Arama

Doğum

Güncelleme: 2 Mart 2013 Gösterim: 11.242 Cevap: 3
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
18 Kasım 2008       Mesaj #1
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Normal Vaginal Doğum


Sponsorlu Bağlantılar
dogum

Genel Bilgiler

Doğum, rahim adelesinin bir dizi istemsiz kasılmaları ile başlayan ve bebeğin anne vücudunu terketmesi ile sonlanan bir olaydır. Doğumun başlamasına yol açan faktör detaylı olarak bilinmemekle birlikte anne ve bebekten kaynaklanan kompleks pek çok faktörün sonucu olduğu bilinmektedir.

Doğumda iki tür etkiden söz edilebilir.
  • Hormonal değişiklikler
  • Mekanik değişiklikler
Hormonal değişiklikler: Gebelik boyunca progesteron , uterus adelesinin kasılmalarını önler. Estrojenlerin etkisi ise kasılmaları arttırıcı yöndedir. Gebeliğin son aylarında estrojen salgılanması, progesteron salgılanmasından daha fazla artar ve böylece progesteronun uterus adelesinin kasılmasını önleyici etkisi de ortadan kalkmış olur. Bu şekilde estrojen hormonunun kasılmaları artırıcı etkisi ile doğum olayı başlamış olur.


Gebeliğin sonlarında bebeğin başının tazyiki ile rahim ağzının uyarılması, hipofizden oksitosin adı verilen hormonun salgılanmasını arttırır. Oksitosinin de rahim adelelerinin kasılmasını artırıcı etkisi vardır. Ayrıca gebeliğin sonlarına doğru plasentadan relaxin adı verilen, rahim ağzı ve vaginadaki dokularda gevşemeye neden olan bir başka hormon daha salgılanır. Kısaca özetlersek estrojen ve oksitosin doğum olayının başlaması için gerekli olan kasılmaları artırıyor, relaxin ise rahim ağzının ve vaginadaki dokuların gevşemesini sağlayarak doğum olayının gerçekleşmesi için katkıda bulunuyor.
Mekanik değişiklikler: Doğum olayında sadece hormonal değişikliklerin olması yeterli olmuyor; olayın bir de mekanik değişimlerle ilgili yanı var. Gebeliğin sonlarına doğru bebeğin hareketleri ve rahim adelesinin bebeğin büyümesiyle gerilmesi hormonal değişimlerle birlikte, rahim adelelerinde doğumu başlatan kasılmalara neden olur. Gebelik boyunca uterusda zayıf, ritmik kasılmalar periyodik olarak zaten vardır. Gebeliğin sonlarına doğru bu kasılmalar gittikçe artarak rahim ağzında gerilmeye ve bebeğin doğum kanalına itilmesine neden olur. Doğum olayının başlarında kasılmalar 30 dakikada bir görülürken doğum ilerledikçe 1-5 dakikada bir görülmeye ve yoğunluk olarak artmaya başlar. Uterus ve karın kaslarının birlikte kasılmaları bebeği her kontraksiyonda biraz daha aşağı iter. Doğumların yaklaşık % 95'inde bebek başla gelir, kalanların büyük kısmında ise makat gelişi vardır. Doğum, fertilizasyondan (döllenmeden) ortalama 266 gün sonra gerçekleşir. Ancak genelde gün hesabı fertilizasyon gününe göre değil son görülen adet günü üzerinden hesaplanır. Son görülen adet günü hesabına göre gebelik süresi ortalama 280 gündür.

Doğum Aşamaları

İlk belli belirsiz kasılmalar hipofiz bezinden oksitosin salgılanmasını uyarır. Bu durum hemen ardından biraz daha güçlü kasılmalara yol açar. Adele kasılmaları yukarıdan aşağıya doğru dalgalanmalar şeklinde oluşurlar ve bebeği rahim ağzına doğru iterler. Bu aşamada rahim ağzı genişlemeye başlar ve en geniş çapı olan 10 cm'lik genişliğe yaklaşır. Bebeğin içerisinde bulunduğu su kesesi (Amniyon kesesi) doğumun herhangi bir aşamasında kendiliğinden yırtılabilir ya da tıbbi müdahale ile açılır. Her iki yolda da sonuçta açılmış kesedekı amniyon sıvısı boşalır. Amnion kesesi erken açılırsa doğumu başlatma sinyaline neden olabilir. Doğumun başladığının diğer bir göstergesi ise servikal mukusun (rahim ağzındaki tıkaç)vajinadan atılmasıdır. Gerek amniyon sıvısının gelmesi, gerekse de mukus tıkacının atılması doğumun kesinlikle başladığının göstergesidirler. Bu aşamadan bebeğin tamamen çıkışına kadar geçen süre gebeler arasında farklılıklar gösterir. Bebekler genellikle baş gelişi ile doğarlar (sefalik pozisyon). Diğer olası pozisyonlar komplikasyonara yol açabileceklerinden daha ileri tıbbi girişimleri gerektirebilir.

Yenidoğanın kafa kemikleri henüz birbirine kaynamadığı için kafa kemiklerinin birbirinin üzerine binme özellikleri vardır. Bu özellikleri olmasaydı, kafanın vajinadan geçişi büyüklüğü nedeni ile olanaksız olurdu. Bebek doğduğunda göbek kordonu ile plasentaya hala bağlı durumdadır. Bebek uterustan çıkarıldıktan sonra göbek kordonu, hemen hem anne, hem de bebek tarafından bağlanır ve ortadan kesilir.

Doğumun birinci evresi; düzenli uterus kasılmaları ile başlar. Uterus kasılmaları başta 20-30 dakikada bir oluşurken gitgide sıklaşmaya başlar. Uterusun kasılmaları son dönemde her 2-3 dakikada bir olmaya başlar. Birinci evre ilk doğumda ortalama 14 saat sürer, sonraki doğumlarda bu süre kısalır. Bu evrenin en önemli fonksiyonu rahim ağzının açılmasıdır.

Doğumun ikinci evresi; bebeğin gerçek doğumudur. Süresi birkaç dakika olabileceği gibi birkaç saate kadar uzayabilir. Eğer birinci evrede su kesesi açilmamışsa dönemde mutlaka açılır.

Doğumun üçüncü evresi; yaklaşık 20 dakika sürer. Plasentanın ve kalan uterus sıvılarının çıkması ile geçen süredir. Genellikle bebeğin çıkışından sonra 30 dakika içinde başlar, ek uterus kasılmaları ile gerçekleşir. Bu dönemdeki kasılmalar aynı zamanda plasentanın uterus duvarından ayrılması ile açılan kan damarlarının kapanmasına da yardımcı olur.
HerHangiBiri - avatarı
HerHangiBiri
Ziyaretçi
18 Kasım 2008       Mesaj #2
HerHangiBiri - avatarı
Ziyaretçi
Doğum Belirtileri

Doğum belirtileri çeşitlidir.gebelik süresince Rahmin kasılmasından dolayı yalancı doğum ağrıları olabilir.Buna aldanmamak ve telaşlanmamak lazımdır.Doğum ağrıları düzenlidir, gittikçe sıklaşır ve şiddetlenir.Doğum sancıları birden bire kesilirse, biraz hareket etmekte fayda vardır.Bir süre sonra sancılar tekrar başlayacaktır.
Sponsorlu Bağlantılar

Ağrılar : Karında adet sancılarına benzer bir ağrı belirir veya belde ve kasıklarda hafiften hafiften ağrılar başlar.Bu ağrılar düzenlidir, ilk doğumda 10-12 saat sürebilir.

Bu sürenin uzun bölümünü hastanede geçirmektense evde saat tutup sancıların arası beş dakikaya indiğinde doktoru arayarak hastaneye gitmek daha yerindedir.Evde geçirilen sürede ılık bir banyo yapmak, hafifi bir şeyler yemek ve ağır hareketlerle evin içinde dolaşmak faydalıdır.

Nişan Gelmesi : Doğum sancıları başlamadan önce vajinadan gelen
kanlı sıvıya, halk arasında nişan denir.Doğumun ilk safhalarında rahim ağzını tıkayan mukuslu, kanlı sıvının gelmesi, nişan gelmesi diye adlandırılır.Bu durumda, sancının başlamasını veya suyun gelmesini beklememelidir.fakat nişan doğumdan bir iki gün öncede gelebilir.Onun için doktora görüşüp ondan sonra hastaneye gitmelidir.

Su Gelmesi : Bebeğin içinde bulunduğu su kesesinin yırtılıp akmasıdır.Bu durumda doktora haber verip hemen hastaneye gitmekte fayda vardır.Bebeğin kafası doğum yoluna girmişse, yolu tıkayacağı için fazla miktarda su gelmez.Suyu silerken bebeğin hastalık mikropları kapma olasılığı fazla olduğu için temiz havlu veya kadın bağı kullanılmalıdır.sancılar başladığında paniğe kapılmadan, sakin olmaya çalışmalıdır.bu esnada yanında tecrübeli bir kimsenin olması anne adayını rahatlatacaktır.

Hastaneye gelindiğinde; doktor veya ebe annenin tansiyon ve ateşini ölçmeli, nabzı saymalı ve vajinadan muayene ederek rahim ağzının ne kadar açıldığını bakmalıdır.bebeğin kalp atışlarında bu arada sık sık kontrol edilir.Doktor veya ebe doğumun gidişini değerlendirmek için belli sürelerle hastayı muayene edecektir.

Doğum süreci başladığında, hormon değişiklikleri sebebiyle sert olan rahim ağzındaki kaslar gevşer.Sık sık gelen ağrılar rahim ağzını inceltir ve şiddetli sancılar neticesinde rahim ağzı iyice açılır ve bebek çıkar.

Sancı aralarında hareket etmek ve yeterince dik durmak bebeğin rahim ağzına daha iyi yerleşmesini sağlar.Sancıyı unutmaya çalışmak için, dikkatinizi soluk alma verme üzerinde toplamalı ve her gelen sancıyı, sizi bebeğinize kavuşturacak bir dalga olarak yorumlamalısınız.

Bebeğin yüzü anne karnına dönükse, başı ı bel kemiğine yaslandığı için annede bel ağrısına neden olur.Bu durumda ağrıyı gidermek için bele hafif masajlar yapmalı, sancı aralarında oraya sıcak bir şeyler koymalıdır.Emekleme durumuna gelip, bebeğin ağırlığını sırttan uzaklaştırmak da ağrının hafiflemesini sağlar.kalçayı öne arkaya hareket ettirerek, sancı aralarında da yürüyerek, doğum sürecine ve sancının hafiflemesine yardımcı olunabilir.

Sancıların başında ve sonunda, burundan derin soluk alıp, ağızdan hızla vermelidir. Duvara, masa veya yatağa dayanarak destek alabilir.sandalye ye ters oturarak, öne doğru yerde diz çökerek veya emekleme şekli gibi pozisyonlar alarak da rahatlamaya çalışılır.

Sancıların süresi bir dakikayı bulduğunda ve araları da bir dakikaya düştüğünde, doğum artık yaklaşmış sayılır.Ikınma isteği geldiğinde ebeye haber verilir.ıkınma isteği geçince derin ve rahat soluk verilir.bu devrede rahim ağzı yaklaşık 10 cm açılmışsa artık bebek geliyor demektir.

Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
24 Haziran 2011       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Doğum

Gebeliğin (çocuğun ya da yavru memelinin anne vücudunda gelişmesi) en yüksek noktası ve bağımsız bir yaşamın başlangıcı.

En ilkel memeliler dışındaki bütün memeliler, doğum yaparlar. Tekdelikliler (Monotremata) ve aşağı hayvanların çoğu, yumurtlayarak ürerler ve bunların kuluçkaya yatmaları, yüksek memelilerin doğurmasına tekabül eder. Doktorlar, doğumun başlamasına neyin neden olduğu konusunda kesin bir bilgiye sahip değillerdir. En yaygın kanı, doğumu, annenin kan dolaşımındaki hormonal değişimlerin başlattığıdır.

Doğum olayının başladığını gösteren ilk işaret, dölyatağı kaslarının düzenli aralıklarla kasılmasıdır. Doğum ağrıları olarak adlandırılan bu kasılma başlangıçta her 20 dakikada bir gerçekleşir, birkaç saat içinde ise daha sıklaşır. Bu zaman içinde bebek, dölyatağı boynunu genişletecek biçimde ve başı yere dönük olarak iyice aşağı iner. Doğumun ilk evresi böylelikle biter. Bu evre, ilk kez doğum yapan bir kadında 24 saatten fazla sürmez. Daha önce doğum yapmış kadınlarda ise bu süre, 12 saatten fazla değildir. Bu evrenin belli bir aşamasında, bebeği saran zarlar açılır ve amniyon sıvısı dölyatağından dışarı boşalır.

Doğumun ikinci evresinde, ilk evredekine benzer, fakat daha güçlü kasılmalar yoluyla bebek dölyolundan aşağı itilir ve dış dünyaya çıkar. Bu evre en fazla 2 saat sürer ve doğumun en ağrılı evresidir. Bebeğin başı dölyolundan geçerken, anneye anestezi uygulanabilir. Doktor ya da ebe, doğuma elleriyle ya da kimi zaman forseps yoluyla yardımcı olurlar. Eğer anne doğumun ikinci evresinde büyük zorluk çekerse, doktor, sezaryen adı verilen cerrahi bir müdahalede bulunmaya karar verebilir ve bebeği, annenin karnını yararak dışarı çıkartır. Bebek doğar doğmaz, solunum yolları ve ağzındaki sıvılar temizlenir ve nefes alması sağlanır. Kimi durumlarda solunum, sun'î teneffüs yoluyla başlatılabilir.

Bebek nefes almaya başladıktan sonra, bebeği anneye bağlayan göbek kordonu kesilir ve bağlanır. Bir süre sonra doğumun üçüncü evresi başlar. Dölyatağı kasılmalarıyla, bu kez de "son" (göbek kordonu ve plasenta) dışarı atılır. Bu kasılmalar, aynı zamanda dölyatağındaki kanamayı da durdurur. Normal bir doğum, döllenmeden 280 gün sonra gerçekleşir. 37. haftanın sonunda gerçekleşen doğumlara erken doğum denir. Erken doğan bebeklerin çoğu, tıbbî denetim altında bakıma alınırlar ve yaşama şansları yüksektir. Ancak, dölyatağında 28 haftadan daha az kalmış bir bebek, genellikle yaşamaz.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Gülgeceler - avatarı
Gülgeceler
Ziyaretçi
2 Mart 2013       Mesaj #4
Gülgeceler - avatarı
Ziyaretçi
DOĞUM ŞEKİLLERİ

Doğum.cc Doğum şekilleri nelerdir? Normal vajinal doğum hangi koşullarda? Normal vajinal doğum evreleri nelerdir? Epizyotomi ne demek?Kimlere epizyo uygulanır? Vakum forseps doğum nedir, koşulları nelerdir? Suda doğum hangi koşullarda? Sezeryan ne zaman? Sezeryan tekniği, avantajları? Sezeryan nedeniyle karşılaşılabilecek sorunlar? Bebekte doğum a bağlı yaralanma- sakatlanma neden olur ?
Normal Doğum , vakum ve forseps doğum , suda doğum, sezeryan ;
Normal Doğum
Doğum , hemen olup biten bir süreç değildir, özellikle ilk doğum 20 saate kadar sürebilir, tabi artık ilaçlarla kontrollü ve daha kısa sürelerde doğum gerçekleştiriliyor.Ancak ikinci veya üçüncü bebek geliyorsa doğum daha hızlı olacaktır, daha hızlı hareket edilir.
Sancılar sıklaştığında yanınıza gerekli eşyalarınızı alarak (Gecelik , terlik,çorap, hijyenik ped, Bebek bezi, zıbın, tulumu, ..) hastaneye başvurunuz.
Hastanede yapılacak muayene ile doğumun başlayıp başlamadığı bilgisi verilecektir.
Hastanede doğumun başlayıp başlamadığı rahim ağzında yumuşama ve açılma ile anlaşılır.
Gebeliğin son haftalarından itibaren rahim kasılmalarında artma olur, bunlar karnınıza elinizi koyarak hissedilebilir. Bu kasılmaların belirli bir düzeni yoktur.
Doğumun başladığının işareti olan kasılmalar düzenlidir ,giderek daha sıklaşır, güçlenir.
Bu arada bazı gebelerde , gebelik süresince rahim boyunu tıkayan müküs tıkaç atılabilir ki bu da doğumun takip eden 24 - 48 saat içinde olabileceğini gösterebilir.
Yine doğum ağrılarıyla beraber su akıntısı olabilir , aslında su akıntısı genelde rahim ağzı genişlemesi esnasında olur,bu olay kendiliğinden olmazsa doktor rahim ağzı açıklığı 5 cm olunca kendi açar.Su akıntısı evde gerçekleşirse yan yatar pozisyonda en kısa zamanda hastaneye gidilmeli , bebeğin göbek kordonu sarkma riski vardır.
Doğumun hızını düzenlemek , süreyi kısaltmak için serum içinde bazı ilaçlar verilebilir, belli açılma sonrası su kesesi açılabilir.Ağrılar esnasında gebe kadın sürekli kardiyotoko cihazında bağlı kalır, bebek kalp sesleri takip edilir.
Doğum ağrıları süresince düzenli iyi nefes almak , bebeğinize giden oksijenide düzenler.
Doğum bilindiği üzere ağrılı bir olaydır, bu ağrılar kimi gebeyi çok zorlayabilir, bu durumlarda ağrı giderme yöntemlerine başvurulabilir.En sık olarak epidural anestezi kullanılır, bu teknikte hamile kadında gövdenin alt kısmında ağrı hissi kaldırılır,doğum kolaylaşır.
Doğum ağrılarını hafifletmede güçlü bir ağrı kesici olan meperidin de çok kullanılır.Doğum ağrıları bebek çıkmaya yakın çok güçlenir, annede ıkınma hissi uyanır, bu dönemde bebek tam çıkımda iken anne güçlü ıkınma ile bebeği dışarı iter.Önce bebeğin başı çıkar, sonra omuzları ve takiben gövdesi gelir, göbek bağı kesilir.Bebek doğduktan sonra ağlar, hayata gözlerini açmıştırBebek çocuk doktoru tarafından önceden ısıtılmış masada incelenir, kalp atışları,nefes alışı,refleksleri,rengi değerlendirilir…Bebek sağlıklı ise annesinin kucağına ilk temas için teslim edilir.
Birçok vajinal doğumda bebeğin kafasının daha rahat çıkmasını sağlamak , kontrolsüz yırtıkları önlemek için çıkımda genital bölgeye epizyo uygulanır.(Lokal anestezi sonrası makas ile kesilir)
Ayrıca epizyo bebek çok büyükse, forseps veya vakum uygulanacaksa da açılır.Açılan epizyo doğum sonrası dikilerek kapatılır. Epizyonun ana amacı bebeğin başı çıkarken genital bölgesinin aşırı gerilme ve yırtılmasının önlenmesidir, ancak bir diğer amacı da o bölgedeki kasların gerilmesinin önlenerek uzun vadede oluşabilecek idrar torbası, kalın barsak ve rahim sarkması gibi problemlerin en aza indirilmesidir.Açılan epizyo sonrası genelde pek iz kalmazsa da bazılarında bünyesel nedenlerle iz kalabilir.Epizyo tamiri sonrası en sık görülen yakınma ağrıdır , bu ağrı genellikle ağrı kesicilere iyi cevap verir. Epizyo olan bölgeye buz torbası tatbiki faydalı olabilir.Bazen küçük damar sızmaları sonrası kan birikmesi görülebilir , o durumda epizyo açılarak damar bulunur ve bağlanarak yeniden kapatılır.
Epizyo dikişlerinin açılması durumu , genelde enfeksiyon oluşması sonrası görülür.İyi bakım yapılmaması , fazla hareketlilik ,erken cinsel ilişki de tetikler. Tedavide ya ilaç verilip kendiliğinden kapanmasına şans verilir , yada çok derinse iltihap kurutulup tekrar dikiş atılır.
Müdahaleli doğum ( Vakum ve forseps )
Doğum olayının başarıyla gerçekleştirilmesi anne adayının da yardımıyla ancak mümkün olur.
Ancak bazen her şeye rağmen bebek aşağıya itilemeyebilir(uzamış doğum eyleminde anne yorulabiir,yada epidural anesteziye bağlı.) , bebek riske girmeden doğuma müdahale gerekebilir.Bu amaçla vakum veya forseps uygulanır.
Müdahaleli doğumun bir diğer sebebi ise , bebeğin kalp atışlarında bozulma olması, sıkıntı bulguları olması durumunda bebeğin oksijensiz kalmasını engellemek için vakum veya forseps uygulanır.
Forseps veya vakum uygulamalarından hangisinin seçileceği doktorun deneyimi ile ilgilidir, iki yöntem arasında sonuç açısından fark yoktur.
Vakum veya forseps uygulamasında ön koşul rahim ağzının tam açık olması ve bebek başı seviyesinin uygun olmasıdır.Elbette kemik çatı darlığı olmamalı, bebek çok ufak veya iri olmamalıdır.
Forseps kaşığa benzeyen iki ayrı metal parçasından oluşur, bebeğin başının etrafına yerleştirilir, ve doktor çekerek bebeğin doğumunu gerçekleştirir.
Vakum ise negatif basınç yaratabilen bir boru ve ucunda bebeğin başına uygulanacak bir çan’dan oluşur.Bu çan bebeğin başına yerleştirilir , sonra negatif basınç oluşturulur, sonra doktor ıkınma esnasında çanı çekerek bebeğin doğmasını sağlar. Vakum uygulanan bebeklerin başında doğum sonrası şişme görülebilir, belli bir süre sonra kaybolur.
Vakum veya forseps uygulamalarına bağlı olarak annede derin vajinal yırtıklar oluşabilir, bebek kafa ve yüzünde şişlik,sıyrıklar olabilir, işlem başarısız olup sezeryan a gidebilir.Suda doğumSon yıllarda alternatif doğum yöntemleri içinde suda doğum da ilgi çekmektedir.
Anne karnında bebeğin su kesesi içinde bulunması nedeniyle , doğum esnasında su içinde olayın gerçekleştirilmesiyle daha doğal bir ortam sağlanabileceği tezi ileri sürülmüştür.
Suda doğum ilk kez 1800 lü yıllarda Fransa’da gerçekleştirilmiş, ancak ondan sonra geçen sürede suda doğum konusu çok incelenmemiştir.Halen en sık Rusya, İngiltere ve Fransa ‘da bulunan kliniklerde uygulanmaktadır.Suda doğum da , gebenin stresini azaltarak, su içinde kasların gevşemesini sağlayarak ve böylece daha az ilaç kullanarak konforlu bir doğum amaçlanır.
Suda doğum da özel hazırlanmış 37 derece su içeren küvette doğum gerçekleştirilir.
Suda doğum yapacak gebe de vajinal veya cilt enfeksiyonu ve ateşli hastalığı bulunmamalı , bebek kalp atımlarının yakın takip gerekliliği olmamalı, kanamalı olmamalı , bebekte duruş bozukluğu bulunmamalıdır.Suda doğum un annenin doğum ağrılarını azalttığı iddia edilir, buna karşın bebek için bir takım riskler taşır ;Suda doğum larda bebek ölüm oranları binde 1 seviyelerinde olup ,normal doğum seviyeleri ile benzer bulunmuştur.Bebeğin içinde bulunduğu küvetteki suyun temizliği sorun olabiliyor, bebek su yoluyla iltihap kapabilir.
Suda doğum un takibi esnasında bebeğin kalp atımları takibi yapılamıyor, önemli bir dezavantajıdır.
Bebek suda doğum esnasında su yutarsa, beyin fonksiyonlarında bozulma olabilir, nadiren boğulma da görülebilir.Suda doğum yapılırken , bebeğin hemen dışarı çıkılması esnasında göbek kordonu kopması riski görülebiliyor.Suda doğum , halen faydaları kesin gösterilememiş alternatif bir doğum şeklidir,
Uygun koşullarda ve deneyimli bir hekim takibinde yapılabilir.
Sezeryan ile doğum
Sezeryan ile doğumda bebek , gebe kadın karnına yapılan cerrahi kesiden çıkarılır.
Bir çok durumda doğum sezeryan ile gerçekleştirilmek durumunda kalınabilir.
Genellikle normal vajinal doğumun riskli olduğu durumlarda anne veya bebeğin risklerini azaltmak için uygulanır.Doğumun normal yollardan olmasının mümkün olmadığı durumlarda doğum başlamadan önce sezeryan planlanır, gebelik 38. haftadan sonra sonlandırılır.
Normal doğum yapılamayacak durumlar nelerdir?
En sık sebep Baş- pelvis uygunsuzluğu dur; bebeğin kafası ile anne adayının kemik çatısı arasında uyumsuzluk halidir (çatı darlığı ),diğer sık sebep bebek kalp atışlarında düşme saptanması ,bebek kakasının anne suyuna karışması durumu (mekonyum aspirasyon riski) ,doğumda başarısız vakum veya forseps uygulaması , tüp bebek sonrası, ileri yaş oluşan gebelikler, daha önceki doğumun sezeryan ile gerçekleştirilmiş olması , çoğul gebelik( ikizlerde özellikle ilk bebek ters ise),bebek yan geliş duruyorsa ( Bebek gebeliğin erken dönemlerinde yan durabilir.ancak son haftalarda duruşun düzelmesi gerekir) , Ters geliş ( makat - bebeğin önde gelen kısmının popo olması) ,bebeğin eşinin (plasenta) rahim ağzını kapatması durumunda(aşırı kanama yapma riski) ,plasentanın doğum gerçekleşmeden erken ayrılması(dekolman) acil bir durumdur , Bebek kordonunun sarkması durumunda , İri bebek ( ağırlığının 4000 gramdan fazla olması) veya küçük bebek ( ağırlığının 1500 gramdan az olması ) durumları , bebeğe ait sakatlıklarda( doğum yolu zedelenmesi olmasın diye), annede genital siğl veya herpes hastalığı ,daha önce vajinal ameliyat veya miyom aldırmış olunması sezeryan gerekçeleridir.
Tüm bunların yanı sıra isteğe bağlı sezeryan da 38. Hafta sonrası uygulanmaktadır.
Sezeryan hazırlığı , tekniği ve sezeryan sonrası
Elektif sezeryan kararı verilmişse, hamilenin bir gece önce en geç saat 12’ye kadar bir şeyler yiyip,içmesine izin verilir, sabah yatış için hastaneye gelinir.(Ameliyattan önceki en az 6 saatlik süre aç ve susuz geçmelidir.)Bunun sebebi anestezi esnasında midenin dolu olmasına bağlı olarak akciğerlere mide içeriğinin kaçmaması içindir.Sezeryan öncesi hemşire ameliyat bölgesinindeki tüyleri traş eder, bağırsak boşaltılması için lavman yaptırır.Bazı hastanelerde idrar torbasına sonda yerleştirilir.
Ameliyathane’de koldan serum takılır, parmağa oksijen ölçümü için mandal takılır, bu arada gebenin karın bölgesi antiseptik solüsyonla temizlenir,örtü örtülür.Artık anestezi ve ameliyata geçilir.
Önce karın cildi kesilir, yaklaşık 10-12 cm kadar , cilaltı doku,fasya,kaslar,karın zarı kesildikten sonra karın boşluğuna girilir.Rahim kesisi sonrası bebek çıkartılır, göbek bağı kesilerek çocuk doktoruna teslim edilir.(Bu süreç 5-15 dk sürer)Bebek çıktıktan sonra eşi de alınır, temizlik sonrası rahim katları ve sonrası karın katları kapatılır.Sezeryan ameliyatı duruma göre 30-60 dakika sürebilir.Ameliyat sonrası gözlem odasında 30-45 dakika anesteziklerin vücuttan atılması-uyanma için beklenir.
Sezeryan olunan ilk gün biraz sıkıntılı geçer , sonda genelde 8 saat kadar tutulur,idrar çıkışı izlenir.Damardan 2-3 litre sıvı ve ağrı kesicilerle antibiyotikler verilir, yaklaşık 8 saat sonrası sıvı beslenme de başlar.Sonda alınması ve beslenme ile beraber hasta ayağa kaldırılarak biraz hareket etmesi beklenir.Hareket sayesinde bağırsak çalışması aktive edilecek , damarlarda yatmaya bağlı pıhtılaşma riskleri azalacaktır.Sezeyan olanlarda en yakın zamanda emzirme teşvik edilir, böylece rahim kaslması da sağlanarak doğum sonu kanamalar azalacaktır.
Sezeryan sonrası ilk sabah pansuman yapılır, kesi yeri incelenir.Yumuşak gıdalar verilir , gün boyunca bebekle ilgilenilmesi ve hareket edilmesi beklenir.Gaz çıkartılması sonrası karın gerginliği azalır, tuvalete çıkılması ile de vücut toparlanmasının başladığı anlaşılır, taburculuk vakti gelmiştir.
Evde de fazla iş yapmadan, gaz yapacak besinlerden uzak durarak , istirahatle günler geçirilir, genellikle ameliyattan 1 hafta sonrası kontrol edilir, yara yerine bakılır.
Tam iyileşme normal doğum sonrası olduğu gibi 6 haftayı bulacaktır(Lohusalık süresi).
Sezeryan sonrası dikkat edilecek noktalar nelerdir?
Eğer sezeryan ‘ ı takip eden günler içinde 38 derece ve üzeri ateş oluyorsa, kanama fazla geliyorsa, akıntı fazla ve kokuluysa, karındaki kesi etrafı kızarık-şiş-akıntılıysa, bacaklarda ağrı-kızarıklık ısı artışı varsa hastaneye gidilmelidir.Neden sezeryan olanlar takip eden gebeliktede sezeryan olmak zorundadır?Önceki gebeliğinde sezeryan olanlarda eski rahim kesisi ne kadar iyi tamir edilmiş olursa olsun, rahim kası bütünlüğü bozulmuştur.Bebek büyüyünce eski kesi yerinde gerginlik, ve açılma – yırtılma olabilir.Böyle bir durumda anne ve bebek ciddi hayati risk taşırlar.Bu nedenle birçok merkezde sezeryan sonrası tekrar sezeryan tercih edilir.
Doğum ve bebek yaralanması (sakatlanması)
Doğum yaralanması nedir?
Doğum eylemi esnasında bebeğin doğuma bağlı fiziksel yaralanması (sakatlanması ) halidir. (Doğum travması)
Her ne kadar doğum yaralanması olmasın diye jinekolog gayret gösterse de 1000 doğumda 6-8 oranında bu durumla karşılaşılır.Yenidoğan dönemi ölümlerinin de yaklaşık % 2 sinin sebebidir.
Son yıllarda doğum yaralanması olgularında görülen azalma , ultrason ve bebek takiplerinde risklerin saptanmasıyla ve sezeryan uygulamalarıyla olmuştur.
Bebek ne kadar iri ise doğum yaralanması riski de o kadar fazladır.Genelde çoğu doğum yaralanması sonuçları iyidir.
Doğum yaralanması neden olur?
Zorlu bir doğuma bağlı olarak veya iri bir bebekte, ya da bebeğin duruş bozukluklarında doğum yaralanması olabilir.
Genelde sebepler şöyle sıralanabilir;
*İlk gebelik olması.
*İri bebek , doğum kilosu 4000gr ve üstü.
*Bebek baş büyüklüğü
*Bebekte mevcut çeşitli sakatlıklar
*Prematür bebek , 37 hafta öncesi erken doğum
*Bebek suyunun az olması
*Baş pelvis uygunsuzluğu – çatı darlığı
*Distosi , zorlu doğum(gebelik esnasında aşırı kilo alımı,20kg ve üzeri!)
*Uzamış doğum eylemi
*Vakum forseps uygulanması
*Makat (Ters bebek) doğumları.
Sık görülen doğum yaralanmaları hangileridir?
Doğum eyleminde sık karşılaşılan doğum yaralanmaları;
• Bebek kafa derisinde yumuşak doku şişmesine bağlı durumlar.(Birkaç günde kendiliğinden geçer, özellikle vakum ile doğum kaynaklıdır .)
• Bebek kafasında kan toplanması ,kafa kemikleri arasında kanama alanı olmasından kaynaklanır, doğumdan birkaç sonra şişme olur, büyüklüğüne göre kaybolması 15 gün 3ay kadar sürebilir , eğer kanama alanı büyükse bazı bebeklerde sarılık sebebi olabilir.
• Bebek yüzünde veya kafasında sıyrıklar , bebeğin doğum kanalında ilerlemesi esnasında anne kemik çatısıyla temasından kaynaklanabilir , veya vakum forseps uygulamalarından da oluşabilir.
• Bebekte göz içi kanamaları olabilir , tekinde veya her ikisinde görülebilir, göz bebeği etrafında kırmızı bant olur, bir hafta içinde kaybolur, zarar vermez.
•Bebek yüzüne doğum esnasında basınç olursa , yüz siniri zarar görebilir, vakum forseps doğumda da olabilir , bebek ağlarken fark edilir , hasarlı tarafta yüz mimikleri olmaz-göz kapanmaz, eğer hasar hafifse birkaç haftada düzelir, ciddi ise cerrahi gerekebilir.
• Brakial felç , kol ve ellere giden sinir yumağında zedelenme olursa gelişir , genellikle omuz takılması durumunda görülür.
Görülme sıklığı 1000 doğumda 2-3 civarındadır, sıklıkla Erb felci görülür (Kol hareketsiz ,el tutma hareketini yapabilir) Klumpke felcinde el hareketi de yoktur.
Bebek zedelenen taraf kolunu döndüremez ve katlayamaz.
Yapılan bir araştırma da ;
4. ayda bebeklerin % 88 i düzelirken , 12.ayda % 92 si , 48.ayda % 93 ü düzelmiştir.
Olgularda ilk hafta kol hareketsiz olarak dinlendirilir , sonraki hafta pasif egsersiz başlanır, kaslarda kontraktür oluşumu önlenmeye çalışılır.
Cerrahi yapılmasını ilk yıl içinde önerenler de bulunmakla beraber, bu konuda tam bir fikir birliği henüz yoktur.
• Köprücük kemiği kırıkları doğum eyleminde en sık görülür, omuz takılması halinde veya ters doğumlarda olur, iyileşmesi hızlıdır, eğer ağrılı ise kol hareketi kısıtlanıp bandaj kullanılır.


Kaynak

Benzer Konular

12 Eylül 2018 / Misafir Cevaplanmış
14 Ağustos 2017 / RoSSoRoSe Sağlıklı Yaşam
20 Ağustos 2010 / _Yağmur_ Sağlıklı Yaşam