Arama

Vitaminler - B2 Vitamini (Riboflavin)

Güncelleme: 2 Haziran 2016 Gösterim: 11.880 Cevap: 3
JuNe - avatarı
JuNe
VIP WaMPiR
5 Şubat 2008       Mesaj #1
JuNe - avatarı
VIP WaMPiR
Riboflavin denilen maddedir. Dayanıksız olup, ısı, güneş ışığı, alkol, kafein, östrojen ile etkisizleşir. Vücutta karaciğer ve böbreklerdeki çok az miktarın dışında depolanamadığı için günlük olarak karşılanmalıdır. Barsaklarda bakteriler tarafından bir miktar üretilebilmektedir. Bu nedenle yetersiz alımlara karşın bazı kimselerde eksiklik belirtileri oluşmayabilir. Vücuttaki enzim olaylarına katılır. Stres gibi durumlarda gereksinimi artmaktadır.

B-2 Vitaminin Etkileri

Ad:  1.jpg
Gösterim: 807
Boyut:  2.8 KB

Nükleotid denilen maddelerle birleşerek enzim sentezine girerler. Bu enzimler aracılığı ile oksidasyon-redüksiyon işlevlerini yaparlar.

  • Enerji üretiminde rol oynar. FMN ve FAD kısa isimli enzimlerle hidrojen taşıyıcılığı yapar.
  • Kısa zincirli yağ asitlerinin yakılmasını sağlar.
  • Hücrelerin gelişmesine ve solunumuna etki ederek oksijeni daha iyi kullanmasını sağlar. Bu yolla görme ve saç, cilt ve deri sağlığına yararlı etkisi olur.
  • Bazı amino asit ve glutathion redüktaz (Kandaki alyuvarlarda) maddesinin yapımına katkıda bulunur.
Ad:  2.jpg
Gösterim: 828
Boyut:  4.0 KB

B-2 Vitaminin Eksikliği


Amerika'da yapılan araştırmalarda insanların yedikleri ile yeterli düzeyde alamadıkları vitaminlerin en başında B-2 Ribofalavin gelmektedir. Buna karşın eksiklik belirtileri bu denli sık görülmemektedir. Bunun da barsaklarda az miktarda da olsa üretilen B-2 Vitaminine bağlı olduğu düşünülmektedir. Tek başına bu vitaminin eksiklik belirtilerinin görülmesi nadirdir, genellikle diğer vitaminlerin de eksikliği ile birlikte olur. Yetersiz beslenme (B-2 vitamini zengin besin maddelerini yememek; zayıflamak, mide-barsak ülseri, şeker hastalığı için diyet yapmak ve fast-food ile beslenmek) barsaktan emilimin bozulması ve ateş, hipertiroidi, gebelik, emzirme, fazlaca alkol alımı gibi artan ihtiyaçların karşılanmadığı durumlarda söz konusudur.

  • Dilde kızarma, yanma hissi, ağız çevresi ve dudakta kızarma, tahriş ve çatlaklar,
  • Gözlerde kaşıntı, yanma hissi ve iltihaplanma, katarakt oluşumu,
  • Deride kepeklenme, saçların dökülmesi,
  • Çocuklarda büyümenin yavaşlaması,
  • Kilo kaybı, canlılıkta azalma, sindirim sorunları
  • Genital bölgede deri sorunları oluşur.
Hayvan deneylerinde ilk göze çarpan büyümenin durmasıdır. Hayvanlarda cilt, göz, saç problemleri ile üreme gücünde azalma oluşmaktadır.

B-2 Vitaminin Fazlalığı

Ad:  3.jpg
Gösterim: 768
Boyut:  2.4 KB

Dışarıdan gereğinden fazla alınsa da idrar ile atıldığı için zararlı bir etki oluşmaz. Sadece idrarın rengi ve kokusu riboflavin renk ve kokusunu alır.

B-2 Vitaminin Tedavide Kullanımı


Tek başına bu vitamin tedavi amaçlı kullanılmaz, genellikle diğer vitaminlerle beraber verilir. Yine de etkili olduğu düşünülen alanlar;

  • Enfeksiyon hastalıkları ve uzun süren antibiyotik tedavileri,
  • Fazla alkol alan ve düzensiz beslenen kişiler,
  • Ağız çevresi, göz ve genital bölge de oluşan cilt sorunlarında,
  • Yorgunluk, stres, baş ağrısı şikayetlerinde,
  • Büyümenin desteklenmesi istendiğinde kullanılır.
Ad:  4.jpg
Gösterim: 771
Boyut:  2.8 KB

B-2 Vitaminin Gereksinimi


Yaşa metabolizma hızına, yiyeceklerle alınan protein ve kalori miktarına göre değişmektedir. Ayrıca insan vücudu tarafından barsaklarda yapıldığı da düşünülmektedir. Besinlerle alınan miktar 1.2 mg.ın altında kalınca depolardaki vitamin kullanılmaya başlanır. Bu depolardaki de yeterli değildir. İlaçların içersinde 10 mg. doz yeterlidir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 2 Haziran 2016 23:26
Ne MUTLU TÜRKÜM Diyen !Türkiyem
LaDymm - avatarı
LaDymm
Ziyaretçi
11 Şubat 2008       Mesaj #2
LaDymm - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  vitb2.jpg
Gösterim: 1470
Boyut:  29.5 KB

Enerji dolu bir gün için B2 vitamini


B2 suda eriyen bir vitamindir ve vücutta depolanmaz.

Yararları


Riboflavin olarak da adlandırılan B2 vitamini enerji üretimi, enzim fonksiyonu, normal yağ asidi ve aminoasit sentezi için önem taşımaktadır. Serbest radikallerin toplayıcısı olan glutathion'un üretimi için gereklidir. Besinlerden enerjinin serbest bırakılmasında rol oynar. A vitamini ile birlikte kullanıldığında solunum, sindirim, dolaşım ve boşaltım sisteminin mukozasının sağlıklı olmasını sağlar. Sinir sistemi, deri ve gözleri korur. Normal büyüme ve gelişmeye yardımcı olur. Enfeksiyon, alkolizm, yanık, mide ve karaciğer hastalıkları tedavisine yardımcı olur. Migren, katarakt, orak hücreli anemi tedavisinde kullanılır.
Yetersiz kalorili diyet alanlar, beslenme bozukluğu olanlar veya kalori ihtiyacı artmış kişiler. Gebe veya emziren kadınlar, alkol veya diğer madde bağımlıları, kronik hastalığı olanlar, uzun süreli stres altında olanlar, yakın geçmişte operasyon geçirmiş kişiler, sporcular ve beden işçileri, sindirim sisteminin bir bölümü operasyonla alınmış olanlar, ağır yanık veya yaralanması olan hastalar, doğum kontrol hapı veya östrojen kullananlar yoğun B2 vitamini ihtiyacı duyarlar.

Hangi besinlerde bulunur?


Açık yeşil sebze ve meyvelerde bulunur. Diğer B2 kaynakları: badem, bira mayası, peynir, tavuk, sığır eti, böbrek, buğday.

Günlük ihtiyacınız nedir?


Erkeklerde günlük ihtiyaç:
11-14 yaş: 1.5 mg
15-20 yaş: 1.8 mg
21-50 yaş: 1.7 mg
51 ve sonrası: 1.4 mg

Çocuklarda günlük ihtiyaç:
0-6 Ay: 0.4mg
6-12 Ay: 0.5mg
1-3 Yaş: 0.8mg
4-6 Yaş: 1.1mg
7-10 Yaş: 1.2mg

Kadınlarda günlük ihtiyaç:
11-50 yaş: 1.3mg
51+ yaş: 1.2mg
Hamileler: 1.6mg
Emzirenlerde: 1.8mg

Eksikliği nelere yol açar?


Ağır B2 eksikliğine nadir olarak rastlanır. Alkoliklerde görülebilir. Ancak çok ağır olmasa da tehlikeli düzeyde riboflavin eksikliği yaşlıların yaklaşık yüzde 33'ünde görülebilmektedir.
B2 eksikliği ağız kenarlarında çatlaklar, dil ve dudaklarda iltihaplanmalar, ışığa duyarlı gözler, ciltte kaşıntı, sersemlik, uykusuzluk, öğrenme güçlüğü, gözlerde yanma ve kaşıntı ve kornea hasarına yol açabilir.

Fazlasının zararları


B2 fazlalığı idrar renginde koyulaşma, bulantı, kusmaya neden olabilir.
Dikkat edilmesi gereken noktalar Herhangi bir B vitaminine karşı allerjik kişilerde, kronik böbrek hastalıklarında kullanılmamalıdır. Gebeler ve emzirenler doktorlarının tavsiye ettiği şekilde kullanmalıdır. Riboflavin ışığa karşı oldukça hassastır. bu vitamin özelliğini çok çabuk kaybeder. Boş mideye alındığında sadece % 15 i emilebilir. Fazla miktarda alınan Riboflavin idrar ile atılır ve idrarı hafif bir sarı yaşil renge boyar. İşlenmiş yiyeceklerde B2 vitamini miktarları azalır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 30 Mayıs 2016 10:25
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Mayıs 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM

B2 VİTAMİNİ (RIBOFLAVIN)

Ad:  b21.JPG
Gösterim: 1487
Boyut:  37.1 KB

Riboflavin ilk olarak 1879 yılında sütte bulunmuştur. Riboflavin, enerji metabolizmasında görevli FAD ve FMN gibi iki önemli enzimin yapısında görev alır.
  • B2 vitamini ilk defa sütten elde edilir ve bu nedenle Iaktaflavin denilir.
  • Bütün bitkiler ve mikroorganizmalar tarafından sentezIenebildiği halde hayvansal organizmalar tarafından sentezlenemez.
  • Riboflavin bir izoalloksazin türevidir.
  • İzoalloksazinin 10 nolu azotu riboz şekerinin indirgenmesiyle oluşan ribitole bağlanır.
  • Riboflavinin, ribitol grubunun 5’C atomuna bağlanmasıyla (ester bağıyla) flavinmononükleotid (FMN) oluşur.
  • FMN'ye Adenilat (AMP) bağlanması ile Flavinadeninnükleotid (FAD) meydana gelir.
  • Flavoproteinler veye flavoanzimler olarak bilinen indirgenme yükseltgenme enzimlerinin prostetik gruplarıdır.
  • Bu enzimler piruvatın yağ asitlerinin aminoasitlerin oksidatıi yıkımına ve taşınım olaylarına katılır.
  • B2 vitamini yani riboflavin, pentoz şeker olan ribitol ve lumikromdan oluşur. Görünür ve uv ışında bozulur.
  • Göz yorgunluğu, kataraktların önlenmesi ve tedavisi için gereklidir; karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasına yardımcı olur.
  • Ayrıca deri dokularının, tırnakların ve saçların oksijen kullanımına destek verir, kepekleri giderir.
  • Bunların yanı sıra demir ve B6 vitamini alımına yardımcı olur, eksikliği ise hamilelikte bebeğin gelişimine zarar verebilir.
  • Heterosiklik bir yapıya bağlı ribitolden oluşur.
  • Renkli, ısıya dayanıklı, uv ye duyarlı, bitkisel kaynaklıdır. Hayvanlarda sentezlenemez.
  • Riboflavin flavokinaz enzimi ile aktif formu olan FMN’ye dönüşür.
  • FMN’ye ATP’nin AMP grubu bağlanarak FAD sentez edilir.
  • Koenzim olarak FMN ve FAD’ye ihtiyaç duyan enzimler flavoproteinler denir. 
  • Hücrede enerji oluşumu ve hücre solunumunda önemlidir.
  • Tahıllarda yetersizdir.
  • İnce barsakta riboflavin binding proteine bağlanarak taşınır.

BESİN KAYNAKLARI


Riboflavinden zengin besinler karaciğer, böbrek, kalp gibi hayvansal gıdalar ile badem, mantar, tam tahıllar gibi bitkisel gıdalardır. Riboflavin ışıkta bozulurken pişirmekle bozulmaz. Riboflavin için önerilen doz erkelerde 1,7 mg, bayanlarda ise 1.3 mg’dır.
En çok yer fıstığı,süt ve süt ürünleri, bira ve ekmek mayası.Böbrek, domates kuru baklagiller, balık, yeşil yapraklı bitkiler, süt, yumurta, karaciğer.
Ad:  b22.JPG
Gösterim: 970
Boyut:  37.3 KB

EKSİKLİK BELİRTİ ve BULGULARI


Ciddi riboflavin eksikliğinde dudak ve ağız kenarında çatlama, dilde inflamasyon, ışığa duyarlılık ve görme keskinliğinde azalma, katarakt gelişimi, gözlerde yanma ve kaşıntı ve müköz membranlarda bozukluk gelişir. Riboflavin eksikliğinde anemi ve seboreik dermatid de gelişebilir. 
Ciddi riboflavin eksikliği nadir görülse de özellikle yaşlılarda riboflavin eksikliği sık görülmektedir.
Ad:  vb25.JPG
Gösterim: 999
Boyut:  49.0 KB

GÜNLÜK ÖNERİLEN MİKTAR


Ad:  b23.JPG
Gösterim: 975
Boyut:  50.9 KB

FAYDALI ETKİLERİ


  • Riboflavinin enerji üretiminde ve glutatyon yenilenmesinde oldukça önemli bir rolü vardır.
  • Diyetle riboflavin alımı azaldığında özefagus kanseri ile ilişkili bulunmuştur.
  • Riboflavin saf riboflavin ya da aktive riboflavin (riboflavin 5-fosfat) şeklinde kullanılabilinir.
  • Riboflavin temel olarak migren, katarakt ve orak hücreli anemide kullanılır.

MİGREN ÖNLENMESİ:


Migren için geliştirilen hipotezlerden birisi beyin damarlarının içindeki mitokondrialardaki enerji üretiminin azalmasıdır. Bu yüzden, mitokondrial enerji verimini artıran riboflavin migren gelişimini önleyebilir. Bunu test etmek için 49 migrenli hastaya, 400 mg/gün riboflavin 3 ay boyunca verildi. 23 hasta ayrıca 75 mg/gün asprin aldı. Riboflavin alan grupta % 68,2 oranında migren şiddetinde azalma saptandı. İlaca bağlı yan etki saptanmadı. Bu sonuca göre yüksek doz riboflavin migren proflaksisisnde kullanılabilir.

KATARAKT:


Bazı bilim adamları riboflavin eksikliğinin, glutatyon rejenerasyonunu azalttığı için katarakt oluşumunu arttırdığına inanıyor. Yaşlılarda riboflavin eksikliği oldukça yaygındır. Yapılan çalışmalarda katarakt ile riboflavin eksikliği arasında ilişki saptanmamıştır.
Riboflavin eksikliği olanda destek vermek mantıklıdır. Ancak kataraktı olanlarda 10 mg/gün’den fazla riboflavin verilmemelidir. Riboflavin ışığa duyarlı bir madde olduğu için yapılan çalışmalarda riboflavin,oksijen ve ışık etkileşerek serbest radikal oluşturup katarakta neden olabildiği gösterilmiştir. Buna göre riboflavin fazlalığı kataraktlı hastaya faydadan çok zararlı olmaktadır.

ORAK HÜCRELİ ANEMİ:


Günde iki kez 5 mg riboflavin alınması orak hücreli anemililerde fayda sağlamaktadır. Yapılan bir çalışmada orak hücreli anemisi olan 18 hastaya riboflavin verilmesi ile demir (serum ferritin ve demir bağlama kapasitesi arttı) ve glutatyon seviyeleri düzeldi.

DOZ ARALIĞI


Sağlıklı bireyler için günlük 5-10 mg riboflavin alınması makül gözüküyor. Yapılan çalışmalarda migren ataklarının önlenmesi için 400 mg/gün riboflavin verilmiştir. Ancak yapılan çalışmalarda oral tek doz riboflavin aldığında 20 mg’dan fazlasının emilemediği bulunmuştur.
Riboflavine bağlı yan etki ve toksisite bildirilmemiştir.
Riboflavin tiaminle etkileşir. Bazı ilaçlar, özellikle de sıtma ilaçları riboflavin metabolizmasını etkilerler.

kaynak: Ankalab
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Haziran 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

B2 Vitamini (Riboflavin)


Riboflavin deyimi vitamin yapısında bulunan “riboz” ve “flavin” gruplarından gelmektedir. “Riboz” beş karbolu basit karbohidratlardandır ve “flavin” sarı bir pigmenttir. Büyüme faktörü olarak bilinir.
Riboflavin deyimi vitamin yapısında bulunan riboz ve flavin gruplarından gelmektedir. Riboz beş karbonlu basit karbohidrat, flavin ise sarı bir pigmenttir.
B2 vitamini ilk defa sütten elde edilmiş ve bu nedenle laktaflavin denilmiştir. Daha sonra diğer gıdalarda da bulunduğu saptandığından riboflavin adı verilmiştir.
Ad:  b21.JPG
Gösterim: 1284
Boyut:  34.7 KB
Bitki ve hayvan dokularında fosforik asit esteri şeklinde ya da proteinlere bağlı olarak (flavoproteinler) yapısında bulunur. Sadece sütte serbest riboflavin bulunur.
Riboflavin flavin mononükleotid (FMN) ve flavin adenin nükleotid denen iki tane koenzimin bileşenidir. 
Ad:  b22.JPG
Gösterim: 897
Boyut:  30.9 KB

B2 Vitamininin Özellikleri


  • B2 vitamini bütün bitkiler ve mikroorganizmalar tarafından sentezlenebildiği halde hayvansal organizmalar tarafından sentezlenemez.
  • Riboflavin turuncu sarı renktedir. Çözelti içerisinde yeşilimsi sarı fluoresans gösterir.
  • Suda erir. Riboflavin bulunan yiyecekler bol suda kaynatılır ve bu su atılırsa riboflavinde kaybolur. Alkali ortamda ve
  • Isıya, nötr ve asit ortamda dayanıklı, alkali ortamda dayanıksızdır. Bu nedenle gıdaları pişirirken vitamin kaybını daha artırmamak için soda eklenmemelidir.
  • Işığa karşı hassastır. Bu nedenle riboflavin içeren besinler ışıkta bekletilmemelidir. Işıkta ve kuvvetli alkali ortamda vitamin özelliğini yitirir.
  1. Örneğin, aydınlık serin yerde 2 gün bekletilen yoğurttaki riboflavinin dörtte bir kaybolur.
  2. Yine yoğurdun suyunun süzülmesi, tarhananın güneşte kurutulması önemli vitamin kayıplarına neden olur.
  3. Bu nedenle riboflavin içeren yiyeceklerin ışıkta bekletilmemeleri gerekir.

B2 Vitamininin Vücuttaki Görevleri


  • Riboflavin hücre solunumunda gereklidir, enerji üretimini destekler, enzimlerin ve proteinlerin yapısında yer alır.
  • Flavin mono nükleotide (FMN), Adenozin mono gosfat (AMP) bağlanması ile Flavin adenin di nükleotid (FAD) meydana gelir. FMN ve FAD solunumda indirgenme yükseltgenme (ETS = Elektron transferi zincirinde) enzimlerinin prostetik gruplarıdır.
  • Bu enzimler piruvatm, yağ asitlerinin, aminoasitlerin oksidatif yıkım olaylarına katılır.
  • Glutatyon adlı vücudumuzu zararlı maddelerden koruyan bir enzimin yapımını sağlar, antioksidan özellik gösterir, vücut direncini arttırır.
  • Riboflavin enerji metabolizmasındaki görevi nedeni ile büyümede faydalıdır.
  • Kan homosistein (kolesterol gibi kanda birikerek kalp hastalığına yol açan bir protein) düzeyinin düşmesini sağlar.
  • Solunumdaki etkisi nedeniyle hücrelerin oksijeni daha iyi kullanmasını sağladığından görme, saç, cilt ve deri sağlığına yararlı etkisi olur.
  • Bazı amino asit ve kandaki alyuvarların yapımına katkıda bulunur.
  • Migren tipi baş ağrılarının tedavisinde etkilidir, migren ataklarını azaltır.

B2 Vitamininin Kaynakları


Riboflavin, bitkilerde ve mikroorganizmalarda sentezlenir. En zengin kaynakları; karaciğer, böbrek, et, balık, süt ve süt ürünleri yumurta gibi hayvansal yiyecekler, bira mayası, yer fıstığı, yeşil yapraklı sebzeler ve kuru baklagillerdir.
Vücudumuzda riboflavinin en yoğun olduğu yer karaciğer ve böbreklerdir. Karaciğer tüm riboflavin miktarının 1/3’ini bulundurur.
Tahıllar riboflavinden zengin değildir, tahıl ağırlıklı beslenen bireylerde riboflavin eksikliği görülebilir. Pişirilen yiyeceklerin sularının dökülmesi veya besinlerin güneş ışınlarına maruz bırakılması riboflavin kaybına yol açar. Alkol alımı da riboflavin emilimini olumsuz yönde etkiler.
Yoğurdun yeşilimtırak suyu iyi bir riboflavin kaynağıdır. Bu nedenle yoğurt suyu dökülmemeli ve güneşte bırakılmamalıdır.
Ad:  b23.JPG
Gösterim: 813
Boyut:  29.6 KB

Gereksinimi, yetersizliği ve fazlalığında görülen bozukluklar


Riboflavin en çok karaciğer, böbrek, çeşitli etler, süt, peynir, kuru baklagil, yumurta gibi proteinden zengin besinler de bulunur. Ayrıca bira mayası, mantar, balık, ıspanak, brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler de iyi kaynak sayılır.
Riboflavin ihtiyacı kişinin yaşına, enerji harcamasına, alınan protein miktarına göre değişir. Yetişkinlerin günde harcanan 1000 kalori enerji başına 0.6 mg riboflavin tüketilmelidir. Yara, yanık, ameliyat gibi durumlarda, büyüme döneminde, kaliteli protein alınamadığında ihtiyaç artar. Günlük protein ihtiyacını karşılayan bir diyet riboflavin ihtiyacını da karşılar.
Yetersizliğinde, büyümenin yavaşlaması, deride kepeklenme ve saçların dökülmesi, dudak köşelerinde çatlamalar ve kabuklanmalar, burun ve göz kenarında yaralar, gözde yanma, karanlıkta görme bozukluğu, dilde yara ve iltihaplanmalar görülür.
Gereğinden fazla alındığında suda eriyen bir vitamin olduğundan idrarla atılır ve zararlı etkisi yoktur. Sadece idrarın rengi ve kokusunda değişiklik olur.

kaynak: Gıda Teknolojisi
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

14 Ağustos 2017 / JuNe Sağlıklı Yaşam
2 Haziran 2016 / JuNe Sağlıklı Yaşam
16 Mart 2017 / biruni Cevaplanmış
31 Mayıs 2016 / JuNe Sağlıklı Yaşam
2 Haziran 2016 / ThinkerBeLL Sağlıklı Yaşam