Arama

Vitaminler - B3 Vitamini (Nikotinamid, Niasin, PP Vitamini)

Güncelleme: 14 Ağustos 2017 Gösterim: 29.757 Cevap: 5
JuNe - avatarı
JuNe
VIP WaMPiR
5 Şubat 2008       Mesaj #1
JuNe - avatarı
VIP WaMPiR
Niasin, Nikotinik Asit, Nikotinamin gibi isimleri de vardır. PP Vitamini de denilir. Eskiden sadece bu adlarla anılırken artık B-3 denilmektedir. Kimyasal olarak nikotin ile yakınlığı varsa da etkilerinin benzerliği yoktur. Isıya ve ışığa karşı dayanıklıdır. Vitaminler içersinde en dayanıklısıdır denebilir. İnsan vücudu bunu triptofan isimli amino asitten üretebilir. Ayrıca karaciğerde az miktarda depolanabilir.

Sponsorlu Bağlantılar

B-3 Vitaminin Etkileri

Ad:  1.jpg
Gösterim: 1778
Boyut:  2.7 KB

İnsan vücudunda 50 den fazla metabolik olayda rol alan NAD ve NADP kısaltılmış isimli koenzimin yapısına girer.
  • İnsan vücudu için hayati fonksiyonlarda rol alır, hücrelerin oksijeni kullanabilmeleri için gereklidir.
  • Basit bir anlatımla protein, yağ ve karbonhidrat gibi besin öğelerinin vücutta kullanılmasını sağlar.
  • Glikoliz denilen karbonhidrat ve glikozdan enerji üretilmesinde anahtar görevi vardır.
  • Yağ asitlerinin sentezine etkilidir.
  • Deaminasyon (= proteinlerin yapı taşı amino asitlerin kullanılma aşamalarından azot ayrılma işlemi) olayını gerçekleştirir.
  • Beyin çalışması için temel maddedir.
  • Midede sindirimin temel taşları olan asitlerin üretimini sağlar.
  • Hormon üretimine katılır (östrojen, progesteron, testesteron gibi cinsiyet ve tiroid hormonları, kortizon, insulin gibi)
  • İlaç ve zararlı maddelerin etkisizleştirilmesini sağlar.
  • Deri ile dil ve sindirim sisteminin sağlığına destek verir.
  • Kan dolaşımına etkisi vardır.
  • Kan kolestrol seviyesini ayarlar (Nikotinik asit formu).
  • Beyin ve sinir sisteminin sağlıklı çalışmasına etkilidir.
  • Histamin deşarjına ve damarların genişlemesine yol açar. Bu etkinin oluşabilmesi için nikotinik asit formunun 50 mg. ve üzerinde ilaç olarak alınması gerekir. Diğer niasinamid ve nikotinamid isimli formları bu etkiyi yapmazlar.
Ad:  2.jpg
Gösterim: 1734
Boyut:  3.2 KB

B-3 Vitaminin Eksikliği


Yetersiz beslenme sonucu olabileceği gibi ana maddesi olan triptofanın metabolizmasının etkilendiği hastalıklardan (tümör, ilaç kullanımı, Hartnup hastalığı) dolayı da oluşabilir. Emilim sorunlarından dolayı olması nadirdir. Mısır gibi bazı besin maddelerinde bağlı durumda bulunur ve vücut bunu kullanmaz. Eksiklik belirtileri mısır ağırlıklı beslenen toplumlarda sık görülür.
  • Kolay yorulma, kolay sinirlenme,
  • İştahsızlık, hazımsızlık, bulantı, kusma ve ishal gibi sindirim sorunları,
  • Deride ışığa karşı hassasiyet, kaba, kalın ve sert cilt haline dönüşmesi,
  • Dilde yanma hissi, kızarma, diş eti hassasiyeti, ağız kokusu,
  • Önceleri huzursuzluk, uykusuzluk, baş ağrısı ile başlayan, ellerde titreme, artan endişe, korku, kaygı duyguları ile devam edip psikoz tablosuna kadar giden sinir sistemi şikayetleri ortaya çıkar.
  • Eğer eksikliği uzun sürerse ölümcül Pellegra hastalığı oluşur. (Deri belirtileri, ishal gibi sindirim problemleri ve unutkanlık - bunama gibi sinir sistemi belirtileri ile seyreder ve ölümle sonuçlanır. Bu nedenle 4 D Hastalığı denilmiştir. (Dermatit, Diare, Demans ve Death.)
Pellegra hastalığı bu vitaminin alımının eksikliği yanında tüberküloz tedavisinin temel ilaçlarından olan İNH 'ın kullanımına bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Alkoliklerde, böbrek hastalığı nedeniyle diyetle beslenenlerde, karsinoid tümör varlığında, doğumsal bir hastalık olan Hartnup Hastalığında bu durum oluşabilir.

B-3 Vitaminin Fazlalığı

Ad:  3.jpg
Gösterim: 1672
Boyut:  4.0 KB

Alınan miktara göre değişebilir.
  • Deride yanma, kızarma, kaşıntı (100 mg. Üzeri)
  • Karaciğer hasarı (500 mg. Üzeri)
  • Gut, diabet, mide ülseri, karaciğer hastalığı gibi mevcut sorunları ağırlaştırabilir.

B-3 Vitaminin Tedavide Kullanımı


Uzun yıllardır bilinen etkisi ile değişik amaçlarla kullanılmaktadır.
  • Pellegra, Hartnup gibi hastalıkların tedavisinde
  • Yorgunluk, bitkinlik halleri ile hazımsızlık, ishal ve kabızlık gibi sindirim sorunlarında,
  • Yağ hücrelerinden kana serbest yağ asidi geçişini azaltmak için,
  • Atar damarların açılarak, dolaşımın düzenlenmesine yönelik olarak, (bacak krampları, kulak çınlaması, baş dönmesi, migren tipi baş ağrısı)
  • Kolesterol seviyesini ve tansiyonu düşürmek için,
  • Mideden asit salgılanmasının arttırılması amaçlandığında (=hipoasidite tedavisi),
  • Depresyon, şizofreni ile yaşlılık, alkol ve ilaç kullanımına bağlı, bazı ruhsal hastalıkların tedavisinde,
  • Osteoartrit gibi eklem hastalıklarında,
  • Hormon tedavilerine destek olarak kullanılır.
Ad:  4.jpg
Gösterim: 1668
Boyut:  3.0 KB

B-3 Vitamini Gereksinimi


Besinlerden alınan 60 mg. triptofandan 1 mg. B-3 Vitamini elde edilir.
Erişkinler aldıkları her 1000 kalori için en az 6.6 mg. da B-3 Vitamini almalıdırlar ve alınan miktar günde kadınlarda 13, erkeklerde 18 mg. altına indiğinde eksiklik belirtileri başlar. Fazla fizik egsersiz yapanlar, gebelik, emzirme, büyüme, hastalık, stres gibi durumlar gereksinmeyi arttırır. Rafine şeker, hazır yiyecekler tüketilirken yanında B-3 Vitamini de almalıdır. İlaç şeklinde günde 50-100 mg. doz yeterlidir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 30 Mayıs 2016 10:48
Ne MUTLU TÜRKÜM Diyen !Türkiyem
LaDymm - avatarı
LaDymm
Ziyaretçi
11 Şubat 2008       Mesaj #2
LaDymm - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  vitb3.jpg
Gösterim: 2434
Boyut:  26.7 KB

Sinir sistemini korumak için B3 vitamini


Niasin, Niasinamid veya Nikotin Amid olarak da adlandırılan B3 vitamini protein, yağ ve karbonhidrat metabolizması için gerekli olan bir vitamindir.
Sponsorlu Bağlantılar

Yararları


B3 vitamini kan dolaşımını düzenler, sağlıklı bir deri sağlar ve santral sinir sisteminin çalışmasına yardımcı olur. Beyin ve hafızanın ileri fonksiyonlarının denetlemesinden dolayı şizofreni ve diğer zihinsel hastalıklarda tedavi edici rol oynar. Son olarak yeterli B3 düzeyinin insülin ile estrojen, progesteron ve testesteron gibi cinsiyet hormonlarının sentezi için hayati rol oynadığı gösterilmiştir. Son zamanlarda kan kolesterolunu ve trigliseritini yan etki olmadan emniyetle düşürebildiği için doktorlar tarafından bu amaçla sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak B3 vitamininin kullanımında doz ayarlaması mutlaka doktor tarafından yapılmalıdır.

Hangi besinlerde bulunur?


B3 vitamini içeren doğal yiyecekler sığır eti, brokoli, karnabahar, havuç, peynir, mısır unu, yumurta, balık, süt, patates ve domatestir. Ette bol miktarda vardır. Vücut, süt ve yumurtadaki proteinlerden de niasin üretebilir.

Günlük ihtiyacınız nedir?


Kadınların günde 15, erkeklerin 19 mikrogram almaları gerekir.

Eksikliği nelere yol açar?


B3 vitamini eksikliğinde pellegra adı verilen ve sinir sisteminde fonksiyon bozukluğu, mide bağırsak sistemi bozukluğu, ishal, zihin bulanıklığı, depresyon, ve ağır dermatit ve çeşitli cilt lezyonlarına neden olan bir hastalık oluşur.

Fazlasının zararları


Yüksek miktarlarda alınan B3 vitamini doğal bir allerjik reaksiyon olan ciltte kızarmalara neden olabilir. Bu kızarmalar yanma, kaşıntı ve ağrı ile beraber olabilir. Genellikle yüz, kollar ve göğüse yayılır. Zararsızdır ve 20 dakika ile bir saat arasında kendiliğinden geçer. Bir bardak su içilmesi de yardımcı olacaktır. Gebelikte B3 vitamini dikkatle kullanılmalıdır. Yüksek dozlarda saf nikotinik asit mide ülserleri, gut, glokom diabet ve karaciğer hastalıklarında sağlık problemlerini arttırabilirler. Günde 1.000 mg'ın üzerindeki dozlar için doktora danışmak gereklidir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 30 Mayıs 2016 11:33
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Mayıs 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM

B3 VİTAMİNİ (NİASİN)

Ad:  b31.JPG
Gösterim: 2986
Boyut:  30.4 KB

Vücut triptofanı niasine dönüştürebildiğinden çoğu beslenme uzmanı yeterli triptofan alındığı sürece niasini esansiyel bir besin olarak değerlendirmiyorlar. Niasin, vücutta 50’den fazla kimyasal reaksiyonda görev alan NAD ve NADP’nin yapısında bulunmaktadır. Niasin içeren enzimler yağ, kolesterol ve karbonhidrat metabolizmasında, seks ve adrenal hormonların üretiminde görev alır.

BESİN KAYNAKLARI


Niasinden zengin besinler karaciğer, yumurta, balık ve yer fıstığıdır. Bu besinlerin hepsi triptofan açısından da zengindir. Günde en az 15-20 mg niasin alınması önerilmektedir.
Bazı Besinlerin Niasin İçeriği (mg / 100 g)
Ad:  b32.JPG
Gösterim: 1948
Boyut:  26.0 KB

EKSİKLİK SEMPTOM ve BULGULARI


Niasin pellegranın nedeni araştırılırken bulunmuştur. Şimdi pellegranın nedeninin niasin ve triptofan eksikliği olduğunu biliyoruz. Pellegranın klinik bulguları 3D ile söylenir (Dermatid, Demans, Diare). Ciltte çatlaklar ve pullanma ile dermatid gelişir. Beyin normal şekilde fonksiyonlarını göremez ve konfüzyon ve demans gelişir. Gastrointestinal sistemin mukozal yüzeylerinin yenilenmesi bozularak ishal gelişir.

GÜNLÜK ÖNERİLEN DOZ


Ad:  b33.JPG
Gösterim: 1961
Boyut:  50.9 KB

FAYDALI ETKİLERİ


Niasin enerji metabolizması için mutlak gereklidir. Ayrıca kan şekeri regülasyonu, antioksidan mekanizmalar ve detoksifikasyon için gereklidir. Yüksek kolesterolde de faydalı etkileri vardır.

KULLANILABİLİR FORMLARI


B3 vitamininin kullanılabilir formları niasin ve niasinamid’dir. Her ikisinin de değişik uygulamaları vardır. Niasin (nikotinik asit) kolesterol seviyesini düşürür. Niasinamid artrit ve erken başlangıçlı tip 1 diyabette faydalıdır.
50 mg’dan fazla niasin alındığında ciltte geçici flushinge neden olur. Bunu önlemek için yavaş salınımlı niasin formları bulunmuştur. Bunlar flushing yapmazlar ancak daha fazla karaciğer hasarı ve ciddi yan etkilere neden olurlar. Ciltteki flushingden kurtulmanın en iyi yolu heksaniasin kullanmakdır.

TEMEL KULLLANIM


Niasin ve heksaniasinin temel kullanım alanları kolesterol ve trigliserit yüksekliğinde, Reyno ve intermittant kladikasyo tedavisidir. Niasinamid ise yeni başlangıçlı tip 1 diyabet ve artritlerde kullanılır.

KAN LİPİDLERİNİ DÜŞÜRME:
Niasin koroner arter hastalığı riskini azaltmada diğer antilipidemiklerden daha etkili olsa da doktorlar tarafından çok tercih edilmezler. Bunun sebebi niasinin zor ve biraz da tehlikeli bir ilaç olmasıdır. Niasinin fayda zarar oranı konusunda kafa karışıklığı vardır. Buna karşın birçok doktor sık kullanılan lipid düşürücü ajanların yan etkilerinden habersizdir. İlaç firmaları tarafından da kar getirici bir ürün olarak görülmemektedir. Dolayısıyla niasin, HMG KoA redüktaz inhibitörleri ve gemfibrozil kadar sevilmemektedir ve reçete edilmemektedir.
Niasinin lipid düşürücü etkisi ilk olarak 1950’de fark edildi. Bugün niasinin kolesterol düşürmekten daha fazlasını yaptığını biliyoruz. LDL, Lp (a), trigliserit ve fibrinojeni azaltırken aynı zamanda HDL’yi arttırır.
‘Coroner Drug Project’e göre niasin mortaliteyi azaltan tek antilipidemik ilaçtır. Coroner Drug Project çalışmasında 15 yılsonunda niasin alan grupta plaseboya göre mortalitede % 11 oranında azalma saptanmıştır. Üstelik çoğu hastada niasin tedavisi 15 yıl dolmadan kesilmişti. Buna zıt olarak klofibrat ve/veya kolestiramin alanlarda mortalitede artış saptanmıştır. Klofibrat, mortalitede % 36 artışa neden olmuştur. Muhtemelen kolofibrat ve kolestiramin koroner arter hastalığına bağlı mortaliteyi azaltırken; kanserden erken ölüm ve safra kesesi operasyonu komplikasyonlarına (kolofibrat safra kesesi taşına neden olur) bağlı ölüm riskini arttırıyor.
HMG KoA redüktaz inhibitörleri (statinler) ve gemfibrozil (fibrik asit derivesi) klofibratın yerine geçmişlerdir. Bu yeni ilaçlar gerçekten mortaliteyi azaltıyor mu? Tam olarak bilinmiyor. Ön çalışmalar bazı faydalar göstermiştir. Mesela, 745 yüksek kolesterolü olan hastaya (total kolesterol > 360 mg/dl) lovastatin verilmiş. Beş yıl izlem sonunda lovastatin etkili olmaya devam ederken, mortalitede azalışa neden olmamıştır. Üstelik iyi tolere edilmiştir. Daha geniş çalışma grubu ile daha uzun süreli çalışmalar şu an tüm statinlerle yapılmaktadır. Ancak sonuçlar için birkaç yıl daha beklememiz gerekmektedir.

NİASİNE KARŞI LOVASTATİN:
1994 yılında ‘Annals of Internal Medicine’ direkt olarak niasinle lovastatini karşılaştıran ilk çalışmayı yayınladı. 136 hasta (LDL >160 mg/dl olan) randomize kontrollü olarak 26 hafta takip edildi. Hastalara önce 4 hafta diyet veridi. Daha sonra uygun hastalara 20 mg lovastatin veya 1.5 g/gün niasin verildi. Doz gereğinde lovastatinde 80 mg’a, niasinde ise 4.5 g/güne kadar arttırıldı. Lovastatin alanların % 66’sında ve niasin alanların % 54’ünde maksimum doza çıkıldı. Sonuçlar tabloda belirtildi.
Ad:  b34.JPG
Gösterim: 2023
Boyut:  42.8 KB
Bu sonuçlara göre lovastatin LDL azalmasında daha etkili iken niasin toplamda daha etkili saptanmıştır. Ancak ciltte flushing nedeniyle daha az hasta niasini tolere edebilmiştir. Koroner arter hastalığı için daha önemli bir belirteç olan HDL artışında niasin daha etkili olmuştur. Aynı şekilde niasin Lp (a) düşürmede de daha etkilidir. Lp (a), yapısal olarak LDL’ye benziyen ek olarak apolipoprotein B‘de disülfit bağı olan bir lipoproteindir. Yapılan çeşitli çalışmalar, Lp (a)’nın özellikle yüksek LDL’li kişilerde, koroner arter hastalığı için bağımsız bir risk faktörü olduğunu göstermiştir. Niasinin Lp (a) düşürücü etkisini başka bir çalışma da teyit etmiştir. 4 g/gün niasin alımı ile Lp (a) seviyesinde % 38 azalma saptanmıştır.

BÖBREK NAKLİ YAPILANLAR:
Böbrek nakli yapılanlarda lipid anormallikleri sık görülür. Ayrıca bu kişilerde mortalite ve morbiditenin öncelikli nedeni kardiyovasküler hastalıklardır. Bir çalışmada niasin ve lovastatinin bunlardaki güvenirlik ve etkinliği araştırılmış. 12 tane hiperlipidemisi olan böbrek nakli yapılmış hasta ile prospektif randomize bir çalışma yapılmıştır. 16 hafta boyunca 3 g/gün niasin alan grupta total kolesterol 312’den 229’a, LDL 218’den 142’ye ve trigliserit 255’den 150’ye gerilerken, HDL ise 44’den 58’e yükselmiştir. 40 mg lovastatin alanlardaki etki daha düşük bulunmuştur (total kolesterol;285’den 233’e, LDL; 201’den 147’ye gerilerken, trigliserit ve HDL’de belirgin değişiklik oluşmamıştır). Buna göre niasin, lovastatinden daha etkili bulunmuştur.

NİASİN, GEMFİBROZİL ve LOVASTATİN:
Başka bir çalışmada total kolesterolü normal ancak HDL’si düşük olan grup incelendi. Çalışmanın ilk aşamasında HDL düşüklüğü olan 61 orta yaş erkeğe, lovastatin veya gemfibrozil verildi. Çalışmanın ikinci aşamasında ise niasin almayı kabul eden 37 kişiden 27’si 4.5 g/gün niasini tolere edip çalışmayı bitirebildi. Çalışmanın ilk aşamasında gemfibrozil HDL’yi % 10, lovastatin ise % 6 arttırdığı, ikinci aşmasında ise niasin HDL’yi % 30 arttırdığı saptandı.

INOZİTOL HEKSANİASİN:
Niasinin bir formudur. 6 nikotinik asit molekülünün bir tane inositole bağlanması ile oluşur. Inositol heksaniasin, niasinin sağladığı faydaları flushing ve diğer yan etkilere yol açmadan yapabilmektedir. Avrupada 30 yıldan uzun süredir kolesterol düşürmede intermittant kladikasyoda dolaşımı düzeltmek için ve reyno fenomeninde kullanılmaktadır. Inositol heksaniasin ile niasine göre daha iyi sonuçlar elde edilmekle birlikte niasine göre en büyük avantajı daha güvenilir ve daha iyi tolere edilebilir olmasıdır.

YENİ BAŞLANGIÇLI İNSÜLİN BAĞIMLI DİYABET:
İnsülin bağımlı diyabetin nedeni genellikle insülin eksikliğidir. Kesin olarak bilinmese de genetik yatkınlığı olanlarda bazı çevresel faktörlerin de eklenmesiyle insülin üreten beta hücre immün aracılıklı harabiyet sonucu geliştiği düşünülmektedir. Yeni yapılan çalışmalarda yenidoğan döneminde erkenden inek sütüne (içindeki proteinlere bağlı olarak) maruz kalınmasının otoimmüniteyi ve daha sonra da tip 1 diyabet gelişmesini tetiklediğini gösteren kanıtlar bulunmuştur.
Vaka kontrollü bir çalışmada sonradan tip 1 diyabet gelişenlerde, 3 ay daha az anne sütü emdikleri ve dört ay daha önce inek sütü veya katı gıdalara geçmiş oldukları saptanmıştır. Muhtemelen erkenden inek sütü alan çocuklarda inek sütündeki albumin peptide bağlı olarak pankreastaki beta hücreleri ile çapraz reaksiyona giren antikorlar üretilmektedir.
Şüphelenilen diğer diyetsel faktörler diyetle alınan serbest radikaller (nitrozamin vs...) ve bazı virüslerdir. Bu çevresel faktörlere bağlı beta hücre hasarı oluşunca otoimmün reaksiyon gelişir. Çünkü hasar ile normalde gizli olan antijenler immün sistemle karşılaşmaktadır. Tip 1 diyabettte pankreas hücrelerine karşı antikor % 75 oranında saptanırken diyabeti olmayanlarda % 0.5-2 oranında saptanmaktadır.
İnsülin bağımlı diyabetin kronik otoimmün bir reaksiyona bağlı oluşabileceği bulunduktan sonra immün sistemi deprese eden ilaçlar, beta hücre hasarını yavaşlatmak için kullanılmaya başlandı. Bu amaçla en çok kullanılan ilaç prednizoldür. Bununla birlikte niasinin de bu amaçla kullanılabilineceğine dair kanıtlar mevcuttur.

YENİ BAÇLANGIÇLI İNSÜLİN BAĞIMLI DİYABETTE PREDNİZON :


Prednizolonun yeni başlangıçlı diyabet tedavisindeki etkisi hakkında birbiriyle zıt görüşler vardır. Prednizolon immün sistemi suprese ettiği için prediyabetiklerde kan glukozunda yükselmeye neden olabilir.
Bir çalışmada hastalara 10 gün boyunca 1 mg/kg gün prednol, daha sonra da prednol dozu 0.3mg/kg indirilerek 50 gün daha verildi. 32 yeni tanı diyabetli hastanın yaş, cinsiyet, adacık hücre antikoru varlığı, glukagonla uyarılmış C peptid seviyeleri kaydedildi. Prednol alan tüm hastalarda tedavi sonrası adacık hücre antikorları negatifleşti. Ancak bunların % 40’ında bu negatifleşme geçici oldu. Tam iyileşme hiçbir hastada görülmedi. Ancak bazı hastalarda insülin ihtiyacı 0.3 I.U/kg azaldı. Sonuçlara göre bir miktar fayda sağlamaktadır.
Başka bir çalışmada yeni tanı diyabetli 18-30 yaş arası 25 hasta incelenmiştir. Bir kısmına 15 mg/gün prednol, bir gruba 100 mg/gün indometazin ve diğer gruba da plasebo verilmiştir. Hastalar bu tedavileri 8 ay aldıktan sonra ilaçlar kesilmiş ve insülin tedavisi ile takip edilmiştir. Prednol alan grupta insülin ihtiyacı diğer gruplara göre daha düşük saptanmıştır. Endojen insülin salınımı üriner C peptid atılımı ile hesaplanır. Prednol alanlarda üriner C peptid seviyesi daha yüksek bulunmuştur. Bu sonuçlara göre prednol yeni tanı tip1 diyabette, endojen insülin salınımını düzelltiği gösterilse de, bunun klinik önemi tam olarak bilinmiyor.
Bir çalışmada, yeni tanı tip 1 diyabetli 31 hastaya 3 hafta prednol veya plasebo verildi. Tüm hastalara insülin tedavisi verilip bir yıl takip edildiler. Sonuçlara göre kısa süre prednol tedavisinin hastalığın doğal seyrinde düzelme yapmadığı saptandı.
Daha başarılı sonuçlar elde edebilmek için bazı çalışmalarda daha kuvvetli ilaçlar denenmiştir. Bir çalışmada prednol ve azatioprin birlikte verilmiştir. Yeni tanı tip 1 diyabetli insülin alan 46 hastaya,10 hafta boyunca steroid verilip beraberinde bir yıl boyunca azatioprin eklenmiş. Kontrol grubuna ise immün supresif ajan verilmemiş. İmmün supresif tedavi alanların yarısı bir yılı tamamlayabilmiş. Bunlardaki sonuçlar memnuniyet verici olarak saptanmış. HbA1c < % 6,8, uyarılmış C peptid seviyesinde 0,5 nmol artış, insülin dozunda 0,4 I.U/kg azalma bulunmuştur. İmmün supresif alan 20 hastadan üçünün,1 yıl boyunca insülin kullanmasına gerek kalmamıştır. Azatioprine bağlı gstrointestinal yakınmalar ve bir hastada da hafif kilo kaybı gelişmiştir. Prednol kullanımına bağlı; cushingoid görünüm, kilo alma ve hiperglisemi gelişmiştir. Tüm bu çalışmaların sonucuna göre immünsupresif tedavinin faydalı etkileri için kullanmanın, mevcut risklerini göze almaya değmediği düşünülmektedir.

YENİ TANI TİP 1 DİYABETTE NİASİNAMİD


Nikotinaminin (Niasinamid) ilk olarak 1950 yılında hayvan çalışmalarında diyabet gelişimini önlediği gösterilmiştir. 1980 lerde yapılan ek hayvan çalışmaları da bunu desteklemiştir ve pilot klinik çalışmaların başlamasına yol açmıştır. Bunun mekanizmasının nikotinamidin antioksidan görevine bağlı olarak beta hücre hasarına yol açan IL-1 salınımını ve nitrik oksit üretimini inhibe etmesi olduğu düşünülmektedir. Nikotinamid ayrıca insülin salınımını ve insülin duyarlılığını arttırmaktadır.
Bir çalışmada yeni tanı tip 1 diyabetli 7 hasta nikotinamin, 9 hasta ise plasebo almıştır. Altı ay sonra, nikotinamid alanların beşi ve plasebo alanların ikisi hala insüline ihtiyaç duymuyordu. Bunların HbA1c seviyesi ve kan şekerleri normal seyrediyordu. 12 ay sonunda ise yanlızca nikotinamid alan gruptaki üç kişi klinik olarak iyileşme göstermişti.
Bu ve benzeri çalışmalara göre eğer yeterince erken verilirse nikotinamid bazı hastalarda diyabet gelişimini önleyebilmektedir. Bunu beta hücrelerinin yenilenmesine yardım ederek yapmaktadır. Bu yüzden yeni tanı tip1 diyabetlilerde nikotinamid verilerek 8 çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların 6 tanesi çift-kör plasebo kontrollü çalışmaydı. Bu altı çalışmanın Üçünde insülin ihtiyacı olmadan geçen süre, düşük insülin ihtiyacı ve kalan beta hücre kitlesi ve C peptid seviyesinde (beta hücre fonksiyonunu gösterir) plaseboya göre daha iyi sonuçlar elde edilmiştir. Bazı hastaların diyabetinin nikotinamid ile tamamen düzeldiği görülmüştür. Yeni başlangıçlı diyabetlilerdeki pozitif ve negatif çalışmaların temel farkı pozitif çalışmalarda daha ileri yaş ve bazal C peptid seviyesinin daha yüksek olmasıdır.
1993 ilkbaharında, araştırmacılar büyük bir çalışma başlatmışlardır. Bu çalışmanın ilk sonuçları umut vermektedir. Diğer çalışmalar da devam etmektedir. Niasinamidin dozu 25mg/kg’dır. Çoçuklarda yapılan çalışmalarda 100-200 mg gün kullanılmıştır.
Niasinamidi yeni başlangıçlı tip 1 diyabet tedavisinde kullanan çalışmalara ek olarak yüksek riskli popülasyonda tip 1 diyabet gelişimini önlemek için de denenmektedir. Bu çalışmalara göre niasinamid tip1 diyabet gelişimini önlemede umit vaad etmektedir.
Bu ilk sonuçlar ışığında Yeni Zellanda’da 32 000 kişilik geniş bir çalışma yapılmıştır.
5-7 yaş arası 32 000 çoçuğun, 20 000 tanesinin adacık hücre antikoruna bakılmıştır. Bunlardan 150 tanesinin 1g niasinamid tedavisine uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Uygunluk kriterinin, adacık hücre antikorunun 10/ml den fazla olması olarak belirlenmiştir. Tedavi alanlardaki diyabet insidansı yılda 10000’de 8.1 iken, önerildiği halde tedaviyi kabul etmeyenlerde 10000’de 15 olarak saptanmıştır.(tablo aşağıda)
Bu sonuçlar oldukça ilginçtir. Tip 1 diyabet tedavi maliyeti oldukça yüksek bir hastalık olmasına rağmen, niasin oldukça ucuz bir tedavi şeklidir. Adacaık hücre antikoru tarayarak yüksek riskli kişilere niasin başlayarak tedavi maliyetleri azalabilir. 1992 yılında Amerikada diyabetiklerin oranı % 4,5 iken, ABD’nin toplam sağlık harcamalarının % 14,6’sı diyabete yapılmıştır.
Ad:  b35.JPG
Gösterim: 2071
Boyut:  39.2 KB

NIASINAMID IMMUN SUPRESIF AJAN KOMBİNASYONU:
Bazı araştırmacılar niasinamidle immün supresifleri kombine etmişlerdir. Randomize kontrollü bir çalışmada,yeni tanı tipi diyabetli 90 hasta alınmıştır. Bir gruba 25 mg/kg gün niasinamid diğer gruba ise, 25 mg/kg nikotinamid ek olarak 5mg/kg gün siklosporin veilmiştir. Son gruba ise plasebo verilmiştir.
Niasinamid alan 30 hastanın 6’sında ve niasinamid+siklosporin alan 30 hastanın 1’inde; 3 ay sonunda insülin ihtiyacı kalmadı (iyileşti). Kontrol grubunda böyle iyileşme gösteren hasta saptanmadı. Altı ayın sonunda ilk grupta 4 kişi, ikinci grupta 3 kişi, son grupta 1 kişide daha iyileşme saptandı. Daha sonra klinik düzelme bitti (insülin ihtiyacı tekrar başladı). Niasinamid alanlarda niasinamid+siklosporin alanlara göre iyileşme ortalama 7 ay daha uzun sürdü. Bu sonuçlara göre siklosporin klinik düzelme sağlamıyor, hatta niasiinamidin etkinliğini bozuyor.
Niasinamid, steroid olan deflazacort ile de kombine edilmiştir. Prednolün aksine bu ilaç kan şekerini yükseltmemektedir. Deflazacort beta hücrelerinde hasar yol açan birçok sitokinin salınımını önleyerek hayvanlarda diyabet gelişimini önleyebilmektedir. Ancak niasinamid+ deflazacort kombinasyonundan elden edilen sonuçlar niasinamidin tek başına kullanıldığından daha kötü olarak bulunmuştur.

ARTRITDE NIASINAMID:
Dr.William Kaufman ve Dr. Abram Hoffer’in Romatoid artrit ve osteoartli hastalarda niasinamidle yaptığı çalışmaların sonucu oldukça iyi gelmiştir. Ancak bu sonuçlar detaylı klinik araştırmalarla desteklenememiştir.

GÜVENLİ DOZ ARALIĞI


Yavaş salınımlı niasin formları kullanılmamalıdır. Saf niasin kullanılacaksa 100 mg/gün dozunda başlanmalı ve doz 4-6 hafta aralıklarla dikkatlice arttırılmalıdır. Maksimum doz 1,5-3 g/gündür. Inositol heksaniasin kullanılıyorsa 500 mg olarak başlanmalı ve iki hafta sonra 1 g’a çıkılmalıdır. En iyisi tüm niasin formlarını yemekle birlikte almaktır.

GÜVENLİ KULLANIM


Niasinin yan etkileri iyi bilinmektedir. En sık ve can sıkıcı yan etkisi olan ciltte kızarma (flushing) tipik olarak ilacı aldıktan 20-360 dakika sonra oluşur. Diğer yan etkileri gastrik irritasyon, bulantı ve karaciğer hasarıdır. Ciltteki kızarıklıkğı önlemek için yavaş salınımlı niasin formları piyasaya sunulmuştur. Bu formlarda niasin yavaş yavaş emilir ve ciltteki kızarma riskini azaltır. Flushing azaltmasına rağmen bu formlar karaciğere daha toksiktirler. JAMA ‘da yeni yayınlanan bir makalede yavaş salınımlı niasin formlarının yasaklanmasını savunuyor çünkü bu formları alan hastaların %78’i yan etkilerinden dolayı ilacı kesiyor, %52’sinde karacğer hasarı gelişiyor ve hasar geliştikten sonra hızlıca geriye dönmüyor.
Inositol heksaniasin niasinin en güvenilir formudur. Yapılan çalışmalar yan etki yönünden güvenilir olduğunu göstermiştir.
Niasin glukoz toleransını bozabileceğinden yakın takipte olmayan diyabetiklerde kullanılmamalıdır. Niasin zeminde karaciğer hastalığı olanlarda veya karaciğer enzimleri yüksek olanlarda, gut ya da peptik ülseri olanlarda kullanılmaz.
Niasinin hangi formunun kullanıldığına bakılmaksızın yüksek doz (2-6 g/gün) niasin kullanıldığında her 3 ayda bir karaciğer fonksiyon testlerine ve kolesterole bakılmalıdır.
Niasin diğer B vitaminleri ile etkileşmektedir. Kolesterol ve trigliserid düşürmek için diğer antilipidemik ilaçlarla kombine edilebilir.

kaynak: Ankalab
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Mayıs 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Niyasin, Nikotinik asit veya B3 vitamini

Ad:  b37.JPG
Gösterim: 1673
Boyut:  14.2 KBAd:  b36.JPG
Gösterim: 1761
Boyut:  27.4 KB

suda çözünür bir vitamindir. Türevleri olan NADH, NADPH, NAD ve NAD+ hücrelerde enerji metabolizması, nükleik asit, protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasında gereksinim duyulan zorunlu bir vitamindir.
  • Vitamin B3 terimine niyasinamit de dahil edilir çünkü bu bileşik vücuda alındıktan sonra niyasine dönüşür.
  • Niyasinin aşırı eksikliği insanlarda pellegra adı verilen ve sinir sisteminde fonksiyon bozukluğu, mide- bağırsak sistemi bozukluğu, ishal, zihin bulanıklığı, depresyon, ve ağır dermatit ve çeşitli cilt lezyonları ile karakterize bir hastalık oluşur.
  • Niyasinin kısmî eksikliği ise metabolizma yavaşlamasına ve soğuğa dayanıksızlığa yol açar.
  • Niyasinin aşırı miktrada kullanımı ölümcül olabilir. 36 saat zarfında 11 tane 500 mg'lık hap alan bir kişinin kustuğu, iki gün zarfında 5 hap alan bir diğer kişinin ise birkaç dakika boyunca tepkisiz olduğu kaydedilmiştir.
  • Çok yüksek niyasin kullanımında niyasin makulopatisi denen makula ve retina kalınlaşması meydana gelir, bunun sonucunda bulanık görme ve körlük olur.
  • Niyasinin önerilen günlük dozajı, çocuklarda 2-12 mg, kadınlarda 14, erkeklerde 16 mg, hamile ve emziren kadınlarda 18 mg'dır.
  • Günde 20 mg'dan fazla niyasin ciltte kızarmalara neden olabilir. Bu kızarmalar yanma, kaşıntı ve ağrı ile beraber olabilir, yüz, kollar ve göğüse yayılır. Genellikle zararsızdır ve 20 dakika ile bir saat arasında kendiliğinden geçer. Bir bardak su içilmesi de yardımcı olacaktır.
  • Niyasin kan dolaşımını düzenler, sağlıklı bir deri sağlar ve santral sinir sisteminin çalışmasına yardımcı olur. Beyin ve hafızanın ileri fonksiyonlarını denetlemesinden dolayı şizofreni ve diğer zihinsel hastalıklarda tedavi edici rol oynar. Son olarak yeterli B3 düzeyleri insülin ile östrojen, projesteron ve testosteron gibi cinsiyet hormonlarının sentezi için hayati rol oynamaktadır.
  • Kan kolesterolünü ve trigliseridini yan etki olmadan emniyetle düşürebildiği için doktorlar tarafından bu amaçla sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak niyasinin kullanımında doz ayarlaması mutlaka doktor tarafından yapılmalıdır.
  • Gebelikte niyasin dikkatle kullanılmalıdır. Yüksek dozlarda saf nikotinik asit mide ülserleri, gut, glokom diyabet ve karaciğer hastalıklarında sağlık problemlerini arttırabilirler.
  • Niyasinin keşfi, nikotinin yükseltgenmesi sonucu olmuştur.
  • Ona verilecek ismin nikotini çağrıştırmaması amaçlandığı için nikotinik asit + vitamin 'den türetilmiştir.
  • Eski metinlerde niyasin için vitamin PP adının (İngilizce "pellegra preventing" (pellegra önleyici) teriminden kısaltması) kullanıldığını görülebilir. 

Biyolojik Mevcudiyeti


  • Niyasın karaciğer tarafından triptofandan sentezlenir ama bu tepkime çok verimsizdir.
  • Bir miligram niyasin elde etmek için 60 mg triptofan gerekir.
  • Kötü beslenme nedeniyle niyasin yetersizliği tek besin kaynağı olarak mısır yiyen ve mısır ununu hazırlarken alkali kullanmayan toplumlarda görülür.
  • Bunun nedeni mısırin az niyasin içeren bir tahıl olmasıdır; mısır unu hazırlarken alkali kullanılmasının ise mısırda bulunan triptofanın salınmasını sağlayıp bağırsaklar tarafından emilerek niyasin yapımına takviye sağlar.

B3 Vitamini Günlük Gereksinimi

Ad:  b38.JPG
Gösterim: 1652
Boyut:  15.4 KB

Besinlerden alınan 60 mg. triptofandan 1 mg. B-3 Vitamini elde edilir.
Erişkinler aldıkları her 1000 kalori için en az 6.6 mg. da B-3 Vitamini almalıdırlar ve alınan miktar günde kadınlarda 13, erkeklerde 18 mg. altına indiğinde eksiklik belirtileri başlar. Fazla fizik egsersiz yapanlar, gebelik, emzirme, büyüme, hastalık, stres gibi durumlar gereksinmeyi arttırır. Rafine şeker, hazır yiyecekler tüketilirken yanında B-3 Vitamini de almalıdır. İlaç şeklinde günde 50-100 mg. doz yeterlidir.

B3 Vitamininin Kaynakları


Ad:  b39.JPG
Gösterim: 1749
Boyut:  35.7 KB
Besinlerle alınan triptofandan vücut gerekli 63 vitamini elde edebilir. Diğer formlarda ise yapısal olarak bağlı formda olmadıkları takdirde vitamini vücut doğrudan alabilir. Bira mayası, kuru fasülye ve bezelye, tahıl kepeği, avokado, hurma, incir, yer fıstığı B-3 Vitamini ve triptofan yönünden zengindir.B3 vitamini (niasin) Mükemmel kaynaklardan erimini mantar, shiitake mantar, tavuk, ve dahil ton balığı . Çok iyi kaynakları somon balığı , tavuk göğsü , kuşkonmaz , pisi balığı , geyik eti, dana ciğeri, ve hindi eti .
Ad:  b310.JPG
Gösterim: 1888
Boyut:  100.8 KB
Ad:  b311.JPG
Gösterim: 1825
Boyut:  91.7 KB

Biyosentez


Triptofanın beş karbonlu halkası kesilip, düzenlenip ve amino grubuyla tepkiyerek niyasinin altı karbonlu heterosiklik halkası oluşur:
Biyosentez: Triptofan → kinurenin → niyasin

Diğer Kullanımları


  • Niyasin çeşitli seks ve stres hormonlarının sentezinde önemli rol oynar, özellikle adrenal bezlerde üretilenlerde.
  • Ayrıca toksik maddelerin vücuttan atılmasında rol oynar.
  • Niyasin, yüksek dozda kullanılınca kandaki HDL (”iyi kolesterol”) seviyesini yükseltir ve düşük HDL'si olup kalp krizi riski taşıyan hastalara önerilir.
  • Abbot şirketi bu amaçla Niaspan ticarî isimli bir ilaç üretmektedir.
  • Ayrıca niyasin (ama niyasinamid değil) hiperlipidemi tedavisinde kullanılır çünkü çok düşük yoğunluklu lipoproteinin (VLDL) karaciğerden salgılanmasını azaltır (VLDL ”kötü kolesterol” olarak bilinen LDL'nin öncülüdür) ve kolesterol sentezini engeller eder.
  • Niyasinin lipit bozukluğunu tedavi etmek amacıyla kullanımının başlıca sorunu, çok yüksek olmayan dozlarda dahi deride kızarmalara neden olmasıdır.
  • Halen niyasinin yavaş salınımını sağlayacak formülasyonların geliştirilmesi için çalışmalar sürmektedir, niyasinin daha sık ve daha az rahatsızlık vererek kullanılabilmesini sağlamak için.
B3 Vitamini Niasin İnsan vücudunda 50 den fazla metabolik olayda rol alır.Kimyasal yapısı olarak NAD ve NADP kısaltılmış isimli koenzimin yapısına girer.
  • B3 Vitamini ,insan vücudu için hayati fonksiyonlarda rol alır, hücrelerin oksijeni kullanabilmeleri için gereklidir.
  • B3 Vitamini Basit bir anlatımla protein, yağ ve karbonhidrat gibi besin öğelerinin vücutta kullanılmasını sağlar.
  • B-kompleks vitaminleri gibi, niasin, enerji üretiminde önemlidir. B3 vitamini (nikotinamid adenin dinükleotid veya NAD ve nikotinamid adenin dinükleotid fosfat ya da NADP denir) iki benzersiz formlarıyla vücudun, protein, yağ, ve karbonhidrat kullanarak enerjiye dönüştürülmesi için gereklidir. Niasini kesinlikle bir enerji kaynağı olarak kullanmak için vücudun kas ve karaciğerde depolanan nişasta sentezlemek için kullanılır.
  • B3 Vitamini Glikoliz denilen karbonhidrat ve glikozdan enerji üretilmesinde anahtar görevi vardır.Glikoz tolerans faktörü (GTF) molekülünün oluşmasında ve optimal insülin faaliyetleri için B3 vitamini gereklidir.
  • B3 Vitamini ,Yağ asitlerinin sentezine etkilidir.B3 vitamini, vücuttaki yağların kimyasal işlemesinde kritik bir rol oynar. Yağ içeren yapıların (hücre zarları gibi) vücudun yağ asit yapı taşları genellikle kendi sentezi için, B3 vitamininin ürettiği birçok yağ bazlı hormonlar (steroid hormonlar olarak adlandırılır) gereklidir.İşin İlginç tarafı, niasin, karaciğerde kolesterol üretimi için gerekli olmasına rağmen, LDL seviyesi yüksek olan kişilerde kolesterolü düşürür.
  • B3 Vitamini ,Genetik süreçlerin Destekçisidir.DNA -deoksiriboz nükleik asit- hücrelerinin hasarsız kendi üretimlerini yapması için B3 Vitamini eksikliği olmaması gerekir. B3 vitamini ve DNA hasarı arasındaki ilişki, kanser önlenmesi ile ilişkili olduğu görünür.
  • B3 Vitamini ,Deaminasyon (= proteinlerin yapı taşı amino asitlerin kullanılma aşamalarından azot ayrılma işlemi) olayını gerçekleştirir.
  • B3 Vitamini Beyin çalışması için temel maddedir.
  • B3 Vitamini Midede sindirimin temel taşları olan asitlerin üretimini sağlar.
  • B3 Vitamini ,Hormon üretimine katılır (östrojen, progesteron, testesteron gibi cinsiyet ve tiroid hormonları, kortizon, insulin gibi)
  • B3 Vitamini ,İlaç ve zararlı maddelerin etkisizleştirilmesini sağlar.
  • B3 Vitamini ,Deri ile dil ve sindirim sisteminin sağlığına destek verir.
  • B3 Vitamini ,Kan dolaşımına etkisi vardır.
  • B3 Vitamini ,Kan kolestrol seviyesini ayarlar (Nikotinik asit formu).
  • B3 Vitamini ,Beyin ve sinir sisteminin sağlıklı çalışmasına etkilidir.

B3 Vitaminin Eksikliği


Yetersiz beslenme sonucu olabileceği gibi ana maddesi olan triptofanın (triptofan -.proteinleri oluşturan 20 aminoositten biridir.Karaciğerde triptofan yıkımı ile nikotinik asit sentezlenir.)metabolizmasının etkilendiği hastalıklardan (tümör, ilaç kullanımı, Hartnup hastalığı) dolayı da oluşabilir. Emilim sorunlarından dolayı olması nadirdir. Mısır gibi bazı besin maddelerinde bağlı durumda bulunur ve vücut bunu kullanmaz. Eksiklik belirtileri mısır ağırlıklı beslenen toplumlarda sık görülür.
  • Kolay yorulma, kolay sinirlenme,
  • İştahsızlık, hazımsızlık, bulantı, kusma ve ishal gibi sindirim sorunları,
  • Deride ışığa karşı hassasiyet, kaba, kalın ve sert cilt haline dönüşmesi,Dilde yanma hissi, kızarma, diş eti hassasiyeti, ağız kokusu,
  • B3 vitamin eksikliğinde .öncesinde genel huzursuzluk, uykusuzluk, baş ağrısı ile başlayan, ellerde titreme, artan endişe, korku, kaygı duyguları ile devam edip psikoz tablosuna kadar giden sinir sistemi şikayetleri ortaya çıkar.
  • Eğer eksikliği uzun sürerse ölümcül Pellegra hastalığı oluşur. (Deri belirtileri, ishal gibi sindirim problemleri ve unutkanlık - bunama gibi sinir sistemi belirtileri ile seyreder ve ölümle sonuçlanır. Bu nedenle 4 D Hastalığı denilmiştir. (Dermatit, Diare, Demans ve Death.)
  • Pellegra hastalığı B3 vitaminin aliminin eksikliği yanında tüberküloz tedavisinin temel ilaçlarından olan İNH ‘ın kullanımına bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Alkoliklerde, böbrek hastalığı nedeniyle diyetle beslenenlerde, karsinoid tümör varlığında, doğumsal bir hastalık olan Hartnup Hastalığında bu durum oluşabilir.

B3 Vitaminin Fazlalığı


B3 Vitamini alınan miktara göre değişebilir.B3 vitamini fazlalığında;
  • Deride yanma, kızarma, kaşıntı (100 mg. Üzeri)
  • Karaciğer hasarı (500 mg. Üzeri)
  • Gut, diabet, mide ülseri, karaciğer hastalığı gibi mevcut sorunları ağırlaştırabilir.
kaynak: Suda Eriyen Vitaminler
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 3 Haziran 2016 13:23
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Haziran 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

B3 Vitamini (Niasin, Nikotinamid, Nikotinik Asit, PP Vitamini)


Nikotinamid ve nikotinik aside verilen ortak isim “niasin”dir. Bu vitaminin yetersizliğinde “pellegra” hastalığı görülür. Bu nedenle niasine pellegra hastalığını önleyici (pellegra preventive) anlamındaki sözcüklerin ilk harfleri alınarak PP vitamini de denilmektedir.
Bu vitaminin NAD ( nikotinamid adenin dinüleotit ) ve NADP ( nikotinamid adenin dinükleotid fosfat ) olmak üzere iki yardımcı enzimi vardır. Yardımcı enzimlerin temel görevi “hidrojen” taşımaktır. Hidrojenlerin moleküller arasında taşınması sırasında yüksek enerji kaynağı olan ATP ( Adenosin Tri Fosfat ) üretilir. Gıdalardaki niasin serbest ya da proteinlere bağlı olarak bulunur. Hayvansal ürünler ve baklagillerdeki niasin serbest, tahıllardakilerin bir kısmı niasitine bağlı bulunur.
B3 vitamini, Niasin veya Nikotinik asit suda çözünür bir vitamindir. Vitamin B3 terimine niasinamit de dâhil edilir çünkü bu bileşik vücuda alındıktan sonra Niasine dönüşür.
Niasinin keşfi, nikotinin yükseltgenmesi sonucu olmuş nikotini çağrıştırmaması amaçlandığı için nikotinik asit + isminden türetilmiştir.
Ad:  b31.JPG
Gösterim: 2090
Boyut:  26.8 KB

B3 Vitamininin Özellikleri


  • Suda eriyen bir vitamindir.
  • Vitaminler arasında ısı, oksidasyon ve ışığa en dayanıklısıdır.
  • Asit ve alkali ortamda ısıl işleme tutulduğunda dahi vitamin özelliğini kaybetmez.
  • Yiyeceklerde serbest niasin olarak veya proteinlere bağlı olarak bulunur. Yiyeceklerin kaynatma sularının dökülmesi niasinden kayıplara sebep olmaktadır.
  • Niasin karaciğer tarafından elzem aminoasitlerden olan triptofandan sentezlenir.
  1. Triptofanın beş karbonlu halkası kesilip, düzenlenip ve amino grubuyla tepkiyerek niasinin altı karbonlu halkası oluşur.
  2. Fakat bu tepkime çok verimsizdir. Bir mg niasin elde etmek için 60 mg triptofan gerekir.

B3 Vitamininin Vücuttaki Görevleri


  • Niasin enerji metabolizması için önemli bir koenzimdir ve karbonhidrat, yağ ve proteinlerin yakılması aşamasında. H+ ları taşıyarak ATP üretilmesinde görevlidir.
• Türevleri olan NAD (Nikotinamid adenin dinükleotid), NADP (Nikotinamid adenin dinükleotid fosfat) koenzimleri olarak etkinlik gösterir.
Ad:  b32.JPG
Gösterim: 2094
Boyut:  46.2 KB
  • Yağ asitlerinin yapımında etkilidir, proteinlerin yapı taşı amino asitlerin kullanılma aşamalarından azot ayrılma basamağını gerçekleştirir. Midede sindirimin temel taşı olan asitlerin üretilmesini sağlar.
  • Metabolizmayı hızlandırır, toksik maddelerin vücuttan atılmasında rol oynar.
  • İnsülin ile östrojen, progesteron ve testeron gibi cinsiyet hormonlarının sentezinde önemli rol oynamaktadır. Cilt sağlığı için gereklidir.
  • Kan dolaşımını düzenler. Kan kolestrolü ve trigliseritin düşürülmesinde etkilidir.
  • Beyin ve sinir sisteminin sağlıklı çalışmasında etkilidir.

B3 Vitamininin Kaynakları


  • Yiyeceklerdeki niasin serbest ya da proteinlere bağlı olarak bulunur. Hayvansal dokularda ve baklagillerde serbest hâldedir. Ancak tahıllar da bağlı olarak bulunur ve bu nedenle tahıllardaki niasinin biyolojik yararlılığı daha düşüktür.
  • En çok ette ve özellikle karaciğerde bulunur. Kaliteli protein içeren besinlerin triptofan içerikleri de yüksek olduğundan, tavuk, hindi, balık, kırmızı et, yumurta, peynir, balık, süt gibi hayvansal gıdalar niasin açısından zengin sayılırlar.
  • Yeşil sebzeler, çay, kahve, ceviz, fındık, buğday, çavdar, baklagiller bu vitamin için iyi birer kaynaktır.
  • Kuru baklagiller, bulgur ve buğday, ekmek, pirinç, makama, kahve bezelye, patates, yeşil yapraklı sebzeler ve mantar da niasin kaynağıdır.
Ad:  b33.JPG
Gösterim: 1680
Boyut:  34.7 KB
  • Mısırda ise niasin bağlı hâlde bulunur ayrıca mısırın triptofan içeriği de düşüktür. Bu nedenlerle mısır tüketiminin çok olduğu durumlarda niasin gereksiniminin karşılanması güçleşir.
  • Maya niasinden son derece zengindir. Dolayısıyla mayalanmış besinlerde niasinden zengindir.

Gereksinimi, yetersizliği ve fazlalığında görülen bozukluklar


Niasinin en iyi kaynakları, maya, organ etleri ve diğer etlerdir. Kuru baklagiller, yağlı tohumlar ve tam buğday unları da iyi kaynak sayılır.
Günlük protein ihtiyacının karşılanabileceği şekilde hayvansal kaynaklı besinlerle beslenen kişilerde niasin yetersizliği görülmez.
Fazla mısır tüketen, yeterince protein alamayanlarda yetersizlik belirtileri gelişebilir. Bu belirtiler sinir,sindirim sistemi hastalıkları, iştahsızlık, yorgunluk, ileri derecede yetersizliğinde ise deride kuruma, sertleşme, özellikle güneş gören yerlerde yanığa benzer yaralar şeklindedir. Tedavi edilmediğinde sert ve kaba deri anlamına gelen “pellagra” hastalığı görülür.
Fazla alındığında deride yanma vb rahatsızlıklar, karaciğer hasarı görülebilir.

kaynak: Gıda Teknolojisi
SİLENTİUM EST AURUM
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
14 Ağustos 2017       Mesaj #6
Avatarı yok
Yasaklı

B3 Vitamini Alımı ile Minimum Düşük Riski!


Araştırmacılar, 12 yıllık bir çalışma sonucunda et, balık, süt, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler ile fasulyede ağırlıklı olarak bulunan ve 'niasin' olarak da anılan B3 vitamini alımının doğum kusurlarını ve düşük yapma olasılığını azaltabileceğini saptadı. Victor Chang Cardiac Araştırma Enstitüsü'nde yürütülen çalışmada yer alan araştırmacılar nikotinamid adenin dinükleotid (NAD) koenzimi ile doğum kusurları arasında bir bağlantı bulduklarını ve bu bağlantı üzerine odaklandıklarını belirtti. Çalışma sonucunda NAD'ın genetik açıdan eksik olması durumunda doğum kusurlarına neden olduğu kaydedildi.

İlgili bulguları gebe fareler üzerinde deneyen araştırmacılar, NAD'ın genetik mutasyona uğratıldığı farelerde düşük ya da doğum kusuru görüldüğü, B3 vitamini enjekte edilen farelerde ise yavruların sağlıklı bir şekilde doğduğu gözlendi. Araştırmacılar söz konusu keşfin hamileler açısından folik asitten sonra tıp literatüründe önemli bir buluş olduğunu belirtti.

Kaynak: The New England Journal of Medicine (10 Ağustos 2017)

Benzer Konular

2 Haziran 2016 / JuNe Sağlıklı Yaşam
16 Mart 2017 / biruni Cevaplanmış
31 Mayıs 2016 / JuNe Sağlıklı Yaşam
2 Haziran 2016 / ThinkerBeLL Sağlıklı Yaşam
2 Haziran 2016 / JuNe Sağlıklı Yaşam