Arama

Sanat Akımları - Postmodernizm

Güncelleme: 13 Temmuz 2013 Gösterim: 26.521 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ekim 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Postmodernizm kavramı ve bu eksende yürütülen tartışmalar, genel olarak, teori alanında modernist sanat biçimleri ve uygulamalarından koptuğu iddia edilen bir dizi kültürel yapıntıyı tanımlayan mimarlık, felsefe, edebiyat, güzel sanatlar vb. alanlarda yeni kültür biçimlerin işaretleri olarak başlamıştır. Modernizmin sonrası ya da ötesi anlamında bir tanımlama olarak kullanılmaktadır ve modern düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılmasıyla ve hatta bunların yadsınmasıyla birlikte yürütülmektedir. Bu tartışmalar zamanla diğer birçok alanlara ve disiplinlere de yansımıştır ve sonuçta bir bütün olarak Modernite'nin sorgulanmasına ve aşılması arayışına dönüşmüştür. Bununla birlikte postmodernizmi yeni bir tarihsel evre olarak anlamaktansa modernizmin kendi içinde bir aşama ya da özgül bir dönem olarak anlama çabaları da sözkonusudur. Postmodernizm, bu anlamda kendine yönelik itiraz ve eleştirileri de içine alacak şekilde süregiden bir modernizm/modernite/modernlik soruşturması ve tartışması olarak görülmektedir.

Sponsorlu Bağlantılar
Postmodernizmin tarihsel ve düşünsel çerçevesi
Çoklu yapısı ve karmaşık değerlendirilmeleriyle, "Postmodernizm tam olarak nedir?" sorusuna birden fazla yanıt vermek mümkün görünmektedir. Postmodernizm kimilerine göre, bir dönemin adıdır. Buna göre, sözkonusu dönem "Postmodern durum" (Lyotard) olarak adlandırılır. Aynı zamanda yeni bir felsefi konseptin, yeni bir düşüncenin, üslubun, yeni bir usçuluğun (modern usçuluğu aşan farklı bir usçuluğun), yeni bir söylemin de adıdır postmodernizm. Bu, hem kültürel hem düşünsel hem de maddi nitelikler açısından bir dönemin sona ermesi ve kendi içinden ötesine geçilmesi anlamında ileri sürülen bir kavramlaştırmadır.

Bazı yazarlara göre 1943 yılı modernitenin bittiği varsayılan tarihtir.Nitekim temel olarak, Postmodernizm olarak anılan düşünce ve pratiklerin tamamının II.Dünya savaşı sonrasında ortaya çıktığı görülür. Kesin bir dönemleştirme yapmak ve tarihsel sınırları saptamak olanaklı görünmemekle birlikte ve hatta öncülleri bizzat modernizm icinde yer almakla birlikte, Postmodernizm olarak ifade edilen süreci ve düşünceleri, tarihsel zaman dilimi açısından II.Dünya savaşı sonrasından itibaren ele almak yerinde olacaktır.

Daha sonra, özellikle 1960'lı yıllardan itibaren, Fransa'da görülen teorik çalışmaların ve felsefi tartışmaların sonucunda, Postmodernizm, felsefi olarak da kendini ifade etmeye başlar. Postyapısalcı felsefe, Postmodernizmin düşünsel felsefi arkaplanını doldurmaktadır. Bu dönemde modernitenin ülküleri ihlal edilmiş ve bu ülkülere kaynaklık eden düşünce biçimleri ya da temel kuramsal kavram ve kategoriler açıktan sorgulanmaya başlanmıştır; bilim, teknoloji, sanat, siyasal özgürlükler adına yapılan her şeyin ortak amacı ilerleme ve insanın özgürleşmesidir, oysa varılan sonuçların böyle olmadığı açıklık kazanmıştır.

Bu sürecin sonucunda varılan noktayı Lyotard, Meta-anlatılar'ın (yada Büyük Anlatılar'ın) sonu olarak adlandırır. Bunları Aydınlanma, İdealizm ve Tarihselcilik olarak belirtebiliriz. Modernitenin projelerinin ( Rasyonallik, Özgürlük, Evrensellik vb. gibi) başarısızlıklarını değerlendirmek değil, bu başarısızlığın teorik temellerini anlamak ve aşmak postmodern düşüncenin temel hedefidir. Dolayısıyla yalnızca modern projelerin eleştirisi ve yeniden kullanıma sunulmasını sağlamak degil, bizzat modernitenin kendisini tanımlamakta kullanıdığı temel argümantasyon yapısının yapıbozum'a (daha doğru bir degişle yapısöküm'e )uğratılması gerçekleştirilmiştir.

Postmodernizm kelimesi
Postmodernizmdeki post eki sonra anlamına gelmekle birlikte modernizmden devam eden, ondan kaynaklanan ve onun sorunsallaştırılması ve aşılmaya çalışılması anlamlarına gelir. Postmodernizm, söylemlerinde görülen aşırılıklara rağmen bir çağın kapanıp başka bir çağın açılması anlamında bir kopuşu ifade etmez. Burada modernizmle paradoksal bir ilişki sözkonusudur. Modernizmin kendi içinde varılan sınırların sonrası, o sınırlardan itibaren geriye dönük bir kökten sorunsallaştırma girişimi ve yeniden değerlendirme çabası olarak belirtilebilir.

Arnold Toynbee Bir Tarih İncelemesi (1939) adlı eserinde modern dönemin 1. Dünya Savaşı'yla sona erdiğini, bundan sonraki dönemin postmodern dönem olduğunu ileri sürerek ilk kez postmodern terimini kullanmıştır. Yine 1934 yılında Amerika'da yayınlanan bir şiir antolojisinde postmodern sözcüğü yer almıştır. 1950'lerde modernizmdeki hemen tüm olgulara bir tepki olarak ortaya çıkıp mimarlık, sanat, politika, eğitim, toplum gibi çok farklı alanda kendinden iyice söz ettirmeye başlayan postmodernizm 1980'lerin başlarında yaygın olarak kullanılan bir kavram olmuştur.

Post-modernizm; belli bir anlamda belli bir ideolojiyi ya da öğretiyi hedeflemez. Bazı postmodern teorisyenlerin özellikle belli başlı ideolojilerle polemik halinde olması bunu yadsımaz. Post öneki burada, bir sonralık anlamına geldiği kadar, ötesi anlamına da gelir ve bu bağlamda tartışmalar belli bir ideoloji hakkında değil de daha çok ve asıl olarak, ideolojinin ideoloji olmaklığı hakkında yürütülür. Belli bir öğreti ya da felsefi fikir değil asıl olarak bütün öğretilerin ve felsefi sistemlerin üzerinde durudugu kuramsal zemin sorunsallaştırılır. Bu anlamda modernleşme projesinin ve hatta Batı felsefesi ya da Batı düşüncesi denilen düşünce yapısının başlangıcından itibaren genel geçerliliğe sahip olan Hümanizm, özgürlük, kurtuluş, evrensellik, bilim ve akıl gibi nosyonlar da sorunsallaştırılır ve yerlerinden edilir.

Postmodernizmin, ekonomik ve toplumsal koşullar anlamında başlangıcı ve kaynakları II. Dünya Savaşı sonrasında bulunabilir. Düşünsel temelleri ise karmaşık bir şekilde çok daha öncelere uzanmaktadır, ama yine de bir belirleme yapmak gerekirse Nietzsche ve sonrasında postmodernizmin düşünsel kavram ve kategorilerinin ipuçlarını bulabiliriz.

Ayrımlar Postmodernizm, Postmodern durum, Postmodern felsefe

Bu noktada bazı tanımları netleştirebilmek için kavramsal ayrımları yapmak gerekmektedir. Postmodernizm, Postmodern durum, Postmodern felsefe, daha da özgül bir anlamda olan Postyapısalcı felsefe farklı anlamlarda ve içeriklerde ele alınıp değerlendirilmelidir.

Postmodernizm, belirli bir durum icinde ve olumlu ya da olumsuz anlamda modernizmden farklılaşan, tüm siyasal ve maddi/toplumsal değişimleri, öte yandan düşünsel ve kuramsal ürünleri ve kültürel pratikleri kapsayan bir formülasyondur.

Postmodern durum, II. Dünya Savaşı sonrasında belirginleşen, sosyal, ekonomik ve siyasal düzenlenişlerle bağlantılı olarak ortaya çıkan genel durumu işaret ederken, postmodern felsefe postmodernizmdeki tutum ve eğilimlerin felsefi/ teorik arkaplanını göstermektedir.

Postmodern felsefe, genel olarak belirgin bir şekilde Platon'dan günümüze uzanan felsefe geleneğinin ("metafiziksel felsefe" olarak adlandırılan) yadsınması girişimidir. "Özcülük", "temelcilik", "gerçekçilik", "nesnellik", "özne" ya da "ben" gibi modern felsefeye içkin kavramların genel geçerlilikleri sorgulanmakta ve büyük ölcüde yadsınmaktadır. Postyapısalcı felsefe ise, farklı düşünürlerce farklı şekillerde ortaya konulmuş yapısalcılık-sonrası belli bir felsefe eğiliminin genel adıdır ve postmodern düşüncenin en önemli kuramsal ayağını oluşturmaktadır.


Postmodern söylemin ögeleri
Kendini karşı-modernlik ya da modernizm-ötesi olarak sunan postmodernizm söylemini şöyle özetleyebiliriz:

* Genel geçerlik iddiası taşıyan önermelerinin reddedilmesi,
* Dil oyunlarında, bilgi kaynaklarında, bilim topluluklarında çoğulculuğun ve parçalanmanın kabul edilmesi,
* Söylem çoğulluğunun benimsenmesi,
* Farklılığın ve çeşitliliğin vurgulanıp benimsenmesi; gerçeklik, hakikat, doğruluk anlayışlarının tartışılmasına yol açan dilsel dönüşümün yaşama geçirilmesi,
* Mutlak değerler anlayışı yerine yoruma açık seçeneklerle karşı karşıya gelmekten çekinmemek, güvensizlik duymamak,
* Gerçeği olabildiğince yorumlamak, belli bir zaman ve mekânın sözcüklerini kullanmak yerine gerçekliği kendi bütünlüğü/özerkliği içinde anlamaya çalışmak,
* İnsanı ruh-beden olarak ikiye bölen anlayışlarla hesaplaşmak, tek ve mutlak doğrunun egemenliğine karşı çıkmak,
* Metnin dışının olanaksızlığını öne sürmek.

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
9 Eylül 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Postmodernizm
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

1960'ların sonlarında modern sanatla, özellikle de mimarlık alanın­da bir hesaplaşma olarak ortaya çıktı. 19. yüzyılın sonlarıyla 20. yüzyılın başlarında sanatçılar değişen toplumsal ve ekonomik koşulların doğrultusunda, gelenekleri ve yer­leşik kuralları göz ardı eden, daha öncekiler­den çok değişik resimler, heykeller ve yapılar yaratmaya başladılar. Hızlı teknolojik geliş­meler, yeni görüşlerin yayılması, geleneksel inançların ve değerlerin sorgulanması yeni arayışlara yol açmıştı. "Modern sanat" olarak nitelenen bu gelişme çeşitli akımları ve kavramları içeriyordu. Bunlar arasında Yeni İzle­nimcilik, Sembolizm, Art Nouveau, Fovizm, Kübizm, Gelecekçilik, Dışavurumculuk, Ger­çeküstücülük akla ilk gelenlerdir. Sanattaki bu altüst edici gelişme demir-çelik, betonarme ve cam gibi yeni yapı gereçlerinin ortaya çıkmasıyla en çarpıcı bi­çimde mimarlıkta kendini gösterdi. Eski üsluplara şiddetli bir tepkiyle karşı çıkan mimarlar, inşaatta devrim yaratan yeni gereçleri kullanarak her türlü süsleme­den arındırılmış, yalın ve işlevsel binalar yaptılar.
Ne var ki, bir süre sonra bu modern ve görkemli yapıların insana ve doğaya yabancı olduğu yolunda eleştiriler yükselmeye başla­dı. Modern yapıların geleneksel kent dokusu­nu bozduğu ve eski çevre kültürünü yok ettiği öne sürüldü. İlk kez 1972'de ABD'de St. Louis'te, bundan 20 yıl önce tasarımı ödül kazanmış 14 katlı yapılardan oluşan Pruitt-Igoe sitesi yıktırıldı. İşte, "modernizm sonra­sı" anlamına gelen Postmodern dönemi başla­tan, bir bakıma bu olay oldu. Daha sonra Avrupa'da da bu tür yıkımlar gerçekleştirildi. Avrupa'da doğan, batının temel kavram ve gelişmelerini sorgulayan Postmodernizm, bir akım ya da hareket sayılmaz. Bu başlık altında bazen birbiriyle çelişen birçok düşün­ceye rastlanır. Bunların birleştiği nokta ileri teknolojiye ve modernizme artık eskisi gibi hayranlık duymamalarıdır. Postmodernizm'in önde gelen mimarları arasında Robert Venturi (doğumu 1925), Philip C. Johnson (doğumu 1906) ve James F. Stirling (doğumu 1926) sayılabilir.
Mimarlıkla sınırlı kalmayan Postmoder­nizm edebiyatta, diğer sanat dallarında ve günlük yaşamda da etkisini göstermiştir. Post-modernistler modern sanatın 1950'lerin so­nunda artık kurumlaştığı ve yaratıcılığın sona erdiği savındaydı. Böylece geleneği yadsıma­dan, onun sunduğu eski biçimleri yerine göre değiştirerek kullanma yoluna gidildi.
Yakın zamana kadar toplumun asıl ulaşma­sı gereken insani değerlerden söz edilirken ve Aydınlanma Çağı düşünürlerinden bu yana, sanat ve bilimlerin sadece doğal güçler üzerin­de denetimi artırmakla kalmayıp insanın bu yolla bilgiye, özgürlüğe ve mutluluğa ulaşaca­ğı savunulurken, 20. yüzyılın sonuna doğru bu iyimserlik kalmadı. Edebiyatta evrensellik yerine genellikle, par­çalanmış bir toplumun tekil öznelerine yer verilmeye başlandı. Anlatı düzeni bilinçli bir biçimde bozularak, okurun yorum ve yaratma sürecine bir ölçüde katılımı öngörüldü. Post­modernist olarak tanımlanabilecek yazarlar­dan İtalyan Umberto Eco (doğumu 1932) "Gülün Adı" (II nome della rosa; 1981) adındaki romanında, görünüşte 14. yüzyılda bir İtalyan manastırındaki cinayet öyküsünü anlatır. Ama roman özünde din, tarih, felsefe ve bilim açısından "gerçek"in sorgulanmasıdır.
Postmodern edebiyatın öteki temsilcileri arasında John Berger (doğumu 1926), Italo Calvino (1923-85), Salman Rushdie (doğumu 1947), Gabriel Garcia Marquez (doğumu 1928), Jorge Luis Borges (1899-1986) sayılabilir.
Önde gelen düşünürleri ise Jacques Derrida (doğu­mu 1930), Jean Baudrillard (doğumu 1929) ve Jean Francois Lyotard'dır (doğumu 1924).


Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
11 Haziran 2012       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Postmodernizm
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Edebiyatta XX. yüzyılın son çeyreğinde modern üslubun donukluğuna tepki olarak doğan ve biçimde serbestliği, düş gücünü ve seçmeci anlayışı ortaya koyan akım. Postmodernizm, 1970'lerde önce mimarîde ortaya çıktı; akımın öncüsü Charles Jencks "Postmodern Mimarlığın Dili" adlı eserini 1977'de Londra'da yayımladı. Postmodernizm, büyük bir biçimsel özgürlük ve değişik üsluplara, çağlara ve kültürlere yapılan göndermeler ve alıntılarla beslenen bir çeşitlilik öngörür; bu özelliğiyle uluslararası modern üslubun yalın kesinliğinin karşısında yer alır.Bilinçli olarak oyuncu ve kışkırtıcı olan postmodern anlayış, mobilya ve reklamcılık dünyasını istilâ etmiştir.
theMira
_Ceyda_ - avatarı
_Ceyda_
Ziyaretçi
13 Temmuz 2013       Mesaj #4
_Ceyda_ - avatarı
Ziyaretçi
Postmodernizm Nedir?
MsXLabs.org&Vikipedi,özgür ansiklopedi

Postmodernizm, modernizmin sonrası ve ötesi anlamında bir tanımlama olarak kullanılmaktadır ve modern düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılmasıyla ve hatta bunların yadsınmasıyla birlikte yürütülmektedir.
Teori alanında modernist sanat biçimleri ve uygulamalarından koptuğu iddia edilen bir dizi kültürel yapıntıyı tanımlayan mimarlık, felsefe, edebiyat, güzel sanatlar gibi alanlarda yeni kültür biçimlerin işaretleri olarak başlamıştır. Bu tartışmalar zamanla diğer birçok alanlara ve disiplinlere de yansımıştır ve sonuçta bir bütün olarak modernitenin sorgulanmasına ve aşılması arayışına dönüşmüştür. Bununla birlikte postmodernizmi yeni bir tarihsel evre olarak anlamaktansa modernizmin kendi içinde bir aşama ya da özgül bir dönem olarak anlama çabaları da sözkonusudur. Postmodernizm, bu anlamda kendine yönelik itiraz ve eleştirileri de içine alacak şekilde süregiden bir modernizm/modernite/modernlik soruşturması ve tartışması olarak görülmektedir.
Postmodernizmin tarihsel ve düşünsel çerçevesi

Çoklu yapısı ve karmaşık değerlendirilmeleriyle, "Postmodernizm tam olarak nedir?" sorusuna tek yanıt vermek mümkün değildir. Postmodernizm kimilerine göre, bir dönemin adıdır. Buna nazaran, sözkonusu dönem "Postmodern durum" (Lyotard) olarak adlandırılır. Aynı zamanda yeni bir felsefi konseptin, yeni bir düşüncenin, üslubun, yeni bir usçuluğun (modern usçuluğu aşan farklı bir usçuluğun), yeni bir söylemin de adıdır postmodernizm. Bu, hem kültürel hem düşünsel hem de maddi nitelikler açısından bir dönemin sona ermesi ve kendi içinden ötesine geçilmesi anlamında ileri sürülen bir kavramlaştırmadır.
Bazı yazarlara göre yılı modernitenin bittiği varsayılan tarihtir. Nitekim temel olarak, Postmodernizm olarak anılan düşünce ve pratiklerin tamamının II. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıktığı görülür. Kesin bir dönemleştirme yapmak ve tarihsel sınırları saptamak olanaklı görünmemekte; hatta öncüllerinin bizzat modernizm içinde yer almasıyla birlikte, Postmodernizm olarak ifade edilen süreci ve düşünceleri, tarihsel zaman dilimi açısından II. Dünya Savaşı sonrasından itibaren ele almak yerinde olacaktır.
Daha sonra, özellikle 1960'lı yıllardan itibaren, Fransa'da görülen teorik çalışmaların ve felsefi tartışmaların sonucunda, Postmodernizm, felsefi olarak da kendini ifade etmeye başlar. Postyapısalcı felsefe, Postmodernizmin düşünsel felsefi arkaplanını doldurmaktadır. Bu dönemde modernitenin ülküleri ihlal edilmiş ve bu ülkülere kaynaklık eden düşünce biçimleri ya da temel kuramsal kavram ve kategoriler açıktan sorgulanmaya başlanmıştır; bilim, teknoloji,sanat, siyasal özgürlükler adına yapılan her şeyin ortak amacı ilerleme ve insanın özgürleşmesidir, oysa varılan sonuçların böyle olmadığı açıklık kazanmıştır.
Bu sürecin sonucunda varılan noktayı Lyotard, (ya da Büyük Anlatılar'ın) sonu olarak adlandırır. Bunları Aydınlanma, İdealizm ve Tarihselcilik olarak belirtebiliriz. Modernitenin projelerinin ( Rasyonellik, Özgürlük, Evrensellik vb. gibi) başarısızlıklarını değerlendirmek değil, bu başarısızlığın teorik temellerini anlamak ve aşmak postmodern düşüncenin temel hedefidir. Dolayısıyla yalnızca modern projelerin eleştirisi ve yeniden kullanıma sunulmasını sağlamak değil, bizzat modernitenin kendisini tanımlamakta kullandığı temel argümantasyon yapısının yapıbozum'a (daha doğru bir deyişle yapısöküm'e) uğratılması gerçekleştirilmiştir.


Son düzenleyen _VICTORY_; 15 Temmuz 2013 14:23 Sebep: Aktif linkler deaktif edildi.

Benzer Konular

10 Kasım 2012 / Misafir Sanat
9 Mayıs 2012 / ThinkerBeLL Sanat
15 Eylül 2007 / Misafir Sanat
28 Ekim 2009 / ThinkerBeLL Sanat
24 Mart 2009 / ThinkerBeLL Sanat