Arama

Hipnoterapi

Güncelleme: 17 Haziran 2016 Gösterim: 3.211 Cevap: 4
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Kasım 2010       Mesaj #1
Avatarı yok
Yasaklı

Hipnoterapi

Ad:  hip.jpg
Gösterim: 602
Boyut:  25.4 KB

Hipnoterapi hipnozun kullanıldığı bir tedavi şeklidir. Uygulamayı gerçekleştiren uzmanların inanışına göre hasta transa girerse veya girdiğine inanırsa, telkinleri ve diğer terapi yöntemlerini algılama yeteneği artar. Hipnoterapinin en sık kullanım alanları, şişmanlık, bağımlılık, ağrı, ego sorunları, endişe, stres, unutkanlık, fobiler ve performans endişesi gibi psikolojik-fiziksel kökenli durumlardır. Buna ek olarak doğum eyleminde kolaylaştırıcı ve yardımcı, spastik kolit veya irritabl kolon gibi barsak hastalıklarında iyileşmeyi hızlandırıcı etkileri olduğu klinik çalışmalarla gösterilmiştir.
Sponsorlu Bağlantılar

Tarihçe


Kökleri eski Mısır ve Hindu topluluklarına uzanmaktadır. Bu amaçla uygulanan dini ritüeller dans, müzik ve maskelerin kullanımı ile karakterizedir. Halen bazı uzakdoğu ülkelerinde ve geri kalmış topluluklarda dini törenlerde hipnotik fenomenler belirgin olarak öne çıkmaktadır.

19. yüzyılda Abbe Faria gibi sağıtımcılar ve Franz Anton Mesmer gibi uygulayıcılar ve İskoç kökenli James Braid, James Esdaile, John Elliotson, Ambroise-Auguste Liébault, Emile Coue, Jean-Martin Charcot gibi uygulayıcılarla hipnoz ile ilgili bilgilerimiz ve deneyimlerimiz artmıştır. Bu sayede modern hipnoterapi güvenli bir biçimde tedavideki yerini almıştır.

Mesmer hipnozun histeri tedavisindeki kullanımını, onun hayvani magnetizma adını verdiği bir etkiye bağlamıştı. Bu amaçla mıknatıslı ortamlar oluşturarak özel törenler şeklinde histeri ve endişe tedavileri uygulamıştı. Mesmer'e göre tüm canlı organizmalarda bir enerji alanı mevcuttu. Histeri bu kişinin bir organizmadan manyetik alan alması ile ve kendi manyetizmasının bozulması ile ortaya çıkıyordu. Mesmer bu manyetik alanı değiştirerek histerinin ortadan kalkmasına yardımcı olduğunu belirtiyordu. Mesmerin uyguladığı bu yöntem o zamanlar Mesmerizm veya hayvani magnetizm olarak biliniyordu. Mesmer'in aslında grup hipnoterapisi yanında plasebo etkisi adını verdiğimiz yöntemi kullandığı ve bu yolla etkili olduğu kabul edilmektedir.

Armand-Marie-Jacques de Chastenet, Marquis de Puységur (1751-1825) bir fransız aristokratıydı. Temelde Mesmer'in yöntemlerini uygulayarak ve hipnoz indüksiyonu yöntemini geliştirerek hipnoza ve psikolojiye katkıda bulunmuş gizli bir kahramandır. Hipnoza yapay uyku-somnambulizm (Somnus-Lat. uyku) ismini veren Puysegur'dur. Hipnozun etkili olabilmesi için gerekli olan en temel iki faktörü, Mason cemaatine gerçekleştirdiği bir uygulama gösterisi sırasında şu sözlerle tanımlamıştı:

"Benim içimde bir güç olduğuna inanıyorum. Bu inanç benim gerçekleştirme isteğimi sağlıyor. Hayvani Manyetizmanın bütün doktrini iki kelimeye bağlıdır. İNANMAK ve İSTEMEK.
İçimde, hayati üyeliğimi yerine getirmemi sağlayacak güce sahip olduğuma inanıyorum ve bunu tüm bilimsel gücümle sunmayı arzuluyorum. İNANMAK ve İSTEMEK beyler, bendeki tüm bilim ve tüm mevcudiyet budur."

James Braid, hipnoterapiyi bir adım ileriye taşımış ve bu konuda çok yararlı yazılar sunmuştur. Hipnoz ismini öneren de Braid olmuştur. Braid hipnozun bir tür uyku olduğunu ve beynin özel bir aktivite halinde bulunduğunu gözlemiş ve yazılarında Yunan uyku tanrısı Hypnos'u referans almıştır. Bu sayede yeni bir dal olarak "neur-hypnoloji" okulunu oluşturmuştur.

Hipnozun histeride kullanımını ortaya koyan ve geliştiren kişilerden belki en bilenen ve önemlisi Jean-Martin Charcot (1825 - 1893) olmuştur. Hipnozun histerinin bir nörolojik şekli olduğunu ileri sürerek nörotik ve histerik hastalarda hipnozu yaygın olarak kullanmıştır. Öyle ki kendisine "Nörozların Napolyon'u" denmiştir. En tanınmış öğrencileri Alfred Binet, Pierre Janet ve Sigmund Freud'dur. Onlar hipnozu bir fizyolojik durum olarak kabul etmiş ve hipnozun terapide kullanımı açısından Charcot'dan ayrılmışlardır.

Hpinozun yaygınlaşmasında önemli bir mihenk taşı olan Sigmund Freud, kendi çalışmalarında önceleri yoğun şekilde hipnozu kullanmış ve histeri vakalarında hipnoterapiyi başarıyla kullanmıştır. Charcot ekolünün en iyi öğrencilerinden ve hipnoterapistlerinden birisi olduğu bilinmektedir. Hipnoz uygulamaları ve rüya değerlendirmeleriyle klasik psikoanaliz kuramlarını oluşturmuştur. Daha sonra hipnoterapi uygulamalarını bırakarak klasik divan psikoanalizi yöntemini (serbest çağrışım yöntemini) kabul etmiştir. Bunda Freud'da gelişen ağız kanserinin etkisi olduğu ileri sürülmektedir. Yine de hipnoterapinin gelişmesi ve bilinç dışının tanımlanarak psikoterapideki önemli gelişmelerin kapısını açması bakımından hipnoterapide Freud çok önemli bir yere sahiptir.

Modern hipnoterapinin babası olarak kabul edilen kişi ise Dr. Milton H. Erickson'dur. Hipnoz ve hipnoterapi ile ilgili çok sayıda kitap, dergi, makale yazmış ve gerek sesli gerekse görüntülü birçok kaynak bırakmıştır. Verdiği kişisel eğitimlerle yüzlerce yetenekli ve bilgili hipnoterapist yetiştirmiştir. 1970'lerde psikiyatr olarak çalıştığı dönemlerde hipnotik yöntemlerin ve insan davranış kalıplarının kullanımı ile telkinlerin etkinliğini görerek kendisine has bir terapi yöntemi oluşturmuştur. Bu yönteme şimdilerde Eriksonian Hipnoterapi denilmektedir. Bu yöntem Freud ve Braid'in kullandığı otoriter yöntemin tam tersidir. Terapötik etki açısından kontrolün hastada olmasına izin veren ve hastayı öne çıkaran bir yöntem olduğu için büyük kabul görmüştür. Erickson'un bu yöntemi daha sonraları ileri derecede incelenmiştir. İnsan otomatik davranışları ile beynin etkileşimi incelenerek NLP (nöro-linguistik Programlama) adı verilen yöntemin oluşmasına yardımcı olmuştur.

Hipnoterapötik Teknikler


Yaş geriletme:
Daha önceki tarihlere ait ego durumlarına geri götürülerek, kaybedilmiş veya zedelenmiş olan benlik algısı ve yaşam kalitesi geri kazanılmaya çalışılır. İlk stresan olay (ISE) öncesindeki sağlıklı ve güçlü dönemin hatırlanması ve ilk stresan olayın tespit edilerek bellekten açığa çıkartılması belirgin bir düzelmeyi sağlayabilmektedir. Hasta eski özgüvenine ve gücüne kavuşabilmektedir. Bazı uygulayıcılar ise; olayların geçmişte yaşanmasına rağmen etkilerinin dün değil bugün yaşandığını ve geçmiş olayların günümüzdeki olgunluk, özgüven, bilgililik ve yeterlilik ile aşılabileceğine inanmaktadırlar. Yaş geriletmeyi gereksiz bulmaktadırlar.

Yeniden yaşama:
Geçmişte yaşanarak bilinç dışına bastırılmış olan olumsuz tecrübelerin transın güvenli ortamında tekrar hatırlanması / yaşantılanması ile soruna ait belirtilerin etkisi azaltılmaya çalışılır. Bir kesikte yara uçlarının bir araya getirilmesi gibidir. Bu sağlanmazsa yara çok uzun sürede iyileşir veya hiç iyileşmez.

Yönlendirilmiş imgelem:
Trans altında hipnoterapistin yönlendirmesi ile oluşan görsel imgelerin değerlendirilmesidir.

Çatışan parçalar (parts) tedavisi:
Charles Tebbets tarafından uygulamaya getirilmiş bir yöntemdir. İnsanlarda birbiri ile çatışan iki tarafın bulunduğu düşüncesi üzerine uygulanır. Her iki tarafın aslında o kişinin iyiliği için çalıştığı inancı esastır. Ancak kişide yer alan tarafların sorun üzerindeki yaklaşımı farklıdır ve trans altında değerlendirilerek terapötik bir anlaşmaya döndürülür.

Konfüzyon metodu:
Milton Erickson tarafından uygulamaya getirilmiştir. Hastanın kafa karışıklığı kullanılarak istenilen yöne doğru telkin altına alınmasıdır.

Tekrarlama:
Trans altında hastanın kabullenebileceği bir telkinin sürekli olarak tekrarlanmasına dayalıdır. Özellikle sigara, alkol bağımlılığı gibi hastanın sürekli mantıklı / mantıksız gerekçeler bularak reddettiği durumlarda yararlıdır.

Doğrudan telkin:
Hastanın da zaten kabullendiği veya kabulleneceği bir olumlu önerinin trans altında tekrarlanması ve bilinç dışının iknası yöntemidir.

Dolaylı telkin:
Daha çok analitik yapıdaki kişilerde yararlıdır. Trans altında bilinç dışının ikna edilmesi için kullanılan bir yöntemdir.

Hipnoanaliz:
Bilinç dışının açığa çıkartamadığı veya kişinin yüzleşmekten çekindiği için ifade edemediği düşünce ve duygulanımların hipnotik gevşeme anında irdelenmesidir. Psikoanalizin hızlandırılmış şekli olarak betimlenebilir.

Post-hipnotik telkin:
Hipnoz sonrası aktive olması gereken durumlar için kullanılan bir yöntemdir. Örneğin ağrısız doğum, sınav başarısı, performans anksiyetesi gibi durumlar ortaya çıktığında kullanılan bir yöntemdir. Self-hipnoz da bir post-hipnotik telkinle ortaya çıkartılabilir.

Görüntüleme:
Hipnotik trans altında, hastanın kendisini olmayı arzuladığı istediği kişi olarak veya bulunmak istediği ortam içinde görmesini sağlamaktır. Bu sayede kişinin motivasyonu sağlanır ve yaşamını yeniden programlamasına ve kendisini tarafsız gözle görmesine yardımcı olunmaya çalışılır.

5-PATH(TM) tedavisi:
Af tedavisinin geliştirilmiş bir şeklidir. 7-PATH SELF-HİPNOZ tedavisi adında yeni bir versiyonu da vardır. Calvin Banyan tarafından geliştirilmiştir. Kişinin sıkıntılarına yol açan olaylara geriletildiği ve buna yol açtığına inanılan kişilerle ve kendisiyle hipnotik ortamda yüzleştirildiği ve özel bir affetme eyleminin gerçekleştirildiği seanslardır.


Son düzenleyen Safi; 17 Haziran 2016 05:14
kenan23 - avatarı
kenan23
Kayıtlı Üye
16 Haziran 2016       Mesaj #2
kenan23 - avatarı
Kayıtlı Üye
Hipnoz, bir sosyal iletişim halinde iken bir kişinin tavsiyeleri ile o kişiyi uyumlu hale getirmektir. Hipnoz iki çeşittir

Sponsorlu Bağlantılar
Self Hipnoz (genelde uygulanan budur)
Grup Hipnoz
Bilimsel araştırmalara göre, beklentimiz neyse o artacaktır. İşte hipnoterapi tam da burada devreye girer, terapinin yaptığı bu beklentiyi azaltmaktır ve hipnoterapi bu konuda en iyi araçtır. Bandura’ya göre kişinin kendisine olan inancı yüksekse başa çıkma yüzdesi de yükselir. Bu noktada öz yeterliliği arttırmak lazımdır.

Hipnozun amaçları;
Akla yatkın olmayan, mantıksız düşünceleri mantıklıya çevirmek
Öz yeterliliği arttırmak
Olumsuz beklentileri azaltmak
Hipnozla ilgili bazı yanlış inanışlar vardır. Mesela karakter yönünden daha zayıf kişilerin daha kolay hipnoz olduğu ya da hipnoz olan kişinin, hipnoz yapanın etkisi altına girdiği gibi… Bu inanışlar tamamen yanlıştır. Hipnoz daha eğitimli, zeki, yaratıcı insanlarda daha başarılıdır ve hipnozda olan kişi istediği zaman hipnozdan çıkar. Gözlerini açması yeterlidir.

Hipnozun aslı daha çok konsantre olmak, güçlü şekilde vücuda odaklanmak, daha huzurlu olmak demektir.
Hipnoterapi, hipnozun ve psikoterapinin birlikte kullanılmasıdır. Kanserli hastalarda hipnoterapi kullanılmaktadır. Anksiyeteyi ve acıyı azalttığı görülmüştür.

Yine fobilerin aşılmasında, kilo kontrolü, sigara kullanımını bırakma konusunda da hipnoterapi etkilidir.

Sorularla Psikolojim – Sorularınızı Sorun ve Cevap Alın
Son düzenleyen Safi; 16 Haziran 2016 22:15
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
16 Haziran 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Hipnoterapi

Ad:  hip3.jpg
Gösterim: 903
Boyut:  27.5 KB

Hipnoterapi hipnoz altında yapılan terapidir, başka bir deyişle hipnoz yolu ile yapılan tedavidir. Gerçek iyileşmeye giden yoldur. Tıp dünyasında hipnoterapi bir psikoterapi yöntemi olarak kabul edilmektedir. İngiliz tıp birliği 1953 yılında, Amerikan tıp birliği 1958 yılında hipnoterapiyi bir psikoterapi yöntemi olarak kabul etmişlerdir.

HİPNOZ İLE HİPNOTERAPİ AYNI ŞEY MİDİR?

Hipnoz ile hipnoterapi farklı şeylerdir. Hipnoz bir kişi veya bir grubu söz, bakış, telkin ve benzeri yollarla geçici bir süre etki altına almaktır. Burada kişinin dikkati belli noktalara yoğunlaştırılmakta ve bilinçaltını aktif hale getirmektedir. Gün içersinde bazen farkına varmadan hipnoz hali yaşarız. Arabayla giderken daldığınız ve yolculuğun nasıl geçtiğini anlamadığınız, hatırlamadığınız anlar buna örnektir. Oyuncakları ile oynamaya dalmış bir çocuğa seslendiğinizde sizi duymuyorsa hipnozdadır. Hipnoterapi ise hastalıklarda tedavi amacıyla uygulanan bir yöntemdir. Daha çok psikiyatrik, ruhsal hastalıklarda uygulanmaktadır.

HİPNOZ HALİNDEYKEN BEYİN NASIL ETKİLENİR?

Bilinçli zihin daha eleştireldir, problem çözerken daha çok analiz yapmaya eğilimlidir. Direnç gösterebilir. Bu durum bazen kararsızlığa ve harekete geçmekte zorluğa neden olabilir. Hipnoz altındayken ise bilincin bu analiz yeteneğinden kurtulan bilinçdışı zihin telkin almaya daha hazır hale gelir ve terapi gerçekleşir. Hipnoterapi tedavisi gören kişi bu süreçte hipnoterapistin destek ve rehberliğini hissetmektedir. Onun talebi doğrultusundaki telkinleri kabullenmektedir. Bu şekilde hipnoterapist bir çok şeyi yaptırabilmektedir. Ancak burada bilinmesi gereken diğer nokta hipnoterapistin gücünün sınırsız olmadığıdır. Hipnoz olan kişi yapmak istemediği bir şeyi yerine getirmez.

HİPNOTERAPİ UYKU HALİ MİDİR?
Hayır. Hipnoterapiyi uyku hali olarak tanımlayamayız. Hatta Bilinçli hipnoz yönteminde kişi tamamen biliçli haldedir. Hipnoterapide kişinin dikkati en üst seviyede yoğunlaştığında trans hali oluşur, telkinlere açık hale gelir. Her insanın hipnoterapiden etkilenişi değişik olabilir, uygulanan yöntemlere göre de değişebilir. Hipnotik halin en hafif noktasında kişide gevşeme meydana gelir. Kendisine söylenenleri hatırlar. Ancak hipnotik etkinin derin olduğu durumlarda kişinin bilinci kapanmaktadır. Bilinçaltı pasif durumdan aktif hale geçer. Kişi seans sırasındaki konuşma ve telkinleri seans sonrası hatırlayamaz. İster hafif ister ağır hipnotik durum olsun her iki halde de hipnoterapistin söyledi sözler ve telkinler danışan tarafından gerçekleştirilmektedir.

HİPNOZ SIRASINDA UYUYUP, KONTROLÜMÜ KAYBEDER, İSTEMEDEN SIRLARIMI VERİR MİYİM?
Hipnoz uykunun aksine dikkatin ve odaklanmanın arttığı bir zihin durumu olduğu için kontrol tümüyle sizdedir. İstemediğiniz hiçbir şeyi söylemez, istemediğiniz hiçbir davranışta bulunmazsınız. Hipnotistin söylediği her şeyi sorgulamadan kabul etmezsiniz. Medyada hipnoz adı altında rastladığınız, kişilerin kontrolsüz tuhaf davranışlar sergilediği tabloların, tıbbi hipnoterapi ile hiç bir ilişkisi yoktur. Bunlar psikolojik alt yapısı, eğitimi olmayan kişiler tarafından, ilgi çekme amacı ile sergilenen sahne gösterileridir.

Ya Sırlarımı Ortaya Dökersem?
İnsanların hipnoterapi ile ilgili en çok korktukları şey hipnoz altındayken kirli çamaşırlarının ortaya dökülmesi, sırlarının öğrenilmesi, hatta istemedikleri davranışların yaptırılması veya hipnozdan çıkamama gibi mitlerdir. Şunu bilmekte fayda vardır ki kişi kendi istemiyorsa zaten hipnoza giremez. Zannedilenin aksine “hipnoz” bir kendinden geçme hali ya da bildiğimiz anlamdaki bir uyku hali değildir. Hipnoz esnasında veya seans sırasında kişi konuşulanların ve söylenenlerin tamamen farkındadır. Hipnozdan uyanamama gibi bir durum ise kesinlikle söz konusu değildir. Hipnozun tarihinde böyle bir şey görülmemiştir. Bazı uzun seanslar sırasında hipnoz anının keyifli ve sakin duygusu nedeniyle kişi bazen bir süre sonra kendi isteğiyle normal uykuya geçebilir. Hipnoterapist uyandırmasa bile bir müddet sonra hipnoz hali sığlaşır, hafifler ve zaten kendiliğinden kaybolur. Kişi normal bir uyku uyuyup uyanmış olur. Ani gürültü ve ani sıcaklık değişimleri de hipnoz halini kesebilir. Hipnoz sırasında telkinler her ne şekilde ve her ne teknikle verilirse verilsin hiçbir telkin insanlara normalde yapmayacakları şeyleri yaptıramaz. Hiç kimse hipnoz altında normalde istemediği şeyleri söylemeyeceği gibi normalde yapmayacağı şeyleri yapmaz. Kişi bu zihin durumundayken daha sonra pişman olacağı hiçbir söz veya davranışta bulunmaz. Kişinin etik ve sosyal değerleriyle çatışan, kişinin kendisi için faydalı olmayacak her türlü telkin, zihin tarafından mutlaka geri çevrilir. Seans sırasında telkinlere açık olmamıza rağmen, hipnozun davranışımız üzerindeki kontrolümüzü kaybettiren bir durum olmadığını bilmek önemlidir. Hipnoterapist telkinerde danışanın istemediği konularda ısrarcı olursa hipnoz hali kendiliğinden hafifler, yüzeyselleşir ve kısa bir süre sonra da zaten kendiliğinden sıfırlanır. Ayrıca kişi istediği anda gözünü açıp kalkıp gidebilir. Hipnoz seansında seansa devam edip etmemek de tamamen kişinin kendi kontrolündedir. Örneğin sinemada duygusal bir film izlerken gözleriniz dolar; komik bir espri olduğunda ise basarsınız kahkahayı ama filmi izlemeyi sürdürüp sürdürmemeye yine siz karar verirsiniz öyle değil mi? İşte hipnoz da aynen böyledir. Kontrol tamamen sizdedir. Kişi hipnoza girip girmemeye kendisi karar verir. Elbette bunu her zaman bilinçli olarak yaptığımız söylenemez. Zira sürekli tekrarlayan reklamlara maruz kalmak da de bir çeşit telkin değil midir?

Hipnozda kontrolü kaybetme gibi bir durum söz konusu değildir. İnsanlar hipnoz halindeyken, sonradan pişman olacağı ya da kişiliğine uygun olmayan bir şeyi ne söyler ne de yapar. Bu tür şeyler ancak filmlerde olur. “Gözlerime bak ve uyu” gibi terimler ise sadece filmlerde olan sözlerdir ve gerçeklerle bağdaşmaz. Bilgiye ulaşmayla ilgili yasa çıktıktan sonra ABD’de gizli servislerce insanların ilaçla konuşturulduğu, birçok maddeler yardımıyla o kişilerin söylemediği bilgilere ulaşıldığı üzerine kayıtlar vardır ancak Uluslararası Af Örgütü, bunu insan haklarına aykırı gördüğü için narko-analiz artık uygulanmıyor. Zaten narko-analiz, hipnoterapistlerin değil, psikiyatrinin alanıdır. Hipnotize olmayı istemeyen birisi hipnozu deneyimlemeyi istemiyorsa kendi isteği dışında hipnotize edilmesi mümkün değildir. Hipnoz böyle bir şey olsaydı tüm toplumlar kolayca zombi gruplarına dönüşmezler miydi? Bu nedenle “kimse beni hipnotize edemez, hadi beni hipnoz et bakalım edebilecek misin” tarzındaki yüzeysel taleplere hipnoz uygulaması yapmaya yeltenmek hipnoterapist için boşuna vakit kaybından başka birşey değildir. Hipnoz, iki kişinin etkileşimiyle gerçekleşir; hipnotist süjeye rehberlik eder; yönergeler (direktifler) verir, hipnotize edilen kişi ise bu yönergelere karşılık tepki verir. Bu tamamen bir iletişim sürecidir. Kişi hipnoz olmak istemiyorsa olmaz. Unutmayın ki hipnoza girmekteki başarınız tamamen hipnoterapistiniz ile işbirliği yapma isteğinize ve hipnoza girme konusunda kendinize gerçekten izin vermenize bağlıdır.

HİPNOZUN ETKİSİ KALICI MIDIR?
Hipnozun etki alanı beyin olduğundan etkisi de kalıcı olmaktadır. Örneğin kilo verme konusunda rejim, diyet gibi kelimeler bilinçaltı için çok sevimsizdir. Yemekten zevk aldığınız yiyecekleri bırakmak zorunda kalırsınız. Bu sebeple diyetlerin çoğu daha fazla kilo almakla sonuçlanır. Oysa kontrolsüz yemenin nedenleri bilinçaltında gizlidir. Kontrolsüz yemenin altında aslında duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarımız vardır. Stres, gerginlik, endişe, suçluluk, kızgınlık gibi olumsuz duygular, aşırı yemeye neden olur. Yemekle bu olumsuz duyguları bastırmaya çalışırız. Hipnoterapi ile bilinçaltındaki olumsuz duyguları temizleyerek kalıcı ve sağlıklı zayıflama sağlanır. Hipnoterapinin, sorunların yeniden gündeme gelmemesi bakımından en güvenilir yol olduğu bilimsel araştırmalarca gösterilmektedir.

HİPNOTERAPİ ORTALAMA KAÇ SEANS SÜRER?
Hipnoterapinin kaç seans yapılacağı aşağıdaki şartlara bağlıdır. Bu şartlar ne kadar olumluysa seansların da o kadar kısa sürmesi beklenir.
  • Çözmek istediğiniz sorun
  • Yaşadığınız çevrenin özellikleri
  • Hipnotistin kullandığı telkinler ve terapi yaklaşımı
  • Hipnotistle kurduğunuz güvenli ve olumlu ilişkiler
  • Kişilik özellikleriniz (çok uygun kişi ve kişilikler birkaç seansta rahatlıkla sorunları çözebilirken şüpheci, mükemmelliyetçi, takıntılı kişilerde bu süre uzayabilmektedir.)
Özellikle ilk seanslar arasındaki süre çok uzun tutulmamalıdır. Haftada 2-3 seansla başlanması ve ilerleyen seanslarda bu sürenin açılması hipnoterapinin daha etkili olması açısından önemlidir.

BİLİNÇLİ HİPNOZ NEDİR?
Bu yöntemde telkin kişinin bilinç düzeyine hitap etmektedir. Burada kendisinin iyileşmeye kararlı olması şarttır. Dolayısıyla hastanın kritiği vardır. Danışan almağa hazır olduğu için, beklentisi doğrultusundaki telkinler kişinin ruhuna ve ruh ile bir bütünlük içinde olan bedenine işlenecektir. Kişi tekrarlarla şikayeti yönünde fark gördükçe hipnozun olumlu etkisi tam olarak sarar, ilk olarak dr. Hüsnü Öztürk'ün uyguladığı bu yönteme Bilinçli hipnoz denmektedir. Bu yöntemde de oto-telkin kullanılır. Biliçli hipnoz öğrendikçe gelişen ve pratik yaptıkça etkinliği artan bir yöntemdir.

OTO HİPNOZ NEDİR?
Kişinin hipnoterapiste gerek duymadan, kendi kendini hipnoza sokarak telkin vermesidir. Bu, danışana hipnoterapist tarafından öğretilir ve danışan ancak kendine yetki verilen alanda telkin verebilir. Örneğin migren ağrılarını otohipnozla durdurmak için telkin alan bir kişi, diş ağrısını geçiremez.

Kendi Kendine Hipnoz (Oto Hipnoz, Self Hipnoz)
İster kendi başına, ister başka bir terapiye veya tedaviye yardımcı bir araç olarak kullanılsın; Hipnoterapi veya Kendi Kendine Hipnoz, (OtoHipnoz) insanlara öyle ya da böyle çok yardımcı olur. Fakat pozitif etkileri hızla görmek için sizin de ihmal etmeden düzenli olarak çalışmanız gerekmektedir. En iyi sonuçlar, motivasyonu iyi olan ve yaptığı işi daha iyi yapma konusunda kararlı kişiler tarafından alınmaktadır. Hayatta emek verdiğiniz her şey gibi, hipnoterapiye ve hedefe ulaşmaya olan istek de hedefeinize ulaşma hızınızda belirleyicidir. Bu tamamen sizin elinizdedir. Yapmanız gereken tek şey ise kontrolü elinize almaya artık karar vermenizdir. Hayatınızda fark yaratabilirsiniz. “Kendi Kendine Hipnoz” tekniklerini öğrenmek ve öğrenmekle kalmayıp düzenli olarak uygulamak sizin için yepyeni bir hayatın başlangıcı olabilir. Değişimi yaratmak sizin elinizdedir.

HERKES HİPNOZA GİRER Mİ?
Evet girer. Ancak çok düşük zekalılar, ağır aktif psikiyatrik hastalığı olanlar, 5 yaşından küçükler ve çok yaşlanmış, bunamış olanlara hipnoz uygulanamamaktadır. Hipnoza alınan kişilerin % 90'ının hipnoza girdiği, geri kalan % 10'un da değişik bir yöntem ya da hipnoterapist ile başarılı olunduğu kanıtlanmış ( kişi direnmediği sürece ). Ancak hipnoz derinliğinde farklılıklar olabiliyor.

HİPNOZUN TEHLİKESİ VE ZARARI VAR MIDIR?
Seans sırasında da, hipnoz sonrasında da hiçbir tehlike sözkonusu değildir. Seansta ve sonrasında kişinin kan basıncı, kan şekeri, dolaşım, solunum gibi hayati fonksiyonları biyolojik olarak etkilenmez. Amerikalı Prof.Dr. VVilliam S. Kroger hipnozun bilinen en güvenli ve tehlikesiz psikoterapi yöntemi olduğunu söyler.
Öncelikle mental bir olay olan hipnoz yöntemi deneyimli ve yetkin kişiler tarafından yapıldığında hiçbir yan etkisi ve zararı olmaz. Bu bir çeşit sanattır. Herkesin yapabileceği bir iş değildir.

HİPNOZDAN ÇlKAMAMA GİBİ BİR DURUM SÖZ KONUSU OLABİLİR Mİ?

Kişinin hipnozdan çıkamaması veya uyanamaması gibi bir durum söz konusu değildir. Hipnoterapist seansı sonlandırmadan ayrılsa bile kişi bir süre sonra seansı kendi sonlandırıp kalkar ve günlük yaşantısına döner.

HİPNOZ ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA HANGİ ALANLARDA KULLANILMAKTADIR?
Kronik fiziksel ağrıları ve kanser ağrılarını gidermede, diş çekimi ve diş eti ameliyatlarında ilaçsız anestezi için, migrende, asabi tansiyonda, astımda, barsak hastalıklarında, alerjik deri hastalıklarında, siğillerin tedavisinde, tik, kekemelik, yeme bozukluklarında, obezitede (aşırı şişmanlık), gece idrar kaçırmaları, sigara, alkol ve madde bağımlılığında, fobilerde (uçaktan, karanlıktan, yükseklikten,hayvandan, dişçiden v.s. korkma), travmalarda, performans anksiyetesi (sınav stresi, sahne heyecanı), panik bozukluğu, sosyal fobi, posttravmatik (travma sonrası) stres bozukluğu, çoğul kişilik bozukluğu, psikolojik bellek kayıpları, psikolojik nedenli bayılma nöbetleri, cinsel işlev bozuklukları, uyku bozuklukları, takıntılar, sporda performans arttırma, eğitimde performans arttırma (ders çalışma isteksizliği, motivasyon ve enerji düşüklüğü, hafıza, öğrenme, hatırlama), kişisel gelişimde (kendine güvensizlik, sosyal ortamlarda aşırı heyecan ve korku, karşı cinsle ilişkilerde sorunlar, kendini kontrol edememe, aşırı tepkiler verme, duygu ve düşüncelerini ifade edememe, titreme, terleme, kekeleme, kızarma).
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
17 Haziran 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Hipnoz ve Hipnoz Yöntemleri
51045d1466123142 hipnoz ve hipnoz yontemleri hip2

Hipnoz
Bir insanı yarı bilinçli bir durumda kendinden geçirme (trans hâli), telkine daha uygun kılma. Bu işleme de ipnotizma ya da hipnotizma adı verilir. İpnozu bir tedavi aracı olarak kullanan Anton Mesmer olduğu için, bu olay mesmerizm olarak da adlandırılır. İpnoz yapılan kimse, trans hâline sokulur; ipnotizmayı yapanla o kişi arasında ilişki kurulur ve uyutulmuş kişide ipnoz durumuna özgü davranışlar gözlenir. Kimi vücut bölümleri hissizleşir, unutulmuş anılar canlanabilir. İpnozun temelinde, beynin bir bölümünün tekdüze bir şekilde uyarılması, inhibisyon yaratılması ya da kişinin uyutulması yatar. İpnoz bir tedavi aracı olarak ağrısız doğum yaptırmak, ilâçla uyutmadan kimi ameliyatları gerçekleştirmek, psikoterapi uygulamak ve hastayı bazı alışkanlıklardan kurtarmak için, tıpta uygulanabilir.

Hipnozun Şartları
1- Yetenek ve durum:
Uyutulmak istenen kişinin sinir sistemi ve düşünme yetisinin özel bir haline, deneğin ani yetenek ve durumuna bağlıdır. Ani yetenek ve durumlara ters olan nevrastenikler, ruhsal çöküntüye uğramışlar, sararlılar, hipnotize edilemezler.

2- Yorgunluk:
Ruhsal gerilimin düşmesi ile beliren bu hal, dikkatin devamlılığından doğar. Parlak noktalara baktırmak, derin dalma halleri, monoton sesler gibi uzun bir dinleme, dikkat çabasını sağlar. Dikkatin bir noktada toplanması ve devamlı oluşu ani zihin yorgunluklarını doğurur.

3- Heyecan:

Heyecan çok defa büyük bir karışıklığı meydana getiren aksaklıklardan doğmuş doğal uyurgezer hallerinin çoğuna karışır. Başı şiddetle geriye çevirmek, enseye tokat atmak, başı sertçe sağa sola döndürmek suretiyle sersemletmek, bilinen heyecanlandırma ve zihinsel dengeyi bozma yollarıdır.

4- Eğilimlerin gelişmesi:
Hipnozun meydana gelmesi için çökme anında, hipnotizmle terslik oluşturmayacak olan, her şeyi konuşmakta rahat bırakan ve kendisini hipnotize eden kişiyi dinleyen ve onunla konuşmaya izin veren eğilimlerin olması gereklidir. Önceden hipnotize edilmiş deneğin sonraki hipnozlarının kolay olması, bu durumun gelişmesiyle sıkı sıkıya bağlıdır.

DEVAMI Hipnoz ve Hipnoz Yöntemleri
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
17 Haziran 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  hpynotherapy.jpg
Gösterim: 513
Boyut:  20.9 KB

Hipnoterapi


Hipnozun tedavi amacıyla kullanımına hipnoterapi denir. Bu tedaviyi yapan hipnoterapist veya hipnologdur. Sahnelerde şarlatanlık yapanlar veya gayret göstererek bu ilmi öğrenen herkes hipnozitör olabilir; ama tıbbi gerçekleri gözardı etmeksizin hastalıkların tedavilerinde kullanılmasını ancak hekimler gerçekleştirebilir. Hipnoz tıbbi bir girişimdir ve sadece bu işin eğitimini almış hekimler uyguladığında güvenlidir. Hastayı iyileştiren bizzat hipnozun kendisi değil, hipnoz sırasında uygulanan değişik tedavi yöntemleridir. Yani, hipnoz değişik tedavi yöntemlerinin uygulanmasında işe yarayan, kolaylaştıran bir tedavi aracıdır.
Dıştan bakıldığında hipnozdaki kişi çok rahat ve huzurlu bir şekilde uyuyor gibi göründüğünden yüzyıllardır, hipnozun bir uyku olduğu yanılgısı yerleşmiş olarak sürmektedir. Oysa hipnoz bir uyku değildir. Hipnozdaki kişi uyanıktır, hipnoz uygulayan kişinin tüm sözlerini duyar, anlar, hatta yargılar, sorulara yanıtlar verir.

Hipnoterapi nerelerde kullanılır?


  • Ağrısız, narkozsuz doğum yaptırmada
  • Tüm ağrılı durumlarda (Romatizma, migren gibi)
  • Yanıkların tedavisi (Ağrısız, hızlı iyileşme için)
  • Narkoz kullanılmadan yapılan çeşitli ameliyatlarda,
  • Bağımlılık tedavisi (alkol, sigara, uyuşturucu tedavilerinde)
  • Kilo problemlerinde (diyetsiz, açlık hissini yok ederek, alınmaması gereken gıdalara karşı tiksinti vererek)
  • Cinsel sorunlar (erkeklerde psikojen empotans) kadınlarda vaginismus (cinsel birleşmenin olamaması)
  • Okuma, öğrenme ve hafıza kapasitelerinin arttırılmasında
  • Kekemelik, tik bozuklukları, anksiyete, depresyon, fobiler, panik bozukluklarda
  • Uyku bozuklukları
  • Astım, Nefes darlığı
  • Çocuklardaki gece idrar kaçırmaşarda, eğitim ve davranış sorunlarında
  • Çeşitli psikosomatik hastalıklarda
  • Ülseratif Kolon, İrritabl Kolon gibi Barsak Hastalıklarında.
  • Allerjik Deri hastalıklarında.
  • Sedef hastalığında.
  • Siğillerin tedavisinde.
  • Tiklerde
  • Kekemelikte
  • Odaklanma ve Hafıza Güçlendirme Eğitimi,
  • Ders Çalışma Alışkanlığı Kazandırma Eğitimi,
  • Hedef Odaklı Verimli Ders Çalışma Eğitimi,
  • Stres ile Başa çıkma/ Heyecan, Sınav Sorunlarını Aşma Eğitimi(SBS / ÖSS Sorunları)
  • İstenmeyen Alışkanlıkları Değiştirme Eğitimi
  • Etkili iletişim Becerileri (eşler arasında, ebeveynler ve çocuklar arasında, kişi ile her düzeydeki sosyal çevre arasındaki iletişim problemlerini aşma eğitimi)
  • İç Huzur, Denge ve Uyum Eğitimi,
  • Özgüven Geliştirme ve Değer Yaratma Eğitimi
  • Pozitif Bakış açısı Kazanma ve Hayata Coşkuyla Katılma Eğitimi
  • Bilinçdışı İletişim Eğitimi (Kendi kendine telkin/Otohipnoz eğitimi)
  • Sigarayı Bırakma; madde bağımlılığından kurtulma destek eğitimi
  • Beslenme Alışkanlıklarını Değiştirme Eğitimi(Zayıflama/kilo alma)
  • Sahne Korkusunu Yenme ve Topluluk Önünde Konuşabilme Eğitimi,
  • Her Ortamda Rahat Davranma ve Özgür İfade Eğitimi
  • Kişisel Ataleti Yenme ve Engelleri Aşma Eğitimi
  • Sporcu Motivasyonu: Hedefe odaklanma, trans halinde en yüksek performansta mücadele etme eğitimi
  • Kekemeliği Yenme: Akıcı Konuşma Eğitimi
  • Korkuları yenme ve Özgüven Eğitimi
  • Öfkeyi Kontrol Etme Eğitimi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM