Arama

Evlilik ve Aile Hayatı - Sayfa 2

Güncelleme: 2 Temmuz 2016 Gösterim: 50.869 Cevap: 22
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
27 Eylül 2007       Mesaj #11
nünü - avatarı
Ziyaretçi

Evlilikte mutluluğun '9' sırrı


1) Mutluluk ötelerde değil: Mutlu olanlar bunun için olması imkansız büyük şeyler beklemeyenlerdir. Bir demet çiçek alan eşine, tebessümle bakan kadın, eşinin şefkat ve sevgisiyle pişirdiği bir çorbaya teşekkür edebilen erkek mutlu olur.
Sponsorlu Bağlantılar
2) "Adalet"i unutmayın: Yaşanan olaylar karşısında her şeyi iyi tahlil edin. Kendinize haksızlık ediliyormuş gibi bir pozisyona girmeyin. Kendinizi mazlum, eşinizi zalim sandalyesine oturtup "Ben bu evde neyim ki?" diye eşinizi itham etmeyin.
3) Alıngan olmayın: Sürekli "Niye öyle konuştun? Sen böyle demekle beni kast ediyorsun..." vb sözlerle hesap sormayın. Hiçbir eş, "Acaba bu sözümden ve davranışımdan yanlış bir mana çıkarır mı?" diye düşünen bir eşin yanında rahat olmaz.
4) Aranıza duvarlar örmeyin: Duvarlar örüp onu o duvarların arkasında yalnızlığa terk etmeyin. Ya da siz kendinizi öyle bir duvarın içine hapsedip yalnız başınıza yaşamayın. "Beni anlamayan bir eşim var, ne yapabilirim?" diye diyalog kapılarını kapamayın.
5) Eşinize kambur olmayın: Kendinize düşen sorumlulukları mutlaka yerine getirin. "Ben yapmasam nasıl olsa eşim yapar" düşüncesiyle onun fedakarlığını istismar edip eşinize yük ve kambur olmayın. Nihayetinde o da bir insan, gün gelip o kamburdan kurtulmak isteyebilir.
6) Kendinizi peri, eşinizi cadı ilan etmeyin: Her şeyden bir haklılık payı çıkarıp, kendinizi tek akıllı olarak göstermeye çalışmayın. Kendinizi iyilik perisi eşinizi cadı ilan etmeyin. Unutmayın ki, eşler birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısıdır.
7) Eşinize akıl hocalığı yapmayın: Sürekli eşinize 'şunu şöyle yap, bunu böyle yap' diyerek akıl hocalığı yapmayın. Sanki onun aklı yokmuş da siz veriyormuşsunuz gibi davranmayın. Başaramadığı işler karşısında fırsatçılık yapmayın.
8) Tartışmak için bahane aramayın: Tartışmak için fırsat kollamayın. En küçük bir şey için sayıp dökmeyin. Mutlu olmak dururken ufak tefek şeylerle hayatı zindana çevirmeyin... Her tartışma mutluluk sarayından bir tuğla koparır.
9) Kameralarınızı güzelliklere çevirin: Aile hayatı içinde her şey olabilir. Bunlar kaderin cilvesidir. Bu sebeple alıcılarınızı eşinizin kötülüklerine değil iyiliklerine çevirin. Bahar günlerinde bile sağanakların
olduğunu unutmayın.

Son düzenleyen Safi; 2 Temmuz 2016 03:46
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
30 Aralık 2007       Mesaj #12
nünü - avatarı
Ziyaretçi

30 Çeşit Evlilik


Türkiye genelinde yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde 'görücü usulü'nden oldu bittiye kadar birbirinden ilginç 30 çeşit evlilik var. Kültürler arasında değişen evlilik biçimlerinin çoğu da kadına söz hakkı tanımıyor.
Sponsorlu Bağlantılar

İki yetişkinin birlikte yaşamaları için evlilik kararı vermeleri hiç de zor değil. Bunun için de bir nikah dairesine başvurmak gerekiyor. Fakat ülkemizde bu sanıldığı kadar kolay gelişmiyor. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türkçe Bölümü öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Lütfi Sezen, ülkemizde birbirinden ilginç 30 çeşit evlenme türü olduğunu ortaya çıkardı. Türkiye genelinde araştırma yapan Yar. Doç. Dr. Sezen, evlenme türlerini sıraladığı "Türkiye'de Evlenme Biçimi" konulu çalışmasında, Türkiye'deki evlilik biçimlerinin çoğunun kadına söz hakkı tanımayan evlilikler olduğunu ve geleneklerin devam ettiği yörelerde yaygın olduğunu açıklıyor. Birbirinden ilginç evlenme yöntemleri şöyle sıralanıyor:

1 . Görücü usulüyle evlenme: Gelenekselliğin ağır bastığı yörelerde görülen evlenme biçimidir. Bunda kız seçme girişimi, doğrudan doğruya evlenecek gencin annesi, babası veya yakınları tarafından başlatılır. Gencin kızı beğenmesi yeterli değildir.
2 . Kız kaçırma (Düğünsüz evlenme): Ailelerin evliliğe kesin karşı çıkması durumunda kız kaçırma olayı gündeme gelir. Bu durum, sosyo-ekonomik ve diğer sebeplerle en çok kız tarafının engellemesiyle ortaya çıkar. Bu engeller arasında kız tarafının başlık parası istemesi önemli bir yer tutuyor.
3 . Başlık parasıyla evlenme: Başlık, evlenecek gencin kız tarafına ödediği paraya denir. Bu nakit para yanında; altın, ev, bahçe, tarla veya hayvan olarak da gerçekleşebilir. Doğu ve Güneydoğu kırsalında yaygın olan başlık parası üzerinde yapılan pazarlığın sonuçlanmasına "başlık kesme" denir. Başlık, kadını bir mal olarak gören anlayışın ürünü olması yönüyle ilkel bir zihniyetin devamıdır.
4 . Oturak alma evlilik : Erkeğin kızı zorla kaçırması yanında, kızın bohçasını alarak oğlan evine gidip oturması durumu vardır ki buna bazı yörelerde, 'oturak alma' denilir. Bir kızın bazen gözünü tuttuğu herhangi bir erkeğe kaçtığı görülür.
5 . Baş örtüsü kaçırma yoluyla evlilik: Hakkâri, Van, Ağrı ve Erzurum'un ilçelerinde rastlanılan bu evliliğin gerçekleştirilmesinde; kıza ait bir eşyanın kaçırılması, kızı kaçırmakla eş tutulmaktadır. Oğlanın ailesi, kız tarafıyla anlaşmak zorundadır.
6 . Beşik kertme evliliği: Birbirini çok seven eş-dost, komşu veya yakınlar, çocukları beşikteyken, beşiklerine birer kertme vurarak nişanı gerçekleştirilir.
7 . Tay geldi evlilik: Dul bir kadının, eski kocasından olan çocuklarını da alarak dul bir erkekle ya da dul bir erkeğin eski karısından olan çocuklarını alarak dul bir kadınla yaşamasından doğan evliliğe denir. Kadın veya kocanın yanında getirdikleri çocuklar, 'tay geldi' olarak adlandırılırlar."
8 . Kuma getirme evliliği: Cumhuriyetten önce, karısı kısır olan veya erkek çocuk doğuramayan erkek, yeniden evlenirdi. Günümüzde Doğu ve Güneydoğu'nun kırsal kesimlerinde hâlâ devam etmektedir. Bu gibi evlenmelerde ilk kadın, sonradan gelenin yanında ikinci plana düşer.
9 . Berdel (bedel) evliliği: Doğu v e Güneydoğu Anadolu'da uygulanır. Başlık sorununu ortadan kaldıran bu tür evlilik; hem kızı hem de oğlu bulunan iki ailenin, karşılıklı olarak hem kızlarını hem de oğullarını evlendirmeleriyle gerçekleştirilir.
10 . Kepir (yaban değişimi) evliliği: Zor kullanılarak gerçekleştirilen evlilik biçimidir. Evlenmek isteyen fakat başlık ve düğün masraflarını karşılayacak kadar paraları olmayan ya da ailelerin çıkardıkları zorluklardan çekinen bekâr iki arkadaş, kız kardeşlerini kendi aralarında değiştirirler.
11 . Ölen kardeşin karısıyla evlenme (Levirat evlenme): Doğu ve Güneydoğu'da rastlanılan ve törelerden kaynaklanan bu evlilik biçimi, "namusu başkalarına kaptırmamak" anlayışıyla gerçekleştirilir. Ölen kardeşin karısı, bekâr olan erkek kardeşle evlendirilir veya evli olan erkek kardeşin ikinci eşi olması yoluna gidilir.
12 . Baldızla evlilik (Sorarat evlilik): Özel kültürel bir âdettir. Dul kalan kocanın, eşinin ölümünden sonra baldızıyla evlenmesidir. Öksüz kalan çocuklara "üvey anne" olarak seçilen teyzenin daha hoşgörülü davranabileceği düşüncesi bu evlenme biçiminin tercih edilmesinde etkili olmaktadır.
13 . İçgüveyi evliliği: Erkek çocuğu olmayan, ekonomik durumu iyi bazı aileler, kızı dışarı verme yerine, damadı "içgüveyi" olarak eve almaktadırlar. Özellikle tek kız çocuğu olan bazı aileler bu yola başvurmaktadır.
14 . Yetim evliliği: Anne ve babası ölmüş, kardeşleri olmayan bir delikanlı veya kızın, ileride kimsesiz kalmaması için yakın akrabalarından biriyle evlendirilmesidir. Bu evliliğin temelinde yardımseverlik ve sosyal dayanışma arzusu yatmaktadır.
15 . Yakın akraba evliliği: Türkiye'de evli çiftlerin yaklaşık dörtte birinin akraba ve eşlerin yüzde 80'inin kardeş çocukları oldukları belirtilmektedir.
16 . Oldu bitti evlilik: Bir oldu bitti sonucu, bir kişinin diğerini evliliğe zorladığı evliliktir. Kızın erkeğin zayıf tarafını yakalayıp onunla ilişkiye girmesi veya erkeğin kızın zayıf tarafını yakalayıp iğfal etmesi sonucunda bu yola başvurulmaktadır.
17 . Para karşılığı evlenme: Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun kırsalındaki yoksul ve eğitimsiz çevrelerde gerçekleşir. İlköğretim çağındaki çocukların okula gönderilmeyerek veya okuldan alınarak para karşılığında evlendirilmesidir.
18 . Kan parası karşılığı evlenme: Doğu ve Güneydoğunun kırsalında, öldürülen kişinin kan bedeli olarak para, altın, ev ve tarla yanında kız verildiği de görülmektedir. Temelinde eğitimsizlik olan ilkel bir evlenme biçimidir.
19 . Tanışıp anlaşarak evlenme: Büyük kentlerde ve eğitim düzeyinin yükseldiği çevrelerde en yaygın olan evlenme biçimidir. Kız ve erkek belli bir süre arkadaşlık yaparak birbirlerini iyice tanıdıktan sonra gerçekleştirdikleri evlenme biçimidir. Kişiliğini bulmuş, ekonomik özgürlüğü olan eğitim düzeyi yüksek gençler, bu yolla evliliği tercih etmektedirler.
20 . Çok eşli evlilik: Cumhuriyetten sonra yasaklanmış ama eğitim düzeyi düşük kırsal kesimlerde devam etmektedir. Daha çok erkek çocuk sahibi olup bulunduğu çevreye hükmetmek amacı ön planda gelmektedir.
21 . Anlaşmalı evlilik: Dul kalan kadın veya erkeklerin yaşlılık döneminde gerçekleştirdikleri evlenme biçimidir. Yaşlı erkeğin bakımı için muhtaç dul veya evlenmemiş bir kadınla anlaşılarak dini nikah yapılır. Nikâhlanan kadına para ve altın gibi ekonomik destek sağlanılır. Yaşlı erkek ölünce, evlendiği kadın resmi nikahlı olmadığı için kendisine verilenlerle yetinir. Kalan miras, erkeğin varisleri tarafından paylaşılır
22 . Rastlantı evliliği: Rastlantı sonucu, sonu düşünülmeden gerçekleştirilen evliliktir. Bir yolculuk sırasında veya arkadaş, eş dost, akraba evinde karşılaşma, telefon konuşması sırasında sesten etkilenme, gözden, bacaktan göğüsten etkilenme gibi nedenlerle bu evliliğe kısa bir sürede karar vermektedir.
23 . Tercihli evlilik: Bu tür evlilik, genellikle ana baba, büyükanne, büyükbaba gibi aile büyüklerinin onayı ile gerçekleştirilmektedir. Genellikle komşu ve yakın akraba grupları arasında gerçekleşir. Topluluk içinde ekonomik güçleri aynı olan aileler arasında bu evlenme biçimi yaygındır.
24 . Yabancıyla evlilik: Yurtdışında çalışanların gerçekleştirdikleri evlenme biçimidir. Bu evlilik, yabancıdan kız alma veya yabancıya kız verme şeklinde görülmektedir. Birtakım hoşlukları, boşlukları ve problemleri olan evliliklerdendir.
25 . Farklı mezhep evliliği: Evliliklerin gerçekleştirilmesi sırasında karşılaşılan engellerin başında din ve mezhep farklılıkları gelmektedir.
26 . Metres edinme evliliği: Büyük kentlerde yaşayan eğitimsiz zenginler arasında; refah ve zenginlik göstergesi olarak "metres edinme" modası görülmektedir. Her türlü bakım ve masrafı üstlenilen başka bir evde ikame ettirilen ikinci bir kadınla sürdürülen gayr-i meşru ilişkidir.
27 . Muta evliliği: Geçici bir süre için yapılan evliliktir. Daha çok İran'da uygulanan bu evlenme biçiminin, Türkiye'de de bazı çevrelerde gerçekleştirildiği görülmektedir.
28 . Öç alma karşılığı evlenme: Aralarında kan davası bulunan feodal dönem kalıntısı kimi aileler, karşı tarafın onurunu incitip saygınlığını zedelemek amacı ile bu yola başvurur.
29 . Dış güveyi evliliği: Son günlerde, bir Japon televizyonunun çöpçatan aracılığı ile Türkiye'ye eş seçmeye gelen Kuni Nakazon'a gösterilen aşırı ilgi, Türk erkeklerinin "dış güveyilik" konusuna ilgi duyduğunu ortaya çıkardı.
30 . İlan yoluyla eş seçme: Son zamanlarda, gazete, dergi, televizyonların teletex sayfalarına ve internete ilan vererek eş seçme yoluna gidildiği sıkça görülmektedir.

Son düzenleyen Safi; 2 Temmuz 2016 03:47
Gabriella - avatarı
Gabriella
Ziyaretçi
17 Mart 2008       Mesaj #13
Gabriella - avatarı
Ziyaretçi

Karı-Koca Hayatını Saadete Dönüştüren İp Uçları


1. İnsan ekmekle doyar, emekle büyür, sevgiyle yaşar.
2. Erkek, hanımı ile istişareye önem vermelidir. (Talak:6)
3. Sevmeden evlenmek, inanmadan ibadet etmek gibi çirkin bir iştir.
4. Bir kadın ya sever, ya da nefret eder. Ortası yoktur.
5. Kadınlar, sevmedikleri adama hiç acımazlar.
6. Bir hanım, kocasına müsbet tavrı, güzel sözleriyle gıda olabilir. Mideye giren gıda maddesinden tüm vücut uzuvlan istifade ettiği gibi, kalbe giren zevcesinin sevgisi de, kocasının rahatını, sempati olmasını, neşeli, çalışkan, fedakar ve vefa hasletlerini besler.
7. Kadın ile erkek bir makasın iki parçası gibidir. Birbirleriyle birleşerek iş görürler.
8. Çiçek koku vermek, ateş ısıtmak, kadın da mes'ud etmek için yaratılmıştır.
9. Kadın, ev merkezli hayatı ile evine huzur verir. Çünkü kadın, hanesinin yani evinin kanııdır. kanı damarda kaldıkça temizdir. Harice çıkınca kirlenir, kirletir.
10. "Kişi, hanımının yüzüne baktığı vakit, hanım da efendisinin yüzüne bakarsa, Allah da her ikisine rahmet nazarı ile bakar. Erkek, hanımın ellerini avucuna alınca, o da erkeğinin ellerini tutarsa, parmaklarının arasından günahları dökülür."
11. Evlilikte, huzur operasyonunun cerrahları kadınlardır.
12. Müslüman ailenin evi;
  • Temiz olmalıdır,
  • Düzenli, intizamlı olmalıdır,
  • Temiz havalı olmalıdır,
  • Kütüphanesi olmalıdır,
  • Eğitim araç ve gereçleri bulunmalıdır,
  • Oyuncak seti olmalıdır,
  • Görsel ve işitsel yayınlardan haberdar olmalıdır.
13. Evlilik, iki ayrı hayatın iki ayrı hayat kalarak tek bir hayat oluşudur,
14. Eşiniz kızgın iken, siz sakin olun. Biriniz ateş iken, diğeriniz su olmalı.
15. Eşinizi, başkalarının eşiyle asla kıyaslamayın.
16. Kırcı sözler ve davranışlar, kaba izler bırakır.
17.Kocalar ateş gibidir, ilgilenmediğinizde sönerler. Kadın da böyledir.
18. İşiniz için çalıştığınız gibi, evliliğiniz için de çalışın.
19. Kaçmak ve vazgeçmek, tehlike işaretidir.
20. Herkesin içinde birbirinizi eleştirip, tartışmayınız.
21. Daima evlilik yemininizi hatırlayın: Sev-Say ve Bağrına bas.
22. Evlilikler bahçeye benzer, ilgilenirseniz serpilir, yoksa solar ve ölür.
23. Eşinizi sinirlendiren şeyleri anlamaya çalışınız.
24. Başarılı bir evlilik, aynı kişiye birkaç kez aşık olmayı gerektirir.
25. Suçlamalar, genellikle geri teper.
26. Açıklamalar, mazeretlerden daha iyi sonuç verir.
27. Birbirinizin huylarına saygı gösteriniz.
28. Eşinize, sizin değil onun beğeneceği hediyeler alınız.
29. Yalan, iyi bir evliliğin en kötü düşmanıdır.
30. Hatanızı, suçunuzu kabul edin, savunmaya geçmeyin.
31. Eşiniz temizlikçi değil, hayat arkadaşınızdır.
32. Eşinizin geçmişi geçmiştir. Geleceğiniz ise sizin geleceğinizdir.
33. Evlilikler değil, insanlar başarısızdır.
34. Karı-koca hayatının düzene girmesinin, ahiret inancıyla ilişkisi vardır.
35. Kadının kıskanılması; erkeğin hanımını kıskanması demek, onu kıymetli bir eşyayı saklar gibi, ellerin yetişemeyeceği, gözlerin göremeyeceği uzak bir yere hapsetmek değil, kadını, namusunu, adını korumak ve yüceltmek, fitnelere karşı maruz kalmasını önlemek, zelil olmasını istememektir.
36. Kadına günah işlemeyi, ona kötülük yapmayı engelleyen bir araca tesettür denir. Veya, kadını cennete götürecek bir ortamda tutmak, onu kapatmaktır. Kadının sadece bedenini değil, onun, siyasi, hukuki, sosyal ve eğitim hayatını fıtratına, yaratılış gayesine göre hazırlamak, ona tesettürü kazandırmak demektir.
37. Kadının sömürülmemesi için, onun anne olması kafidir. Anne olan kadın sömürülemez.
38. En iyi aile, erkeğin erkekliğini, kadının kadınlığını oynadığı ailedir. Bir aile Allah'ın rızası için gayret ederse, Allah da onlara huzur verir. Allah ne kadar memnun edilirse, üzerimize o nisbet-te huzur yağar.
39. Ailenin kaldığı ev ne lokanta ve ne de oteldir. O yer bir kaledir, huzur yuvasıdır ve lâboratuardır.
40. Evliliklerde, "Sen-Ben" değil, "Biz" yaşantısı saadet vermektedir.
41. Ruhlar aleminde tanışanlar kaynaşabildikleri halde, tanışmayanlar bir araya gelemiyorlar. Her ruh, kendisine uygun olan bir diğer ruhu bulunca imtizac eder (uyum sağlar).
Bir miktar suyu, diğer bir miktar su ile karıştırınca, onları ayırmak nasıl mümkün olmuyorsa, ruhları birbirine uymuş olan eşleri birbirinden ayırmak o kadar zordur. Hatta, birbirini seven çiftlerden birisinin hastalanması halinde, diğerinde de aynı hastalığın vücud bulduğu bir gerçektir.
42. İslamiyet kadına, evinin işlerini idare etmek, kocasına ve çocuğuna huzurlu bir aile ortamı hazırlamak ve çocuklarını terbiye etmekle mükellef bir varlık nazarı ile bakar.
43. "Şüphesiz, sevgi temelleri üzerine kurulan çok az aile vardır. Ancak insanlar, mevcud evliliklerini, İslami kaygılarla ve çeşitli hesaplardan dolayı, beraberliklerini sürdürüyorlar." (Hz.Ömer r.a.)

Sevgi bağını koparan etkenler


Saygısızlık
Kimi eşler, evlenir evlenmez "Karı-koca arasında resmiyet mi olur?" düşüncesiyle saygıyı rafa kaldırıyorlar. Halbuki saygı sevgiyi besler. Her kaba söz ve davranış, sevgi duvarından koparılan tuğladır.

Sevgisizlik

Kimileriyse evlendikten sonra "seni seviyorum" demeyi angarya görerek, "Ona devamlı sevdiğimi hatırlatmama ne gerek var?" diyorlar. Sevgiyi açığa vurmamak odun atılmayan ateş gibi, sevgi ateşini söndürmektir.

İlgisizlik

Saksıdaki menekşenizin gelişip çiçek açması için su neyse, sevgi çiçeğinizin büyüyüp gelişmesi için ilgi de odur. İlgi sevgi çeşmesinin musluğu, ilgisizlik kör tapasıdır.

İletişimsizlik

"İnsanın ihtiyacını en fazla tatmin eden kalbine karşı bir kalbin bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini karşılıklı değiştirsinler. Lezzetlerde ortak, kederli şeylerde birbirine yardımcı olsunlar. Evet bir işte hayrette kalan bir adam, birinin gelip kendisiyle o hayreti paylaşmasını ister." Bu paylaşım olmadığı zaman eşler, kendilerini yalnız hisseder. Çünkü iletişim, sevginin dilidir. İletişimsizlik sevgi dilinin katilidir.

Bencillik
Şefkat, merhamet ve fedakârlık duygusundan yoksun olarak erkeğin "yuvayı dişi kuş yapar" mantığıyla her şeyi kadından beklemesi; kadının da aşırı beklenti içinde olması sevginin ölümüdür. Çünkü, bencillik sevgiyi öğüten değirmendir.

Negatif düşünce
Bazı eşler, sürekli "Neden bana öyle söyledin?" diye her şeyi yanlış değerlendirerek eşinin kendisini sevmediğini düşünür. Sürekli yanlış anlaşılan eş, kendisini savcı karşısında yargılanan suçlu gibi hissetmeye başlar. Negatif düşünce, sevginin ölüm fermanına atılan imzadır.

Alkol, kumar gibi alışkanlıklar

Alkol, sevgi çeşmesine atılan zehir, kumar sevgi yumağını mahveden bomba, kötü alışkanlıklar sevgiyi yutan canavardır.

Kin, nefret, öfke...
Kin sevginin buzdolabı, öfke sevginin barut fıçısı, nefret sevginin celladıdır.

Kültür boşluğu
Kitap okuma hastası olan birisiyle kitaptan nefret eden birisinin arasında uçurumdan başka ne olur?

Huy ve mizaç uyumsuzluğu
Birbirlerini sevseler de farklı huy ve mizaçta olan zıtlaşmalar, pişmiş sevgi aşına katılan soğuk sudur.

Aile yakınlarının araya girmesi
Kayınvalide, görümce, hala, teyze vb. yakınların eşlerin arasına girmesi, eşler arası sevginin idam kararını veren aile mahkemesidir.

Eşini değiştirmeye çalışmak
Sürekli "şöyle hareket et, şöyle davran, şöyle konuş" diyerek eşi çocuk eğitir gibi eğitmeye kalkışmak, sevginin ölüm tuzağıdır.

Şiddet

Eşe atılan her tokat, sevgi bağını kesen bir makastır.
Son düzenleyen Safi; 2 Temmuz 2016 03:50 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
expansif - avatarı
expansif
Ziyaretçi
8 Haziran 2009       Mesaj #14
expansif - avatarı
Ziyaretçi
Evlenmek tabiiki doğal bir şeydir.Yer yüzünde canlı varlıkların hepsi bir yuva kurmak ve eşleşmek isterler. İşte bu yüzden Allah insanlara temiz bir kurum olan Evlilik müessesesini bahşetti.Evet evliliği düşündüğünüz tabiki tanıdığınız bir kadın size bir takım sorular sorarak siziden bir şeyler öğrenmek isterler.Mesela ne iş yapıyorsun? yada kıskançmısın? ilerde evleneceğin kadının çalışmasına karşımısın gibi sorular sorar. Kadın başında emirvaki bir erkeğin olmasını istemez ama onlara iş hayatlarında tamamen serbest olduklarını ve kıskanç bir erkek olduğunuzu hemen belirleyin. Kadınlar tamamen rahat kalmayı ve rahat hareket edebilecek ve sıkıcı olmayan ve her zaman ikisi arasında fikir birliğine sahip olmak isteyen erkek ararlar bunu onlara verin.Tabiki güveninde sakın ilgisiz ve boş bırakmayın tabii eğer aldatılmak istemiyorsanız.Her kadın evlilik yıl dönümünün romantik bir ortamda erkeğiyle beraber baş başa kalmayı isterler bunu onlara verin.Onlara her zaman bir parça zaman ayırın.unutmayalımki evlilik en iyi şartlar altında bile ağır bir sorumluluktur.

HER ŞEYİN BAŞI İLGİ ,SEVGİ,SAMİMİYET,VE SAYGIDIR..............
Son düzenleyen Safi; 2 Temmuz 2016 03:50
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
5 Temmuz 2009       Mesaj #15
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi

Eşinizle arkadaş mısınız?


Bir kadın eşiyle arkadaş olabilir mi, bunu hiç düşündünüz mü?
Yapılan bir araştırmaya göre Amerikalı erkekler en yakın arkadaşlarının eşleri olduğunu söylüyor. Onlar, en gizli duygu ve düşüncelerini eşleriyle paylaşıyor, başları sıkıştığında yine onlara koşuyor. Peki ya kadınlar bu konuda aynı fikirde mi?
Elbette kadınlar bu konuda erkeklerle aynı fikirde değil. Siz en yakın kız arkadaşınızla yaptığınız uzun telefon konuşmalarını, yeni açılan alışveriş merkezindeki mağazaları konu alan sohbetleri eşinizle de yapabilir misiniz? Tabii ki hayır! Çünkü bu onunla asla aynı olmayacaktır. İkili ilişkilerde sınırlar en baştan çizilmiştir ve onları korumak gerekir.

Zaten arkadaşlık aşkla uyuşamaz. Çoğu zaman çift, arkadaşlığı ayrılık merasimine saklar ve iki taraf da birbirine arkadaş kalma sözü vererek ayrılır. Tabii ki bu söz karşılıklı olarak en baştan unutulacağı bilinerek verilmiş bir sözdür. Özellikle kadınlar 'Biz gerçekten arkadaşız, o benim en iyi arkadaşım' dediklerinde aslında tutku ve erotizmi bitmiş ilişkilerinden kaçmakta olduklarının farkına bile varmazlar. Artık baştan çıkarma, tartışma, barışma, bakışma ve sessizlikte tansiyon ve şefkat bitmiştir. Duygusal gel-gitler yerini bir göl kadar durgun olan arkadaşlığa bırakmıştır. Peki gerçekten bir kadın eşiyle arkadaş olamaz mı?
Uzmanlar "hayır" diyor.

Evlilik danışmanları bunun pek mümkün olmadığını savunuyorlar. Çünkü aşkı paylaşan insanlar birbirlerine daha yakındırlar. Ve dostluk bu yakınlığı kaldırmayabilir. Aynı zamanda arkadaşlık, erotizmi sulandıran bir unsurdur. Demokratik ve yatay eksenli dinamiklere sahiptir; karşılıklı saygıya ve güvene dayanır. Yani erotizmin tam tersidir. O ise dikey dinamiklere, efendi-köle ilişkisine, dengesi sürekli değişen güç savaşlarına dayanır.
Erotizm, sürekli baştan çıkarmadır. Karşınızda sizin için hep hazır olan biri varsa onunla oyun oynamaya devam etmek istemezsiniz öyle değil mi? Arkadaşlık ise onun orada olduğunu bilmek ve kendini güvende hissetmektir. İşte bu iki boyut birbiriyle asla uyuşmaz.

Samimi iletişim!


Erkeklerin sözünü ettiği arkadaşlık kavramı ise bundan farklıdır, bu 'hayat arkadaşı' olmakla ilgilidir; iyi temellendirilmiş evliliklerde kadınların spontan olarak erkeklere sunduğu ve onların da içgüdüsel olarak kabul ettiği 'samimiyet'tir. Bu içtenlik dış dünyaya kapalı olmalıdır. Bu nedenle bir çift arasındaki samimiyet ortamına giren bir üçüncü, onları asla anlayamaz, bu ona son derece tuhaf ve mantıksız gelir. Bu içtenlik bedensel ve sözel mesajlardan oluşur. Öpücükler, sarılmalar ve bakışlar göze görünür ya da şifreli olabilir ve sadece partner için anlamlıdır.
Bunlar, tarafların birbirine arzu dolu ve güven verici mesajlar yollamasını sağlar. Sözcükler de bu özel iletişim dilinin bir parçasıdır. O banal ve komik cümleler çiftin kendi arasında dış dünyaya karşı sağlam ve sevgi dolu bir bağ oluşturmasını sağlar.
İletişim, çift arasındaki birlik ve bütünlüğün güçlenmesini sağlayan en önemli etmendir.

Bir çifti iyi yapan şey: Mizah


Sanıldığının aksine, iyi iletişim, gündelik hayattaki konuşma diliyle sağlanır. Aile hakkında tartışmak, ilginç bir film üstüne yorum yapmak ya da ortak bir arkadaşı çekiştirmek çifti yakınlaştırır. Bir çifti samimi kılan bir diğer unsur da mizahtır. Birlikte çocuklar gibi gülebilmek, her şeyi fazla ciddiye almayı bırakarak hayatla dalga geçmeyi bilmek, ilişkinin iyi yürümesi için önemlidir. Sonuç olarak partnerinizi yalnızca arkadaşınız gibi görerek onu küçümsemeyin çünkü o bundan çok daha fazlasını hak ediyor.
Son düzenleyen Safi; 2 Temmuz 2016 03:51
kosovalı hulya - avatarı
kosovalı hulya
VIP VIP Üye
29 Eylül 2011       Mesaj #16
kosovalı hulya - avatarı
VIP VIP Üye

Evlilik sorunları:


Özellikle ülkemiz gibi ailesel bağların ve toplumsal yaşantının kişilerin davranışlarında etkili olduğu toplumlarda erişkin yaşlara gelen kişiler evlenerek hayatlarını sürdürmektedirler. Her ne kadar “dışı sizi, içi beni yakar” deseniz de yurt dışında yapılan çalışmalara göre 45-65 yaş grubunda evli erkeklerde, aynı yaş grubundaki bekar ve birlikte yaşayan erkeklere göre , 10 yıl içinde ölüm oranları iki kat daha az bulunmuştur. Evli erkekler daha uzun yaşama şansına sahip bulunmaktadırlar.
Evlilikte en önemli sorunlar arasında eşler arası iletişim süresi ve kalitesinin eksikliği, kendi aileleri ve eşlerinin aileleri ile olan ilişkileri, toplumsal hayata yönelik davranış ve hissedişleri, ekonomik sorunlarla başa çıkabilmeleri, mesleki durumları sorunlarını çözmede kullandıkları yollar, eğer çocukları varsa onların bakımı ve yetiştirilmesindeki farklı bakış açıları, ve cinsel hayatlarındaki yetersizlikler ve uygunsuzluklar sayılabilir.

Evliliklerdeki sorunlar hamilelik, düşük ya da kürtajlar, çocuk sahibi olma, ağır hastalıklar, hastanede yatırılma, yoğun ekonomik sıkıntı dönemleri, mesleki konumdaki değişimler, yeni bir yerleşim yerine taşınma (özellikle bizim toplumumuzdaki ataerkil yaşam düzeni, ekonomik sorunlar , evlenen gençler ve ebeveynleri arasındaki sınır sorunları nedeniyle evlendikten sonra gençlerin erkek tarafıyla ya da onlara çok yakın bir yerde yaşamaları şeklinde), emeklilik gibi kişilerin hayatını etkileyebilecek pek çok değişim sonrasında başlayabilmektedir.
Kişilerin çocuklarının hastalanmaları ya da daha ağırı çocukların kaza ya da hastalık sonucu ölümü sonrasında da boşanmalar artmaktadır.

Evlilikte sorunlara yol açan cinsel sorunlar:
  • Farklı sosyokültürel düzeyler:
  • İletişim düzeyleri:
(birbirleriyle az konuşmaları, dertlerini paylaşamamaları gibi) yetersiz ve kalitesizse gene evlilik sorunları erken dönemlerde başlayabilmektedir. Eşler birbileri yanında ağlayabilmeli, sevgilerini her şekilde dile getirmelidirler. “Seni seviyorum” demenin sözel olmayan binbir çeşit yolu vardır ( ufak bir hediye, değişik bir yemek, ona yollayacağınız güzel bir yazı ya da resim, eşinizin sevdiği bir demet çiçek, hafta içi ya da sonu birlikte yapacağınız ufak bir gezi vb.) Sabah ayrılırken birbirinizi öperek, başarılar dilemek, eşiniz eve geldiğinde kapıda sevimli bir yüz ifadesi ile , güzel giysiler içinde karşılamak, bunlar arasında sayılabilir. Ayrıca eşler birbirlerine sadece kendilerine ait, birbirlerinin hoşuna giden bir takım güzel hitaplarla seslenmeyi alışkanlık haline getirmelidir ( bir tanem, bebeğim, aşkım vb). Eşler beyinlerini ayakları altına almadıkları sürece bunları bulabilirler. Ancak beyinlerimizi çöpe atmamız,ne yazık ki televizyonla aşırı derecede haşır neşir olmak, anlamsız gururlar şeklinde bunun en çok görülen sebeplerden biri olmaktadır. Her evlilik aslında bir konfederasyon modelinde olmalıdır. Eğer çiftleri oluşturan bireylerden biri diğerinin haklarını çiğniyorsa, onun özgürlük alanına müdahale ediyorsa, kararlar sürekli tek tarafın isteği doğrultusunda alınıyorsa, evlilikler çıkmaza girmektedir. Her kurum gibi evlilik de demokratik bir şekilde yürütülmelidir.

  • Zamanın paylaşımı :
  • İş ve çevrenin aile hayatınıza olumsuz yönde etkilerinin engellenmesi:
  • Eski konumdan (çocukluk) yeni konuma (erişkinlik) geçişin idraki:
  • Birbirini tanıyabilmek ve maske takmamak:
  • Sınırlarınızı belirlemek ve korumak:
  • Evlilik dışı cinsel ilişki:
  • Uygunsuz beklenti düzeyleri:
  • Otorite mücadeleleri:
Evlilik bir güç mücadelesi, meydan savaşı değildir. Herkes kendi alanını korumalı ve birbirine yaptırımlarda bulunmamalıdır. Tabii ki, bunun olabilmesi için fertlerin kişilik sorunlarının olmaması gerekir. “Hep ben haklıyım, o haksız, en doğruyu ben bilirim, benim sözüm kanun” şeklindeki yaklaşımların olabildiği narsisistik ve aşırı düzen ve katı prensiplerle donatılmış olan obsesif kişilikler bir diğerinin üzerinde otorite kurmaya çalışabilir. Bu da sürekli olarak sürtüşmelere yol açar. Evlilik bir meydan savaşı değildir. Bu şekilde elde edilebilecek bir zafer de ancak Pirus savaşı zaferi gibidir. İki tarafta mücadeleden kırılır. Kazanan olsa bile sağ kalan çok az olduğundan zaferin anlamı kalmamıştır.

Kadınların biyolojik ve ruhsal olarak zayıfladığı dönemlerin anlayışla karşılanması:
Hamilelik ve emzirme dönemi kadınların en fazla zorlandıkları dönemler arasındadır. Ayrıca kadınların ayda bir yaşadıkları mensturasyon (adet) dönemleri kendileri için hem kan kaybının getirdiği halsizlik. Hem de o dönemde yaşadıkları hormonel fırtına da demeyelim,kasırgalar onları strese karşı çok zayıf hale getirir.Bu zamanlarda erkeğin eşini daha anlayışla karşılaması, evle ilişkisini daha da çok arttırması, yükleri omuzlaması gerekir. Eğer babalık ya da anneliği kaldıramayacak olgunlukta hissediyorsanız, çocuk sahibi olmamanız gerekir. Gene zor ekonomik dönemler yaşanıyorken birbirinizi mutsuz edecekseniz, evlenmemeniz gerekir. Sinirlenince öfkenize hakim olamıyorsanız ( ki ileri dönemde kalp-damar sorunlarınız olacak demektir), eşinize ya da çocuklarınıza şiddet uyguluyorsanız, sıkıntılar sonrası içki ya da bağımlılık oluşturan maddelere boyun eğiyorsanız gene evliliği hak etmiyorsunuz demektir. Elbette ki eşinizde görüp hoşlanmadığınız bazı özellikleri, içinizde patlama yapmasını beklemeden söylemelisiniz. Ancak bunu yaparken ifadeleriniz ve vücut dilinizi sakin tutmanız, mantığı rafa kaldırmayıp, aşırı duygusal olmadan hareket etmelisiniz. Eğer züccaciyeci dükkanına giren bir fil gibi davranırsanız, bu davranışınız amacından uzaklaşır ve haklıyken haksız duruma düşersiniz, evliliğinize zarar verirsiniz. Unutmayın ki, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır. Çocuklarınız yaptıklarınızı görüyor, bugün başkasına yaptıklarınız yarın size uygulanabilir, rüzgar eken fırtına biçer.

Kendinizi feda ederek, çocuklarınız için evliliği hasbelkader sürdürmek:
Alkol, uyuşturucu madde ve kumar gibi alışkanlıklar:
Kendi mutluluğunuzun anahtarı sizdedir:
Son söz olarak ölümden başka herşeyin çözümü vardır. Hayatta en kötü şey ileride geçmişte yaptıklarınız ya da yapmadıklarınız için “keşke” ile başlayan sözler söylemenizdir. O yüzden ne yaparsanız yapın, geleceğinizi akıllıca düşünüp, iyice emin olduğunuzda yapmanız gerekir. Herşeye uzun erimli olarak bakın, ufak şeylere odaklanmayın. Ayrılmadan önce de birbirinize değişmek için son bir şans verin, öğrenmenin yaşı ve mekanı yoktur,insan gelişen bir varlıktır, bir psikiyatr ile evlilik terapilerine başlayın.
"Aile yaşamı gibisi yoktur. Bir ülkenin yükselmesi ev ve aile sevgisine bağlıdır."
Son düzenleyen Safi; 2 Temmuz 2016 03:53
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
15 Şubat 2012       Mesaj #17
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye

Evlilikte Mutluluğu Başarabilmek


Böyle bir eş ve evlilik hayal etmemiştiniz. Ailenizin, arkadaşlarınızın etkisinde ya da bunalımlı bir zamanınızda karar verdiniz. Ama hayal kırıklığına uğradınız. “Hiç hayal etmediğim bir insanla hayal bile edemeyeceğim bir evlilik yaptım?” diye pişmanlık duyuyorsunuz. Başkaları evlilikle gül bahçesine girerken; kendinizi yıkılan hayallerinizin enkazı altında kalmış gibi hissediyorsunuz. “Keşke, keşke” deyip duruyorsunuz. Ya da severek evlendiniz; ama evlendikten sonra hiçbir şey istediğiniz gibi olmadı.

Peki ne düşünüyorsunuz? Başlamadan bitirmeyi mi? O kadar kolay mı bir insanın dünyasına girdikten sonra onu yüzüstü bırakıp kaçmak?
Evlilik evcilik değil ki, “ben bu oyunu beğenmedim” deyip çekip gidesiniz? Öyleyse ne yapmalısınız? Önce bütün gücünüzü toplayarak o enkazın altından kalkmaya çalışın. Şayet “ben bu enkazın altından kalkamam” der umudunuzu yitirirseniz, orada öylece çürür gidersiniz. Unutmayın bazen enkazlar altından defineler çıkar. Gül bahçeleri ise bir hazanda solup gider. Belki enkaz kabul ettiğiniz evliliğinizin altında büyük bir mutluluk definesi gizlidir. Beyninizi o defineyi bulmak için çalıştırın.

Eee, ne de olsa define bulmak o kadar da kolay değil. Yorulacak, acı çekecek, üzülecek ve gözyaşı dökeceksiniz. Ama defineyi bulduktan sonra da ömür boyu mutlu olacaksınız. Hiçbir şey kolay değil ki!

“Neden bunca zahmete katlanayım derseniz?” Hayatta hiçbir şey kolay elde edilmiyor. Tepesinde yakıcı yaz sıcağını hissetmeyen meyve, olgunlaşmıyor. İmtihan sıkıntısını çekmeyen öğrenci başarı belgesini eline alamıyor.

Ama ekser insanlar, “hayatta yüzüm bir kez bile gülmedi, bundan sonra da güleceğini sanmıyorum” diyerek ümidini yitiriyor. Olayları gözünde büyütüp, hayatla olan bağlarını koparıyor. Eşinin her hareketini ters görüyor. Oysa “ben bu evlilikte mutlu olacağım, kötü giden şeyleri azim ve irademle düzelteceğim” diyenler mutluluğu yakalıyor. Nitekim, tarih ümit ve azimle çalışanların başarı öyküleriyle doludur. Meselâ dünyanın en ünlü hatibi Cicero kekeme olduğu, Einstein 9 yaşına kadar konuşamadığı ve ailesinin onu özürlü sandığı, başarısız olduğu için okuldan atıldığı, Beethoven’in ise 9. Senfoni’yi sağırlık döneminde bestelediği, Edison’un iki bininci deneyinde bile vazgeçmeyip, durmadan çalışmak yüzünden gözleri yanıp dayanılmaz sancılar çekerek sonunda başardığı söylenir.

Bu arada dua etmeyi de unutmamak gerekiyor. 30 yıl boyunca duanın gücünü araştıran Harvardlı bilim adamı Dr. Herbert Benson, bütün dua etme biçimlerinin stresi yatıştırdığını, bedeni sakinleştirdiğini ve şifalı gevşeme tepkisi uyandırdığını söylüyor. “Eşinizle oturun ve ellerinizi açın, birbiriniz için sesli dua edin. Dua etmek istediğinizden emin değil misiniz? O zaman bunun yerine sahip olduğunuz nimetleri saymayı deneyin. Her gün başınıza gelen üç iyi (büyük ya da küçük) şeyi yazın ve bu iyi şey neden gerçekleşti, diye sorun. 3 ay sonra ciddi derecede daha mutlu hale geldiğinizi göreceksiniz.”

Hürriyet
Son düzenleyen Safi; 2 Temmuz 2016 03:54
Sen sadece aynasin...
byseus - avatarı
byseus
Kayıtlı Üye
30 Mart 2012       Mesaj #18
byseus - avatarı
Kayıtlı Üye

Onunla paylaşmaman gereken 5 şey


Evlilik bir paylaşım ilişkisidir, ama bazı şeyleri eşinizden bile saklamanız gerekiyor!
IMG 6464 Redigera large

Bizler düşündüğünü sakınmaya insanlarız. Ağzımıza geleni karşımızdakine sansürsüz iletebiliyoruz... Ama ne kadar doğru yapıyoruz? Bazen kendi çevrenize bir duvar örmeniz ve düşünerek konuşmamız gerekiyor. Özellikle de sonu evlilikte devam edecek bir ilişki istiyorsanız, erkek arkadaşınıza neyi söyleyip, neyi söylemeyeceğinizi bilmeniz gerekiyor.

Onun hakkında söylenenleri
Sakın ama sakın, ailenizin veya arkadaşlarınızın onun hakkında söyledikleri olumsuz eleştirileri ona anlatmayın. Çünkü bu bir dengedir. Erkek arkadaşınızın ailenizle ve arkadaşlarınızla iyi geçinmesini istersiniz. Onların eleştirilerini duyunca kendisini geri çekebilir veya çekinebilir.

Eğer her şeyin kontrol altında olmasını istiyorsanız ne erkek arkadaşınızın onlar hakkındaki eleştirilerini, ne de onların erkek arkadaşınız hakkındaki eleştirilerini birbirlerine söylemeyin.

Değiştiremediklerini
Bir ilişkide açık olmak, ilişkiyi ileriye taşır. Yani ona karşı isteklerinizi veya hoşunuza gitmeyen huylarını değiştirmesini isteyebilirsiniz. Ancak onu değiştiremeyeceği şeyler konusunda sık boğaz etmeyin. Kel olması veya boyunun uzun olması gibi... Onu bu konularda eleştirmeniz hiçte adil değil...

Onu değiştirmek istiyor olabilirsiniz. Ancak bu değişimin dış görüntüsüyle alakalı olmasını beklemeyin.

Başkalarının sırrını
Bir arkadaşınız size özel bir şey söylediyse ve bunu kimsenin bilmesini istemiyorsa, sırrına sağdık kalın. Herhangi bir sorun olduğunu düşünseniz bile, kendiniz çözme yolu arayın. Sizin için çok önemli olan bir şey, erkek arkadaşınızı rahatsız etmeyebilir. Veya bir şekilde ağzından kaçırabilir.

Ailesi hakkındaki olumsuz düşüncelerinizi
Ailesini sevmiyor olabilirsiniz, ama bu olumsuz düşüncelerinizi kendinize saklayın! Şöyle düşünün; onun için en özel ve en duyarlı olduğu kişiler ailesi; o senin onları sevmeni yürekten istiyor... Ailesinden biriyle bir problemin varsa, nasıl çözeceğin konusunda ondan tavsiye alabilirsin. Ama tabiî ki o kişiyi kötülemeden ve yorum yapmadan! Erkek arkadaşınız ailesini değiştiremeyeceği için, sizin negatif düşüncelerinizi içinizde tutmanızda fayda var!

Başka erkekler hakkındaki düşüncelerinizi
Karşıdan gelen yakışıklı ikinizin de tanıdığı bir isimse, selam verip yolunuza devam edin. Gerçekten onu çekici buluyor olabilirsiniz, bu onu aldattığınız anlamına da gelmiyor. Mesela bazı aktörleri de yakışıklı buluyoruz. Ancak bütün bu düşüncelerinizi içinizde tutun. Çünkü erkekler böyle şeyleri kıskanır, hem duygularını bulandırmaya da gerek yok!

Kaynak:Kadinvekadin
Son düzenleyen Safi; 2 Temmuz 2016 03:54
jaws - avatarı
jaws
Ziyaretçi
11 Nisan 2012       Mesaj #19
jaws - avatarı
Ziyaretçi
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ey gençler topluluğu! Gücü yeteniniz, evlensin Çünkü bu, gözü haramdan daha iyi korur, edep yerini de
Gücü yetmeyen ise, oruç tutmalıdır Çünkü orucun, şehveti kırma özelliği vardır"
hadis kaynak : Alkame radıyallahu anh Buhârî

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Dünya bir metadır Onun en iyi metaı ise, saliha bir kadındır"
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
7 Eylül 2012       Mesaj #20
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye

Bir yastıkta 40 yıl mutlu yaşamanın sırrı


Büyük hayallerle başladığınız evliliğinizin sonuna geldiğinizi mi düşünüyorsunuz? Eşinizle en az 40 yıl daha birlikte olmanız için hâlâ şansınız var... Uzun ve mutlu bir evlilik için eşinize merhamet gösterin, sevginizi hissettirin, üslubunuzu koruyun ve onu dinleyin... Bir de 'ben' değil 'biz' deyin...

Evlilikte uzun yıllar mutlu yaşamış çiftler üzerinde yapılan bir araştırmada, mutluluğun kaynağının merhamet ve karşılıklı sevgi-saygı olduğu ortaya çıktı. Araştırmaya göre çiftler arasında özellikle üslup bozukluğu evlilik ömrünü kısaltırken, eşlerin birbirine karşı merhamet ve sevgisi mutlu evliliğin temel taşları arasında yer alıyor.

Tartışmalarda ise kadınların öz konuşamaması ve eşine sık sık telefon ederek, 'Neredesin?', 'Ne yapıyorsun?', 'Yanında kim var?' gibi sorgulayıcı tavırları etkili rol alıyor. Erkeklerin eşiyle sohbet etmemesi, 'çay koy', 'çocuğu sustur' gibi emir içeren kelimeleriyle hizmet talep etmesi de kavgalara davetiye çıkarıyor. Sağlıklı ailelerin temelinde ise paylaşılmış dinî ve ahlâkî değerlerin yanında birbirini kabullenme, iletişim, dinleme ve espritüel dil yatıyor.

Araştırmasını "Bir Yastıkta En Az Kırk Yıl" adlı kitapta toplayan aile danışmanı Rıdvan Oluç, en az 40 yıl evli kalmış 16 çiftle uzun röportajlarının sonucunda eşler arası geçimsizliklerin temelinde insanî zaaflar olduğunu söylüyor. Kadın ve erkeğin psikolojisi, kişilik yapısı ve ruhî ihtiyaçları arasında belirgin farklar olduğuna dikkat çeken Oluç, "Erkekler genellikle 'rapor verme', kadınlar ise 'dostluk kurma' şeklinde bir konuşma tercih ediyor. Her iki konuşma şeklinde amaçlar farklıdır. Kadınlar ilişki kurmak ve geliştirmek istemekteyken erkekler genellikle olayları ortaya çıkarmak ve problem çözmeye odaklanmaktadır. Bu yüzden kadınların konuşması daha uzun olur, çünkü amacı dostluk kurmaktır ve dostluklar çabuk kurulmaz. Kadınlar konuşma sürecinde çözüm değil, yalnızca dinlenme ve empati bekler." diyor.

Bir erkeğin evliliğine yapacağı en iyi yatırımlardan birinin, eşini dinleme konusunda ustalaşması olduğunu vurgulayan Oluç, "Erkekler, eleştiri ya da eleştiri gibi algıladıkları sözlere aşırı hassastır. Kadın, erkek istemeden öneride bulunursa bu, güçsüzlük ve beceriksizlik duygusu uyandırır. Bir erkekte ne yapacağını bilmediği duygusunu uyandıran kadın, onu anlamıyor demektir. Bir kadın, eşine kendisini iyi ve yeterli hissettirirse, 'kontrol bende' duygusunu yaşatırsa mutlu ve huzurlu yuvalar kurmuş olmanın en önemli tuğlasını koymuş olur." ifadelerini kullanıyor. Evlilikte eşlerin isteklerini elde etmek veya haklı çıkmak için sarf edeceği enerjiyi kendini geliştirmeye harcaması gerektiğini vurgulayan Oluç, şu tavsiyelerde bulunuyor: "Enerjinizi eşinizin gelişimine destek olmak için kullanmayı seçmek, mutlu bir ilişkinin temelidir. Haklı olmak yerine mutlu olmayı tercih edin. Eşlerin karşılıklı tavırlarını onaylamaları, desteklemeleri, saygı ve güven duymaları gerekiyor."

Kadınların hataları
Eşine sık sık telefon ederek, "Neredesin?", "Ne yapıyorsun?", "Beni seviyor musun?" sorgulaması yapmak. Tartışma sonunda aile büyüklerine telefon edip ağlayarak şikâyet etmek. Yatak odasını cezalandırma aracı olarak görmek. "Şununla görüş, bununla görüşme" gibi sosyal çevreye müdahale. "Al şu çocukları, bütün gün beni yedi bitirdi." diyerek eşin kapıdan girer girmez çocuklarla ilgilenmesini istemek. Tartışmalarda erkeğin ailesini kötülemek, sürekli geçmişi gündem yapmak.

Erkeklerin hataları
Eşi konuşurken başka tarafa (televizyon vb.) bakmak. "Çay koy", "Çocuğu sustur" gibi emir içeren kelimelerle hizmet talep etmek. Motive edici cümleler kurmamak, toplum içinde eşi hakkında, "o bilmez" gibi küçümseyici konuşmak. Eşinin maaş kartını elinden almak. Evle ilgili ihtiyaçları müsriflik olarak değerlendirmek. Ev işlerinde yardım etmemek. Aşırı kıskançlık.

Mutluluk için ipuçları
Eşinizi sevdiğinizi ve ona değer verdiğinizi sık sık belli edin. Ara sıra özel hediyeler alın. Bir arkadaşa ihtiyacı olduğunda mutlaka yanında olun. Eşinize her zaman için vakit ayırın. Eşinizle sizin aranızdaki özel günleri mutlaka hatırlayın. Konuşurken tamamen onu dinleyin. Onunla konuşurken samimi konuşun. Eşinizin iyi yönlerini keşfetmeye çalışın. Onun üzüntülerini ve dertlerini dinleyin. Hiçbir zaman ikiniz de aynı anda sinirlenmeyin. Ufak tefek şeylerden dolayı birbirinize bağırıp kalbinizi kırmayın. Eleştiriniz varsa onu sevdiğinizi hissettirerek söyleyin. Geçmişteki hataları gündeme getirmeyin. Birbiriniz dışındaki hiçbir şeyi kafanıza takmayın. Gününüzü, eşinize hoş bir söz söylemeden bitirmeyin. Birbirinizi karşılarken şefkat ve sevgiyle tebessüm edin. Problemlerinizi çözmeden gününüzü bitirmeyin. Hata yaptığınızda eşinizle konuşun ve özür dileyin. Sıkıntılarınızdan eşinizi sorumlu tutmayın. İşyerinizdeki problemleri evinize taşımayın. Eve iş getirip günün stresini eşinize yansıtmayın.

Son düzenleyen Safi; 2 Temmuz 2016 03:55
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

2 Temmuz 2016 / CathLaC Tıp Bilimleri
9 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
17 Temmuz 2017 / virtuecat Müslümanlık/İslamiyet
28 Ocak 2009 / Ziyaretçi Soru-Cevap
22 Aralık 2011 / şebnem_ece Soru-Cevap