Arama

Psikoloji ve Psikiyatri ile ilgili Haberler - Sayfa 5

Güncelleme: 12 Ağustos 2018 Gösterim: 63.372 Cevap: 95
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
4 Kasım 2008       Mesaj #41
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Kokular Rüyaları Etkileyebilir!


Almanya’da Mannheim Üniversite Hastanesi’nde görevli bilim adamı Boris Stuck’un yaptığı araştırma, uykuda rüya görme esnasında belirli kokulara maruz bırakılan kişilerin rüyalarının bu kokulardan etkilendiğini gösterdiğini söyledi.
Sponsorlu Bağlantılar

Araştırma çerçevesinde 15 kişinin, rüyaların görüldüğü REM uykusuna girdiklerinde, 10 saniye boyunca yoğun gül ve çürük yumurta kokularına maruz bırakıldıkları belirtildi.

Bundan bir dakika sonra uyandırılan deneklere rüyalarıyla ilgili sorular sorulduğu, gül kokusuna maruz bırakılanların hepsinin güzel, çürük yumurta kokusuna maruz bırakılanların çoğunun ise kötü rüyalar gördüklerini söyledikleri kaydedildi.

Stuck, kokuların, rüyaların “duygusal renkliliğini” etkilediğini ifade ederken, araştırmayı yürüten ekibin, sürekli kabus gören insanların kokular kullanılarak güzel rüyalar görmesinin sağlanıp sağlanamayacağı üzerinde çalışma yapacağı bildirildi.


NTVMSNBC

Son düzenleyen Safi; 18 Haziran 2016 06:35 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
5 Kasım 2008       Mesaj #42
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Yalnızlık üşütüyor!

Yalnızlık hissinin, kişinin üşümesine neden olduğu bildirildi.

Toronto Üniversitesinde görevli psikologların yaptığı iki araştırma, kendilerini dışlanmış hisseden kişilerin, bir odayı, herhangi bir dışlanma hissi olmayanlara kıyasla daha soğuk bulduğunu gösterdi.
Sponsorlu Bağlantılar

Söz konusu araştırmalar çerçevesinde 65 öğrenci iki gruba ayrıldı. İlk gruba sosyal açıdan dışlanmaları veya kendilerini yalnız hissetmeleri, diğer gruba ise sosyal ortamda kabul görmeleriyle ilgili deneyimleri anımsatıldı.

Daha sonra her iki gruptaki öğrencilere, deneyimlerini yaşadıkları odanın sıcaklığı soruldu. Odanın sıcaklığına 12 ila 40 derece arasında yanıtlar veren deneklerden düşük ısı rakamını verenlerin kendilerini dışlanmış hissedenler olduğu görüldü.

İkinci araştırma çerçevesinde 52 öğrenciden, bilgisayarda bir top oyunu oynamaları istendi. Oyunda öğrencilerden bazılarına birçok kez top atılırken, bazıları devre dışı bırakıldı. Daha sonra katılımcılardan, sıcak kahve, kraker, soğuk içecek, bir elma ya da sıcak çorbadan hangisini en çok istedikleri soruldu.

Oyunda devre dışı bırakılan katılımcıların sıcak çorba ya da kahveyi diğerlerine oranla daha fazla tercih ettikleri gözlendi.

Araştırmacılar, bu kişilerin sıcak içecek ve yiyeceklere yönelmesini, dışlanma nedeniyle doğan üşüme hissinin sonucu olarak yorumladı.

Psychological Science dergisinde yayımlanan araştırmanın yazarı Doktor Chen-Bo Zhong, "Sosyal dışlanmışlık deneyiminin tam anlamıyla üşüttüğünü keşfettik" dedi.


STAR

Son düzenleyen Safi; 18 Haziran 2016 06:36 Sebep: KIRIK GÖRSEL KALDIRILDI!
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
7 Kasım 2008       Mesaj #43
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Mutluluğun yakalandığı yaş

Ad:  2.jpg
Gösterim: 232
Boyut:  11.6 KB
Mutluluğun yakalandığı yaş belli oldu. Tahminlerin aksine 20'li yaşlar değil...

İnsanların genel olarak mutluluğu 60-70 yaşında yakaladığı bildirildi. Fransa Ulusal İstatistik Enstitüsü'nün (Insee) Fransa'da yaptığı araştırma, kişilerin hayatından en fazla memnun olduğu dönemin 60-70 yaş olduğunu ortaya koydu.

İlk kez yayımlanan "mutluluk eğrisi", 20 yaşından itibaren mutluluğun yavaş yavaş azalmaya başladığını, 40'lı yaşlardaysa en az seviyeye düştüğünü gösterdi.
Yaşlandıkça kişiliğin oturması, belirlenen hedeflerin azalması ve ulaşmanın kolay olduğu hedefler seçilmesiyle 50'li yaşlarda mutluluğun artmaya başladığı belirtildi.

Insee'nin ekonomi bölümünden Vincent Marcus, Fransa'da 1975'ten bu yana her yıl, nesil farkı ve rastlantı etkenlerini ortadan kaldırmak için aynı soruyu (hayatınızdan memnun musunuz) sorduklarını belirterek, 20'li yaşlarda kişilerin aklında bazı belirsizliklerin bulunduğunu ancak gelecek konusunda umutlu olduklarını, orta yaşlarda kişiliğin oturduğunu ve para kazanmaya başlanıldığını ifade etti. Ancak paranın mutluluk getirmediğinin görüldüğünü söyleyen Marcus, gelir düzeyinin en iyi olduğu dönem olmasına rağmen 40'lı yaşlarda moralin iyice bozulduğu örneğini verdi.

60-70 yaşında iş ve aile planlarının sona erdiğini, bunun da bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Marcus, 70 yaşından sonraysa eşin kaybedilmesi ya da bazı hastalıkların ortaya çıkmasıyla mutlululuğun tekrar azaldığını belirtti.


HÜRRİYET
Son düzenleyen Safi; 18 Haziran 2016 06:36
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
7 Kasım 2008       Mesaj #44
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Biri düşüncelerinizi okuyabilir!


Ad:  3.jpg
Gösterim: 165
Boyut:  12.2 KB
ABD'li bilimadamları, düşünceleri okuyabilen bir cihaz geliştirdiklerini açıkladı.ABD'de bulunan Carnegie Mellon Üniversitesi'nde görevli uzmanların geliştirdikleri cihaz, insanların farklı şeyler hakkında düşündüklerinde beyinlerinin farklı bölgelerinin harekete geçmesi ve bu hareketlerin gelişmiş bir MR tarayıcısıyla tespit edilmesi prensibiyle çalışıyor.Cihazın üretilmesi sürecinde 10 farklı resmin deneklere gösterildiğini ve bu resimlerin deneklerin beyninlerinde yarattığı tepkilerin bir bilgisayar programı yoluyla kaydedildiğini belirten uzmanlar, daha sonra bu 10 resimden birisini düşünmesi istenen herhangi bir kişinin hangi resmi düşündüğünün bu program yardımıyla anlaşılabildiğini aktardı.

Farklı kişilerin aynı şeyleri düşündüğünde beyinlerinin benzer tepkileri gösterdiğini kaydeden uzmanlar cihaz sayesinde resimler arasında yer alan bir çekicin "biçimi" ya da "kullanımı" gibi birbirine çok yakın düşüncelerin bile ayırtedilebildiğini vurguladı. Cihazın şu anda sadece 10 resim ile ilgili düşünceleri tanıyabilmesine rağmen "çığır açıcı" nitelikte olduğunu kaydeden uzmanlar, yakın bir zamanda kelimeleri ve duyguları okuyabilecek daha gelişmiş bir cihazı geliştireceklerine emin olduklarını söylediler. Uzmanlar cihazın, çevrelerini farklı bir şekilde algılayan otistiklerin beyin yapısını keşfetmekte ve tedavi etmekte de kullanılabileceğine dikkat çektiler.
Son düzenleyen Safi; 18 Haziran 2016 06:37
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
8 Kasım 2008       Mesaj #45
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Dejavu''nun sırrı çözüldü

Ad:  4.jpg
Gösterim: 188
Boyut:  12.7 KB
Yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamış veya görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu 'dejavu'nün, beynin bellek bölgesiyle ilgili olduğu ortaya çıktı. İnsanların yaşamadıkları, hayali olayları nasıl yaşamış gibi hissettiklerini bulmak için nörologlar, sağlıklı gönüllülerin beyinlerinin MR'larını çekti. MR sırasında, araştırmaya katılanların, çok emin olarak hatırladıkları konularda beynin yan altında bulunan, bir olayın çok belirgin ve somut birçok ayrıntısını hafızalayan lobdaki beyin faaliyetinde artış olduğu belirlendi. Katılımcıların emin olduklarını söyledikleri, ancak hayali olduğu belirlenen olayları düşündükleri sırada, beynin üst bölgesinde bulunan ve ayrıntısız biçimde olayların yalnızca anafikrini belleğe alan bölgenin daha etkin olduğu gözlendi. Öncelikle bu bölümdeki anılarını düşünen kişilerin yanlızca kimi olayların genel hatlarını hatırlayabildikleri ve yanılabilecekleri ortaya çıktı. Duke Üniversitesi'nden nörolog Dr. Roberto Cabeza, insan belleğinin bilgisayarınkine benzemediğini belirterek, insanların sık sık, yaşanmamış olsa bile kimi olayları geçmişte yaşadıklarını sanabildiklerini söyledi. Cabeza, bu araştırmanın Alzheimer hastalığının erken tanısında yararlı olabileceğini bildirdi. Daha önceki araştırmalar, yaşlanıldığında beynin genellikle kesin olayları hatırlama özelliğini genel izlenimleri hatırlamaktan daha hızlı yitirdiğini göstermişti.Araştırma, Journal of Neurosciences adlı dergide yayımlandı.
Son düzenleyen Safi; 18 Haziran 2016 06:38
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
17 Kasım 2008       Mesaj #46
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Sonbahar depresyonunun en iyi ilacı, ışık

Ad:  5.Jpeg
Gösterim: 219
Boyut:  17.3 KB
Yoğun iş temposu, okulların açılması derken birçok kişinin kapısını çalan sonbahar depresyonuna karşı en iyi ilacın gün ışığı ve güzel bir hava olduğu belirtildi.
Sıcak yaz günleri geride kalırken, sonbaharın gelmesiyle günlerin kısaldığını, güneş ışınlarının azaldığını belirten Psikolog Dr. Sema Bengi Gürkan, bu durumun birçok insanın ruh halini olumsuz etkileyip, uykulu ve yorgun yaptığını söyledi. Çoğu zaman 10- 12 saat uyunduğu halde bedenin zinde olmadığını, kişinin dinlenememekten yakındığını belirten Dr. Gürkan, güneş ışığından yoksun kalmanın vücudun biyolojik saatini bozduğunu ve insanların yaşamdan zevk almaz hale geldiğini, bu belirtilerle ortaya çıkan ‘sonbahar depresyonu’nun çözümsüz olmadığını kaydetti. Dr. Puslu, kararsız ve kapalı gökyüzünün etkisiyle mevsimsel olarak sonbahar depresyonunun diğer mevsimlere göre yüzde 60 arttığını vurgulayan Dr. Gürkan, şöyle dedi:

“Sonbahar depresyonunun en iyi ilacı, ışıklı ortamlarda bulunmak ve güneşli, açık havalardan yararlanıp yürüyüş yapmaktır. Özellikle, kuruyemiş gibi enerji veren gıdaların tüketilmesi depresyon tehlikesini düşürüyor. Eğer depresyon ilerlemiş durumdaysa ve kişi kendini daha kötü hissediyorsa, hemen bir yardım almalı. Aksi taktirde düzelmesi oldukça zor olan sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Havaların soğumasıyla vücutta bazı metabolik değişiklikler de başlıyor. Günlük enerji, vitamin ve mineral gereksinimimizde artış oluyor. Vücut, C vitamini takviyesine ihtiyaç duyuyor. Yeşil sebzeler, turunçgiller, domates, patates ve kuşburnu bol bol C vitamini içerdikleri için, bunları tüketerek vücudunuzu kuvvetlendirebilirsiniz.”

KEYFİNİZ KAÇMASIN
Dr. Gürkan, ayrıca, küçük değişiklikler sayesinde de kış depresyonunun önüne geçilebileceğini aktardı, şöyle devam etti:

“Evinizde perdeleri açın. Böylece içeriye mümkün olduğunca gün ışığının girmesini sağlayabiliriz. Renkli kıyafetler giyin, turuncu, açık yeşil, sarı gibi renkler hem içinizi ısıtır, hem de neşelenmenizi sağlar. Hareketli müzik dinleyin, sabahları uyandığınızda hemen radyonuzu açın. Hareketli şarkılar çalan bir istasyonu seçin ve müziklere eşlik ederek güne hazırlanın. Masanıza renk katın, işyerindeki masanızda koyu renk ne varsa kaldırın. Masanızı renkli eşyalarla süslemeye özen gösterin. Hatta kullandığınız kalemlerin ve defterinizin bile renkli olmasına dikkat edin. Yeteneklerinizi keşfedin, örgü örmek, takı tasarlamak, mum ya da seramik yapmak, ilgi alanlarınız doğrultusunda kendinize bir hobi edinebilir ve canınızın sıkkın olduğu zamanlarda kafanızı dağıtabilirsiniz. Abur cubur partisi yapın. Evinizi baştan yaratın.”


MİLLİYET
Son düzenleyen Safi; 18 Haziran 2016 06:39
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
19 Kasım 2008       Mesaj #47
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Öğretmen ile öğrenci ilişkisi stres seviyesini etkiliyor

ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, öğrenci ile öğretmen arasındaki ilişki, gencin stres hormonu kortizolun seviyesini etkiliyor.

Washington Eyalet, Auburn ve Pennsylvania eyalet üniversitelerinden araştırmacılar, insanlardaki stres hormonunun sabah erken saatlerde en yüksek seviyede olduğunu, gün boyunca bu seviyenin giderek düştüğünü belirtti.

Araştırmalarında, 10 kişilik bir sınıfta kortizol oranının sabahtan akşama giderek azaldığını gören uzmanlar, 20 kişilik bir sınıfta ise gün boyunca daha fazla kortizol artışı belirledi.

Araştırmada, öğretmenleriyle daha yakın ilişkileri bulunan çocuklarda kortizol oranının sabahtan öğleye daha büyük artış gösterirken, öğretmenleriyle daha ihtilaflı ilişkileri bulunan çocukların kortizol oranının, özellikle öğretmenleriyle bire bir ilişkilerde neredeyse patlama yaptığı görüldü.

Araştırmanın başında yer alan Washington Eyalet Üniversitesinden Jared A. Lisonbee, bu alışılmadık kortizol seviyesi artışının potansiyel bir endişe kaynağı olabileceğini, zira uzun dönemde veya sık yükselmelerin tansiyon ve kan şekerinde olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirtti.

Araştırma, Child Development (Çocuk Gelişimi) dergisinde yayımlandı.

GAZETEPORT
Son düzenleyen Safi; 18 Haziran 2016 06:39
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
24 Kasım 2008       Mesaj #48
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Kişilik KANDA GİZLİ


Kan gruplarıyla kişilikler arasında bir bağ olduğu saptandı.

Kan Grubuna Göre Diyet' kitabının yazarı Dr. Peter J. Dadomo'un yaptığı araştırmalar sonucunda, kişilerin kan grupları ile kişilikleri arasında bir bağ bulunduğu ortaya çıktı.

Dr. Dadamo'un araştırmalarına göre, kan grubu A olan kimseler uyumlu bir kişilik sergilerken, 0 kan grubuna dahil kişiler hayatı bir melodi gibi yaşıyorlar. B kan grubu insanı akılcılığıyla ön plana çıkarken, AB ise diğer 3 karakterin birçok özelliğini kendinde taşıyor. Dr. Dadamo, kan gruplarının oluşumunu ise şöyle açıklıyor:

- 0 grubunun oluşumu: İnsanın gıda zincirinin en tepesine yükselmesi.

- A grubunun oluşumu: Avcı-toplayıcılıktan daha evcil tarım kökenli bir hayata geçilmesi.

- B grubunun oluşumu: Afrika'dan Asya, Avrupa ve Amerika'ya göçlerin ve karışıp birleşmelerin oluşması.

- AB grubunun oluşumu: Ayrı toplumların bir araya gelip, karışması nedeniyle oluşan çağdaş karışım.

Kan grubuna göre insanın kişilik özellikleri ise şöyle:

A GRUBU: ARAŞTIRMACI

A grubu insanı duyarlı ve uyumlu bir kişiliğe sahiptir. Araştırmayı sever, gelişime ve değişime hemen ayak uydurur. Bu grup içinde yer alanlar, duyan, hisseden, sürekli olarak araştıran kişilerdir. Çevrelerindeki kişilerle sıkı ilişkiler kurmayı severler. Dış dünyadaki tüm değişikliklere karşı duyarlıdırlar.

Ancak bu aşırı duyarlılıkları, çevrelerinde büyük uyum güçlüğüne düştüklerinde onların geriye doğru kaçmalarına ve içlerine kapanmalarına neden olur.

B GRUBU: OTORİTER

En önemli özellikleri mantık ve iradenin duygularından önce gelmesidir. Çevrelerine egemen olmak ve etraflarındaki herkesi yönetmek isterler.

Gözüpek, inatçı, otoriter ve serttirler. Bu karaktere sahip bulunanların tipi, asker, uzman ve danışmandır. Davranışlarında akılcı, sistemli, düzenli ve iradelidirler. Başkalarının tepki ve eğilimlerini dikkate almaksızın, kendi düşünce ve kararları doğrultusunda ilerler.

0 GRUBU: NEŞELİ

Yaşamın tadını çıkaran, dünya nimetlerinden yararlanan kişilerdir. Yani hayatı bir melodi gibi yaşarlar. Ortama çabuk adapte olur, herkesle iyi anlaşırlar. Uç fikirlere eğilim göstermezler. Amaçlarına çok da zorlanmadan ulaşırlar. Başarılarındaki en büyük etken dış dünya ile yakaladıkları mükemmel uyumdur. Bu engin uyum düzeni içinde, önlerine sunulan olanaklardan rahatlıkla yararlanırlar.

AB GRUBU: KAPRİSLİ

AB kan grubundan olan kişiler karmaşık bir yapıya sahiptirler. Diğer üç karakterin özelliklerinin birçoğunu karışık bir halde bu gruptaki insanlarda görmek mümkündür. Bundan dolayıdır ki çelişen, kaprisli ve tutarsız bir kişilik sergilemeleri doğaldır. Bunların yanında çevrelerine çok önem verirler. Mantıklı düşünebilmeleri, sosyal tutum ve yargıları önemsemeleri onları başarıya götüren en önemli etkendir.


BUGÜN
Son düzenleyen Safi; 18 Haziran 2016 06:40
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
2 Aralık 2008       Mesaj #49
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi

Önemli Kararlar Ne Zaman Alınmalı

Mutsuz olduğunuzda sadece elinizde ne olduğunu, mutlu olduğunuzda ise gelecekle ilgili fırsatları görürsünüz. Bu bir mantra değil. Chicago Üniversitesi Psikiyatristi Aparna A. Labroo ve Georgia Üniversitesi Psikiyatristi Vanessa M. Patricky, yaptıkları bir araştırmada insanların içinde bulundukları durumun onların kararlarını nasıl etkilediğini belirledi.

Ruh hali deneyimleri
Psikiyatrist Labroo ve Patrick, kolej öğrencileri üzerinde iyi ve kötü ruh halinin onların kararlarını nasıl etkilediğini ve bakış açılarının ne olduğunu araştırdı. İlk adımda kolek öğrencilerine 10 tane iş listesi verildi. Listedeki işlerin yanına gülümseme ve asık surat işaretleri koymaları istendi. Belirtilen işaretlere göre kişiler gruplandırıldı. Onları mutlu ve mutsuz eden işler verildi. Bu sırada sınavın neden gerekli olduğu ve yaşamlarını nasıl etkilediği soruldu. Mutlu olanlar gelecekteki akademik kariyerleri için sınavın önemli olduğunu belirtirken, mutsuz olanlar neden sınav yapıldığını sorguladı.

Mutsuzken karar vermeye çalışmayın
Araştırma sonucunda insanların mutlu ya da mutsuz olmalarına göre olaylara olumlu ya da olumsuz yaklaştığı, mutsuz olanların o ana göre değerlendirme yaptıkları, mutlu olanların geleceği düşünerek değerlendirme yaptıkları görüldü. Psikiyatrist Labroo ve Patrick, "insanlar içinde bulundukları durumu daha iyi değerlendirmek için anın dışına çıkıp resmin bütününü görerek olaylara pozitif bakmalılar. Negatif ruh hali ise gelecekle ilgili fırsatları görmeyi engelliyor, olumsuz kararlar alınmasına neden olabiliyor. Gelecekle ilgili kararlar alırken mutlu olduğunuz zamanları tercih edin" diye belirtti.
Son düzenleyen Safi; 18 Haziran 2016 06:41
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
9 Aralık 2008       Mesaj #50
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
İnsan beyni nasıl seçim yapıyor?

Beyin seçim yaparken anlık keyif ile uzun vadeli mantıklı karar arasında gidip geliyor. Mantıklı kararı seçebilmek için anlık zevkin bastırılması gerekiyor.

Bilim insanları, beyinde kişi seçim yaparken devreye giren yeni bölümler keşfetti. Deneyde kişiler iki seçenek arasında seçim yapıyor, bunlardan biri mevcut durumda yararı bilinen bir seçenek, diğeri ise yeni henüz bilinmeyen ve potansiyeli olan bir seçenek. Araştırmaya göre, beyin uzun vadeli seçeneği seçebilmesi için kısa vadeli hazır yarardan vazgeçmesi gerekiyor.

Araştırmada deneklere kumar makinelerinde şans oyunları oynatıldı. Makinelerin ödül şemaları, her bir seferde değişecek şekilde ayarlandı. Oyun sonunda 14 deneğin 11"i arada sırada farklı makineyi deneyerek, acaba diğerinin daha iyi kazandırıp kazandırmayacağa baktıklarını ifade etti. Denekler, mevcut makinede iyi kazandığını düşündüğünde eldeki makineyi değiştirmiyor, bir başka makineye ancak mevcut makinede az kazandığını düşündüğünde geçiyor.

Denekler mevcut bir makinede şansını denerken, beyinde alnın hemen arkasındaki mantık işlerini gören bölge aktif hale geliyor. Daha yüksek kazancın peşinden giderken ise, beynin daha derinindeki keyif ve mükafat merkezleri aktif hale geliyor.

BİRAZ BEKLERSEN MÜKAFAT ARTAR

Araştırmayı yürüten University College London profesörü Nathaniel Daw, yeni bir seçim yaparken kişinin risklerine karşı getirilerini tarttığını ve bunun mantık merkezi ile mükafat merkezi arasında bir çatışma yarattığını belirtiyor. Dr. Daw"a göre seçim sırasında beyin kendine şu soruyu soruyor; “Şimdi az bir ödülle yetinmek yerine bekleyip, daha yüksek bir ödül almak daha mı iyi?”

Örneğin, şimdi tek bir kurabiye yemek anlık zevki artırıyor, ancak biraz bekleyip iki kurabiye yemek daha mantıklı. “Dolayısıyla” diyor Dr. Daw, “Beyin, tatlı bir opsiyondan feragat edip, gelecekte daha iyisini kazanma alternatifini seçebiliyor, ancak bunun için anlık keyif içgüdüsünü bastırması gerekiyor.


Son düzenleyen NeutralizeR; 18 Haziran 2016 16:28

Benzer Konular

23 Temmuz 2018 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri
17 Haziran 2016 / _PaPiLLoN_ Psikoloji ve Psikiyatri
1 Kasım 2012 / Ziyaretçi Soru-Cevap
19 Mart 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap