkolikler çok fazla kaza yaparlar. Başlarına ev, iş ya da trafik kazası gelme ihtimali çok yüksektir.
Gene, kontrol kaybına bağlı olarak, alkolikler suç işleme eğilimi gösterirler ve karıştıkları kavga ya da benzer durumlar yüzünden adli problemlerle karşılaşabilirler.

Tıbbi Sonuçlar
  • Karaciğerin harap olması,
  • Kardiyomiyopati (kalp büyümesi),
  • Anemi (kansızlık),
  • Yüksek tansiyon,
  • Trombositopeni (pıhtılaşma sağlayan hücrelerde azalma),
  • Miyopati (kas yıkımı),
  • Kanser,
  • Teratojenite (anne karnındaki bebekte anormallikler),
  • Pankreatit (pankreas iltihabı),
  • Pnömoni (zatürree),
  • Merkezi sinir sistemi bozuklukları (retrobulbar nörit, Wernike-Korskof Sendromu ve bunaması, serebeller atrofi)
Alkol Yoksunluğu Belirtileri
  • Otonomik hiperaktivite (terleme, nabız 100'ün üstünde)
  • Titreme
  • Uykusuzluk
  • Bulanti ve kusma
  • Geçici halusinasyon ve illüzyonlar (alkolü bıraktıktan sonraki 1-2 gün içinde görülür)
  • Psikomotor ajitasyon
  • Anksiyete
  • Grand mal konvülzyonlar (epileptik nöbetler-alkolü bıraktıktan sonra 2 gün içinde görülür)
Deliryum Tremens
Uzun süre fazla miktarda alkol alan kişilerde alkolü kestikten 2-3 gün sonra ortaya çıkabilen, ölüm riski taşıyan bir tablodur.
Bilinç ve konsantrasyon bozukluğu, görsel halüsinasyonlar (gerçekte var olmayan şeylerin görülmesi), bulunduğu zamanı ve yeri karıştırma ile kendini belli eder, hızlı başlayıp dalgalı bir seyir gösterir.

En Sık Eşlik Eden Psikiyatrik Bozukluklar
  • Majör Depresyon: Alkol bağımlılarının %30-50'sinde görülür
  • Anksiyete bozuklukları: Alkol bağımlılarının %30'unda görülür. Erkeklerde sosyal fobi, kadınlarda agorafobi sıklıkla ortaya çıkar.
  • İki uçlu duygu-durum bozukluğu (manik depresif bozukluk)
  • Diğer madde bağımlılıkları: Başta sigara olmak üzere esrar ve diğer uyuşturucu maddeler.
  • Kişilik Bozuklukları: Antisosyal ve sınırda kişilik bozuklukları.
Alkolizmin Tedavisi
Alkolikleri tedaviye razı etmek zor bir iştir. Pek çok alkolik, hastalığını inkar eder. Alkolikler tedavi için başvurduklarında genellikle "dibe vurmuşlardır" yani sağlık, aile, meslek ve sosyal yaşamlarından büyük kayıplar vermiş ve çaresiz duruma düşmüşlerdir. Bu hale düşmeden önce alkolikler, bu zevki terk etmeye pek yanaşmazlar, ya da buna karar verseler de kolayca vazgeçerler. Önemli olan bu denli kayba uğramadan bu kısır döngüyü durdurmaktır. Bu nedenle kişinin alkolik olduğu yani alkol karşısında zayıf, hatta alkolün esiri olduğunu fark edip kabullenmesi düzelmenin başlangıç noktasını oluşturur. Erken dönemdeki alkoliklerin bu gerçeği fark etmeleri için "motive edici görüşmeler" yapılır.
Alkol Tedavisinin Önemli Özellikleri Şunlardır:
  • Alkolizm tedavisi yoksunluk belirtileri kalktıktan sonra başlar.
  • Hedef ayıklıktır (sobriety): Eşlik eden psikiyatrik bozuklukların ayırıcı tanısı ve tedavisi için de bu önemlidir.
  • Ekip tedavisi gerekir
  • Tedavi hastanın ihtiyaçlarına göre seçilmelidir.
  • Tedaviden sonra uzun süreli izleme gereklidir. Kişi uzun süre hastanede kalsa bile daha sonra izlenmezse alkole dönmesi kolaydır. Düzenli aralıklarla görüşmelere ya da kendine yardım gruplarına katılmalıdır.
  • Nüksler (tekrarlamalar) İlk 6 ayda en sıklıkla görülür.
Alkol tedavisi, fizyolojik, psikolojik ve sosyal olarak sınıflandırılabilir. Çoğu zaman, fizyolojik tedavi, psikolojik tedaviye ek olarak yapılmaktadır. Alkol tedavisinde psikoterapi vazgeçilmez bir yöntemdir.
  • Fizyolojik Tedavi
  • Psikoterapi
  • Tedavinin Sonuçları
Fizyolojik Tedavi
İlaç tedavileri
Alkolizm tedavisinde kullanılan en yaygın yöntemlerden biri olan “disulfiram”, Danimarkalı Eric Jacobsen tarafından, 1948 yılında bulunmuştur. Bu ilaç doktor kontrolünde, birkaç gün kullanıldıktan sonra hastaya bir miktar alkol verilir. Hastanın vücudundaki disulfiram, alkol alınmasıyla, mide bulantısına, kusmaya, kan basıncının hızla düşmesine, kalp atışlarının hızlanmasına ve neredeyse ölüyormuş hissinin uyanmasına sebep olur. Böylece, hastaya vücudunda disulfiram varken alkol almasının ne kadar tehlikeli olduğu gösterilir. Hastanın ilaç kullandığı dönem boyunca içki içmesi engellenmiş olur. Bu alkolsüz dönemi terapistler rehabilitasyon dönemi olarak kullanırlar, hastayı alkolden uzaklaştırmaya başlarlar. Bu teknik başka ilaçlarlar da uygulanabilir.
Alkol tedavisinde yoğunlukla kullanılan ilaçlar şunlardır:
  • Disulfiram (Antabus)
  • Antidipsojenikler: Naltraxone, Acomprasate
  • Seratonerjik antidpresanlar
  • Lityum
Nefret Ettirme
Amerikalı psikiyatr W.L. Voegtlin, hastaya en sevdiği alkollü içkiyi vermeden önce kusturucu bir enjeksiyon yaparak, onu alkolden nefret ettirme yöntemi geliştirdi. Bu enjeksiyonla, içki henüz sindirim sistemine ulaşmadan, mide bulantısı ve kusma başlamaktadır. Bu uygulama, hastanın alkolün tadından, kokusundan hatta görüntüsünden iğrenmesini sağlamaktadır. Avrupa ülkelerinde gene buna benzer yöntemler kullanılmaktadır.
Beslenme, hormonlar, ilaçlar
Bir teoriye göre, alkolizm genetik olarak bazı vitaminlere duyulan aşırı ihtiyaçtan oluşmaktadır. Bu yüzden, bazı tedavi yöntemlerinde alkoliklere güçlü vitaminler verilir.
Bir başka teori endokrin (hormon) sistemindeki bir bozukluğun alkolizme sebep olduğunu söylemektedir. Bu durumda, alkolikler bu bozukluğu giderici ilaçlarla tedavi edilirler.

Psikoterapi

Alkolizm psikoterapisi, pisikonevroz ve kişilik bozukluğu terapisinde kullanılan tüm araçları, bireysel ve grup teknikleri de dahil olmak üzere gerektirir. Tedavi, hastanın en azından bir süre için alkol almadan hayatını sürdürebilmesini sağlayarak başlar.
Bu alkol almadan geçirdiği sürede, yoğun terapi dönemi başlar. Çoğunlukla, grup terapisinin daha etkili olduğu gözlemlenmiştir. Grup terapisi, bilgilendirici derslerden, tartışmalara, derin analizlerden, psikodramaya ve hipnoza kadar geniş bir yelpazeye sahiptir.
Alkolizm Terapisinin Özellikleri
  • Sıcak ama biraz otoriter bir yaklaşım gereklidir.
  • Adsız Alkolikler” gibi yardım grupları tedaviye dahil olmalıdır.
  • Davranışçı-kognitif tedaviler iyi sonuç verir.
  • Egitimsel faaliyetler tedavinin önemli bir parçasıdır.
  • Psikoterapilerde iç görü üzerinde yoğunlaşılmamalıdır. Psikanaliz gibi bu türdeki terapiler alkol kullanımını daha da arttırabilir.
  • Hastanın içinde bulunduğu aile ele alınmalıdır, çünkü alkolizm bir "Aile Hastalığı"dır.
Tedavinin Sonuçları
Alkolizm tedavisinin sonuçlarını önceden kestirmek pek mümkün değildir. Yeni tedavi yöntemlerinin başarısı oldukça yüksektir. Tedavi sonrası, alkolü bırakıp yeniden başlayan hastalar vardır. Bu yüzden, tedavi gören alkoliklerin %50'si tamamen iyileşiyor denilebilir.
Alkol tedavisi uzun bir süreç gerektirir ve hastaya büyük görev düşer. Amerikan araştırmaları, ileri yaştaki alkoliklerin daha çok oranda tedavi olduklarını göstermektedir.

Kaynak: alkol.gen.tr

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 9 Mart 2016 06:30
Asi-BeL - avatarı
Asi-BeL
Ziyaretçi
9 Kasım 2006       Mesaj #5
Asi-BeL - avatarı
Ziyaretçi
Alkolizm
Alkollü içkilere kişinin fiziki ve psikolojik sağlığına zarar verecek şekilde olan tutkunluk. Alkolizm sorunu olan kişiye alkolik denir. Alkolik, alkolün kendisine zararlı olduğunu bildiği halde içmekten, kendini alamayan kişidir. Alkolizm alkol alımının bağımlılığa dönüştüğü hastalıktır, normal içki alımı alkolizm değildir.

Genellikle alkole karşı düşkünlüğün başlaması, sinir gerginliğini yok etmek için içme ihtiyacının duyulmasıyla olur. Bunun arkasından yalnız olunduğu zaman alkole meyil ve uzun sarhoşluk devreleri gelir. Normal alkol alımının üzerinde, uzun süre boyunca yüksek oranlarda alkol alımı gerçekleşir.

Alkole alışkanlık kazanmış kişinin kontrolü kaybetmesi ve davranışlarını özürlerle kapatmak istemesi kritik devrede olduğunun işaretleridir. Saldırgan olur, içki depolar ve sabahları alkol alma alışkanlığını kazanır. Bu noktadan sonra işini de ihmal etmeye başlar ve kendisinde titremeler, düşünme yetersizliği baş gösterir. Alkol alışkanlığının soya çekime bağlı olduğu söylenmişse de bugün bütün dikkatler olayın psikolojik ve sosyal (toplumsal) sebeplerine çevrilmiştir.

Alkolizm ve aile hayatı
Çoğu uzmana göre alkolizmin kökeni, annenin çocuğu fazla koruyucu ve zevke düşkün olduğu bozuk aile düzeninde yatmaktadır. Bozuk aile düzeninden toplum içine çıkan genç, hayal kırıklığına uğramakta ve insanlara kızıp küsmekte ve hatta depresyona itilmektedir. Bütün bunlarda son çare alkolde aranmaktadır. Hayal kırıklıklarının ve sinir gerginliklerinin ortadan kaldırılması için alkolün seçilmesinde, babanın da alkol sorunu olan biri olmasının büyük etkisi vardır.

Kişilik ve alkolizm
Öteden beri tartışılan bir konu alkoliklerin ortak özelliklerinin bulunup bulunmadığıdır. Çok değişiklik göstermekle birlikte ekseri alkoliklerde genellikle şu özellikler bulunur:

1. Gözle görünür bir samimiyet ve kaynaşmanın altında derin bir güvensizlik ve insanlardan uzak durma.
2. Can sıkkınlığı ve yalnızlık hissi olarak ortaya çıkan depresyon hali. Bu sırada intihar sık sık akla gelen bir fikirdir.
3. Alkolik devamlı isteklerde bulunur. Başkalarının onun ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamasını çok tabii bulur.
4. Alkolik, ailesine ve arzularını yerine getirmeyenlere karşı merhametsiz ve çoğunlukla saldırgandır.

Alkolün etki ve zararları
Alkollü içkiler tesirlerini ihtiva ettikleri etil alkol ile sağlarlar. Bu maddenin az miktarı (kan seviyesi 100-200 mg/cc iken) zahiri olarak (görünüşte) canlılık sağlar zannedilirse de daha çok alınır ve 200-300 mg/cc kan seviyesine ulaşırsa depresyon ve fiziki güçlerin yönlendirilmesinde güçlükler ve azalmalar olur. Kişiye ve bünyeye göre değişmekle beraber miktarın daha da arttırılması ve 500 mg/cc’yi bulmasıyla nefes alma güçleşebilir ve hatta ölüme sebebiyet verebilir. Bunlar alkolün birden alınmasında ortaya çıkan belirtilerdir. Devamlı alanlarda ise vücut işleyişinde kalıcı bozukluklar olur.

Alkoliklerin en az 1/4’i karaciğer yetersizliği, beslenme yetersizliği ve mide rahatsızlıklarıyla karşı karşıyadır. Psikolojik durum bozuklukları ise bunlarda çok daha yaygındır.

Alkolizmin erken devresinde hastalar ekseri normal ağırlıktadır veya kilo fazlalığı vardır. İleri devrelerinde gözle farkedilen bir zayıflama görülür. Hastalar iyice zayıfladıklarından sık sık enfeksiyon hastalıklarına yakalanırlar. İştahları yoktur ve iştahlarının olmayışının sebebi; hem alkolün merkezi sinir sistemine hem de bağırsak kanalına yaptıkları zararlı tesirlerdendir. Vitamin B12 ve folik asit eksikliği sebebiyle alkoliklerde kansızlık başgösterir. En hafif vakalarda bile karaciğerde toksik (zehirli) yağ birikimi olur. Bazı hastalarda alkolik hepatit (karaciğer iltihabı) ortaya çıkabilir. Müzminleşmiş alkol alımı, karaciğer sirozuna sebebiyet vermektedir. Bilhassa günde 80 gram alkol alanlar (ve daha fazlasını alanlar) bu tehlikeye maruzdurlar. Günde 160 gr alanlarda ise tehlike son derece fazladır. Östrojen denilen ve kadınlarda erkeklerden daha yüksek yoğunlukta bulunan bir hormonun yıkımı karaciğerde olur. Alkoliklerde karaciğer harabiyeti sebebiyle bu hormonun yıkımı azaldığından kandaki konsantrasyonu yükselir ve erkek alkoliklerde erkeklik hislerinin azalmasına sebebiyet verir.

Midede asit salgılanmasını arttırarak mide ve onikiparmak barsağı ülserlerinin gelişmesine yol açabilir. Akut gastritlere (had mide rahatsızlıklarına) alkol alanlarda sık sık rastlanmaktadır.

Uzun seneler devamlı alkol alanlarda müzmin pankreas iltihapları ortaya çıkar ve sık sık bu hastalığın tekrarlaması sonucu tam bir pankreas yetmezliği gelişir. Tam pankreas yetmezliği ise alınan gıdaların sindirimini ve bağırsaklardan emilimini bozar. Vücutta vitamin yetersizlikleri başgösterir. Şeker hastalığının ortaya çıkışını kolaylaştırır. Ayrıca böbreklerde de toksik etki yapıp nefrite yol açabilmektedir. Çok mühim bir tesiri de çevre sinirlerine olan toksik tesiri ve bunun sonucu polinevrit denilen sinir iltihaplarına sebeb olmasıdır.

Alkol, kalp hastalarına da negatif (olumsuz) etki eder, kalp kasları önce hacim genişlemesine uğrar ve sonra kalp yetmezliği meydana gelir. Koronerler (kalbi besleyen damarlar) de spazma ve göğüs ağrılarına sebeb olur. Alkol genel olarak damar sertliğini hızlandıran faktörlerdendir. Alkoliklerde ruhi bozukluklara da rastlanır. Kronik alkolizmde zeka geriler. Öğrenme kapasitesi zayıflar ve hafıza kusurları ortaya çıkar.

Ani alkol hastalığı, yani aşırı sarhoşluk halinde şok durumu ortaya çıkmazsa bir tedavi gerekmez. Şok ortaya çıkarsa hemen hastane bakımı gerekir. Müzmin alkol hastalığında ise tehlike çok ciddidir ve çeşitli usüllerle tedaviye çalışılır:

1. Antabuse adlı ilaç, alkollü içkiyi kullanma halinde son derece tesirli etkiler meydana getirir. Bu şekilde alkolün kendisine yaramadığına inanan kişi alkolden soğur. İlacın tesirli olması için düzenli olarak her gün alınması gereklidir. Antabuse tedavisinin mutlaka uygun bir klinikte ve yetkili doktor kontrolünde yapılması (en azından başlatılması) hayati ehemmiyeti haiz bir husus olduğu unutulmamalıdır.
2. Alkolün pençesinden kurtulanların pek çok ülkede kurduğu alkoliklere yardım “Anonim Alkolikler” (Alcoholics Anonymous) teşkilatı hem alkolden kurtulmada hem de alkole dönmeme savaşında kişilere yardım etmektedir.
3. Psikoterapi (ruhsal tedavi)nin de tedavi edici nitelikte olduğu son zamanlarda kanıtlanmıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 8 Ekim 2016 22:32
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Kasım 2006       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alkolizm, Alkollü içkilere kişinin fiziki ve psikolojik sağlığına zarar verecek şekilde olan tutkunluk. Alkolizm sorunu olan kişiye alkolik denir. Alkolik, alkolün kendisine zararlı olduğunu bildiği halde içmekten, kendini alamayan kişidir. Alkolizm alkol alımının bağımlılığa dönüştüğü hastalıktır, normal içki alımı alkolizm değildir.
Genellikle alkole karşı düşkünlüğün başlaması, sinir gerginliğini yok etmek için içme ihtiyacının duyulmasıyla olur. Bunun arkasından yalnız olunduğu zaman alkole meyil ve uzun sarhoşluk devreleri gelir. Normal alkol alımının üzerinde, uzun süre boyunca yüksek oranlarda alkol alımı gerçekleşir.
Alkole alışkanlık kazanmış kişinin kontrolü kaybetmesi ve davranışlarını özürlerle kapatmak istemesi kritik devrede olduğunun işaretleridir. Saldırgan olur, içki depolar ve sabahları alkol alma alışkanlığını kazanır. Bu noktadan sonra işini de ihmal etmeye başlar ve kendisinde titremeler, düşünme yetersizliği baş gösterir. Alkol alışkanlığının soya çekime bağlı olduğu söylenmişse de bugün bütün dikkatler olayın psikolojik ve sosyal (toplumsal) sebeplerine çevrilmiştir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 8 Ekim 2016 22:32
AriThmetiCs - avatarı
AriThmetiCs
Ziyaretçi
18 Aralık 2006       Mesaj #7
AriThmetiCs - avatarı
Ziyaretçi
ALKOLİZM TEDAVİSİ
Alkolizmle ilgili tüm tedavi programlarının belirli temel ilkeleri vardır. Bir alkolizm tedavi programında aşağıdaki aşamalar bulunur.

Alkolden Arındırma Ve Yoksunluk Belirtileri
Tedavi alkolden arındırma programıyla başlayabilir. Hasta alkolden arındırma servislerinde tedaviye alınır ve yoksunluk belirtileri açısından dikkatlice izlenir. Bu genellikle 4-7 günlük bir süredir ve bu süre içinde sakinleştiricilerin kullanılması da çoğu zaman gerekli olur. Eğer yoksunluk belirtileri ortaya çıkarsa bir doktorun rehberliğine gereksinim duyulabilir. Ayrıca bazı alkolikler için bu dönemde depresyon tedavisi de gerekli olabilir, şiddetli yoksunluk belirtileri olan alkolikler gergin, sinirli olabilir ve hatta bilinç kayıpları bile görülebilir.
Delirium Tremens ve yoksunluk belirtilerinin önlenebilmesi için doktor gözetimi altında ilaç kullanımı gereklidir.

Tıbbi Tedavi
Eğer alkolizmden kaynaklanan tıbbi sorunlarınız varsa, bunlar tedavi edilmelidir. En sık rastlananlanYüksek kan basıncı, kan şekeri artışı, karaciğer ve kalp hastalıklarıdır. Bunların yanısıra, hastalıkla ilgili beslenme sorunları da teşhis edilerek uygun bir diyetle tedavi edilmelidir.

İyileştirme Programları
Alkolden arındırmayı takiben, en önemli iyileştirme programı geçirilmesi gereken bir rehabilitasyon dönemidir. 3-4 hafta boyunca hastalığın özellikleri, bedene verdiği zararlar, içkinin sebep olduğu çeşitli sorunlar ve iyileşirken neler hissedildiği tartışılacaktır. Bu süreçte ruhsal destek ve eğer gerekirse tıbbi tedavi de alınabilir, iyileştirme programlan günlük konuşma ve film izleme, grup tedavisi, danışmanlık hizmetleri ve uğraş tedavisinden oluşmaktadır.

Alkolün Tamamen Kesilmesi
Şu unutulmamalıdır ki, eğer içmeye devam edilirse hastalık ya çok az ya da hiç kontrol edilemeyecektir. Bu nedenle, alkolikler için tedavi programları, alkolün tamamen kesilmesini ön koşul olarak kabul eder.

Hastalığın Kabul Edilmesi
Hasta olunduğu gerçeği kabul edilmelidir. Özellikle alkol alışkanlığının olduğu ve bunun kontrol edilemediği kabul edilmelidir. Birçok alkolik utanç ve suçluluk duygusundan kaçmak için bunu reddetmektedir. Hastaların inkar etmeyi sürdürmeleri tedaviye zarar verebileceği gibi tümüyle etkisizleştirebilir de. Alkole olan zaafınızı kabul etmeniz iyileşmek için en önemli adımdır. Ayrıca bu tedavi programınız için de bir önkoşuldur. Böylece belki de ilk kez hastalığın gücü alkolik tarafından kabul edilmiş olacaktır.

Psikiyatrik Tedavi ve Psiklojik Destek
Alkoliklerde duygusal durumla ilgili şikayetler sıklıkla psikiyatrik hastalarınkiyle birbirine benzer. Eğer hastalığın psikolojik yönüyle ilgilenilmezse, hasta iyileşemez. Bu birkaç şekilde(grup tedavisi veya bireysel psikoterapi) gerçekleşebilir. Bazı alkoliklerde depresyon gibi diğer psikiyatrik hastalıklar da görülebilir. Eğer psikiyatrik bir hastalık da sözkonusuysa, alkolizm tedavisinin yanısıra özel bir tedavi de gerekli olacaktır.

İlaç Tedavisi
Uzun süreli bir tedavi programında sakinleştiriciler kullanılmamalıdır. Bu ilaçlar da tıpkı alkol gibi bağımlılığa yolaçarlar;yalnızca yoksunluk belirtilerinin tedavi sürecinde kullanılabilirler.

Eğer alkolden uzak durmak zor geliyorsa disülfıram (Antabus) adındaki ilaç yardımcı olabilir. Bu ilacın ağız yoluyla alınması, alkolün karaciğerde yakılmasını engeller. Ancak alkolle birlikte alınırsa şiddetli fiziksel reaksiyonlar ortaya çıkar; bunlar yüz kızarması, bulantı hissi , kusma, başağrısı ve karın ağrısıdır. Aynca cilt kremleri ve gargaralar gibi alkol içeren maddelerin de bu ilaçlarla kullanılması hafif derecede reaksiyona neden olabilir.

Bu ilaç alkolizmi iyileştirmeyeceği gibi, alkol kullanma alışkanlığını da ortadan kaldırmaz. Fakat güçlü bir caydırıcı olabilir.
Metronidazol ve Klorpropamid gibi ilaçlar da benzer şikayetlere sebep olurlar.

Yaşamın Yeniden Gözden Geçirilmesi

Tedavi, bugün yaşanılanlar, geçmişle ilgili suçluluk duyguları ve gelecek korkularıyla yüzleşilmesi üzerinde yoğunlaşır. Bu nedenle hastaya yaklaşırken temkinli olmak da içki içmenin ortadan kaldırılması kadar önemlidir.

Birçok alkolik için, alkol alımı güçlülük ve özgürlük gibi yanılsamalara neden olur. Alkolün etkisi altında iken, kendilerini tüm sosyal baskılardan kurtulmuş gibi hissederler. Kırgınlık ve öfke nedeniyle de tükendiklerini düşünürler. Bu duygularla yüzleşmek ve başetmek için başarılı tedavi merkezleri olduğu unutulmamalıdır.

Alkolizm, sosyal ilişkilerin bozulmasına neden olablir. Aile, ilişkilerin bozulmaya başladığı ilk yerlerden biridinbir diğeri işyeridir. Amerikan Ulusal Alkolizm Konseyi, kendisi ya da ailesinde alkol veya ilaç bağımlılığı olan her 20 kişiden birinde iş gücünün etkilendiğini saptamıştır. Tedavi yalan, inkar ve samimiyetsizlikten vazgeçerek, kendini anlama ve kişiliğin geliştirilmesini temel alacak sağlıklı ve güvenli ilişkiler oluşturmayı öğrenme üzerinde odaklanmalıdır.

Desteğin Sürdürülmesi
İyileştirme programının başarısı tedavinin sonlanmasından sonra belli olacaktır. Hastalığın kronik olması alkoliğe desteğin sürekli olmasını gerektirir. Alkol veya ilaç bağımlılığından kurtulmaya çalışan kişilere yönelik olarak, yaşamlarını sürdürebilmelerine ve hastalık eğer nüksederse, zamanında farkedebilmelerine yardımcı olabilmek için, tedavi sonrası programlar tasarlanmıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 8 Ekim 2016 22:33
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2006       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sigara, alkol, uyuşturucu zararları
TRABZON (İHA) - Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Celal Hoş, sigaranın, içen her 4 kişiden birini öldürdüğünü söyledi.

Trabzon Milli Eğitim İl Müdürlüğü Eğitim Şube Müdürlüğü'nün yıllık eğitim faaliyetleri kapsamında yer alan 'Zararlı Alışkanlıklardan Korunma Yöntemleri' konulu eğitim seminerlerine Trabzon Lisesi konferans salonunda bugün yapılan seminerle devam edildi. İldeki değişik liselerden öğrencilerin katıldığı seminerde Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Celal Hoş sigara ve alkol, Dr. Halil Aktaş ise uyuşturucunun kişi ve topluma verdiği zararları anlattı.

Sigara ve alkolün insan sağlığına büyük zararları olduğunu belirten Dr. Hoş, alkol ve sigaranın birlikte kullanılması durumunda bu zararların daha da arttığını kaydetti. Sigara ve alkolün bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkilediğini dile getiren Dr. Hoş, bu tür hastalara verilen ilaçların da etkili olamadığını ifade etti.

Konuşmasını ilginç örneklerle süsleyen Dr. Hoş, "Sigara, içenlerin 4'te birini öldürüyor. Ama biz bunu ciddiye almıyoruz. Bu 4 kişiden birinin biz olabileceğini düşünmüyoruz. Ama eğer uçağa binmek isteseniz ve bineceğiniz uçağın düşme ihtimalinin 4'te 1 olduğunu söyleseler o uçağa biner miydiniz? Eminim ki binmezdiniz. Peki ikisi arasında fark var mı? Yok" dedi.

Fert ve toplum açısından çok zararlı olan ikinci bir zararlı maddenin de alkol olduğuna dikkat çeken Dr. Celal Hoş, her kadeh içkinin mezara giden bir basamak olduğunu söyledi. Alkolün fert hayatına olduğu kadar toplum hayatına da büyük zararları olduğunu tekrarlayan Dr. Hoş, "Alkol aile hayatına zarar verir, aile yuvasını temelinden bozar. Kişi ailesini ihmal eder, boşanmalar artar.

Aile içi şiddet artar, intiharlar, cinayetler meydana gelir. Yapılan araştırmalar ve yaşanan olaylar bunu ortaya koymuştur. Bütün kötülüklerin anası olan içki toplum hayatındaki düzeni ve asayişi de bozar. Kavgalara, anlaşmazlıklara ve cinayetlere sebep olur. Çalışma gücünü azaltır, buna bağlı olarak da kazançlar azalır. Toplumda karşılıklı olarak yardımlaşmayı ve iş görmeyi azaltır" diye konuştu.

İçki ve sigaranın her ikisinin de depresyona ve psikolojik hastalıklara sebep olduğunu, depresyon hastalarının ise tedavi edilmemeleri durumunda yüzde 10 intihara meyilli olduklarını belirten Dr. Hoş, insan vücudunun Yüce Yaratıcı tarafından kişiye emanet olarak verildiğine işaret ederek, hiç kimsenin bu emanete hıyanet etmeye hakkı olmadığını savundu.

Seminer Dr. Halil Aktaş'ın sinevizyon gösterisi eşliğinde uyuşturucunun zararları ve uyuşturucudan korunma yollarını anlatan sunumuyla sona erdi. Seminerin sonunda konuşmacılar, öğrenciler tarafından sorulan soruları cevaplandırdı.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 8 Ekim 2016 22:35
Pasakli_Prenses - avatarı
Pasakli_Prenses
Ziyaretçi
13 Eylül 2008       Mesaj #9
Pasakli_Prenses - avatarı
Ziyaretçi

ALKOLİZM

Ad:  alkoli2.jpg
Gösterim: 2006
Boyut:  12.4 KB

Alkolizm insanların bağımlı olduğu en tehlikeli hastalıklardan biridir. Almanya da 2,5 milyon insan alkolik olup, yılda ortalama 40 bin kişi alkolden ölmektedir. Alkolün sebep olduğu hastalıkların haricinde alkolik insanların sebep olduğu trafik kazaları ve kavgalar sebebiyle ortaya çıkan ölümleride sayarsak o zaman alkolün ne kadar tehlikeli olduğu daha iyi anlaşılır. Ayrıca alkolik olan bir bayanın hamile kalması ve doğum yapması da bebeğin bedenen ve ruhen özürlü olmasına neden olur. Sigara ve yanlış beslenmeden sonra en yaygın ve tehlikeli bağımlılıktır.
Alkole genellikle günlük yaşamdaki problemleri aşmakta zorlanan insanlar başvurmakta ve alkolle problemlerini geçici bir süre içinde olsa unutmak için kullanılmaktadır. Oysa alkolle hiçbir problem çözülmediği gibi, bu zamanla alkol bağımlılığına sebep olur ve kişi günbe gün kötü duruma düşer. Alkol nedeniyle insanlar çalışamamakta ve işlerinden olmaktadırlar. Almanya da işten çıkan insanların % 20’si alkol nedeniyledir. Alkol ailelerin boşanarak parçalanma, geçimsizlik, kavga, tecavüz vb, sosyal problemlerin yanında milyarlarca dolarlık iş kayıbı ve zararlara neden olmaktadır.

Alkolizmin belirtileri:
Şayet kişide aşağıdaki faktörlerden en az üçü görülürse, o zaman kişinin alkolik olduğu anlaşılır.
1-) Mecbur hissetme: Kişinin kendini alkol içmeye mecbur hissetmesi
2-) Kontrolü kaybetme: Alkol içerken ölçüyü kaçırıp kendini kontrol edememe
3-) Alkolü bırakınca rahatsızlanma: Alkol almayı azaltınca veya bırakınca bir takım rahatsızlıklar görülüyorsa
4-) Zamansız alkol içme: Çalışırken veya vasıta sürerken veya sürmeden önce alkol alma
5-) Rizicolarını bilmesine rağmen içme: Alkol içince işyeri veya ailevi problemlerin olacağını bilmesine rağmen içmeye devam etme
6-) Sağlığını tehdit ettiğini bildiği halde içme: Doktorunun yasaklamasına rağmen içmeye devam etme
7-) İhmalkar olma: Önceden yaptığı işleri (hobi) umursamama
8 -Alışkanlık yapma: Kişinin kendini sürekli daha önce içtiğinden daha fazlasını içmek zorunda hissetmesi

Alkolün dozajı


kişiden kişiye göre değişir, arada bir içenlerde etkisi daha büyük olur,fakat sürekli içenlerde tahribat bütün organlarda yavaş yavaş olur.
0,5-1 promil
a-) Arada bir içenlerde: Haz duygusu, kontrolsüz davranma, yönünü tayinde zorlanma,
b-) Alkoliklerde: Herhangi bir etki göstermez

1-2 promil
a-) Arada bir içenlerde: Bulantı, uyuşukluk, uyuklama, vücut hareketlerini kontrol edememe (ataksi)
b-) Alkoliklerde: Haz verici, yön tayininde zorlanma

2-3 promil
a-) Arada bir içenlerde: Kusma, uyuklama, konuşma zorlukları
b-) Alkoliklerde: Duygusallaşma, hareket edemeyip uyuşma

3-4 promil

a-) Arada bir içenlerde: Koma
b-) Alkolikler: Uyuklama

4-5 promil
a-) Arada bir içenlerde: Ölüm
b-) Alkoliklerde: Koma, uyuşukluk

Alkole bağımlılığın Jellineck’e göre derecelendirilmesi:
Jellineck alkol kullanmayı 5 kategoriye ayıkmıştır.
  • Alfa-Alkolikler: Problem ve hafifleme alkolikleri: Bu gruptakiler alkol içerler, fakat kontrolü kaybetmezler
  • Beta-Alkolikler: Fırsat buldukça içen: Çevreye uyum sağlamak için içenler
  • Gama-Alkolikler: Bu gruptaki alkolikler psikolojik ve bedenen alkole bağımlı olma ve alkol içerek kontrolden çıkarlar.
  • Delta-Alkolikler: Tam bağımlı alkolikler: Bu gruptakiler çok ağır psikolojik ve fiziki bağımlılıkları vardır. Bu gruptakiler her gün düzenli alkol içmek zorundadırlar ve bu gruptakilerin alkolü bırakmaları hemen hemen imkansızdır.
  • Epsilon-Alkolikler: Dönem Alkolikleri: Bu gruptakiler, dönem dönem alkol içerler ve bu alkol içme haftalarca ve aylarca sürebilir ve kendini kontrol edemez.
Alkolün etkileri
Alkol içerek alkol bağımlılığına yakalananlar, yani alkolikler bir çok psikolojik ve fiziki rahatsızlıklar ortaya çıkar ve bunların başında
1-) Hepatit, karaciğer yağlanması, sertleşmesi, siroz
2-) Polinöropati: Alkolün sebep olduğu sinirsel tahribat ve psikolojik rahatsızlıklar
3-) Beyin ve sinir hücrelerini tahribatı nedeniyle, beyin zamanla küçülür, hipofiz guddesi görevini yapamayarak kişide dolaylı olarak iktidarsızlığa sebep olur.
4-) Damarların yağlanarak sertleşmesi (arteriskleroz)
5-) Mide-, pankreas-, yemek borusu-, karaciğer-, ve gırtlak kanserine sebep olur.
6-) Kalp kasları hastalıkları (kardiomiyopati), kalp ritim bozuklukları, (aritmi) ve yüksek tansiyon
7-) Psikolojik etkenleri nedeniyle alkolikler kendilerini kontrol edemezler evde ve işyerinde huzursuzluklara sebep olur ve her şeyini de kaybedebilir.

Tedavi:
Doktor tarafından alkolün zararları hastaya iyice anlatılmalıdır. Tedavi ancak ve ancak hastanede gözetimde yapılabilir. Alkolikler alkolü çok yoğun çalışmalar sonucu bırakmış olsalarda her an yeniden alkole dönebilirler. Alkolü bırakan şahıs yıllar sonrada bir iki bardak alkol içse de hemen eski durumuna dönebilir. Bu nedenle en doğru olan alkole başlamamaktır. Hindistan da yulafala yapılan tedavi denemeleri ile başta alkolizim ve tiryakilik gibi çeşitli bağımlılık rahatsızlıkları tedavi edilmektedir. Öncelikle uzman bir doktora gidilmelidir, ayrıca doğal ilaçlardan kılıç otu preparatlarının da etkili olduğu yönünde kullananlarca iddialar var.

Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Gökçek İksir'i ile tedavi olmak mümkündür. Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. vücudu cüruflardan arıtır, iltihaplı hastalıkları iyileştirir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları ve her türlü alerjiye karşı etkilidir.

Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, fakat karpuz da tatlıdır ve bu da mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içer.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 8 Ekim 2016 22:37
firstlady - avatarı
firstlady
Ziyaretçi
1 Ocak 2009       Mesaj #10
firstlady - avatarı
Ziyaretçi
NEDEN İÇKİ İÇİLİR?
Yapılan araştırmalar insanların en çok zevk almak için alkol tükettiğini göstermektedir. İçkili eğlence yerlerinin çokluğu da bunun en önemli göstergesidir. Eğlence yerleri dışında zevk ve eğlence için en çok yılbaşı, düğün, doğum günleri gibi sosyal etkinliklerde insanlar aşırı miktarda alkol tüketmektedirler. Sosyal içicilik denen bu tür alkol tüketimi bazı insanlar için alkolizmin ilk basamağı olmaktadır.
Alkol tüketiminin bir diğer önemli sebebi ise duygu durumunu düzeltmektir. İnsanlar genellikler kendilerini kötü hissetlerinde, zorlandıkları ya da üzüldükleri dönemlerde alkole sığınarak bu kötü duygu durumundan kurtulmaya çalışırlar. Sonuçta alkol hiçbir çözüm getirmediği gibi daha kalıcı ve daha kötü durumlara yol açar.
Modern insanın en önemli sorunlarından biri olan stresle başa çıkmak için alkol tüketimi de oldukça yüksek miktarlardadır. Günlük hayatın getirdiği yoğunluk, karşılaşılan irili ufaklı problemler, yorgunluk, maddi sıkıntılar strese sebep olmakta ve pek çok insan bundan kurtulmak için içki içmeyi tercih etmektedir.
Alkolizme yakalanan kişiler sonunda bastıramadıkları bir alkol içme arzusu duymaya başlarlar. Bu arzu alkol tüketiminin bir diğer önemli sebebidir.

BİR ALKOLİĞİN ÖZELLİKLERİ
Şunu unutmamak gerekir ki, alkolizm davranışsal bir bozukluktur ve sürekli ve artan miktarlarda alınan alkole bağlı problemlerin gelişmesi anlamına gelir.
Bir alkolik, tüm kötü sonuçlarına rağmen sürekli alkol içmeye devam eder ve bir süre sonra alkol alımını sınırlayamaz bir hale gelir.
Alkolikler genellikle, alkol içen kişilerle arkadaşlık eder, hatta eşlerini bile onların arasından seçebilir.
Alkolik bir insan, içmek için her zaman bir sebep bulur. Bu mutluluk, mutsuzluk, gerginlik, üzüntü, neşesizlik olabilir. Ayrıca, içmek için her zaman fırsat yaratırlar, maç, av, parti, doğum günü, düğün, sünnet vb.
Alkolizmin ilerledikçe, alkolik kişilerin sorunları da artmaktadır. Örneğin, yalnız içmeye başlarlar, çevrelerinden saklayarak gizli içerler, şişeleri saklarlar. Bütün bu davranışların sebebi alkolik olduklarını çevrelerinden saklama arzusu duymalarıdır.
Gittikçe artan bir suçluluk duygusu geliştiririler, bu suçluluk duygusu, pişmanlıkla birleşir ve bu duyguları bastırmak için daha çok içmeye başlarlar. Hatta sabah kalkar kalmaz içmeye başlarlar.
Alkolizm bir kısır döngüye dönüşür. Suçluluğa ve alkolün yaptığı tahribata bağlı olarak kişide anksiyete ve depresyon başlar ve bu yüzden kişi daha çok alkol tüketir. Alkol tüketimi arttıkça depresyon derinleşir, kişi uyuyamamaya ya da sızmaya başlar, geceleri uyanır, depresif bir duygu durumu içine girer, kendisini sürekli huzursuz ve sıkıntılı hisseder, panik nöbetleri geçirir, göğüs ağrısı, çarpıntı ve nefes almada zorluk çeker.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 8 Ekim 2016 22:37

Benzer Konular

9 Mart 2016 / bakitemel Cevaplanmış
20 Eylül 2016 / Misafir Cevaplanmış
9 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
9 Mart 2016 / Misafir Cevaplanmış
9 Mart 2016 / jmnstk123 Cevaplanmış